Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Çalıkuşu romanı karakterleri

Çalıkuşu romanı karakterleri

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-04-22 16:53:26

    Cevap : Feride (Çalıkuşu)Romanın baş kahramanıdır. Ayrıca beş kısımlık romanın ilk dört kısmının da anlatıcısıdır. Altı yaşındayken, Musul’da hasta annesini kaybeden Feride İstanbul’a büyükannesinin yanına gelir. Dokuz yaşındayken onu da kaybeder. Babası Feride’yi “Dam dö Sion” kız yatılı okuluna verir. Feride, tatil günlerinde teyzelerinin yanında kalır. Feride gerek okulda gerekse teyzelerinin yanında ele avuca sığmayan, ağaçlara tırmanan, türlü haylazlıklar yapan bir kızdır. Okulda teneffüs esnasında daldan dala atladığını gören öğretmeni Feride’ye “Çalıkuşu” adını takar. Teyzelerinde kalırken Kamran’ı, Neriman adındaki genç ve güzel bir duldan kıskanır. Feride’nin içinde uyanan bu kıskançlık, Kamran’a karşı ilgi duyduğunun bir göstergesi olur. Bir süre sonra Besime teyzesinin oğlu Kâmran’la nişanlanır. Kamran, dört yıllığına Avrupa’ya gider. Dört yılın sonunda köşkte düğün hazırlıkları başlar. Düğüne üç gün kala Feride, köşke gelen siyah çarşaflı bir kadından Kâmran’ın Avrupa’da iken Münevver adında bir kadınla ilişki yaşadığını öğrenir. Kâmran’a küçük bir not bırakarak köşkü terk eder.

    Feride, Kâmran’ın gönlünde açmış olduğu yarayla Anadolu’ya, öğretmen olarak gider. Anadolu’nun pek çok şehir ve köyünü dolaşır (Bursa,Zeyniler, Çanakkale, İzmir, Kuşadası). Zeyniler köyünde, annesi kötü yola düşmüş olan Munise adlı küçük bir kızı evlatlık alır. Onunla beraber yaşar. Kamran’dan gelen mektupları okumadan yakar. Feride genç, güzel, çekici bir kızdır. Fakat gittiği her yerde bu güzellik başına belâ olur. Erkekler adını bilmedikleri Feride’ye “İpekböceği, Gülbeşeker, Fındıkkurdu” gibi adlar takarlar. Pek çok kişiden evlenme teklifi alır. Beş yıllık Anadolu macerasında sürekli yer değiştirmesinin, tayin istemesinin sebebi yapılan evlilik teklifleri ve hakkında çıkan dedikodulardır. Munise on dört yaşındayken kuşpalazı hastalığından ölür. Bu olaydan sonra Feride, baba şefkatiyle sevdiği yaşlı bir doktorun, Hayrullah Bey’in yanında kalır. Dedikoduların çıkması üzerine öğretmenlikten istifa eder ve Hayrullah Bey’le kâğıt üzerinde evlenirler. Hayrullah Bey’in ölümünden sonra Feride, kocasının vasiyetini yerine getirmek ve emanetini Kâmran’a teslim etmek için Tekirdağ’a, teyzesinin yanına gelir. Müjgan’la Kâmran, Hayrullah Bey’in mektubunu ve Feride’nin hatıra defterini okurlar. Gerçekleri öğrenen Kâmran, bir daha bırakmamak üzere Feride’ye sarılır.

    Kâmran: Feride’nin Besime teyzesinin oğludur. Genç, yakışıklı ve kibar biridir. Feride’nin yaptığı tüm haylazlıklara rağmen onunla nişanlanır. Feride, Kâmran’a karşı soğuk ve ilgisiz davranır. Kâmran dört yıllığına Madrid’deki amcasının yanına gider. Feride’yle nişanlı olmasına rağmen orada Münevver adında bir kadınla ilişki yaşar. Fakat bu ilişkiyi Feride’den saklar.Evlenmelerine üç gün kala Feride, bu ilişkiyi öğrenir ve kendisine yapılan bu ihaneti affetmez. Hemen o gece köşkü terk eder. Kâmran bir süre Feride’nin sakinleşmesini beklemenin daha doğru olacağını düşünür. Tam Feride’nin yanına Zeyniler köyüne gideceği vakit, hastalanır ve üç ay yataktan kalkamaz. İyileştikten sonra, hemen Feride’nin yanına koşar, fakat onun okulun musiki hocası Şeyh Yusuf’la aşk yaşadığını duyar ve bu söylentiye inanır. Feride’nin başka bir erkeği sevdiğini ve onu bütünüyle kaybettiğini anlayan Kâmran, Münevver’le evlenir. “O, bir hastaydı, benim yüzümden ölmesi mümkündü. Feride’den ümidi kestikten sonra, ona karşı olsun bir insanlık ve merhamet vazifesi ifa etmek istedim, o kadar.” (s.365) Kâmran, Münevver’le evlenir, fakat kalbindeki Feride’ye karşı duyduğu sevgiyi yok edemez. Kâmran’ın Münevver’den olan Necdet adında bir oğlu vardır. Evlendikten üç sene sonra Münevver’in hastalığı ilerler ve Münevver yatağa düşer. Kâmran, üç sene karısının hasta bakıcılığını yapar. Karısının ölümünden sonra, Kâmran kendisini toparlayamaz. Feride’yi unutamamıştır; sürekli olarak onunla gezdikleri yerde dolaşır, ona ait anılarını tazeler. Feride’nin hayaliyle gönlünü avutmaya çalışır. Bir gün eniştesiyle birlikte eve doğru gelirken karşısında Feride’yi, yıllarca unutamadığı Çalıkuşu’nu görür. Onun hatıra defterini okuyunca, Feride’ye duyduğu sevginin karşılıksız olmadığını, onun da kendisini çok sevdiğini, aşkına vefa gösterdiğini anlar. Feride’ye sarılır ve bir daha da onu bırakmaz.

    Münevver: Kâmran’ın Feride ile nişanlıyken Avrupa’da tanışıp ilişki yaşadığı kadın. Feride’nin yaşamını altüst eden, ona beş yıl gurbetlik çektiren kadın. Münevver, Kâmran’dan önce sevdiği bir adamla evlenmiş, fakat mutlu olamamıştır. Hastalanınca doktorlar ona Avrupa’ya gitmesini tavsiye ederler. Tam iyileşip memleketine döneceği sırada Kâmran’la tanışır. Kâmran ona “Sarı çiçeğim” diye hitap eder. Kâmran’la olan ilişkisinden Necdet adında bir oğlu olur. Kâmran’la evlendikten bir sene sonra yatağa düşer, üç sene sonra da ölür.

    Neriman: Feride’nin teyzesinin köşküne gelip giden misafirlerden biri. Bir sene evvel kocasını kaybetmiş, haincesine güzel, giyinmesini bilen süslü ve çekici bir dul. Neriman’ın Kâmran’la yakınlaşması, Feride’yi çileden çıkarır. Feride bu kadını çok kıskanır. Mehtaplı bir gecede Feride, Neriman’ın sahte kahkahaları sinirine dokunduğu için bahçeye çıkar ve yaşlı bir çınarın üzerine tırmanır. Bir süre sonra Kâmran’la Neriman Feride’nin bulunduğu ağacın altına gelirler, öpüşmeye başlarlar. Feride çığlık atınca kaçarlar. Feride bu olaydan sonra, Kâmran’a karşı kalbinde bir şeyler hissettiğini anlar. Neriman’a karşı duyduğu kıskançlığın sebebi de budur.

    Munise: Feride’nin Zeyniler köyündeki küçük öğrencilerinden biri. Açık sarı saçları olan, zayıf, küçük bir kız çocuğu. Feride, Munise’yi ilk görüşte sevmiş, ona kanı kaynamıştır. Munise’nin annesi evlatlık olarak kaldığı evin küçük beyine âşık olmuş. Fakat ev halkı buna karşı çıkıp onu kucağında bir çocukla civar köylerden birine getirmişler. Daha sonra yaşlı bir orman memuruyla evlenmiş. Genç bir kadın olduğu için bu yalnızlığa dayanamayıp bir askerle kaçmış. Fakat bu asker de onu ortada bırakmış. Aç kalıp da köyde dilenmeye başlayınca köyün delikanlıları onu dağa kaldırmışlar. Zavallı Munise, orman memuru babası ve üvey annesinin yanında kalmaktadır. Üvey annesi, Munise ile hiç ilgilenmez, kir pas içinde onu okula yollar. Bir gün babasının elinde odunla üzerine geldiğini görünce evden kaçar. Bir gece samanlıkta kalır. İkinci gün açlığa dayanamaz ve soğuk bir kış gecesinde Feride’nin kapısını çalar. O gece Feride, Munise’yi evlatlık olarak yanına almaya karar verir. Feride, bu kıza bir anne şefkatiyle yaklaşır. Onunla birlikte Anadolu’yu dolaşır. Munise, on dört yaşında iken, kuşpalazı hastalığından ölür.

    Hatice Hanım: Zeyniler köyündeki okulda, Feride gelmeden önce çocukları okutan, bir taraftan da okulun temizlik işleriyle ilgilenen yarı öğretmen, yarı hademe durumundaki yaşlı bir kadındır. Çocuklara dayak atar, dayakla uslanmayanları tabuta benzeyen bir dolabın içine koyar, “ölüm, teneşir, kabir, zebani, cehennem” gibi korkunç kelimelerle dolu ilahiler öğretir. Çocukların içindeki yaşama sevgisini yok etmek için elinden gelen gayreti gösterir.

    Doktor Hayrullah Bey: Askerî doktordur. Feride ile ilk kez Zeyniler’de karşılaşır. Sürekli askerlerin içinde kaldığından kaba saba konuşur, ağzına geleni çekinmeden söyler. Şaka yapmayı, hayatla dalga geçmeyi sever. Oldukça neşeli bir insandır. Feride’nin çalıştığı okul savaş nedeniyle hastahane olarak kullanılır. Feride ile ikinci kez burada karşılaşırlar. Feride’nin kalp acısı çektiğini daha ilk görüşte anlayan Hayrullah Bey, Feride’ye haber vermeden Kâmran’ı araştırır, bulur. Fakat onun Münevver ile evlendiğini öğrenince gayretleri boşa çıkar. Munise’nin ölümünden sonra Feride, beyin humması geçirir, tam on yedi gün kendine gelemez. Bu dönemde Hayrullah Bey, Feride’yi kendi evine getirir. Daha sonra da onu bırakmaz. Yaşadıkları çevrede dedikodular çıkmaya başlar. Millî Eğitim müfettişlerinin Feride hakkında soruşturma açtıklarını öğrenince Feride’ye, öğretmenlikten ayrıldığına dair bir istifa dilekçesi yazdırır. Bir süre sonra Feride ile kâğıt üzerinde evlenir. Bir gün çiftliğe giderken Feride’nin hatıra defterini gizlice alır. Defterini arayıp bulamayan Feride’ye de, eşyaları getirirken arabacıların çalmış olabileceğini söyler. Kâmran’a yazdığı bir mektupla birlikte bu defteri bir zarfın içine koyar. Feride’ye, kendisi öldükten sonra ailesiyle barışmasını, hiç olmazsa bir süre onların yanında kalmasını ve bu zarfı Kâmran’a teslim etmesini vasiyet eder. Bir süre sonra da kanser hastalığından ölür.

    Şeyh Yusuf Efendi: Feride’nin B... vilayetinde iken görev yaptığı Darülmuallimat’ta musiki hocalığı yapan bir bestekâr. Zaten verem hastası olan Şeyh Yusuf Efendi, içinde Feride’ye karşı duyduğu aşkla her geçen gün biraz daha erimektedir. Öğrencilerle birlikte gidilen bir kır gezisinde Feride’ye “Pür ateşim, açtırma benim ağzımı zinhar / Zalim, beni söyletme derunumda neler var.” (s.251) dizeleriyle başlayan şarkıyı söyler. Feride, gezi dönüşünde bir öğrencisinden Şeyh Yusuf Efendi’nin kendisini sevdiğini öğrenir. Hastalığı ilerleyen Şeyh Yusuf Efendi, ablasını Feride’ye gönderir, son arzusunun ölmeden önce Feride’yi bir kez daha görmek olduğunu söyletir. Feride, bu isteğe karşı koymaz ve onun evine gider. Şeyh Yusuf Efendi, Feride’yi görür ve bir daha açmamak üzere gözlerini yumar. Feride, Şeyh Yusuf Efendi’nin sönmüş gözlerine bir buse kondurur.

    Müjgân: Feride’nin Tekirdağ’da oturan Ayşe teyzesinin kızıdır. Feride’den üç yaş büyüktür. Feride’nin akraba çocukları arasında en çok sevdiği, sırrını paylaştığı, dertleştiği kişi Müjgân’dır. Feride’nin çılgın ve yaramaz olmasına karşın Müjgân o kadar olgun ve ağırbaşlıdır. Feride’nin Kâmran’a karşı ilgisi olduğunu anlayınca bunu hemen Kâmran’a anlatır ve kısa sürede onların nişanlanmalarını sağlar. Feride’nin köşkten ayrılmasına çok üzülmüştür. Kâmran’a da Feride’yi kırdığı için küsmüş, onu affetmemiştir. Beş yıllık bir ayrılıktan sonra Feride’ye kavuşur, ondan bütün gerçeği öğrenir. Öğrendiklerini vakit geçirmeden Kâmran’a söyler, Doktor Bey’in mektubunu ve Feride’nin hatıra defterini birlikte okumuştur. Feride ile Kâmran’ın arasını ikinci kez yine Müjgân yapar, onları bir daha ayrılmamak üzere birbirine kavuşturur.

    Besime Hanım: Feride’nin Kozyatağı’nda oturan teyzesidir. Kâmran’ın annesidir. Feride yaz tatillerini Besime teyzesinin köşkünde geçirir.

    Ayşe Hanım: Feride’nin Tekirdağ’daki teyzesidir. Müjgân’nın annesidir.

    Aziz Bey: Feride’nin Tekirdağ’daki Ayşe teyzesinin kocasıdır, yani eniştesidir. Müjgân’ın babasıdır.

    Nizamettin Bey: Feride’nin babasıdır. Bir süvari binbaşısıdır. Güzide Hanım’la evlendikten sonra İstanbul’dan ayrılmış, bir daha da dönememiştir; Diyarbakır’dan Musul’a, oradan Hanıkın’a, Kerbela’ya... Bir yerde üst üste bir sene kalmamıştır.

    Güzide Hanım: Feride’nin annesidir. Feride’nin tıpatıp annesine benzediğini söylerler. Zayıf bir bünyesi olduğu için, bitmez tükenmez yolculuklara, dağların sert havasına, çöllerin ateşine yenik düşmüştür. Feride henüz altı yaşındayken vefat eder.

    Hafız Kurban Efendi: Feride’nin Ç...’de iken oturduğu eve bitişik komşusudur. Cahil, gözü dışarıda olan, karısına değer vermeyen, ahlâksız bir adamdır. Evli ve çocuk sahibi biri olmasına rağmen, bir gün Feride bahçedeki erik ağacının üzerinde sallanırken evinin penceresinden onu gözetler. Bir zaman sonra da karısına giderek Feride’ye göz koyduğunu, bu sebeple de kendisini boşayacağını söyler. Bunun üzerine karısı, boşanmamak için ses çıkarmaz. Hafız Kurban Efendi, karısını evlilik teklifini bildirmek üzere Feride’ye gönderir. Feride, bu teklifi kabul etmez.

    Reşit Bey: İzmir’de Maarif Müdürü’nün odasında Feride’ye “Fındıkkurdu” diye laf atan, yaşlı, zengin bir adamdır. Feride’yi kızlarına Fransızca dersi vermek üzere köşküne getirir.Bir süre sonra da köşkün kalfasıyla Feride’ye evlenme isteğini bildirir.

    İhsan Bey: Ç...’de “Gülbeşeker” olarak tanınan Feride’yi görebilmek için amele kılığına girip okulun yanındaki bahçede çalışan bir askerdir. İhsan Bey, çok zengin olan amcası Abdürrahim Paşa’nın konağında sütannesi aracılığıyla Feride’ye evlenme teklifinde bulunur, fakat Feride kabul etmez. İhsan Bey, yıllar sonra Kuşadası’nda, ikinci kez Feride ile karşılaşır. Yakınına düşen bir bomba, yüzünün yarısını feci bir şekilde yakmış ve bu yara yüzünü korkunç derecede çirkinleştirmişitir. Yaralı olarak Feride’nin hasta bakıcılık yaptığı yere gelir. Feride, onun bakımıyla ilgilenir. Bir gün Feride ile Doktor Hayrullah Bey arasında Kâmran’ı hâlâ sevip sevmediğine dair bir tartışma çıkar. Feride, Kâmran’dan nefret ettiğini ve onu unuttuğunu ispatlamak amacıyla İhsan’ın odasına gider ve ona evlenme teklifi yapar. İhsan bu teklif karşısında çok mutlu olur, fakat bu teklifin sevgiden değil de acıma ve merhametten kaynaklandığını söyler. Sonra oradan uzaklaşır.

    Gülmisal Kalfa: Feride’nin annesi Güzide’nin dadısıdır. Feride köşkten ayrıldıktan sonra, tayin işlemleri tamamlanıncaya kadar yaklaşık bir ay, Eyüpsultan’daki Gülmisal Kalfa’nın evinde kalır. Buranın güvenli olacağını düşünmüştür.

    Hacı Kalfa: Feride’nin ilk tayin edildiği yer olan B...’de kaldığı otelin ihtiyar odacısıdır. Feride’ye çok iyi davranır. Onun her şeyiyle yakından ilgilenir.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.