Artvin düğünler el sanatı geleneksel kıyafetler
Artvin düğünler el sanatı geleneksel kıyafetler sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?
Ortaokul
Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
İşte Cevaplar
Cevap :
ERKEK
1-Kabalak – Kastol
2- Çoka (Ceket)
3- Göğüslük
4- Şal (Pantolon)
5- Çorap
6- Tozluk
7- Çapula – Yemeni
8- Fişeklik
9- Gömlek
10- Çizme
KADIN
1- Üçetek
2- Sıkman (Yelek)
3- Dizlik
4- Kuşak – Peştemal
5- Fes
6- Mahmudiye
7 – Çorap
8- Çapulla – Yemeni
9- Şalvar
Köydeki bağ-bahçe işlerini nasıl yaptığı, büyükleriyle ve çevresindeki kişilerle ilişkileri gözlemlenerek kızı tanımaya çalışırlardı. Ailenin kızı tanımasının ardından evlenme niyetindeki erkeğe kızdan bahsedilerek tanışmalarına vesile olunurdu. Erkeğin yakın çevresi kızı her yönüyle araştırmaya, tanımaya çalışır. Buna “kız saraflama” denir. Oğlan tarafının kıza elçiliğe gitmesine “kız isteme” denir. Elçiler belirlendikten sonra özellikle perşembeyi cumaya bağlayan gece mesafeye göre yaya veya atla kız evine gidilirdi.
Kız istendikten sonra kız tarafı uygun bir dille evlenecek kızları olmadığını veya Allah’ın emri varsa olur denerek elçiler uğurlanır. “Söz kesildikten sonra kız evine giden elçiler, nişan yüzüğünü de beraber götürür. Kıza yüzüğü kendi yakınlarından birisi takar ve ev halkından uygun olan birisi nişanın kabul olduğunu müjdeleyene oğlan tarafından en yakını bahşiş verir. Daha sonra görüş için özel olarak bezenmiş, süslenmiş gelin kız bir yakını tarafından yüzü kapalı olarak elçilerin yanına getirilir. Buna ilk gelin görme denir. Gelin odaya girerek konukları her adımda bir temenna alarak selamladıktan sonra geri çıkar ve elleri önünde bağlı olarak ayakta bekler. Elçilerden geline en yakın olan gelinin yüzünü bismillah diyerek açar ve valasına altın, para olarak takı takar. Gelin odadan elçilere sırtını dönmeden çıkar ve kahve ikramı için tekrar gelir. Nişan kapalı ve açık olmak üzere iki şekilde yapılabilirdi.
Kapalı nişan olayında nişanlanan gençler düğün gününe kadar görüştürülmezler. Açık nişan ise eş, dost ve akrabalara duyurularak yapılır. Kadın ve erkeğin görüşmelerine izin verilir. Daha sonra her iki taraf gelin görme tarihini kararlaştırır. Gelin görmeye gidenler geline bahşiş ve hediyeler verirler. Bundan sonra erkek tarafından birisi kız evine giderek gün belirleme olan kesim keser. Bu sırada takı ve başlık işi de görüşülür. Genellikle beşibirlik, altın, bir çift gümüş bilezik, bir adet gümüş kemer, gümüş küpe, gümüş yüzük takı olarak verilir. Başlık durumu her iki tarafın sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenirdi. Ortalama 10-20 altın veya karşılığı para olurdu. Kız tarafı enişteye bir kat elbise, bir tabanca, bir köstekli gümüş saatten oluşan çeyiz hazırlar. Kız tarafı eşya olarak kızlarına, güğüm, sahan, tas-tabak, halı-kilim, yatak ve sandık katar. Düğün için çalgı bulmaktan erkek sorumlu olur. Gelini getirmek üzere yapılacak düğüne davet için damat ile bir yakını komşuları dolaşır ve davetlilerden “makar” oluşur. Düğün sabahı erkek tarafı (makar), damadın yengesi ve düğün sorumlusu (sağduci) ile birlikte kız almaya kız evine giderler (Günümüzde damatta beraber götürülür). Kız evine gidiş davul ve zurna eşliğinde yapılır. Kız evine varınca erkeler ayrı, kadınlar ayrı odalara alınır.
Kız evindeki törenler tamamlandıktan sonra gelin geleneksel kıyafetlerle giydirilir, takıları takılır, duvak işi tamamlanır. Yola çıkmaya hazır olan geline al satenden yapılmış gelinlik çarı ve özel dokunmuş eldivenleri giydirilir. Gelinin çıkarılışı sırasında gelin alma veya gelin ağlatma havası çalar.
Kız tarafında kızlar, oğlan yengesinden “yengacan” türküsü eşliğinde birtakım yiyecekler isterler. Bu yiyecekler içinde özellikle ketenin olması şarttır.
Yenge yenge hoş gelmiş
Can can yengecan
Bize neler getirmiş
Can can yengecan
Yenge getir keteyi
Can can yengecan
Kabul etmez hatayı
Can can yengecan
Yenge gelmiş hoş gelmiş
Can can yengecan
Bakır taşı boş gelmiş
Can can yengecan
Gelin odadan çıkarılırken bir yakını gelinin çıkacağı kapıda durur ve bahşiş istenir. Gelin kız ve oğlan tarafının yengeleri arasında yola çıkarılır.
Gelinin bineceği at süslenir ve gemini kardeşi veya güvenilir bir kişi tutar. Düğün alayının hareketinden önce köy imam ve muhtarının katılımıyla mehr-i muaccel denilen kızın çeyiz yazım işlemi yapılır. Düğün evindeki yemek hazırlıkları bir iki gün önceden komşuların yardımıyla başlar. Çorbalar, et yemekleri, sebze yemekleri, tatlılar hazırlanır. Yemek önce makara sonra kadın ve çocuklara verilir.
Oğlan evi yakın da olsa gelin evden atla alınırdı. Oğlan evine atla gelen gelin kapıda bekler ve oğlan çatıya çıkarak gelinin kafasına şeker ve bozuk paralar saçar. Oğlan babasının kıza vereceği, hayvan, tarla, ev var ise herkesin içinde açıklanır. Atın yanına ters çevrilmiş kazan ve üstüne sini konulur veya cecim serilir. Bunun üzerine inen gelin önce sağ ayağını basar. Eve giren gelin önce mutfağa götürülür ve tuzluğa elini sokar. Bu ise gelinin gelmesiyle evde bereketin artmasının istenmesidir. Düğün için toplanan halka düğün sahipleri tarafından bişi, kete, lokmalar, tatlılar, şerbetler ikram edilir.
Gelin ve makar damadın evinin kapısına gelince damatla şağdıç balkon veya çatıya çıkarak bohça içerisindeki çerez, bozuk para veya kâğıtlı şekeri düğün alayının üzerine serperler. Düğün sona erdikten on- on beş gün sonra enişte, sağdıcı ile beraber kaynata ve kaynanasını görmek üzere kız evine gider. Düğün yapıldıktan bir ay sonra gelin ile damat beraberce kız evine giderler ki buna “ayak dönümüne gitme” denir. Bundan yaklaşık bir ay sonra da kızın anne babası kızlarını ziyarete gider, buna da sabahlık götürme denir.
Köy içinden veya yakın köylerden, köy dışından, farklı şehirlerden kız alma, verme geleneklerinde farklılıklar olmaktadır. Düğün ve evlenme törenlerinde özellik gösteren başlıca konular; elçilik (kız isteme), bohça hazırlama, koç parası yerine (damat tarafınca gençlere yemek ziyafeti verilmesi), geline fincan veya tahta kaşık kırdırma, evin giriş kapısına geline hamur sürdürmek, gelin tarafından pirinç ve buğday taneleri saçılması gibi gelenek ve görenekler, özellikle kırsal yaşam tarzının hâkim olduğu yerlerde görülür.
Artvin’in ormanlarla kaplı olması, ağaç işçiliğine dayalı el sanatlarının gelişmesinde en büyük etken olmuştur. Tarımdan dokumaya, kızaktan masa ve beşiğe kadar her alanda yapılan ağaç işleri, yörede kullanıldığı gibi çevre illere de satılmaktadır. Bu alanda sele, sepet, çatal, gidela, gelberi, kalbur, şedre, taş güzen gibi ağaç işleri bölgede önemli yer tutar. Ancak, hayvan sırtında kullanılan semer, eyer, heybe; tarım alanında ise çift, çubuk ve boyunduruk yapımı gibi el sanatları mevcuttur. Yöremizde hasat alımında yine ağaç işi olarak yaba, tırmık, el değirmeni, çıkrık ve günlük kullanım için çatal, kaşık, kepçe, kevgir, külek, kolopa, ağaçtan yapılan el sanatlarımızdır. Çömlekçilik; çanak, çömlek, küp, güveç ve pileki gibi eşyalar yapılmakta olup, yine “kuy” denilen yerli tezgahlarda dokunan çeşitli yün giysiler, kumaş, kilim, halı, seccade, aba, sako, çorap, tozluk, papak, kaşkol, eldiven keçe ve cecimler, el tezgahlarında dokunup yöre özelliğini taşımaktadır. Eskilerden günümüze kadar gelen, tamamen kökten elde edilen boyalar ise el tezgahlarından dokunan kumaşlarımızda halen kullanılmaktadır. Kıldan dokunan ip (urgan), çuval ve sergiler de “Maznam” denilen sanatkarlar tarafından dokunur. Sergiler, çadırcılıkta kullanılmakta ve çok sağlam olması ile dikkat çekmektedir. Bölgede eskiden yaygın olarak kullanılan çapula, yemeni, körüklü çizme dikilmesine rağmen, günümüzde pek az kullanılmakta ve rastlanmaktadır. Ehram, Yusufeli ilçesinde dokunmaktaydı. Çok önceleri dokunmasına rağmen, günümüzde kırk-elli yaş grubu kadınların sandıklarında bir veya iki adet bulunmaktadır. Yörede “hanımeliçar” olarak bilinmektedir. Genelde kadınlar tarafından, özel günlerde örtü olarak kullanıldığından örtünün özelliği örtünen insana bir statü ve de saygınlık sağlamakta, bu da işçiliğinin daha bir itinalı olmasını gerektirmektedir.
Diğer Cevaplara Gözat
ARTVİN'İN YÖRESEL KIYAFETLERİ
ERKEK
1-Kabalak – Kastol
2- Çoka (Ceket)
3- Göğüslük
4- Şal (Pantolon)
5- Çorap
6- Tozluk
7- Çapula – Yemeni
8- Fişeklik
9- Gömlek
10- Çizme
KADIN
1- Üçetek
2- Sıkman (Yelek)
3- Dizlik
4- Kuşak – Peştemal
5- Fes
6- Mahmudiye
7 – Çorap
8- Çapulla – Yemeni
9- Şalvar
ARTVİN DÜĞÜNLERİ
Evlenme çağına gelmiş ve evlendirme işleminde kadın ve erkek için “başını bağlama” baş göz etmek, erkekler için evermek, kadınlar için ise “köçürmek” terimi kullanılır. Erkek için uygun bir kız bulma için yakın çevresi bunu adeta görev edinir, çevresindekilerin önerileri alınır. Buna “say görme” denir Evlenme niyeti olan erkek genellikle anne ve babasına bunu açıklamazdı. Evlenme çağına gelen erkeklerin aile büyüklerinin yönlendirmeleri etkili olurdu. Anne-babalar gittikleri yerlerde, çalıştıkları tarla ve bahçelerde bekâr olan kızları gözlemlerlerdi.Köydeki bağ-bahçe işlerini nasıl yaptığı, büyükleriyle ve çevresindeki kişilerle ilişkileri gözlemlenerek kızı tanımaya çalışırlardı. Ailenin kızı tanımasının ardından evlenme niyetindeki erkeğe kızdan bahsedilerek tanışmalarına vesile olunurdu. Erkeğin yakın çevresi kızı her yönüyle araştırmaya, tanımaya çalışır. Buna “kız saraflama” denir. Oğlan tarafının kıza elçiliğe gitmesine “kız isteme” denir. Elçiler belirlendikten sonra özellikle perşembeyi cumaya bağlayan gece mesafeye göre yaya veya atla kız evine gidilirdi.
Kız istendikten sonra kız tarafı uygun bir dille evlenecek kızları olmadığını veya Allah’ın emri varsa olur denerek elçiler uğurlanır. “Söz kesildikten sonra kız evine giden elçiler, nişan yüzüğünü de beraber götürür. Kıza yüzüğü kendi yakınlarından birisi takar ve ev halkından uygun olan birisi nişanın kabul olduğunu müjdeleyene oğlan tarafından en yakını bahşiş verir. Daha sonra görüş için özel olarak bezenmiş, süslenmiş gelin kız bir yakını tarafından yüzü kapalı olarak elçilerin yanına getirilir. Buna ilk gelin görme denir. Gelin odaya girerek konukları her adımda bir temenna alarak selamladıktan sonra geri çıkar ve elleri önünde bağlı olarak ayakta bekler. Elçilerden geline en yakın olan gelinin yüzünü bismillah diyerek açar ve valasına altın, para olarak takı takar. Gelin odadan elçilere sırtını dönmeden çıkar ve kahve ikramı için tekrar gelir. Nişan kapalı ve açık olmak üzere iki şekilde yapılabilirdi.
Kapalı nişan olayında nişanlanan gençler düğün gününe kadar görüştürülmezler. Açık nişan ise eş, dost ve akrabalara duyurularak yapılır. Kadın ve erkeğin görüşmelerine izin verilir. Daha sonra her iki taraf gelin görme tarihini kararlaştırır. Gelin görmeye gidenler geline bahşiş ve hediyeler verirler. Bundan sonra erkek tarafından birisi kız evine giderek gün belirleme olan kesim keser. Bu sırada takı ve başlık işi de görüşülür. Genellikle beşibirlik, altın, bir çift gümüş bilezik, bir adet gümüş kemer, gümüş küpe, gümüş yüzük takı olarak verilir. Başlık durumu her iki tarafın sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenirdi. Ortalama 10-20 altın veya karşılığı para olurdu. Kız tarafı enişteye bir kat elbise, bir tabanca, bir köstekli gümüş saatten oluşan çeyiz hazırlar. Kız tarafı eşya olarak kızlarına, güğüm, sahan, tas-tabak, halı-kilim, yatak ve sandık katar. Düğün için çalgı bulmaktan erkek sorumlu olur. Gelini getirmek üzere yapılacak düğüne davet için damat ile bir yakını komşuları dolaşır ve davetlilerden “makar” oluşur. Düğün sabahı erkek tarafı (makar), damadın yengesi ve düğün sorumlusu (sağduci) ile birlikte kız almaya kız evine giderler (Günümüzde damatta beraber götürülür). Kız evine gidiş davul ve zurna eşliğinde yapılır. Kız evine varınca erkeler ayrı, kadınlar ayrı odalara alınır.
Kız evindeki törenler tamamlandıktan sonra gelin geleneksel kıyafetlerle giydirilir, takıları takılır, duvak işi tamamlanır. Yola çıkmaya hazır olan geline al satenden yapılmış gelinlik çarı ve özel dokunmuş eldivenleri giydirilir. Gelinin çıkarılışı sırasında gelin alma veya gelin ağlatma havası çalar.
Kız tarafında kızlar, oğlan yengesinden “yengacan” türküsü eşliğinde birtakım yiyecekler isterler. Bu yiyecekler içinde özellikle ketenin olması şarttır.
Yenge yenge hoş gelmiş
Can can yengecan
Bize neler getirmiş
Can can yengecan
Yenge getir keteyi
Can can yengecan
Kabul etmez hatayı
Can can yengecan
Yenge gelmiş hoş gelmiş
Can can yengecan
Bakır taşı boş gelmiş
Can can yengecan
Gelin odadan çıkarılırken bir yakını gelinin çıkacağı kapıda durur ve bahşiş istenir. Gelin kız ve oğlan tarafının yengeleri arasında yola çıkarılır.
Gelinin bineceği at süslenir ve gemini kardeşi veya güvenilir bir kişi tutar. Düğün alayının hareketinden önce köy imam ve muhtarının katılımıyla mehr-i muaccel denilen kızın çeyiz yazım işlemi yapılır. Düğün evindeki yemek hazırlıkları bir iki gün önceden komşuların yardımıyla başlar. Çorbalar, et yemekleri, sebze yemekleri, tatlılar hazırlanır. Yemek önce makara sonra kadın ve çocuklara verilir.
Oğlan evi yakın da olsa gelin evden atla alınırdı. Oğlan evine atla gelen gelin kapıda bekler ve oğlan çatıya çıkarak gelinin kafasına şeker ve bozuk paralar saçar. Oğlan babasının kıza vereceği, hayvan, tarla, ev var ise herkesin içinde açıklanır. Atın yanına ters çevrilmiş kazan ve üstüne sini konulur veya cecim serilir. Bunun üzerine inen gelin önce sağ ayağını basar. Eve giren gelin önce mutfağa götürülür ve tuzluğa elini sokar. Bu ise gelinin gelmesiyle evde bereketin artmasının istenmesidir. Düğün için toplanan halka düğün sahipleri tarafından bişi, kete, lokmalar, tatlılar, şerbetler ikram edilir.
Gelin ve makar damadın evinin kapısına gelince damatla şağdıç balkon veya çatıya çıkarak bohça içerisindeki çerez, bozuk para veya kâğıtlı şekeri düğün alayının üzerine serperler. Düğün sona erdikten on- on beş gün sonra enişte, sağdıcı ile beraber kaynata ve kaynanasını görmek üzere kız evine gider. Düğün yapıldıktan bir ay sonra gelin ile damat beraberce kız evine giderler ki buna “ayak dönümüne gitme” denir. Bundan yaklaşık bir ay sonra da kızın anne babası kızlarını ziyarete gider, buna da sabahlık götürme denir.
Köy içinden veya yakın köylerden, köy dışından, farklı şehirlerden kız alma, verme geleneklerinde farklılıklar olmaktadır. Düğün ve evlenme törenlerinde özellik gösteren başlıca konular; elçilik (kız isteme), bohça hazırlama, koç parası yerine (damat tarafınca gençlere yemek ziyafeti verilmesi), geline fincan veya tahta kaşık kırdırma, evin giriş kapısına geline hamur sürdürmek, gelin tarafından pirinç ve buğday taneleri saçılması gibi gelenek ve görenekler, özellikle kırsal yaşam tarzının hâkim olduğu yerlerde görülür.
ARTVİN EL SANATLARI
Artvin’in ormanlarla kaplı olması, ağaç işçiliğine dayalı el sanatlarının gelişmesinde en büyük etken olmuştur. Tarımdan dokumaya, kızaktan masa ve beşiğe kadar her alanda yapılan ağaç işleri, yörede kullanıldığı gibi çevre illere de satılmaktadır. Bu alanda sele, sepet, çatal, gidela, gelberi, kalbur, şedre, taş güzen gibi ağaç işleri bölgede önemli yer tutar. Ancak, hayvan sırtında kullanılan semer, eyer, heybe; tarım alanında ise çift, çubuk ve boyunduruk yapımı gibi el sanatları mevcuttur. Yöremizde hasat alımında yine ağaç işi olarak yaba, tırmık, el değirmeni, çıkrık ve günlük kullanım için çatal, kaşık, kepçe, kevgir, külek, kolopa, ağaçtan yapılan el sanatlarımızdır. Çömlekçilik; çanak, çömlek, küp, güveç ve pileki gibi eşyalar yapılmakta olup, yine “kuy” denilen yerli tezgahlarda dokunan çeşitli yün giysiler, kumaş, kilim, halı, seccade, aba, sako, çorap, tozluk, papak, kaşkol, eldiven keçe ve cecimler, el tezgahlarında dokunup yöre özelliğini taşımaktadır. Eskilerden günümüze kadar gelen, tamamen kökten elde edilen boyalar ise el tezgahlarından dokunan kumaşlarımızda halen kullanılmaktadır. Kıldan dokunan ip (urgan), çuval ve sergiler de “Maznam” denilen sanatkarlar tarafından dokunur. Sergiler, çadırcılıkta kullanılmakta ve çok sağlam olması ile dikkat çekmektedir. Bölgede eskiden yaygın olarak kullanılan çapula, yemeni, körüklü çizme dikilmesine rağmen, günümüzde pek az kullanılmakta ve rastlanmaktadır. Ehram, Yusufeli ilçesinde dokunmaktaydı. Çok önceleri dokunmasına rağmen, günümüzde kırk-elli yaş grubu kadınların sandıklarında bir veya iki adet bulunmaktadır. Yörede “hanımeliçar” olarak bilinmektedir. Genelde kadınlar tarafından, özel günlerde örtü olarak kullanıldığından örtünün özelliği örtünen insana bir statü ve de saygınlık sağlamakta, bu da işçiliğinin daha bir itinalı olmasını gerektirmektedir.
Diğer Cevaplara Gözat