İşte Cevaplar
Cevap :
Barok sözcüğü Portekizce “barocco” ya da İspanyolca “barucca” sözcüğünden türemiştir. Barok sözcüğü “düzgün olmayan inci” anlamına gelmektedir.
Bu sözcük ilk zamanlar Rönesans ve Maniyerist dönemden sonra beliren eserleri aşağılama amacıyla kullanılmıştır. Barok sözcüğü bugünkü anlamına ancak 19 yy. da ulaşmıştır.
Not: “Maniyerist” sözcüğü XVI. Yüzyıl sonları sanatçılarını yapmacıklık ve boş taklitçilikle suçlayan XVII. Yüzyıl eleştirmenlerinin ortaya attığı bir terimdir.
Kutsal kişiler, artık altarların içinde sakin bir duruşta kalmamakta, âdeta göğe uçar gibi bir hareket içindedirler. Bu doğaüstü duruşlara karşın, heykel modleleri son derece doğacı (natüralist) bir biçimlemededir. Yani âdeta madde olmuş bir biçimlemeye önem verilmiştir. Hatta İspanyol heykelcileri, yonttukları heykellere gerçek saç takmakta, gözleri ise camdan yaparak yerine yerleştirmekteydiler.
Böylece özellikle İsa ve Meryem figürlerini boyayarak, dindarların merhametlerini uyandırmayı amaçlıyorlardı.
Fransız sarayında, baş heykelleri XVIII. yüzyılın ortalarına değin önemini korumuştur. Houdon, bu yüzyılın doğacı anlatımlı, psikolojik iç duygu durumunu yansıtan heykel portrelerini yapmışın, örneğin Voltaire’in oturan figürü gibi. Rönesans m atlı heykel anıtı da, bu dönemde önce Fransa’da uygulanmıştır, örneğin Girardon’un XIV. Louis’e ait heykeli gibi. Falconet de Rus Çarı Büyük Petro’nun atlı heykelim gerçekleştirmiştir. Andreas Schlüter adlı Alman heykelci de, bu dönemin bu tür atlı heykelleri yapan sanatçıları arasında yer alır.
Gian Lorenzo Bernini / Davut Heykeli
Gian Lorenzo Bernini / Persephone ‘un Kaçırılması
Pierre Puget / Milo of Croton
Diğer Cevaplara Gözat
Barok Nedir?
Sanat tarihinde, Avrupa ’daki Rönesans ve Maniyerist dönemi izleyen ve 1580 – 1750 yılları arasında gözlemlenen bir “barok” sanatı anlayışından söz edilir.Barok sözcüğü Portekizce “barocco” ya da İspanyolca “barucca” sözcüğünden türemiştir. Barok sözcüğü “düzgün olmayan inci” anlamına gelmektedir.
Bu sözcük ilk zamanlar Rönesans ve Maniyerist dönemden sonra beliren eserleri aşağılama amacıyla kullanılmıştır. Barok sözcüğü bugünkü anlamına ancak 19 yy. da ulaşmıştır.
Not: “Maniyerist” sözcüğü XVI. Yüzyıl sonları sanatçılarını yapmacıklık ve boş taklitçilikle suçlayan XVII. Yüzyıl eleştirmenlerinin ortaya attığı bir terimdir.
Barok Heykel Sanatı
Rönesans heykellerindeki figürlerde baş, gövde ye kollar ile bacaklar ve elbiseler son derece dengeli, heyecansız bir biçimlemededir. Maniyerist heykel figürlerinde, duygusal bir yüz anlatımı görülüyorsa da, figür henüz dengeli bir davranıştadır, örneğin, Giovanni da Bologna’nın “Sabinli Kadının Kaçırılışı” adlı üç figürlü yapıtı, bir “Figura Serpentinata” yani yılan gibi kıvranan bir (S) biçiminde olmasına rağmen, henüz titiz bir anatomiyi ve kapalı , vücut duruşunu korumaktadır. Oysa, Lorenzo Bernini’nin “Evliya Teresa’nın Vahyi” adlı iki figürlü kompozisyonunda, elbise kıvrımları doğal görüntüde olmadığı gibi, âdeta bir alev etkisinde uçuşmaktadırlar. Kollar ve ayaklar da gövdeden ayrı bir etkidedirler ve âdeta uçuyor izlenimini bırakmaktadırlar. Bu nedenle barok heykelde vücut parçaları mekân içinde dağınık bir etki yaratmaktadırlar.Kutsal kişiler, artık altarların içinde sakin bir duruşta kalmamakta, âdeta göğe uçar gibi bir hareket içindedirler. Bu doğaüstü duruşlara karşın, heykel modleleri son derece doğacı (natüralist) bir biçimlemededir. Yani âdeta madde olmuş bir biçimlemeye önem verilmiştir. Hatta İspanyol heykelcileri, yonttukları heykellere gerçek saç takmakta, gözleri ise camdan yaparak yerine yerleştirmekteydiler.
Böylece özellikle İsa ve Meryem figürlerini boyayarak, dindarların merhametlerini uyandırmayı amaçlıyorlardı.
Barok Heyke Sanatı Büstler
Barok heykel alanında yapılan büstlerde, kişinin karakteri doğacı bir anlatımda veriliyordu. Kral ya da kilisenin önemli kişilerine ait olsa da, bu doğacı gözleme dayalı heykel yapımı fikri değişmiyordu. Bu özellik gerek Bernini’nin, gerekse Puget’nin büstlerinde de değişmemiştir. Coyzevox’un baş heykelleri ise, maniyere olmuş yapmacıklı bir doğacılığı yansıtmıştır.Fransız sarayında, baş heykelleri XVIII. yüzyılın ortalarına değin önemini korumuştur. Houdon, bu yüzyılın doğacı anlatımlı, psikolojik iç duygu durumunu yansıtan heykel portrelerini yapmışın, örneğin Voltaire’in oturan figürü gibi. Rönesans m atlı heykel anıtı da, bu dönemde önce Fransa’da uygulanmıştır, örneğin Girardon’un XIV. Louis’e ait heykeli gibi. Falconet de Rus Çarı Büyük Petro’nun atlı heykelim gerçekleştirmiştir. Andreas Schlüter adlı Alman heykelci de, bu dönemin bu tür atlı heykelleri yapan sanatçıları arasında yer alır.
Barok Kabartma ve Dış Süslemeler
Ayrıca barok sanatta yapıların iç duvarlarında ve yapı dış yüzeylerinde heykel ve kabartmaya büyük yer verilmiştir. Bunun yanında, tutkallı alçıdan yapılan ve stuk denen teknikle kabartma süslemeler de, büyük uygulama alanı bulmuştur. Rokoko’nun heykel figürleri, Barok’a oranla son derece yapmacıklı bir zarafettedir. Küçük heykeller ve biblolar da sevilen uygulamalardır. Aşk sahneleri, zarif hareketli çiftler, sevimli çıplaklar, zarif, bol dökümlü giysili kadın figürleri,” küçük heykeller haline getirilerek çoğaltılmış ve bir endüstri meydana getirilmiştir.Barok heykelin birkaç önemli eserini şöyle listeleyebiliriz;
Gian Lorenzo Bernini / Davut Heykeli
Gian Lorenzo Bernini / Persephone ‘un Kaçırılması
Pierre Puget / Milo of Croton
Diğer Cevaplara Gözat