Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Edebiyatın özellikleri

Edebiyatın özellikleri nelerdir ?

Bu soruya 5 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-03-26 10:50:50

    Cevap : Edebiyatın Genel Özellikleri
    1.
    Edebiyat eserleri, içinde doğdukları toplumun duyuş ve düşünüşünü, hayatı algılayış biçimlerini, büyük tarihî dönemlerde ortaya çıkan sosyal psikolojinin bütün ve en ince ayrıntılarını kendilerinde yaşatırlar.
    2. Herhangi bir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi için sanatsal değerler taşıması gerekir.
    3. Edebiyat topluma kendisini hatırlatmaya vesiledir. Platon edebiyatın işlevi konusunda; "Edebiyatın ilk ve esas işlevi/görevi kendi tabiatına sadık kalmaktır" demiştir.
    4. Edebiyat, işlerinden ve dertlerinden ötürü "bugünü" yaşayan ve olayları bütün olarak algılayamayan insana, yaşama bakma yollarını gösterir.
    5. Sartre'a göre : «Hiçbir konu, önceden edebiyat sanatının dışında sayılamaz. Bütün mesele, insanın neyi yazacağını bilmesinde. İyi yazarlarda hiçbir zaman üslûp konudan önce gelmez.»
    6. Edebi eserler, toplumların yaşam biçimlerini, geleneklerini, göreneklerini de içine alarak bu konuda toplum bilimcilere bir fikir aracı olmaktadırlar. Yine edebi eserler, halkın inancını, üzüntüsünü, acısını, değer yargılarını, sevinçlerini, özlemlerini şiirlerde, romanlarda, hikâyelerde, masallarda, atasözlerinde, deyimlerde, fıkralarda yer vererek halk bilimi uzmanlarına önemli bir kaynak olmaktadırlar.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Gulnur_8

    • 2015-03-25 18:06:01

    Cevap : HALK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ
    Dil ve anlatımda süslü söyleyişe yöneliş yoktur. Çoğunlukla yalın anlatım kullanılır.

    Söylendikleri, yaşatıldıkları devir ve çevrenin yaygın Türkçesi kullanılmıştır.

    Halkın içinden doğan yapıtlar, konu, tema ve duyarlık bakımından halkın hayatına sıkı sıkıya bağlıdır.
    Şairler, çoklukla okumamış kişilerdir.

    Aşk, tabiat, ayrılık, özlem, ölüm, din, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını ilgilendiren meselelere da sık sık eğilen şairler, bunlarla alakalı tenkitler getirirler. Daha çok somut konular işlenir. Biçimden çok konuya ağırlık verilmiştir.

    Âşık edebiyatı şiir ağırlıklı bir edebiyattır.
    Âşık veya saz şairi denilen sanatçılar tarafından her zaman müzik eşliğinde söylenir. Şair şiirlerini saz eşliğinde, belli bir ezgi ile söyler.

    Âşıklar, bu edebiyatın mensur bölümünü oluşturan halk hikâyelerinin oluşumu, gelişimi ve aktarılmasında da ehemmiyetli rol oynarlar.

    Şiirde nazım birimi dörtlüktür. Yaygın olarak hece ölçüsü kullanılmıştır. Hecenin en çok 7i, 8i ve 11i kalıpları kullanılmıştır. Ama şehirde yaşamış, medrese eğitimi almış bir takım ozanlar aruzu da kullanmışlardır.
    Şiirler işledikleri konuya göre güzelleme, koçaklama, ağıt ve taşlama, ilahigibi isimler almışlardır.

    Koşma, türkü, mani, destan, semâîgibi değişik nazım şekilleri kullanılmıştır.

    Âşık edebiyatı doğaçlamaya (irtical) dayanır. Âşıklar, yapıtlarını bir ön hazırlık olmaksızın, direk sözlü olarak alana getirirler. Bu yüzden şiirlerde derin bir mana, mükemmel bir biçim görülmez.
    Dinî-tasavvufî edebiyatın tesirinde kalmıştır.

    Halk deyimlerine ve güzel halk söyleyişlerine yer verilir.
    Azda olsa benzetmelerden yararlanılmıştır. (Boy serviye, yüz aya, kaş kaleme, diş inciye, yanak güle)
    Şiirlerin başlığı yoktur, Nazım şekilleri ile adlandırılır.
    Genellikle yarım kafiye kullanılır. Daha çok redifle uyum sağlanır. Kafiyenin yanı sıra yakda söz konusudur.

    Konu, şekil ve dil bakımından dış tesirlerden uzaktır.
    Nesir alanında da yapıtlar verilmiştir. Nesir halk edebiyatında nazma göre çok çok ehemmiyetsiz kalmıştır. Zira duygu ve düşüncelerin kalıcılığı şiirle daha kolay sağlanmaktadır.

    Nesir örnekleri arasında halk masalları, halk hikâyeleri, efsaneler, atasözleri, deyimler, halk tiyatrosu, bilmeceler, fıkralar sayılabilir.

    Bunlardan en yaygınları -tür olarak- masallar, hikâyeler ve efsanelerdir.

    Atasözü, bilmece ve deyimler zati -halkın ürünü olmakla birlikte- her alanda herkes tarafından kullanılmaktadır.

    Halk edebiyatı gözleme dayalıdır. Benzetmeler somut kavramlardan istifade edilerek yapılır. Söyledikleri her şey gerçek hayattan alınmadır.

    Bilhassa 18. asırdan itibaren halk şairleri, divan şairlerinden etkilenerek aruzun belirli kalıplarıyla şiirler yazmayı tecrübe etmişlerdir. Hem de divan şiirinin mazmunlarını da kullanmışlardır. Bu vaziyetin ortaya çıkmasında halk şairlerinin, aydınlar ve divan şairlerince hor görülmelerinin, değersiz ve güçsüz sayılmalarının tesiri de vardır.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Gulnur_8

    • 2015-03-25 18:07:15

    Cevap :  Divan Edebiyatının Özellikleri 1. Nazım birimi genellikle beyittir ve cümle beyitte tamamlanır. Beyit, cümleye egemendir.
    2. Nazım ölçüsü “aruz“dur.
    3. Dili Arapca, Farsça, Türkçe karışımı olan Osmanlıca”dır.
    4. Şiirlerde tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
    5. Şiirlerin konuyu içeren başlıkları olmadığı için nazım biçimlerine göre adlandırılmışlardır.
    6. Klişe bir edebiyattır. Duygu ve düşünceler değişmez sözlerle (Mazmun) anlatılır.
    7. Anlatılan şey değil, anlatış biçimi ön plandadır.
    8. Soyut bir edebiyattır. İnsan ve doğa gerçekte olduğundan farklı ele alınmıştır.
    9. Aydın zümrenin edebiyatıdır. Medrese kültürü hakimdir. Genellikle saraya ve çevresine seslenir.
    10. Sanatlara bolca yer verilmiş, sanat yapmak amaç durumuna gelmiştir.
    11. Ulusal bir edebiyat olmayıp dinin etkisiyle şekillenmiştir. Arap ve İranedebiyatının etkisi çok fazladır.
    12. Şiirde daha çok aşk, sevgili, içki, din ve kadercilik gibi konular işlenmiştir.
    13. Nazım ön planda tutulmuş, nesre pek az yer verilmiştir.
    14. Nesir alanında tezkireler (edebiyat tarihi görevini gören biyografik eser), münşeatlar (mektuplar), tarihler, dini metinler ve nasihatnamelere de rastlanmaktadır. Bunlarda da sanat yapma amacı ön plandadır.
    15. 13.yüzyılda gelişmeye başlamış 16. ve 17. yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 19.yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Gulnur_8

    • 2015-03-25 18:07:55

    Cevap : Tanzimat Edebiyatının niteliklerini şöyle özetleyebiliriz:
    a- Dilde sadeleşme başlamıştır. Farsça terk edilir, Osmanlıca Türkçeleşmeye doğru götürülür. b- Fransız klasisizmi ile romantizm şiiri ve edebiyatı etkilemeye başlar. c- Eski ve yeni, doğu ve batı düşüncesi savaş halindedir. d- Gelenekçilerden yavaş yavaş ayrılan edebiyat batı estetiğine yönelmiştir. e- Gazeteler ve dergiler, fikir ve politika yanlarıyla düz yazıyı tabiileştirir ve şiire nazaran düz yazı üstünlük sağlar. f- Vatan, millet, hürriyet, eşitlik, kanun vb. kavramlar şiir ve edebiyat yolu ile toplum hayatına karışır. Tanzimat edebiyatının ünlü kişileri: Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ali Suavi, Abdülhak Hamid, Recaizade M. Ekrem, Ahmet Vefik Paşa, Muallim Naci, Sami Paşazade Sezai, Şemseddin Sami, Ebüzziya Tevfik, Ahmet Cevdet Paşa’dır. Edebiyatı Cedide Akımının Özellikleri Nelerdir?
    1896’da Servet-i Fünun dergisini çıkaran şair ve yazarların meydana getirdiği Canlı bir akımdır. İmparatorluğun baskıları sonucu dağılan bu şair ve yazarlar ayrı ayrı bağlı bulundukları fikirleri yaymaya devam etmişlerdir. Edebiyat-ı Cedide şairleri, yalnız aydınlara seslenmişler, (sanat için sanat) ilkesini benimsemişlerdir. Fransız romantiklerini, parnasyonleri ve sembolist şairleri örnek almışlardır. Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Süleyman Nazif, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın tarafından yürütülen bu akım, Serveti-i Fünun dergisini sürdüren sürdüren, kendilerine Fecr-i Ati’ciler denilen Ahmet Haşim, Refik Halid, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat ve Ahmet Rasim gibi yazar ve şairler tarafından aynı ilkelerle izlendi. Her iki grup da eserlerinde Arapça ve Farsça sözcükleri bol bol kullanmışlar ve bu bakımdan genç kuşaklar tarafından şiddetle eleştirilmişlerdir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Gulnur_8

    • 2015-03-25 18:08:29

    Cevap : Sözlü Edebiyat Dönemi

    Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönem edebiyatı, sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa, dilden dile yayılarak devam etmiştir. Bu dönemde edebiyatımızı Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinler etkilemiştir.

    Genel Özellikleri

    Dönemin ürünleri müzik eşliğinde ("kopuz" adı verilen sazla) dile getirilmiştir.

    Kullanılan ölçü "hece" ölçüsüdür.

    Nazım birimi "dörtlük"tür.

    Dönemine göre sade bir dili vardır.

    Dizelere genel olarak yarım kafiye (uyak) hâkimdir.

    Daha çok tabiat, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir.

    Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügat-it Türk" adlı eseridir.


    Dönemin Ürünleri:
    KOŞUK

    "Sığır" denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlere verilen isimdir.

    Dörtlüklerle söylenmiştir.

    Hece ölçüsü kullanılmıştır.

    Yiğitlik, aşk, tabiat, hasret, doğa güzelliği, savaş gibi konular işlenmiştir.

    Kafiye düzeni "aaab, cccb, dddb..." şeklindedir.

    Bu tür daha sonra Halk edebiyatındaki "koşma"nın karşılığıdır.


    SAV

    Dönemin özlü sözleridir.

    "Sav"lara bugünkü atasözlerinin ilk şekli diyebiliriz.


    SAGU

    "Yuğ" adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin iyiliklerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.

    Kafiye düzeni koşuktaki gibidir.

    Halk edebiyatındaki karşılığı "ağıt", Divan edebiyatındaki karşılığı "mersiye"dir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.