Nedir.Org*
Soru Sor

Baskı Grupları Sunumları

  • 3
    6 yıl önce
    İlgili Yazı: Baskı Grupları

    Dosya Adı: Baskı grubu nedir? Baskı grupları kimlerdir? Baskı gruplarının etkileri nelerdir?

    (Göster / Gizle) Sunum İçeriği: Düz metin (text) olarak..
    1. Sayfa
    BASKI GRUPLARI VE KAMU EKONOMİSİ İLİŞKİSİBireylerin çıkarları; gelir sınai mesleki yada ideolojik olabilmektedir. Bu kişileri ise karar alma sürecinde belli kararların alınmasında kendi refahlarının arttırılması yönünde çaba sarfederler.Ayrı çıkarlara sahip bir çok baskı grubu farklı metodlar kullanarak amaçlarına ulaşma gayreti içindedirler.Bu durum ise rekabet ortamının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

    2. Sayfa
    Ekonomilerde etkili şekilde baskı yapabilen baskı grupları yoğun çıkar sahibi ve üye sayısı az olan gruplardır. Bir ülkenin yurttaşları ise çıkarları doğrultusunda siyasal partiler oluşturmakta ve onlara oyları ile destek olabilmektedirler. Bu durum ise baskı gruplarının siyasi partilerin yerine geçerek ve sürekli olarak kamu yararını ortaya çıkarabilecekleri düşüncesi ile çelişmektedir.

    3. Sayfa
    Baskı Gruplarının Siyasal Karar Alma Sürecindeki etkileri Kamu ekonomisinde ekonomik karar birimlerinin (siyasal iktidar, bürokrasi v.s.) tıpkı piyasa ekonomisindeki karar birimleri gibi, rasyonel tercihlerde bulunduğu ve temel amaçların özel çıkarlarını maksimize etmek olduğunu savunulmaktadır. Daha açık bir ifade ile, kamu ekonomisinde;        Siyasal iktidarların “oy” maksimizasyonu,        Bürokrasinin “bütçe” maksimizasyonu,        Çıkar ve baskı gruplarının “rant” maksimizasyonu,        Seçmenlerin ise “fayda” maksimizasyonu peşinde oldukları ileri sürülmektedir.

    4. Sayfa
    Politik karar alma süreci yürütme organının aldığı kararlarla beraber yasama ve yargı organlarının da faaliyetlerini kapsar. Demokratik sistemlerde hükümet ve siyasi partiler çok etkili kurumlar olmakla beraber, hükümet kararlarının sonuca bağlandığı parlamento yani yasama organı da oldukça etkin bir fonksiyon üstlenmektedir. Yargı organı ise hükümetin ve parlamentonun aldığı kararları hukuki açıdan inceleyerek söz konusu kararları şekillendirmektedir.

    5. Sayfa
    Baskı Gruplarının Maliye Politikasını Etkilemedeki RolüMaliye politikasının “yeniden dağıtıcı” yönü dikkate alındığında baskı grupları tekrar devreye girmektedirler.Baskı grupları maliye politikasının bu özelliğinden yararlanmak için kamu harcamalarının yönünü değiştirerek amaçlarına erişmek isterler.

    6. Sayfa
    Politikacılar ise seçimlerden önce oy maksimizasyonu için seçmenlerine karşı sözlerini yerine getirmek amacıyla harcama politikalarını yönlendirmekte ve harcamaları artırabilmektedirler.Hem iktidar partisi hem muhalefet partileri seçim öncesi çalışmalarında oy maksimizasyonu hedefiyle harcamaları çok fazla arttırmaktadırlar.

    7. Sayfa
    Bu Düşünce ile hareket eden siyasi partiler, gerek parti programlarına gerek hükümet programlarına baskı gruplarının lehine olan bazı konuları dahil ederler. Örneğin 1950-1985 döneminde işbaşına gelen hükümetlerin programlarının hemen tümünde "sağlam maliye" ve istikrarlı kalkınma motifleri yer almaktadır. Vergi veriminin arttırılması, vergi kaçakçılığının azaltılması, vergi idaresinin reorganizasyonu ve vergi yargısının düzeltilmesi de diğer genel ortak noktaları oluşturmaktadır. Bazı programlarda ise spesifik önlemlere yer verilebilmektedir. Örneğin, tasarruf bonolarının kaldırılması,servet beyanlarının iadesi gibi somut konular programlarda görülebilmektedir. Hükümet programlarının bir kısmında âdil gelir dağılımı ve bununla ilintili olarak vergi yükü dağılımında değişikliklere değinildiğini gözlemlemek mümkündür.

    8. Sayfa
    Baskı gruplarının etkilerinin hükümet programlarına ne ölçüde yansıdığını gözden geçirmek üzere, çeşitli programlarda değinilen vergi konularını şöyle belirtebilirizBirinci Menderes Hükümesi programı (1950): Şikâyet konusuvergiler olarak muamele vergisi, hayvanlar vergisi ve yol yergisiningözden geçirilmesi;İkinci Menderes Hükümeti programı (1951): Ayni konular,ayrıca esnaf vergisinin düzeltilmesi;Üçüncü Menderes Hükümeti programı (1954); Gelir mevzuatınıniş hayatım tazyik etmemesi, sermaye birikimini zedelememesi,küçük esnafın vergi dışı bırakılması, hayvanlar vergisinin tamamenkaldırılması, imalât muamele vergisinin kaldırılması;Dördüncü Menderes Hükümeti programı (1957): Malî hedef olarak vergicilikte âdil, modern ve gelişmiş bir sistem;

    9. Sayfa
    İkinci İnönü Hükümeti programı (1962): Ziraî kazançların ve küçük ticaret-sanat erbabının vergilendirilmesinde şikâyetlere çare, 1961-62 yıllarında alınan ve iş hayatına menfi tesir ettiği ileri sürülen servet beyanlarını iade;Üçüncü İnönü Hükümeti programı (1963): Tarım kazançlarında istisna ve muafiyetlerin daraltılması (Belli bir baskı grubuna karşı alınacak önleme programda yer verilişin ilk örneği);Birinci Demirel Hükümeti programı (1965): Vergilerin serbest teşebbüs üzerindeki olumsuz etkilerini giderme, ticarî mahremiyeti zedeleyen servet beyanlarını kaldırma, dar gelirliler ve işçilerden tasarruf bonosunu kaldırma gibi..

    10. Sayfa
    TÜRKİYE’DE BASKI GRUPLARIKÜLTÜREL BASKI GRUPLARIEKONOMİK BASKI GRUPLARIMesleki Baskı Grupları _ Tüsiad _ Yased _ Giy. San. DerBölgesel Baskı Grupları _ Sanayi Odaları _ Ticaret Odaları _ Ziraat Odaları3. İşçi Sendikaları4. İşveren Sendikaları

    11. Sayfa
    Türkiye’de Etkinlikleriyle Öne Çıkan Baskı Grupları Türkiye’de baskı grubu denilince akla ilk gelen ve hükümetler üzerinde büyük etkileri olduğu tahmin edilen; işçi sendikaları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneğidir. (TÜSİAD)

    12. Sayfa
    İşçi Sendikaları Türkiye’de işçi sendikalarının kurulması, çok partili yaşama geçişe paralel bir gelişme göstermiştir. 1946’da sınıf esasına dayalı dernek kurma yasağı kaldırılmış, 1947’de de bir Sendikalar Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun, sendikaların siyasetin dışında kalmalarını öngörüyor ve sendikaların grev yapmasına imkan vermiyordu. Bu çok dar çerçevede dahi, sendikalar gelişme göstermiş ve 1952 yılında Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) kurulmuştur.

    13. Sayfa
    Türkiye’de sendikaların siyasal süreci etkileme yöntemlerine bakılacak olunursa; Siyasal partiler, sendikalarla iletişimi gerçekleştirmek ve işçilerin desteğini sağlamak için sendika önderlerini milletvekilliğine aday gösterirler. Bazı partiler işçi temsilcileri için özel kontenjanlar ayırmışlar, diğerleri de bazı liderleri aday olmaya davet etmişlerdir. Seçim dönemlerinde bazı sendikalar, işçilere ve işçi çıkarlarına karşı sert tavırlar almış milletvekilleri ve kişilerin yer aldığı kara listeler oluşturmuş, işçilerden bu kimselere oy vermemeleri istenmiştir.

    14. Sayfa
    Sendikalar, partilerin gündeme getirdiği ve kendilerini de yakından ilgilendiren konularda gösteri yürüyüşleri, mitingler ve toplantılar düzenlemişlerdir. Bunun yanında sendika yöneticilerinin, parti yöneticilerini ziyaret ederek, onların tutum ve kararlarını işçiler lehine etkilemeye çalışmaları da, her zaman başvurdukları yollardan biridir. Ayrıca sendikalar, seminer ve toplantılar düzenleyerek, bildiriler yayınlayarak kamuoyunu aydınlatmak, savundukları görüşler lehine bir kamuoyu oluşturarak da, siyasal süreci dolaylı olarak etkilemeye gayret etmişlerdir.

    15. Sayfa
    TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ 1950 tarihlerinde, konuyla ilgili kanunların yayınlanmasından sonra, oda ve borsaların sayısı hızla artarak “Ticaret ve Sanayi Odaları”, “Ticaret Odaları, Sanayi Odaları”, “Ticaret Borsaları ve Deniz Ticaret Odaları” kimliğine bürümüştür.

    16. Sayfa
    Türk özel sektörünün yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da sesini duyurmak, ülkenin ekonomisini ve politikalarını etkilemek ve gelişmiş ülkeler boyutlarına ulaştırmak amacıyla 6 Şubat 1952 tarihinde organ seçimlerini tamamlayarak bugünkü adıyla, “Türkiye Ticaret Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği”ni (TOBB) kurulmuştur TOBB’un temel hedefleri arasında; odalar ve borsalar arasındaki birlik ve dayanışma ile ticaret ve sanayiin genel menfaatler çerçevesinde gelişmesini sağlamak, mesleki faaliyetleri kolaylaştırmak, halkla olan ilişkilerde güveni hakim kılmak, meslek disiplin ve ahlakını korumak yer almaktadır.

    17. Sayfa
    “TOBB Türkiye’nin en büyük sivil ekonomik örgütüdür”. TOBB’un, yönetimi etkilemede kullandığı araçlar ise şöyle sıralanabilir; siyasal iktidarın büyük katılımlarıyla düzenlenen bölge gezileri, toplantılar ve panellerin yanı sıra, sorunların ve çözüm önerilerinin kamuoyuna sunulduğu gazete, dergi ve kitap gibi yayınlar da TOBB’un bir baskı grubu olarak etkisini artıran unsurlar olmuştur

    18. Sayfa
    TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD’ın, kurucu üyeleri, ticaret ve sanayi odaları dışında, Batılı örneklerine göre sanayici olarak örgütlenme zorunluluğu hissederek 1971 yılında aralarında aşağıdaki protokolü imzalamışlardır: “Anayasamızın öngördüğü karma ekonomi ve hizmet alanlarında çalışan meslek, bilim ve işadamlarının bilgi, tecrübe ve faaliyetlerini ahenkleştirerek değerlendirmek suretiyle, Türkiye’nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan Türk Sanayicileri ve İşadamları Birliği’nin devamlılığını sağlamak ve görevlerini yürütmek üzere lüzumlu olan mali yardımları, mutabık kalınacak esaslar dahilinde, müştereken yapacağımızı taahhüt ederiz.” Bu protokolle, batının yüzyıl önce kurduğu bağımsız sanayi federasyonları oluşturmasının Türkiye’deki ilk adımı atılmıştır.

    19. Sayfa
    1980’lerde askeri yönetimin, örgütlenmeyi kısıtladığı bir ortamda, bu kısıtlamaların dışında kalmış, etkisini gittikçe artırarak kamuoyunda sesi en fazla duyulan çıkar grubu haline gelmiştir. Örneğin 20 Ekim 1991 seçimlerinden önce siyasal parti liderleri görüşlerini tek tek TÜSİAD’a anlatmışlar ve TÜSİAD üyelerinin değerlendirmeleri basında geniş bir şekilde yayınlanmıştır. TÜSİAD, İstanbul’un büyük sanayicilerini bir araya getiren sınırlı sayıda üyeden oluşan bir kuruluştur. 1984 sonrası baskı grubu olma özelliği daha fazla belirginleşmiştir.

    20. Sayfa
    TÜSİAD, sonuçta bir tür “Zenginler Kulübü” dür. TÜSİAD üyesi olabilmek için bir takım özel şartlar gerekmektedir. Anadolu’da, örneğin Kayseri’deki bir fabrikanın sahibi TÜSİAD üyesi olamamaktadır. Bu durumdan rahatsız olan Anadolu’lu işadamları da TÜSİAD’a tepki olarak; Ankara’lı Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD), Bursalı Sanayici ve İşadamları Derneği (BÜSİAD) gibi, şu anda 50 dolayında SİAD’lı dernek kurmuş durumdadırlar.

    21. Sayfa
    1979 yılında gazetelere verilen tam sayfa ilanlarla Ecevit Hükümet’ini istifaya kadar sürükleyen bir süreci başlatmış ve böylece kamuoyunun hafızasında “hükümet düşüren müessese” olarak yer almış, bu da bu derneğin etkisini açık bir şekilde göstermiştir.

    22. Sayfa
    Türkiye’ de Baskı Grupları ve Vergi Mevzuatı Kanun teklif etme yetkisi Anayasanın 88.maddesine göre Bakanlar Kurulu ve milletvekillerine aittir.Yani kanunlar iki şekilde geçerlilik kazanır;Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanan tasarı,Milletvekilleri tarafından telif şeklinde olma.

    23. Sayfa
    Baskı grupları ise kanun teklif edilme aşamasında devreye girerek temsil ettikleri grubun yararına, özel olarak kanun teklifi hazırlamakta, bunu teklif edecek parlamenteri bulmakta ve parlamenteri daimi şekilde bu işlemleri yapmaya zorlamaktadır.

    24. Sayfa
    Bir kanun teklifinin veya tasarının genel kurula gelip yasalaşma aşamasına girebilmesi için ilgili komisyonda görüşülmesi gerekmektedir. Bu komisyonlar ise yasama görevinin en önemli organlarından birini oluşturmaktadırlar ve çalışma şartları da baskı gruplarının faaliyetleri için oldukça elverişlidir. Baskı grupları Komisyon üyelerini çeşitli şekillerde ikna, tehdit vs. ikna ederek genel kurula gelmelerini sağlarlar.

    25. Sayfa
    Kanun tasarı veya teklifleri komisyondan da çıktıktan sonra Meclis Genel Kuruluna gelerek kabul edilmesi durumunda kanunlaşma aşamasını tamamlamış olmaktadır. Baskı grupları ise kendilerine uymayan teklif ve tasarıları milletvekillerine veya söz konusu milletvekilinin mensubu olduğu partiye baskı yaparak reddedilmesini sağlamaya çalışırlar.

    26. Sayfa
    Vergi kanunlarının hazırlanışı ve yürütülmesi ise Maliye Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmektedir. Vergi mevzuatının büyük bir çoğunluğu bürokratların elinden geçmektedir. Bu nedenle de bürokratların baskı grupları ile yakın ilişkiler içinde olduğu bilinmektedir.

    27. Sayfa
    Baskı gruplarının etkisi ile vergi kanunları ilişkisi konusunda gözlemlenebilen en çarpıcı örnek; tarım kazançlarının vergilendirilmesinde önemli ve somut iki adım normal demokratik sürecin işlemediği iki dönemde atılmıştır: 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi ve 12 Eylül Milli Güvenlik Konseyi dönemlerinde, bu alanda yenilikler mevzuata getirilmiştir. Oysa örneğin 27 Mayıs döneminden sonra normal demokratik süreç işlemeğe başladığında yeni hükümetin kurulmasından bir iki ay kadar çok kısa bir süre sonra çıkartılan kanunla, tarım kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin hükümler ertelenmiştir. Bu erteleme ve hafifletme girişimleri daha sonra sürekli olarak görülmüştür. Bu konuda asıl araç, götürü usulün zaman ve kapsam itibariyle genişletilmesidir. 12 Eylül döneminde çıkartılan ilk vergi kanunu değişikliğiyle daraltılan küçük çiftçi muaflığı ve götürü usul hadlerinin 1981 yılında yapılan değişikliklerle tekrar genişletilmesi baskı grupları lehine bir girişim olarak yorumlanmaktadır.

    28. Sayfa
    Bir ülkenin kendisine has vergi sisteminin olması, o ülkenin vergilendirme yetkisine sahip olmasına ve bu yetkinin halkın temsilcilerinden oluşan parlamento tarafından kullanılmasına bağlıdır. Devletin egemenlik hakkına dayanarak kişilerden vergi alması ise vergilendirme yetkisini ifade etmektedir. Demokrasinin gereği olarak vergilendirme yetkisi, kural olarak, yasama organı tarafından kullanılmaktadır.28

    29. Sayfa
    Günümüzde sosyal ve müdahaleci devlet anlayışı, yetkinin yürütme organı lehine genişlemesine yol açmış, yasama organının baskı gruplarının daha fazla etkisi altında olduğu göz önünde tutularak, vergilendirmeyle ilgili değişiklikler yürütme organına verilmeye başlanmıştır. Bu durum ise baskı gruplarına istediklerini daha az gayretle elde etme şansı vermektedir.Bu nedenle bu yetkinin kısıtlanması bazı açılardan yararlı olacaktır.

    30. Sayfa
    Son olarak Türkiye’de baskı gruplarının faaliyetine bir örnek: TBMM, kira oranlarını 1939 rayicine göre dondurmuş olan Milli Koruma Kanunu ile ilgili hükümlerini yeni esaslara bağlamayı uygun bulmuş ve 1954 yılında çıkartmış olduğu 6088 sayılı kanunla, dükkan kiralarını 1 Ocak 1955 tarihinde; ev kiralarını da 1 Haziran 1955’te serbest bırakmayı kararlaştırmıştır. Bu kanunun kabulünden sonra kurulan ve merkezi İstanbul’da bulunan “Türkiye Kiracılar Cemiyeti”, sistemli çalışmalar sonucunda, henüz yürürlüğe girmemiş olan kanunun bir karma komisyona havalesini sağlamıştır. Kiracılarla ev sahipleri arasında aylarca süren mücadeleden de, çok yaygın bir menfaat grubu özelliği gösteren kiracılar galip çıkmışlardır. Sonuçta TBMM, 1955’te kabul ettiği son kira kanununa göre, 1939 rayici üzerinden meskenlerde % 200, dükkanlarda ise % 400 zam oranını kabul etti ve daha sonra inşa edilen binaların kiralarını 1953 haddine uygun olarak dondurdu. Böylece Türkiye Kiracılar Cemiyeti, bir baskı grubu örneğini vermiştir.

    Yorumlar

    Sil