Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Tasavvuf edebiyatı nedir

Bu sorunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz.

Bu soruya 4 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Poseidon

    • 2017-04-07 12:24:40

    Cevap : Tasavvuf edebiyatının özellikleri nelerdir? Tasavvuf edebiyatı terimleri, felsefesi, nazım şekilleri, şairleri ve şiirleri hakkında kısa bilgi. Tasavvuf (Arapça:تصوف taSawwuf), kelime anlamıyla “sufi olma, sufiye yolunu izleme” demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının “tasavvufi halk edebiyatı” türü 12’nci yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı.[1] Konusu Allah’a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir. Tasavvuf Edebiyatı Özellikleri Maddeler Halinde Kurucusu 12. yüzyılda Doğu Türkistan’da yetişen Hoca Ahmet Yesevi’dir.*Tekke Edebiyatı, Anadolu’ya 13. y.y.’dan itibaren gelişmiştir. Bu edebiyat şairleri tarikat merkezi olan tekkelerde yetişmiştir. Nazım birimi genellikle dörtlüktür. Hem aruz hem hece ölçüsü kullanılmıştır. Şiirlerin çoğu ezgilidir. Allah, insan, felsefe, doğruluk, ibadet gibi konular işlenmiştir. İlahi, nefes, nutuk, devriye, şathiye, deme gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. Dili Aşık Edebiyatı’na göre ağır, divan edebiyatına göre sadedir. Aşık, maşuk, şarap, saki gibi mazmunlara yer verilmiştir. Tasavvuf Edebiyatı Temsilcileri Ve Şairleri Hoca Ahmet Yesevi Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli Kaygusuz Abdal Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Rumi Pir Sultan Abdal Niyaz-ı Mısrî, Sinân-ı Ümmî, Hüdâi Sezai Kuddusi, Turâbi Tasavvuf Edebiyatı Terimleri Vahdet-i Vücud (Varlığın Birliği): Evrende sadece Allah’ın varlığı söz konusudur. Diğer varlık zannettiğimiz, bu “mutlak varlığın”, Allah’ın bir parçası ve görüntüsüdürler.
    Tekke: Tasavvuf ehli kişilerin, tarikat mensuplarının barındıkları, eğitim gördükleri yer, kuruluş.
    Pir: Tarikat kurucusu
    Şeyh: 1.Tarikat kurucusu. 2. Tarikatta en yüksek dereceye ermiş kişi. 3. Tarikat kollarından birinin başında bulunan kimsedir.
    Tarikat: Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin oluşturduğu topluluk.
    Derviş: Bir tarikata girmiş, onun kurallarına uygun yaşayan kimse.
    Abdal: Gezgin derviş
    Halife: Tarikat kurucusunun ya da şeyhin kendisine vekil tayin ettiği, yetki verdiği kişidir. Tasavvuf Edebiyatı Nazım Türleri Ve Şekilleri Tekke şiirinde görülen ve dinsel içerikli konuları işleyen ilahi, nefes, deme, şathiye gibi ürünler nazım biçimi değil, birer nazım türüdür. Çünkü bunlar da koşma tipi nazım biçimiyle ve hece ölçüsünün genellikle 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla söylenir. Söz konusu türlerde dörtlük sayısı genellikle 3 – 7 dir. İlahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir. İlahi Herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Allah’ı öven şiirlere denir. Daima özel bir ezgi ile söylenir. Divan şiirindeki tevhit ve münacaatın halk edebiyatındaki karşılığıdır. En ünlü şairi Yunus Emre’dir. Değişik tarikatlara göre deme, nefes, âyin gibi adlar alır. Şekil olarak Koşma biçimindedir. Yani dörtlüklerden oluşur. Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer. Genelde 7’li hece ölçüsü kullanılır. Bazı ilahilerde aruz vezni kullanılmıştır. Aruz vezninin kullanıldığı ilahiler gazel şeklindedir. Nefes Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir. Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammet ve Hz. Ali için övgüler de söylenir. Nefeslerde kalenderane ve alaycı bir üslûp göze çarpar. Edebiyatımızda Pir Sultan Abdal nefesleriyle ünlüdür. Deme Alevi-Bektaşi tarikatından tasavvuf şiirlerinin tarikatlarını ve hareketleriyle ilgili temaları işleyen, sorunlarını konu edinen şiirlerine deme adı verilir. Genellikle 8’li hece ölçüsüyle yazılan demeler saz eşliğinde kendine özgü bir makamla söylenir. Nutuk Tekke Edebiyatı’nda pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren müridleri bilgilendirmek tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek amacıyla söylenen didaktik şiirlerdir. Bektaşilerinin, aşık tarzı halk edebiyatı nazım türü olan nefese verdiği isimdir. Türün en önemli temsilcisi Kaygusuz Abdal’dır. Devriye Evrendeki canlı cansız her şey Allah’tan gelmiştir, yine Allah’a dönecektir. Bu felsefeyi yansıtan şiirlere Tekke edebiyatında devriye denilmiştir. Her şeyin Allah’a kavuşma yolculuğunu ve Allah’ın her şeyi kapsayıcılığını öne çıkarır. Şathiye Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir. Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar, inançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir. Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır. Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde rastlanır. Medrese hocalarına göre bu şathiyeler küfür sayılır. Bu türün en tanınmış şairi Kaygusuz Abdal’dır.
    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    EdaNÇ

    • 2017-06-05 03:25:26

    Cevap : Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının “tasavvufi halk edebiyatı” türü 12’nci yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı.[1] Konusu Allah’a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir. Tasavvuf Edebiyatı Özellikleri Maddeler Halinde Kurucusu 12. yüzyılda Doğu Türkistan’da yetişen Hoca Ahmet Yesevi’dir.*Tekke Edebiyatı, Anadolu’ya 13. y.y.’dan itibaren gelişmiştir. Bu edebiyat şairleri tarikat merkezi olan tekkelerde yetişmiştir. Nazım birimi genellikle dörtlüktür. Hem aruz hem hece ölçüsü kullanılmıştır. Şiirlerin çoğu ezgilidir. Allah, insan, felsefe, doğruluk, ibadet gibi konular işlenmiştir. İlahi, nefes, nutuk, devriye, şathiye, deme gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. Dili Aşık Edebiyatı’na göre ağır, divan edebiyatına göre sadedir. Aşık, maşuk, şarap, saki gibi mazmunlara yer verilmiştir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Rabia Rabia

    • 2017-04-07 05:11:54

    Cevap : Tasavvuf edebiyatı Vikipedi, özgür ansiklopedi     Bu madde Vikipedi standartlarına uygun değildir. Sayfayı Vikipedi standartlarına uygun biçimde düzenleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz. Gerekli düzenleme yapılmadan bu şablon kaldırılmamalıdır. (Ocak 2012) Bu maddenin veya maddenin bir bölümünün gelişebilmesi için konuda uzman kişilere gereksinim duyulmaktadır.
    Ayrıntılar için maddenin tartışma sayfasına lütfen bakınız.
    Konu hakkında uzman birini bulmaya yardımcı olarak ya da maddeye gerekli bilgileri ekleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz. Türk edebiyatı Kategorik olarak İslamiyet öncesi Sözlü edebiyat   Yazılı edebiyat İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı Halk edebiyatı   Divan edebiyatı Batı etkisi Tanzimat edebiyatı   Servet-i Fünûn edebiyatı Fecr-i Ati   Millî Edebiyat   Cumhuriyet dönemi G   T   D Tasavvuf (Arapça:تصوف tasawwuf), kelime anlamıyla "sufi olma, sufiye yolunu izleme" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı.[1] Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.   İçindekiler   [gizle]  1Genel Özellikleri 2Tasavvuf düşüncesi 3Bazı terimler 4Nazım türleri 4.1İlahi örneği 4.2Nefes 4.2.1Nefes örneği 4.3Deme 4.3.1Deme örneği 4.4Nutuk 4.4.1Nutuk örneği 4.5Devriye 4.5.1Devriye örneği 4.6Şathiye 4.6.1Şathiyye örneği 5Kaynakça 6Dış bağlantılar   Genel Özellikleri[değiştir | kaynağı değiştir] Anadolu’da 19'uncu yüzyıla değin çeşitli tarikatlarla gelişen bu edebiyat geleneğinin sürmesinde en önemli rolü Alevi-Bektaşi ve Melami-Hamzavi şairler oynadı. Tasavvuf edebiyatı şairleri, yalın bir dille, hece ölçüsüyle ya da aruzun heceye yakın yalın kalıplarıyla şiirler yazdılar. Tasavvuf şiirinin genel adı, özel bestelerle okunan ve tarikatlara göre değişik isimlerle anılan ilahilerdi. Nazım birimi dörtlüktü. Ama gazel biçimde yazılmış ilahiler de vardır. Bu edebiyatın düzyazı biçimini ise evliya menkıbeleri, efsaneler, masallar, fıkralar ve tarikat büyüklerinin yaşamlarını konu alan yapıtlar oluşturur. Eserler dörtlük birimiyle yazılmıştır. Genellikle yarım uyak kullanılır . En büyük şairleri Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal, Abdal Musa, Abdû Furkan gibi önemli şairlerdir. Bu şairler tarihin ve günümüzün en önemli şairleridir. Tasavvuf felsefesine göre kainatın yaratılış sebebi tanrının kendi güzelliğini görmek ve bilinmek istemesidir. Tanrının "ol" emri ile kainat yaratılmıştır. Varlıklar tanrıdan kopma bir parçadır. Dolayısıyla Tanrı "Vahdet-i Vücud" yani tek varlıktır. Dolayısıyla evrendeki varlıklar asıl varlığa dönmek ister. Varlığın kendi varlığını tanrı varlığında yok etmesi tasavvufta en son aşamadır. Dini görüşler ve bunların işlenişi bakımından arap ve iran edebiyatı ile etkileşim söz konusudur. Fakat bu etkileşimin boyutu divan edebiyatındaki kadar büyük değildir. Dinî-Tasavvufî osmanlı edebiyatı İslâmiyet’in ve Tasavvufun etkisiyle ortaya çıkmıştır. İslâmiyet'in kökleşip yayılmasında büyük etkisi olan tasavvuf, zamanla edebî eserlerde de işlenmiş, din ve tasavvuf, edebiyat aracılığıyla yayılmaya çalışılmıştır. Dinî -Tasavvufî Türk edebiyatına Tekke edebiyatı da denir. Dinî -Tasavvufî Türk edebiyatında asıl olan sanat yapmak değil, dinî-tasavvufi düşünceyi yaymaktır. Tekke şairlerinin çoğu tarikatlarda yetişmiş şeyh ve dervişlerdir. Tekke şiiri, halk şiirinden de divan şiirinden de nazım şekilleri almıştır.Tasavvufçu olmak için nefsi kontrol etme , kendine terbiye etme,acı çekme gibi bazı şartları vardı. Bu özelliklerin dışında kalan; eserlerini aruz ölçüsüyle ve Divan Edebiyatı diliyle, hatta tamamıyla Arapça-Farsça yazan tasavvufçular da vardır. Örneğin Mevlana Anadolu’da yetişen ilk ve en büyük Türk mutasavvıf olduğu halde eserlerini Farsça yazmıştır. Şeyh Galip, Divan tarzında eser verdiği için Tekke Edebiyatı çerçevesinde düşünülmez, Di-van Edebiyatı mensubu sayılır. Osmanlı İmparatorluğu
    Kültürü Görsel Sanatlar Mimari   Minyatür   Çini   Hat sanatı Sahne Sanatları Gölge oyunu   Meddah   Müzik Diller ve edebiyat Osmanlıca   Şiir   Tasavvuf   Nesir Spor Yağlı güreş   Okçuluk   Cirit   Matrak Diğer Toplum yapısı   Eğitim   Mutfak   Halılar Giysiler G   T   D En belirgin özellikleri şunlardır: Kurucusu 12. yüzyılda Doğu Türkistan'da yetişen Hoca Ahmet Yesevi'dir.*Tekke Edebiyatı, Anadolu'ya 13. y.y.'dan itibaren gelişmiştir. Bu edebiyat şairleri tarikat merkezi olan tekkelerde yetişmiştir. Nazım birimi genellikle dörtlüktür. Hem aruz hem hece ölçüsü kullanılmıştır. Şiirlerin çoğu ezgilidir. Allah, insan, felsefe, doğruluk, ibadet gibi konular işlenmiştir. İlahi, nefes, nutuk, devriye, şathiye, deme gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. Dili Aşık Edebiyatı'na göre ağır, divan edebiyatına göre sadedir. Aşık, maşuk, şarap, saki gibi manzumlara yer verilmiştir. Yüzyıllara göre bu edebiyatın en önemli temsilcileri şunlardır: 12.yy.: Hoca Ahmet Yesevi 13.yy.: Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli 14.yy.: Kaygusuz Abdal 15.yy.: Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Rumi 16.yy.: Pir Sultan Abdal 17.yy.: Niyaz-ı Mısrî, Sinân-ı Ümmî, Hüdâi 18.yy.: Sezai Tasavvuf düşüncesi[değiştir | kaynağı değiştir] Allah'ı bilmek nasıl olur ? Kâinatın yaratılışı nasıldır ? Biz neyiz ? Niçin geldik dünyaya ? Yaşamımızın anlamı, var olmanın aslı, gerçek, başlangıç ve son nelerdir ? Bu ve bunun gibi fizik ötesi sorulara cevap vermeye çalışan düşünüş yoluna Tasavvuf Düşüncesi denir. [Vahdet-i Vücut (Varlığın Birliği) Teorisi]. Bu düşünceye göre Allah tek varlıktır. (Vücud-i Mutlak). Aynı zamanda tek güzelliktir (Hüsn-i Mutlak). Tek varlık olan Allah kendisini görecek gözler, sevecek gönüller istemiş ve kâinatta bilinmek istemiştir. Bu tıpkı aynayla kaplı bir odada olmak gibidir. Ayna varlığın çeşitli görüntülerini yansıtır. O halde, evren ve tüm insanlar Allah'ın bir görüntüsüdür. Öyleyse insanlar arasında renk, inanç, dil, ırk gibi ayrımlar yapmak anlamsızdır. Bütün görüntülerde "varlık" ve "yokluk" öğeleri bir aradadır. İnsan dünyaya bağlı tutku ve zevklerini yok ederek "varlık" öğesini geliştirir. Bunun yolu da tekkelerden (tarikatlar) geçer. Burada insan sıkı bir eğitimle dünya nimetlerinden vazgeçerse, sonunda özü olan Allah'a kavuşabilir. Bu da gerçek aşktır. İnsanların birbirlerine duyacakları aşk ise mecazdır. Bu, kişiyi Allah'tan uzaklaştırır. "Bir hırka, bir lokma" insana yetmelidir. Tekkelerde bu yolla Allah'a ulaşan insan sonunda "Enel Hak" derecesine varır. Bu kişilere İnsan-ı Kâmil ya da Ermiş denir. Bazı terimler[değiştir | kaynağı değiştir] Vahdet-i Vücud (Varlığın Birliği): Evrende sadece Allah’ın varlığı söz konusudur. Diğer varlık zannettiğimiz, bu “mutlak varlığın”, Allah’ın bir parçası ve görüntüsüdürler. Tekke: Tasavvuf ehli kişilerin, tarikat mensuplarının barındıkları, eğitim gördükleri yer, kuruluş. Pir: Tarikat kurucusu Şeyh: 1.Tarikat kurucusu. 2. Tarikatta en yüksek dereceye ermiş kişi. 3. Tarikat kollarından birinin başında bulunan kimsedir. Tarikat: Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin oluşturduğu topluluk. Derviş: Bir tarikata girmiş, onun kurallarına uygun yaşayan kimse. Abdal: Gezgin derviş Halife: Tarikat kurucusunun ya da şeyhin kendisine vekil tayin ettiği, yetki verdiği kişidir. Nazım türleri[değiştir | kaynağı değiştir] Tekke şiirinde görülen ve dinsel içerikli konuları işleyen ilahi, nefes, deme, şathiye gibi ürünler nazım biçimi değil, birer nazım türüdür. Çünkü bunlar da koşma tipi nazım biçimiyle ve hece ölçüsünün genellikle 7, 8 ve 11'li kalıplarıyla söylenir. Söz konusu türlerde dörtlük sayısı genellikle 3 - 7 dir. İlahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir. === İlahi === Herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Allah'ı öven şiirlere denir. Daima özel bir ezgi ile söylenir. Divan şiirindeki tevhit ve münacaatın halk edebiyatındaki karşılığıdır. En ünlü şairi Yunus Emre'dir. Değişik tarikatlara göre demenefesâyin gibi adlar alır. Şekil olarak Koşma biçimindedir. Yani dörtlüklerden oluşur. Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer. Genelde 7'li hece ölçüsü kullanılır. Bazı ilahilerde aruz vezni kullanılmıştır. Aruz vezninin kullanıldığı ilahiler gazel şeklindedir. İlahi örneği[değiştir | kaynağı değiştir] Aşkın aldı benden beniBana seni gerek seniBen yanarım dünü günüBana seni gerek seniNe varlığa sevinirimNe yokluğa yerinirimAşkın ile avunurumBana seni gerek seniAşkın âşıklar öldürürAşk denizine daldırırTecelli ile doldururBana seni gerek seniYunus Emre Nefes[değiştir | kaynağı değiştir] Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir. Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Muhammed ve Ali için övgüler de söylenir. Nefeslerde kalenderane ve alaycı bir üslûp göze çarpar. Pir Sultan Abdal nefesleriyle ünlüdür. Nefes örneği[değiştir | kaynağı değiştir] Şu görünen yayla ne güzel yaylaBir dem süremedim giderim böylePîrim ben gidiyom sen himmet eyleBu yıl bu yayladan Şâh'a gidelimEğer ekilir de bostan olursamŞu halkın diline destan olursamKara toprak senden üstün olursamBu yıl bu yayladan Şâh'a gidelimBir bölük turnaya sökün dedilerYürekteki derdi dökün dedilerYayladan öteki yakın dedilerBu yıl bu yayladan Şâh'a gidelimPir Sultan Abdal Deme[değiştir | kaynağı değiştir] Alevi-Bektaşi tarikatından tasavvuf şiirlerinin tarikatlarını ve hareketleriyle ilgili temaları işleyen, sorunlarını konu edinen şiirlerine deme adı verilir. Genellikle 8'li hece ölçüsüyle yazılan demeler saz eşliğinde kendine özgü bir makamla söylenir. Deme örneği[değiştir | kaynağı değiştir] Gel benim sarı tanburamSen ne için inilersin?İçim oyuk, derdim büyükBen anınçün inilerimKoluma taktılar perdeUğrattılar bin bir derdeKim konar kim göçer burdaBen anınçün inilerimGel benim sarı tanburamDizler üstüne yatıramYine kırıldı hatıramBen anınçün inilerimSan tanburadır adımGöklere ağar feryadımPir Sultan’ımdır üstadımBen anınçün inilerimPir Sultan Abdal Nutuk[değiştir | kaynağı değiştir] Tekke Edebiyatı'nda pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren müridleri bilgilendirmek tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek amacıyla söylenen didaktik şiirlerdir. Bektaşilerinin, aşık tarzı halk edebiyatı nazım türü olan nefese verdiği isimdir. Türün en önemli temsilcisi Kaygusuz Abdal’dır. Nutuk örneği[değiştir | kaynağı değiştir] Evvel tevhid sürer mürşid dilindenErişir canına fazlı Huda'nınKurtulursun emarenin elindenErişir canına fazl-ı Huda'nınİkincide verir lafzatu'llâhıAnda keşf ederler sıfatu'llâhıHasenat yeter der eder günahıErişir canına fazl-ı Huda'nınÜçüncüde yâ Hû ismini okuGarib bülbül gibi durmayıp şakıKendi vücudunda bulagörHakk'ı Erişir canına fazl-ı Huda'nın Devriye[değiştir | kaynağı değiştir] Evrendeki canlı cansız her şey Allah'tan gelmiştir, yine Allah'a dönecektir. Bu felsefeyi yansıtan şiirlere Tekke edebiyatında devriye denilmiştir. Her şeyin Allah'a kavuşma yolculuğunu ve Allah'ın her şeyi kapsayıcılığını öne çıkarır. Devriye örneği[değiştir | kaynağı değiştir] Ak süt iken kızıl kana karışıpEmr-i Hak'la coşup cevlana geldimMâ-i carî ile akıp yarışıpKatre-i na-çizden ummana geldimDokuz ay on gün batn-ı maderdeKudretten gözüme çekildi perdeVaktim tamam olup ahiri yerdeÇıkıp ten donundan cihana geldimHakikat meyinden nûş edip kanıpCan gözlerim o gafletten uyanıpKudretten her türlü renge boyanıpBu âlem-i nakş u elvana geldimBir zerreyim âfitâbımdan durumAşk ile mesrurum kalbi pür-nûrumTa ezelden zevk-ı seyre mecburumSeyr ü sülük edip seyrana geldimHüsni Şathiye[değiştir | kaynağı değiştir] Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir. Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar, inançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir. Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır. Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde rastlanır. Medrese hocalarına göre bu şathiyeler küfür sayılır. Bu türün en tanınmış şairi Kaygusuz Abdal'dır. Şathiyye örneği[değiştir | kaynağı değiştir] Yeri göğü ins ü cinni yarattınSen ey mimarbaşı eyvancı mısınAyı günü çarhı burcu var ettinEy mekân sahibi rahşancı mısınDenizleri yarattın sen kapaksızSuları yürüttün elsiz ayaksızYerleri temelsiz göğü dayaksızDurdurursun acep iskâncı mısınKullanırsın kanatsızca rüzgârıKürekle mi yaptın sen bu dağlarıNe yapıp da öldürürsün sağlarıCan verip alırsın sen cancı mısınSekiz cennet yaptın sen Âdem içinAdın büyük bağışla onun suçunÂdemi cennetten çıkardın niçinBuğday nene lâzım harmancı mısınAzmî
    Cevap Yaz Arama Yap

    esraömer

    • 2017-05-07 08:02:30

    Cevap : Tasavvuf Edebiyatı Nedir-Tasavvuf Edebiyatı Hakkında Bilgi


    Tasavvuf edebiyatı Halk edebiyatının “tasavvufi halk edebiyatı” türü 12’nci yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah’a ulaşmanın yolları ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en büyük şairi Yunus Emre’dir. Anadolu’da 19′uncu yüzyıla değin çeşitli tarikatlarla gelişen bu edebiyat geleneğinin sürmesinde en önemli rolü Alevi-Bektaşi ve Melami-Hamzavi şairler oynadı.
    Tasavvuf edebiyatı şairleri yalın bir dille hece ölçüsüyle ya da aruzun heceye yakın yalın kalıplarıyla şiirler yazdılar. Tasavvuf şiirinin genel adı özel bestelerle okunan ve tarikatlara göre değişik isimlerle anılan ilahilerdi. Nazım birimi dörtlüktü. Ama gazel biçimde yazılmış ilahiler de vardır. Bu edebiyatın düzyazı biçimini ise evliya menkıbeleri efsaneler masallar fıkralar ve tarikat büyüklerinin yaşamlarını konu alan yapıtlar oluşturur.
    Eserler dörtlük birimiyle yazılmıştır. Genellikle yarım uyak kullanılır . En büyük şairleri Yunus Emre Hacı Bektaşi Veli Pir Sultan Abdal Abdal Musa Abdû Furkan gibi önemli şairleri vardır. Bu şairler tarihin ve günümüzün en önemli şairleridir. Tasavvuf felsefesine göre kainatın yaratılış sebebi tanrının kendi güzelliğini görmek ve bilinmek istemesidir. Tanrının “ol” emri ile kainat yaratılmıştır. Varlıklar tanrıdan kopma bir parçadır. Dolayısıyla Tanrı “vahded-i Vucut” yani tek varlıktır. Dolayısıyla evrendeki varlıklar asıl varlığa dönmek ister. Varlığın kendi varlığını tanrı varlığında yok etmesi tasavvufta en son aşamadır. Dini görüşler ve bunların işlenişi bakımından arap ve iran edebiyatı ile etkileşim sözkonusudur. Fakat bu etkileşimin boyutu divan edebiyatındaki kadar büyük değildir.
    Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatı İslâmiyet’in ve Tasavvufun etkisiyle ortaya çıkmıştır. İslâmiyet’in kökleşip yayılmasında büyük etkisi olan tasavvuf zamanla edebî eserlerde de işlenmiş din ve tasavvuf edebiyat aracılığıyla yayılmaya çalışılmıştır. Dinî -Tasavvufî Türk edebiyatına Tekke edebiyatı da denir. Dinî -Tasavvufî Türk edebiyatında asıl olan sanat yapmak değil dinî-tasavvufi düşünceyi yaymaktır. Tekke şairlerinin çoğu tarikatlarda yetişmiş şeyh ve dervişlerdir. Tekke şiiri halk şiirinden de divan şiirinden de nazım şekilleri almıştır.Tasavvufçu olmak için nefsi kontrol etme  kendine terbiye etmeacı çekme gibi bazı şartları vardı.
    En belirgin özellikleri şunlardır:
    Kurucusu 12. yüzyılda Doğu Türkistan’da yetişen Hoca Ahmet Yesevi’dir.
    Tekke Edebiyatı Anadolu’da 13. y.y.’dan itibaren gelişmiştir.
    Bu edebiyat şairleri tarikat merkezi olan tekkelerde yetişmiştir.
    Nazım birimi genellikle dörtlüktür.
    Hem aruz hem hece vezni kullanılmıştır.
    Şiirlerin çoğu ezgilidir.
    Allah insan felsefe doğruluk ibadet gibi konular işlenmiştir.
    İlahi nefes nutuk devriye sathiye deme gibi nazım şekilleri kullanılmıştır.
    Dili Âşık Edebiyatı’na göre ağır Divan Edebiyatı’na göre sadedir.
    Âşık maşuk şarap saki gibi mazmunlara yer verilmiştir.
    Yüzyıllara göre bu edebiyatın en önemli temsilcileri şunlardır:
    12.yy.: Hoca Ahmet Yesevi
    13.yy.:Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Veli
    14.yy.:Kaygusuz Abdal
    15.yy.: Hacı Bayram-ı Veli Eşrefoğlu Rumi
    16.yy.: Pir Sultan Abdal
    17.yy.: Niyaz-ı Mısrî Sinân-ı Ümmî Hüdâi
    18.yy.: Sezai
    19.yy.: Kuddusi Turâbi
    Bu özelliklerin dışında kalan; eserlerini aruz ölçüsüyle ve Divan Edebiyatı diliyle hatta tamamıyla Arapça-Farsça yazan tasavvufçular da vardır. Örneğin Mevlana Anadolu’da yetişen ilk ve en büyük Türk mutasavvıf olduğu halde eserlerini Farsça yazmıştır. Şeyh Galip Divan tarzında eser verdiği için Tekke Edebiyatı çerçevesinde düşünülmezDi-van Edebiyatı mensubu sayılır.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.