Atasözlerinin dile yansımış değerler olarak hangi atalardan ve kimlerden kaldığı, aradan yüzlerce ve binlerce yıl geçmiş olması dolayısıyla, bilinmemekte ise de şaşmaz yaşam tecrübelerinin imbikten süzülmüş birer değerler sistemi niteliği taşıması dolayısıyla, bunlardan her biri kural niteliğindeki söz kalıbı durumundadır.

Bu söz kalıpları bizler için hem dilimizi süsleyen, ona berraklık kazandıran bir öğüt hem de günlük yaşamımızda her zaman yararlanabileceğimiz bir düstur niteliğindedir. Ak akçe kara gün içindir; akıl akıldan üstündür; bal bal demekle ağız tatlanmaz; baş ağır, kulak sağır gerek; can çıkmayınca huy çıkmaz; çalma elin kapısını, çalarlar kapını; çobansız koyunu kurt kapar; keskin sirke küpüne zarar; güvenme varlığa, düşersin darlığa; güneş balçıkla sıvanmaz vb. örnekler, artık onu kullananlar için birer hayat kuralı durumuna gelmiştir. Bunlar, atalarımız kanalıyla kamuya aktarılmış ortak değerlerdir.

Bu parçada atasözleriyle ilgili asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her kültürde görülen ulusal bir değer olduğu
B) Sosyal hayatı düzenleyen ve toplumun geneline mal olan sözler olduğu
C) Dile zenginlik katan bir işlevinin bulunduğu
D) İnsanlığın hayat hikayesinin bir özeti olarak kabul edilebileceği
E) Insanlara yol gösterici ve öğüt verici yönünün dikkate alınması gerektiği
sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?