Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Nicolaus Cusanus Kimdir

Nicolaus Cusanus Kimdir Eserleri Kısaca

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    gokturk

    • 2020-05-24 19:25:26

    Cevap : Nicolas van Cuso diye de adlandırılmış Alman düşünür.1401-1464 yılları arasında Mosel havzasında yaşamıştır. Felsefenin yanı sıra matematik ve teoloji konularında da söz sahibi olmuştur.

    Orta Çağ’da geçerli olan, Aristoteles’in hiyerarşiye dayalı kozmoloji anlayışını yerle bir etmiş, evrenin birliği görüşünü savunmuştur.

    Rönesans dönemine büyük katkıları olan astronomi ve mantık yazarıdır. Cusalı Nikolas olarak da bilinir. Din adamıdır aynı zamanda.

    Rönesans dönemi filozoflarındandır. Almanya’da yetişip, daha sonra İtalya’ya geçmiş. her ne kadar Orta Çağ kökenli görüşlerden uzaklaşamamış olsa da düşüncesinde dönemine göre gayet modern öğeler bulunur. Kendi felsefesi gizemci, yeni Platoncu ve Pitagorasçı temaların bir birleşimidir. Daha sonra tümtanrıcılığa yönelmiş. Çok daha sonra ise doğa ile tanrıyı özdeşleştiren bu görüşü ile Hristiyanlığın teist öğretisini bağdaştırmaya çalışmış.



    Doğanın açılan gelişen ve sonsuz olan bir varlık olduğunu ileri sürer. Ondan öncesinde doğa artik gelişimini tamamlamış sonlu ve duruk bir varlık olarak görülüyordu.

    Tümevarim ve karşıtların birliği konusunda şu örneği verir: sonsuz sayıda köşesi olan bir çokgen en uç noktada bir çembere benzer. Yine sonsuza doğru gittiğimizde en uç noktada eğri ve doğru birbirine benzer. Bu matematiksel analojileri metafiziğe uyarladığında mutlak minimumla mutlak maksimum’un tanrıda aynı olduğu sonucuna varır.

    Casinus, karşıtların aşılmasıyla bir sentez kurar. Ay’da bulunan bir gözlemcinin dünyanın yukarıda olduğunu düşüneceği fikrini ortaya atar ki daha 1400’lü yıllarda henüz dünyanın düz olduğu, bir gemiyle yola çıksan başladığın yere dönemeyeceğin bir noktadan düşeceğin dönemlerdir bu dönemler.

    Bir topacın çok hızlı döndüğünde durağanmış gibi görünmesinden yola çıkarak sonsuzda durağanlığın ve hareketin bir düştüğü sonucuna varır.

    Nicolaus Cusanus 1401 yılında dünyaya geldi. Bazıları onu ortaçağın son filozofu olarak tanıtırken bazıları da adcılık ile Yeniplatonculuğu kaynaştıran bir dahi olarak görür. Öyle ki Nicolaus Cusanus’un antiklerin sonuncusu mu, yoksa modernlerin ilki mi olduğu sıkça sorulmuştur.

    Cusanus 1416’dan itibaren sırasıyla Heidelberg, Köln ve Padua üniversitelerinde eğitim aldı. 1426’da rahip tayin edildi. Bir süre İstanbul’da bulundu ve Kiliselerin birleşmesi için çaba harcadı. 1450’de kardinal seçildi ve Brixen’e piskopos tayin edildi. Almanya içinde seyahatlere çıktı. Birçok reformcu girişime ön ayak oldu. 1464 yılında öldü. Nicolaus Cusanus pek çok alanda yapı t vermiştir. Ama iki yapıtı bilhassa öne çıkmaktadır: De Concordantia Catholica (Katolikliğin Uyumu Hakkında) ve en ünlü yapıtı De Docta Ignorantia (Öğrenilmiş Cehalet Hakkında). Öteki yapıtları arasında De Visione Dei (Tanrı’nın Görünüşü Hakkında) önemli bir ilahiyat metni olarak göze çarpar.

    Cusanus, De Docta Ignorantia isimli eserinde Tanrı’nın evrendeki varoluş ile ilgisini ve bu ilginin bilinip bilinemeyeceğini inceler. Sokrates’in etkisinde kalan Cusanus, insanın bilmediğini bilerek öğrenilmiş cehalet denen duruma yükselmesi gerektiğini söyler. Cehaleti öğrenme işi derecelidir ve en yüksek aşaması sınırsız olanla ilgilidir. Sıradan akıl bilinenden bilinmeyene hareket eder. Bilinen, yani öncül ile bilinmeyen, yani sonuç arasındaki mesafe az ise çıkarımı gerçekleştirmek kolaydır. Ama insan ile sınırsız arasındaki mesafede ne kadar adım atılsa sınırsıza ulaşılamaz. Çünkü sınırsız olan ile bizim başlangıç noktamız arasındaki mesafe sınırsızdır. Hakikat bölünemez bir yapıdır; ama akıl hakikati elde etmek adına öncüller ile sonuçlar arasında bağıntılar kurarak sınırsızı bölmeye çalışır. Mutlak Sınırsız olan Tanrı, anlama yetimizi aşar. Bu yetersizlik aynı zamanda bir yöntem sorunudur. Çünkü aklımız gidimli bir yetidir ve çelişmezlik ilkesine göre işler. Ama çelişmezlik ilkesi Tanrı’yı kavramak için kullanılamaz. Böylece Tanrı, birliği içinde aklımızca kavranılamaz bir Varlık olarak kalır. Ama Cusanus’a gore Tanrı kendisini yaratılışta gösterir ve bu yüzden O’nun hakkında, en azından bir Yaratıcı olarak olumlu şeyler biliriz. Bunlar aracılığıyla Tanrı’ya giden kapıyı aralayabiliriz. Cusanus’a göre insan melekler ile fizik dünya arasında yer alır. İnsanın en önemli özelliği, hem maddi, hem organik, hem hayvani, hem aklî hayatı kendisinde barındırmasıdır. Bu özelliğiyle insane bir mikrokosmos gibidir. O halde bir insanın Tanrı’ya dönmesi, yaratılışın bizzat kendisinin Tanrı’ya dönmesi demektir. İnsan Tanrı’nın imgesinde (imago Dei) yaratılmıştır. Cusanus’a göre, insanın aynı zamanda nihai amacı da olan Tanrı’yı tanıması İsa’nın vahyi aracılığıyla gerçekleşmektedir. Evrende çelişkilerin birliğinden kaynaklanan bir uyum vardır. Evrenin bir sınır çevresi olmamakla birlikte sınırsız da değildir. Evrenin bir sınırlayıcı çevresi bulunmadığından merkezi de yoktur. Dünya da diğer gök cisimleri gibi hareket eder. En önemli saptamalarından biri de hareket ile mekan arasında, izleyen açısından göreli bir ilişki olduğudur. İnsan, pek çok farklı nokta ve zamandan gerçekliğe bakarak elde ettiği bakış açılarını bir araya getirir. Ama ortaya çıkan şey hakikatin bütünü değil, sadece bir fikir oluşturma eylemidir. Tanrı’nın bilgisi gibi evrenin bilgisi de bizde parçalı olarak mevcuttur. Hakikatin yakın bilgisine razı olmalı, mutlak ve bütünlüklü bilgiyi beklentilerimiz içine koymamalıyız. Öğrenilmiş cehalet bunu gerektirir.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.