Nedir.Org*
Soru Sor

İlk Türk islam Devletleri Sunumları

  • 7
    7 yıl önce
    İlgili Yazı: İlk Türk islam Devletleri

    Dosya Adı: İlk Türk İslam devletlerinde devlet yönetimi sunusu slayt (Pptx)

    (Göster / Gizle) Sunum İçeriği: Düz metin (text) olarak..
    1. Sayfa
    1

    2. Sayfa


    3. Sayfa
    Devlet teşkilâtı: Gazneli Devletinde emir veya sultan, devletin tam hâkimidir. Devlet dairelerine dîvân denilmektedir. Bu dîvânların en önemlileri, Dîvân-ı Vezâret, Dîvân-ı Arz, Dîvân-ı Risâlet veya İnşâ ve Dîvân-ı İşrâf idi. Dîvân-ı Vezâret, maliye ve genel yönetim işlerine bakardı. Başkanı vezirdi.

    4. Sayfa
    4. Selçuklularda değişik toplulukların çocukları küçük yaşta alınarak özel olarak yetiştirilir ve yeterli olgunluğa geldiklerinde askere alınırlardı. Bu sisteme “gulam” sistemi denilirdi.Selçuklulardaki bu sistemin Osmanlılardaki karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?A) Timar B) Kapıkulu C) MilletD) İltizam E) Sâliyane2008-2

    5. Sayfa
    11. asır yazarlarından Kaşgarlı Mahmud şöyle demektedir: "Allah, devlet güneşini Türklerin burcunda doğdurmuş, göklerdeki dairelere benzeyen devletleri onun saltanatı etrafında döndürmüş, Türkleri yeryüzünün hakimi yapmıştır."

    6. Sayfa
    Soru: Türk-İslam Devletlerinde yer alan önemli divanları yazınız.Cevap: Tura divanı,İstifa divanı, arz divanı, art divanı, şart divanı.

    7. Sayfa
    Soru: İstifa Divanının görevi nedir? Cevap: Devlet adam-larının istifa ettiği divandır.

    8. Sayfa
    b-Saray Teşkilatı Sarayda sultanın ailesi ve maiyeti otururdu. Saray teşkilatı ve teşrifatçılık, önceleri Oğuz töresine göre yapılırken, sonraları İslamî hüviyet kazandı.

    9. Sayfa
    Sarayda, sultanla dîvanlar arasındaki irtibatı Hâcibü'l-hacib denilen Hâcib sağlar; örfî meselelerin hallinde kadıya da yardımcı olurdu. Hâcibler, sultanın güvendiği kişiler arasından seçilirdi.

    10. Sayfa
    Emîr-i Candâr: Saray muhafız-larının başı olup, maiyetindeki hassa birlikleriyle sarayın ve sultanın emniyetini sağlamakla görevliydi. Silahdar, merasim-lerde sultanın silahlarını taşırdı ve silahhanedeki muhafızların âmiriydi.

    11. Sayfa
    Emîr-i Alem: Sultanın "Rayet-i Devlet" denilen bayrağını, saltanat sancaklarını taşımak ve muhafaza etmekle görevliydi. Emîr-i alemin maiyetinde alemdarlar vardı. Yasacı, bayrak ve nevbet takımını muhafaza ve idare ederdi.

    12. Sayfa
    Soru: Emir-i Alem Cevap: Herkese hükmeden en güçlü. Alemin kralı.

    13. Sayfa
    Câmedâr: Sultanın elbiselerinin muhafızıydı. Emîr-i meclis, sultanın ziyafetlerini hazırlatıp, teşrifatçılık yapardı. Emîr-i Çeşnigîr, sultanın yemeklerini hazırlayan ve sofra hizmetlerini yapan çeşnigirlerin amiriydi.

    14. Sayfa
    Şerabdar-ı has, sultanın şerbet-lerini hazırlamakla, haftanın belirli günlerinde toplanan mecliste ve yemeklerde hizmetle görevliydi.

    15. Sayfa
    Serhenk (Çavuş), törenlerde ve sultanın seyahatlerinde yol açardı. Ayrıca, Abdâr, Emîr-i Âhur, Üstadüddâr, Vekîl-i Has, Emîr-i Şikâr, Bazdâr ve Nedimler de sarayda vazifeli kişiler arasındaydı.

    16. Sayfa
    c- Hükûmet: Büyük dîvan denilen "dîvan-ı saltanat"ta devletin umumi işleri görüşülüp yürütülürdü. Selçuklularda büyük dîvandan başka, devletin malî, askerî, adlî ve diğer işlerine bakan dîvanlar da vardı.

    17. Sayfa
    Dîvan başkanı, sultanın mutlak vekili olan Sâhib, Sâhib-i Dîvan ve Hâce-i Büzürg de denilen vezirdi. Vezir bir tane olup, alâmet olarak destâr (sarık) ve altın divit verilirdi. Vezirin dividi, Devâtdâr'da olup, aynı zamanda sır kâtipliği de yapardı.

    18. Sayfa
    Dîvan-ı arz'a, Arzü'l-ceyş başkanlık ederdi. Emîr-i ariz de denilen bu zatın başkan-lığındaki teşkilat, millî savun-ma hizmetleri ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamakla vazifeliydi.

    19. Sayfa
    Selçuklularda, İstifâ dîvanı, malî işlerle ilgilenir, en önemli üyesine Müstevfî denirdi. Tuğra dîvanı, ferman, berat, menşur, mektup dahil, yazışmalara tuğra çekerdi. İşraf dîvanı; Müşrif-i memâlik de denilen müşrifin âmirliğinde genel teftiş yapardı.

    20. Sayfa
    Şehzadelerin yetişmesiyle ilgilenen ata-begler, eyalet merkezlerinde güvenlik hizmetleriyle ilgilenen ve şıhne (veya şahne) denilen askerî valiler, mülkî idareden mesul olan âmiller ve zabıta hizmetleriyle "emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i ani'l-münker" (iyiliği emredip kötülükten sakındırma) görevini üstlenmiş olan muhtesipler de hükümet teşkilatı içinde yer alırdı.

    21. Sayfa
    Adliye; şer'î ve örfî kazâ olmak üzere ikiye ayrılırdı. Şer'î davalara kadılar bakardı. Kâdı'l-kudât denilen baş kadı, Bağdat'ta bulunur, merkezde mahkeme başkanlığı yapardı. Adlî Teşkilat (Hukuk)

    22. Sayfa
    Baş kadı, diğer kadıları da teftiş ederdi. Kadılar, şer'î davalar, tereke (miras), hayrât ve vakıf işlerine bakarlardı. Selçuklu Türkleri, Hanefî mezhebinde olduklarından, davalar ve meseleler, bu mezhebin hükümlerine göre halledilirdi.

    23. Sayfa
    Yanlış bir karar verilmişse, öteki kadılar, durumu sultana bildirerek, düzeltme yapılır, hatanın önüne geçilirdi. Kadıların yetişmesine çok dikkat edilirdi.

    24. Sayfa
    Örfî mahkemelerin başında, Emîr-i dâd denilen adalet emîri bulunurdu. Bunlar, devlete, kanunlara ve emirlere karşı gelenlerin davalarına, siyasî suçlara bakarlardı. Bir nevi olağanüstü mahkemeler demek olan Dîvan-ı mezalim'e başkanlık ederlerdi.

    25. Sayfa
    Kazaskerler (Kadıaskerler), ordu mensuplarının davalarına bakardı. Dine aykırı görülen her harekete muhtesip, anında müdahale ederdi. Adliye mensupları, bağımsız olup, büyük dîvana ve eyalet dîvanlara bağlı değildiler.

    26. Sayfa
    Harezmşahlar Devletinin adlî teş-kilâtı bütün Müslüman-Türk dev-letlerinde olduğu gibi şer’î ve örfî kanunlar idi. Memlekette en çok Hanefî ve kısmen de Şâfiî mez-hebinin hükümleri uygulanırdı. Şer’i mahkemelere kadılar bakmaktaydı. Orduya mensup olanların şer’î meselelerini halletmek için, kazas-kerler yani ordu kadıları vardı.

    27. Sayfa
    CUMHURİYET DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLATINDA GELİŞMELER-Amasya Genelgesi ,Erzurum ve Sivas Kongrelerinde milli iradeden bahsedilmekte ve milli egemenlik hedeflenmektedir.- Meclis-i Mebusan’ın kapatılması üzerine Milli iradenin gerçekleşmesi adına Ankara’da TBMM açıldı.20 Ocak 1921’de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile Anayasa kabul edildi. 1921 Anayasası hakimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğunu ifade ediyordu.

    Yorumlar

    Sil