İşte Cevaplar
Cevap : Kısaca :
1. Bu şiire hakim olan zaman şimdiki zamandır.
2. Otuz beş yaşına gelmiş bir insanın geçmiş ve geleceğine bakışı vardır.
3. Şiir otuz beş mısradan oluşmuştur.(5x7).
4. İlk iki mısradan sonra şair bütün şiirde pişmanlık,yalnızlık ve ölümden bahsetmektedir.
Detaylı İnceleme
A. 35 Yaş Şiirinin Biçimsel İncelemesi
Şiirin Ölçüsü: Şiirimiz 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Nazım Birimi: Nazım birimi beşliktir.
Kafiye şeması:
-a
-b
-a
-b şeklinde sarmal uyak kullanılmıştır.
ÇAPRAZ KAFİYE: "a b a b" "cdcd"olmalı.
Otuz beş yaş şiiri yedi beşlikten oluşmuştur. Şiir 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Kafiye , Kafiye Şeması ve Redif
yarısı eder. a eder ve gider’deki –er; redif
ömrün. b -er; tam uyak
cevher, a -ün; tam uyak
bugün, b
gider. a
yağdı ne? c -üz; tam uyak
çizgili yüz? d -lar; redif
halkalar? e -a; yarım uyak
görünüyorsunuz d
aynalar? e
insan! f -an; tam uyak
baksam ben değilim: g ben değilim; redif
heyecan? f -am; tam uyak
adam ben değilim g
yalan. f
ilk aşkımız; h -ir; tam uyak
gelir. ı -ımız; redif
başladığımız h -k,-ğ; yarım uyak
bir bir; ı
yalnızlığımız h
varmış! j -mış; redif
sert olduğunu. k -ar; tam uyak
yakarmış! j olduğunu; redif
dert olduğunu, k -ert; zengin uyak
anlarmış. j
sonbahar! l -ar; tam uyak
benimsediğim. m -kim; tunç uyak
kuşlar? l
Ölen kim? m
tarumar. l
başında. n -ında; redif
uyanamadın olacak o -aş; tam uyak
yaşında? n olacak; redif
saltanatın olacak. o -ın; tam uyak
taşında n
Otuz beş yaş şiirindeki ses olayları
Ünsüz benzeşmesi çıktı-ettim
Ünsüz yumuşaması rengi-yalnızlığımız.
ünlü daralması artıyor-duruyor-değişiyor
ünlü düşmesi resmime- ömrün.Nerde
Ulama ortasındayız ömrün,saltanatın olacak,
Kaynaştırma-Gözünün-yaşına
B. 35 YAŞ ŞİİRİNİN İÇERİK YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
1.BENT:
Dante, Sevgi Gökdemir ve Ayvaz Gökdemir’in dediğine göre; İtalyan şairi, otuz yaşında iken siyasete atılmış, otuz beş yaşındayken rakip taraf duruma hakim olunca kaçmış, sonunda rakipleri tarafından dâimi sürgünlüğe ve ele geçtiği takdirde diri diri yakılmaya mahkûm edilmişti. Bu arada meşhur eserini( İlahi Komedya) “Hayat yolunun ortasında kendini karanlık bir ormanda buldum” diye başlıyor diyorlar. Tarancı da Dante’den esinlenerek başlamış şiirine.
Şair otuz beş yaşın hayat yolunun yarısı olarak kabul ediyor. Artık bu yaştan sonra bütün canlılığın yavaş yavaş azaldığını ölümün yaklaştığını belirtmek istemiş. Devletlerin doğuşu( kuruluşu ) vardır. Yükselme dönemi, duraklama dönemi ve çökme dönemi vardır. Burada da şair insan hayatının yükselme devrinin sonunu otuz beş yaş olarak kabul ediyor. Bu yaştan sonra artık insan duraklamaya başlıyor ve daha sonrasında da hayat sona eriyor. Delikanlılıktaki cevher, canlılık, delidoluluk, hayata sıcacık bakmaların geçici olduğunu, biz ne kadar istesek de bu günlerin biteceğini vurguluyor.
2.BENT:
Şair sûretindeki değişikliği aynaya bakarak farkediyor. Saçlarının yavaş yavaş beyazladığını, yüzündeki yaşlılık çizgilerini, gözünün altındaki mor halkaları farkediyor ve önceden olan( genç iken ) yüzünün güzelliğini, pürüzsüzlüğünü hatırlayıp, aynaların kendine düşman göründüğünü söylüyor. Kendini güzel, genç göstermediğinden yakınıyor. Fakat yaşlandığının da farkındadır.
3.BENT:
Şair artık yavaş yavaş yaşlandığının farkındadır. Önceden çekilmiş olduğu resimlere bakınca resimdeki kendisiyle aslının birbirine benzemediğini görüyor. Eskiden olan heyecanı, canlılığı, gençlik duyguları artık kaybolmuş. Yüzü eskisi gibi gülmüyor artık. Resimlerdeki gülen adamı kendisine benzetemiyor. Artık hayatından şüphe ediyor, kaygıya düşüyor. Her an ölüm gelebilir. Kaygısız olduğu yalanmış, kaygı duyuyor artık.
4.BENT:
Bu dizelerde diğer şiirlerinde olduğu gibi yalnızlıktan bahsediyor. İlk aşkını hayal meyal hatırlıyor. Şairden şimdi o kadar uzaklaşmıştır ki, hatırası bile yabancı gelir. O duygular, o hayaller, o heyecan ve ümitler sanki bir zamanlar onun değilmiş, onları yaşamamış gibi şaire uzak, yabancı geliyor. Gençlik yıllarında her zaman beraber olduğu arkadaşları, dostları artık yanında yok, hepsinden yolları ayrılmış. Hepsi bir tarafa dağılmış, yapayalnız kalmış hayatta.
5.BENT:
Gökyüzünün rengini genel olarak mavi diye biliriz. Zaten gökyüzü denince akla mavi, açık, güzel bir görüntü olarak algılarız. Gençliğin de verdiği canlılıkla sadece gökyüzünün güzel yanlarını görmek isteriz, öyle hatırlamak isteriz. Fakat yaşlanınca artık gerçekler gözümüze gözükür ve şair de gökyüzünün başka renklerini farkediyor. Taşın sert olduğunu, suyun insanı boğduğunu, ateşin ise yaktığını farkediyor. Artık hayatın tozpembeliğini aşıp gerçekleri görebiliyor.
6.BENT:
Ayva sarı, nar kırmızı ; demek ki her yıl biraz daha benimsediği sonbahar mevsimindeymiş şair. Sonbaharı biraz daha benimsemesinin sebebi , 35 yaşı, ömrün ortası, hayatın güze dönüş noktası olarak kabul etmesidir. Bu yaştan sonra şair, artık sararan ayva, kızaran nar gibi her an dalından koparılmayı bekliyor. Neden dönüp duruyor havada kuşlar ? Kuşların havada dönüp uçması, hastalıklı, ölmesi yakın canlıyı yırtıcı kuşlar anlar ve peşini bırakmadan takip eder. Şair de kendini artık yaşlı hissettiği için, ölüme yakın hissettiği için böyle soruyor kendine.
7.BENT:
Her insanın ölümü tadacağını söylüyor. Hiçbir insan ebedi olmayacak. Burada tasavvufi bakış açısıyla yaklaşmıştır. Ebedi uykuya yatıp daha uyanmayacağız. Gözlerimizi son defa kapattığımızda ebedi uykuya dalacağız ve daha uyanmayacağız. Bu ölüm ne zaman, nerde, ne şekilde, kaç yaşında olacağı da bilinmez. Şair en sonda ince bir istihza (olay) ve büyülü Divân şâiri Bâkî’nin : “Kadrini seng-i musallada bilip ey Bâkî – Durup el bağlayalar karşında yârân sâf sâf” olarak vasıflandırıyor. Yani bir namazlık saltanatın olacak sen musalla taşında yatıca padişah huzurunda durdukları gibi herkes senin önünde ellerini bağlayacak.
ŞİİRDE KULLANILAN SÖZ SANATLARI:
Dante gibi ortasındayız ömrün: Bu bölümde benzetme vardır.
Delikanlı çağımızdaki cevher: Benzetme ögelerinden biri kullanıldığı için istiare sanatı vardır.
Gözünün yaşına bakmadan gider: Deyim kullanıldığından iktibas vardır.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var: Tecahül-i arif sanatı kullanılmıştır.
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?: Kendi kendine soru sorduğundan istifham vardır.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!:Bilip de bilinmezden geldiği için tecahül-ü arifa sanatı kullanılmıştır.
Cahit Sıtkı Tarancının Şiir Anlayışı
Tarancı’nın ilk şiirlerinde görülen yalnızlık ömrü boyunca onun şiirine sinmiştir. Aile ocağından ayrı İstanbul’da tek başına yaşamanın Tarancı üstünde bıraktığı bir etki olarak bilinen yalnızlık Tarancı’yı içkiye yönlendiren nedenlerden biri olarak düşünülmüştür. İçki sayesinde kendisini mutlu ve neşeli yapan bir dünyaya gittiği düşünülebilir. Fiziksel görünüşünün onun ruhsal yaşamını etkilediği, bu yüzden de yalnızlık duygusunun arttığı söylenebilir. Otuz Beş Yaş şiirinde yalnızlık duygusunun arttığı ve dostlarının yavaş yavaş yaşamdan göçmelerinin de onu etkilediği görülür. Yalnızlık duygusu içinde zamanın geçmediğinden yakınır fakat yinede kaderini kabul eder ve yalnızlık içinde geçse de yaşamın yaşam olduğunu ve herkesin aslında yalnız olduğunu savunur.
• Bireyden, aynadaki görüntüsünden yola çıkarak ölüm ve fanilik konularına değinmiştir. Genele gitmiştir.
• Bu şiir ömrün yarısına varmanın bilincine ermiş bir insanın, ölümden duyabileceği ürpertiyi dile getirmiştir. Buna rağmen şair ölümün herkesin başında olduğunu düşünerek avunmaktadır: “Neylersin ölüm herkesin başında”.
• “Dante gibi ortasındayız ömrün” diyerek kendisini İtalyan şair Dante’ye benzetmiştir. Dante ile Tarancı’nın bu konudaki benzerliği ise iki şairinde ölüm konusunu işlemeleri ve yapıtlarında ölümden bahsetmeleridir.
• Cahit Sıtkı ölümü ızdırap duyarak karşılar fakat metafizik duygulara kaçmaz. Bunun sebebi ise laiklik düşüncesinden dolayı başka konulara çekmez.
• Cahit Sıtkı sosyal konularla ilgilenmez.
• Şiirde sade, yalın, basit, halk deyişlerine yer verilmiştir. Şiirde geçen deyimler: “gözünün yaşına bakmadan gider”, “şakaklarıma kar mı yağdı ne var?”, “gözler altındaki mor halkalar”.
• Gerçeklerden ayrılıp hayal dünyasına . Şair yaşadığı ana çok bağlı ve o andan kopmuyor.
• Bu şiire hâkim olan zaman şimdiki zamandır. Otuz beş yaşına gelmiş bir insanın geçmiş ve geleceğine bakışı vardır.
• Şiir otuz beş mısradan oluşmuştur.(5x7)
• 11’li hece ölçüsü kullanılmıştır. abab sarmal uyak örgüsü kullanılmıştır.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
*Kaplan Mehmet. Şiir Tahlilleri-2 Cumhuriyet Devri, İstanbul, Dergah Yay., 2002
*Cahit Stk Taranc: Hayat, Biyografisi, Eserleri, Yaam..
Diğer Cevaplara Gözat
1. Bu şiire hakim olan zaman şimdiki zamandır.
2. Otuz beş yaşına gelmiş bir insanın geçmiş ve geleceğine bakışı vardır.
3. Şiir otuz beş mısradan oluşmuştur.(5x7).
4. İlk iki mısradan sonra şair bütün şiirde pişmanlık,yalnızlık ve ölümden bahsetmektedir.
Detaylı İnceleme
A. 35 Yaş Şiirinin Biçimsel İncelemesi
Şiirin Ölçüsü: Şiirimiz 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Nazım Birimi: Nazım birimi beşliktir.
Kafiye şeması:
-a
-b
-a
-b şeklinde sarmal uyak kullanılmıştır.
ÇAPRAZ KAFİYE: "a b a b" "cdcd"olmalı.
Otuz beş yaş şiiri yedi beşlikten oluşmuştur. Şiir 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Kafiye , Kafiye Şeması ve Redif
yarısı eder. a eder ve gider’deki –er; redif
ömrün. b -er; tam uyak
cevher, a -ün; tam uyak
bugün, b
gider. a
yağdı ne? c -üz; tam uyak
çizgili yüz? d -lar; redif
halkalar? e -a; yarım uyak
görünüyorsunuz d
aynalar? e
insan! f -an; tam uyak
baksam ben değilim: g ben değilim; redif
heyecan? f -am; tam uyak
adam ben değilim g
yalan. f
ilk aşkımız; h -ir; tam uyak
gelir. ı -ımız; redif
başladığımız h -k,-ğ; yarım uyak
bir bir; ı
yalnızlığımız h
varmış! j -mış; redif
sert olduğunu. k -ar; tam uyak
yakarmış! j olduğunu; redif
dert olduğunu, k -ert; zengin uyak
anlarmış. j
sonbahar! l -ar; tam uyak
benimsediğim. m -kim; tunç uyak
kuşlar? l
Ölen kim? m
tarumar. l
başında. n -ında; redif
uyanamadın olacak o -aş; tam uyak
yaşında? n olacak; redif
saltanatın olacak. o -ın; tam uyak
taşında n
Otuz beş yaş şiirindeki ses olayları
Ünsüz benzeşmesi çıktı-ettim
Ünsüz yumuşaması rengi-yalnızlığımız.
ünlü daralması artıyor-duruyor-değişiyor
ünlü düşmesi resmime- ömrün.Nerde
Ulama ortasındayız ömrün,saltanatın olacak,
Kaynaştırma-Gözünün-yaşına
B. 35 YAŞ ŞİİRİNİN İÇERİK YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
1.BENT:
Dante, Sevgi Gökdemir ve Ayvaz Gökdemir’in dediğine göre; İtalyan şairi, otuz yaşında iken siyasete atılmış, otuz beş yaşındayken rakip taraf duruma hakim olunca kaçmış, sonunda rakipleri tarafından dâimi sürgünlüğe ve ele geçtiği takdirde diri diri yakılmaya mahkûm edilmişti. Bu arada meşhur eserini( İlahi Komedya) “Hayat yolunun ortasında kendini karanlık bir ormanda buldum” diye başlıyor diyorlar. Tarancı da Dante’den esinlenerek başlamış şiirine.
Şair otuz beş yaşın hayat yolunun yarısı olarak kabul ediyor. Artık bu yaştan sonra bütün canlılığın yavaş yavaş azaldığını ölümün yaklaştığını belirtmek istemiş. Devletlerin doğuşu( kuruluşu ) vardır. Yükselme dönemi, duraklama dönemi ve çökme dönemi vardır. Burada da şair insan hayatının yükselme devrinin sonunu otuz beş yaş olarak kabul ediyor. Bu yaştan sonra artık insan duraklamaya başlıyor ve daha sonrasında da hayat sona eriyor. Delikanlılıktaki cevher, canlılık, delidoluluk, hayata sıcacık bakmaların geçici olduğunu, biz ne kadar istesek de bu günlerin biteceğini vurguluyor.
2.BENT:
Şair sûretindeki değişikliği aynaya bakarak farkediyor. Saçlarının yavaş yavaş beyazladığını, yüzündeki yaşlılık çizgilerini, gözünün altındaki mor halkaları farkediyor ve önceden olan( genç iken ) yüzünün güzelliğini, pürüzsüzlüğünü hatırlayıp, aynaların kendine düşman göründüğünü söylüyor. Kendini güzel, genç göstermediğinden yakınıyor. Fakat yaşlandığının da farkındadır.
3.BENT:
Şair artık yavaş yavaş yaşlandığının farkındadır. Önceden çekilmiş olduğu resimlere bakınca resimdeki kendisiyle aslının birbirine benzemediğini görüyor. Eskiden olan heyecanı, canlılığı, gençlik duyguları artık kaybolmuş. Yüzü eskisi gibi gülmüyor artık. Resimlerdeki gülen adamı kendisine benzetemiyor. Artık hayatından şüphe ediyor, kaygıya düşüyor. Her an ölüm gelebilir. Kaygısız olduğu yalanmış, kaygı duyuyor artık.
4.BENT:
Bu dizelerde diğer şiirlerinde olduğu gibi yalnızlıktan bahsediyor. İlk aşkını hayal meyal hatırlıyor. Şairden şimdi o kadar uzaklaşmıştır ki, hatırası bile yabancı gelir. O duygular, o hayaller, o heyecan ve ümitler sanki bir zamanlar onun değilmiş, onları yaşamamış gibi şaire uzak, yabancı geliyor. Gençlik yıllarında her zaman beraber olduğu arkadaşları, dostları artık yanında yok, hepsinden yolları ayrılmış. Hepsi bir tarafa dağılmış, yapayalnız kalmış hayatta.
5.BENT:
Gökyüzünün rengini genel olarak mavi diye biliriz. Zaten gökyüzü denince akla mavi, açık, güzel bir görüntü olarak algılarız. Gençliğin de verdiği canlılıkla sadece gökyüzünün güzel yanlarını görmek isteriz, öyle hatırlamak isteriz. Fakat yaşlanınca artık gerçekler gözümüze gözükür ve şair de gökyüzünün başka renklerini farkediyor. Taşın sert olduğunu, suyun insanı boğduğunu, ateşin ise yaktığını farkediyor. Artık hayatın tozpembeliğini aşıp gerçekleri görebiliyor.
6.BENT:
Ayva sarı, nar kırmızı ; demek ki her yıl biraz daha benimsediği sonbahar mevsimindeymiş şair. Sonbaharı biraz daha benimsemesinin sebebi , 35 yaşı, ömrün ortası, hayatın güze dönüş noktası olarak kabul etmesidir. Bu yaştan sonra şair, artık sararan ayva, kızaran nar gibi her an dalından koparılmayı bekliyor. Neden dönüp duruyor havada kuşlar ? Kuşların havada dönüp uçması, hastalıklı, ölmesi yakın canlıyı yırtıcı kuşlar anlar ve peşini bırakmadan takip eder. Şair de kendini artık yaşlı hissettiği için, ölüme yakın hissettiği için böyle soruyor kendine.
7.BENT:
Her insanın ölümü tadacağını söylüyor. Hiçbir insan ebedi olmayacak. Burada tasavvufi bakış açısıyla yaklaşmıştır. Ebedi uykuya yatıp daha uyanmayacağız. Gözlerimizi son defa kapattığımızda ebedi uykuya dalacağız ve daha uyanmayacağız. Bu ölüm ne zaman, nerde, ne şekilde, kaç yaşında olacağı da bilinmez. Şair en sonda ince bir istihza (olay) ve büyülü Divân şâiri Bâkî’nin : “Kadrini seng-i musallada bilip ey Bâkî – Durup el bağlayalar karşında yârân sâf sâf” olarak vasıflandırıyor. Yani bir namazlık saltanatın olacak sen musalla taşında yatıca padişah huzurunda durdukları gibi herkes senin önünde ellerini bağlayacak.
ŞİİRDE KULLANILAN SÖZ SANATLARI:
Dante gibi ortasındayız ömrün: Bu bölümde benzetme vardır.
Delikanlı çağımızdaki cevher: Benzetme ögelerinden biri kullanıldığı için istiare sanatı vardır.
Gözünün yaşına bakmadan gider: Deyim kullanıldığından iktibas vardır.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var: Tecahül-i arif sanatı kullanılmıştır.
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?: Kendi kendine soru sorduğundan istifham vardır.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!:Bilip de bilinmezden geldiği için tecahül-ü arifa sanatı kullanılmıştır.
Cahit Sıtkı Tarancının Şiir Anlayışı
Tarancı’nın ilk şiirlerinde görülen yalnızlık ömrü boyunca onun şiirine sinmiştir. Aile ocağından ayrı İstanbul’da tek başına yaşamanın Tarancı üstünde bıraktığı bir etki olarak bilinen yalnızlık Tarancı’yı içkiye yönlendiren nedenlerden biri olarak düşünülmüştür. İçki sayesinde kendisini mutlu ve neşeli yapan bir dünyaya gittiği düşünülebilir. Fiziksel görünüşünün onun ruhsal yaşamını etkilediği, bu yüzden de yalnızlık duygusunun arttığı söylenebilir. Otuz Beş Yaş şiirinde yalnızlık duygusunun arttığı ve dostlarının yavaş yavaş yaşamdan göçmelerinin de onu etkilediği görülür. Yalnızlık duygusu içinde zamanın geçmediğinden yakınır fakat yinede kaderini kabul eder ve yalnızlık içinde geçse de yaşamın yaşam olduğunu ve herkesin aslında yalnız olduğunu savunur.
• Bireyden, aynadaki görüntüsünden yola çıkarak ölüm ve fanilik konularına değinmiştir. Genele gitmiştir.
• Bu şiir ömrün yarısına varmanın bilincine ermiş bir insanın, ölümden duyabileceği ürpertiyi dile getirmiştir. Buna rağmen şair ölümün herkesin başında olduğunu düşünerek avunmaktadır: “Neylersin ölüm herkesin başında”.
• “Dante gibi ortasındayız ömrün” diyerek kendisini İtalyan şair Dante’ye benzetmiştir. Dante ile Tarancı’nın bu konudaki benzerliği ise iki şairinde ölüm konusunu işlemeleri ve yapıtlarında ölümden bahsetmeleridir.
• Cahit Sıtkı ölümü ızdırap duyarak karşılar fakat metafizik duygulara kaçmaz. Bunun sebebi ise laiklik düşüncesinden dolayı başka konulara çekmez.
• Cahit Sıtkı sosyal konularla ilgilenmez.
• Şiirde sade, yalın, basit, halk deyişlerine yer verilmiştir. Şiirde geçen deyimler: “gözünün yaşına bakmadan gider”, “şakaklarıma kar mı yağdı ne var?”, “gözler altındaki mor halkalar”.
• Gerçeklerden ayrılıp hayal dünyasına . Şair yaşadığı ana çok bağlı ve o andan kopmuyor.
• Bu şiire hâkim olan zaman şimdiki zamandır. Otuz beş yaşına gelmiş bir insanın geçmiş ve geleceğine bakışı vardır.
• Şiir otuz beş mısradan oluşmuştur.(5x7)
• 11’li hece ölçüsü kullanılmıştır. abab sarmal uyak örgüsü kullanılmıştır.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
*Kaplan Mehmet. Şiir Tahlilleri-2 Cumhuriyet Devri, İstanbul, Dergah Yay., 2002
*Cahit Stk Taranc: Hayat, Biyografisi, Eserleri, Yaam..
Diğer Cevaplara Gözat