Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Balıkesir hakkında genel bilgi

Balıkesir Şehri Hakkında Bilgi. Balıkesir şehrinin özellikleri nelerdir İsmi nereden gelir.

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-05-14 04:49:38

    Cevap : Genel Bilgiler
    Yüzölçümü: 14.299 Km2
    Nüfus: 1.118.313 (2008) 
    İl Trafik Kodu :
     10

    Balıkesir, Marmara ve Ege Denizine kıyı veren Türkiye'nin en çok adasını bünyesinde barındıran tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle gerçek bir turizm cennetidir.

    Temiz deniz suyunun kumlu plajlara kavuştuğu, parlak yeşil renkli zeytinliklerle sarılmış koyları, irili ufaklı adaları, dünyada oksijenin en çok bulunduğu Homeros'un destanındaki İda Dağı, insanlara binlerce yıldır şifa dağıtan termal kaynakları ile Balıkesir, ülkede turizmin ilk başladığı yerlerdendir.

    BALIKESİR  TARİHÇESİ
    Eski çağlarda (Balıkesir ve civarında  Misya’lılar  yaşamaktaydı. Bağımsız bir devlet kuramayan Misyalılar; Truva, Hitit, Frig, Pers (İranlılar), Büyük İskender ve Bergama krallıklarının egemenliği altında yaşamışlardır. Bergama kralının ölümünden sonra M.Ö. 1129’da Romalıların eline geçti. Romalılar bölgeyi, vergi ve kölelik sistemleriyle uzun süre sömürmüş ve baskı altında tuttular. M.S. 395’te Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı diye ikiye ayrılmasından sonra; başkenti Kostantinopolis (İstanbul) olan Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) nda kalan Balıkesir bölgesi için, yeni ve uzun bir dönem başlamış oldu. Askeri ve ekonomik yönden oldukça güçlenen Bizans İmparatorluğu bu bölgedeki hakimiyetini uzun yıllar sürdürdü.
        Hz. Muaviye zamanında Müslüman Araplar, fethedileceği Hz. Peygamber tarafından müjdelenen başkent Konstantiniyye’yi almak  için sefere çıktılarında bölge ilk defa Müslümanlarla karşılaştı ve MS. 670-678 yılları arasında Arapların idaresinde kaldı. İslam ordusu, 678 yılına kadar aralıksız 5 yıl süren kuşatma altında tutmasına rağmen şehri almaya muvaffak olamayınca geri çekildi. Ancak iç savaşlar ve dış saldırılar karşısında iyice zayıflayan Bizans, sonunda derebeylerin eline kaldı.
        1071’de Alparslan’ın Bizans İmparatoru  Romanos Diogenes’e karşı kazandığı Malazgirt savaşıyla Anadolu’nun kapıları Türklere tamamen açılmıştı. Fetihlerle birlikte toplu göçler de devam etti. Böylece Anadolu’da Türk dönemi başlamış oldu. Anadolu’da Selçuklu Devletini kuran Kutalmış oğlu Süleyman, İznik’ten sonra Çanakkale, Adalar Denizi (Ege), Lidya ve İyonya taraflarını da ele geçirdi. 1076’da Misya şehirlerini Bizanslılardan alarak Türk hakimiyetine kazandırdı. Ancak Haçlı seferlerinin neticesinde ve I. Kılıç Arslan’ın da vefatından sonra Selçuklular Bati Anadolu’dan çekilmek zorunda kaldılar. Misya şehirlerini tekrar ele geçiren Bizanslılar, buralardaki Türk halkına karşı toplu kıyım harekatına başladılar.
       1206 yılından itibaren Selçukluların Uç Beyliklerinden olan Türkmenler Misya kentlerine, özellikle Edremit Körfezi civarına akınlara başladılar. Bizanslıların çoğu buraları  Türklere  bırakarak   bölgeyi   boşalttılar.    Moğol   baskınından   kaçan   Türk kabileleri de 1260 yıllarında Batı Anadolu ve Marmara Bölgesine gelip yerleştiler ve bölgedeki Hıristiyan nüfus kadar bir çoğunluğa ulaşıp, buraları Türkleştirdiler. Türkmenlerin dışında diğer Türk boylarına mensup pek çok köylü, tüccar ve zanaatkar da Türkistan’dan gelip bölgeye yerleşti. Bu tarihlerde Selçuklu Devleti iyice zayıflamış ve merkeze uzak bölgelerde kontrolü kaybolmuştu.

                Selçuklu devleti zamanında Anadolu’nun batısına yerleşen bazı Oğuz boyları buralarda “Uç Beylikleri” kurdular. Hem Selçuklu sınırını koruyan, hem de Bizans içlerine akınlar düzenleyen bu uç beyliklerinden bir tanesi de; Batı Anadolu’daki Misya’da XIII. yüzyıl sonlarında kurulmuş olan Karesi Beyliğidir. “Karesi” kelimesi, bölgeye beraberinde büyük bir Türkmen grubuyla gelen ve daha önceleri Selçuklu Devletinin önemli bir komutanı olan Karesi Bey (Kara İsa) isminden doğmuştur. Selçuklu Devletinin yıkılmasından bir süre önce diğer uç beyleri gibi Karesi Bey de bağımsızlığını ilan ederek, 1300 yıllarında bölgede Karesi Beyliğini kurdu. Kendi ismiyle anılan Beyliğinin  sınırlarını, Bizanslıların zayıflığından ve beraberinde bulunan Sarı Saltuk’un adamlarından faydalanarak daha da genişletti. Karesi Beyliği, merkez yaptığı Balıkesir’den başka; Bergama, İvrindi, Ayazmend (Altınova), Edremit, Kemer Edremit (Burhaniye), Bayramiç, Ayvacık, Ezine, Fırt (Susurluk), Bigadiç ve Sındırgı yerleşim yerlerine sahipti. Bu yıllarda Karesi Beyliği, deniz gücü bakımında komşusu bulunan Osmanlı Beyliği hükümetinden daha güçlü durumdaydı. Karesi Bey’den sonra yerine geçen Aclan Bey zamanında, Osmanlı Beyliği ile çok iyi münasebetler kuruldu. Hatta oğul Dursun Bey Bursa’da Orhan Gazi’nin yanında bulunuyordu. Aclan Bey’den sonra başa geçen en büyük oğlu Demirhan Bey ise halkına karşı zulüm derecesinde kötü davranmaktaydı. Bu durumdan şikayetçi olan halk ve beyliğin ileri gelenleri; Bursa’daki Dursun Bey’i davet ettiler. 1345 yılında Orhan Gazi ile birlikte gelen Dursun Bey, Bergama kalesine sığınan ağabeyi Demirhan Bey tarafından öldürüldü. Bu duruma çok üzülen Orhan Gazi, halkın ve ileri gelenlerin de isteği üzerine Karesi Beyliği topraklarını Osmanlı’ya kattı.

                Henüz kuruluş döneminde bulunan Osmanlı Devleti, Karesi Beyliği’nin katılımıyla oldukça güçlendi. Ayrıca Karesi’nin ileri gelen kumandanlarından Evrenos Bey, Hacı İlbey, Ece Halil ve Gazi Fazıl Beylerle büyük bir askeri destek kazandı. Nitekim bu beyler, Osmanlı askerî akınlarının başarılı olmasında önemli rol oynamışlardır. Özellikle Karesi Beyliğinden intikal eden güçlü donanma ile Osmanlı ordusu, Rumeli taraflarına kesin zaferlerle sonuçlanan seferler yaptı. Böylece Osmanlılar; kendi rızalarıyla bu beyliğe iltihak eden halkla büyük bir Türk kitlesi, değerli komutanlarla da askeri güç ve iyi bir donanma kazanmış oldu.
                Orhan Gazi Karesi’yi, merkeze bağlı bir sancak haline getirip, adını da değiştirmeden Karesi Sancağı yaptı. Sancağın merkezi olan Balıkesiri’ye, oğlu  Şehzâde Süleyman’ı sancak beyi olarak tayin etti. Böylece Karesi, aynı zamanda bir Şehzâde Sancağı oldu.
                Yıldırım Beyazid’in 1402’de Timur’a Ankara’da yenilmesinden sonra Balıkesir ve civarı da Timur ordusunun yağmasına maruz kalmıştır. Duraklayan Osmanlı Devleti topraklarında beylikler kurulmaya ve kardeşler de aralarında taht kavgalarına başlamıştır. Bu durum Timur’un Anadolu’dan çekilmesine ve Çelebi Mehmed’in Osmanlı Devleti’ni tekrar toparlamasına kadar sürmüştür.
                Tekrar eski dirlik ve düzenine kavuşan ülke; ilerleme ve yükselme dönemlerinde zaman zaman meydana gelen kıtlık (1502), çekirge salgını, (1525), medrese talebeleri (suhte) isyanı (1572) ve diğer isyanlar gibi bir takım olumsuz olaylara sahne olmuş, Balıkesir ve civarı da bu hadiselerden etkilenmiştir.
                XVII yy. sonlarında meydana gelen göç hareketlerinde Balıkesir yöresine çok sayıda Yörük, Türkmen ve Çepni gibi muhtelif Türk boyları gelip yerleşmiştir. İleriki yıllarda da devam eden göç problemini kökünden halletmek isteyen devlet, XIX. yy.da planlı bir iskan politikası takip ederek göçebe halde yaşayan pek çok aşiret ve topluluğu uygun yerlere yerleştirerek onların yerleşik düzene geçmelerini sağlamış oldu.
                Osmanlı Devleti idaresi altındaki Karesi; devletin kuruluş ve yükseliş dönemlerinin sevinç ve refahını yaşamış;  duraklama ve gerileme dönemlerinin de üzüntü ve sıkıntılarına ortak olmuştur. Böylece gerek ülke genelinde ve gerekse bölgede yaşanan ekonomik, siyasî, askerî, idarî pek çok olaylar neticesinde, Osmanlı Devleti’nin son dönemleri sayılabilecek 1800’lü yılların sonlarına gelinmişti.
                Osmanlı Devleti’nin aldığı dış borçları ödeyemeyerek mali iflas yaşaması sonucu  alacaklarının tehlikeye düşmesinden korkan Avrupa Devletleri, 1880’de Duyûn-ı Umûmiye (Genel borçlar) idaresini kurdurdular. Duyûn-i Umûmiye şubeleri ile devlet gelirlerinin bir kısmını doğrudan topladılar. Memleketin her yerinde olduğu gibi, Balıkesir, Ayvalık ve Bandırma gibi bölgenin yüksek gelirli yerlerinde de yıllarca faaliyet göstermişlerdir.
                Balıkesir, Osmanlı Devletinin “93 harbi” diye anılan 1877-1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı ve  1912-1913 yıllarında Balkan Harbi’nde yenilmesi sonucu Balkanlardan çok sayıda göç almıştır.  Rus ve Bulgarların katliamından kaçabilen pek çok insan Balıkesir ve civarına gelmiş ve yerleşmişlerdir. Ayrıca Rusların eline geçen Kafkasya toprakları ve özellikle Kırım’dan da kitleler halinde gelen insanlar bölgenin muhtelif yerlerinde iskan edilmişlerdir.
                1914-1918 yılları arasında cereyan eden I. Dünya Harbine giren Osmanlı Devleti askerlerinin çarpıştığı pek çok cepheden bir tanesi de, bölgedeki Çanakkale Savaşıdır. Bu savaş, ülkenin her tarafında olduğu gibi Balıkesir’i de menfi olarak etkilemiştir. I. Dünya Savaşından yenik çıkan ve oldukça zayıf düşen Türklerin bu durumunu fırsat bilen Yunanlılar, gözlerini Batı Anadolu topraklarına diktiler. Yunanistan’ın buraları işgal etmesini diğer Avrupa devletleri de desteklediler. İtilâf devletlerinin tehditleri altında bulunan ve yeterli askeri, silahı olmayan, devletin de aciz kaldığını gören Türk halkı, müdafaa cemiyetleri kurmaya başladılar. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e giren Yunanlılar işgallerini Anadolu’nun içlerine doğru yaymaya başladılar. Balıkesir bölgesinde ilk defa 29 Mayıs’ta Ayvalık işgal edildi. Yunanlılara karşı ilk silahlı mücadele Ayvalık’ta gerçekleşti. Bu arada Balıkesir’de 18 Mayıs’ta Vehbi (Bolak) Bey’in başkanlığında “Redd-i İlhak” heyeti oluşturuldu. Alaca Mescid’de oluşturulan 41 kişilik bu heyet hemen faaliyetlere başladı.26-31 Temmuz 1919 ve 16-22 Eylül 1919 tarihlerinde yapılan I. ve II. Balıkesir Kongreleri neticesinde her bölgede Kuva-yi Milliye teşkilatları kuruldu.
                Milli Mücadele için İstanbul’dan Balıkesir’e gelen yüzbaşı Kemal hemen askeri birlikler oluşturmaya başladı. Bu birlikler işgali önlemek için yer yer Yunanlılarla çarpışmaktaydı. Soma ve Akhisar cephesi bunların en önemlisiydi. Fakat yeterli asker ve silahı bulunmayan Milli kuvvetler; hem sayıca çok hem de teçhizat olarak güçlü Yunan karşısında ancak bir yıl dayanabildiler.
                Soma-Akhisar cephesinin dağılmasıyla, 22 Haziran 1920’den itibaren Yunan işgali içerilere doğru yayılmaya başladı. Halka da çok eziyet eden Yunanlıların en büyük yardımcıları, daha önceden buralarda yaşayan yerli Rumlardı. Yıllarca beraber yaşayan bu insanlar, şartlar değişince daha önceden kendilerinden hiç bir kötülük görmedikleri Türklere ihanet etmekteydiler. Kazaları işgal eden Yunanlıları, Kuva-yi Milliye güçleri hiç bir zaman rahat bırakmamış, direniş ve baskınlarla onları yıldırmışlardı. Bu arada Anadolu’da Türk halkını Yunanlılar’a karşı direnmeye çağıran ve düzenli bir ordu kurmaya çalışan Mustafa Kemal’e Balıkesir’liler destek vermişler ve işbirliği içerisinde olmuşlardır. Türk Milli Mücadelesi açısından bu şehrin çok ayrı ve özel bir yeri bulunmaktadır. Sakarya zaferiyle Anadolu topraklarının sahibi olduğunu bir defa daha ispatlayan Türkler, 9 Eylül 1922 de İzmir’de Yunanlılar’ın denize dökülmesiyle Kurtuluş Savaşından başarıyla çıkabilmiştir. Eylül ayının ilk haftasındaki 3-4 gün içinde bütün Balıkesir ve kazaları kurtulmuştur. Bu arada Osmanlı Devleti de yerini Türkiye Cumhuriyeti Devletine bırakarak tarih sahnesinden çekilmiştir.

    İdari Yapı: (1345-1922)
    Osmanlı Devletinin klasik döneminde eyalet sistemi uygulanmaktaydı. İmparatorluk, idari teşkilatın en büyük parçası olan eyâletlere, eyâletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar da nahiyelere, köylere  bölünmüşlerdi. İdari teşkilatlanmasında Karesi; merkezi Kütahya olan Anadolu Eyaletinin bir sancağı durumundaydı. Karesi Sancağı da merkez kaza Balıkesir olmak üzere kazalara ayrılmış ayrılmıştı; Bigadiç, Sındırgı, Baş Gelenbe (Gelenbe), Kemer Edremid (Burhaniye), Edremid, Ayazmend (Altınova), Kozak, İvrindi, Manyas, Fırt ma‘a Şamlı (Susurluk) ve 1786’da dahil edilen Ayvalık. 1816 yılına kadar Anadolu Eyaletine bağlı olan Karesi Sancağı, bu yıllarda Hüdavendigâr ve Kocaeli Eyaleti adıyla kurulan eyalete bağlandı ve “mütesellim”ler tarafından idare edilmeye başlandı. Karesi Sancağı 1841’de yeni teşkil edilen Hüdavendigâr Eyaletine bağlandı.           
                Karesi ile beraber Erdek Livası ve Ayvalık Liva haline getirildi. 1864 yılına kadar Karesi Livası Mutasarrıflıkla idâre edilmekte olup doğrudan merkeze bağlı liva idi. Erdek ve Ayvalık  livaları  ise  Kaymakamlıkla  yönetilmekte  olup  bağımsız  liva değillerdi. 1845 yılında bir ara Hüdavendigâr’dan ayrılan Karesi, Aydın’dan ayrılan Mağnisa (Manisa) ile merkez Mağnisa olmak üzere birleşerek vilayet olmuşlardır. Ancak bu kısa sürmüştür. Daha sonra Karesi tekrar Hüdavendigâr’a bağlandı. Bu dönemde Karesi Livasına bağlı olan kaza sayısı önceleri 17 iken, daha sonra 22’ye kadar yükselmiştir. Erdek Livasının başta 4 olan kaza sayısı müteakip yıllarda 8 olmuştur. En az kazaya sahip olan Ayvalık Livasının sadece iki kazası vardı.
                1864 yılında çıkarılan “Teşkil-i Vilâyet Nizamnâmesi” ile idari teşkilatta yeni bir yapılanmaya gidildi ve bunun sonucunda Karesi sancağının kaza sayısı azaldı.  Karesi Sancağı’nın daha önce 22 kazası olan kaza sayısı bu dönemde 8’e düştü. Önceden kaza olan diğer on beş kaza, bu dönemde nahiye olarak yapılandırıldılar.
                Karesi, 1881’de yapılan yeni bir düzenlemeyle Hüdavendigâr Vilâyetinden ayrılarak vilayet oldu ve bir vali tarafından idare edilmeye başlandı. Biga’nın da ilavesiyle toprakları genişletilen Karesi Vilayetinin iki Sancağı bulunuyordu: birincisi, 7 kazaya bölünmüş olan Karesi Sancağı; ikincisi, 4 kazası olan Biga Sancağı.
                Yedi yıl kadar vilayet olan Karesi; 1888’de tekrar Hüdavendigâr vilayetine bağlı bir sancak haline getirildi. 1909’da herhangi bir yere de bağlı olmayan müstakil bir livadır. Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar bu şekilde devam etmiş olan Karesi, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla Balıkesir vilayeti yapılmıştır. Müstakil Liva olan Karesi bu dönemde merkez kaza olan Balıkesir ile birlikte dokuz kazaya sahiptir.
     
    Fiziki Özellikler
    COĞRAFİ KONUM
    Balıkesir, coğrafi konum itibariyle Marmara Bölgesi‘nde batıdan Ege Denizi’ne, kuzeyden Marmara Denizi’ne olan kıyıları bakımından önemli bir yerde bulunmaktadır. Ege Denizi’ne olan kıyılarının uzunluğu Ayvalık ilçesinde 54 km, Burhaniye ilçesinde 12 km, Edremit ilçesinde 32 km, ve Gömeç ilçesinde 17,5 km olmak üzere toplam 115,5 km’dir. Marmara Denizi’nde kıyı uzunluğu ise Bandırma ilçesinde 60 km, Erdek ilçesinde 34,5 km, Gönen ilçesinde 8 km ve Marmara ilçesinde 72,5 km olmak üzere toplam 175.km ‘dir. (Toplam:290,5km)
    1. Fiziki Özellikleri
    Yüzölçümü 14.299 km² olan Balıkesir, kuzeydoğuda Bursa, güneydoğuda Kütahya ve Manisa, güneybatıda İzmir, batıda Ege Denizi ve Çanakkale iline komşudur. 39º40’ kuzey enlemler ile, 26º28’ doğu boylamları arasında yer almaktadır. İl sınırları hem Marmara hem de Ege Bölgesi içerisinde dağılmıştır.Fazla engebeli olmayan Balıkesir ili yer şekilleri, büyük ölçüde dalgalı düzlüklerden oluşur. İl alanının yarısından fazlasını kaplayan plato düzlükleri akarsu vadileriyle parçalanmış durumdadır. Yüksekliği 2000 m’ yi bulmayan ilin , genel görünümde kuzey kesimini, Karadağ’ın batı uzantıları engebelendirir. İlin güneydoğu ve güneybatı kesimleri daha dağlıktır. Güneydoğuda Alaçam Dağları’na bağlı Ulus Dağ’ının doruğu 1769 metreye ulaşır. Güneybatı-kuzeydoğu doğrultusundaki Kaz Dağları, il sınırındaki Karataş Tepesinde 1774 m’lik bir yükseklik bulur.

    A.1.DAĞLAR
    Karadağ: Gemlik ve Bandırma arasında bulunan zirveden aşağı Yeni Paleozoik, Mezosoik ve Tersiyer’e ait kayalardan örtülerden oluşmuş ve eteklerinde Neojen çökellerin bulunduğu 767 m yükseklikte bir kütledir.
    Edincik Dağı: Bandırma ve Erdek körfezlerinin güney tarafında bulunan, güneyinde Neojene ait birimler , doğusunda billuri kalkerlerle, şistler, batısında ise amfibollu şistler bulunur.
    Kapıdağ: Eski bir kütle olan Kapıdağ Yarımadası’nın en yüksek yeri 803 m olup , eskiden kıyıya yakın ve ada durumunda olan arazinin hem doğudan hem batıdan iki ayrı kordon ile karaya bağlanması ile oluşmuştur. Bu iki kordon arası başlangıçta bir göl iken zamanla bataklığa dönüşmüş ve bugün kara ile birleşmiştir.
    Sularya, Gelçal(Keltepe) Dağları: Manyas’ın güneyinde Susurluk- Kocaçay vadilerinin arasında uzanan bir çift masif, doğuda Sularya (600) Dağı adını alır. Gelçal Dağları da kütlevi olup, en yüksek yeri 881 m’dir.
    Çataldağı(Kepez): Manyas havzasının güneyinde Susurluk- Mustafa Kemal Paşa çaylarının açtığı vadiler arasında iki zirveli bir masiftir. En yüksek yeri 1336 m ‘dir.
    Alaçam Dağları: Balıkesir’in güneydoğusundaki engebeyi teşkil eden bu dağlar doğu ve batı yönünde uzanırlar. Kütahya sınırları ile Dursunbey’ in güneyindeki saha , Sındırgı’nın kuzeyindeki sahayı kaplar. En yüksek yeri 1615’dir.
    Madra Dağı: Bu dağlara üzerindeki en büyük yerleşmeye bağlı olarak Kozak Dağ’ı adı da verilmektedir. En yüksek zirvesi 1338 m olup, Marmara ve Ege’yi birbirinden ayırır ve su bölümü çizgisini meydana getirir.Bu dağlar, İvrindi ilçesinin 4 km batısında, Musluk Dağı üzerinden Kazdağı’ nın devamı olan Aykaya Dağı ile birleşir.
    Kazdağı: Edremit Körfezi’nin kuzeyinde batı – güneybatı doğu- kuzeydoğu yönlü morfolojik uzanışı ile iki çöküntü arasında bir duvar gibi görünen kütlenin en yüksek yeri Babadağ olup, 1767 metredir. Bu dağ ilkçağ ve mitolojide İda Dağı olarak geçer.
    Hodul Dağı: Biga Yarımadası’nın kuzeydoğusunda bulunan bu dağ geniş bir masif olup, en yüksek yeri 610 m’yi bulur.

    A.2. OVALAR
    Gönen Ovası
    Gönen Ovası: Denizden yüksekliği 30 m olan ve Gönen Çayı’nın yatağı boyunca uzanan ova, Manyas Gölü çukurundan eski alüvyonlardan oluşan bir eşik ile Marmara Denizi’nden de 100 m’ yi aşan bir sırtla ayrılmıştır.
    Manyas Ovası: Alanı 110 km² olup, Manyas Gölü’nün güney taraflarında bulunan ve doğu batı istikametinde uzanan ova, alüvyonların Manyas Gölü’nün bugünkü seviyesine göre birikmesi ile meydana gelmiştir.
    Balıkesir Ovası: Alanı 140 km² olup, Batı Anadolu’da, Marmara Bölgesi’nin güney bölümünde, Edremit- İvrindi ovalarıyla birlikte batı doğu doğrultulu alçak bir saha üzerinde bulunan Balıkesir şehri, kendi adı ile anılan verimli ovayı batıdan sınırlayan düz sırtlı tepelerin yamacında kurulmuştur.
    Körfez Ovaları: Turfanda sebze ve meyve yetiştirilen ve Akdeniz ikliminin tipik şekli görülen bu ovalar; Edremit Ovası, Burhaniye Ovası ve Altınova’dan oluşmaktadır.

    A.3. AKARSULAR
    Susurluk Çayı: Balıkesir ili topraklarına Kütahya sınırlarından katılan Susurluk Çayı kuzeye dönerek Balıkesir Ovası’nın doğusundan geçer, Marmara Denizi’ne dökülür.

    Gönen Çayı: Kazdağları’nın kuzey eteklerinden doğan Gönen Çayı, Kalkım ve Pazarköy çevresindeki küçük dereleri bünyesine aldıktan sonra büyür ve güneybatı – kuzeydoğu doğrultusunda dar boğazlardan geçerek Gönen Ovası’na oradan da Misakça’nın batısından Marmara Denizi’ne dökülür.
    Koca Çay: Madra Dağları’ndan kaynaklanan akarsu,, Manyas Gölü’ne dökülür. Daha sonra gölden çıkarak gölün suyunu Karadere vasıtasıyla Susurluk Çayı’na boşaltır.
    Havran Çayı:Uzunluğu 36 km olan ve Madra Dağları’nın kuzey ve batı yamaçlarıyla, Kaz Dağları’nın güney kesimlerinden doğan küçük derelerin beslediği akarsu, ormanlarla kaplı vadiler içinden geçer. Havran Ovası’ndan sonra Burhaniye İlçesi’nin 1,5 km güneyini görerek, Edremit Körfezi’nde Ege Denizi’ne dökülür. İlimiz sınırları içinde bu akarsulardan başka çok sayıda küçük çay ve dereler bulunmaktadır.

    İklim
    Balıkesir ilinde, Akdeniz ikliminin yanı sıra il genelinde yer yer Karadeniz ve Karasal ilklimin etkisi de görülür.

    Ege kıyılarında yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve genellikle yağışlı Akdeniz iklimi , Marmara kıyılarında ise Karadeniz ikliminin etkisiyle yazlar nispeten serin geçmektedir. Kıyılardan iç kesimlere gidildikçe karasallık eğilimi göstermekte ve kışlar daha soğuk hissedilmektedir.

    Bitki Örtüsü ve Fauna
    Flora
    İlimizin toplam arazi varlığının yaklaşık % 45 i orman arazisi, %32’si kültür arazisi, % 8’i çayır ve mera, %15’i kullanılmayan arazidir. İlin orman varlığının büyük bir kısmı Dursunbey, Bigadiç, Sındırgı, İvrindi ve Edremit ilçeleri civarında toplanmıştır. Orman varlığının büyük bir kısmı karaçam ve kızılçam, kayın, gürgen, meşe, söğüt, ılgın, çınar ağaçlarından ve zeytinliklerden oluşmaktadır. Yine bu ağaç türlerinin yanı sıra Kazdağları’ nda Kazdağı Göknarı, Susurluk, Kepsut, Bandırma ve Gönen civarında kayın, gürgen, ve meşe türleri bulunmaktadır. Kapıdağ Yarımadası ağaç türleri açısından oldukça zengindir. Ayrıca Korucu ve Bigadiç civarında kestane, Gönen ormanlarında ıhlamur, Kepsut civarında kekik, sumak, Kazaağları’nda adaçayı, dağ nanesi, kantaron, karabaş otu, pelin, defne, biberiye...vb. bitkiler bulunmaktadır.
    Ege kıyılarında makilere rastlanır. Palamut meşeleri ve zeytinliklerin kapladığı alan çok geniştir. İl’de zeytincilik özellikle Edremit, Ayvalık, Burhaniye, Bandırma ve Erdek’te önem kazanmıştır.
    Fauna
    İlimiz, Anadolu’ya kuzeybatıdan giren paleoartik bölgedeki en önemli kuş göç yollarından biri üzerinde bulunduğundan, her yıl değişik türden 3 milyona yakın kuşun barındığı, konakladığı ve kuluçkaya yattığı uğrak yeridir.

    Özellikle Bandırma Kuş Cenneti Milli Parkı’nın ilimiz sınırları içinde bulunması nedeniyle kuş türleri yönünden oldukça çeşitlilik göstermektedir. Özellikle dalgıç ,tepeli pelikan, kaşıkçı, karabatak, gri balıkçıl, flamingo, kuğu, doğan, bıldırcın, turna,, su tavuğu, bataklık kırlangıcı, ağaçkakan, ispinoz, sığırcık...vb.
    İlimizin iki denize de kıyı vermesi nedeniyle balık türleri ile de zengin olduğunu görüyoruz.Tatlı su balıkları olarak; sazan, kızılkanat, turna balığı, filise, yayın ve kavinne, deniz türlerinden; sardalya, hamsi, levrek, istavrit,lüfer, palamut, orkinos, kefal, kalkan, uskumru, sinagrit bol olanlardan İlimizde, karasal hayvan türleri, ormanların bulunduğu Dursunbey, Bigadiç, Sındırgı, İvrindi ve Edremit ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. En çok görülen türler; Kirpi, gelincik, keklik, Akdeniz köstebeği, benekli kaplumbağa, Trakya kertenkelesi, çukurbaşlı yılan, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, andık vb... ‘dir.
    İlimizde yaban hayatı koruma alanları;
    - Dursunbey- Alaçam Dağları
    - Erdek – Kapıdağ Yarımadası
    - Gönen – Yosunludağ
    - Ayvalýk- Adaları Tabiat Parkı
    - Kazdağı Milli Parkı
    - Bandırma Kuşcenneti Milli Parkı’dır.

    Korunan Alanlar(Milli Parklar)
    ULUSAL PARKLAR
    Bilimsel ve estetik bakımdan ulusal ve uluslar arası ender bulunan doğal ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip doğa parçaları Milli Park olarak ayrılmaktadır. Balıkesir İli’nde 2 adet Milli Park bulunmaktadır.
    a) Kuşcenneti Milli Parkı:
    İlçe: Bandırma
    Alanı: 64.0
    Kaynak Değerleri: Ornitoloji
    Rakım: 15 m.
    Ulaşım: Bandırma’ya 19+000 km (Asfalt)
    Balıkesir’e 85+000 km (Asfalt)
    Milli Park Müzesi: 0 266 735 54 22
     

          Gözetleme Kulesi
    Balıkesir ilinin, Bandırma ilçesi sınırları içinde yer almaktadır. Marmara Denizi’nin güneyinde, Uludağ ve Biga Yarımadası arasında uzanan bir çöküntünün tabanını Kuş ve Uluabat (Apolyont) gölleri ve bu göllerin çevresinde yer alan geniþ ovalar , kenarlarını ise yüksek dağ ve yaylalar oluşturmaktadır. Doğu - batu doğrultusunda uzanan Kuş Gölü’nün n uzunluğu 20 km, geniþliği 14 km ‘dir.
    Kuþ Cenneti’nde canlı ve cansız varlıkların kendi aralarındaki ilişki, olağanüstü bir özellik gösterir. Kuşkusuz bu ekosistemin farklı elemanlarının birleştirip bütünleyen ve onlara dinamik bir yaşam ortamı sağlayan gölün ılık sularıdır.
    Flora: Göl kıyılarında bitki topluluğunun en gür olduğu yer kuş cennetidir. Özellikle Göl kıyıları yaz aylarında suların çekildiği yerler zengin bir bitki örtüsü ile kaplanmaktadır. Kuş Cenneti’nde en çok görülen bitki türü söğüttür. Kıyılarda ise düğün çiçeği, ılgın,hasır otu, kamış, süsen, saz, ayakotu, kındıra ayrıca meşe palamut, zeytinlikler, kızılçam, karaçam, kayın, gürgen, çınar ıhlamur ve kızılağaç dişbudak da görülmektedir.
                                                                                          
     
                                                                                 Pelikanlar
    Fauna: Göl biyolojik üretim yönünden ülkemizin en verimli göllerinden biridir. Başta su kuşları olmak üzere çok zengin bir yaban hayata sahiptir. Nesli tükenmekte olan türlerden Tepeli Pelikan , Kaşıkçı, ve Çeltikçi’nin büyük üreme kolonileri bulunmaktadır. Tatlı Su İistakozu gölde bol miktarda bulunmakta olup, ticari amaçla avlanır. Gölde 20 den fazla balık türü yaşamaktadır. Başlıcaları sazan, yayın, turna, tatlısu kefali, filise, karabalık, ve acıbalıktır. Pürtüklü semender, yeşil kurbağa, ağaç kurbağası, ile ince kertenkele, benekli kaplumbağa kar faresi koruma altına alınan türlerdir. Kirpi, köstebek, , uzun ayaklı yarasa göl çevresinde yaşayan başlıca türlerdir.
    1938 yılında Avusturya’lı doğa bilimci Kurt KOSWİG, İstanbul Üniversitesi Biyoloji bölümünde çalışırken, Milli Parkın bugünkü bulunduğu yeri görmüş, bu olağanüstü ornitolojik değeri belirleyerek, buraya ‘Kuşcenneti’ adını vermiştir. Saha, 1959 yılında orman rejimine alınarak koruma altın alınmış ve Milli Park olarak ilan edilmiştir.
    Park, Kuş Gölü’nün kuzeydoğusunda , göl suları, söğüt korusu ve sazlıkların sağladığı beslenme, güvenlik, barınma ve üreme olanakları ile kuluçkaya yatan, kışlayan ve göç arasında 266 kuş türünden yaklaşık 2-3 milyon kuşun yararlandığı çok önemli bir sulak alandır.

    Biyolojik çeşitliliğin, yaban hayatının ve ekolojik dengenin korunması ve devamlılığının sağlanması için büyük öneme sahip bir ekosistem olması yanında, uluslararası öneme sahip olup, kuş zenginliği ve başarılı koruma uygulaması nedeniyle 1975 yılında Avrupa Konseyi’nce ‘A SINIFI AVRUPA DİPLOMASI’ ile ödüllendirilmiştir. Her beş yılda bir yapılan denetlemeler sonunda, 1981, 1986, 1991, 1996 yıllarında yenilenen diploma, yaşanan sorunların yarattığı olumsuz gelişmelerin izlenmesi ve iyiye gidiş gözlenmesi halinde yenilenmek üzere askıya alınmıştır.
    2004 yılında askı süresi sona ermiş, yeniden A SINIFI AVRUPA DİPLOMASI’na sahip olmuştur.
    b) Kazdağı Milli Parkı:                                        
     
    İlçe: Edremit

    Alanı: 21.463.0 Ha.

    Kaynak Değerleri: Derin vadi ve kanyonların oluþturduğu jeomorfolojik yapı ile bitki örtüsünün

    gösterdiği biyolojik çeşitlilik ve fauna zenginliği

    Ulaşım: Edremit’e 15+000(Asfalt)

    Balıkesir’e 105+000 (Asfalt)

    Ayrıca, Milli Park içinde 360+000 km Orman yolu

    Milli Park: 0 266 373 14 80 Faks: 0 266 373 99 84
    Kazdağı Milli Parkı, Balıkesir İli, Edremit İlçesi sınırları içinde, Biga Yarımadası’nın güneyinde bulunan, 21.463.0 Ha genişliğinde, bir alanı kapsayan, 17.04.1993 tarihinde Milli Park olarak ayrılan bir Milli Parkımızdır.
    Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi’ni birbirinden ayıran ve antik çağda ‘İda Dağı’ olarak anılan Kazdağı, Biga Yarımadası’nın en yüksek kütlesidir. Dağ üzerinde kuzey-güney yönünde uzanan derin vadi ve kanyonlar, bol oksijenli hava akımları oluşturmaktadır.
                                                                          
     
    Antik çağlarda Mysia olarak bilinen ve Mysia’lılar, Kar’lar, Troia’lılar, Lelegler, Luri’ler, Lid’ler, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Roma İmparatorluğu’ nun yerleşim gördüğü bölgede; Thebe, Astria, Anderia, Antandros, Adremytteıon, Killa , Krysa, Lyrnessos gibi antik kentler ile Tahtakuşlar Köyü’ndeki ülkemizin tek köy Etnografya Müzesi de bulunmaktadır. Ayrıca Sarıkız efsanesinin geçtiği Sarıkız Tepe ile Hasanboğuldu efsanesinin geçtiği Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Göleti de Milli Park sınırları içindedir.
    Kazdağı Milli Parkı’nda halen Pınarbaşı ve Sutüven ‘de (Hasanboğuldu) olmak üzere düzenlenmiş 2 günübirlik kullanım alanı bulunmaktadır.                     
                                                                          
     
    Flora:Kazdağı ve çevresi yoğun ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlar Babadağ dediğimiz ana kütlenin Edremit Körfezi’ne bakan güney yamaçlarında daha seyrek, Bayramiç’e bakan kuzey kesiminde ise, iklimsel nedenlerle daha sıktır. Ana kütlenin batısına doğru Assos, Babakale etrafında arazinin yapısı değişir ve volkanik bir özellik kazanır.Özellikle dere yataklarında ve bazı kırsal alanlarda , Akdeniz’e özgü bitki topluluklarından olan makilere rastlanır. Bu maki topluluklarını oluşturan defne,kocayemiş, mersin, pınar meşesi, katırtırnağı ve yabanıl zeytin ağaçlarının Kazdağı’nın iklim özellikleri ile özdeşleşmiştir. Kazdağı’nda çok çeşitli ağaç türü bulunur. Özel koruma alanı içinde görebileceğimiz Kazdağı Göknarı bunların en değerlilerindendir. Kendi doğal ortamında sadece Kazdağı’nda bulunan bu ağaç türü, Babadağ’ın kuzeydoğu yamaçlarında ve 1000 –1500 m yüksekliklerde yayılım gösterir. 25-30 m kadar boy atabilen , dar ve konik tepeli, piramit görünüşlü dekoratif bir ağaçtır. Mısır koçanına benzer uzun kozalakları olur. Bu bölge 1988 yılında çıkarılan bir yasa ile ‘Kazdağı Göknarı Tabiatı Koruma Alanı’ ilan edilerek özel korumaya alınmıştır.
    Fauna: Mitolojide dünyanın ilk güzellik yarışmasının bu dağda düzenlendiği, Afrodit, Hera ve Athena’nın katıldığı ve Jüri başkanlığını Truva kralının oğlu Paris’in yaptığı bu ilk yarışmada, Afrodit’in seçildiği bilinmektedir. Ünlü tarihçi Homeros’un ‘Bol pınarlı Vahşi Hayvanlar Anası’ olarak betimlediği Kazdağları’nda, günümüzde de su bakımından zengin kaynak ve derelerle kaplıca ve termal kaynak bulunmaktadır. Kazdağı’nın özellikle derin vadilerinde ve yüksek tepelerinde yırtıcı kuşlardan kartal, şahin atmaca,kerkenez ve kuzgun görülür. Ayrıca Kazdağı, göç eden kuşların önemli bir uğrak yeridir. Sayıları azalmış olan keklik, bıldırcın, karatavuk, sülün ve tahtalı gibi kuşlara da rastlanır.
     
    TABİAT PARKLARI
    Bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun doğa parçalarıdır. Balıkesir İli’nde 1 adet Tabiat Parkı bulunur.
                                                                        
     
    (Alibey Adası, Sarımsaklı YARIMADASI, Çiçek Adası hariç, Adaların tamamı)
    Ayvalık Adaları Tabiat Parkı:
    İlçe: Ayvalık
    Alanı: 17 950.0 Ha
    İletişim Tel : 0 266 312 59 87
    Faks: 0 266 312 59 87
    Kaynak Değeri: Jeomorfolojisi, peyzaj güzellikleri ve rekreasyonel olanaklar.
    Fauna: Tavşan,Keklik, Tilki, Porsuk
    Flora : Kızılçam, Ardıç, Yabani Zeytin.
    Kazdağı Göknarı Tabiatı Koruma Alanı:
    İlçesi: Edremit
    Alanı: 258.0 Ha
    Ulaşım: Edremit’e 35+000(asfalt+orman yolu)
    İletişim: Tel: 0 266 373 14 80
    Faks: 0 266 373 14 80
    Kaynak Değeri: Endemik ve nesli tükenmekte olan Göknar türüne sahip eşsiz bir eko-sistem.
    Marmara Bölgesi’nde , Balıkesir İli ,Edremit İlçesi, Orta Oba –Zeytinli Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.Saha Balıkesir’e 124 km. mesafededir. Kazdağı Göknarı, Karaçam, Doğu Kayını sahada bulunan başlıca ağaç türü; Geyik, karaca, domuz, ayı, kurt, çakal sahada yaşayan başlıca hayvan türleridir.

    Ekonomik Yapı
    TARIM
    İlimizde tarımsal faaliyetler topraktan gıda sanayiine kadar çok geniş sınırları kapsamaktadır. İl’in sahil kesimi zeytincilik, bağcılık ve balıkçılıkla uğraşmakta, iç kısımlarda ise her türlü toprak mahsulü, ormancılık ve hayvancılık alanlarında faaliyet görülmektedir.
    İlimizin başlıca geçim kaynağı tarım ve tarıma dayalı sanayi olduğu gözlenir.Ekonomik faaliyetler içinde tarımın payı yaklaşık %49, sanayi ve hizmetlerin payı % 51 civarındadır.
    Tarımsal üretim bakımından Manyas, Gönen, Balıkesir, Edremit, Havran, Burhaniye ovaları önemli yer tutar. İlimizde başta zeytin, buğday, arpa, mısır, tütün, pamuk, ayçiçeği, şekerpancarı, yem bitkileri, kavun, karpuz, narenciye, sarımsak, şeftali, domates olmak üzere diğer sebze ve meyvelerin birçoğu yetiştirilmektedir.

    İl’in coğrafi avantajlarından kaynaklanan ürün çeşitliliği dikkati çekmektedir. Başta un, yem, zeytin, zeytinyağı, salça konserve, nebati yağ, şeker tarımsal hammaddelere dayalı üretimin, Balıkesir ekonomisinde yeri büyüktür.Son yıllarda tavukçuluk, yumurta başta olmak üzere süt ve süt mamulleri sektörleri önemli yer tutmaktadır.
    Hayvancılık: İlimizde hayvancılık başlıca geçim kaynakları arasında yer almaktadır. Balıkesir’in denize kıyısı olan 7 ilçesi mevcut olup;Ayvalık, Gömeç, Edremit, Burhaniye, Bandırma, Erdek, Gönen ilçeleridir.Bu ilçelerde balıkçılığın yanısıra Balya, Bandırma, Bigadiç,İvrindi, Manyas Kuş Gölü, Savaştepe, Sındırgı Çaygören baraj gölü, Susurluk Barajı Göl ve göletlerinde tarla balıkçılığı ile balıklandırma çalışması yapılmaktadır.Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık, tavukçuluk, balıkçılık, arıcılık başlıca uğraş alanlarıdır.Buna bağlı olarak et, süt, süt ürünleri, yumurta üretebilmek, işleyebilmek için kesim hane, mandıra ve kümesler gibi işkolları oluşmuştur.
    SANAYİ
    Sanayi ve Ticaret alanlarında atılımlarını sürdüren Balıkesir’ de tarımın geniş alanı kapsaması tarıma dayalı endüstri kollarının gelişmesini sağlamıştır.

    Balıkesir sanayi yapısı bakımından Ege ve Marmara Bölgelerinin genel karakteristik yapısını taşımakta,İstanbul,İzmir,Bursa gibi büyük sanayi şehirlerine kara,deniz ve demiryolu ile bağlantıları bulunmaktadır.
    Körfez Bölgesi’ndeki Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Havran ilçeleri geleneksel olarak tarımsal yapıları nedeniyle, zeytinyağı ve sabun sanayiinin merkezidir. İl’ deki modern fabrikalar ise, Balıkesir Merkez ve Bandırma’dadır. Borik asit, Boraks, Sodyum Perborat, Sülfirik Asit, transformator, kağıt, çimento,mermer,metal ürünleri, tarım alet ve makinaları, elektrikli cihazlar, suni dokuma yapay gübre üreten fabrikalar bunların arasındadır. Merkez ilçede, tarım makinaları, çimento, sentetik çuval, trafo, jeneratör,un, Ayvalık ve Edremit’te; zeytin, zeytinyağı ve sabun, Bandırma’da beyaz et, ve gübre, Manyas ve Gönen’de; süt ve süt ürünleri, Dursunbey’de orman ürünleri, Bigadiç ve Sındırgı’da maden sektörleri yoğunlaşmıştır.
    Sanayi siciline kayıtlı kuruluş sayısı 467, 1 Sanayi Odası ,15 Küçük Sanayi Sitesi,4 Organize Sanayi Bölgesi,8 Ticaret Odası,5 Ticaret Borsası,97 Esnaf Odası, 2044 Kooperatif 137 ihracatçı firma,130 ithalatçı firma, 757 Anonim Şirket,4135 Limited Şirket,154 sigorta şirketi ,5929 Şahıs şirketi mevcuttur.Balıkesir İli iç-dış ticaret hacmi 486.313.997.254.096.- TL, İhracat Miktarı 80.699.902.-$ ,ithalat miktarı 147.567.184.-$ .Toplam tarım arazisi 510.456.-Hektar,Toplam Orman alanı 675.010.-Hektardır.
    MADENCİLİK
    Çeşitli ve karmaşık bir jeolojik yapıya sahip olan ilimiz, yeraltı kaynakları yönünden de oldukça zengindir. Bunların başında bor tuzları gelmektedir. Bir çok sanayii ürününün yapımında kullanıldığı için çok önemli bir maden sayılan bor tuzları, ilimiz sınırları içinde çıkarılmaktadır. Sadece Türkiye çapında değil, dünyanın da en zengin rezervlerinden biri de ilimizdedir. Başlıca yatakları Sultançayırı, Bigadiç ve Taşköy dolaylarında olan bor tuzları; 19.yy’dan beri işletilmekte olup yurt dışına ihraç edilmektedir.

    Bölgenin İstanbul’dan sonra en büyük ve en modern tesislere sahip olan Bandırma Limanı’nından başta maden olmak üzere her türlü maddenin ihracat ve ithalatı yapılmaktadır. İhraç edilen maddelerin başında Boraks gelmektedir. Bunun dışında mermer, çimento, bitkisel yağlar, salça, meyve ve sebze, sentetik ihracı yapılmaktadır.
    İlimiz yer altı zenginlikleri bakımından önemli bir yer tutmaktadır. Bordan sonra Kömür,demir başta olmak üzere krom, mermer, bakır, kurşun, dolamit, antimuan, kaolen gibi maden yatakları rezerv bakımından zengindir. Maden ve Jeotermal kaynakları ilin en önemli doğal zenginlikleridir.
    Diğer madenlerimiz; demir(Eymir, Çarmık,Yaşyer, Ve Kazdağı Çevresi), kurşun ve çinko (Avcılar, Balya, Halılar, Altınoluk), kayatuzu (Taşköy), manganez (Temaşalık), talk(Kapıdağ), volfram ve molibden(Kalabak köyü) ‘dir.

    İlçelerimiz

    Ayvalık
    Burhaniye
    Gömeç
    Kepsut
    Sındırgı
    Balya
    Dursunbey
    Gönen
    Manyas



    Diğer Cevaplara Gözat
    Balıkesir hakkında genel bilgi

    Sunum İçeriği

    1. Sayfa
    Balıkesir, çok yönlü özelliklere sahip olması ve coğrafi konumu sebebiyle, tarih boyunca  bir çok kavimlerin yerleşim bölgesi olmuştur .

    2. Sayfa
    Homeros destanlarında anlatılan Troya savaşlarında, Troyalıların yanında Mysialıların da bölgede yerleşmesiyle bölge Mizya (Mysiat) diye anılmaya başladı.Fakat Mizyalılar burada bağımsız devlet kuramamış, ardından bölgeyi, ülkelerini kıyılara kadar genişleten Hititler ele geçirmişlerdir.(M.Ö. 1660)

    3. Sayfa
    Mysia Bölgesi Hititlerden sonra sırasıyla Friglerin, Lidyalıların, İranlıların, Büyük İskender’in, Bergama krallığının ve Romalıların egemenliği altına girmiştir.Helenistik çağda yörede pek çok şehir devleti kurulmuştur.Bunlardan bazıları günümüzde de antik isimlerini korumaktadır.

    4. Sayfa
    Karesi sancağı, Marmara kıyılarına yakın yerlerde doğu taraftaki bir kısım topraklar hariç, hemen hemen şimdiki il topraklarını kapsamaktaydı.Karesi emirleri Osmanlı devleti emrinde çalışmalara başladıktan sonra Rumeli'nin fethinde önemli görevler üstlendiler.

    5. Sayfa
    Osmanlı döneminde Balıkesir ve çevresi sakin bir hayat sürdü.1862'den itibaren konar-göçer Yörük aşiretleri zorla bölgede iskana geçirildi.1878 sonunda gelen muhacirler bölgede yeni köyler kurdular.İzmir'in işgalinin hemen ertesi 16 Mayıs 1919'da Balıkesir'de toplanan Redd-i İlhak cemiyeti silahlı direniş kararı aldı.

    6. Sayfa
    28-29 Mayıs 1919'da Ayvalık'a asker çıkaran işgal kuvvetleri karşısında sivil güçlerden oluşan bir ceple buldu.Kısa zamanda gelişen karşı hareketi sonucu  Akhisar, Ayvalık, İvrindi ceplerinde düşmanın önünde 13 ay direnildi.30 Haziran 1920'de işgal edilen Balıkesir 6 Eylül 1922'de kurtuldu.        Balıkesir dolaylarında ilk defa adı geçen şehir Agiros’ dur(Achiraus) . Daha sonra İmparator Hadrianus burada bir şato yaptırdı.Burası Paleo Kastro (Eski Hisar) diye şöhret yaptı.Sonradan burada kurulan şehre, bu isimden bozma  olarak "Balıkesir" dendiği bir çok tarihçilerce kabul edilir

    7. Sayfa
      Bir söylentiye göre de bu havalinin "Balı-Kesir" denmiştir.Balıkesir adının, bölgeyi zapteden İranlı Devlet adamlarından Balı-Kisra'nın adından geldiğini veya Polikayseros'dan bozma olduğunu söyleyenler de vardır.Bazı tarih ve coğrafya kitaplarında Balıkesir'in yerinde "Balak Hisar" veya "Balık Hisar" yazılır.Türklerin Orta Asya'nın bir hatırası olarak, burada kurulan şehre Balık Hisar (Hisar Şehri) demiş olmaları akla yatkın gelebilir.Fakat bunu ispat etmek mümkün değildir.

    8. Sayfa
    dinlediğiniz için teşekküler

    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.