Edebiyat ve İşlevi Edebiyat, Arapça bir kelime olup davet, zariflik, ahlâkla ilgili anlamlar taşımaktadır. Türk edebiyatında da yukarıdaki anlamlarla ilişkili olarak kullanılmıştır. Düşüncelerimizi, duygularımızı, iç dünyamızı bir güzellik ve heyecan meydana getirecek biçimde söz ya da yazıyla aktarılması şeklinde edebiyatın tanımı yapılabileceği gibi değişik ifadelerle de tanımlanabilir. Edebiyatın konusu insandır. İnsanı ilgilendiren her şey edebiyata konu olabilmektedir. Ancak basılmış olan her kitap, her yazı edebiyat olarak nitelenmemelidir. Edebiyatı tanımlamanın bir diğer yolu, edebiyatın tabiatını ve işlevini tanımlamaktan geçer.Edebiyatın doğasında kurgusallık, hayal gücü ve îcât bulunmaktadır. Kurgusallık edebî eserlerin temel özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün edebî eserler, sanatçıların kurgulaması sonucu ortaya çıkmışlardır. Kurgusallık ve hayal gücü birbiriyle ilişkili kavramlardır. Kurgulayabilmek için hayal etmek gerekmektedir. Sanatçı, hayal gücü ve kurgulama vasıtasıyla yeni bir varlık ortaya koymuş oluyor. Bu da îcât kavramıyla ilişkilidir. Edebî eserlerin kendine has bir dili bulunmaktadır. Her edebî eser, o dilde bulunan kelimelerle meydana getirilir. Günlük hayatta kullandığımız kelimeleri alarak işleyen sanatçı, onlardan mükemmel bir eser ortaya çıkarır. Nasıl ki, bir mimar doğada bulunan malzemeleri kullanarak mükemmel bir sanat eseri meydana getiriyorsa, edebiyatçının da yaptığı iş aynıdır. Edebiyatı, başka alanlardan farklı yapan “dil” in edebiyata katkısını kavrayabilmek için, edebiyatla diğer bilim dalları arasında küçük bir karşılaştırma yapılabilir. Edebiyat dışındaki bilim dalları, somut gerçeğin peşindedir ve kendi dillerinin sembolleri olmasına rağmen, genellikle sembolik olmayan bir dil kullanırlar. Bu dil, bilimsel verilerin aynı alanda yer alan bilim adamlarınca, yaklaşık olarak aynı biçimde anlaşılmasına yardım eder. Edebiyat metinlerinde kullanılan dil ise, insanda heyecan, coşku ve estetik bir haz meydana getirme amacındadır.Edebiyatın işlevi konusu yıllardan beri tartışılmaktadır. ‘Sanat, sanat içindir.’ ya da ‘Sanat toplum içindir. ’ cümlelerinde kendisini bulmuş olan bu tartışmaya katılarak doğrudan bir cevap vermek gerçekten zordur. Edebî eser, bir bilim eseri değildir. Dolayısıyla edebiyatın da bilimsel olmak gibi bir iddiası yoktur. Edebiyatın tabiatında bulunan kurgusallık, bilimle çelişmektedir. Eğer edebiyatın bilimsel olmak, bilimselliği yansıtmak gibi bir işlevi olsaydı, birçok sanatçının yazdıkları çöpe gidebilirdi.Dr. Bilal ELBİR