Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın hayatı kısaca

Cahit sıtkı tarancı'nın hayatı kısaca sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    muzur06

    • 2022-08-27 20:25:38

    Cevap :

    Cahit Sıtkı Tarancı'nın hayatı kısaca

    4 Ekim 1910 senesinde Diyarbakır şehrinde doğan Cahit Sıtkı, Türk edebiyatı için oldukça önemli şairler arasında yer almaktadır. Diyarbakır'ın varlıklı ve köklü ailelerin birinin çocuğu olan şairin babası, Pirinçcizadelerden Bekir Sıtkı Bey şeklinde tanımlanabilir. Şairin annesi, Arife Hanım'dır.

    O dönemlerde çıkmış olan Soyadı Kanunu sayesinde aile ''Tarancı'' soyadını kullanmıştır. Cahit Sıtkı Tarancı, Diyarbakırlı olup İstanbul'da yaşamıştır. Lisedeyken okul dergisi için yazmış olduğu şiir sayesinde ünlenmiştir. Servet-i Fünun şairi olan Cahit Sıtkı, ''sanat, sanat içindir'' fikrini benimseyen şairlerden birisidir.

    Pencereye konan kuşta, yoldan geçen çocukta, havada ölümü hatırladığı için ona Ölüm Şairi de denmiştir. Karamsar ruh hali ve yaşama sevgisi arasında kalıp bu ikilemini şiirlerine yansıtmıştır. Ayrıca şiirlerinde derin felsefe ve fikirlerden bahsetmemiştir.

    Cahit Sıtkı Tarancı şiirlerini Otuz Beş Yaş adlı kitabında toplamıştır. Bu kitabı sayesinde şiir yarışmasında birinci olmuştur.

    Cahit Sıtkı, yaşamı boyunca sanatla geçirdiği 46 senenin sonunda, zatülcenp hastalığını geçirerek, 13 Ekim 1956 senesinde Avusturya'da Viyana şehrinde hayatını kaybetmiştir. Daha sonra Ankara'ya getirilerek defnedilmiştir.



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    fatoş

    • 2022-04-25 15:39:34

    Cevap : Cahit Sıtkı Tarancı nın Hayatı Doğum YeriDiyarbakır / Türkiye Doğum Tarihi4.10.1910 / 13.10.1956   Cahit Sıtkı Tarancı Kimdir ? Cahit Sıtkı Tarancı (4 Ekim 1910, Diyarbakır - 13 Ekim 1956, Viyana), Türk şair, yazar.4 Ekim 1910’da Diyarbakır’da dünyaya geldi. Babası, Diyarbakır'da ticaret ve ziraatle uğraşan köklü Pirinçcizadeler ailesinden Bekir Sıtkı Bey; annesi, babasının amca kızı Arife Hanım'dır. Ailesi, ona quot;Hüseyin Cahitquot; ismini verdi. Akrabaları quot;Pirinçcioğluquot; soyadını aldığı halde Soyadı Kanunu çıktığı yıl pirinç ekiminden çok zarara uğrayan babası Bekir Sıtkı Bey, bu duruma kızarak “çiftçi” anlamına gelen “Tarancı” soyadını almıştır.Diyarbakır'da başladığı ilk eğitimin ardından aile geleneğinden ötürü orta öğrenim için Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne gönderildi. Lise öğrenimi için 1931 yılında Galatasaray Lisesi'ne geçti. Fransızcayı çok iyi öğrenerek Baudelaire, Rimbaud, Mallarme'yi özümsedi. Şiir yazmaya lise yıllarında başladı. İlk şiirleri Galatasaray Lisesi’nin “Akademi” isimli dergisinde ve Servet-i Fünun dergisinde yayımlandı. Ömür boyu yakın dost olacak Ziya Osman ile 1928-1929 yılında okulda tanıştı.1931’de girdiği Mülkiye Mektebi'nden ikinci senenin sonunda atılınca Yüksek Ticaret Okulu'na girdi ancak memuriyet sınavını kazanıp Sümerbank’ta çalışmaya başladıktan sonra bu okuldan da ayrılmak zorunda kaldı. “Ömrümde Sükût” adlı ilk şiir kitabı henüz Mülkiye Mektebi’nde iken yayımlandı. Kendisini kamuoyuna tanıtan isim ise Cumhuriyet'deki üç yazısıyla Peyami Safa'ydı (1932).Karabük’e atanması üzerine Sümerbank’ta başladığı memuriyetten ayrıldı; çalışma hayatını öykülerini yayımlamakta olduğu Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü.Cumhuriyet gazetesi sahipleri Nadir Nadi ile Doğan Nadi'nin desteği ile [Üniversite yüksek öğrenimini] tamamlamak üzere Paris'e gitti. 1938-1940 yılları arasında Sciences Politiques'e devam etti. Paris'teyken Paris Radyosu'nda Türkçe yayınlar spikerliği yaptı; bir yandan da gazeteye öyküler göndermeye devam etti. Paris’teki öğrenciliği sırasında Oktay Rıfat ile tanıştı.İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman uçakları 1940 yılında Paris’i bombalamaya başlayınca öğrenimini tamamlayamadı; bisiklet ile kaçarak Lyon ve Cenevre yoluyla Türkiye'ye geri döndü.[5] Askerliğini 1941-1943 yıllarında Ege'nin küçük kentlerinde yaptı. Ünlü “Haydi Abbas” şiiri, askerlik döneminin bir ürünüdür.Cahit Sıtkı Müze Evinin avlusuO yıllarda ailesi artık İstanbul’a yerleşmişti; bir süre babasının Eminönü’deki ticarethanesinde çalıştı ancak içki sorunları yüzünden babası ile arası açılınca Ankara’ya gitti. Sırasıyla Anadolu Ajansı'nda, Toprak Mahsulleri Ofisi'nde ve Çalışma Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı. “Otuz Beş Yaş” şiiri ile 1946'da CHP Şiir Ödülü'nde birincilik aldı ve yurt çapında tanınan bir şair oldu. Çalışma Bakanlığı'ndaki görevi sırasında tanıştığı Cavidan Tınaz ile 4 Temmuz 1951’de evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini “Düşten Güzel” adlı kitapta topladı.1953 yılında geçirdiği bir krizden sonra felç oldu. Yatağa bağlı ve yarı bilinçli durumda olan şair; İstanbul ve Ankara’da çeşitli hastanelerde tedavi gördü; bir yıl kadar Diyarbakır’daki baba-evinde bakıldı. 1956 yılında tedavi ettirilmek üzere devlet tarafından Avrupa'ya götürüldü; zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim 1956’da Viyana'da vefat etti.Cenazesi Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.Arkadaşı Ziya Osman’a yazdığı mektuplar 1957’de “Ziya'ya Mektuplar” adıyla yayımlandı. Kitaplarına almadığı şiirlerle şiir çevirileri ve kendisi için yazılanlar “Sonrası” adlı kitapta toplanarak 1957’de yayımlandı.Aile bireylerine ve özellikle kız kardeşi Nihal'e (Nihal Erkmenoğlu) yazdığı mektupların bir kısmı Prof. Dr. İnci Enginün'ün derlemesiyle quot;Evime ve Nihal'e Mektuplarquot; başlığıyla 1989 yılında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlandı. (2016 yılında da Can Yayınları tarafından.)Ailesinin Diyarbakır’daki evi 1973 yılında quot;Cahit Sıtkı Müze Eviquot; olarak ziyarete açıldı.Öyküleri, “Cahit Sıtkı Tarancı Hikâyeciliği ve Hikâyeleriquot; adıyla Selahattin Önerli tarafından 1976'da kitaplaştı.Şairi anlatan kapsamlı bir araştırma, Prof. Dr. Ramazan Korkmaz tarafından 2002 yılında İkaros’un Yeni Yüzü – Cahit Sıtkıquot; adıyla yayımlanmıştır.Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan Cahit Sıtkı’nın Fransız okullarında okumuş olmasının etkisiyle ilk şiirlerinde Fransız şairlerin üsluplarıyla benzerlikler görüldü...Kimileri 'Muhit' ve 'Servet-i Fünun/Uyanış' dergilerinde yayımlanan ilk şiirlerini 1933 yılında yayımlanan quot;Ömrümde Sükutquot; adlı kitapta topladı. Otuz Beş Yaş şiirinin, 1946’da, Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği, yarışmada birincilik kazanmasıyla ününü pekiştirdi ve Cumhuriyet Dönemi’nin önemli şairleri arasına girdi.Sanat için sanat ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur.Şiir kitaplarıÖmrümde Sükut (1933)Otuz Beş Yaş (1946)Düşten Güzel (1953)Sonrası (1957)MektuplarıZiya’ya Mektuplar (Ölümünden sonra 1957. Ziya Osman Saba'ya mektupları)quot;Evime ve Nihal'e Mektuplarquot; (Ölümünden sonra 1989 ve 2016. Ailesine ve özellikle kız kardeşi Nihal'e yazdığı mektupları)Öykü kitaplarıGün Eksilmesin Penceremden (Ölümünden sonra derlendi)    
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.