Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

  • Sanat
  • 8 yıl önce
  • 1 Cevap

Barok Sanat Nedir

Barok Sanat Nedir Ne zaman, nerede nasıl ortaya çıktı temsilcileri kimlerdir örnekleri nelerdir ?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-10-20 12:26:42

    Cevap : Barok Sanatı Nedir
    Avrupa'da yaygınlaşan Barok sanatta bir anlatım biçimidir. Aslında başlangıcı ve bitişi için kesin bir tarih verilemez ama 16. ve 18. yüzyılları arasında oluşup şeklini almış bir dönemdir. Mimarlık, müzik, resim ve heykelin etkileyici temalar altında birleştirilmesi amacını güder.

    Belirgin Özellikleri
    Abartılı hareket duygusu ve net gözüken detayları ile dönemin müzik ve edebiyatında da kendini gösterir
    . Özellikle edebiyat ve plastik sanatlarda aşırı süsleme, ölüm korkusu ve yaşam sevinci, bu dünya ve öte dünya düşüncesi gibi antitez, karşıtlık içeren konulara büyük ilgi duyulmaktadır ve bu karşıtlık barok eser ve yapıtlarında kendini göstermektedir. Yoğun bir etki bırakan bu anlatım biçimi kendi alanında fazla eser verildiğinden bir dönem adı olarak anılmaya başlanmıştır. 1600'lerde Roma'da kilise etkisinde doğmuşsa da tüm Avrupa'ya yayılmıştır.

    Barok Dönemin Özellikleri
    1. Hiç boşluk bırakmaksızın çalınan birçok hareket. Birçok ses, armoni ve hatta melodi aynı anda çalınır, bu da pek boş anların olmamasına neden olur. Basso continuo ise bunun hiç kuşkusuz en önemli sebeplerinden birisidir.
    2. Dinamiklerin sürekli bir iniş çıkış göstermesi. Bunların bir anda olması.
    3. Klavsenin yoğun kullanımı
    4. Basso continuo
    5. Polifonik yaklaşımlar
    6. Füglerin sık kullanımı 
    7. Birbirini tutmayan akorlar
    8. Sesler arasında ki kontrastlar
    9. İlk majör ve minör kuruluşlarının kullanımı
    10. Müzikteki seslerin ilk kez ayrı enstürmanlara ayrılması. Daha önceden(rönesans ve daha önceki dönemlerde) tek melodiyi tüm enstürmanlar ve sesler aynı anda verirlerdi. Barok dönemde bu değişti, orkestrasyon olayı ortaya çıktı.
    11. Enstürmanların birçoğu bugün kü en avantajlı şekillerini aldılar (örneğin kemanlar)
    12. Kemanlar en önemli enstürman haline geldi.
    13. Parçalar tek bir duygu altında yazılırdı
    14. Ritm değişiklik göstermez, eserler genellikle başladığı ritmle biterlerdi. Örneğin, adagio’yla başlamış olan bir şarkı asla allegro’ya geçmez, adagio’yla devam edip biterdi.

    Barok Müzik
    Barok dönemde müzik kontrast (karşıtlık) kavramı içinde gelişir. Bu dönemin müzik eserlerinde aynı tınıdaki çalgılar adeta birbirleriyle savaşırcasına ve karşıtlık oluşturarak kendilerini gösterirler. Karşıtlıklar üzerine kurulan Barok müzikte ritmik yapıda da büyük gelişmeler olur. Vurgular Rönesans devrinden farklı olarak abartılmıştır. Bu dönemde doğan opera ve kantatlar günümüzde de olduğu gibi abartılı bir tarzda seslendirilmiştir.

    Barok döneminin en gözde klavyeli çalgıları (kendisinden sonra gelecek çağın gözdesi olacak piyanodakinin aksine nüans olanağı olmayan) klavsen (cembalo, harpsichord) ve (piyanonun bir önceki basamağı olan) klavikordlar olmuştur. Ayrıca yaylı çalgı olarak viyoller yaygındır Viola da gamba (bacak viyolü - çello'nun atası) ve viola da braccia (kol viyolü - kemanın atası) en yaygın viyol türleridir.

    Dönemin ünlü bestecileri:
    Monteverdi (Barok dönem'i başlatan operası Orfeo ile ünlüdür)
    Lully
    Purcell (ilk İngiliz operası olan Dido and Aeneas'ı yazmıştır)
    Corelli
    Torelli (ilk konçertoyu yazmıştır)
    Scarlatti (555 klavsen sonatı yazmasıyla ünlüdür)
    Vivaldi (Dört Mevsim) keman konçertoları ile ünlüdür)
    Tartini (Şeytan Trili isimli keman sonatıyla ünlüdür)
    Rameau
    Couperin
    Telemann (Tafelmusik - Sofra Müziği isimli süitleri ile ünlüdür)
    Bach (Brandenburg konçertoları ile ünlüdür)
    Handel (Messiah oratoryosuyla ünlüdür)

    Barok mimari
    Barok döneminde Paris’in kraliyet gücünü temsil eden Versailles Sarayı her prensin örnek aldığı bir yapı olarak göze çarpar.Barok devri yapıları prenslerin sahip oldukları kudreti gösterirler. Prenslerin bu yüzden malikanelerine verdikleri önem ve onlara harcadıkları para muazzamdı. Aynı zamanda bu dönemin binaları yaratıcının sanatsal gücünün ve mimari anlayışının da bir göstergesiydi.Bu dönemde sanat doğayı taklit etme değil, aksine onu biçimlendirme olarak anlaşılmıştır.Bu dönemde yapılan barok sarayları, fıskiyeli havuzları, görkemli heykelleri, bahçeleri, süslü ve muazzam salonları, duvar işlemeleri, tanrı ve mitoloji konulu resimleri bu dönemin mimarisinde yer alan temel unsurlardı. Bu dönemin şaşaalı görünüşü Barok mimarisinde kendini net olarak belli eder. Viyana, Potsdam, Dresden, Würzburg, Salzburg gelişmelerini bu dönemin prenslerinin mutlakiyetçi rejimlerine borçludur. Parklar içine kurulan görkemli şatolara halkın değil girmesi yaklaşması bile yasaktı. Kim saraya dahil değilse tebaa(kul) sayılıyordu. Bu göz kamaştırıcı ve süslü yapılar bu dönemden başka hiçbir dönemde bu kadar zerafete ve görkeme sahip olmamıştır.Bu dönem mimar ve yapıları şöyledir: Carlo Maderno, Francesco Borromini, Gian Lorenzo Bernini: Palazzo Barberini, Roma; 1625-1633. Francesco Borromini: San Carlo alle Quattro Fontane,Roma; 1634-1667 Baldassare Longhena: Palazzo Pesaro ,Venedig; 1650 Louis Le Vau, Charles Lebrun, Jules Hardouin-Mansart: Versailles Sarayı, Versailles; 1678-1684 Salomon de Brosse:Palais du Luxembourg , Paris; 1621-1662 Jules Hardouin-Mansart: Dôme des Invalides , Paris; 1676-1706 Elias Holl: Augsburger Rathaus; 1615-1620 Johann Lucas von Hildebrandt: Belvedere Sarayı, Viyana

    Barok Resim
    Barok dönemi resim sanatı hem duvar hem de tuval üzerine yapılan resimleriyle Rönesans döneminden farklılık gösterir. Barok resimlerinde de tavan resimlerinde mimari çizimler boy gösterir. Rönesans dönemi resimlerindeki açıklık, düzlük, algılanabilirlik yerini duvar yüzeyinin görünmez şekilde işlenişine, derinlik etkisi uyandıracak şekilde çizilmesine bırakmıştır. Roma’daki San Ignazio Kilisesi tavanı böyle derinlik uyandıran bir çalışmaya örnek olarak verilebilir.
    Barok dönemi ünlü ressamlarından olan Tintoretto Maniyerist bir sanatçıdır ve resimlerinde Maniyerizm’den etkilendiği açıkça görülür. Barok dönemi resimlerinde Maniyerizm’in katkısının olduğunu söylemek aslında yanlış olmaz.Tintoretto’nun resimlerinde diyogonal bir düzenleme söz konusudur.Böyle bu sayede günümüz İsa’nın ışıldayan o haleli başına doğru kayar ve gerilere gider. Öte yandan Barok devri resim sanatının babası olarak görülen Caravaggio bu dönemde önemli ve değerli eserler bırakmıştır. .Isa’nın Mezara Konuluşu (Vatikan) adlı yapıtında sağda ellerini acıyla kaldırmış azizeden başlayarak sola doğru kademeli olarak sıralanıp eğilen figürlerin hareketi, ısa’nın sarkan koluyla mezar taşına ulaşmaktadır. Hareket hem acıyı hem mezara konuluşu ifade etmekte, gerek ortadaki kırmızı şal gerek ustalıklı gölge-ışık kullanımı dramatik bir etki oluşturmaktadır. Caravaggio gerçekçi bir ressamdır. Çoğu birer işçi olan azizleri nasırlı ellerle ve çamurlu ayaklarla resimlemekten çekinmemiştir. Bu yüzden kiliseyle sık sık anlaşmazlığa düştüğü bilinir. Sanatçı Golyat’ın Başını Kesen Genç Davud (Gallerie Borghese, Roma) adlı resminde ise uyumlu hareketler, etkileyici yüz ifadeleri ve başarılı gölge-ışık kullanımıyla seyirciyi ürperten güçlü bir dramatik görünüm yaratmayı başarmıştır.
    17.yüzyılın Barok dönemin İspanya’da boy gösteren bir diğer ünlü Barok ressamı da Valezquez’dir. Velázquez bir saray ressamıydı ve çağdaşları tarafından “büyücü” diye adlandırılan sanatçının tablolarına yakından bakınca kalın renk lekelerinden başka bir şey görülmüyordu. Ama tablodan üç adım uzaklaşıldığı zaman her şey anlaşılıyordu, figür bu teknikle sağlanan büyüleyici bir renk ve ışık titreşimiyle canlanıyor, sanki soluk almaya başlıyordu. Bu özelliği en iyi gösteren örneklerden biri de Kraliçe Mariana’ nın Portresi’dir (Louvre, Paris)...

    Barok Edebiyat
    Barok dönemi Alman edebiyatı
    1600’lü yıllarda Almanya’da edebiyat konu ve üslup yönünden karışıklık içindedir. Bununla bağıntılı olarak da bu durumu ortadan kaldırıp düzene sokmak çabaları vardır. Bu dönemde Barok edebiyatçıları bu bağlamda büyük uğraş vermişlerdir. Özellikle özgün yapıtlar ortaya çıkarmak, Almanca’yı edebi bir dil boyutuna getirmek, taklitçiliğin dışına çıkarak özgün eserler verebilmek için çaba harcamışlardır.Bu edebiyatçıların başında Martin Opitz gelir ki Almanya’da Barok devri asıl olarak onunla başlar diyebiliriz. Barok devri kendinden önce dine kendinden sonra ise felsefeye dayalı, reformasyon ve aydınlanma arasında gelişmiş bir devirdir. Edebiyatta ağırlık nazım ve dramdadır. Barok devrinde nazımda(lirik) genel olarak konu ölüm düşüncesidir. Bu döneme göre ölüm kaçınılmazdır ve hayat fanilikten ibarettir. Sone bu dönemde etkin olan lirik biçimidir. Özellikle bu alanda Andrea Gryphius ve İtalyan Petrus de Vinea Barok dönemi sonesinin belirleyici isimleridir. Andrea Gryphius’un sone tarzındaki eserleri kaydadeğerdir. Dinsel boyutta çok fazla sayıda eseri vardır ve bunları “Sonn- und Feiertagsonette” adlı kitabında toplamıştır. Şiirlerinin çoğu da yine dini boyuttadır ve duayı andırırlar. Gryphius eserlerini genelde dini mistik bir tarzda ve ölüm korkusu, öte dünya konularını ele alarak işler.
    Roman ise daha çok burjuva konularına yönelen humarist roman doğrultusunda ilerler. Özellikle romanda epik kahramanlar yerini, kendisi, hayat tarzı ve dünya hakkında düşünen onları alaya alan bir anlatıcıya bırakır. Bu bağlamda İspanyol edebiyatında ün salmış olan komik roman(Schelmenroman) Cervantes’in Don Quijote’u Alman romanına örnek olur.
    Dil cemiyetleri
    Öte yandan Barok devrinde Almanca’yı yabancı dillerin etkisinden (İspanyolca, Fransızca, Latince…) kurtarmak için seferberlik başlatıldı.Bu bağlantıda Almanca yazmak ve Almanca!yı arılaştırmak düşüncesiyle hareket edildi. Bu amaca yönelik olarak dil cemiyetleri kuruldu. 1617’de kurulan “Die Fruchtbringende Gesellschaft”,”Palmenarden”, 1644’de kurulan “Pegnitzschäfer” ve “ Gekränte Blumenorden” bunlara örnek olarak verilebilir. Bunların içinden önemli olarak bahsedebileceğimiz “Die Fruchtbringende Gesellschaft” üyelerini asillerden ve burjuvalardan almıştır. Palmenarden dil kurumu Almanca’nın Fransızca etkisinden kurtulmasını, onu arı bir dil sayesinde kültür dili seviyesine yükseltmek niyetindeydi. 1642 yılında “Deutschgesinnte Genossenschaft” dil cemiyetinin kurucusu olan Zesen Yunan Tanrıça adlarına Almanca adlar verdi. Bundan başka Martin Opitz ise bu konuda bir de kuramsal kitap yazarak edebi dilin Almanca olması için uğraşlar verdi. BU devirde Almanca edebi duygudan yoksundu ve çoğu edebi eserler taklitten ibaretti, ilkel ve çocuksu eserler ortaya konuluyordu. Bu dil çalışmalarıyla birlikte özgün eserler verilmeye çalışıldı. Bu dönemde yapılan poetik çalışmaları barok devrinde kaydadeğer çalışmalardı. Bu çalışmalarda edebiyatın tekniğini saptamış ve bunları bire ders kitabı olarak hizmete sunmuş önemli poetikçiler vardır. Bunlar: Martn Opitz-“Buch von der deutschen Poeterei” Harsdörfer-“Poetischer Trichter” Zesen-“Hochdeutscher helikon" Buchner-“Verskunst” Schottel-“Teutsche Sprachkunst"

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.