İşte Cevaplar
- Fransız Devrimi ilk burjuva demokratik devrimi olmamakla beraber, farklı olarak, burjuvazinin bir kesimi (bazen tamamı) monarşiyle uzlaşmak istemiş olsa bile, devrim sürecine bağlı olarak ortaya çıkan dengeler açısından bu imkân bulunamamış, dolayısıyla feodalizmin tasfiyesi (tabii feodallerin ve monarşinin direncine de bağlı olarak) İngiltere’de olduğu gibi, uzlaşmaların ardından gelen süreçlere değil, “milli usturanın” (giyotin) altında kurulan platformlarda çözümlenmiştir.
- Fransız burjuva demokratik devrimi, halk kitlelerinin devrime katılımı yönünden de diğer burjuva demokratik devrimlerinden ayrılır. Toplumsal gelişmenin düzeyi tarafından belirlenen devrimin “burjuva demokratik çerçevesi” dahi burjuva sınıfı tarafından değil aristokrasiye karşı burjuvazinin değerlerini de savunan halk kitlelerinin aktif katılımı sayesinde korunabilir.
- Bu devrimin kayda değer başka bir özelliği ise, aydınların devrimdeki etkin rolüdür. Halkın geniş katılımı temelinde etkinliklerinden ancak söz edebileceğimiz bu aydınlar, o kadar öndedirler ki, tarihin bu en görkemli burjuva demokratik devrimini “aydınların başkaldırısı” olarak algılayan, ulusun bütün bireylerinin katılmaktan kaçınamadığı böylesine derin bir sosyal olguyu “Danton-Robespierre çatışması” olarak gören, hatta bir halk örgütlenmesi olarak ortaya çıkmış komünden gücünü alarak, devrimin değerlerini sonuna kadar savunan ve somuta döken Jakobenleri bir aydınlar oligarşisi olarak görüp burjuva demokratik değerlerin en somutetkinliğe ulaştığı devrimin en parlak dönemini (1792-1795) “volantarizmin sınırlı parlayışı” diye niteleyen yanlış, çarpık ve kasıtlı yaklaşımlara çokça rastlanmaktadır.
- 1789 Fransız Devrimi’nin bir başka fakat belki de en dikkate değer özelliği, burjuvazinin ortaya attığı, ama sonuna kadar tartışmaktan kaçındığı demokratik ve siyasal değerlerin halk ve aydınlar tarafından sonuna kadar savunulması ve bunun mantıksal bir uzantısı olarak bu tartışmada siyasal tarihin ancak birkaç yüzyıl sonra ortaya çıkaracağı formüllere ve değerlere çok yaklaşılmasıdır. Daha ileri ve bilimsel yaklaşımların ilk ve ilkel biçimlerini “tohum” halinde bile olsa Fransız Devrimi’nde görmek, burjuva kapsamlı bir özgürlük talebinin, daha muhtevalı özgürlük kavramlarıyla doğrudan ilişkisini buradan çıkarmak imkânı vardır.
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi
Kurucu Meclis, 26 Ağustos 1789’da “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi”ni onaylarken feodal hukuku burjuva sınıfı adına, ama bütün halka hukuki yeni haklar getiren ve her “bireyi” kanunlar önünde eşit bir yurttaş sayan önemli bir adımla aşmış oluyordu. Ekonomik ilişkiler içindeki bireyin somut durumunu ele almayan ve fakat soyut bir “insan” tanımından yola çıkarak soyut hakları belirleyen bu bildiri, bu yanıyla burjuvazinin sınırlı özgürlük anlayışının bir kanıtıydı; ama öbür yandan, ilk kez toplumun bütün üyelerini yasal bir temelde “eşitleyerek” insanlığın gelecek serüvenine yön veriyordu. Bu bildiriyle:
- Bütün insanlar doğuştan özgür sayılıyor, özgürlük, zaman aşımına uğramayan ve başkalarına devredilemeyen bir hak olarak belirleniyordu.
- Toplumdaki bütün farklılaşmaların üstünde “insan” vardı ve insanlar anayasa önünde ve kanunlar karşısında eşit bireyler olarak alınıyordu.
- Yurttaşların baskıya karşı direnme hakları ilk kez teslim ediliyordu.
- Mülkiyet hakkı kutsal ve dokunulmaz bir hak olarak benimseniyordu.
Burjuvazi böylece elde ettiği ekonomik gücü hukuki üstyapıya aktarıyor, siyasi üstyapıdaki egemenliğini bir adım daha ileri götürüyordu. Burjuvazi, kendi mülkiyet hakkını da sağlama bağlıyor, böylece kendi sınıf egosu toplumun yeni biçimlenişinin önüne amaç olarak çıkıyordu. Ancak bu, burjuvazinin kendi fiziksel gücü yahut kralla uzlaşması gibi yollardan değil, halkın doğrudan katılımı ve siyasal aktivitesi ile mümkün olabiliyordu. Henüz burjuvazi ile halk katmanlarının yol ayırımına gelinmemiştir.
Diğer Cevaplara Gözat