Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Edebi Söz Sanatları ve İmge Kavramı

Edebi Söz Sanatlarında İmge Kavramı

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-05-29 10:43:33

    Cevap : İmge: Yazınsal ürünlerde, özellikle de şiirde dile getirilmek isteneni daha canlı, daha etkili, duyumsanabilir, göz önüne getirilebilir bir biçimde anlatmak için, onunla başka şeyler arasında bağlantı kurularak zihinde canlandırılan yeni biçimler, imge olarak adlandırılır. imge, dış dünyadan alınan öğelerle oluşturulur. dış dünyanın, duyumsamaların ve izlenimlerin zihinde görüntüye dönüşmesi, resimsel bir değer kazanmasıdır.

    Söz Sanatları ve İmge
    İmgenin oluşumu, bağdaşık olmayan sözcükleri aynı bağlamda bir araya getirmek, onları yan yana kullanmakla gerçekleştiğine göre, bu tür bağdaştırmaların belli söz sanatlarında sağlandığını görebiliriz. Özellikle teşbih (benzetme), istiare (eğretileme), teşhis (kişileştirme), hüsnütalil (güzel nedene bağlama) adı verilen sanatlar imge oluşturmanın araçları sayılabilir.


    Teşbih
    Sonra, şu on yıldan bu yana Benim, fakir
    milletime ikram edebildiğim
    bir tek elmam var elimde,
    doktor, bir kırmızı elma :
    kalbim… Ne ateryo skleroz, ne nikotin, ne hapis
    işte bu yüzden doktorcuğum,
    bu yüzden bende bu angına pektoris…
    Nâzım Hikmet

    Bu şiirde şair, tıp dilinde angina pektoris adı verilen hastalığının asıl nedeninin kalbi olduğunu belirtirken bunu bir imgeyle dile getirir: Kalbini kırmızı bir elmaya benzetir. Aralarında benzerlik ilişkisi kurulan iki nesneden biri kalp, diğeri kırmızı elmadır ve bu öğelerin her ikisi de şiirde verildiği için bu bağdaştırma teşbih yoluyla yapılmıştır.


    İstiare
    Sen raksına dalarken için titrer derinden
    Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin;
    Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden
    Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.

    ♦ Faruk Nafiz Çamlıbel, “Sanat” adlı ünlü şiirinde yukarıdaki dörtlükte de görüleceği gibi sanatta Anadolucu anlayışla Batıcı anlayışı karşılaştırır. İlk iki dizeyi okuduğumuzda şairin “sen” diye hitap ettiği Batıcı zihniyete sahip kişinin çiçekli bir sahnede beyaz bir kelebeğin raksına daldığını anlarız. Ancak bu dizeleri okurken gözümüzde nesnel gerçekliği değiştiren bir imgenin canlandığını da fark ederiz: Beyaz bir kelebeğin çiçekler içindeki bir sahnede dans etmesi. Gerçekte sahnede dans eden beyaz kelebek midir, balerin mi?
    Şair, balerini bir kelebeğe benzetmiş; fakat benzeyen varlığı, yani “balerin’i söylemeyerek açık istiare yapmıştır.


    Teşhis
    haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi
    demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
    dört bıçak çekip vurdular dört kişi
    yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
    Attila İlhan

    ♦ Yukarıdaki dizelerde şair, yemyeşil bir ayın gökte dağıldığı bir gece karanlığında, Haliç’te demirlemiş bir vapurun, dört kişi tarafından bıçaklanarak öldürüldüğünü hayal ederek bir imge oluşturmuştur. Bu imgede vapurun eli kolu bağlı ve ağlıyor olması, bir cinayete kurban gitmesi, insana özgü özelliklerle kişileştirildiğini gösterir.


    Hüsnitalil
    Ateşten kızaran bir gül arar da
    Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi
    Faruk Nafiz Çamlıbel

    ♦ Yukarıdaki dizelerde şair, doğadaki bir gerçeği, tamamen hayalî bir nedene bağlayarak açıklarken doğada nesnel karşılığı olmayan güzel bir imge üretiyor. Çoban çeşmesinden akan suyun bağlar, bahçeler arasından geçmesi, doğal bir gerçektir. Şair bu gerçeği hayalî bir nedene bağlayarak değiştiriyor. Çoban çeşmesinden akan su, ateşten kızaran bir gül aramaktadır. Bağdan bağa gezmesinin nedeni budur.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.