İşte Cevaplar
Cevap : Bugünkü Bakanlar Kurulu gibi çalışan Divan-ı Hümayun önceleri “divanhane”de toplanırken, Kanuni zamanında yapılan “kubbealtı” denilen yerde toplanmaya başlamıştır. Bütün devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı bir danışma organı olan Divan-ı Hümayunda devleti ilgilendiren tüm konular görüşülür ayrıca büyük davalara bakılırdı.
Not: Divan teşkilatı ilk defa Orhan Bey zamanında kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet padişahların divân toplantılarına katılma geleneğine son vererek, toplantıları kafesli bir pencerenin arkasından takip etmiştir. Bu dönemden sonra divana Sadrazam başkanlık etmeye başlamıştır.
Diğer Divanlar ise şunlardır:
· Sefer Divânı:Vezir-i azam sefere çıkarken toplanan divan
· Ulufe Divânı:Yeniçeri maaşları için toplanan divan
· Galebe Divânı:Yabancı elçilerin kabulü sırasında toplanır
· Ayak Divânı: Olağanüstü durumlarda toplanan divan.
· At divânı: Sefer sırasında at üzerinde yapılan toplantı.
Divanın Yapısı
Osmanlılarda padişahın yetkilerini kullanmak yada emirlerini uygulamak için görevlendirilmiş üç temel sınıf bulunuyordu. Bu sınıfların en üst yetkilileri divânda temsil edilirdi.
Bu sınıflar şunlardı:
Seyfiye ( Ehl-i Kılıç = Ehl-i Ör f)
İlmiye ( Ehl-i Şer =Ulema )
Kalemiye ( Ehl-i Kalem )
Divanın-ı Hümayun Üyeleri:
§ Padişah
§ Vezir-i azam ( Sadrazam )
§ Kubbealtı Vezirleri ( Seyfiye )
§ Nişancı ( Kalemiye )
§ Kazaskerler ( İlmiye ) ( Anadolu ve Rumeli Kazaskeri )
§ Defterdarlar ( Kalemiye ) ( Anadolu ve Rumeli Defterdarı )
§ Şeyhü’l-İslam ( İlmiye )
§ Reisü’l-Küttap ( Kalemiye )
Not: Bunlardan başka eğer vezir rütbesine sahiplerse yeniçeriağası ve kaptan-ı derya da divan üyesi olur ve görüşmelere katılırlardı.
a. Vezir-i azam(Sadrazam):Bugünkü başbakan durumunda olan ve yürütme işlerinden sorumlu olan vezir-i azam, padişahın mutlak vekili olarak görev yapar ve onun altın mührünü taşırdı. Divana başkanlık eder, padişah sefere katılmıyorsa ordunun başına geçer, bu görevi sırasında “Serdar-ı Ekrem” sıfatıyla padişahın bütün yetkilerini kullanırdı. Osmanlı Devletinde ki ilk sadrazam “Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa”dur.
b. Kubbe altı vezirleri: Bugünkü devlet bakanları niteliğinde olna vezirlik makamı ilk ke Orhan Bey döneminde oluşturulmuştur. Osmanlı Devletinde ilk vezir “Alaeddin Paşa”dır. Vezirler Sadrazama bağlı olarak çalışırlardı.
c. Kazaskerler (Kadıaskerler): Divanı Hümayun üyesi olan kazaskerler şer'i hükümler veren en yüksek görevlilerdi. Fatihten itibaren Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri olmak üzere sayıları ikiye çıkarıldı. İlmiye sınıfından seçilen kazaskerler adalet, eğitim, vakıf ve din işlerinden sorumluydu. Ayrıca “Taht Kadısı” hariç bütün kadıların ve müderrislerin atamasını yapardı.
Kadıların başlıca görevleri:
· Merkezden gelen emirleri halka iletmek, halkın şikayetlerini merkeze bildirmek.
· Her türlü davaya(miras,ticaret,ceza) bakarak karar vermek.(Yargıçlık)
· Nikah sözleşmesi, şirket kurulması, Vakıf kurulması gibi sözleşmeleri yapardı.(Noterlik)
· Avarız denilen olağanüstü durumlardaki vergileri toplar, merkeze gönderirdi.
d. Nişancı(Tevkii=Tuğrai): Divandan çıkarılan belgelerin üstüne padişahın nişanı olan tuğra yı çektiği için “tuğracı”da denirdi. Nişancı kendisine bağlı “Reisü’l-küttab” başkanlığında çeşitli kalemler vasıtasıyla merkez bürokrasisinin her türlü işlemlerini yürütürdü. Reisü’l-küttab'abağlı kalemler şunlardı: Beylikçi Kalemi, Tahvil Kalemi, Ruus Kalemi, Amedi Kalemi
Nişancının görevleri:
· Nişancı tuğra çekmenin yanı sıra yukarıdaki kalemler vasıtasıyla şu görevleri yapardı:
· Divanda yapılan görüşmelerin kayıtlarını tutarak mühimme defterine(divan defteri) kaydetmek.
· Ferman,berat gibi belgeleri hazırlamak.
· Sadrazam ve padişah arasındaki ve dış ülkelerle olan yazışmaları hazırlamak.
· Tapu tahrir defterlerini tutmak ve tımarların dağıtımını yapmak.
e. Defterdar
Osmanlı Devletinde bütün mali işlerden ve hazineden sorumlu en üst görevlilerdi. İlk dönemde defterdar sayısı bir iken, sonraları mâli işlerin artmasından dolayı sayıları ikiye yükselmiştir. Bunlar; Rumeli Defterdarı ve Anadolu Defterdarı idi. Rumeli Defterdarı Başdefterdar görevini yürütmekte idi. Defterdara bağlı kalemler şunlardı:Ruznamçe kalemi, Maliye emirleri kalemi, Tarihçi kalemi, Gelir ve gider kalemi
f. Şeyhü’l-İslam
Medrese kökenlidir ve şeriat kanunlarının uygulanmasından sorumlu en yüksek din görevlisidir. Kanuni döneminde divan üyeliğine getirilmiştir ve protokolde sadrazama denk sayılmıştır. Bütün ilmiye sınıfının başı olarak divanda alınan kararların dine uygun olup olmadığı hakkında fetva verirdi ancak divanda oy hakkına sahip değildi.
g. Reisü’l-Küttap
XVII. yüzyıl sonrasında divan üyeliğine getirilen Reisü’l-küttap daha önce Nişancıya bağlı olarak bütün katiplerin başıydı. XVII. yüzyıl sonrasında dışişlerinden sorumlu hale getirilmiştir.
Not: Bunların dışında “Kaptan-ı Derya” ve “Yeniçeri Ağası” gerekli görüldüğünde divan toplantılarına katılırdı. Ayrıca bunlarda vezir rütbesine sahip olanlar her zaman divan toplantılarına katılabilirdi.
Diğer Cevaplara Gözat
Not: Divan teşkilatı ilk defa Orhan Bey zamanında kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet padişahların divân toplantılarına katılma geleneğine son vererek, toplantıları kafesli bir pencerenin arkasından takip etmiştir. Bu dönemden sonra divana Sadrazam başkanlık etmeye başlamıştır.
Diğer Divanlar ise şunlardır:
· Sefer Divânı:Vezir-i azam sefere çıkarken toplanan divan
· Ulufe Divânı:Yeniçeri maaşları için toplanan divan
· Galebe Divânı:Yabancı elçilerin kabulü sırasında toplanır
· Ayak Divânı: Olağanüstü durumlarda toplanan divan.
· At divânı: Sefer sırasında at üzerinde yapılan toplantı.
Divanın Yapısı
Osmanlılarda padişahın yetkilerini kullanmak yada emirlerini uygulamak için görevlendirilmiş üç temel sınıf bulunuyordu. Bu sınıfların en üst yetkilileri divânda temsil edilirdi.
Bu sınıflar şunlardı:
Seyfiye ( Ehl-i Kılıç = Ehl-i Ör f)
İlmiye ( Ehl-i Şer =Ulema )
Kalemiye ( Ehl-i Kalem )
Divanın-ı Hümayun Üyeleri:
§ Padişah
§ Vezir-i azam ( Sadrazam )
§ Kubbealtı Vezirleri ( Seyfiye )
§ Nişancı ( Kalemiye )
§ Kazaskerler ( İlmiye ) ( Anadolu ve Rumeli Kazaskeri )
§ Defterdarlar ( Kalemiye ) ( Anadolu ve Rumeli Defterdarı )
§ Şeyhü’l-İslam ( İlmiye )
§ Reisü’l-Küttap ( Kalemiye )
Not: Bunlardan başka eğer vezir rütbesine sahiplerse yeniçeriağası ve kaptan-ı derya da divan üyesi olur ve görüşmelere katılırlardı.
a. Vezir-i azam(Sadrazam):Bugünkü başbakan durumunda olan ve yürütme işlerinden sorumlu olan vezir-i azam, padişahın mutlak vekili olarak görev yapar ve onun altın mührünü taşırdı. Divana başkanlık eder, padişah sefere katılmıyorsa ordunun başına geçer, bu görevi sırasında “Serdar-ı Ekrem” sıfatıyla padişahın bütün yetkilerini kullanırdı. Osmanlı Devletinde ki ilk sadrazam “Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa”dur.
b. Kubbe altı vezirleri: Bugünkü devlet bakanları niteliğinde olna vezirlik makamı ilk ke Orhan Bey döneminde oluşturulmuştur. Osmanlı Devletinde ilk vezir “Alaeddin Paşa”dır. Vezirler Sadrazama bağlı olarak çalışırlardı.
c. Kazaskerler (Kadıaskerler): Divanı Hümayun üyesi olan kazaskerler şer'i hükümler veren en yüksek görevlilerdi. Fatihten itibaren Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri olmak üzere sayıları ikiye çıkarıldı. İlmiye sınıfından seçilen kazaskerler adalet, eğitim, vakıf ve din işlerinden sorumluydu. Ayrıca “Taht Kadısı” hariç bütün kadıların ve müderrislerin atamasını yapardı.
Kadıların başlıca görevleri:
· Merkezden gelen emirleri halka iletmek, halkın şikayetlerini merkeze bildirmek.
· Her türlü davaya(miras,ticaret,ceza) bakarak karar vermek.(Yargıçlık)
· Nikah sözleşmesi, şirket kurulması, Vakıf kurulması gibi sözleşmeleri yapardı.(Noterlik)
· Avarız denilen olağanüstü durumlardaki vergileri toplar, merkeze gönderirdi.
d. Nişancı(Tevkii=Tuğrai): Divandan çıkarılan belgelerin üstüne padişahın nişanı olan tuğra yı çektiği için “tuğracı”da denirdi. Nişancı kendisine bağlı “Reisü’l-küttab” başkanlığında çeşitli kalemler vasıtasıyla merkez bürokrasisinin her türlü işlemlerini yürütürdü. Reisü’l-küttab'abağlı kalemler şunlardı: Beylikçi Kalemi, Tahvil Kalemi, Ruus Kalemi, Amedi Kalemi
Nişancının görevleri:
· Nişancı tuğra çekmenin yanı sıra yukarıdaki kalemler vasıtasıyla şu görevleri yapardı:
· Divanda yapılan görüşmelerin kayıtlarını tutarak mühimme defterine(divan defteri) kaydetmek.
· Ferman,berat gibi belgeleri hazırlamak.
· Sadrazam ve padişah arasındaki ve dış ülkelerle olan yazışmaları hazırlamak.
· Tapu tahrir defterlerini tutmak ve tımarların dağıtımını yapmak.
e. Defterdar
Osmanlı Devletinde bütün mali işlerden ve hazineden sorumlu en üst görevlilerdi. İlk dönemde defterdar sayısı bir iken, sonraları mâli işlerin artmasından dolayı sayıları ikiye yükselmiştir. Bunlar; Rumeli Defterdarı ve Anadolu Defterdarı idi. Rumeli Defterdarı Başdefterdar görevini yürütmekte idi. Defterdara bağlı kalemler şunlardı:Ruznamçe kalemi, Maliye emirleri kalemi, Tarihçi kalemi, Gelir ve gider kalemi
f. Şeyhü’l-İslam
Medrese kökenlidir ve şeriat kanunlarının uygulanmasından sorumlu en yüksek din görevlisidir. Kanuni döneminde divan üyeliğine getirilmiştir ve protokolde sadrazama denk sayılmıştır. Bütün ilmiye sınıfının başı olarak divanda alınan kararların dine uygun olup olmadığı hakkında fetva verirdi ancak divanda oy hakkına sahip değildi.
g. Reisü’l-Küttap
XVII. yüzyıl sonrasında divan üyeliğine getirilen Reisü’l-küttap daha önce Nişancıya bağlı olarak bütün katiplerin başıydı. XVII. yüzyıl sonrasında dışişlerinden sorumlu hale getirilmiştir.
Not: Bunların dışında “Kaptan-ı Derya” ve “Yeniçeri Ağası” gerekli görüldüğünde divan toplantılarına katılırdı. Ayrıca bunlarda vezir rütbesine sahip olanlar her zaman divan toplantılarına katılabilirdi.
Diğer Cevaplara Gözat
Sunum İçeriği
1. SayfaDivan-ı Hümayun Sunusu
2. Sayfa
DİVAN-I HÜMAYUNOsmanlı Devleti’nde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclistir.Kadıların kararlarına itiraz edenler Divana başvurabilirdi. Bu nedenle Yüksek Mahkeme özelliği de taşımaktadır.Orhan Bey döneminde kurulmuş, II. Mahmut döneminde kaldırılmıştır.XVIII. yüzyıla kadar Topkapı Sarayı’nda Kubbealtı denilen yerde, XVIII. yüzyıldan sonra ise Babıali’de yani Sadrazamın konağında toplanmıştır.
3. Sayfa
KUBBEALTIBAB-I ALİ
4. Sayfa
DİVAN-I HÜMAYUNDİVAN TOPLANTILARIBaşlangıçta Cuma hariç her gün toplanan divan, XVI. yüzyılda dört gün, XVII. yüzyılda iki gün toplanmaya başladı. XVIII. yüzyılda kurum olarak önemini yitirmeye başlamış ve nadiren törensel olarak toplanmış yerini Babıali’ye bırakmıştır. Divan-ı Hümayun dışında Divan toplantılarının yapıldığı başka divanlar da vardı.
5. Sayfa
6. Sayfa
DİVAN-I HÜMAYUNDivan üyeleri üç sınıfın temsilcilerinden oluşuyordu. SEYFİYE İLMİYE KALEMİYE
7. Sayfa
DİVAN-I HÜMAYUNSEYFİYE Yönetim ve askerlik görevi olan asker sınıfı ifade eder. Divandaki temsilcileri Veziriazam, Vezirler (Kubbealtı Vezirleri) ve Kaptan-ı Derya’dır. Seyfiye sınıfı hem yönetim görevini hem de askerlik görevini padişah adına idare eden sınıftır. Halkın rahat, adalet ve huzur içerisinde yaşamasını sağlamak temel görevleridir.
8. Sayfa
DİVAN-I HÜMAYUNİLMİYEEğitim-öğretim, yargı, fetva çıkarma ve yönetimi denetleme görevi bulunan ilmiye sınıfının divandaki temsilcileri Kazaskerler ve Şeyhülislam’dır. Görevlerinde adaletli olmaları temel kuraldır.
9. Sayfa
DİVAN-I HÜMAYUNKALEMİYEMali ve idari işlerin yönetilmesinden sorumludurlar. Divandaki temsilcileri Defterdarlar, Nişancı ve Reisülküttab’dır. Devletin idari ve mali yönetiminde meydana gelen yazışmalar, hazine ile ilgili kayıtların tutulması bu sınıf tarafından yapılırdı.
10. Sayfa
11. Sayfa
DİVAN-I HÜMAYUN ÜYELERİPADİŞAHFatih Sultan Mehmet dönemine kadar Divan toplantılarına başkanlık etmişlerdir.Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren Divan toplantılarına katılmamışlar, kafes arkasından görüşmeleri takip ederek kendilerine sunulan hükümleri değerlendirmişlerdir.
12. Sayfa
SADRAZAMPadişahın mührünü taşırlardı.Padişahın katılmadığı seferlerde orduya komutanlık yaparlardı.Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren Divana başkanlık yapmışlardır.
13. Sayfa
VEZİRLER (Kubbealtı Vezirleri) Sadrazamın yaptığı işlerde sadrazama yardımcı olurlardı. Sayıları zaman içerisinde 3 ile 7 arasında değişmiştir.
14. Sayfa
KAZASKEROrdu içerisindeki davalara bakarlardı.Kadı ve müderrislerin atamalarını yaparlardı.Temyiz ve Yüksek Yargı görevini yerine getirirlerdi.Fatih döneminde Rumeli ve Anadolu Kazaskeri olmak üzere sayıları ikiye çıkmıştır. Protokolde Rumeli Kazaskeri önde gelmiştir.
15. Sayfa
DEFTERDARMali işlerden sorumludurlar. Para politikasını belirler, gelir ve giderlerin kaydını tutarlardı.II. Bayezid döneminde Anadolu ve Rumeli Defterdarı olmak üzere sayıları ikiye çıkmıştır. Rumeli Defterdarı baş defterdardır.
16. Sayfa
NİŞANCI Fermanlara padişahın tuğrasını çekerlerdi.Fethedilen toprakların kaydını ve dağıtımını yaparlardı.Devletin iç ve dış yazışmalarını yürütürlerdi.Divana örfi konularda ve arazi meseleleri hakkında danışmanlık yaparlardı.
17. Sayfa
YENİÇERİ AĞASI Vezir rütbesinde ise Divan toplantılarına katılırlardı.İstanbul’un güvenliğinden de sorumluydular.
18. Sayfa
KAPTAN-I DERYADonanmanın komutanıdırlar. Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren vezir rütbesinde olanlar Divan toplantılarına katılmışlardır.
19. Sayfa
REİSÜLKÜTTAB Divanıhümayun katiplerinin başkanıdırlar.18. yüzyıldan sonra diplomatik ilişkiler artınca Divan üyesi oldular.
20. Sayfa
ŞEYHÜLİSLAM Din işlerinden sorumludur.Fetva verir.Divanın daimi üyesi değildir. Gerektiğinde divan toplantılarına katılırdı.
21. Sayfa
Divan-ı Hümayun ve üyeleri (seyfiye, ilmiye, kalemiye) günümüz devlet yapılanmasında hangi kurum ve kuruluşlarla benzerlik gösterir ?
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap : Divan-ı Hümayun Kuruluşu
Osmanlı Devletinde merkezi teşkilatın en önemli kurumu Divan-ı Hümayun’dur. Devletin en önemli askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal meselelerinin görüşüldüğü en yüksek karar ve yönetim kuruludur. Temelleri Orhan Bey döneminde atılmıştır. Son şeklini ise Fatih döneminde almıştır. Padişah başkanlığında, o bulunmadığı zaman Vezir-i Azam başkanlığında devlet merkezi (başkent) veya hükümdarın bulunduğu yerde toplanırdı. Devlet işlerinin en son karar organı burası idi. Divan bu özelliğini her zaman korumamıştır. Her ne kadar divan kararları uygulanmışsa da yine de son söz padişahındır. Bu yönüyle divan bir danışma organı durumuna gelmiştir. Divanda devletlerarası ilişkiler görüşülür. Halkın şikâyetleri dinlenir ve bazı davalara bakılarak onlar karara bağlanırdı. Divanda görüşülen ve alınan kararlar “Mühimme Defterleri”ne yazılırdı. Divan haftanın her günü sabah erkenden toplanmakta ve Padişah başkanlık etmekte idi. Divan görüşmeleri öğle vaktine kadar devam ederdi. Fatih, divan başkanlığını Vezir-i Azam’a bırakarak görüşmeleri kafes (kasr-ı adl) arkasından izlemeye başladı. Böylece divan üyeleri görüşlerini serbestçe söyleyebilmeye başlamışlardır. Bu uygulama ile sadrazamlık mevkiinin önemi artmış ve güçlenmesine sebep olmuştur. Divanda halkın din, dil, mezhep, cins ve statüsüne bakılmaksızın Osmanlı ülkesinde yaşayan herkesin başvurusu dikkatle görüşülürdü. Divan kararlan kesindi ve değiştirilmesi mümkün değildi. Divan-ı Hümayun duraklama döneminden itibaren güç kaybetmeye başlamıştır. Bab-ı Ali yani sadrazamlık hükümet merkezi haline gelmeye başlamıştır. II. Mahmut döneminde Divan-ı Hümayun kaldırılmış yerine nazırlıklar (bakanlıklar) kurulmuştur.
Osmanlı Devletinde merkezi teşkilatın en önemli kurumu Divan-ı Hümayun’dur. Devletin en önemli askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal meselelerinin görüşüldüğü en yüksek karar ve yönetim kuruludur. Temelleri Orhan Bey döneminde atılmıştır. Son şeklini ise Fatih döneminde almıştır. Padişah başkanlığında, o bulunmadığı zaman Vezir-i Azam başkanlığında devlet merkezi (başkent) veya hükümdarın bulunduğu yerde toplanırdı. Devlet işlerinin en son karar organı burası idi. Divan bu özelliğini her zaman korumamıştır. Her ne kadar divan kararları uygulanmışsa da yine de son söz padişahındır. Bu yönüyle divan bir danışma organı durumuna gelmiştir. Divanda devletlerarası ilişkiler görüşülür. Halkın şikâyetleri dinlenir ve bazı davalara bakılarak onlar karara bağlanırdı. Divanda görüşülen ve alınan kararlar “Mühimme Defterleri”ne yazılırdı. Divan haftanın her günü sabah erkenden toplanmakta ve Padişah başkanlık etmekte idi. Divan görüşmeleri öğle vaktine kadar devam ederdi. Fatih, divan başkanlığını Vezir-i Azam’a bırakarak görüşmeleri kafes (kasr-ı adl) arkasından izlemeye başladı. Böylece divan üyeleri görüşlerini serbestçe söyleyebilmeye başlamışlardır. Bu uygulama ile sadrazamlık mevkiinin önemi artmış ve güçlenmesine sebep olmuştur. Divanda halkın din, dil, mezhep, cins ve statüsüne bakılmaksızın Osmanlı ülkesinde yaşayan herkesin başvurusu dikkatle görüşülürdü. Divan kararlan kesindi ve değiştirilmesi mümkün değildi. Divan-ı Hümayun duraklama döneminden itibaren güç kaybetmeye başlamıştır. Bab-ı Ali yani sadrazamlık hükümet merkezi haline gelmeye başlamıştır. II. Mahmut döneminde Divan-ı Hümayun kaldırılmış yerine nazırlıklar (bakanlıklar) kurulmuştur.