Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Dede korkut hikayeleri özellikleri

dede korkut hikayeleri özellikleri nelerdir madde madde

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.
    Zeus 1 Takipçi

    İşte Cevaplar


    hantol

    • 2020-09-21 04:09:14

    Cevap :

    Dede Korkut Hikayelerinin Genel Özellikleri

    1) Asıl adı “Kitab-ı Dede Korkut Alâ Lisan-ı Taife-i Oğuzan” şeklindedir.
    2) 12, 13 ve 14. yy.da Doğu Anadolu’da ve Azerbeycan’da yaşayan müslüman Oğuz boylarının geleneklerini, göreneklerini, iç mücadelelerini, doğa üstü güçlerle, yaratıklarla savaşmalarını ele alır.
    3) 14. ve 15. yy.da yazıya geçirilmiştir. Bu konudaki yaygın kanaat hikayelerin 14.yy.’da yazıya geçirildiği şeklindedir. Hikayelerin kimin tarafından yazıya geçirildiği bilinmemektedir.
    4) Toplam on iki hikayeden oluşur.
    5) Şiir ve düzyazı (nazım-nesir) karışık oluşturulmuştur.
    6) Hikayelerde az da olsa masal ve destan unsurları görülür.
    7) Çok temiz, güzel ve zengin bir kullanılmıştır.
    8) Anlatım açık, yalın ve durudur. Kesinlik ifade eder.
    9) Hikayelerde en önemli meziyet kahramanlıktır.
    10) Aileye, çoğalmaya, kadına, çocuğa ve çocuk terbiyesine büyük önem verilir. Kadınların ailenin en önemli unsuru olduğu vurgulanır. Önsözünde dört ayrı tadın tipi çizilir.
    11) Bütün hikayelerde dini unsurlar (namaz kılma, dua etme, arı sudan abdest alma) görülür.
    12) Kahramanlar dövüşlerini, Allah ve peygamber sevgisi için yapar.
    13) Türk milletinin karakteristik özellikleri; doğruluk, adelet, güzellik yüceltilir.
    14) Misafirperverlik ve cömertlik insanların ortak özelliğidir.
    15) At, ağaç, su, yeşillik kısaca tabiat çok sevilir.
    16) Kahramanların en büyük yardımcısı atlardır.
    17) Kadınlar, eşlerine karşı aşırı saygılı ve itaatkârdır. Eşler de kadınlarına önem verir, iyi davranır.
    18) Hikâyelerde, birçok öğüt vardır. Bu nedenle bu hikayeler didaktiktir.
    19) Hikayelerde yaşanan olayların tarihi bilgilerle ilgisi vardır.
    20) Hikayelerde geçen ve hikayeler adını veren Dede Korkut; yaşlı, herkesin saygı gösterdiği, hakanların bile akıl danıştığı, çocuklara isim koyan, eğlencelerde kopuz çalıp şiirler söyleyen, kırgınlıkları gidermede aracılık eden kişidir.

    12 Dede Korkut Hikayesinin Ortak Özellikleri

    Türk dili ve edebiyatının kültür mirası olan, on iki hikâye ve bir ön sözden oluşan Dede Korkut Destanlarında her bir hikâye, ayrı bir boy beyinin öyküsünü ele aldığı hâlde bunları bir bütünün parçaları olarak görüyor, hikâyelerin her birine metin, tümüne de makro metindiyoruz. Muharrem Ergin, hikâyelerin bir bütünün parçaları oluşunu şöyle dile getirir: "Hikâyeleri bir bütün teşkil edecek şekilde birbirine bağlayan asıl nesne, hikâyelere dağıtılmak suretiyle bütün esere yerleştirilmiş olan içtimaî tablodur. Kitabın, hikâyelerin bütünü ile çizmiş olduğu bu tablo aynı devirde, aynı bölgede, bir hanın etrafında belirli bir hanlık düzeni içinde toplanmış bulunan Oğuz derebeylerini canlandırmaktadır." (Ergin 1989: 23)
    Metinlerin aynı çatı altında toplanmasının en büyük nedeni çeşitli tekrarlardır. Bunlar; olaylarla, kişilerle, olayların geçtiği mekânla, geleneklerle, kahramanların davranış biçimleriyle ilgili olabilir. İşte bu tekrarlar, birbirinden bağımsız izlenimi veren on iki destanı bir araya getirerek aynı bütünün parçaları hâline sokar. Bu da Dede Korkut Destanlarının ortak özellikleri olarak karşımıza çıkar.

    Dede Korkut Hikâyeleri arasındaki ortak özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

    1. Dede Korkut, bütün metinlere aynı adı verir: Oguz-nâme.

    2. Hemen her metnin (hikâyenin) başlayışı aynıdır. Metinlerin açışı tam ya da eksik tekrar niteliği gösterir. Dirse Han Oglı Bugaç Han Boyı, Salur Kazanun İvi Yagmalandugı Boy, Kam Pürenün Oglı Bamsı Beyrek Boyı, Kazan Beg Oglı Uruz Begün Tutsak Oldugı Boy, Kazılık Koca Oglı Yigenek Boyı, Begil Oglı Emrenün Boyı, aşağı yukarı aynı tarzda Bayındır Han'ın -iki metinde Kazan Bey'in- ala sayvanını diktirip verdiği ziyafetle açış yapar:

    Kam Gan oglı Bayındır yirinden turmış-idi
    Kara yirün üstine ag ban ivin dikdürmiş-idi
    Ala sayvanı ipek halıçası döşemiş-idi
    İç Oguz Taş Oguz Bigleri Bayındır Hanun sohbetine dirilmişidi

    Beyrek Boyu, Yigenek Boyu, Emren Boyunda açılışlar arasında tam tekrar özelliği vardır. Bugaç Boyunda ise bunlardakine ek olarak yapılan toyun ayrıntıları yer alır. Ayrıntılar bakımından da Salur Kazan Boyu ile Uruz Boyu ortaktır.

    Diğer yandan Deli Dumrul, Kan Turalı, Segrek Boyları da kendi aralarında ortaklık gösterirler. "Oguz zamanında ........ dirler-idi bir gürbüz er var-idi / yetişmiş bir cılasun oglı var-idi / adına ..... dirler-idi" tarzında açılırlar ki bu, bize mukaddimenin açılışını düşündürür: "Oguz zamanında Bayat Boyından Korkut Ata dirler bir er var-idi". Ancak Uruz¹, Basat ve Bamsı Boyları, diğerleriyle uygunluk göstermez. Uruz¹ ve Bamsı Boyları, sanki başı olmayan bir başka öykünün devamı niteliği gösterir. Uruz ve Beyrek, adına iki öykü düzenlenen kahramanlar olduğundan belki de bu iki metnin açılışları farklıdır. Basat Boyunda ise baş tarafı unutulmuş, eksik kalmış bir şeyler var gibi doğrudan konuya girilerek metne başlanıyor: "Üç Ok Boz Ok yıgnak olsa Kazan ivin yagmaladur-idi".

    3. Hanlar Hanı Bayındır Han, genellikle metinlerin başında anılır ve bir daha geçmez. Çünkü olayların gerisindedir, öne çıkarılmaz. Yetkileri olan ama kendi pek ortada olmayan gölge biri durumundadır.

    4. Metinlerin hepsinde kurgu bakımından da ortak noktalar vardır. Her metnin başında kahraman bazı haksızlıklara ya da kötülüklere uğrar ve bunlarla baş etmeye çalışır. Metinlerin ortalarında kahramanlar birbirine benzer tehlikelerle karşılaşırlar. Bu tehlike genelde kâfirdir. Kahramanın başı derde girer, kahraman tutsak olur. Metnin sonuna doğru birileri -ki bunlar adını yalnız kurtarma operasyonlarında duyduğumuz, adına öykü dizilmemiş, sonra başlarına nelerin geldiğini, yaşamlarını nasıl tamamladıklarını bilmediğimiz Oğuz yiğitleridir- kahramanı kurtarır, kahramanlar her türlü zorluğu yener.

    5. Kahramanlar, bir insanda bulunması gereken özelliklerden çok, olağanüstü varlıklarda bulunan yeteneklere sahiptir. Her şeyden önce kahramanlar çok güçlüdür; öyle ki bir orduyla tek başına savaşacak güçte ve yetenektedirler. Örneğin; Oğuz'un baş edemediği Tepegöz'ü Basat tek başına alt eder. Kan Turalı, kimselerin yenemediği canavarı öldürür. Segrek, altmış teçhizatlı kâfiri tek başına yenip uykuya yatar, üzerine gelen yüz kâfiri atının uyandırmasıyla yine yenip tekrar uyur, sonunda kardeşi Egrek ile koca kâfir ordusuyla baş edip savaşı kazanır.

    6. Kahramanlar o kadar sıcak ve sevecen, olumlu sunulur ki, okuyucu her zaman yanlarındadır. Metin kahramanlarıyla üzülür, onlarla sevinir, heyecanlanır. Çünkü anlatıcı taraf tutar. Kahramanlarını okuyucunun beğeneceği kimlikle sunar. Örneğin; Beyrek, yidi kızun umudı, Kalın Oğuzun imrençesi diye tanıtılır.

    7. Kahramanlar pek hastalanmazlar; ya yaralanır ya attan düşüp bir yerlerini kırar ya da tutsak olurlar. Duygularını kopuzları aracılığıyla soylama adı verilen manzumelerle ifade ederler. Bundan önce de mutlaka "...... soyladı görelüm hanum ne soyladı aydur" yapısı kullanılır. Bazen yalnız "aydur" ya da "görelüm ne soyladı" gibi kısaltılmış biçimleriyle, bazen de daha çok sözcükle zenginleştirilmiş biçimleriyle karşılaşılır.

    8. Kahramanlar gözü pek, iyi yürekli, soğukkanlı, asi, çabuk öfkelenen tiplerdir. Çok iyi at biner, kılıç kuşanırlar. Çok küçük yaşlarda mutlaka kan dökmüşlerdir. Büyük başarı göstermedikleri takdirde adları konmaz. Ad koyma işi Dede Korkut'a aittir. Yiğitlerin kahramanlık niteliklerinin başkalarınca onanması çok önemlidir. Kahramanlık, yalnız erkeklere ait değildir. Kızlar da erkekler kadar yiğit olmalıdır. Beyrek, babasına evleneceği kızın niteliklerini sayarken, "Ben yerimden kalkmadan o kalkmış olmalı, ben ata binmeden o binmiş olmalı, ben düşmanıma varmadan o baş getirmiş olmalı." der. Beyrek, Banı Çiçek'in kadın oluşuna bakmadan onunla at koşturur, ok atar ve güreşir. Selcen Hatun, Kan Turalı'yı kâfir elinden kurtarır. Dirse Han ve Begil, eşlerinin kendilerine akıl vermelerine izin verdikleri gibi onların önerilerine uyarlar.

    9. Metinlerde Oğuz Beyleri, sıklıkla kâfirlerin tutsağı olur ve yıllar sonra mutlaka onu kurtarmaya bir yakını gider. Örneğin; Uruz, Toman'ın Kalesinden babası Kazan'ı; Segrek, on altı yıl sonra Alınca Kalesinden kardeşi Egrek'i; Yigenek, Düzmürd Kalesinde on altı yıl tutsak kalan babası Kazılık Koca'yı kurtarır. Üstelik kurtarıcılara yakınlarının tutsak olduğu daha önce söylenmemiştir. On beş, on altı yaşına gelince kendilerine kızan biri tarafından söylenir; onlar da hemen kurtarma operasyonuna başlarlar. Savaş sahnelerinin tekrarı hemen her metinde karşımıza çıkar. Oğuz yiğitleri, "....... çal kılıcın ..... yetdüm" kalıp yapısıyla seslenerek savaşa katılırlar.

    10. Metinlerdeki kişiler, ya oldukça iyi ya da oldukça kötüdür. Adına boy koşulan kahramanlar iyiler sınıfına girerler. Kâfirler ise mutlaka kötüler sınıfındadır. Onlardan söz edilirken hep bedduayla "yarımasun yarçımasun" diye söze başlanır. Yalnız kâfir kızları çok güzeldir. Oğuz Beylerinin onlarla evlenmesi doğaldır.

    11. Metinlerde aynı adlı kişilerle karşılaşmak mümkündür. Boz Atlı Beyrek, Kara Göne, Şir Şemseddin, Uruz, At Ağızlı Aruz, Alp Rüstem, vb. Bunları kendi içlerinde ikiye ayırmak mümkündür: a. Her metinde karşılaştığımız Bayındır Han ve Dede Korkut; b. Adına öykü söylenen Oğuz yiğitleri: Dirse Han, Bugaç, Salur Kazan, Beyrek, Kan Turalı, Uruz, Basat, Deli Dumrul, Yigenek, Begil, Emren; c. Yalnız metinlerde adları geçen, haklarında çok fazla şey bilmediğimiz sonlarının ne olduğu

    Diğer Cevaplara Gözat
    ZeusMandalina2 Takipçi
    Cevap Yaz Arama Yap

    hantol

    • 2020-09-21 04:09:37

    Cevap : Dede Korkut Hikayelerinin Dil ve Anlatım Özellikleri
    Dede Korkut hikayeleri 15. yy.da kaleme alınan ve Oğuzların yaşayışları hakkında bize ayrıntılı bilgiler sunan önemli bir kaynaktır. Pek çok bilim dalının yararlandığı bu eserin dilbilime de katkısı yapısı itibariyle oldukça fazladır.

    Hikayeler, Oğuz Türkçe’siyle yazılmışlardır bu yüzden bazı terimler ve söylemler günümüz Türkçe’siyle farklılık gösterir. Bu farklılıklar aslında dilimizin geçmişten bugüne kadar olan evrimini gözler önüne sermektedir ve özellikle dil bilimciler için oldukça kullanışlı bir kaynaktır.

    Dede Korkut hikayeleri Oğuzların Kafkasya ve Orta Asya dolaylarındaki yaşayışlarını, birbirleriyle olan etkileşimlerini, savaşlarını, kahramanlıklarını ele alan yazılardır. Bu yönleriyle epiktirler.

    Ayrıca içerdikleri pek çok masalsı ve olağanüstü ögeler sayesinde de destansı yönleri mevcuttur. Yani hikayeler için epik destan terimini kullanmak doğrudur. Tıpkı “İlyada” ve “Odysseia” destanlarında olduğu gibi.

    Hikayelerin destan sınıfında sayılmalarının tek nedeni tabi ki epik olmaları veya olağanüstü öge bulundurmaları değildir, aksi takdirde onları masal olarak da tanımlayabilirdik. Hikayelerin destan olduğunu daha net bir şekilde anlayabilmemiz için öncelikle destan ile masalın arasındaki farkı bilmemiz gerekmektedir ve daha sonra da on iki hikayenin bu iki türün hangi özelliklerini taşıdığına ve hangisine daha yakın olduğuna karar vermemiz gerekmektedir.

    Destanların özelliklerini sıralayacak olursak;
    -Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatırlar.
    -Genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır.
    -Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir.
    -Olaylar geniş bir coğrafyada geçer.
    -Sözlü edebiyatın ürünüdürler.
    -Tüm destanlar yarı tanrısal veya tanrısal nitelikler taşıyan bir kahramanın çevresinde oluşur.
    -Neredeyse tüm destanlarda uzun yolculuklar anlatılır.
    - Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır.
    -Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir.
    -Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme ve konuşma bölümleri bulunur.
    -Öykü içinde öyküye yer verilir.
    -Törensel söyleyişler ve toplumsal duyarlılık hakimdir.
    -Gerçek yaşamın yansımaları destanların içinde a destanların içinde bazen gerçekçi çoğu zaman da stilize edilmiş [1] halde bulunur.
    -Güçlü bir anlatımı vardır.

    Yukarıda görülen destan özellikleriyle Dede Korkut hikayelerini bağdaştıracak olursak eğer pek çoğunun, hatta hepsinin, hikayelerin özelliklerine uyduğunu görebilmekteyiz.

    Örneğin,
    Dede Korkut hikayelerinde olağanüstülükleri ve kahramanlıkları anlatılan karakterler; Oğuz beyleri veya onların oğullarıdır. Bu kişiler doğumdan itibaren kahraman niteliğine sahiptirler, olağanüstü doğmuşlardır[2] ve yaşadıkları destanlara konu olmuştur. Onlar birer kahramandır, yenilmezlerdir ve yücedirler destan da çevrelerinde gelişmiştir.

    Kitap; önsöz, giriş ve asıl hikayeler olmak üzere üç bölümden oluşur, fakat hikayeler de kendi içinde nazım ve nesir olmak üzere bölümlere ayrılmışlardır. Nesir kısmı düz yazıdır ve seci[3] kullanılır. Nazım kısmı ise kopuz eşliğinde söylenen soylamalardır. Bu bölümlerde ezber kolaylığı ve akılda kalıcılık adına aliterasyonlara, asonanslara (Akar iken akmaz olsun! (...) Çaya baksa çalımlı,...) ayrıca kelime tekrarları ve uyaklara büyük önem verilir, (Babamdan ileri kayın ata! Anamdan ileri kayın ana!) çünkü destan devri süregelmektedir ve bu eserler de sözlü edebiyat eserleridir. Ayrıca nazım bölümlerinde ayrıntılı betimlemeler yapılır ve yine konuşmalar da bu bölümlerde uzun uzun açıklanır.[4]

    Olaylar destanda olduğu gibi geniş bir coğrafyada geçmektedir. Orta Asya ile Kafkasya dolaylarında yani. Ayrıca destanın özelliklerinde de belirtildiği üzere bir yolculuğu ele almaktadır kitap. Daha doğrusu Oğuzların fetih yaparak Balkanlara kadar ilerledikleri zamanlar ele alınmıştır.

    Doğaüstü yaratıklar ve olaylar da mevcuttur. Örneğin “Basat’ın Tepegözü Öldürdüğü Boyu” buna verilebilecek en iyi örnektir.

    Öykü içinde öyküye yer verilmesi pek sık görülen bir durum olmasa da mevcuttur.[5]

    Kitaptaki tüm hikayeler toplumsaldır. Öğüt verici amaç taşırlar, aynı zamanda Oğuzların başarılarını gelecek nesillere aktarma isteği de vardır. Bu yönüyle de olaylar abartılarak anlatılsa da gerçeklere sadıktır ve pek çok bilim dalına kaynaklık etmektedir.

    Güçlü bir anlatım mevcuttur. Zamanına göre oldukça sade ve akıcı bir dile sahip olmasına (çünkü halka hitap ediyor) rağmen deyim ve atasözleri anlatımda geniş yer kaplamaktadır.[6] Hatta bu atasözleri ve deyimlerden birkaçını günümüzde bile kullanmaktayız.

    Mesela;
    Ecel vakti ermeyince can çıkmaz.
    Çıkan can geri gelmez.
    Yığılı malın mülkün olsa da nasibinden fazlasını yiyemezsin.
    Kara eşek başına gem vursan katır olmaz, hizmetçiye elbise giydirsen hanım olmaz.

    Masalların özelliklerini sıralayacak olursak;
    -Anonim ve sözlü edebiyat ürünleridir.
    -Hayal ürünü ve olağanüstü ögeler çoğunluktadır.
    -Destan anlatıcısının tersine masalcı, dinleyenleri anlatılanlara inandırmak amacını gütmez. Anlatılanlara gerçek süsü verme gereği duymaz.
    -Tekerlemeyle başlar tekerlemeyle biterler. Bu davranış dinleyiciye olayların hayal ürünü olduğunu hatırlatır.
    -Kısa ve yoğun bir antlımı vardır.
    - “miş'li” geçmiş zaman, şimdiki zaman veya geniş zamanın rivayeti kullanılır anlatılarda.
    -Masalların kahramanları insanlar ve cinler, periler, devler gibi doğa dışı varlıklardır.
    -Çağdan çağa, coğrafyadan coğrafyaya en çok yayılan anlatı türleridir. Bu yüzden çoğu masalın konusu ve anlatımı farklı uluslarda anlatılıyor olsalar bile birbirine benzer.

    Destan türünün özelliklerine dahil olan her maddeye kitaptan bir karşılık bulabilirken masal türü için aynısı geçerli değildir. Kitapla uyuşan noktalar sadece doğa dışı varlıkların bulunması[7], sözlü edebiyat eseri olması, zengin ama aynı zamanda akıcı ve sade bir anlatıma sahip olması ve geçmiş zamanın kullanımıdır. Bunun dışındaki özellikler hikayelere uymamaktadır.

    Mesela, Dede Korkut hikayelerinin hepsi Dede Korkut tarafından anlatılmıştır, yani soylayanı bellidir, fakat yazıya kim tarafından geçirildiği bilinmemektedir. Bu yüzden anonim sayılmazlar. Tabi bizim elimizdeki kitaplar Adnan Binyazar’ın hikayeleri yeniden derlemesi ve kendi çalışmalarından edindiği sonuçlardan yola çıkarak yazdığı oldukça aydınlatıcı önsözü eklemesiyle oluşmuş yeni bir versiyondur, fakat hikayelerin ilk yazıya geçirildiği haline sadık kalınmıştır.Yani görüldüğü üzere destanın neredeyse tüm özelliklerini karşılayan Dede Korkut hikayeleri, masal türünde de birkaç özelliğe uysa da masal değildir, fakat masalsı yönleri de mevcuttur.
    ZeusMandalina2 Takipçi
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.