Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Dilin temel özellikleri

dilin temel özellikleri

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    gokturk

    • 2020-11-24 04:58:20

    Cevap :
    Dilin Önemi ve Özellikleri
    1. Dil, gelişmiş bir iletişim aracıdır.
    2. Dil, seslerden oluşmuş bir anlaşma sistemidir.
    3. Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma; seslerden örülü kurallar bütünü olan “dil” ile sağlanır.
    4. Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir.
    5. Dil, canlı bir varlıktır.
    6. Dil, sosyal bir varlıktır.
    7. Dil, bir ortaklıktır.
    detaylıca inceleyelim ;

    1. Anlaşma aracıdır: Dilin birinci ve asıl fonksiyonu anlaşma aracı olmasıdır.” Ancak onun vasıtalığını yanlış anlamamak lâzımdır. Zira dil,tabiî bir vasıtadır. Gelişigüzel bir vasıta,maddî bir vasıta,gelip geçici iğreti bir vasıta,bir alet değildir. Dil,canlı bir vasıta gibidir. İnsanlara, fertlere hizmet eder; fakat insanların, fertlerin keyfine tâbi değildir. İnsanlar, onu istedikleri biçime sokamazlar, ona değişik bir şekil veremezler. Onu olduğu gibi kabul etmeğe,onun hususiyetlerine dikkat etmeğe,onun tabiatına uymağa, onun kanunlarına boyun eğmeğe mecburdurlar. Dilin bütün hayatı kendiliğinden oluşur. Onun doğuşu ve ortaya çıkışı da, tabiî şekilde vuku bulmuştur, hayatı ve kullanılışı da,tabiî bir şekilde cereyan eder.”

    İnsanlar aynı mekânda saatlerce,günlerce,aylarca,hatta yıllarca birlikte kalsalar bile duygu ve düşüncelerini belirtmedikleri zaman aralarında bir mesaj akışı sağlanamaz. Duygular,düşünceler,istek ve arzular ancak açığa vurmak suretiyle başkalarına taşınabilir. Bu ise iletişimi ortaya çıkarır. İletişim,bir duygunun, bir düşüncenin bir zihinden başka bir zihne aktarılmasıdır. İnsanlar, aralarında iletişimi sağlamak için çeşitli metotlardan faydalanırlar: Dil,işaretler,jest ve mimikler...vb. gibi. Çağın teknik gelişmelerine göre bunlara başkaları da ilave edilebilir. Ancak şu bir gerçektir ki insanlar arasında anlaşmayı sağlayan en kolay ve en etkili anlaşma aracı dildir.

    İnsan,en mükemmel varlık olduğu için,onun kullandığı anlaşma aracı da,kendi tabiatına uygundur.

    2. Tabilik : Dilin en önemli özelliklerinden birisi de tabiî bir varlık oluşudur. Toprak tabiî, at, tabiî; araba ise yapmadır. Biz,toprak yapamayız,ama toprağı ihtiyacımıza göre şekiller vererek kullanırız:Ker***,kiremit,tuğla...gibi. Araba ise yapmadır. Bu yüzden ona istediğimiz rengi,şekli,kısaca her tasarımı verebiliriz. Ya ata? Ata istediğimiz şekli vermeye kalkarsak atı da kaybederiz. Dil de tıpkı at gibi tabiîdir,yani yapma değildir. Dil yapma olsaydı,insanlar farklı farklı dillerle konuşmak ve yazmak yerine ortak bir dil yaparlar,onu kullanırlardı. Nitekim Esperanto da bu sebeple kullanılamamıştır.


    3. Kuralları vardır: Her dilin kendine özgü kuralları vardır. Bu kurallar dilin tabiatından ortaya çıkmaktadır. Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse biz önce kuralları koyup bu kurallara göre dili şekillendirerek konuşmuyoruz. Mevcut kuralları ,dilin tabi yapısından tespit ediyoruz. Mesela; Türkiye Türkçesinde fiilin şimdiki zamanda yapıldığını belirtmek için - yor ekini kullanıyoruz. Bizim bu eki değiştirmek gibi bir tasarrufumuz olamaz. Dilin yapısı,kuralları ve kelime hazinesi,milletin anlayışı,dünya görüşü ve felsefesiyle yakından Dilin yapısı,kuralları ve kelime hazinesi,milletin anlayışı,dünya görüşü ve felsefesiyle yakından hareketli bir hayat yaşayan bir milletin meramını anlatmak için zamanı yoktur. Bu sebeple yerine göre gel, sor,al,yaz,bil ... kelimeleri bir isteğin ifadesi için yeterli olmaktadır.

    4. Canlıdır: Dil, kendi kanunları içerisinde yaşayan canlı bir varlıktır. Canlıların ortak özelliklerinden olan doğma,büyüme ,gelişme gibi özellikler dil için de geçerlidir. Ahmet Haşim dilin kelimelerini yapraklara benzetiyor. Yapraklar ilkbaharda büyümeye başlıyor,yazın hâlâ dallardadır. Sonbaharda yapraklara benzetiyor. Yapraklar ilkbaharda büyümeye başlıyor,yazın hâlâ dallardadır. Sonbaharda kelime ihtiyaçtan ortaya çıkıyor bir süre kullanılıyor ve belli bir zaman sonra kullanımdan kalkıyor. Mesela; kağnı’nın kullanımdan kalkmasıyla birlikte kağnı kelimesi ve kağnıyı oluşturan parçaların her birine verilen adlar da kullanımdan kalkmaktadır. Yalnız bu demek değildir ki şimdi her birine verilen adlar da kullanımdan kalkmaktadır. Yalnız bu demek değildir ki şimdi kendi zamanının dilidir. Hiç kimse geçmiş bir devrenin de, gelecek bir zamanın da dilini kullanamaz.”
    Ölü bir kelimeyi zorla günlük dile sokmaya çalışmak bir ölüyü diriltmeye benzer ve bir netice vermez. Mesela, aslı Arapça olan kitab kelimesini biz kitap şeklinde kullanıyoruz. Eski Türkçe’de kitabı ifade eden bir betik kelimesi varsa biz bu kelimeyi niçin kullanmıyoruz , demek dilin canlılık özelliğine uymaz.

    5. Gizli anlaşmalar sistemidir: Dilin doğuşu konusunda çeşitli teoriler ortaya atılmıştır ve bu değerlendirmelerle ilgili tartışmalar da devam etmektedir.

    Acaba ilk insanlar nasıl anlaşıyorlardı? Niçin milletlerin dilleri farklı farklıdır? gibi soruların sayısını artırabiliriz. Bunun gibi sorulara verilecek cevaplar da birbirinden farklı olacaktır. Şurası bir gerçektir ki bir dildeki kelimeler ve kelime dizileri konusunda o milletin bütün fertleri tarihin bilinmeyen döneminde gizli bir anlaşma yapmışlardır. Aynı nesne için Türkler taş derken Araplar hacer, Farslar seng, Ruslar kamin ,İngilizler stone demişlerdir.” Böylece her kavmin ayrı bir dili olmuştur. seng, Ruslar kamin ,İngilizler stone demişlerdir.” Böylece her kavmin ayrı bir dili olmuştur. ve temayüllerinin ayrılığındandır. Her millet kainatı kendisine göre seslendirmiş,aynı eşyaya her millet ayrı seslerle karşılık icat etmiştir.

    6. Milletin ortak malıdır: “Kendi kanunları içinde yaşayıp giden tabiî ve canlı bir varlık olarak dil, insanın üzerinde,ferdin üstünde daima müstakil bir hüviyete,ayrı bir benliğe sahiptir. Dil bazı insanların veya zümrelerin değil ,bütün bir milletin ortak malıdır. O yalnız yaşayan neslin değil,ecdadın da,torunların da üzerinde hakkı olan derinliğine ve genişliğine bütün bir millet malıdır,millet emanetidir,millet mirasıdır,millet istikbalidir.

    7. Sosyal bir kurumdur: Dil tek tek fertleri değil bütün bir milleti ilgilendirir. Millet olmanın da birinci vasfı aynı dili konuşmaktır. Milletin sahip olduğu değerler içerisinde dil birinci sırayı almaktadır. İnsanın,milletin sosyalliği kadar dil de sosyaldir.

    Dilin tasarım özellikleri


    İnsan iletişimi, diğer canlıların iletişim tarzlarından oldukça farklıdır. Zaman, mekân, yapı, işlev ve süreç bakımından kimi hayvanlarla iletişim benzerlikleri görülse de, ayrılan pek çok özellik vardır. Amerikalı insan bilimci ve dil bilimci Charles F. Hockett, insan iletişimini havvanlardan ayıran bu özellikleri belirlemiş ve maddeler halinde sıralamıştır (1960:88–96, 1964:135–147, yorumlanarak ve örneklendirilerek aktarılmıştır):

    1. Sessel-İşitsel Oluk (Vocal-Auditory Channel)
    Ses, ağızdan çıkarak hava tabakasının oluşturduğu bir oluktan geçip işitme organına ulaşır. Ancak burada dilin bu özelliğinden hareketle konuşma yitimi olan insanların dilsiz oldukları gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır.

    2. Yayın Gönderme-Yönlendirici İşitim (Broadcast Transmission and Directional Reception)
    Bir ileti işitme menzili sınırları içinde herhangi bir insan tarafından duyulabilir ve sesin çıkış kaynağı ve dinleyiciye uzaklığı kulakların yön bulma yeteneğiyle tanımlanabilir. Ses kaynağı ile dinleyici arasındaki mesafe arttıkça, işitme kalitesinde ve algılamada düşme meydana gelebilir. Bu açıdan, yüz yüze iletişimde mesafenin yakınlığı, iletişimin kalitesini artırabilmektedir.

    3. Hızlı Yitim (Rapid Fading)
    İşitsel işaretler geçicidir. Konuşmadan saniyeler sonra kaybolurlar ve dinleyicinin elverişli olması beklenmez. Ancak teknolojik ilerleme sonucu icad edilen aygıtlar, işitsel işaretlerin kaydedilip tekrar dinlenilmesine imkân vermektedir.

    4. Değiş-Tokuşedilebilirlik (Interchangeability)
    Her zaman için konuşucu, dinleyiciyle karşılıklı yer değiştirebilirler. Konuşucu daha önce aktardığı iletileri yeniden üretebilir ve bu diğer iletilerden bağımsız olarak dinleyici tarafından anlaşılabilir.

    5. Tam Geri Bildirimli (Complete Feedback)
    Konuşucu kendi sesini duyabilir ve bu sayede konuşmasını düzelterek dinleyiciye aktarabilir. Bu, konuşma sırasında yaşanacak yanlış anlaşılmaların da önüne geçmek için önemli bir niteliktir.

    6. Özelleştirebilirlik (Specialization)
    Konuşmadaki ses dalgalarının, anlamları işaret etmekten başka bir işlevi yoktur. Daha açıklayıcı olmak bakımından “Dur!” işaretini gösteren metalden yapılmış ve boyanmış trafik levhası ile “dur” kelimesini oluşturan sesler arasında bu bağlamda işlev açısından bir benzerlik kurulabilir.

    7. Anlamsallık (Semanticity)
    Konuşma ögeleri, bildirişime katılanların paylaştığı sosyal, kültürel ve fiziksel dünyanın göndergesel ilişkileri aracılığıyla anlam taşırlar. Mesela, kitap kelimesi, kütüphaneci, öğrenci ya da akademisyen için hem benzer, hem de ayrı anlamlar içerebilir.

    8. Nedensizlik (Arbitrariness)
    Anlam ile işaret arasında doğal ve zorunlu bir ilişki yoktur. Dil bilimsel anlam bütünüyle sosyal uzlaşma konusudur. Yansıma kelimeleri bir ölçüde bunun dışında tutabiliriz: me sesinden melemek, hav sesinden havlamak gibi. Ancak bu kelimelerin de zamanla işaret ettikleri ilk anlamdan uzaklaştıkları düşünülürse, bu genelleştirmenin doğru olduğu söylenebilir.

    9. Ayrıklık (Discreteness)
    Bütün konuşma, konuşmayı oluşturan ses öğelerinin sonlandırılmasıyla kesilebilir. Bilinçli olarak sesin aralıklarla telaffuz edilmesi mümkündür. Bu özellik hayvanların bağırışlarından farklılık gösterir.

    10. Yer Değiştirilebilme (Displacement)
    Konuşmacı ve dinleyici, zaman ve mekandan bağımsız olarak şeyler ve olaylar hakkında konuşabilir. Bu, insanın dil yoluyla evreni içselleştirmesi anlamını taşımaktadır.

    11. Üretilirlik / Açıklık (Productivity/Openness)
    Diller, eski konuşma öğelerinden yeni ifade biçimleri üretebilecek sonsuz bir açıklama ve anlamlandırma yeteneğine sahiptirler.

    12. Geleneksel Aktarım (Traditional Transmission)
    Dil, içgüdüsel değildir. Eğitim ve öğretim yoluyla nesilden nesile aktarılır. Bu konuda farklı görüşler söz konusudur. Kimi dilciler dilin doğuştan olduğunu savlarken (Noam Chomsky), kimi de, dilin toplum içinde sonradan öğrenildiğini ifade etmektedir (Edward Sapir gibi)

    13. Örüntüde İkilik (Duality of Patterning)
    Dilin seslerinin kendiliğinden bir anlamı yoktur. Ancak sonsuz sayıda anlamlı ifadeler üretmek için sesler farklı biçimlerde birleştirilebilir. Mesela, gemi kelimesindeki seslerle imge kelimesini de telaffuz edebilirsiniz ya da m ünsüzünün yerine z ünsüzünü getirdiğinizde gezi kelimesini de üretebilirsiniz.

    14. Açık Uçluluk (Prevarication)
    Dilsel ileti hatalı olabilir. Bu sebeple tahmin yürütebiliriz, hikâye anlatabiliriz, önerme oluşturabiliriz ve yalan söyleyebiliriz. Mesela, nitelikleri aslında uygun olmayan bir malı, uygun bir dil kullanarak alıcıyı, nitelikli bir mal olduğuna ikna edebilirsiniz.

    16. Dönüşlülük (Reflexivity)
    Dil, kendi kendisini ifade edebilir. Bu, dilin üst dil (metalanguage) işlevidir. Mesela “Dün ağız araştırmalarıyla ilgili izlenimlerimi öğrencilerle paylaştım.” cümlesindeki ‘dün’ kelimesi zaman zarfıdır.” cümlesi gibi.

    17. Öğrenirlik (Learnability)
    Her hangi bir dilin konuşucusu diğer dilleri de öğrenebilir.Ana dili Türkçe olan bir insan İngilizce, Almanca, Fransızca vb. dilleri de sonradan öğrenebilir. Bu öğrenme, çoğunlukla ana dili gibi doğal ortamda gerçekleşmediği için daha uzun bir süreç gerektirebilir. İkinci dil edinimi adı verilen bu öğrenme ile ilgili araştırmalar, uygulamalı dil biliminde değişik yöntem ve tekniklerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

    Kaynaklar

    HOCKETT, Charles F. (1960) “The Origin of Speech”, Scientific American 203, s.88-96.
    HOCKETT, Charles F. vee Robert HER (1964) “The Human Revolution”, Current Anthropology 5:, s.135-147
    Dil göstergelerini başlıkta incleyebiliriz ,
    1. nedensizlik
    2. çizgisellik 
    3. değimezlik 
    4. ayırt edicilik
    AYIRT EDİCİLİK

    Dil göstergeleri, gösteren ile gösterilenler arasında öyle güzel bir bağ kurar ki zihnimizde hangi kavramın veya nesnenin canlandırılması gerektiğini bize açık veya dolaylı bir şekilde ifade eder. Şöyle ki gösteren veya gösterilen birbirine çok benzeyebilir veya aynı kavram alanı içerisinde küçük farkları olan şeyleri işaret edebilir. Fakat dil göstergeleri tüm bunlar arasındaki farkları ifade edebilecek güçtedir. Örneğin “çamur” ve “hamur” kelimeleri arasında “ç-h” ses farkı vardır. Fakat bu iki gösterge de çok belirgin şekilde farklı anlamları iletirler.

    Göstergelerin bir gösteren, bir de gösterilen yanları vardır. Gösteren fiziksel, gösterilen ise anlamsal niteliktedir. Bu özellik yukarıda anlatıldığı üzere, “PORTAKAL” harflerini görünce aklımıza portakal meyvesinin gelmesini ifade etmektedir. Dilimizde kalın ve ince ünlüler, bu anlamlarla ilişkili olarak bir görev üstlenir. Tıpkı Göktürk yazı sisteminde olduğu gibi, harflerin de gösteren olarak bir işlevi bulunmaktadır. Örneğin “sert” ve “sırt” kelimelerindeki “e-ı” ünlüleri, göstergenin anlamını baştan sona değiştirmiştir.

    Dilsel göstergelerin dört önemli özelliği yukarıda başlıklar altında verilmiştir. Aşağıda da bazı özellikler sıralanmıştır:

    1. Dil göstergeleri kullanıldıkları cümleye göre yeni anlam kazanabilirler.
    2. Dilin çift eklemliliği bir başka özelliğidir. Göstergeler dildeki anlamlı en küçük birimlerin birleşmesiyle meydana gelir.
    3. Bazı göstergeler, uzun yıllar içerisinde anlam olaylarına uğrayarak değişebilirler.
    4. Her dilin göstergeleri ve belirtke mantığı birbirinden farklıdır.
    5. Dilde her şey ayırıcı birimlerin birleşimiyle işler.

    İnsanlar gibi bir çok hayvan türü de konuşamasalar da aralarında iletişim kurabilirler. Bu bölümde insan dilini diğer iletişim sistemlerinden ayıran özelliklere değineceğiz.

    Konuşma ile ilgili ve bilgi verici (communicative versus informative) :

    Bu özellikleri anlatmadan önce istemeden bilgi verici olabilecek konuşma, ses sinyalleri nelerdir öğrenelim. Sizi dinleyen bir kişi istemeden yollayacağınız sinyallerle bilgilenebilir. (hapşırma, rahatsızlık, düzensizlik, lehçe ve başka bir kültür...vs.) Ama bir insana isteyerek bir şey söylediğinizde, onunla bilinçli olarak haberleşmiş, bilgiyi paylaşmış olursunuz.

    Benzer şekilde, karakuş ; siyah tüyleriyle, beslenerek veya bir dalda tünemiş iken iletişim kuruyor olamaz ama bir kedi gördüğünde yüksek seste ötüşüyle aynı türden diğer kuşları uyarabilir.

    Yani insan dili ve hayvanların iletişimi, isteğe bağlı-kontrol edilebilir iletişim olarak paraleldir.

    Dilin Eşsiz Özellikleri :

    Dilin 6 ana özelliği diğer iletişim sistemlerinde yoktur.

    Yeniden Çıkarma (Displacement) :

    Hayvanlar iletişimlerinde geçmişten ve gelecekten bahsedemez, sadece o anın duyularını aktarabilirler. İnsanların dili bu açıdan diğerlerinden üstündür.

    Ama arıların iletişiminde bir arı, yiyecek kaynağını bulduktan sonra yuvasına dönüp diğer arıları o kaynağa getirebilmektedir. Kuyruklarındaki bir tür titreşimle diğer arılara yiyeceğin uzaklığını yerini anlatabilirler. Bu özellik onlara “displacement” benzeri bir özellik kazandırmıştır. Bu iletişimleri sınırlıdır, arı diğerlerini yeni bir kaynağa götürebilir...

    İnsanlarda ise “displacement” özelliği çok geniş olduğundan yer ve zaman gibi birçok konuda geçmişin ve geleceğin planını yapabilir, verisini aktarabilir. Varlığını görmediğimiz yer ve nesnelerden bile konuşabiliriz. Efsanevi yaratıklardan, perilerden, cinlerden, Noel Baba ve Superman gibi hayal kahramanlarından söz edebiliriz. Diğer yaratıklarda olmayan gelecek planlarını ve kurgu çalışmalarını yapmamızı sağlayan insan dilinin “displacement” özelliğidir.

    Anlam ve simgesel yazılışının birbirinden bağımsız oluşu (arbitrariness) :

    Bir kelimenin yazılış şekli ile anlamı arasında bağlantı yoktur. Dilsel imzası kendince kullanıldığı varlık ile bağlantılıdır. Yani kelime yazılışı ile ifade ettiği mana arasında simgesel bir bağ yoktur. Böyle bir bağ olsaydı “small” kelimesini küçük, “tall” kelimesinin “ll” harflerini uzun yazarak anlamını ifade ederdik.

    Ama yazılı dilde “crash, cuckoo, whirr” gibi “echo” sesler bulunabilmektedir. Böyle tabii sesleri yansılayan kelimeler olmakta birlikte dildeki çoğu kelimenin anlam ve simgesel yazılışı birbirinden bağımsızdır.

    Hayvanların iletişiminde ise aktarmak istedikleri mesaj ile bunu ifade eden sinyal paralellik gösterir. Bunun nedeni iletişim sinyalleri sınırlıdır. Hareket ve sesle iletişim kurarlar. Özel durum ve zamanlarda bu sinyalleri kullanırlar. Örneğin çiftleşme zamanı hayvanların özel hareket ve sesleri olur. Buda anlam ve sinyali paralel yapar. İnsanlar için bunun özel bir zamanı yoktur...

    Verimlilik (productivity) :

    Bir çocuk öğrendiklerinden hiç duymadığı ifadeler üretebilir ve bunları düzenleyebilir. İnsanlık için yeni durumlar veya varlıklar keşfedildiğinde dil-bilimciler kaynaklarından bu varlığa uygun ad düşünebilirler. Buna “productivity, creativity veya open-endedness” adı verilir. Bu üretkenliğin sınırı yoktur.

    Hayvanların iletişiminde, haberleşmeleri için yenilikler söz konusu değildir. Ağustosböceklerinin 4 sinyali, maymunların 36 çeşit çağrıları vardır ama bunlara yenilerini eklemeleri mümkün değildir. Bir deneyde, bir radyo direğinin tepesine yiyecek, en alt kısmına arı yuvası konur. Birkaç arı yiyeceğe ulaştırılır ve diğer arıları çağırmaları için serbest bırakılır, arılar bütün yönlerde direği dolaşırlar ama yiyeceği bulamazlar, çünkü bu arılar için yeni bir durumdur ve bu durumun çağrısı yoktur. Deneyi yapan Karl Von Frisch bu durumu şu sözüyle açıklar : “Arıların kendi dillerinde “yukarıda” anlamında kelime yok” ve yaratamazlar da...

    Arılardaki bu duruma “sabit işaret (fixed reference)” denir.

    Kültür Aktarımı (cultural transmission) :

    Dil, aileden göz rengi gibi miras alınamaz. Dili, yaşadığımız kültürden öğreniriz. Koreli bir bebek, Amerikan bir ailede büyürse İngilizce konuşacaktır. Ama bir kedi yavrusu nerede büyürse büyüsün “meow” sesi çıkaracaktır. Dil bir nesilden diğerine geçen kültür aktarımlarından birisidir. Bir bebek dili öğrenmeye eğilimli olarak dünyaya gelir ama İngilizce gibi belirli bir dil bilerek doğmaz. Hayvanlarda ise bu durum tam tersine içgüdüseldir.

    Bazı kuşlar doğru sesi öğrenerek ötebilir. İnsanlar yalnız bir ortamda büyüseler bile içgüdüsel dil geliştiremezler ama kuşlar bunu kolaylıkla başarabilir.

    Ayrılmışlık (discreteness) :

    Bir dilde kullanılan bütün sesler farklıdır. Örneğin “back” ile “pack” kelimeleri arasındaki anlam farklılıklarını yaratan “p” ve “b” arasındaki ses farklılığıdır. Buna dilin “discreteness” özelliği denir.

    İkilik (duality) :

    Dil bir aradaki iki tabakada düzenlenmiştir. Yani “n”, “b”, “i” gibi yalnız seslerin anlamları olmamalarına rağmen bu seslerin birleşmelerinden “bin” ve nib” gibi anlamlı kelimeler oluşturmaya “duality” özelliği denir. Böylelikle dilin az sayıda ses kullanılarak çok sayıda anlam üretme özelliği vardır.



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.