İşte Cevaplar
Dede korkut Hikayeleri
Dede Korkut Hikayeleri olarak günümüze gelen kitap, Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destanıdır. Adının hikaye olarak geçtiğine bakmayın on iki destan ve bir önsözden oluşur. İçerdiği destanlar tarih boyunca dilden dile aktarılmış, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. Kendi içerisinde farklı konulara değinen destanlar aslında bir bütünün parçalarıdır. Hikayelerin anlatıcısı Dede Korkut’tur, ismi de buradan gelmektedir.
Oğuz Türklerinin yaşam biçimlerinden, ekonomisine; inançlarından, giyiniş tarzlarına ve beslenmelerine kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynak olan kitap, tarihin aynasıdır.
Dede Korkut Kimdir?
Dede Korkut; destan ve hikaye anlatımlarında yüceltilen, köklerini göçebe, bozkır hayatının geleneklerinden alan ve doğum, evlenme ve ölüm geleneklerine yansımış özlü sözleri, anlatımları, müzik aletleri ve ezgileri ile toplum hayatında önemli bir yer edinmiş olan yarı efsanevi bir bilgedir.
Hani dediğim bey erenler
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi
Fani dünya kime kaldı
Gelimli gidimli dünya
Son ucu ölümlü dünya
Akıbet, uzun yaşın ucu ölüm, sonu ayrılık.
Dede Korkut Kitabı
15. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği düşünülmekte, tahmin edilmektedir. Oğuz Türklerinin yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, kılık kıyafetlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. Günümüze ulaşan iki el yazması nüshadan birisi Dresden Kütüphanesi’nde, birisi Vatikan Kütüphanesi’ndedir.
Milli destanlarda bütün olaylar tek bir kahraman etrafında meydana gelir. Dede Korkut hikayelerinde de bu özellik olsaydı milli destan denebilirdi. Çünkü hikayelerde kahramanlık olayları anlatılmakta fakat tek bir kahraman üzerinden değil bir çok kahramanın hikayesi anlatılmaktadır. Bununla beraber teknik yazımı bakımından yahut anlatımı da diyebiliriz hikaye olarak geçse de konu itibari ile bir destandır.
Hikayelerin dili, destan kültürünün gerektirdiği gibi ait olduğu milletin kültür zenginliklerini ve yaşam biçimini en güzel şekilde yansıtan mükemmel bir dildir. Eserde nazım ve nesir bir arada verilmiştir. Dili Âzerî lehçesinin özelliklerini göstermektedir. Gereksiz edebiyat süsleri bulunmayan, kısa, yalın ifadelerle örülmüş, yapmacıksız, özentisiz bir üslup hakimdir.
Hepsi bir araya geldiğinde herkesin okuması gereken bu eser, teknik açıdan bakıldığında hikaye olarak lanse edilsede konusu göz önüne alındığında bir destandır.
Diğer Cevaplara Gözat
Halk hikayeleri ile Destanlar arasındaki farklar
Halk hikayeleri , destanlardan;- mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması,
- nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık kazanması,
- şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır,
- kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer verilmesi,
- destanlarda yer alan olaylar kesin bir sonla bitmediği halde halk hikayelerinde kesin bir sonun bulunmaması,
- halk hikayelerinde söz konusu edilen olayların ve kişilerin oldukça azalması, toplum karşısında anlatılmaları,
- hikayedeki manzum kısımların genellikle saz eşliğinde dile getirilmesi, değişik bir anlatılma üslup ve geleneğinin olması,
- belli yerlerinde tekerleme adı verilen belli söz kalıplarının bulunması gibi hususlarda ayrılmaktadır.