Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Adalet ağaoğlu hadi gidelim hikayesi???????

hikaye ve varsa incelemesini yazabilir misinizz

Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-12-18 05:44:53

    Cevap : Adalet Ağaoğlu'nun Hadi Gidelim Kitabındaki öykülerden "Savun sevdam sen savun" isimli öykünün incelemesi:

    Öykünün Biçim, Dil ve Anlatım Özellikleri aşağıda incelenmiştir.

    Yapı ve Kurgu Özelikleri
    Adalet Ağaoğlu’nun “Savun Sevdam Sen Savun” adlı öyküsü Yapı ve kurgu özelikleri
    açısından ele aldığımızda kendi içinde bütünlük gösteren bir yapıya sahiptir. Öykünün ilk(iki
    kişiler. Ellerinde bir teneke boyayla geldiler. Akasyaların altındaki alacalı bulacalı duvarı kurşun
    rengine boyayıp gittiler.) ve son cümlelerinin aynı olması öykünün başladığı yere tekrar
    döndüğünü gösterir. Böylece kahramanların birbirine dönüştüğü dairesel bir şema çizilir. Bu daire
    çeşitli imgelerle ‘çokkatmanlı’ bir yapıya bürünür.

    Tek bir vaka etrafında şekillenen öyküde yazar, gözlemci kimliğini ön planda tuttuğu
    Çehov tarzı hikâye geleneğini sürdürmüştür. Bunun etkisiyle öyküde hareket unsuru yerine, mevcut
    durum verilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte metnin ‘Açık uçlu’ olma özelliği aksiyonu ön
    planda tutmuştur.

    ‘Savun Sevdam Sen Savun” da aşkın sosyal ve kültürel düzlemdeki fonksiyonuna ışık
    tutulmuştur. Yazar aşkın mistik ve trajik halini çeşitli imgelerle göstermiştir.
    Öyküdeki ilk çatışma, “Her şey çok çabuk eskiyor. Pabuçlar, perdeler, yapılar, sokaklar,
    duvarlar, sevgiler. Hepsi çok çabuk tüketiliyor.” cümlesinde kendini hissettirir.
    Bu cümle, her türlü tüketime karşı bir tepki niteliğindedir. Öykünün çok katmanlı dokusu
    imge, simge ve alegorileri laytmotifler ve kişileştirmeler ile aktarır. Yazar öyküdeki anlam
    katmanlarını ise okuyucunun yapısına birikimine ve tutumuna bırakmıştır. Somuttan soyuta uzanan
    bu anlam çeşitliliği “Savun Sevdam Sen Savun” adlı öyküde “akasya, duvar, sevda, ölüm, renk,
    kumru” imgeleri ile sağlanmıştır. Bu imgeler ana düğümleri oluşturur. Bunlar metni yoruma açık
    kılarken aynı zamanda gerçeklik anlayışını biçim düzleminde somutlaştırırlar. Öyküdeki düşünsel
    gerçeklikle görsel gerçekliğin yan yana kullanılması yaşamın çok boyutluluğunun metin düzlemine
    yansımasıdır.

    Çağ edebiyatımızın imge oluşumlarından biri de “metinlerarasılık”tır. Öykünün başında ve
    sonunda yer alan, “İki kişiler. Ellerinde bir teneke boyayla geldiler akasyaların altındaki alacalı
    bulacalı duvarı kurşun rengine boyayıp gittiler.”15 sözü bize Yaşar Kemal’in, Demirciler Çarşısı
    Cinayeti’nde ““O güzel atlılar o güzel atlara binip gittiler.” sözünü hatırlatmaktadır.

    Anlatım Özellikleri
    Öyküyü Anlatım Özellikleri bakımından değerlendirdiğimizde Kahraman anlatıcının
    hâkim olduğu bir öyküyle karşılaşırız. Kahraman anlatıcı olaylara, her şeyin çarçabuk tüketildiği
    bir dönemde, yaşanan siyasi ve sosyal ortamın etkisiyle birbirine yabancılaşan iki bireyin
    sürdürdüğü evlilik çatısından, objektif bakmaya çalışır. Yoldan geçen iki sevgilinin durumundan
    hareketle kendi evliliğini sorgular. Genelde gözlemci kimliğiyle tespitlerde bulunur. Kahraman
    anlatıcının yanı sıra annesinin ve kocasının da bu iki sevgiliye olan bakış açıları öyküde yansıtılır.
    Bu, öyküde çoğul bakış açısını sağlayarak objektif tavrı ön plana çıkarır.
    “Kocam delikanlının da, kızın da öğrenci olduğunu söylüyordu. Ben ikisinin de
    yaşamlarını kazandıklarına inanıyordum(..) Annem kumrularının aynı zamanda birer melek
    olduklarına yenin ediyordu.”16
    Kısıtlı bakış açısına sahip olan Kahraman anlatıcı böylece bakış açısını genişletmeye
    çalışır.
    Öyküde iç monolog ve bilinç akımı tekniklerinden sıkça yararlanılır. Yazar öyküde bu
    teknikleri kullanarak kendini analiz eder ve iç çatışmalarını sergiler.
    “Pek çok akşam, işimden dönerken, ikisini yeniden görürsem koşup boyunlarına sarılmayı
    bile istemiştim. Ama böyle bir özgürlüğüm yoktu. Ansızın bastıran istekleri içimde aklamayı,
    örtmeyi ve örtünmeyi yazık ki fazla öğrenmiştim.”

    Biçim ve Üslup Özellikleri 
    Öykü Biçim ve Üslup Özellikleri bakımından değerlendirildiğinde ayrıntılı betimlemelere
    dayanan bir öyküyle karşılaşırız. Ayrıntılı betimlemeler “ Sonucu ertelemeye yarayan bir
    stratejidir. Yapıtın içindeki zamanın çarpıtılmasıdır.”
    Genelde karşıtlıklardan oluşan alışılmamış bağdaştırmalara yer verilir. “tozlu yeşil”, “kırık
    dökük gülümseme” “istemimiz dışında incinmiş bir sevda”, dar zamanlar” “sert ıslık” “çok
    güneşsiz” gibi alışılmamış bağdaştırmalarla okuyucunun dikkatini çekip okuyucuyu metne
    yabancılaştırarak ona eleştirel bir bakış açısı sağlar.
    Karşıtlıkların eş zamanlı birlikteliği esere yabancılaştırma etmeninin girmesini sağlar.
    Yazar okurun, anlatılanların bir parçası olarak kendini görmemesi için onu metne yabancılaştırır.
    Bu okura eleştirel bir bakış açısı katar. Böylece okur yüzeydeki olay yerine derindeki anlam ile
    ilgilenir.

    Öyküsünün Toplumsal Boyutu Bu okumada edebiyatın özünde yatan ekonomik ilişkilerin ve toplumsal ‘altyapı’nın bir göstergesi düşüncesinden yola çıkılır. Bu düşünceye göre toplumun üstyapı kurumlarından olan sanat, ekonomik ‘altyapı’nın ve sınıfsal ilişkilerin oluşturduğu bir temel üzerine biçimlenmiş bir ‘gerçeklik’i anlatır. Edebiyat da bu gerçekliği ‘toplumcu gerçekçi’ yazarlarda olduğu gibi metnin amacı yapar. Bu her sınıftan tipik kahramanlarla sınıfsal çatışmanın oluşturulmasıyla sağlanır. Ya da yazar dönüşüme uğratarak bunu satır aralarına gizler. Çoğu yerde ‘altyapı, üstyapıyı belirler’ diyen Marksçı düşünceden etkilenen edebiyat ürünü toplumsal yaşamı oluşturan koşulları ve onları belirleyen sosyo-ekonomik altyapıyı ortaya çıkarmayı amaçlar

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-12-17 19:35:58

    Cevap : “Hadi Gidelim”(1982) Ağaoğlu’nun ritme ve ironiye yasladığı öykülerden oluşur ve ustalığının parlak örneklerini içerir. Kitapta çeşitli tonlarda bilinç akışı tekniğini kullanan Ağaoğlu, ritmin bir anlatım öğesi olarak öyküyü nasıl zenginleştirdiğini gözler önüne serer. Özellikle kitabın son öyküsü “Hadi Gidelim” Türk öykücülüğünün kalıcı öykülerinden biridir. Bu öyküde ölüm tedirginliğini bütün boyutlarıyla okura hissettirir. Son kitabı “Hayatı Savunma Biçimleri” (1997) ise vasat öykülerden oluşur. Kitapta hayat ve kurgu (roman, öykü) karşılaştırılması yapılarak bunların birbirleriyle örtüşen veya ayrışan yönlerine vurgu yapılır. Hayatta herkes kendine göre bir “hayatı savunma biçimi” geliştirmiştir. Bu, kimine göre para, kimine göre şiddet, kimine göre köşeyi dönme, kimine göre gözyaşı, kimine göre ise bizzat yazının kendisidir. İlk öykülerdeki ağır mesaj verme kaygısının azaldığı kitapta, özellikle kadın odaklı bir anlayışın baskın çıktığı görülür. İdeolojik göndermeler bile kadın ve onun dünyasına yöneliktir. Ne var ki Ağaoğlu’nun dingin ve oturmuş anlatım arayışı onu coşkusuzluğa ve sıradanlığa sürükler. Seksen öncesinin temel dayanaklarını yitirmiş bir hâlde (eşitlik, adalet, ezilmişlik vs.) bireyselliğin sınırlarına dayanır. (Bu bağlamda özellikle angaje/sol anlayıştaki öykücülerin seksen öncesindeki başarılarıyla seksen sonrası başarısızlıkları ayrıca incelemeye değer bir konudur.)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-12-17 19:34:43

    Cevap : Dokuz ayrı hikayeden oluşan öykü kitabı, trajik hikâyeler hikayeler.

    'Harika çocuk gibi bir şey olmalı Osman Hasat. Üç yıl öncesine dek, tek satırını bilmiyorduk. Üç yılda dört röportaj, iki deneme, beş inceleme, iki de romanı çıktı. Belki daha vardır. Ama benim aklımda bu kadarı kalmış. Kitaplarından adlarını da tam olarak bir türlü çıkaramıyorum. Biri 'Yuvanı Yaparım' mı neydi? Gerçi, Osman Hasat'ın, aldığım, okumaya çalıştığım o tek kitabından ötürü, onun yazarlığıyla -utana sıkıla tabii- bir ortaklık kuramayacağımı sezdim; ancak, sezgiyle olmaz ki. Bilmek gerekir. Mesela 'Yuvanı Yaparım'la ne denmek isteniyor? Şimdi ne yapacağım? Tek umudum şurda: Belki bu yazarın, kendi yazdıklarından söz edilmesi hoşuna gitmez. Böyle yazarlar vardır. Kitaplarından söz açıldı mı, hemen kapatırlar. Kendilerinden hiç konuşturmazlar. Onları ilgilendiren hep başkaları, başkalarının yaşamı ve yazdıkları...'
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.