Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Açık Oturum Nedir

Açık oturum nedir kısaca

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-10-31 05:59:57

    Cevap : Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir.

    Açık oturumun özellikleri şunlardır:
    1. Bir salonda, televizyon veya radyoda bir dinleyici grubunun önünde veya dinleyiciler olmadan da yapılabi­lir.
    2. Konuşmacı sayısı üç ile beş arasında değişir. Süresi ele alınan konuya göre değişir.
    3. Başkan, önce konuşmacıları tanıtır ve onlara sırasıy­la söz hakkı verir.
    4. Başkanın konu hakkında bilgili olması, konuşmacıla­ra eşit süre vermesi, tarafsız olması, konu dışına çıkılma­sını engellemesi,
    5. konuşmacıları sorularıyla yönlendirerek gerektiğinde kısa değerlendirmeler yapabilmesi gerekir.

    Açık Oturumda Başkanın Görevleri
    1. Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla onlara söz verir.
    2. Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir.
    3. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar.
    4. Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak,
    tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır. Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır.

    Açık Oturum Örneği
    Açık oturum örnek sunusu aşağıda ektedir başarılar.

    Diğer Cevaplara Gözat

    Sunum İçeriği

    Açık Oturum Örneği:Yerel ve bize özgü eski değerlerden nasıl yararlanabiliriz? Cemal Süreya bir şiirinde, “Gözleri göz değil, gözistan” diyor. Burada “gözistan” kelimesinin çok eski bir şiir geleneğinden geldiği apaçık ortadadır. Modern Türk şiirinde böylesine halka halka bir geçmişi özümleme, bir çağrışım zenginliği, dolgunluğu taşıdığı için, milli bir yan da vardır. (......)Gevgilili — Ortada iki yönlü bir eğilim var. Bir yanda insanın yüzyıllardır süregelen geleneği, makineleşmenin kendisini standart, kişiliksiz hale getirmesine karşı koyuyor, öte yanda da, yeni teknoloji, onun getirdiği yepyeni sosyal düzen, çok daha büyük toplumsal ve kollektif eğilimleri besliyor. Sayın Berk, bu ikili çatışmanın şiire ne şekilde yansıdığı kanısındasınız? Şiirin, bu çelişkilerin çözümüne katkıları olabilir mi? Türkiye’de de eski geleneklerle yeni eğilimler, şiirde nelere yol açıyor?Berk — Sayın Prof. Kaplan, çağdaş toplumun insanları makineleştirmesi ve yabancılaşma sorununu ortaya koydu. Yabancılaşma sorunu anamalcı toplumların bir sorunudur. Gerçekten anamalcı toplumlarda bu sorun Sayın Prof. Kaplan’ın anlattığı biçimde görülüyor. (......)Ozanın bu iki çatışma arasındaki yeri, yani ulusallık sorununa gelince: Bu da bir kişi olarak bu geçmişi yüklenmek, bugünü kavrayabilmek demektir. Yaratıcı, sonunda bir kişidir. Bütün bir toplumun, bütün bir insanlığın halini yaşayan kişidir. Buraya toplumla, dünyayla, kendisi ile bütünleşerek geliyor. Bütün bu geçmişi bugünü, kendisinin yaptığı zaman vardır. Ulusallık, bu anlamda, bir kişi olmaktır. (......)Gevgilili — Sayın Süreya, yarına kalabilecek, uluslararası alanda Türkiye’nin şarkısını söyleyebilecek şiir, sizce nasıl oluşturulabilir? Yeni Türk şiirinde hangi özelliklerle karşı karşıyayız?Süreya — Şiir üzerine kafa yormak şimdilik, ilerdeki bir şiir üzerine düşünmek değil de, mevcut şiir üzerine düşünmek biçiminde olabilir. Şimdiye kadar olan şiir üzerinde düşündüğümüz zaman, şiir üzerinde kafa yoruyoruz demektir.Bugün dünya şiirine baktığımız zaman çok yönlü bir şiirle karşılaşıyoruz. Türk şiiri de çok yönlü bir durumdadır. Artık dünyada, sanatta, özellikle şiirde büyük ulus - küçük ulus farkı kalmamıştır. Her ulusun dünya sanatına katkısı söz konusu olabilmektedir. Kısaca dünya, iyice küçülmüş, bir yerde bazı sorunlar ve koşullar iç içe girmiştir. Bu, sanatta da belli bir ölçünün üstünde evrensele açılmayı gerektirmektedir.Peki evrensele nasıl açılabiliriz ve dünya sanatına nasıl bir katkımız olabilir? Bu, ancak ulusal planda sanatımızla bir varlık haline gelerek olabilir; evrensele ancak ulusallaşma süreci içinden geçerek gidebiliriz. (......)Gevgilili — Sayın Prof. Kaplan, yığınların radyo, televizyon gibi basit ve standartlaştırıcı araçlarla karşı karşıya bulunduğu bir çağda, şiir ve genel olarak sanat, bu üstten standartlaştırmalara, basitleştirmelere karşı ne tür bir yeni derinlikler getirebilir? Böyle bir derinlik, başarmak için nicedir
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.