Nedir.Org*
Soru Sor

Rönesans Sunumları

  • 15
    8 yıl önce
    İlgili Yazı: Rönesans

    Dosya Adı: Ronesans ve Machiavelli / Yeniçağ

    (Göster / Gizle) Sunum İçeriği: Düz metin (text) olarak..
    1. Sayfa
    YENİÇAĞ- MACHIAVELLI1

    2. Sayfa
    YENİÇAĞDA DÜNYA:Feodal düzenin çözülmesi, Pazar ekonomisinin yaygınlaşması ile kapitalist düzenin tohumları atılır.Haçlı SeferleriDeniz aşırı keşiflerTicaret ve sermaye birikimiEndüstrileşmeFeodal ilişkilerin çözülmesiKentlerin yükselişe geçmesi2

    3. Sayfa
    Ortaçağın dua edenler, soylular ve halktan oluşan toplumsal tabakalaşmasına üçüncü tabaka adına burjuvazinin dahil olması.Eğitimin kilisenin tekelinden çıkması.Klasik eski çağlara ilginin uyanması.Kargaşa yerine güçlü merkezi otoritenin kurulması talebiKralların güç kazanarak Papa’nın gücünü kırmaya başlaması3

    4. Sayfa
    Rönesans’ın beşiği İtalya. Toplumsal ve siyasal örgütlenme açısından Reform’un beşiği Almanya’yla benzeşir.Her ikisi de ticaretin canlanmasından etkilenmiştir.Ancak Rönesans’ta özgürlük kavramı etrafında oluşan bireycilik anlayışının dinsel kökeni yoktur.Rönesans 4

    5. Sayfa
    Reform, Rönesans’tan farklı olarak I. Yüzyıla dönüşü ifade eder.Rönesans’ın yeni özgürlük/yeni insan anlayışı İtalyan kent devletlerinin, Floransa’nın özgürlüğüne bağlıdır.5

    6. Sayfa
    Rönesans’la dinamik bir insan kavramı doğar.İnsanın birey olarak toplumdan ayrı bir varlık halinde anlaşılmaya başlanmasıİnsanın kendi eylemiyle kendini gerçekleştirme gücüne inanç.Birey ve zaman arasındaki ilişki dünyevileşir.Geçmiş-şimdi-gelecek arasında akıp giden zamanda “sonra” olanın “önce” olandan daha üstün olduğu anlayışının ortaya çıkması.6

    7. Sayfa
    XII. Yüzyıldan itibaren Kuzey İtalya’da yeni bir toplumsal siyasal örgütlenme gelişir.Soydan geçme monarşi anlayışının karşısında bu kentlerde özgürlük isteyen birimler oluşur.Seçimle işe gelen, her yıl değişen konsüller tarafından yönetilirler.Bu konsüller, hukuksal olarak Kutsal Roma-Germen İmparatorunun vassalıdır. Ancak fiilen bağımsızlık kazanmışlardır.Özgürlük bunların siyasal bağımsızlığı olarak algılanmaya başlar.Kuzey İtalya’nın Kent Yönetimleri7

    8. Sayfa
    Bu, aynı zamanda kentlilerin kentliler tarafından yönetilmesidir. Yani cumhuriyet ve özgürlük eşleştirilir.8

    9. Sayfa
    Toscana’da, Floransa’da 14. yüzyılın filolog şairleri (Petrarca, Bocaccio, Dante) tarafından yaratılan Rönesans hareketi bütün İtalya’ya hızla yayılır.Rakip şehirlerden her biri, komşusundan daha parlak bir merkez yaratma kaygısında.Bu devletlerde iktidarı ele geçiren tiranlar lükse, güzel şeylere önem veriyorlar. Saraylarını yeni ileri gelen sanat ve düşünce adamlarıyla dolduruyorlar.Şehirlerde yerleşen soylular ve zengin burjuvalar da zarif, lüks, zevk ve sefa dolu bir hayat yaşamak istiyor.Sanatkarlar ve bilimadamlarına değer veriliyor.Floransa’lı Dante, Bocaccio, Petrarca’dan sonra Machiavelli, Brunellesco, Donatello, Leonardo da Vinci, Michelangelo rönesansın en büyük temsilcileri oluyor.Mediciler ailesi Floransa’nın Rönesans’ın merkezi olmasında büyük rol oynuyor.9

    10. Sayfa
    Giovanni Boccaccio (1313-1375)…style.visibilityppt_wppt_h

    11. Sayfa
    Giovanni Boccaccio – Decameron Öyküleri…style.visibilityppt_wppt_h

    12. Sayfa
    Floransa'da Medici Sarayı (1446-1460)…style.visibilityppt_wppt_h

    13. Sayfa
    Lorenzo de Medici büyük hümanistlerden eğitim almış, kendisi de şiir yazmış bir sanatsever. En büyük bilim adamlarını ve sanatkarları saraylarında topluyorlar. Michelangelo, Lorenzo de Medici’nin sarayının bahçesinde kurduğu okulda yetişiyor.Floransa’da Platon felsefesinin merkezi olarak Akademi’yi kuruyorlar.Floransa Akademisi, Skolastiğin temeli sayılan Aristo’ya karşı cephe almakla düşünsel özgürlüğü simgeliyor.13

    14. Sayfa
    Dante Alighieri (1265-1321)…style.visibilityppt_wppt_h

    15. Sayfa
    İlahi Komedya'nın ilk sayfası…style.visibilityppt_wppt_h

    16. Sayfa
    Gherardo di Giovanni, Dante'nin İlahi Komedyası’ndan sahneler…style.visibilityppt_wppt_h

    17. Sayfa
    Dante ve kitabı, Floransa, (Domenico di Michelino - 1465)…style.visibilityppt_wppt_h

    18. Sayfa
    Leonardo da Vinci (1452-1519)…style.visibilityppt_wppt_h

    19. Sayfa
    Lonardo da Vinci – Vitruvian Man…style.visibilityppt_wppt_h

    20. Sayfa
    Leonardo da Vinci, Son Ziyafet tablosu, Santa Maria delle Grazia Kilisesi yemekhane duvarı…style.visibilityppt_wppt_h

    21. Sayfa
    Lonardo da Vinci - Mona Lisa (1502)…style.visibilityppt_wppt_h

    22. Sayfa
    Michelangelo Buonarroti (1475-1564)…style.visibilityppt_wppt_h

    23. Sayfa
    Michelangelo, Ölen Esir heykeli (1513)…style.visibilityppt_wppt_h

    24. Sayfa
    Michelangelo, Sistine Kilisesi tavan süsleri (1508-1512)…style.visibilityppt_wppt_h

    25. Sayfa
    Michelangelo, Sistine Kilisesi tavan resmi eskizleri…style.visibilityppt_wppt_h

    26. Sayfa
    15. yüzyılda ve 16. yüzyılın ilk yarısında İtalya’da olağanüstü bir sanatsal gelişim görülüyor. Rönesans, büyük sanatsal elişim, edebiyat ve fikir alanında yenileşme, kaynağını klasik Roma-Yunan fikir ve edebiyatından alan hümanizm hareketi….Sanat, kilisenin tekelinden kurtuluyor, bireyselleşiyor.Realizm, natüralizm, doğaya dönüş…26

    27. Sayfa
    Venedik'te tipik bir Rönesans binası, Casa d'Ora, (1421-1437)…style.visibilityppt_wppt_h

    28. Sayfa
    Venedik'te Dukalık sarayı…style.visibilityppt_wppt_h

    29. Sayfa
    İtalyan şehirleri …style.visibilityppt_wppt_h

    30. Sayfa
    İtalya…style.visibilityppt_wppt_h

    31. Sayfa
    İtalya…style.visibilityppt_wppt_h

    32. Sayfa
    Floransa…style.visibilityppt_wppt_h

    33. Sayfa
    Floransa…style.visibilityppt_wppt_h

    34. Sayfa
    Napoli…style.visibilityppt_wppt_h

    35. Sayfa
    Napoli…style.visibilityppt_wppt_h

    36. Sayfa
    Cenova…style.visibilityppt_wppt_h

    37. Sayfa
    Cenova…style.visibilityppt_wppt_h

    38. Sayfa
    Venedik…style.visibilityppt_wppt_h

    39. Sayfa
    Venedik…style.visibilityppt_wppt_h

    40. Sayfa
    Romastyle.visibilityppt_wppt_h

    41. Sayfa
    Machiavelli Floransa, (1469-1527)İl Principe; Discorsi41

    42. Sayfa
    Bir hukukçunun oğlu …29 yaşında Floransa Cumhuriyeti şansölyelik ikinci sekreteri olmuş ve on dört yıl boyunca Fransa ve Almanya’da İtalyan devletleri adına diplomatik görevler yürütmüş.1512'de yönetimi ele geçiren Mediciler'e komplo kurmakla suçlanarak hapse mahkum edildi ve işkence gördü.X. Leon'un başa geçmesiyle özgürlüğünü kazanmışsa da artık gözden düşmüştür. Floransa’nın yakınlarında San Casciano'daki mütavazi evinde, güç şartlarda sekiz sene geçirir; yoksulluk içinde beş çocuğunu burada büyütür ve eserlerinin çoğunu da yine burada yazar. Nihayet tekrar itibar görerek diplomatik memuriyetlere verilir ve Floransa'nın tarih yazarı olarak atanır. Fakat, Mediciler’in devrilmesiyle birlikte talihi de döner. Galip gelen taraf olan Cumhuriyetçilerin kendisini şüpheyle karşılamaları üzerine görevinden alınır ve böylece kendisi için unutuluşun ve neredeyse sefaletin içine düştüğü kısacık dönem başlar. 2 2 haziran 1527'de ölür.42

    43. Sayfa
    Yaşadığı dönemde İtalya: 15. yüzyılın ortalarına doğru İtalya’da eski şehir cumhuriyetleri yerine beş büyük devlet kurulur. Güney İtalya’da Napoli Krallığı, ortada Kilise Devleti, Kuzey’de Toscana’da Floransa Cumhuriyeti, Milano Dukalığı, Savoia Dukalığı, Ceneviz ve Venedik başlıca devletleri oluşturuyor.Demokrasi, oligarşi, teokrasi, monarşi, tiranlık gibi her türlü yönetim şekli….Bu devletler dengeyi korumak için birbirlerinin büyümesini istemiyor. Birbirlerine karşı ittifaklara giriyorlar. Denge politikası ve birbirlerine bağlı devletler…43

    44. Sayfa
    Napoli İspanyol Aragon krallığından, Milano ve Ceneviz de Fransa krallığından sık sık yardım istiyor. Bu kuvvetli krallıklar İtalya işlerine giderek daha fazla müdahale ediyorlar ve sonunda İtalya savaşları (1494-1559) ortaya çıkıyor.44

    45. Sayfa
    Yaşadığı dönemde, Avrupa’nın bütün büyük devletleri otokratik yönetimler altında... Despotluk her yerde etkili. Machiavelli Prens’i bu izlenimlerle yazmış.Ortaçağın teolojik dogmaya ve felsefe geleneklerine dayanarak güvenilir bilginlerden aktarma yapmak alışkanlığı yerine, tarihe ve çağdaş siyaset uygulamalarına bakarak sonuç çıkarır.Siyasal sorunları din, metafizik, ahlak ilkelerinden soyutlayarak ele alır.45

    46. Sayfa
    Siyaseti yeryüzüne indirmiş. Bu nedenle siyasal düşünceler tarihinde bir yeniliktir.Siyaset biliminin doğuşu; Yeni siyaset yöntemi siyaseti aşkın bir gücün etkisinden ya da doğal açıklamalardan kurtarıp insanların eylemlerine indirgiyor.46

    47. Sayfa
    Pragmatist ve yararcı bir siyaset anlayışı: Siyaseti pratik bir faaliyet olarak görüyor. Siyasetin ahlaki kaygılara dayanmaksızın, yarar ilkesine göre yürütülmesi gerektiğiBaşarılı siyasal davranış için tarih ve deneyimden kurallar çıkarsamak: (Tümevarımcı yöntem)İnsan doğası anlayışıGerçekçilik: Siyasetin özü, iktidar mücadelesidir.Nasıl bir siyaset anlayışı?47

    48. Sayfa
    Devlete egemen merkezi iktidar anlamını kazandırıyor.Hükümdarlığın ne olduğunu, kaç çeşit hükümdarlık olduğunu, hükümdarlığın nasıl elde edilip muhafaza edildiğini, nasıl kaybedildiğini açıklıyor.48

    49. Sayfa
    Prens’te güçlü ve sarsılmaz iradeli bir önderin siyasal egemenliği ele geçirmesi, artırması ve sürdürmesi için hangi yollardan gitmesi gerektiğini ortaya koyuyor.Bunu yaparken hak ve adalet sorunlarına, din ya da ahlaka uygunluk düşüncelerine ancak başarıyla ilişkisi oranında yer veriyor.49

    50. Sayfa
    Ahlakı siyasete feda ettiği ya da amaçla aracı özdeşleştirdiği, amacın her türlü aracı yasal kıldığını savunduğu iddia ediliyor.Oysa Machiavelli’nin asıl belirtmek istediği, bir devletin ya da bir devlet adamının kendi ülkesinin birlik, bağımsızlık ve güvenliği için yararlı her türlü hareketi yapabileceği ilkesidir.50

    51. Sayfa
    Siyaset ve din kurallarını birbirinden ayırır.Laik bir kuramsal çerçevede olması gerekeni değil, olanı inceler.Machiavelli’den önceki klasik siyaset teorisi “olması gereken”in üzerinde durur. İdeal düzen arayışı içindedir. Siyasal düşüncenin konusu “gerçekçi” biçimde tanımlanmış olan iktidar sorunuyla temellendirilmesi Machiavelli ile başlar.51

    52. Sayfa
    Siyaset, idealar dünyası, Tanrı Devleti gibi bu dünya ötesi kavramlardan arındırılır.İktidara gelmek ve onu korumak anlamında bir teknik beceri konusu olarak ele alınır.İnsanın kendi güç ve iradesiyle kendi kaderine egemen olabileceğini, kendi kendini zaman içinde yaratıp geliştireceğini kabul eden bir dünya görüşüne dayanır.52

    53. Sayfa
    İlk kez örgütlenmiş bir güç olarak devletten söz ediyor.Prens ile devlet kavramlarını özdeşleştirir.Prenslik türleri: Eski prensliklerYeni prensliklerKarma prensliklerDinsel prensliklerPrens, en üstün emretme gücüne sahip olan egemendir. 53

    54. Sayfa
    İktidarı ele geçirmenin yolları:Başkalarının yardımı ileTalihin yolunda gitmesiyle/Şans sonucuFortuna: yazgı, şans, talihVirtu: yetenek, beceri, enerji, kararlılık54

    55. Sayfa
    Kişinin virtu yoluyla iktidarı zor ama güçlü bir iktidar olacaktır.Prensin kişisel nitelikleri üzerinde durur.Yönetimin kökenleri ve yönetimlerin dolaşımıAntik çağa özgü döngüsel tarih anlayışıEn iyi yönetim biçimini tartışır.Karma yönetimin üstünlüğü“Roma’da devleti daha mükemmel kılan halk Tribunus’larını hangi olaylar doğurmuştur?”Cumhuriyetin erdemleri55

    56. Sayfa
    “… sıradan bir yurttaşın alçaklıkla ya da hoşgörülemez bir başka şiddetle değil de yurttaşlarının desteğiyle ülkesinin prensi olmasına gelirsek (buna sivil prenslik denilebilir ve buraya erişmek için büyük bir erdemden, büyük bir talihten çok, rast giden bir kurnazlık gerekir) bu konuma ya halkın ya da büyüklerin desteğiyle gelinir… Çünkü her kentte iki karşıt eğilim vardır; halk büyükler tarafından güdülmek ve ezilmek istemez, büyüklerse halkı gütmek ve ezmek isterler; bu iki ayrı eğilimden, kentte şu üç sonuçtan biri ortaya çıkar: Prenslik, özgürlük [cumhuriyet] ya da kargaşa”56

    57. Sayfa
    “Prenslik, kimin eline olanak geçtiğine bağlı olarak halk ya da büyükler tarafından kurulur; çünkü büyükler halka karşı koyamadıklarını gördüklerinde, içlerinden birinin gücünü, şanını artırıp, gölgesinde karınlarını doyurmak için onu prens yaparlar. Büyüklerin yardımıyla prens olan halkın yardımıyla prens olana oranla daha zor tutunur yerinde; çünkü çevresindeki prensler kendilerini onunla eşit saydıkları için onlara dediklerini yaptıramaz, onları istediği gibi yönlendiremez. Ama halkın desteğiyle prens olan kişi tek başınadır, çevresinde ona boyun eğmeye hazır olmayan hemen hiç kimse yoktur.”57

    58. Sayfa
    “… halkın desteğiyle prens olan biri, halkla dostluğunu sürdürmelidir; bu da onun için çok kolaydır, çünkü halk ezilmemekten başka bir şey istemez. Halkın desteği olmadan, büyüklerin desteğiyle prens olan biriyse her şeyden önce halkın sevgisini kazanmaya bakmalıdır; bu da kolaydır, halkı koruması altına alması yeter. Bir prensin halkla dost olmasının gerekli olduğu sonucuna varıyorum; dost olmazsa, kötü günlerinde başvuracağı hiçbir çare olmaz.”58

    59. Sayfa
    “… bilge bir prens, yurttaşlarının her zaman ve her durumda devlete ve kendisine gereksinme duymalarını sağlayacak biçimde davranmalıdır; bu durumda halk hep bağlı kalır ona.”“Bütün devletlerin, ister yeni, ister eski, ister karma olsun, sahip olması gereken başlıca temelleri iyi yasalar ve iyi ordulardır. İyi orduların olmadığı yerde iyi yasalar da olamayacağına ve iyi orduların olduğu yerde iyi yasalar olması gerektiğine göre, yasaları değerlendirmeyi bir kenara bırakıp ordulardan söz edeceğim.”59

    60. Sayfa
    “Şimdi de, bir prensin uyruklarına ve dostlarına karşı nasıl bir tutum ve davranış içinde olması gerektiğini görelim. … amacım, anlayana yararlı olacak şeyler yazmak olduğuna göre, konunun tasarımı yerine, var olan gerçekliğin peşinden gitmek daha tutarlı geldi bana. Birçok kişi, kimsenin görmediği, varlığı bilinmeyen prenslikler ve krallıklar tasarlamıştır; nasıl yaşanması gerekenle, gerçekten yaşanan arasında öyle büyük bir ayrım vardır ki, var olan yerine olması gerekenin peşine düşen kişi, kurtuluşunu değil, yıkımını öğrenmiş olur: Çünkü her zaman iyi olmak isteyen birinin bunca iyi olmayan arasında yıkıma uğraması kaçınılmazdır. Bu nedenle, iktidarda kalmak isteyen bir prensin iyi olmamayı öğrenmesi, böyle davranması, gerektiğinde de böyle davranmaması gerekir.”60

    61. Sayfa
    “…prensin devletini yitirmesine yol açacak kusurların utancından kaçınmayı bilecek denli uyanık olması gerekir; devletini yitirmesine yol açmayacak olanlardan da, elinden geliyorsa kaçınması doğru olur; ama elinden gelmiyorsa fazla önemsemeden kendini verebilir bunlara. Hele, onlar olmaksızın devletini zorlukla kurtarabileceği kusurların doğurduğu utançtan gocunmasın, çünkü her şey iyi değerlendirilecek olursa, erdem gibi gözüken bir şeye uymasının onun için yıkım olacağı, kusur gibi görünen bir başka şeye uymasının ise ona güvenlik ve dirlik getireceği görülür.”61

    62. Sayfa
    “Demek ki, bir prens halkını saymadığı, kendini savunabildiği, yoksul düşüp aşağılanmadığı, açgözlülük etmek zorunda kalmadığı için cimri diye anılıyorsa buna fazla önem vermemelidir, çünkü bu kusur onun iktidarda kalmasını sağlamaktadır.”62

    63. Sayfa
    “… Bundan bir tartışma doğar: Korkulmaktansa sevilmek mi iyidir, yoksa sevilmektense korkulmak mı? Yanıt ikisinin de gerekliliğidir; ama bu ikisini bir araya getirmek zor olduğu için, bu ikiliden birinden yoksun kalınacaksa, sevilmektense korkulmak daha güvencelidir. Çünkü insanlar konusunda genel olarak şu söylenebilir. Nankör, kaypak, içten pazarlıklı, sinsi, tehlike karşısında korkak, yarar canlısı olurlar; yukarıda dediğim gibi, tehlike uzaktaysa, onlara iyilik ettiğin sürece senin yanındadırlar, kanlarını, mallarını, yaşamlarını, çocuklarını verirler sana; ama tehlike yaklaşınca yüz çevirirler. Ve yalnızca onların sözüne güvenmiş olan prens, başka hazırlıklardan yoksun kaldığı için yıkıma uğrar; çünkü gönül yüceliği ve soyluluğu yerine parayla sağlanan bir dostluk, satın alınmış dostluk olup, sürekli değildir, gerekli olduğunda kullanılamaz. Ve insanlar, kendini sevdiren birinden çok, kendinden korkutan birine zarar vermekten çekinirler; çünkü sevgi bir gönül borcu bağına dayanır ve insanlar kötü oldukları için, kişisel çıkar söz konusu olduğunda bu bağ kopuverir; oysa çekinme, insanı hiç terk etmeyen ceza korkusuna dayanır.”63

    64. Sayfa
    “Bununla birlikte prens, sevgi sağlayamasa bile, nefretten kaçınacak biçimde korku salmalıdır; çünkü korkulmak ve nefret edilmemek pekala bir araya gelebilir; kentlilerinin, uyruklarının mallarına ve karılarına elini sürmedikçe bu durum gerçekleşir hep. Ama yine de birinin canına kıyması gerekirse, bunun uygun bir gerekçesi ve açık bir nedeni olmalıdır; ama özellikle başkasının malına el uzatmaktan kaçınmalıdır.”64

    65. Sayfa
    “… insanlar kendi isteklerine göre sevip, prensin isteğine göre korktuklarına göre, bilge bir prensin başkalarının olan bir şeye değil, kendinin olan bir şeye dayanması gerekir. Ancak, belirtildiği gibi, nefret uyandırmaktan kaçınması gerekir.”65

    66. Sayfa
    “Bir prensin sözünün eri olmasının ve hile yapmayıp dürüst bir yaşam sürmesinin ne denli övülesi olduğunu herkes bilir; bununla birlikte deneyler, verdikleri sözü fazla önemsemeyen kimi prenslerin günümüzde büyük işler başardıklarını, yaptıkları hilelerle insanların akıllarını çeldiklerini gösteriyor; bunlar sonuçta, dürüstlüğü benimsemiş olanlara üstün gelmişlerdir.”66

    67. Sayfa
    “Demek ki sağduyulu bir prens, eğer verdiği sözü tutmak kendine zarar verecekse ve söz vermesine yol açan gerekçeler ortadan kalkmışsa bu sözü tutamaz, tutmamalıdır da. İnsanların tümü iyi olsaydı, bu öğüt iyi olmazdı; ama kötü oldukları ve sana verdikleri sözü tutmayacakları için, senin verdiğin sözü tutman gerekmez. Ve sözünü tutmayan bir prens, hiçbir zaman haklı gerekçe bulmak sıkıntısı çekmez.”67

    68. Sayfa
    “… Tilki gibi davranmayı bilen, hep daha iyi sonuca ulaşmıştır. Ama bu yapıyı iyice allayıp pullamayı, göz boyamayı ve renk vermemeyi iyi bilmek gerekir: Ve insanlar öyle sıradan olurlar, güncel gereksinmelere öyle kolay boyun eğerler ki, aldatmak isteyen hep aldanacak birini bulur.”68

    69. Sayfa
    “Demek ki, bir prensin yukarıda belirtilen niteliklerin tümüne sahip olması gerekli değildir, ama bunlara sahipmiş gibi görünmesi gerekir. … Bağışlayıcı, sözünün eri, insancıl, dürüst, dindar görünmek ve olmak gibi; ama aklını öyle ayarlamalısın ki, gerektiğinde tersine dönüşmeyi bilmelisin. Ve şunu da belirtmeli ki, bir prens, özellikle de yeni bir prens, insanları iyi kılan bütün bunları uygulayamaz, çünkü devleti ayakta tutabilmek için çoğu kez verdiği söze, iyiliğe, insanlığa, dine karşı çıkmak zorunda kalabilir.”69

    70. Sayfa
    “… bir prens devleti ele geçirecek ve elinde tutacak gibi davranmalıdır: Başvuracağı yollar hep saygın sayılacak, herkesçe övülecektir; çünkü sıradan insan hep görünüşten, bir işin sonucundan etkilenir ve dünya sıradan insanlarla doludur ve çoğunluğun dayanacak bir yeri olduğunda, azınlığın bir önemi yoktur.”70

    71. Sayfa
    “… ayrıca yılın uygun dönemlerinde şenliklerle, gösterilerle halkı oyalaması gerekir. Ve her kent meslek birliklerine ve mahallelere bölünmüş olduğuna göre, bu toplulukları dikkate alması, kimi kez onlarla bir araya gelmesi, insancıllık ve eli açıklık örnekleri vermesi, ama konumunun saygınlığını korumayı hiçbir zaman unutmaması gerekir.”71

    72. Sayfa
    "Machiavelli'nin gayesi, yani İtalya’nın bir devlet mertebesine çıkarılması, bu yazarın eserinde tiranlığın haklı gösterilmesinden ve muhteris bir despot için imal edilmiş altın yıldızlı bir aynadan başka bir şey görmeyen bütün görme özürlülerce anlaşılamadan kalmıştır."  (HEGEL)72

    73. Sayfa
    Roma’dan bağımsız, merkezi otoritelerin denetiminde ulusal kiliseler kurulur.Fransa’da ve İngiltere’de kral Kilise üzerinde güç kazanır.Almanya’da papalığın ülke üzerindeki etkisini kıracak ulusal-merkezi bir otorite gelişememiş.Reform Hareketi: 16. yüzyıl73

    74. Sayfa
    İncil’i Almanca’ya çevirir ve yeniden yorumlar. Hıristiyanlığın köklerine gittiğini iddia eder. Görüşlerini “95 Tez” adı altında toplar ve 13 Ekim 1517’de Wiltenberg’deki saray kilisesinin kapısına çiviler. Papa yalnız kendi verdiği cezaları kaldırabilir. Endüljans ile kimseyi kurtaramaz.Tanrı insan aklıyla kavranamaz. Papaların mutlaka yetkili olmaları gerekmez.Bütün inananlar kendilerinin rahipleridir.Luther: 1483-154674

    75. Sayfa
    Protestan kilisesini kurar.Anti hümanisttir. Augustinus’un görüşlerini benimser.1521’de aforoz edilir.Alman ulusçuluğunun canlanmasına katkıda bulunmuştur.Prensi, siyasal iktidarı yücelten görüşleri vardır.Prense mutlak itaati savunur.Dış Hıristiyanlık ve İç Hıristiyanlık ayrımı.Tek bir kılıç vardır: Dünyevi iktidara aittir.75

    76. Sayfa
    Küçük din adamlarını, köylüleri, işçileri ayaklanmaya çağırır.Dinsel törenlerde latince kullanılmasını kaldırır.Ele geçirdiği Mülhausen cumhuriyetçi bir kente dönüşür.Ayaklanma bastırılır ve idam edilir.Münzer: 1489-152576

    77. Sayfa
    Protestan akımını Cenevre’de örgütler.1541’de Cenevre’de teokratik bir yönetim kurar ve diktatörleşir.Püriten ahlak anlayışını getirir.İnsan özgür iradesiyle, kendi çabasıyla kurtuluşa erişemez. Kurtuluş Tanrı’nın lütfuna bağlıdır.Bu yüzden yeryüzünde insanlar arasında bir ayrım yapmak mümkün değildir.Devlet gerekli. İnsanların bedenlerinin bu dünya ile ilgili yönetimi devlete ait.Yazgı değişmeyeceğine göre insanların bu dünyada yapacakları şey, düzene boyun eğmektir.Calvin: 1509-156477

    Yorumlar

    Sil