Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

  • Tarih
  • 3 yıl önce
  • 7 Cevap

Aydınlanma çağı

Aydınlanma çağı

Bu soruya 7 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Viento

    • 2020-09-15 06:02:23

    Cevap : 17. ve 18. yy. Coğrafi keşifler, Rönesans ve Reform sonucunda Avrupa'da ortaya çıkan ve her konuda akla ve bilime öncelik veren düşünce sistemine aydınlanma çağı denmektedir.
    1. Aydınlanma Çağının sonuçları : 
    2. Avrupa'da bilimsel düşünce ve özgür düşünce hakim oldu.
    3. Aydınlanma çağında bilgi edinme yöntemi deney ve gözlem ile olmuştur.
    4. Aydınlanma çağındaki bilimsel gelişmeler Sanayi inkılabının gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır.


    Diğer Cevaplara Gözat
    Enes Tazeoğlu1 Takipçi
    3 yıl önce E çok teşekkür ederim
    3 yıl önce E çok teşekkür ederim
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-09-15 06:02:23

    Cevap :
    Bulmacada 'Aydınlanma çağı' sorusunun cevabı olan 'SANAYİ İNKILABI - COĞRAFİ KEŞİFLER - REFORM - RÖNESANS - AYDINLANMA ÇAĞI' kelimesinin sözlükte eş anlamı nedir:
    REFORM kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzeltme (8 harfli)
    RÖNESANS kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Yenidendoğuş (12 harfli)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-09-15 06:02:23

    Cevap :
    Sözlükte SANAYİ İNKILABI Nedir:
    Bakınız : Sanayi Devrimi
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-09-15 06:02:23

    Cevap :
    Sözlükte COĞRAFİ KEŞİFLER Nedir:

    Orta çağın sonuna kadar Avrupalılar, dünyanın pek az yerini tanıyorlardı. Coğrafya bilgisinin artması ve gemicilikteki gelişmeler sonucu açık denizlere çıkan Avrupalılar, yeni kıtalar ve ülkeler keşfetmeye başladılar. İşte xv. ve xvı. yy'da Avrupa'da ortaya çıkan Dünya'yı tanıma ve kaynaklardan daha fazla yararlanma hareketlerinin genel adına coğrafi keşifler denir. Aşağıda yazımız coğrafi keşifler hakkında bilgi (detaylı) vermek için hazırlanmıştır.

    Coğrafi Keşiflerin Nedenleri

    1-) Zengin doğu ülkeleriyle ticaret yapmak için yeni yolların aranması : Ortaçağ'da Avrupa'nın ihtiyacı olan baharat,altın,gümüş,elmas,inci,pamuk ve ipekli kumaşlar gibi değerli mallar Avrupa'ya 2 önemli yoldan ulaşıyordu: Birincisi; Orta Asya üzerinden kara yolu ile Hazar Denizi'nin güney ve kuzeyinden Trabzon ve Kırıma ulaşan İpek Yolu idi.Bu yol Türklerin elinde idi. . İkincisi; Hindistan'dan başlayıp bir kolu Basra Körfezi'ne ulaşan,diğer kolu ise Mısır ve Suriye limanlarında sona eren Baharat Yolu idi. Türk ve Müslüman tüccarların bu yolları izleyerek Hindistan ve Çin'den getirdiği bu mallar Venedik ve Cenevizliler tarafından Avrupa'ya ulaştırılıyordu. Bu ticaret sayesinde doğu ülkeleri oldukça zenginleşmişti.Ancak bu mallar birkaç el değiştirdiği için oldukça pahalıya satılıyordu.Bu da doğu ülkelerine karşı büyük bir ilgi ve merak uyandı
    2-) Ünlü İtalyan bilgini Marco Polo'nun doğuya yaptığı seyahetten sonra,bu ülkelerin bitmek tükenmek bilmeyen servetlerinden söz etmesi,doğuya olan ilgiyi artırdı. .
    3-) Avrupa'nın genellikle ilerlemiş toplumlarından İspanyollar ve Portekizliler,doğu ülkeleriyle doğrudan ticaret yapmak ve daha ucuza mal etmek amacıyla harekete geçtiler
    4-) İstanbul'un fethinden sonra Türkler,Karadeniz ve Kırım'ı elde ederek Cenevizlilerin kolonilerine yerleştiler.Bu gelişmelerde Avrupalıların,Çin ve Hindistan'a gitmek için yeni yollar aramalarında etken oldu.
    5-) Coğrafya bilgisinde ilerleme : Orta Çağ'da Avrupalıların dünya ile ilgili bilgileri çok az ve yanlıştı. Avrupalılar Haçlı Seferleri sırasında Müslümanların coğrafya ile ilgili bilgilerinden yararlandılar.Çünkü Araplar eski Yunan eserlerini kendi dillerine çevirerek incelemişlerdi. Dünyayı düz bir tepsi şeklinde düşünüyorlardı.Daha sonra Dünya'nın yuvarlak olduğunu öğrendiler.Bunun sonucunda var olan haritaları geliştirip daha doğru haritalar yaptılar.
    6-) Haçlı seferlerinden itibaren pusulayı yakından tanıyan Avrupalıların bu aygıt üzerinde son düzenlemeleri yaptıktan sonra açık denizlere inme cesareti göstermeleri. (Manyetik pusulanın icadı ve gemi yapım tekniğindeki ilerlemeler,coğrafi keşiflerin en önemli nedenlerindendir.)
    7-)  xvııı.yy'da denizci saatleri ve kronometreler sayesinde boylamların kesin tespiti de deniz yolculuğunu geliştirdi.
    8-) İstanbul'un Türkler tarafından alınmasından sonra.Bizans bilginleri İtalya'ya gittiler.Bunlar Ptolemaios Geograbhike'si dahil pek çok yunanca eseride götürmüşlerdi. Haritalardaki hatalar düzeltildi.Yeni haritaların yapılması,Hindistan'a başka yollardan da gidileceği fikrini güçlendirdi.
    9-) Bilim ve teknolojik alandaki ilerlemeler; * Amerika'nın keşfi (1492) * Ümit Burnu'nun bulunması(1486-1698) * Dünya'nın dolaşılması (1519-1522)
    10-) Ortaçağ seçkin topluluğunun parçalanması ve mutlakiyetçi hükumdarlık- lardaki ilerleme,ilk keşif gezilerinin teşkilatlanmasını ve gerekli personeli sağladı.
    11-) Efsane ve hurafelere inanmayan cesir gemicilerin yetişmesi: Ortaçağ'da Atlas Okyanusu'nun içinde gemileri çeken mıknatısların olduğuna inanılırdı.Ekvatora doğru inildiğinde gemicilerin kararıp zenci olacakları düşünülür ve uzağa gidilemezdi.Coğrafya bilgisindeki ilerlemeler gemicileri yüreklendirdi. Dünya'nın yuvarlak olduğuna inananlar,sürekli batıya gidilecek olursa doğunun bulunacağını ileri sürdüler.

    COĞRAFİ KEŞİFLERİN SONUÇLARI

    1-) Dünyanın büyük bir kısmı tanınmış sanıldığından daha büyük olduğu anlaşılmıştır.
    2-) İlk zamanlarda keşiflerden en çok İspanyollar ve Portekizliler yararlandılar,büyük sömürge imparatorlukları kurdular.Fransızlar ve İngilizler de Kuzey Amerika'nın Atlas Okyanusu kıyılarında,Kanada'da sömürgeler elde ettiler.Avrupa devletleri arasında sömürge rekabeti başladı.
    3-) Ticaret alanı genişledi.Ticaret ve sanatla uğraşan Burjuvalar zengin- leşti.Asiller eski servet ve ayrıcalıklarını kaybetmeye başladılar.
    4-) Keşifler ticaret yollarının değişmesine neden oldu.İpek ve Baharat yolları kullanılmaz oldu.
    5-) Akdeniz limanları eski önemini kaybetti.
    6-) Atlas Okyanusu kıyısındaki limanlar önem kazandı.Bu durum Süveyş Kanalı'nın açılmasına kadar sürdü.
    7-) Yeni bulunan ülkelere özellikle Amerika'ya,Avrupa'dan göç başladı. Bunların birçoğu Avrupa'daki huzursuzluklardan kaçıyorlardı.Birçoğu da ticaret yapmak,servet sahibi olmak için göç ettiler.Bu durum esir ticaretinin de yeniden canlanmasına etki etti.
    8-) Keşifler dinsel inanışlar üzerinde de etkili oldu.İncil'de yeni bulunan ülkelerden söz edilmemesi,Hristiyanların kiliseye olan bağlılıklarını sarstı.
    9-) Yeni yolların bulunması en çok Orta Asyalı Türkleri ve İslam dünyasını olumsuz yönde etkiledi.Keşiflerden sonra bu milletler ekonomik bakımdan yoksullatılar.
    10-) Yeni kıtalar ve okyanusların varlığının anlaşılması yeni ürünler,kültür- ler ve insanların tanınmasını sağladı.
    11-) Avrupa'nın giderek zenginleşmesine,bunun aksine doğu ülkelerinin fakir düşmesine yol açtı.
    12-) Servetin temeli olan toprak önem kaybetti.
    13-) Hristiyanlık yayıldı.
    14-) Doğu ticaret yolu Afrika'nın güneyine kaydı (1487-1498)
    15-) Amerika kıtası bulundu.
    16-) Amerika'daki altın ve gümüş Avrupa'ya taşındı,Avrupa ekonomik yönden güçlendi. (Osmanlı Devleti'nde büyük ekonomik zorluklar yaşandı)
    17-) Köle ticareti ortaya çıktı.
    18-) Yeni bitkiler tanındı.
    19-) Rönesans'ın başlamasına katkı sağladı.
     

    KEŞFEDİLEN YOLLAR ve YERLER PORTEKİZLİLERİN KEŞİFLERİ

    Atlas Okyanusu yolu ile, Afrika'nın güneyini dolaşarak Hindistan'a ulaştılar. Afrika'nın güneyine ilk ulaşan denizci Bartelmi Diyaz'dı.Buraya gemicilerin cesaretlerinin kırılmaması için Ümit Burnu adını verdi.Vasgo dö Gama Ümit Burnu'nu dolaşarak Hindistanın batı kıyılarına ulaştı.Portekizliler bu yolu ellerinde tutabilmek için bölgeye donanmalar gönderdiler.Yeni bulunan Hint Deniz Ticaret Yolu,Süveyş Kanalı açılıncaya kadar dünyanın en önemli ticaret yolu olarak kaldı. Portekizliler bir yandan da Malaya yarımadasına giderek Çin'den gelen yollara sahip oldular.Asor ve Kanarya adalarını Portekizliler,Güney Amerika'da Brezilya'yı keşfettiler.

    İSPANYOLLARIN KEŞİFLERİ

    İspanyol denizcileri sürekli batıya gidilirse Hindistan'a ulaşılacağını düşünüyorlardı.İspanya adına Cenovalı ünlü gemici Kristof Kolomb keşif hareketlerinde bulundu.Sürekli batıya giderek Amerika'nın doğusundaki Bahama takım adalarına ulaştı.Burayı Hindistan'ın batısı sandı.Amerika'ya üç sefer daha yaparak,Orta ve Güney kıyılarını buldu,ancak yeni bir kıta bulduğunun farkına varamamıştı. Kristof Kolomb'dansonra Ameriko Vespuçi adında bir İtalyan denizci İspanya adına keşiflerde bulundu.Amerika'ya yaptığı bir seyahetten sonra buranın Hindistan olmayıp,yeni bir kıta olduğunu açıkladı. İspanyollar daha sonra Meksika'yı,Brezilya hariç Güney Amerika'nın tamamını keşfettiler. İngiliz ve Fransızlar da Kuzey Amerika'da keşiflerde bulundular.Ele geçirdikleri yerlerde koloniler kurdular.İngilizler Kanada ve Hudson Körfezi kıyılarını ele geçirdiler.Fransızlar Labrador,St. Lawrance ve Büyük Göl bölgesini ele geçirdiler. İlk dünyayı dolaşma gezisini Macellan İspanya adına başlattı.Flipin ada- larında öldürülünce geziyi Del Kano tamamladı. (1519-1522) Böylece dünyanın yuvarlak olduğu kanıtlandı.Avrupa ile Büyük Okyanus ve Uzakdoğu ülkeleri arasında önemli bir yol daha bulunmuş oldu.Panama Kanalı açılıncaya kadar bu yol önemini korudu.

    RÖNESANS NEDİR

    XV. ve XVI. yüzyıllarda önce İtalya'da başlayan ve tüm Avrupa'ya yayılan bilim, sanat, edebiyat ve düşünce hayatında görülen gelişmelere Rönesans adı veri- lir. Rönesans,''Yeniden Doğuş'' demektir.

    RÖNESANSIN NEDENLERİ

    1-) Avrupa'da halk önce Feodalite sonra Monarşi yönetimlerinin baskısı altında kalmıştı. Skolastik görüş, sanatçıları tamamen yönlendiriyordu. Bu sırada Bizans, antikite düşünce sistemini yaşıyordu. İstanbul'un fethi sonrasında daha büyük bir ilgi odağı haline gelen Bizans düşüncesi taklit edildi. Böylece ortaya çıkan antikite tarzı, Hümanizma hareketlerini doğurdu.
    2-) Dini mimarinin ve buna bağlı sanat anlayışının gelişmesi, sonuçta sanatın serbestleştirilmesi arzuları, yeni din dışı sanat anlayışının da oluşturulmaya çalıştırılmasına neden oldu.
    3-) Avrupa'nın coğrafi keşifler ile maddi olarak kalkınması,sanatçıları ve düşünürleri koruyan ve onlara gerekli maddi desteği sağlayan Mesen adlı bir snıfın ortaya çıkmasını sağladı.
    4-) Matbaanın gelişmesi, kağıdın maliyetinin ucuzlamasında etkili oldu.

    RÖNESANSIN SONUÇLARI

    1-) Avrupa'da özgür düşünce gelişti.
    2-) Pozitif bilimler önem kazandı.
    3-) Bilim ve sanat gelişti.
    4-) Kiliseye olan bağlılık azaldı.
    5-) Avrupa'da okuma-yazma oranı arttı.
    6-) Birçok sanat eseri oluşturuldu.
    7-) Reform hareketlerinin başlamasında etkili oldu.

    REFORM NEDİR

    XVI. yüzyılda Almanya'da başlayıp, buradan diğer Avrupa ülkelerine yayılan, dini alanda yapılan yenilik hareketlerine REFORM adı verilir.

    REFORMUN NEDENLERİ

    1-) Matbaanın kullanılması.
    2-) Rönesans'ın etkisi.
    3-) Katolik kilisesinim bozulması.
    4-) Endülüjans sorunu.
    5-) Ekonomik neden.
    6-) Siyasal neden.
    7-) Martin Luther'in faaliyetleri.

    REFORMUN SONUÇLARI

    1-) Dine egemen güçlü devletler kuruldu.
    2-) Avrupa'da mezhep birliği bozuldu.
    3-) Eğitimde laikleşme süreci başladı.
    4-) Bilimsel gelişmeler hızlandı.
    5-) Katolik Kilisesi kendi içinde düzenlemelere gitmek zorunda kaldı.
    6-) Skolastik düşünce yıkıldı.

    Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Açısından Önemi

    Bu keşiflerle Osmanlının elinde bulunan İpek ve Baharat Yolu önemini kaybetmiş, yeni ticaret yolları bulunmuştur. Bu da Osmanlı Devleti'nin vergi gelirlerinin azalmasına yol açmıştır. Tüm bunlar Osmanlı devletini maddi açıdan kötü etkilemiştir. Daha doğrusu; Osmanlı Devleti ve diğer müslüman devletler zarara uğrayıp, ellerindeki malların değerleri gitmiştir.

    Coğrafi Keşifler, bütün insanlığı etkilemiştir. Bu yönüyle evrensel bir özelliğe sahiptir. Akdeniz Limanları, Coğrafya Keşifler sonucunda önemini kaybetti. Ancak 1869'da Süveyş Kanalı'nın Fransızlar tarafından açılmasıyla bu limanlar yeniden önem kazanmıştır.

    Coğrafi Keşifler, Müslüman ülkeler açısından büyük zararlara neden olmuştur. İslam ülkeleri yoksullaşmış, Türkistan Hanlıkları giderek zayıflamış ve Ruslar karşısında gerilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu, İpek ve Baharat Yollarına hakim olmasına rağmen yolların değişmesinden dolayı umduklarına ulaşamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, ticaret faaliyetlerini yeniden geliştirebilmek için Avrupalı devletlere kapitülasyonlar vermek zorunda kaldı.

    Ayrıca Osmanlı topraklarında kervan yolları boyunca faaliyet gösteren halk ve zanaatkârlar işsiz kaldı. Bu durum, Osmanlı Devleti'nde ekonomik sıkıntılara ve Celali İsyanları'na zemin hazırlamıştır.

    Osmanlı Devleti, Hint ticaret yolunun hakimiyeti için Portekizlilerle, Akdeniz hakimiyeti için de İspanyollarla mücadele etti. Endonezya'da savunma ve koruma savaşları yapan Osmanlı Devleti, Hıristiyan Avrupa karşısında Doğu Kalkanı haline gelmiştir.

    Yapılan Coğrafi Keşifler Nerelerdir

    Aşağıda, Avrupalılar'ın Avrupa toprakları dışına çıktıklarında yaptıkları Coğrafi keşifler'in bir listesini bulabilirsiniz.

    Tarih Keşfedilen yer Denizci veya gezginler

    860'a doğru İzlanda Naddod
    875'e doğru Beyaz Deniz Ottar
    982'ye doğru Grönland Kızıl Erik
    1246 Tataristan Giovanni, Dal Piano Dei Carpini
    1253 Moğolistan Rubroek
    1271-1275 Çin Marco Polo
    1431 Asor adaları Gonçalvo Velho Cabral
    1441 Beyaz Burun Nuno Tristao
    1445 Senegal Lançarote Peçanha
    1471 Gine Körfezi Joao de Santarem
    1482 Kongo Diego Cam
    1487 Ümit Burnu Bartolomeu Dias
    1492 Amerika (San Salvador) Kristof Kolomb
    1492 Haiti Kristof Kolomb
    1497 Newfoundland G. Caboto, S. Caboto
    1497-1499 Afrika ve Hindistan kıyıları Vasco de Gama
    1498 Labrador Giovanni Caboto
    1499 Venezuela Ojeda, Vespucci
    1500 Amazon Pinzon
    1500 Brezilya Pedro Alvares Cabal
    1502 Orta Amerika Kristof Kolomb
    1505 Seylan Almeida
    1508 Malakka Siqueira
    1511 Sunda Adaları A. d'Abreu
    1513 Florida Juan Ponce de León
    1513 Panama Nunez de Balboa
    1515'e doğru Bermuda Adaları Juan Bermudez
    1516 Rio de la Plata Diaz de Solis
    1518 Meksika Fernanadez de Cordoba
    1519 Tenochtitlan (Mexico) Cortes
    1520 Ateş Ülkesi Ferdinand Magellan
    1521 Filipin Adaları Ferdinand Magellan
    1524 Nouvelle France Versazano
    1532-1534 Peru'nun fethi F. Pizarro
    1534 Kanada Jacques Cartier
    1535 Kaliforniya Cortes
    1535 Şili D. de Almagro
    1540 Colorado F. Alarcon
    1542 Japonya Mendes Pinto
    1568 Salomon Adaları Mendana
    1576 Baffin Adası Frobisher
    1577 Virginia W. Raleigh
    1581-1584 Sibirya Yermak
    1585 Davis Boğazı J. Davis
    1594 Novaya Zemlya Barents
    1595 Marquises Adaları Mendana
    1605 Yeni Hollanda (Avustralya) Willem Janszoon
    1606 Yeni Hebrides Adaları Queiros
    1610 Hudson Körfezi Henry Hudson
    1615'e doğru Horn Burnu J. Lemaire
    1642 Tasmanya A. Tasman
    1642 Yeni Zelanda A. Tasman
    1697 Kamçatka Atlasov
    1700 New Britain Dampier
    1722 Samoa Adaları Roggeveen
    1739 Bering Boğazı Bering
    1741 Aleut Adaları Bering ve Delisle
    1767 Tahiti Wallis
    1768 Lousiade Takımadaları Bougainville
    1772 Kerguelen Adaları Kerguelen
    1774 Yeni Kaledonya Cook
    1778 Yeni Kaledonya Cook
    1788 Mackenzie Irmağı Mackenzie
    1791 Vancouver Adası Vancouver
    1840 Adélie toprağı Dumont d'Urville
    1839-1842 Victoria toprağı J. C. Rose
    1878-1879 Kuzeydoğu Geçidi E. Nordenskjöld
    1903-1906 Kuzeybatı geçidi R. Amundsen
    1908-1909 Magnetik Güney Kutbu E. Schackleton
    1909 Kuzey Kutbu Peary
    1911 Güney Kutbu R. Amundsen
    1926 Güney Kutbu R. Amundsen ve Nobile

    Kaynak: Ansiklopedi www aof edu tr


    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-09-15 06:02:23

    Cevap :
    Sözlükte REFORM Nedir:

    Reform Nedir ? (Kelime Anlamı)

    1. Reform - Düzeltme, ıslahat anlamında bir sözcük.

    2. Reform - 15. ve 17. yüzyıldaki bir Hıristiyanlık hareketidir.

    3. Bir sistem, kurum ya da yapının, zor ve tehdit edici yöntemlere başvurulmadan uzlaşımcı yöntemlerle daha iyi ve arzulanır olanın getirilmesi eylemi. Ortaçağ avrupa’sında dinde reform olmuştur ama fransa’da ve türkiye’de devrimle bütün kurumlar değiştirilmiştir. Başka bir değişle, tümden değil parça parça değişimdir reform.

    4. 16.yy.da katolik kilisesinin parçalanarak protestan ve anglikan olarak birbirinden ayrılması. dinde reform hareketinin önderi Martin Lüter’dir.
     

    REFORM HAREKETLERİ (Detay)

    XVI. yüzyılda Rönesans hareketinin de etkisiyle Katolik Kilisesinde ortaya çıkan yeniden yapılanma faaliyetlerine Reform denir. Reform, 16. yüzyıl boyunca tüm Avrupa'yı etkileyen dinsel bir harekettir. Bu hareket Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşmasına karşı gelişmiş ve hristiyanlığın en büyük 3 mezhebinden protestanlığın oluşmasını sağlamıştır.

    İlk defa Almanya’da görülür, sonrasında ise Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de etkili olur. Reform, Hıristiyanlığı asli şekline dönüştürmek amacıyla yapılmıştır. Katolik kilisesi zamanla bozuldu ve amacından saptırıldı. Roma'da Vatikan sarayında oturan papalar, kendilerini Hz. İsa'nın yeryüzündeki vekili olarak gördüler ve gerçek Hıristiyanlıktan uzaklaştılar. Bunun sonucu olarak kiliseye karşı isyanlar başladı. Bazı bilginler ve aydın din adamları Katolik mezhebinden ayrılarak yeni kilise ve mezhepler kurmaya başladılar.

    Reform Kavram Haritası

    Reformun Nedenleri

    1) Coğrafi Keşifler nedeniyle halkın kiliseye olan güveninin sarsılması.
    2) Endüljans sayesinde kilisenin göze batacak kadar zenginleşmesi , halkın ise fakir olması
    3) Rönesans'ında etkisiyle insanların her şeyin esasını arama ve bulma arzusu sonunda Hıristiyanlığın aslından uzaklaştığının anlaşılması.
    4) Katolik Kilisesi'nin Hıristiyanlığın esaslarını saptırması ve belli bir zümrenin çıkarlarına uygun hareket etmeye başlaması.
    5) Matbaa sayesinde Avrupa dillerine çevrilen İncillerin herkes tarafından okunup anlaşılması.
    6) Halkın çok fakir olmasına rağmen kilisenin halkı sömürmeye devam etmesi.
    7) Özgürlük taraftarı olan bazı kralların kilise tarafından baskı altında tutulmaya çalışılması.
    8) Matbaa ve kültürel hareketlerin yaygınlaşmasının etkisi
    9) Haçlı Seferleri'nin etkisi
    10) Rönesans döneminde yetişen özgür düşünceli aydınların Katolik Kilisesi’ni tenkid etmeleri

    Not : Reform Almanya'da Martin Luther'in Katolik kilisesini protesto etmesi ve İncil'in Almanca'ya çevrilmesiyle başlamıştır. Almanya'da halk ve derebeyler Luther'i desteklemiş yapılan uzun mücadelelerden sonra 1555 Ogsburg Antlaşması ile Reform hareketleri resmen başarı kazanmış, Protestanlık yeni bir mezhep olarak kabul edilmiştir.

    Reformun Almanyada ortaya çıkmasının nedenleri

    1) Alman halkının İtalya'daki halka göre daha fakir olmasının kilise merkezine karşı kin duymasına neden olması.
    2) Kilise'nin desteklediği Katolik Avusturya'lı kralların Alman Kralı ve prenslerini baskı altında tutmak istemesi.
    3) Almanya’da siyasi birliğin olmaması ve Almanya’daki prenslerin dinde yenilik isteyenleri desteklemesi
     

    Reformun Yayılışı

    Aslında Reform hareketlerinin başlangıcı Ortaçağa kadar uzanır. İncil'in tercümesi ve kiliseye karşı bir dizi hareket yapıldıysa da Reformcular diri diri yakılmışlardır.
     
    16. yüzyılda kiliseye karşı mücadele normal hale geldi. Almanya'da Luther Papa'yı eleştirerek isyan etti. İncili tercüme etti ve rahiplerin gereksizliğini bildirdi. Bu tavırlar Luther'in afaroz edilmesine neden oldu. Luther ölüme mahkum edildi. Ancak Saksonya Elektörü Luther'i korudu. Şarlken'de Protestanlığın daha fazla yayılmaması için bazı tedbirler aldı halk Şarlken'in bu tavrını protesto etti. Böylece yeni mezhebin adı da bulunmuş oldu; Protestanlık.
     
    Şarlken, Türk fetihlerinin Avrupa'da hızlanması karşısında aciz kalmış ve 1555 Ogsburg Din Antlaşmasıyla Protestanları tanımıştır.
     
    Luther'den sonra Calven'de Fransa'da bu yeni mezhebi kabul etti. Fransa'dan çıkarılan Calven kendi adıyla kilisesini Cenevre'de kurdu. Fakat Calvenizmin Fransa'da yayılması çok kolay olmadı. Binlerce Calvenist öldürüldü. Mezhep savaşları Fransa'da Nant Fermanıyla sona ermiş ve Protestanlık resmen tanınmıştır (1598).

    Reform Sonuçları

    1) Avrupa’da mezhep birliği parçalanmıştır. Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında Protestan, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıkmıştır.
    2) Papa ve din adamları saygınlıklarını kaybetmişlerdir.
    3) Katolik Kilisesi yeni düzenlemeler yapmak zorunda kalmıştır.
    4) Eğitim ve öğretim, kilisenin elinden alınarak laik eğitim anlayışı yaygınlaşmıştır.
    5) Katolik Kilisesi’nden ayrılan ülkelerde kilisenin topraklarına ve mallarına el konulmuştur.
    6) Papa engizisyon mahkemeleriyle Katolik Kilisesi’nin otoritesini devam ettirmeye çalışmıştır.
    7) Protestan krallar ve prensler egemen oldukları bölgelerde din işlerinin mutlak hakimi haline gelmiştir.
    8) Reform hareketleri sonucunda Avrupa’da oluşan siyasal ayrılıklar, Osmanlıların Avrupa içlerine ilerlemesini kolaylaştırmıştır.
    9) Kilise malları prensler tarafından yağmalanarak güçlü prenslikler kuruldu.
    10) Yeni mezhepler nedeniyle Avrupa'da siyasi birlik zayıfladı..Reform hareketleri Avrupa’yı siyasi yönden olumsuz etkiledi.Şarlken’in Osmanlı Devleti üzerine yapmayı planladığı Haçlı Seferi bölünmelerden dolayı gerçekleşmedi.
    11) Avrupa’da mezhepler arasında savaşlar başladı.Mezhep Savaşları Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ilerlemesini kolaylaştırdı.
    12) Almanya'da kilisenin elindeki zenginlikler halk tarafından yağmalandı.

    Not: Rönesans ve reform hareketleri Avrupa' da gelişmeleri önleyen engelleri ortadan kaldırmıştır.

    Not : Reform hareketleri başladığı dönemlerde Avrupa'da siyasi denge zayıfladığı için Kanuni Almanya içlerine kadar sefer düzenlemiştir. Osmanlı, bölünmeleri hızlandırmak amacıyla Protestanlığı desteklemiştir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-09-15 06:02:23

    Cevap :
    Sözlükte RÖNESANS Nedir:
    Rönesans Kısaca : 15. ve 16 yy. larda Avrupa’da bilim, edebiyat ve sanat alanında yeniliklerin meydana geldiği “yeniden doğuş” anlamına gelen döneme Rönesans denir.

    Rönesans Nedir (Özet)

    Rönesans "yeniden doğuş" anlamına gelen bir süreçtir. 15. yüzyılda başlayan bu süreç, aynı yüzyıl içinde bütün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte, Roma ve Grek başarılarının yeniden cezalandırılması istemi vardır.

    Rönesans şu temel anlayışlara dayanıyordu:
     • Yeryüzü ilgi çekici ve araştırılmaya değer bir yerdir.
     • İnsan güçlüdür ve bu gücüyle büyük başarılar elde edebilir.
     • İnsanın sürekli faal olması şerefli bir şeydir ve "gerçek" güzeldir. Bu anlayışlara bağlı olarak da yaşadığımız dünya o kadar ilgi çekici bir yerdir ki, başka dünyaları düşünmenin hiçbir anlamı yoktur, anlayışı hakimdir.
     

    Rönesansın Sebepleri

    1. Kâğıt ve matbaanın icadı.
    2. Coğrafi keşiflerden sonra Avrupa’da sanattan zevk alan zengin bir sınıfın ortaya çıkması.
    3. İstanbul’un fethinden sonra birçok bilim adamının İtalya’ya giderek çalışmalarda bulunması.
    4. Coğrafi keşiflerin etkisi.
    5. Antik kültürün ( Eski Yunan kültürü ) incelenmesi.
     
    Rönesans ilk olarak İtalya’da başladı. Daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayıldı. Bu dönemde insan ve insana ait değerlere ön palana çıkaran hümanizm akımı ortaya çıkmıştır.Bu dönemde edebiyat alanında Dante, Petrark ve Makyavel,resim alanında Leonardo da Vinci, heykeltıraşlık alanında Mikelanj, mimarlık alanında Rafael önemli sanatçılardır.
     

    Rönesansın Sonuçları

    1. Bilim ve teknik alanında gelişmeler oldu.
    2. Hür düşünce ve yeni sanat anlayışları ortaya çıktı.
    3. Skolastik düşünce yerini bilimsel düşünceye bıraktı. Gözlem ve deney önem kazandı. Akılcılık egemen olmaya başladı.
    4. Avrupa’da gelişmenin ve ilerlemenin hız kazanmasına neden oldu.
    5. Avrupa’da bilim ve teknik alandaki gelişmelerin önünü açtı.
     
    Rönesans, İtalya'da başlamış, Fransa, Almanya, İngiltere, XVII.yy.da da İspanya ve Hollanda' ya yayılmıştır.
     

    Rönesansın İtalyada Başlamasının Nedenleri

    Coğrafi Konumu: Akdeniz ülkesi olarak, Antikite ve İslam Kültür ve Uygarlığı ile tanışmıştır.
    Ekonomik Durumu: Akdeniz ticaretiyle uğraştığından, İtalyan şehirleri zenginleşmişlerdi.
    Tarihsel Durumu: İtalya ; Roma, Yunan ve Hellen uygarlıklarının izlerini, ve birikimini taşıyan, zengin bir uygarlık merkeziydi.
    Siyasal Durumu: Şehir devletleri şeklindeki yaşamda, insanlar daha özgürdüler.
    Dinsel Nedenler: Roma, Hıristiyanlığın dinsel merkeziydi. Papa, bütün Avrupa'da etkili bir dini liderdi. Papa, Hıristiyanlarca ziyaret edilir ve kilise'ye bağışta bulunulurdu.
     

    İtalyada Rönesans Hareketleri

    1. Edebiyat Alanında :
    * İtalya'da Rönesans hareketleri, " Hümanizma " ile başlamıştır. ( Antikite edebiyatının incelenmesidir.)
    * Yunanca, Latince ve İbranice metinler, Eflatun, Napoli, Yeni,Roma Akademilerinde incelenmiştir.
    * Hümanizmanın öncüleri ; Dante, Petrark, Bokaçius' dur. ( XIV.yy)
    * XV. ve XVI. yy.da, Makyavel, Gişarden, Ariyosto ve Tosso, Hümanizmanın önde gelen isimleridir.

    2. Güzel Sanatlar Alanında :
    a. Resim :

    * Anatomi Biliminin gelişmesi, perspektifin incelenmesi, insan vücuduna ve güzelliğe değer verilmesiyle resimde Rönesans doğmuştur.
    * İtalya'da zamanla üç resim okulu oluşmuştur. Venedik Okulu ; daha çok, manzara resmi yapmışlardır. ( Paysagiste) en önemli temsilcisi Tisiyen' dir. Floransa Okulu ; İnsan vücuduna, perspektif ve Anatomi'ye değer vermişlerdir. Temsilcilerinden Ciyoto, İtalyan resmini, Bizans etkisinden kurtarmış ve resimde Rönesans'ın doğmasını sağlamıştır. Önemli temsilcileri, Leonardo da Vinci , Mikel Anj ( Mikelancelo ) dır. Roma Okulu ; Dini konuları işlemişlerdir.En önemli temsilcisi "Rafeal" ( Rafeal Sanzino ) dir.
    b. Mimarlık ;
    * Rönesans devrinin mimarları, ortaçağ mimarisi olan Gotik tarzını terk etmişler ve yeni bir mimari üslup oluşturmuşlardır.
    * En önemli temsilcileri " Bramant " ve " Mikel Anj " dır.
    c. Heykeltıraşlık :
    * Antik dönem heykellerinin incelenmesi ve kopya edilmesiyle heykeltıraşlık gelişmiştir.
    * En önemli temsilcileri ; Donatello, Giberti, Mikel Anj dır.

    Rönesans Hareketlerinin Diğer Avrupa Ülkelerine Yayılması

    İtalya' da başlayan Hümanizma ve Rönesans hareketleri; İtalya'nın Din ve Kültür merkezi oluşundan ve İtalya'nın Fransa,İspanya ve Almanya arasında paylaşılamaması nedeniyle çıkan İtalya Savaşlarının etkisiyle, batı Avrupa'ya yayılmıştır.
     

    Fransada Rönesans

    Kralların etkisi ve çalışmalarıyla başlamıştır.
    Önemli temsilcileri ; Rable ( Rabelais ), Ronsar ( Ronsard ), Montaigne Hümanizmada. Piyer Lesko, Jan Bülan mimaride,Jan Gojon heykeltıraşlıkta, Fransuva Klue resimde.

    İngilterede Rönesans

    En önemli temsilcisi, Hamlet-Otello-Romeo ve Jülyet'in yazarı Şekspir ( Shakespeare) dir.
     

    İspanyada Rönesans

    Don Kişot 'un yazarı " Cervantes "
     

    Hollandada Rönesans

    Ressam " Rambrand "
     

    Rönesans Nedir (Detay)

    XIV. yüzyil ortasinda italyada meydana gelen, xv. ve xvi, yüzyillarda bati avrupadaki ülkelere yayilan, edebiyat, sanat ve bilim alanindaki uyanişa verilen ad. Rönesans, avrupada, orta çağdan yeni çağa geçişi, hazirlayan bir harekettir. İlkin italyada başlamiştir, italya da, dante (1265 -1321) petrarca (1304 - 1374), boccacio (1313 - 1375) gibi yazarlar, rönesans hareketinin öncüsü olmuşlardir. Rönesans hareketinin başlamasinin sebepleri arasinda şunlar vardir: eski yunan ve latin edebiyat, felsefe ve bilimlerinin incelenmesi, bunlarin okullarda okutulmaya başlanmasi; matbaanin icadi ile geniş halk kitlelerinin yeni buluş ve düşünüşleri kolayca okuyabilme imkâninin sağlanmasi : avrupada bilim adamlarini ve sanatkârlari koruyan bir sinifin meydana gelmesi.

    Eski lâtin ve yunan medeniyetinin izlerini taşiyan italya, bu yeni hareketin öncüsü olan memleket olmuştur.

    Buralar avrupa nin öbür ülkeleri gibi krallarin emrinde olan ülkelerden daha serbest daha hür bir durumdaydilar. Çoğu ticaretle geçinen, zengin kimselerden meydana gelen halk,kilisenin baskisina pek aldirmadan yaşiyordu, zengin aileler sanatçilari korumayi, eski eserleri toplamayi bir vazife biliyorlardi. Böylece yavaş yavaş ,eski yunan ve lâtin eserlerine karşi bir ilgi uyanmiş; istanbul un türkler eline geçmesi üzerine, birçok bizansli bilginler, eski elyazmalarini alarak italya ya göç edince bu ilgi daha belirli bir şekil almiştir. Uzun zamandan beri kapali duran, unutulan yunan ve lâtin edebiyat ürünleri yeniden ortaya çikarilmiş, eski metinler çoğaltilmaya karşilaştirilmaya, açiklanmaya başlanmiştir. Matbaaciliğin yayilmasi ile bu metinler daha geniş bir alana daha çabuk yayilmiş, rönesans hareketi hizlanmiştir. Dante, petrarca, boc-caciodan sonra machiavelli (1469 - 1527), ariosto (1474 — 1533), tasso (1544 - 95) gibi yazarlar yetişmiştir. italyan rönesans hareketi yalniz edebiyat alaninda kalmamiş, güzel sanatlar alanina da yayilmiştir. Giotto (1266-1337), botticelli (144 - 1510), leonardö da vinci (1452 - 1519), michelangelo (1475 - 1564), raphael (1483 - 1520) gibi ressam ve heykeltiraşlar, brunellesehi (1337 - 1446), bramante (1455 -1515) gibi büyük mimarlar yetişmiştir. İtalyanin avrupa ile doğu ülkeleri arasindaki ticareti elinde tutmasi, avrupanin öbür ülkeleriyle sürekli münasebetlerde bulunmasi, italyan rönesans hareketinin buralarda da yayilmasini sağlamiştir.
    Fransada rönesans hareketi, paris üniversitesinde yunanca okutan gregorio tifemasin (1415 - 66) etkisiyle başlamiştir. Başlangiçta, ortaçağ düşünüşüyle hareket eden bilginler ve sanatçilar bu harekete karşi koymak istedilerse de engel olamamişlar, charles viii.in napoliyi ele geçirmesi fransizlari italyan, rönesans ürünleriyle doğrudan doğru ya karşi karşiya getirmiştir. Asil fransiz rönesans i françois i. zamaninda kendini göstermiş. bude ve scaliger gibi bilginler eski yunan üzerine araştirmalara hiz verirken, ronsard ile onun çevresinde birleşip plelade adini alan topluluk da eski eserlerden aldiklari ilhamla yeni bir fransiz edebiyati meydana getirmeğe başlamişlardir. Rabelais (1494 - 1553), ronsard (1524-85), montaigne (1533 - 92) bu hareketin en önemli yazarlaridir.

    Almanyada da rönesans, italyada okuyan öğrencilerin etkisiyle başlamiştir. johann reuehin (1452 - 1522), meanchton (1497 - 1560), en çok da hollandali erasmus (1467 - 1536) eliyle canli bir şekil almiştir.

    XV. yüzyil sonlarinda italyada padua, bolonya, floransa gibi üniversitelerde rönesans hareketini inceleyen ingiliz bilginleri yurtlarina dönünde oxford, cambridge üniversitelerinde bu hareketi yaymaya çalişmişlar; henry viii.nin koruyuculuğu ile ingiliz rönesanssina hiz vermişlerdir. William Shakspeare (1564 - 1616) bu devrin en büyük yazaridir.

    Rönesans hareketi, avrupalilar ve hollandaya da yayilmiştir. İspanyol cervantes (1547 - 1616), hoîlandali jerome boseh (1460 - 1516), pieter bruegel (1525 - 69) bu devrin önemli sanatçılarıdır.

    Rönesans hareketi, avrupalilarin eski yunan ve romanin en iyi sanat ürünleriyle karşi karşiya getirmiştir. Resimde, heykelcilikte ve mimarlikta yeni bir zevk ve anlayişa yol açmiş, eski edebiyat ürünlerini örnek tutarak eserler yazmak isteğini uyandirmiştir. Bu zamana kadar başta incil olmak üzere hemen bütün eserler lâtince yazilirken büyük yazarlar, eski ürünleri örnek tutan yazilarini kendi dillerinde vermeye çalişmişlardir. Bu da bir çok avrupa ülkelerinde millî edebiyatlarin kuruluşuna yol açmiştir.

    Eski yunan ve roma eserlerinde daha hür, daha çeşitli bir düşünce tarzi kendini göstermekteydi, ilerici kiliseler, bunlarla ortaçağin daracik düşünüş sistemi arasindaki ayriliği görmüşlerdir : bilim adamlari da bu hür düşünüşten ilham alarak araştirmalarinda, değişmez sanilan bir takim kurallara değil, deneye kendi buluşlarina önem vermişlerdir. böylelikle rönesans hareketinin sonlarina doğru bilimde de büyük bir ilerleme görülmüştür. copernicus (1473 - 1543), galileo (1564 - 1642), kepler 1571 - 1630) gök cisimlerinin hareketlerini, güneş sisteminin özelliklerini ortaya koymuşlar esrarli bir görünüşü olan simya ,van helmon (1577 - 1644). böyle (1627 - 94) eliyle modern kimya bilimine doğru gelişmiş; newton (1642 -1721) modern fiziğin, temellerini pare (1517 - 90) cerrahide, vesalius (1514 -64) anatomide yepyeni buluşlar ortaya koymuşlardir. harvey (1578 - 1658) kan dolaşimini bularak anatomi ve tipta büyük bir değişikliğe sebep olmuş; bacon (1561 - 1626), daha sonra descartes (1596 - 1650) deneyin, insan aklinin her çeşit araştirmada üstünlüğünü belirtmişlerdir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-09-15 06:02:23

    Cevap :
    Sözlükte AYDINLANMA ÇAĞI Nedir:

    1. Aydınlanma Çağı Felsefesi

    Aydınlanma Çağında insan ve aklın önemi nedir?

    Emmanuel Kant aydınlanmayı "Sapere Aude", aklını kullanma cesaretine sahip ol diye tanımlıyordu. Bu aydınlanmanın temel felsefesidir.

    Aydınlanmacılara göre hep geleneksel bağnaz gruplarca insanların akıllarını kullanmaları engellenmişti. Ancak artık insanlar kafalarını kullanmalı, başka etkilerle değil salt akıllarıyle hareket etmeliydi. Bu şekilde her türlü bağlardan, takımlardan sıyrılma aydınlanmış insanın özelliğini oluşturmaktaydı.

    Aydınlanmacılarda da önemli olan insandı. Aydınlanmacılar da Antik çağ sofistleri gibi "insanın her şeyin ölçüsü" olduğuna inanmışlardı. Ancak sofistlerin bilgilerin kişilere göre farklı algılanmalarını ileri sürerek aklı küçümsemelerine karşın aydınlanmacılar aklın sınırsız bir güce sahip olduğuna inanıyorlardı. Ayrıca aydınlanma çağı düşünürlerinin bir kısmı rationalizmin (akılcılığın) yanında akıla veri sağlayan amprisme (deneycilik) de önem vermekteydiler. Örneğin Descartes'in rationalist geleneğini sürdüren Francis Bacon'ın metodcu ve deneyci geleneğini sürdüren İngiliz amprist filozoflar T. Hobbes, J. Locke, Berkeley, Huma v.s. bunların belli başlılarıdır.

    Aydınlanma Çağı düşünürleri her türlü etkiden kurtulmuş bağımsız aklın, tüm kültür alanlarında büyük aşamalar katedeceğine inanıyorlardı. Onlara göre "Bilgi Kuvvetti ".
    Aydınlanmanın akılcı düşüncesi doğa üstü ve doğa dışı her şeye karşıydı. Bu nedenle gerçek olan doğada olandı.


    2. Aydınlanma Felsefesinin Dayandığı Temel İlkeler

    Aydınlanma felsefesinin temel ilkeleri nelerdir, özellikleri nasıldır?

    Aydınlanma felsefesinin dayandığı temel ilkeler şunlardır:

    • Rationalizm (Akılcılık): Aydınlanmacılara göre insan yaşamında akıl hemen hemen her şey demekti. Antik çağlardan beri insanı yükselten ve yücelten akıldı. İnsanı diğer canlılardan ayıran ve üstün yapan akıldı. Az akıllı insanlar her hangi bir canlı, akıllılar ise insandı. İnsanın insanı olması kadar, tüm insanlığını ilerlemesi ve mutluluğu kavuşması için gerekli olan akıl, akılcı düşünce ve evrensel akıldı.

    • Amprisme (Deneycilik): Aydınlanmacıların bir kısmı, akılcılığın yanında deneyciliğin de önemli olduğunu söylüyorlardı. Akılcı bir düşünüş gerçeğe erişmek için zaten deney yapardı. Doğru ve yanlışı anlıyabilmek için deney yapmak, bunların sonuçlarını ve verilerini akılcı bir düşünüşle değerlendirmek gerekiyordu. Deney aklın kullandığı bir metoddu.

    • Mutluluk: Aydınlanmacılara göre insanın mutluluğu öbür dünyaya yönelik bir çaba değil, bu dünyadaki yaşamıyla ilgiliydi. Çünkü insan rahat, kendine layık ve mutluluk içerisinde yaşamasını sağlar bir hale getiren yine insanın kendisiydi. İnsanlar varolduklarından itibaren doğaya kendilerini uydurdukları gibi, doğaya eğemen olmaya çalışarak yaşam standartlarını sürekli yükselmişlerdi. Bu insanın daha iyi, daha mutlu, insanca yaşaması demekti.

    Aydınlanma düşüncesine yine yaşamla ilgili Eudomanizm (Hazcılık) fikri yer almaktaydı. Buna göre insan iyi yaşamalı ve yaşamdan zevk almalıydı. Çünkü bir optimist görüş insanın kendisine ve diğer insanlara sevgi ve saygısını artıracaktı. Böyle dışa dönük, optimist insanlar aynı zamanda başarılı olanlardı. Eudomanist düşünce, aynı zamanda utilitarist (yararcı) görüşü de beraberinde getirmekteydi. Çünkü kendisi ile barışık olan insan, başkalarıyla da barışık olduğundan kendisini düşündüğü kadar, başkalarını da düşünecek ve onlara yararlı olacaktı.

    • Bilim ve Doğa: Aydınlanmacılara bilim ve doğaya çok önem veriyorlardı. Bilim zaten akılcılığın bir ürünüydü. XVII. y.y.'daki hayranlık uyandırıcı bilimsel gelişmeler, XVIII. y.y.'da özümsendi. Bu dönemde de bir önceki yüzyıldaki bilimsel gelişmeleri sürdüren üstün yetenekli bilim adamları vardı. Örneğin Euler, Lagrange ve Laplace matematik, fizik ve astronomi alanlarında bilimsel teorileri temel alarak bunları daha da geliştirdiler. Örneğin Laplace ünlü "Nebilöz Hipotezi" ile gök cisimlerinin gazlardan oluştuğunu ortaya koydu. Lavoisier kimyada devrim yaptı, Cavandish oksijeni keşfetti.

    Bilim adamları yanında düşünürler, hatta krallar bile doğa bilimleriyle ilgilendiler. Doğadaki yaşam, flora, fauna, doğa dengeleri hem ayrı ayrı hem birlikte bir ilginin alanlarıydı. Nitekim buradaki gelişmeler XIX y.y.'da ünlü bilgin Charles Darwin'in "Türlerin Kökeni" teorisiyle doruk noktasına erişecektir.


    3. Aydınlanma Felsefesinin Çeşitli Alanlardaki Görüşleri

    Aydınlanma felsefesinin bu alandaki görüşleri şunlardır:

    3.1. Devlet Görüşü

    Mekanist devlet görüşünün nitelikleri nelerdir?

    Aydınlanma çağının devlet görüşü "Mekanist" devlet görüşüdür. Buna göre devlet kendiliğinden oluşan organik kutsal bir varlık değildir. Bir tür "Contrat" sözleşme ile oluşmuş halkın hizmetinde olan bir kuruluştur. Onlara göre devlet bireylerin ilerlemesi ve refaha kavuşturulmasını amaç edinmiş bir kurumdan ibaretti. Aydınlanmacılar'dan Locke'un devlet anlayışı liberaldi. Locke kişilerin doğal haklarını esas almaktaydı. Rousseau'ya göre ise devlet kendini meydana getiren kişilerin yararlarının dışında davranamazdı. Ona göre devletin görevi kişinin hak ve özgürlüklerini garanti etmekdi. 

    Böylece aydınlanmacılara göre kişilerin ne düşündükleri neye inandıkları devleti ilgilendirmez. Devletin görevi, kişilerin hak özgürlüklerini korumak ve onların esenliğini rahat ve mutlu yaşamalarını sağlamaktı.

    3.2. Dinsel Görüş

    Aydınlanmacıların din anlayışı nasıldır?

    Aydınlanmacılara göre özgür bir devlette din özgürlüğü olmalı, devlet, din işlerine karışmamalıydı. Din, insanın vicdanı ile ilgili bir konuydu, kişiler toplumda dinsel inançlarıyla özgürce yaşayacaklar ve devlet, ülkeye zararı olmadıkça onlara karışmayacak hatta koruyacaktı. Devlet bu konuda yanlı olmayacaktı.

    Aydınmacıların dinsel görüşü "Doğal din" 'idi. Onlar buna akıl dini de diyorlardı. Bu akla uygun ve aklın benimsediği din demekti. Onlara göre doğal din her türlü dış form ve gelenekten bağımsız olarak insanın doğasında var olan bir dindi. Ancak bunların içerisinde Hristiyanlık ile doğal dini Locke ve Wolff gibi uzlaştırmaya çalışanlar da vardı. Onlara göre Tanrı buyruğu aklın üstündeydi, ama akla uygundu. Aydınlancıların dinsel görüşü daha çok deist (akıldini) idi. Temelde Theist (dindar) ile deist (akıl dini) aynı kökten "theo" Tanrı sözcüğünden kaynaklanmaktaydı. Ancak biri Grekçe "Theos", değeri de Latince "Deus" tan, türetilmişti. Deistlere göre Tanrı sadece insanın var ve yok olmasında vardı. Bunun ikisinin arasında, yani, yaşamda Tanrı tarafından verilmiş akıl yer almaktaydı.

    3.3. Eğitim Görüşü

    Aydınlanma Çağı filozoflarının eğitim görüşleri nasıldır?

    Aydınlanma Çağı'nın nationalist felsefesi eğitim düşüncesine de etki etmişti. Akıl her şeyin doğrusunu yapabilecek bir güce sahip olduğundan eğitim de akla uygun bir biçimde düzenlenmeliydi. Aydınlanmacılara göre insan aklı doğuştan Tabula Rasa idi, insan aklına eğitimle istenilen şekil verilecekti.

    Aydınlanmacılara göre, insan, aldığı eğitim ne ise oydu. Onlara göre bir insanda eğitim az olursa fikirler de az olurdu. Böylece aydınlanmacılar insanın doğuştan saf ve temiz olduğunu, daha sonraki şekillenmesinin, kişiliğinin eğitimle oluştuğunu  söylemekteydiler.

    İngiliz J. Locke, eğitim konusunda optimist (iyimser) bir görüşe sahipti. Locke'a göre on insandan dokuzunun kötü ya da iyi, yararsız ya da yararlı v.s. oluşu onların aldıkları eğitimin bir sonucuydu.

    Aydınlanmacılara göre eğitim metodunun temelini gencin sahip olduğu yeteneklerini geliştirici olması oluşturuyordu. Buna göre eğitim doğaya uygun olmalı yani eğitimin görevi, doğa verisi olan yetenekleri doruğa eriştirmek ve doğal gelişimini desteklemekti. Böylece çocuğa verilecek eğitim hem vücutsal ve hem de zihinsel olmalıydı. Örneğin Locke bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal, didaktik (öğretici), pratik beceriler ve seyahatlerden oluşan bir eğitimi birlikte önermekteydi. Aydınlanmacıların eğitim görüşleri ayni zamanda pragmatist (yararcı) idi. Buna göre eğitim yaşamda işe yarar olmaya göre planlanmalıydı.

    Fransız aydınlanmacılar da İngiliz aydınlanmacılar gibi doğal eğitim istemekteydiler. Onlara göre eğitimde metafizik doğmalara değil biyolojik ve fizyolojik olğulara yer verilmeliydi.  
    Fransız aydınlanmacılardan olan Julien Offrey de Lamethrie göre akılcı eğitime önem vermekteydi. Ona göre eğitimi az olanın fikirler de az olurdu. Diğer bir Fransız aydınlanmacı Etienne Bunnot de Condillac da akılcı eğitimi ve bunun yararcı olmasını önermekteydi.

    Claude Adrien Helvetius ise sansualist (duyumcu) eğitimin geliştiricisidir. Ona göre çeşitli insanların zihinleri arasında eşitsizlik tek bir nedenin, eğitimdeki eşitsizliğini eseriydi. Helvetius göre tüm insanlar zihinsel yönden doğuştan eşit yeteneklere sahiptiler. Bu nedenle insan aldığı eğitim ne ise öyle olmuştu. Helvetius ayrıca eğitimi sadece insanın geliştirilmesi yönünden değil, tüm toplumun geliştirilmesi yönünden  sınırsız bir güç olarak niteler.

    Louis Rene de Caradeux de la Chalotais ise laik eğitimin bir temsilcisidir. Ona göre insanların kültürel yönden geri kalmışlığının nedeni zihinlerin manastırlara ait kavramlarla doldurulmuş olmasıydı. Chalotais'ye göre toplumun refahı uygar bir eğitim gerektirmekteydi. O bir ulusal ve demokratik bir sistemi istiyordu. Eğitim metodunda ise doğaya uygunluğu önermekteydi. Bu konuda çocuklara uygulanacak öğretimde esas alınacak ilkeler, bizzat doğaya uydukları biçimdeki ilkeler olmalıydı. Ona göre doğa en iyi öğretmendi. Chalotais tüm ders kitaplarındaki türlü soyutlamaların temizlenmesini istemekteydi.

    Rousseau'ya göre eğitimin amacı insanları I' homme, citoyen (vatandaş) yapmak değil, I' homme naturel (doğal insan) yapmak olmalıydı. O'na göre çocuk ne hekim ne asker ne de din adamı olmamalıydı. O herşeyden önce insan olmalıydı. Bu görüşe göre insan önce insan olmalı, ondan sonra herhangi bir mesleğin insanı olmalıydı. Rousseau, Emile adlı eserinde eğitimin ilk görevinin, doğanın gelişimine engel olacak herşeyin baskı, metodunun ortadan kaldırmasını istemekteydi. Ona göre emir ve itaat çocuğun lügatında yoktu. Aynı esere göre çocuk belirli bir meslek için değil, insan olmak için eğitilmeliydi. Eğitimde sadece çocuğun aklına hitap edilmemeli, eğitim ve deney yaşantılarla da desteklenmeliydi. Böylece insan her yönüyle, tüm yetenekleriyle bir harmoni içerisinde gelişmiş bir varlık olmalıydı.

    Alman aydınlanmacılardan Johann Bernard Basedau'a göre eğitim, aydınlanma felsefesine uygun, akla ve yararcılık ilkelerine göre olmalıydı. Ona göre ülkenin mutluluğu ve güvenliği halkın mutluluğu ile orantılı olmalıydı, bunun en güvenilir amacı ise eğitimdi. Çocuklara bedensel ve zihinsel formasyon sağlayacak bir eğitim verilmeli, okullar kiliseden bağımsız olmalıydı. Okullarda çocuklar herkes için yararlı, yurtsever ve mutlu bir yaşam için eğitilmeliydi.

    Basedau Plilantropin (insan sevgisi) adlı ilkokul, öğretmen okulu ve eğitim enstitüsünden oluşan bir eğitim kurumu açmıştı. Bu okulun eğitim sistemi doğa, okul ve yaşamın harmonik biçimde birleştirilmesi oluşturuyordu.

    Gothold Ephraim Lessing ise insanlık eğitim görüşünü benimsiyordu. Ona göre insanlığın eğitimi tek tek fertlerin eğitimi gibi kademelerden oluşmaktaydı. Böylece tek tek birey ile tüm insanlık arasında bir paralellik vardı. Lessing'e göre eğitim, her bir insanda gerçekleşen bir aydınlanmaydı. Her bir insan için eğitim ne ise, bütün insan soyu için de oydu.

    Merquise de Condorcet'ye göre ise dünya var olduğu sürece insanın mükemmelleşme olanakları içerisinde gerçek bir sonsuz gelişme vardı. Eğitim, insan soyunun bu sürekli gelişmesini daha yüksek ve mükemmelleşmiş biçim erişmesini sağlayacaktı.

    Condorcet, insanın doğal olarak iyi olduğunu ve onun eğitim ve öğretimle mükemmelleştirilebileceği konusunda optimist bir görüşe sahipti. Ona göre okullar insanlara kendi haklarını gerektiği gibi koruyacak ve gereksinimlerini karşılayacak bir formasyon kazandıracaktı. Condercet'in eğitim görüşünün temelinde özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve laiklik vardı.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.