Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Çevredeki olumsuz etkilerle ilgili bir tiyatro

Çevre Kirliliği Ile Ilgili Tiyatro Örneği

Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-05-06 12:21:38

    Cevap : Çevre Kirliliği Ile Ilgili Tiyatro Örneği

    Çevre Kirliliği

    İSTİNAZ 
    “Denizleri aş da gel kurbanın olam, kurtar beni buralardan ne olur!” (kapı çalınır) Ah, sen misin Lüfer Teyze Buyur, hoşgeldin
    Tiyatro Metinleri-BİR DENİZ MASALI LÜFER T Evladım, tam yemek yapıyordum bir de baktım hiç midye kalmamış, bir kabuk midye rica edebilir miyim lütfen
    İSTİNAZ Ah teyzeciğim olsa da versem, günlerdir denizde midye bulunmuyor

    LÜFER T Olanları da benim gözlerim görmüyor, yaşlandım diye herhalde burnumun ucunu göremiyorum
    İSTİNAZ (güler) Hayır teyzeciğim sen yaşlandın diye değil, deniz o kadar kirli ki ben de burnumun ucunu göremiyorum
    LÜFER T Ciddi misin Zaten yakında açlıktan öleceğim herhalde Eskiden şöyle minik minik hamsiler vardı, tam ağzıma layık Karadeniz’den gelirlerdi (Karadeniz Ekibi)
    LÜFER T Deniz kirliliğinden artık onları da göremiyorum
    İSTİNAZ Hayır teyzeciğim, onları artık buralara gelemeden insanlar avlanıyor
    LÜFER T İnsanlar ne yapıyor o minicik şeyleri Onların dişinin kovuğuna bile gitmez o hamsiler
    İSTİNAZ İnsanlar büyümelerini beklemeden avladıkları için hamsilerin nesli tükeniyor
    LÜFER T Aman ne güzel, deli mi bu insanlar, hamsiler büyüyüp yavrulamadan ölüyor Bu insanlar kendilerini de düşünmüyorlar. Sonunda ortada yiyecek balık kalmayacak
    İSTİNAZ Amaaan bana ne bütün bunlardan, ben nasıl olsa gidiyorum artık Herkes kendi başını çaresine baksın
    LÜFER T Aaa, sahiden, sen bavul hazırlıyorsun, hayrola yolculuk nereye?
    İSTİNAZ Temiz bir deniz bulmaya gidiyorum, zaten burada yaşamak için hiç bir sebep kalmadı
    LÜTFEN T Ama sen buralarda doğdun, buraların kayasına, suyuna alışıksın, ne yaparsın uzak diyarlarda Arkadaşlarını, aileni, komşularını özlemez misin?
    İSTİNAZ Haklısın ama artık solungaçlarıma kadar geldi (eliyle boğazını gösterir) Yakında burada ne yüzecek su, ne de oksijen kalacak Ben gidiyorum
    LÜTFEN T Yolun açık olsun evladım, güle güle, bir yerlere yerleşirsen bize deniz-mail çek olur mu? (öpüşürler)
    İSTİNAZ Merak etme teyzeciğim Sen de bana yaz, Adresim: istinaz@okyanusmailcom hatta akşamları chat yapalım nikim isti
    LÜFER T Tamam ayol, beni de listene ekle Benim nikim de “çıtır lüfer”

    Sevgili eşyalarım
    Bütün hatıralarım
    Sizi çok özleyeceğim
    Sevgili komşularım

    Sevgili Lüfer Teyze
    Komşu Palamut Amca
    Yan kayada oturan
    İyi kalpli Eşkina

    Daha bir sürü balık
    Yaşarmış buralarda
    Hepsi terkedip gitmiş
    Kimbilir nerelerde

    Balıklarla doluymuş
    Bir zamanlar Marmara
    Yine tertemiz olsa
    Düşmesem ben yollara


    Kapı çalınır, gelen İstavritiye’nin arkadaşı Barbuniye’dir İstavritiye kapıyı duymayınca, seslenir:
    İSTİNAZ Ay yine biri geldi Kim o?
    BARBUNİYE Benim, İstinaz evde misin?
    İSTİNAZ (kapıya gider) Ah Barbuniye, hoşgeldin

    BARBUNİYE Hoşbulduk
    İSTİNAZ Ben de toparlanıyordum Gak bakalım senin için ayırdığım şeyleri beğenecek misin?
    BARBUNİYE Ay bunları burada mı bırakacaksın?
    İSTİNAZ Evet, öyle Ne yazık ki hepsini alamıyorum Yeni bir yer buluncaya kadar, ne kadar dolaşacağımı bilmiyorum
    BARBUNİYE Keşke ben de seninle gelebilsem Büyük cesaret doğrusu Eşyaların için o kadar üzülme, yerleştiğin zaman birşeylerini istersen sana gönderirim
    İSTİNAZ Hepsi senin olsun, kullandıkça beni hatırlarsın Al bak bakalım
    BARBUNİYE Çok güzel Harika MuhteşemÇok teşekkür ederim, bunların hepsi çok güzel İstinaz seni çok özleyeceğiz
    İSTİNAZ Ben de sizi özleyeceğim Ama artık, dayanamıyorum Burası yaşanır gibi değil
    BARBUNİYE Haklısın ama ne yapalım, buralara alıştık bir kere Yaşayıp gidiyoruz işte

    İSTİNAZ Hiç de öyle değil Yaşayamıyoruz Çoğumuz ya mazota bulaşarak, ya da oksijensizlikten ölüyoruz Sen buna yaşamak mı diyorsun?
    BARBUNİYE Elimizden bir şey gelmiyor işte İnsanlar bile ekonomik krizden kurtulamıyor
    İSTİNAZ Böyle yosun gibi amaçsız yaşayamazsın Dervişin fikri neyse zikri de odur
    BARBUNİYE Efendim anlamadım?
    İSTİNAZ Boşver anlayan anladı, kelime oyunu yaptım
    BARBUNİYE Gezip tozuyorum, eğleniyorum Kafamı niye böyle şeylere yorayım
    İSTİNAZ Biraz önce “keşke ben de gelebilsem” demiyor muydun?
    BARBUNİYE Gezmeyi kim istemez Ne güzel yerler göreceksin kim bilir
    İSTİNAZ Hayır, ben Gezmeye gitmiyorum. Göç ediyorum, anladın mı, göç Çok sevdiğim evimi, denizimi, arkadaşlarımı terketmek zorunda kalıyorum Bu hiç de eğlenceli değil!
    BARBUNİYE Kızma canım anladım Kusura bakma! Hadi artık çok oyalanma, birazdan çocuklar gelir
    İSTİNAZ Hangi çocuklar?

    BARBUNİYE Ay inanmıyorum! Unuttun mu Bu akşam seni yolcu etmek için yemeğe çıkacaktık
    İSTİNAZ Tamamen unutmuşum Ben gelmesem olmaz mı? Daha yapılacak çok işim var
    BARBUNİYE Olur mu hiç, yer ayırttık Çok eğleneceğiz
    İSTİNAZ Siz gidin, benim yerime de eğlenin
    BARBUNİYE Yapma Bütün planlarım karaya vurdu Bugün sana çok güzel sürprizler hazırlamıştık Hadi, inat etme Senin şerefine toplanıyoruz
    İSTİNAZ Peki tamam, o zaman yardım et de, yoksul balıklara gidecek şeyleri hazırlayalım
    BARBUNİYE Neden böyle şeylerle uğraşıyorsun? Bunların hepsi ya eskimiş ya da modası geçmiş, at gitsin
    İSTİNAZ Ama bunlara ihtiyacı olan ne kadar çok balık var biliyor musun, üstelik doğada hiç bir şeyin boşa gitmemesi gerekir
    BARBUNİYE Hıh, kim ne yapsın ki bunları, hepsini modası geçmiş
    İSTİNAZ Senin için eski olan

    Bir işe yaramalıdırİşine yaramaz olan
    Belki başka bir için
    Çok değerli olabilir

    Artık giyilmeyen kazak,
    Belki eskimiş bir yatak
    Kenarı çatlamış tabak
    Başka işe yarabilir

    Plastikler, cam şişeler
    Kağıtlar ve gazeteler
    Hatta kumaşlar bile
    Yeniden kullanılabilir

    Bir şeyi üretmek çok zor,
    Atmak ise çok kolaydır
    Unutma ki herşey bir gün
    Bir işe yaramalıdır.

    Kapı çalınır Barbuniye’nin erkek arkadaşı, dişi dil ve erkek dil ve yanlarında İstinaz’ın tanımadığı bir başka istavrit vardır Rengarenk parti kostümleri ve aksesuarlarıyla gelmişlerdir Diller biraz garip ve sakar bir çifttir Kostümler ve aksesuarlar deniz dibine ait parçalardan oluşmuştur İstinaz şaşırmıştır

    Diğer Cevaplara Gözat
    Çevredeki olumsuz etkilerle ilgili bir tiyatro

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    Ödevci_8

    • 2015-05-06 12:22:33

    Cevap : Çevre Ile Ilgili Tiyatro Örneği 

    ÇEVRE

    ŞAHISLAR: 
    ZİŞAN,FEHİMAN,RUKİYE,NERİMAN,VİLDAN,ONUR.

    Vildan:Ay Neriman,lavaboyu yine pırıl pırıl yapmışsın.

    Zişan:Neriman’ın başka bildiği yok ki! Siz de böyle söyledikçe bir şey var sanıp iyice parlatıyor.

    Vildan:Ohh,havlu da mis gibi kokuyor
    .

    Zişan:Kokar tabi. Parfümlü deterjanları doldurun makineye,sonra da temiz diye şişinin.

    Vildan:Ayy hiç sorma Zişan Abla,bu makineler var ya temizi pis yaptı,pisi de temiz.

    Neriman: Doğru,temizliği bilenler makinede çamaşır yıkamaya başlayalı çamaşırlar sarardı. Ama temizliği bilmeyenlere iyi yaradı.

    Vildan:Tabi tabi,o ne pasaklı hanımlar vardı,aman Allah’ım.

    Neriman:Hele şu kalebodurlar…İyi ki de icat etmişler,ne pismişiz de haberimiz yokmuş.

    Vildan:Günde kaç kez sil,arkanı dön yine batmış. Önceki mozaiklerde temizlik de pislik de belli olmuyordu.

    Neriman:Ama temizleyince de değiyor,hele biraz çamaşır suyu kullan
    .

    Zişan:Şu halinize bakın. Allah’tan ki tahta fırçalayıp,çamaşır çitilemediniz.

    Neriman:Abla onları yapıyor olsaydık böyle oturup konuşmaya vaktimiz mi olurdu?

    Zişan:Tabi,işiniz mi biterdi? Şimdi işini makinelere devreden gezecek kapı arıyor.

    Vildan:Yaparsan iş yine çok Zişan Abla! Ben onu bunu bilmem,temizlik şart. Kadın dediğinin evi ışıl ışıl olmalı. Kaynım ne diyor biliyor musunuz? “Yenge,ben söz kesilirken görseydim ki lavaboları bu kadar pis,sözden dönerdim. Nişanda görseydim yine dönerdim. Hele banyo,illallah…”

    Zişan:Aman aman iyi ki görmemiş.

    Vildan: (Gülerek) Kayınvalidem de öyle diyor: “Çok söylenme de kendin temizle oğlum. Sen de kullanıyorsun lavaboyu,sade hanımın mı?”

    Neriman:İyi iyi,kayınvaliden şımartsın bakalım.Yarın bir çocuğu daha olursa…

    Vildan: (Lafı Alır) Kokar valla,onda o pasaklılık varken… Güya da Müslüman.

    (Konuşarak Rukiye ile Fehiman girer içeri.)

    Rukiye: Zişan Abla balkon çok serin,hadi siz de gelin.

    Zişan:(Manalı) Serin olmaya serindir de,temiz mi bari?

    Fehiman:Ne diyorsunuz anneciğim?

    Rukiye:Yine ne konuşuyordunuz bakalım?

    Zişan:Güya Müslüman olanlardan…

    Rukiye:Ha beynamazları mı kastediyorsun?

    Zişan:Yok canım,ne namazı?

    Rukiye:Ya? Hıı anladım,sen din gayreti taşımayanlara kızarsın. Eh bu konuda haklısın.

    Zişan:Bunlarla hiç alakası yok. Banyosunu,lavabosunu,yani evini barkını temizlemeyenlerden bahsediyoruz.

    Rukiye:İçimizde öyle biri var mı ki? Hem bunun Müslüman olup olmamayla ne alakası var?

    Vildan: (Atılır) Niye? Peygamberimiz temizlik imandandır dememiş mi?

    Zişan:İmandan gelen temizlik,akidedeki sağlamlığa, ameldeki güzelliğe işaret eder. Sizin deterjanlarınızla, fırçalamalarınızla ne alakası(bilgi yelpazesi.net) var?

    Neriman:Ay abla niye öyle diyorsun,temizlik çok önemli bir konu,sen hep hafife alıyorsun.

    Rukiye:Bana kalırsa gerektiği kadar ciddiye alıyor.

    Zişan:Biraz haklısın Neriman,o konuda ihmalliğe düşüyorum.

    Fehiman:Bir de böyle deme anne. Az canımız çıkmıyor, neymiş ev temiz olacakmış diye.

    Rukiye: Sen de çıkarma canını Fehiman,daha önemli şeyler için lazım o can.

    Neriman:Öyle deme Rukiye,alışsın. Ben pisliği sevmiyorum,ay tahammül edemem.

    Zişan:Namazsızlığa tahammülün var ama.

    Vildan:Zişan Abla yine sataşma,ne yapsın eşi kılmıyorsa?

    Zişan:Ne demek ne yapsın,kıldırasıya uğraşsın. Öğlen geldim Enişte Bey evde uyuyor,bir Cuma namazına gitmemiş.

    Neriman:Ooo abla,cumaya gelene kadar… O günde kaç sefer aksatıyor,onunla mı uğraşacağım?

    Rukiye:Ben de diyorum Zişan Abla neden sinirli,şimdi anladım.

    Zişan: Sen de olmasan Rukiye,beni anlayacak yok.

    Vildan:Aman Zişan Abla,sen de her şeyi namaza bağlarsın. Neriman’ın eşi namaz kılmıyor ama tertemiz. Namaz kılmadan da nice kılanlardan iyi,kılmasa da olur.

    Rukiye:Yaa,biz de kılmasak olur mu?

    Fehiman: (Gülerek)Ay sen ne diyorsun Rukiye Abla…

    Vildan:Tabi canım,ne olur sanki,sen de çok iyi bir insansın Rukiye.

    Rukiye:Yani bu hesapça kötüler kılıyor namazı…Peki Vildan Abla şimdi sen kötülerden misin, iyilerden mi?

    Zişan:Rukiye,kardeşim,konuşturma şunları. Şimdi kalkıp gideceğim,iyice şaşırdılar.

    Vildan:Niye kızıyorsun Zişan Abla,haklıyım.

    Rukiye:Lütfen Vildan Abla,nasıl kızmasın? Adını temizlik,hamaratlık koyup olmadık icatlar çıkarırsınız. Havlu düzgün asılmasa,yere çerez kabuğu düşse eşinizle tartışırsınız, asıl temizlik söz konusu olunca susarsınız.

    Zişan: “Ay huzursuzluk çıkmasın,ay kocaman insana her gün söylenir mi?” (Alaylı) Neriman Hanım,enişte çorabını değişsin diye her gün arkasında döner,söylenirsiniz. İşinize geldiği zaman da,temizlik imandandır,diye mangalda kül bırakmazsınız.

    Fehiman:Anneciğim biraz haklı değiller mi? Evin bütün sorumluluğu üzerlerinde. Hem çocuklar,hem ev işi,nasıl yetiştirsinler?

    Rukiye:Fehiman,sen böyle konuşunca ablamı hatırladım. Bir gün misafirliğe gitmiştik.Sohbet ederken ablam iki üç çocuklu bir hanımın ibadet etmeye vaktinin olmayacağını,buna ne zamanının ne de gücünün yeteceğini söyledi. Orada bir hanım da dedi ki: “Hanımefendi,benim 13 tane çocuğum var,bir vakit namazımı kaçırdığımı hatırlamam.”

    Zişan:Keşke elini öpseydin Rukiye,bizim beceriksiz hanımlara inat. Allah bilir ya o hanımın tarlası, hayvanı da vardır.

    Rukiye:Evet,iyi tahmin ettin,ineğine de kendisi bakıyormuş.

    Vildan:Evine de kokudan girilmiyormuş ama…

    Rukiye:Bilmem…Öylesine hanımefendi ve mazbut bir hali vardı ki,sormak aklıma gelmedi; “Evin de kalbin gibi temiz mi?” diye.

    Vildan:Hiç sanmam temiz olsun. Benim de bir tanıdığım var,bütün gün namaz kılar,senede kaç kere yatırları dolaşır, kurban keser ama bir pasaklı bir pasaklı sorma…

    Zişan:Vildan senin iflah olacağın yok. Şuurla ibadet yapan biriyle müşrikçe,saçma davranan birini nasıl karşılaştırırsın?

    Fehiman: Doğru söylediniz anneciğim. Temizlik imandandır deyince bu akla gelmemeli.

    Rukiye:Müslüman’ın aklına gelmesi gereken;imanına, akidesine,şirk,hurafe katmamak.

    Zişan:Şimdi anladın mı Vildan? Temizliğin imandan olmasının ne senin yerli yersiz sepete doldurduğun deterjanlarınla,ne de tanıdığının yatırlarda dolaşmasıyla alakası yok.

    Neriman: Desene abla,bu gidişle ev işini bırakıp,kalbimizin temiz olması için gece gündüz ilimle,ibadetle uğraşmamız gerekiyor.

    Vildan:Hiç heveslenme,o zaman da kızar Zişan Abla, bir kez bayram temizliği yapıyorum diye bana söylenmişti.

    Neriman:Aaa o niye abla?

    Vildan:Niye olacak,bayramdan bayrama temizlik mi olurmuş,Müslüman her zaman temiz olurmuş.

    Rukiye:O da bayramın bir neşesi. Doğrusu çok güzel oluyor.

    Fehiman:Bana kalırsa zahmet oluyor.

    Neriman:Eh bayramdan bayramda yapınca nasıl zahmetli olmasın?

    Rukiye:Veya misafirden misafire…

    Fehiman:Hiç misafire temizlik mi yapılırmış,her taraf batıyor tekrar. Hele sigara kokusu etrafa bir siniyor ki…

    Rukiye:Hiç söyleme Fehiman,o kadar rahatsız oluyorum ki. Elbiselerimiz,perdelerimiz iğrenç bir şekilde kokuyor. Anlamıyorum kendileri rahatsız olmuyor mu bu kokudan?

    Neriman: (Gülerek) Hiç rahatsız olur muyuz,o modernliğin alameti.

    Rukiye:Ya ya,köylünün,sütçünün inek,ter kokusu iğrenç,kendilerinin sigaraları iyi.

    Zişan:Allah ıslah etsin. Deveye demişler neden boynun eğri? Demiş nerem doğru?.

    Onur:Anneee,pastam bitti.

    Fehiman:Ben ellerini yıkayayım. Onur,gel hadi. Bak seeen, ellerini saklıyor… Gelsene Onur,ellerini yıkayayım mis gibi kokacak…Yakaladım (bilgi yelpazesi.net) işte,hadi yıkayalım.

    Zişan:Vildan Onur’un tırnakları yine uzun değimli? Allah’tan ki çocuklarınız temizliği sizden iyi biliyor.

    Rukiye:Yaa demek çocuk tırnağı pis diye saklıyor elini.



    (FON) (MERDİVENLERİ ÇIKIYORLAR)

    Zişan:Off şu merdivenin haline bak. Hiç mi temiz olmayacak?

    Fehiman:Anne alış artık,bizim apartman böyle.

    Zişan: Dayanılacak gibi değil,bak bak kapının önünde yine çöp var,akmış suları poşetten.

    Fehiman:Keşke altına bir kap koysalar.

    Zişan:Onu koymadıkları gibi sonradan temizlemiyorlar da, böcekler doluşuyor. Zaten hava sıcak, bir de koku bunaltıyor.

    Fehiman:Bazen günde birkaç kez aşağıya iniliyor,inerken atmak zor değil aslında.

    Zişan:Hiç zor olmaz mı? Şanımıza ar gelir sonra…Şöyle elini kolunu sallaya sallaya,burnun havalarda çıkmak varken… Hele bir de evden çıkarken apartmanın içinde sigarayı yakmazlar mı? İnan Fehiman,dört etrafım ahırla çevrili olsa bana böyle zor gelmeyecek.

    Fehiman:Anneciğim siz çok hassassınız,görmeyiverin biraz.

    Zişan:Hangi birini görmeyeyim. Şimdi eminim eve girince,balkonları da pis bulacağız. Kim bilir hangi hanım temizlik yapıyorum diye evinin pasağını üstümüze salacak?

    Fehiman:Aldırma anne hemen temizlenirim ben. Hani Neriman Teyzemlerde ne diyordun? Temizlik imandandır.

    Zişan:Hem öyle diyorum,hem de böyle aksaklıkları görünce dayanamıyorum.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-05-06 12:23:27

    Cevap : Çevre Drama Etkinliği:
    Oyunun Adı: UMUTLARI GÖZYAŞIYLA KARIŞMIŞ DOĞA Drama Konusu: Çevre kirliliği Dramanın Genel Amaçları: Çevre bilincini kazandırabilme Dramanın Alt Amaçları 1.Ağaçların canlı olduğunu kavrayabilme. 2.Birey olarak doğaya verilen zararların farkına varabilme. 3.İnsanların doğaya karşı olan sorumluluklarını fark edebilme. 4.Bireylere empati duygusu kazandırabilme. Drama Süreci: Isınma:¬¬¬¬¬¬ Isınma aşamasında konumuza uygun olan kuş sesleri eşliğinde tüm sınıfın gözlerini kapatıp kendilerini bir parkta düşünmelerini sağladık. Grup üyeleri de bu ısınma sürecine katıldılar. Dramanın İlkeleri Açısından İncelenmesi: A.Drama için uygun çevre: Çevre olarak sınıf içerisinde sınırlı bir alanda hayal gücümüzü kullanarak uygun bir çevre yarattık. Bank olarak sıraları, tahtaya çizilen yüksek bina resimleri, kartondan yaptığımız güneş, bulutları ve yazıları kullandık. B.Drama için uygun yaş: Yapmış olduğumuz drama etkinliği bizim alanımız olan ilköğretim 1. kademe yaş seviyesine uygundur. Ayrıca kendi sınıfımızın düzeyine ulaştırılmaya da çalışıldı. C.Öğretmen katılımı: Drama etkinliğimizde öğretmen katılımı rehber olarak sağlanmıştır. Sınıfta drama etkinliğinin sessizce dinlenmesi için motive etti. D.Sonuca değil sürece yönelik yaklaşım: Bizim için sonucun mükemmel olması değil süreçte neler yaşadığımız önemliydi. Bunu drama etkinliğimizde yansıtmaya çalıştık. E.Dramaya ayrılan süre: Drama etkinliği için ayrılan süreyi (15 – 20 dk.) uygun bir şekilde kullandık. Bu süreç içerisinde amacımızı gerçekleştirdik.  F.Drama için etkinlik seçimi: Drama oyunun konusuna ortak olarak karar verdik. Ortaya atılan fikirler tartışılarak konu geliştirildi. G.Dramada günlük yaşam: Drama etkinliğimiz günlük yaşamdan seçilmiştir. İnsanların çevreye verdiği tahribata dikkat vermeye çalıştık. H.Dramada sessizlik: Drama etkinliğinde müziğin ön planda tutulduğu sırada drama oyuncuları arasında sessizlik söz konusuydu. İ.Dramanın yapısı: Dramanın yapısına uygun bir oyun sergiledik. Bir başlama noktası; kuş sesleriyle birlikte yeni bir günün başlangıcıyla park sakinlerinin (meşe, çınar, teneke) uyanması. Geçtiği yer; Drama etkinliğimiz küçük bir parkta geçmektedir. Oynanacak roller; bellidir. Bazı durumlarda bir kişi birden fazla rol almaktadır. J.Dramada sorumluluk: Hazırlık aşamasında ve oyun sürecinde tüm grup üyeleri hem bireysel sorumluluklarını hem de grup arkadaşlarına karşı olan sorumluluklarını yerine getirdi. Değerlendirme 1.Tanımsal düzeyde: Tanımsal düzeyde bir değerlendirme yapıldı. Oyun sonunda grup üyeleri canlandırdıkları rollerin neler olduğunu sınıfta paylaştık. 2.Duygusal düzeyde: Grup üyeleri canlandırdıkları rolleri oynarken hangi duyguları hissettiklerini bireysel olarak sınıfa aktardık. 3.Yaşantısal düzey: Doğadaki canlılara karşı daha duyarlı olunacağı sınıf içerisinde belirtildi.   Dramanın Bize Sağladığı Faydalar 1.Hayal gücümüzü ve yaratıcılığımızı geliştirdi. 2.Yaparak yaşayarak öğrenme ortamı gerçekleştirildi. 3.Bağımsız düşünme ve karar verme gücünü geliştirdi. 4.Drama etkinliği sırasında duygularımızı grup arkadaşlarımızla ve sınıfla paylaşma imkanı bulduk. 5.İletişim becerilerimize (sırasını bekleme, dinleme, açık olma) katkı sağladı. Özellikle tartışma bölümü sırasında etkinliğe ilişkin duygular bilgiler sözel olarak paylaşıldı. 6.Etkinliğimiz sırasında gerçekleştirdiğimiz yaşantılar sayesinde sosyal farkındalığın artması ve problem çözme yeteneğinin gelişmesini sağladı. 7.Yaptığımız etkinlik duyguların farkına varılması, empati kurabilme gibi yollarla demokratik bir ortamda toplu yaşamak için gerekli olan becerilerin kazandırılması sağlandı. 8.İşbirliği yapmanın gerekliliği ve öneminin anlaşılmasını sağladı. 9.Grup içerisinde daha yakın ilişkiler kurmamızı sağladı. 10.Drama etkinliği dersin öğretmeni ile ilişkilerimizin daha iyi olmasını sağladı. Drama Etkinliğinin Eleştirisi Yaptığımız drama etkinliğinin konusu oldukça basitti. Konuyu seçerken ilköğretim yaş düzeyine uygun olmasına dikkat ettik. Ancak sınıf arkadaşlarımıza da hitap etmesi açısından gülme unsurları taşıyan bölümlere de yer verdik. (yaşlı kadın diyalogları) Özellikle insan duygusunu kattığımız ağaçlar ve tenekeyi canlandırırken empati kurduk. (Örneğin bir ağaç konuşabilseydi insanlara ne söyleyebilmek isterdi vb...) Oyunumuzu başarıyla gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz. Vermek istediğimiz mesajların iletildiğini düşünüyoruz. Aynı zamanda çalışmalarımız sırasında eğlenceli vakit geçirerek ilişkilerimizin daha da kuvvetlenmesini sağladık. Dekor: —Tahtaya bina resmi çizildi. —Bulutlar, güneş ve yıldızlar tahtaya asıldı. (Kartondan hazırlandı) —Park ortamı yaratılması için iki tane sıra bank olarak kullanıldı, üzerlerine kartondan hazırlanmış “Buca Belediyesi” yazısı yapıştırıldı. —Kartondan hazırlanmış “Yerlere çöp atmayınız” yazısı kullanıldı. —Yerlere çöpler ve kurumuş yapraklar döküldü. —Bankların arkasında ağaçlar ve ağaçların yanında da çöp tenekesi yer aldı. Araç – gereç: —Erkan Uğur “Bir Ömürlük Misafir” kaseti şiir okunması esnasında fon müziği olarak kullanıldı. —Doğa Senfoniler CD’si içindeki “Yağmur Ormanları” sesleri drama boyunca fon müziği olarak kullanıldı. —Dans Müziği olarak ....................................’in ..................................................... parçası kullanıldı. —Ağaç dalları —Grafon kağıdı (çöp kutusu için) —Süpürge, kürek —Rollere uygun kıyafetler ve aksesuar kullanıldı. (Şapka, yün şiş, bira şişesi,...... gibi.) Dramanın Adı: Dramada yer alan bireyler ve rolleri Meşe: Sibel Demir Çınar: Pınar F. Gülasar Teneke: Gülşen Davulcu Çöpçü Abbas – Jön Sevgili – Sarhoş: Tülay Demir Naciye – Anne – Mühendis: Senem Gedik Şükriye – Çocuk – Şiir Okuyan: Özlem Çık Koşan kız – Çocuk – Sevgili: Özlem Çelik  Kadın Mühendis: Şenyıl Çatık Büyük binalar arasında kalmış küçük bir park vardır. Ve bu parkın sakinleri meşe, çınar ve tenekedir. Diğer bütün ağaçlar kesilmiş ve parkta sadece meşe ve çınar kalmıştır. Belediyenin katkılarıyla yakın bir zamanda aralarına Teneke’de katılmıştır. Ağaçlar meraklı ve biraz da duygusaldır. Çevrelerinde olup biten olaylara üzülmekte fakat ellerinden bir şey gelmemektedir. Ama onlar hala umutludur. —Güneş doğar. Kuşlar ötmeye başlarlar. Ve parkın sakinler uyanmaya başlarlar. —Meşe: (esneyerek) Off her tarafım tutulmuş dallarımı hareket ettiremiyorum. —Çınar: (gerinerek) Günaydın Meşe bende yapraklarımı kımıldatamıyorum. —Meşe: (Çınara doğru dönerek) Günaydın Çınar, sen de mi uyandın? —Teneke: Hey günaydın ben de buradayım! —Meşe: Günaydın Teneke —Çınar: Günaydın Teneke —Teneke: Günaydın Çınar —Meşe: Gecen nasıl geçti Teneke? Biz dün akşam erken uyumuşuz. Kaçırdığımız bir şey oldu mu? —Teneke: Aslında çok önemli bir şey olmadı. Ama sarhoşun biri çınarı suladı. —Çınar: (yüzünü buruşturur) İnanmıyorum onun için mi böyle pis kokuyorum? —Meşe: (alaylı bir tavırla gülerek) Üzülme Çınar bugün parçalı bulutlu olacakmış, belki öğleden sonra yağmur yağar. —Çınar: Böyle şeyleri de hep sen bilirsin zaten. —Teneke: Hey kesin artık muhabbeti sabah jimnastiğimize başlayalım. (müzik eşliğinde sabah jimnastiğine başlarlar) —Teneke: Yavaş olun biraz size yetişemiyorum. —Meşe: Off, yoruldum, yeter artık. Ama dallarıma da iyi geldi. Saat kaç oldu, bugün erken mi uyandık, bizimki hala görünmedi? —Çınar: Abbas’tan mı bahsediyorsun? —Teneke: Aa... bakın, yaşasın yaşasın, Abbas geliyor! (türkü söyleyerek Abbas içeri girer, pak sakinleri de dans etmeye başlarlar) —Abbas: Of of... Şu parkın haline bak kardeşim. Her gün temizliyorum gene aynısı. Genci de aynı yaşlısı da aynı, uzunu da, kısası da. Of of... kömür gibi yanıyorum, ayıp mıdır temizliyorum. —Abbas: (ağaçlara dönerek) Bu zavallıcıklar da kaldılar bu koca binaların arasında. —Meşe ve Çınar: Kaldık kaldık! Yazık bize —Abbas: Kessek mi bunları ne yapsak? Keselim keselim. —Meşe ve Çınar: Hayır, hayır! —Abbas: Keselim keselim (Çöpçü çöpleri toplar, çöp tenekesine atar) —Teneke: Gelsin çöpler gelsin çöpler. Abbas da olmasa parkta kimse beni fark etmeyecek.  (Meşe ve Çınar sevinirler, Abbas türküsüne devam ederek parktan ayrılır) —Meşe: (Çınara dönerek) Bugün için bir planın var mı? —Çınar: Sinemaya gitmeyi düşünüyorum. Senin söylediğinde laf mı? Bütün gün burdayım işte. —Meşe: (Üzülerek) Haklısın Çınar eskiden hiç canımız sıkılmazdı. Bir sürü arkadaşımız vardı parkta, şimdi sadece sen, ben ve teneke kaldık. —Teneke: Susun susun biri geliyor. (Elinde su şişesi olan bir kız koşarak parka gelir, parkta bir tur attıktan sonra dönerken elindeki su şişesi çınara doğru atar. Koşarak parktan ayrılır.) —Çınar: Canımı acıttın! —Meşe: Evet canını acıttın dikkat etsene. —Teneke: Görmüyor musun? Burada teneke var. (İki yaşlı kadın parka girerler, ağaçların önündeki banka otururlar. Ağaçlar merakla eğilir, kadınları dinlemeye başlarlar.) Şükrüye: Ah Naciye Hanım ah! Biz bu hallere düşecek miydik? Naciye: Ya ya bugünde hava çok güzel Şükriye: Naciye hadi gel buraya oturalım. Çantamda çiğdem var onu da çitleyelim. (Bu arada örgülerini çıkarırlar) Şükriye: Ne dürtüyon gene? Naciye: Ah ah! Romatizmalarım gene azdı. Senin sırt ağrıların geçti mi? Şükrüye: Aaa... ben boşadım ya Sıtkı’yı senin haberin yok mu? Naciye: Ne senin de mi ayakların ağrıyor. Şükriye: Hem de öyle bir kokuyordu ki ayakları ömrü billah kimse duymamıştır o kokuyu dayanamadım boşadım Sıtkı’yı. Şükriye: Hele birde Rıfkı vardı ki o da bu yaştan sonra dövmeye kalktı beni. Dayanamadım boşadım onu da. Naciye: Ne bağırıyorsun canım senin de sırtın ağrıyorsa, Şükriye: Ne oldu Naciye Hanım çekirdek tuzlu mu geldi? Naciye: Ah ah sen bir beni gençliğimde görecektin tanıyamazdın vallahi. Geçti gençlik getti gençlik. Şükriye: Ah doğru söylüyorsun geç kaldık Müzeyyen Hanımlara bekletmeyelim hadi gidelim. (Ayağa kalkarak yedikleri çiğdem kabuklarını yere dökerler) Naciye: Ah ah Şükriye Hanım bugünde ne güzel anlaştık. Şükriye: Ya ya hep gelelim bu parka. (Yavaş yavaş parktan ayrılılar.) Meşe: Şunların taptığına bakın bütün çöpleri yere attılar.  Teneke: Beni gene farketmediler. Bunların okuması yanması yok mu? Çınar: Söylediklerinden de bir şey anlayamadım. Meşe: Ne meraklısın Çınar, Sahi bende bir şey anlamadım. Ne örüyormuş? Neden örüyormuş? Kime örüyormuş? Çınar: Sen onu bırak da diğeri 4. kocasını boşamış galiba.   Teneke: Hey susun artık! Bakın sevgililer geliyor. (Sevgililer birbirine öpücük atarak yaklaşırlar.) Meyve ve Çınar: Ay ne romantik, ne romantik. (Sevgililer banka oturup kendi aralarında mimikleriyle sevgilerini ifade ederler) (Meşe üzülür) Çınar: Ne oldu meşe neyin var? Meşe: Aklıma Selvi geldi. Onu çok özlüyorum. Ne güçlü dalları vardı civarda ki bütün ağaçlar ona hayrandı. Teneke: İyi de Selvi kim? Çınar: Dostlarımızdan biriydi sen gelmeden önce kestiler onu yerine de apartman diktiler. Meşe: Onu sevdiğimi bile söyleyememiştim. (Sevgililer Meşe’ ye doğru yaklaşırlar.) Çınar: Bak Meşe sana doğru geliyorlar. Meşe: (Telaşla) Evet evet bana doğru geliyorlar. Yine mi? (Sevgililer isimlerini ağaca kazırlar) (Meşe canı yandığı için bağırır) Çınar, Teneke: Yapmayın yapmayın! (Sevgililer neşe ile parktan ayrılırlar.) Çınar: Çok canın yandı mı Meşe. Meşe: Ever çok canım yandı daha öteki yaralarım bile iyileşmedi. Teneke: Hey üzülmeyi bırakın artık bakın ne güzel çocuklar geliyor. (Anne ve 2 çocuk parka gelir) (Ağaçlar bu duruma çok sevinir) (Anne ve çocuklar banka otururlar) Anne: Evde beni çok bunalttınız, burada da beni uğraştırmayın, yaramazlık yaparsınız hemen eve dönerle ona göre. (Çocuklar kendi aralarında oyun oynarlar) 1. Çocuk: Anne karnım acıktı yiyecek bir şey var mı? Anne: Evde karnınız acıkır burada acıkır bıktım sizden. (Çantasından yiyecek çıkarır; çocuklara verir. Çocuklar yedikten sonra çöpleri yere atarlar.) Anne: (Kızarak) Evde ben size böyle mi öğrettim, çabuk alın oradan çöp kutusu var.  2. Çocuk: Ama anne orası ev. Bak hem herkes yere atmış. Anne: Ama siz herkes değilsiniz. Çocuklar istemeyerek çöp tenekesine yaklaşırlar. Çöpleri attıktan sonra tenekeye tekme atıp devirirler. Anne: (kızarak) Hadi çabuk eve gidiyoruz.  (Parktan ayrılırlar. Bu arada ağaçlar ve teneke çok üzgündür) Çınar: Teneke çok canın yandı mı? Teneke: Evet çok canım yandı hem de bütün çöpler yere döküldü. Meşe: Gördünüz mü bugünde değişen bir şey olmadı. Biraz sonra hava kararacak bütün geceyi bu pislik içinde geçireceğiz. (Sarhoş sallana sallana elinde bira şişesi ile parka yaklaşır.) Teneke: Gecemizin daima misafiri da geldi. (Sarhoş elinde bira şişesi ile bankta sızıp kalır. Ağaçlar sarhoşa doğru eğilirler, sarhoşun horlamasıyla irkilirler) Meşe – Çınar – Teneke: Olamaz bu gece bize yine uyku yok. Meşe: İyi geceler Teneke iyi geceler Çınar Teneke: İyi geceler Meşe iyi geceler Çınar  Çınar: İyi geceler Teneke iyi geceler Meşe (Gece olur, ve fon müziği eşliğinde şiir okunur.) İnsan değil de ağaç olsam Dallarımın arasından rüzgarlar esse Yapraklarım, çiçeklerim, meyvelerim olsa Mevsimleri yaşasam... Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam Kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar... Böcekler karıncalar yollansalar içime,  Çürütseler oralarımı Ballarım, sakızlarım olsa, göveme bir insan yaslanıp uyusa Ben bunları hiç bilmesem Sadece ağaç olam. (Güneş doğar, kuş sesleri ile birlikte ağaçlar uyanırlar. Bu arada iki mühendis parka gelmiştir. Ağaçları şaşırarak birbirlerine bakarlar) Bayan Mühendis: Evet mühendis bey gerçekten güzel bir alan. Etrafında alışveriş merkezleri, ................. Erkek Mühendis: Haklısınız burası çok güzel bir şekilde değerlendirilebilir. (Parkın sakinleri sevinirler, Mühendis ölçüm yapmaya başlarlar) —Meşe: gördünüz mü sonunda bizi de düşünen birileri oldu. —Teneke: Evet evet yaşasın bir sürü arkadaşlarımız olacak. —Çınar: Ne zaman yapacaklarmış ne zaman? —Meşe: Bilmiyorum ama en kısa zamanda yaparlar umarım. Erkek Mühendis: Evet burası gerçekten güzel bir site alanı olur. Bu ağaçları da kesmek lazım. Kadın Mühendis: Evet evet haklısınız. Zaten bir işe yaramıyorlar. (Parkın sakinleri hayal kırıklığına uğrar, umutları tükenmiştir. Boyunlarını bükerek, son sözlerini söylerler) —Meşe: Olamaz her şey bitti. —Çınar: Doğa yenik düştü insanlara. —Teneke: Çünkü güçlü olan insanlar.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.