Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Fabl Nedir?

Fabl nedir fabllara örnekler verin.

Bu soruya 4 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 2 yorum yazıldı.
    1 yıl önce Z Tilki kurnaz, az emekle çok kazanmayı arzulayan bu yolda da insanları aldatmaktan imtina etmeyen insanların remzidir.Karga ise alık,kolay inanan;kendisini övenlere hemen inanıp hareket eden insan tipidir.Okuduğumuz fablın amacı mizansen bir olay üzerinden insanları ikâz etmek buradan bir ders çıkarmaktır.
    1 yıl önce W Karga ile Tilki Orhan Veli Kanık ne anlatılmak istedi

    İşte Cevaplar


    Hypatia

    • 2015-09-28 10:39:20

    Cevap : Fabl ya da hikaye sonunda ders verme amacı güden, güldüren, düşündüren ve genellikle manzum öykülerdir.

    Fablların Öğeleri
    Fablın dört ögesi vardır: kişiler, olay, zaman, yer. 
    Kişiler: Fablin konusu olan olay, kişileştirilmiş en az iki hayvanın başından geçer. Bunlardan biri iyi ahlâklı bir tipi, diğeri kötü ahlâklı bir tipi canlandırır.Fabllerde ikinci derecede kişiler çok azdır, bazen yoktur. Kişi betimlemesi yoktur.Kahramanlar arasında tilki varsa biz onu kurnaz insan yerine koyarız; arslan varsa cesaretine güvenen biri yerine koyarız. Kısa olay bile bütün yönleriyle değil, yalnızca fable konu olan yönüyle tanımlanır. Derinlemesine duygu çözümlemelerine yer verilmez.Fabllerde bir de anlatıcı kişi vardır. Bu kişinin de betimlemesi yapılmaz, cinsiyeti verilmez. Anlatıcı kahramanları izler, dersini alır. Böylece dinleyen ile aynı görüşü paylaşır.
    Olay: Fablın konusu insan başına gelebilecek her hangi bir olaydır. Olay,kahramanın eyleme dönüşmüş beğenme, istek, özlem, öfke, korku... gibi tutkuya dönüşmüş duygularından doğar. Fablın gövdesini bir olay oluşturur, asıl önemli olan fablın anlatılış nedenidir. Buna "ders" denir. 
    Yer: Tasvir yapılmaz fakat çevre çok iyi verilmelidir: Orman, göl kenarı,yol... gibi. Olayın geçtiği yer olayla birlikte değişebilir.
    Zaman: Her olay gibi fabldeki olay da bir zaman diliminde geçer. Kronolojik zaman kullanılır.

    Fablın Bölümleri
    Fabl plânı dört bölümdür: Serim, düğüm, çözüm, öğüt. 
    Serim: Olayın türüne, çıkarılacak derse göre kişileştirilmiş hayvanlar ve çevre tanıtımının yapıldığı bölümdür.
    Düğüm: Olay o çevrede verilmek istenen derse göre gelişir. Kısa ve sık konuşmalar vardır. Hemen birkaç konuşma ile olay düğümlenir.
    Çözüm: Olay beklenmedik bir sonuçla biter. Fablın en kısa bölümüdür.
    Öğüt: Ana fikir bu bölümde öğüt niteliğinde verilir. Bu bölüm kimi zaman başta, kimi zaman sondadır. Kimi zaman da sonuç okuyucuya bırakılır.

    Fabl’ların Genel Özellikleri 
    “Fabl” sözcüğünün kökeni latince “hikaye” anlamına gelen “fabula”’dır. Fakat bu sözcük zamanla bir ahlak ilkesi veya davranış kuralını anlatan kısa sembolik (simgesel) bir hikaye türünün adı olmuştur. Bu tür hikayelerin, kahramanları genellikle hayvanlardır. Hikaye kahramanı bu hayvanlar, kendi özelliklerini korumakla birlikte insan gibi konuşurlar. esasen “fabl” bu özelliği nedeniyle masalımsı eserler arasında yer alır. Fabl’lar hem nazım, hem nesir biçiminde olurlar. Fabl’ın sonunda her zaman bir ahlak dersi (kıssadan hisse) vardır. Bu ders kısa, açık ve doğru olmalıdır ve mutlaka hikayenin doğal bir sonucu gibi görülmelidir. Fabllarda öğretici (didaktik) bir amaç güdülür, gündelik hayatla ilgili dersler ve öğütler verilir. Okurlar çoğu zaman verilen dersin veya öğüdün ne olduğunu anlamakta zorluk çekmezler. Çünkü; bu ders veya öğüt eserin bir yerinde, çoğu kez sonunda, bir atasözü veya özdeyiş biçiminde açıkça belirtilir. Fabllarda basit ahlak ilkelerine değinildiği gibi insanların bir çok kusurlu yönlerine de dikkat çekilir. Fabllar vasıtasıyla kanaatkarlık, özveri, yardımseverlik , iyi niyet gibi olumlu davranışlar çocuğa kazandırılabilir. özellikle 8-12 yaş grubu çocuklar fabl okumaktan ve dinlemekten büyük zevk alırlar. Kanaatkarlık, tamahkarlık, kıskançlık, paylaşımcılık gibi çocuklar tarafından anlaşılması güç kavramların somut olaylarla anlatılması sebebiyle çok önemli bir eğitim aracı olarak kabul edilmelidir. fabllar insan belleğinde çok kolay saklanabilen ve ortaya çıkarılabilen özelliklere sahip olduğu için sözlü gelenek içinde de yaşatılabilmektedir. çoğu manzum olan fablların başlıca amacı belli bir ana fikrin yalın veya birkaç olayın yardımıyla en kısa yoldan açıklamaktır. 

    Türk Edebiyatında fabl
    Türkçe’deki ilk örneği Şeyhi’nin yazdığı “Harname”dir. Batılı anlamda ilk örnekleri Şinasi vermiştir.
    Ahmet Mithat, Kıssadan Hisse adlı eserini ahlakİ gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar, Ezop’tan, La Fontaine’den yapmış olduğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabllara yer vermiştir.

    Recaizade Mahmut Ekrem, La Fontaine’den Horoz ile Tilki, Kurbağa ile Öküz, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Ağustos Böceği ile Karınca gibi birçok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunmuştur.

    Ali Ulvi Elöve “Çocuklarımıza Neşideler” adlı şiir kitabında La Fontaine, Victor Hugo, Lamartine’den yaptığı çevirilerin yanında yine bunlardan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir.
     
    Nabizade Nazım’ın “Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk” adlı eseri vardır. Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Sabahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgilenmiş çeviri yapmış ve araştırmalarda bulunmuşlardır.

    Fabl Örnekleri
    1. Ağustosböceği ile Karınca 
    2. Karga ile Tilki 
    3. (yasak kelime kullandınız) ile Kuzu 
    4. Tavşanla Kaplumbağa 
    5. (yasak kelime kullandınız) ile Köpek 
    6. Tilki ile Leylek 
    7. Horoz ile Tilki 
    8. Kedi ile Fareler 
    9. (yasak kelime kullandınız) ile Leylek 
    10. Tarla Faresi ile Kent Faresi 
    11. Kurbağa ile Korkak Tavşan 
    12. Güvercin ile Karınca 
    13. Değirmenci Oğlu ile Eşeği 
    14. Ayının Dostluğu 
    15. Altın Yumurtlayan Tavuk 
    17. Tilki, Horoz ve Karga 
    18. Fino ile Eşek 
    19. Yarasa ile Gelincikler 
    20. Aslan ile Sinek 
    21. Horoz ile İnci


    Diğer Cevaplara Gözat
    Fabl Nedir?

    Sunum İçeriği

    1. Sayfa
    FABLstyle.visibilitystyle.rotationppt_xppt_yppt_xppt_y

    2. Sayfa
    Kişileri genellikle hayvan, bitki ve cansız varlık-lar olan, ders verir nitelikli, kısa, masalımsı hika-yelere fabl denir."Fabl" kelimesinin kökeni Latince "hikâye" ma-nasına gelen "fabıla"dır. Fakat bu kelime za-manla bir ahlâk ilkesi veya davranış kuralını an-latan kısa sembolik (simgesel) bir hikâye türü-nün adı olmuşBu tür hikâyelerin, kahramanları çoğunlukla hay- hayvanlardır. Hikâye kahramanı bu hayvanlar, kendi özelliklerini korumakla birlikte insan gibi konuşurlar. Esasen "fabl" bu özelliği nedeniyle masalımsı eserler arasında yer alır. Fabllar didaktik şiir örnekleridir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    3. Sayfa
    Fabllar hem nazım, hem nesir biçiminde olurlar. Fablın sonunda her zaman bir ahlâk dersi (kıssa-dan hisse) vardır. Bu ders kısa, açık ve doğru ol-malıdır ve mutlaka hikayenin doğal bir neticesi gibi görülmelidir. Fabllar teşhis ve intak sanatları üzerine kurul-muştur.Fabllarda öğretici (didaktik) bir amaç güdülür, gün-delik hayatla ilgili dersler ve öğütler verilir. Okurlar çoğu zaman verilen dersin veya öğüdün ne olduğu-nu anlamakta zorluk çekmezler. Çünkü bu ders ve-ya öğüt eserin bir yerinde, çoğu defa sonunda, bir atasözü ya da özdeyiş biçiminde açıkça belirtilir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    4. Sayfa
    Fabllarda basit ahlâk ilkelerine değinildiği gibi insanların birçok kusurlu yönüne de dikkat çeki-lir.Fabllarda soyut konular, olay plânıyla hem so-mutlaştırılarak hem de hareket kazandırılarak işlenir. Olaylar bizi güldürürken eğitir. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-aç gözlü... vb. çatışmalar; bu niteliklerin yakıştırıldığı hayvan kahramanlar arasında geçmiş gibi gösterilir. Fabllar bir tür masal sayılır. Masallardan ayrıldı- ğı nokta, sonunda ahlak ve ibret dersi olmasıdır. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    5. Sayfa
    Fabllar aracılığıyla kanaatkârlık, özveri, yardımse-verlik, iyi niyet gibi olumlu davranışlar çocuğa ka-zandırılabilir. Özellikle 8 -12 yaş grubu çocuklar fabl okumaktan ve dinlemekten büyük zevk alırlar. Kanaatkârlık, tamahkârlık, kıskançlık, paylaşımcılık gibi çocuklar tarafından anlaşılması güç kavramla-rın somut olaylarla anlatılması sebebiyle fabllar çok önemli bir eğitim aracı olarak kabul edilmelidir. Kişileri, çocukların yakınlık duyduğu sevdiği varlık-lar olduğu için fabllar, çocukların ilgisini çeker. Öy-külemenin kısa oluşu da çocukların fabllara duydu-ğu ilginin bir başka sebebidir. Sıkmadan verilen öğütler, bu nedenle çocukların eğitiminde yararlı olur.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    6. Sayfa
     Fabllar eğlendirici ve sevimlidirler.Dramatizasyona uygun oluşları anlatımlarındaki hareketliliği eyleme dönüştürmeye yardımcı olur. Böylelikle yaşayarak öğrenmeye uygundurlar.Fabllar olay anlattıkları için bir başka şiiri okumak-tan ya da ezberlemekten daha çok çocukların ilgi-sini çeker.Fabllar insan belleğinde çok kolay saklanabilen ve ortaya çıkarılabilen özelliklere sahip olduğu için sözlü gelenek içinde de yaşatılabilmektedir. Bütün uluslarda ortak bir nitelikte olan fabllar ba-sit, pratik ahlâk ilkeleridir. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    7. Sayfa
    Fablın dört öğesi vardır: kişiler, olay, zaman, yer. style.visibilityppt_xppt_y

    8. Sayfa
    Kişiler: Fablın konusu olan olay, kişileştirilmiş en az iki hayva-nın başından geçer. Bunlardan biri iyi ahlâklı bir tipi, di-ğeri kötü ahlâklı bir tipi canlandırır. Fabllarda ikinci de-recede kişiler çok azdır, bazen yoktur. Kişi betimlemesiyoktur.Kahramanlar arasında tilki varsa biz onu kurnazinsan yerine koyarız; arslan varsa cesaretine güvenenbiri yerine koyarız. Kısa olay bile bütün yönleriyle değil,yalnızca fabla konu olan yönüyle tanımlanır. Derinle-mesine duygu çözümlemelerine yer verilmez. Fabllardabir de anlatıcı kişi vardır. Bu kişinin de betimlemesi ya-pılmaz, cinsiyeti verilmez. Anlatıcı kahramanları izler,dersini alır. Böylece dinleyen ile aynı görüşü paylaşır.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    9. Sayfa
    Olay: Fablın konusu insan başına gelebilecek her hangi birolaydır. Olay, kahramanın eyleme dönüşmüş beğenme,istek, özlem, öfke, korku... gibi tutkuya dönüşmüş duy-gularından doğar. Fablın gövdesini bir olay oluşturur, asıl önemli olan fablın anlatılış nedenidir. Buna "ders" denir. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    10. Sayfa
    Yer: Tasvir yapılmaz fakat çevre çok iyi verilmelidir: Orman, göl kenarı,yol... gibi. Olayın geçtiği yer olay-la birlikte değişebilir. Zaman: Her olay gibi fabldaki olay da bir zaman diliminde geçer. Kronolojik zamankullanılır. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    11. Sayfa
    FABL PLÂNI 1 - Serim: Olayın türüne, çıkarılacak derse göre kişileştiril- miş hayvanlar ve çevre tanıtımının yapıldığı bölümdür.2 - Düğüm: Olay o çevrede verilmek istenen derse göre ge- lişir. Kısa ve sık konuşmalar vardır. Hemen birkaç ko- nuşma ile olay düğümlenir3 - Çözüm: Olay beklenmedik bir sonuçla biter. Fablın en kı- sa bölümüdür.4 - Öğüt: Ana fikir bu bölümde öğüt niteliğinde verilir. Bu bö- lüm kimi zaman başta, kimi zaman sondadır. Kimi za- man da sonuç okuyucuya bırakılır.style.visibilitystyle.rotationppt_xppt_yppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    12. Sayfa
    FABL TÜRÜNÜN GELiŞİMİ Batıda ve dünyada ilk fabl yazarı olarak FrikyalıAisopos (Ezop) gösterilir. Ezop’un M.Ö. 620-650yılları arasıda yaşadığı ve baskıcı bir yönetim yü-zünden düşüncelerini küçük hayvan hikâyeleri ile anlattığı söylenmektedir. Ezop'un fablları MÖ 300yılında derlenerek yazıya geçirilmiştir. style.visibilitystyle.rotationppt_xppt_yppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    13. Sayfa
    Doğuda ilk fabl örneklerine eski Hint edebiya-tında MÖ 200 yıllarında Pançatantra masalların-da rastlamak mümkündür. Ancak çok daha sonra-ki yüzyıllarda (MS 100-150) ortaya çıkan bu ese-rin yazarının kim olduğu ve hangi yıllar arasında yaşadığı henüz bilinmemektedir. Bu türün diğer örneği ise MS 300 yılında Beydeba tarafındanmeydana getirilmiştir. Beydeba, Kelile ve Dimneadlı eserini Debşelem adlı Hint hükümdarı zama-nında yazmış ve ona sunmuştur. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    14. Sayfa
    La Fontaine, Ezop’un ve Beydeba’nın La-tinceye çevrilmiş eserlerinden ve yine kendi-sinden önce yaşamış, Phaedrus, Planudes, Edmund Spenser gibi şairlerden yararlanarak Fabl türünde usta eserler meydana getirmişir. Fars edebiyatında Sadî’nin Gülistan ve Bostan adlı eserlerinde hayvan hikâyelerini anlatan bir çok örnek mevcuttur. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    15. Sayfa
    EDEBİYATIMIZDAFABLstyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    16. Sayfa
    Türkçedeki ilk örneği Şeyhi’nin Harname’si- dir.Edebiyatımızda bu türün en önemli ilk iki çalışması “ Mes-nevi “ Mevlana ( 13. yy ) ve “ Harnâme “ Şeyhî “ ( 15. yy )’ dir.Edebiyatımızda Batılı anlamda ilk fabl örneklerini ŞİNASİ yazmıştırAhmet Mithat, Kıssadan Hisse adlı eserini ahlakî gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar, Ezop’tan, La Fontaine’den yapmış ol-duğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabl-lere yer vermiştir style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    17. Sayfa
    Recaîzade Mahmut Ekrem, La Fontaine’den Horoz ile Tilki, Kurbağa ile Öküz, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Ağustos Böceği ile Karın-ca gibi bir çok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunuştur. Ali Ulvi Elöve Çocuklarımıza Neşideler, adlı şi-ir kitabında La Fontaine, Victor Hugo, Lamarti-ne’den yaptığı çevirilerin yanında, yine bunlar-dan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir. Nabizade Nazım’ın Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk adlı eseri vardır style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    18. Sayfa
    Tarık Dursun K.’nın fabl üzerine bir çok eseri mevcuttur. La Fontaine, Ezop ve Krilov’dan çeviriler yaparak yayınlayan yazar, hayvan-larla ilgili bir çok hikâye de yazmıştır.Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, Ömer Rıza Doğrul, Kemal Demiray, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Siracettin Hasırcıklıoğ-lu, Sebahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgilenmiş çeviri yapmış, araştırmalarda bulunmuşlardır. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y

    19. Sayfa
    Masal - Fabl Karşılaştırması İkisinde de olağanüstülükler vardır. İkisinde de teşhis ve intak sanatları vardır.Masal tekerlemelerle başlar. Fablda böyle bir durum söz konusu değildir.İkisinin de öğretici niteliği vardır.İkisi de sanat metnidir.İkisi de kurmaca metinlerdir.İkisi de ilahi bakış açısının hâkim olduğu metinlerdir.İkisinin de kahramanları tiptir. İkisi de olaya ve anlatmaya dayalı metinlerdir.Fabllarda genellikle hayvanlar kahramandır. Masallarda ise devler, cinler, periler vardır.

    20. Sayfa
    Masal anonimdir, fabl ise anonim değildir.İkisinde de yer ve zaman belirsizdir.Masallar her zaman mutlu sonla biter. Fabllarda böyle bir kaygı yoktur.Yapı unsurları (Olay, kişi, zaman, yer) vardır.

    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-09-28 10:56:43

    Cevap : KARGA İLE TİLKİ

    Bir dala konmuştu karga cenapları; Ağzında bir parça peynir vardı. Sayın tilki kokuyu almış olmalı, Ona nağme yapmaya başladı: “-Ooo! Karga cenapları,merhaba! Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz! Gözüm kör olsun yalanım varsa. Tüyleriniz gibiyse sesiniz, Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.” Keyfinden aklı başından gitti bay karganın. Göstermek için güzel sesini Açınca ağzını,düşürdü nevalesini. Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim, Size güzel bir ders vereceğim: Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir, Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.” Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama, Yemin etti gayrı faka basmayacağına. ( Jean de La Fontaine ) 
    Fabl Nedir?

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-09-28 10:57:06

    Cevap : TİLKİ İLE LEYLEK 

    Tilkinin iyiliği tutmuş bir gün ! Leyleği yemeğe buyur etmiş - Ama, demiş tilki, bizde misafir Umduğunu değil bulduğunu yer. Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş Bir çorba çıkarmış topu topu O da sulu mu sulu Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta. Leylek gagasıyla uğraşadursun Tilki bitirmiş hepsini bir solukta. Leylek kızmış, ama çekmiş sineye. Bir zaman sonra O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe. - Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem? Ben dostlara naz etmesini sevmem. Tam saatinde gelmiş. Leyleğe türlü diller dökmüş. Şu güzel bu güzel, Hele yemeğin kokusu Gel iştahım gel! Gerçi tilkilerin iştahı Pek nazlı değilmiş ama Et kokusu başka şeymiş. - Kuşbaşı galiba, demiş Bayılırmış etin böylesine Hele kıvamında pişmişine. Derken yemek sofraya gelmiş, Gelmiş ama nasıl? Kokusunu al, eti arada bul! Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde Tam leyleğin gagasına göre Tilki burnunu burgu etse nafile. Kısmış kuyruğunu evine dönmüş. Aç kaldığına mı yansın Bir kuşa rezil olduğuna mı? El alemi aldatanlar Bu masal size: Bir gün sizi de sokarlar Kurduğunuz kafese ... ( Jean de La Fontaine )
    Fabl Nedir?

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    gokturk

    • 2020-05-11 21:21:19

    Cevap : Fabl: Bir tür küçük öyküdür. Olaya dayalı bir anlatımı vardır. Hayattan alınan küçücük kesitler, hayvanlar ya da bitkiler arasında geçmiş gibi anlatılır. Bugün daha çok çocuk edebiyatında yer alan fablların, toplumu eğitici; örneklendirme ile kötü davranışlardan caydırıcı özelliği ile eskiden büyükleri eğitmede de kullanıldığı sanılmaktadır.

    Fabllerde soyut konular, olay plânıyla hem somutlaştırılarak hem de hareket kazandırılarak işlenir. Olaylar bizi güldürürken eğitir. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-aç gözlü... vb. çatışmalar; bu niteliklerin yakıştırıldığı hayvan kahramanlar arasında geçmiş gibi gösterilir.

    Fablın de dört ögesi vardır; kişiler, olay, yer, zaman.

    1. Kişiler: Fablin konusu olan olay, kişileştirilmiş en az iki hayvanın başından geçer. Bunlardan biri iyi ahlâklı bir tipi, diğeri kötü ahlâklı bir tipi canlandırır. Fablde ikinci derecede kişiler çok azdır, bazen yoktur. Kişi betimlemesi yoktur. Kahramanlar arasında tilki varsa biz onu kurnaz insan yerine koyarız; arslan varsa cesaretine güvenen biri yerine koyarız. Kısa olay bile bütün yönleriyle değil, yalnızca fable konu olan yönüyle tanımlanır. Derinlemesine duygu çözümlemelerine yer verilmez. Fabllerde bir de anlatıcı kişi vardır. Bu kişinin de betimlemesi yapılmaz, cinsiyeti verilmez. Anlatıcı kahramanları izler, dersini alır. Böylece dinleyen ile aynı görüşü paylaşır.

    2. Olay: Fablin konusu insan başına gelebilecek her hangi bir olaydır. Olay, kahramanın eyleme dönüşmüş beğenme, istek, özlem, öfke, korku... gibi tutkuya dönüşmüş duygularından doğar. Fablin gövdesini bir olay oluşturur, asıl önemli olan fablin anlatılış nedenidir. Buna "ders" denir.

    Fabl plânı dört bölümdür: Serim, düğüm, çözüm, öğüt.

    Serim: Olayın türüne, çıkarılacak derse göre kişileştirilmiş hayvanlar veçevre tanıtımının yapıldığı bölümdür.

    Düğüm: Olay o çevrede verilmek istenen derse göre gelişir. Kısa ve sıkkonuşmalar vardır. Hemen birkaç konuşma ile olay düğümlenir

    Çözüm: Olay beklenmedik bir sonuçla biter. Fablin en kısa bölümüdür.

    Öğüt: Ana fikir bu bölümde öğüt niteliğinde verilir. Bu bölüm kimi zaman başta, kimi zaman sondadır. Kimi zaman da sonuç okuyucuya bırakılır.

    3. Yer: Tasvir yapılmaz fakat çevre çok iyi verilmelidir: Orman, göl kenarı, yol... gibi. Olayın geçtiği yer olayla birlikte değişebilir.

    4. Zaman: Her olay gibi fabldeki olay da bir zaman diliminde geçer. Kronolojik zaman kullanılır.

    Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop ve Jean de La Fontaine'dir. Ezop'un fablları İ.Ö. 300 yılında derlenerek yazıya geçirilmiştir. ABD'li James Thurber ve İngiliz George Orwell çağdaş fabl yazarlarıdır. Fablı ilk olarak yazanlar Hititlerdir. Hititler fablları taş tabletlere yazıp resimliyorlardı.

    Fabl Türünün Özellikleri (özet)

    1. İnsanlar arasında cereyan eden olayları hayvanlar bitkiler ya da cansız varlıklar arasında geçiyormuş gibi göstererek bu yolla insanlara ahlak ve ibret dersi vermek örnek göstermek ya da bir düşünceye güç kazandırmak isteyen bir çeşit masaldır.
    2. Fablların kahramanları genellikle hayvanlardır. Hikâyelerde yer alan hayvanlar, kendi temel özelliklerini korumakla birlikte insana ait bazı özellik ve değerleri de üstlenir. Bu bakımdan bu tür metinler genellikle Teşhis ve intak sanatları üzerine kurulur.
    3. Fabllar manzum (şiir) veya nesir (düz yazı) biçiminde yazılabilirler.
    4. Fabl türündeki metinlerin sonunda her zaman bir ahlak dersi verilir. Bu türdeki ders veya mesajlar kısa ve açık olarak sunulur. Bu mesaj anlatılan hikâyenin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkar ve bir atasözü veya özdeyiş biçiminde açıkça ifade edilir.
    5. Fabllarda zaman ve yer genellikle belirsizdir. Olaylar genellikle hikâyelere konu edilen canlıların mekânlarında geçer.
    6. Fabllarda verilen mesajlar evrensel doğru ve değerler (adalet, dostluk, doğruluk, bağışlamak, cömertlik, alçak gönüllülük, kanaat, sadakat, kendini bilme... gibi) üzerine kurulur.
    7. Bu türün dünya edebiyatında ilk yazarları Beydeba, Ezop ve La Fontaine'dir. Türkiye'de ise Ahmet Mithat Efendi ve Şinasi'dir..
    8. Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar Hint yazar Beydeba'ya aittir. Beydeba'nın fablları Kelile ve Dimne adlı bir eserde toplanmıştır.
    9. Türkçedeki ilk fabl örneği 'Harname' (Şeyhi)dir.

    ------------------------------------------------------------------------

    Makale: Fabl Türünün Çocuk Edebiyatındaki Yeri ve Günümüzde Bu Türden Yararlanma Olanakları


    Özet: Çocuk Edebiyatı, edebiyatımızın özel bir kolu olarak halkın ilgisini gittikçe daha fazla çekmektedir. Eğitiminin büyük bir önem arz ettiği günümüzde çocuk edebiyatı, genç beyinlerin gelişimi için ana etken konumuna gelmiştir. 20. Yüzyılın başında çocuk edebiyatı varlığından tam manasıyla söz edilmezken, günümüzde çocuklar için yazılan metinler bilimsel olarak incelenmekte, metnin yapısı ile çocuk seviyesi arasında ortak nokta bulunmaya çalışılmaktadır. Çocukların eğitilmesi, eğlendirilmesi ve onlara alternatif aktiviteler oluşturulması için fabl türünden yararlanmak gerekmektedir. Günümüzde özellikle çizgi filme ve sinemaya uyarlanmış fabl türleri çocukların ilgisini daha fazla çekmektedir.

    GİRİŞ

    Doğumdan itibaren çocuklar, devinişsel, bilişsel ve duyuşsal gelişimlerini sürdürmeye başlarlar. Büyüme karşılığı olarak kullanılan devinişsel gelişim, çocuğun organlarının uzunluk ve ağırlık bakımından ölçülebilen artışları için kullanılır. Biliş terimi nesnelere yavaş yavaş vakıf olma, onlara anlam verme, düşünme sözcükleriyle paralellik arz etmektedir. Morgan (1982) Bilişin, algılama, bellek, muhakeme, düşünme ve kavrama süreçlerini kapsadığını belirtmektedir. Duyuşsal gelişim, insanın duygusal davranışlarını kapsar. İnsanlara kazandırılmak istenen duygular, tercihler, değerler, ahlakî kurallar, istek ve arzular, güdüler, yönelimler, duygulanışlar, duyuşsal davranışları içermektedir. Demirel (1987) Bireyin duygusal gelişimini, kişinin yaşamaya, yaptığı işe yönelik olan sevgi, korku, nefret, ilgi, tutum gibi özellikleri kapsadığı söylemektedir. Bacanlı (1999) duyuşsal eğitim demekle, ahlâk eğitimi, değer eğitimi, karakter eğitimi, barış eğitimi, demokrasi eğitimi, kişiler arası ilişikler veya insan ilişkileri eğitimi, sosyal beceri eğitiminin kastedildiğini vurgulamaktadır. Bireyin sevgi, korku, nefret gibi özellikleri duyuşsal davranışlara girmektedir.

    Çocukta Dil Gelişimi

    Çocukların anlama, anlatma, konuşma ve yazma becerileri dil gelişimleri ile doğru orantılıdır. Gender ve Gardiner çocukta dil gelişimini, dil öncesi gelişim ve dil gelişimi olarak iki döneme ayırmaktadırlar. Yine Gender ve Gardiner çocuğun dil gelişiminde birinci etken toplumsal çevre olduğunu, anne babaların devamlı olarak çocukları ile konuşmaları gerektiğini söylemektedir. Gender ve Gardiner (1995). Dili kullanma bilgiden ziyade beceri işi olduğu için, ailelere daha çok sorumluluk düşmektedir. Anne babalar çocuklarına çocuk gibi değil, yetişkin birey gibi davranmaları, sözcüklerin telaffuzuna dikkat etmeleri gerekmektedir. "Dil tüm kuralları ile birlikte, geçirilen yaşantılar sırasında doğal olarak öğrenilmektedir. Çocuklar dili modelleri dinleyerek, bu modelleri öykünerek (taklit ederek), geri iletimi algılayarak, deneyimlerini ve düşüncelerini paylaşarak öğrenmektedir. Çocuklar dil becerisini kazanırken ilk modelleri anne-babaları, diğer aile bireyleri, daha sonra toplumsal çevrede okul ortamında, etkileşimde bulundukları diğer bireylerdir. Modeller kadar, çocuklara sunulacak zenginleştirilmiş dil çevreleri de onların dili kazanlarında destekleyici etkendir." (Güven, H., Bal, 2000)

    Çocukların sözcük dağarcıklarını artırmak, dil gelişimlerini hızlandırmak ve onların iyi bir okuyucu olmalarını sağlamak için çocuk edebiyatı ürünlerinden faydalanmak gerekmektedir. Bu ürünler, çocukların ana dili eğitimine katkıda bulunmakta, onların dil gelişimlerini pekiştirmektedir. Kitap okuma zevki gelişen çocukların dil gelişimi daha hızlı olur. Fabl türü çocukların eğlenerek kitap okuma alışkanlığı kazanacağı uygun bir türdür.

    Belirli bir ahlâk dersi vermek amacıyla meydana getirilen hayal ürünü kısa ve hareketli hayvan hikâyelerine fabl denir. (Oğuzkan, 1997) Latince hikâye anlamına gelen fabula sözcüğünden kaynağını alan fabl, ahlak öğretisi sunarak, kıssadan hisse türünde simgesel hikâyeler anlatılır. Kahramanı hayvanlar olan bu türde, teşhis ve intak sanatlarına bolca yer verilir. Bu tür eserlerde öğretici bir amaç güdülür. Genelde hayatla ilgili dersler sembolik değerler vasıtasıyla aktarılır. Eserlerde hayvanların geçmesi, çocukların hikâyeye karşı meraklarının artmasına ve dikkatlerini daha fazla yoğunlaşmasına sebep olmaktadır. Bazen mesajın dolaylı yollardan verilmesi, yaşı küçük okuyucuların olayı yorumlamalarında zorluk çekmelerine neden olmaktadır. Oğuzkan (1997) fabl türünü, olayın ve kahramanların tanıtıldığı giriş bölümü, olayın entrikalarla düğümlendiği gelişme bölümü, düğümün çözüldüğü sonuç bölümü ve olay veya olayların
    arkasında yatan fikrin açıklandığı ders (kıssadan hisse) bölümü olmak üzere dört bölüme ayırmaktadır.

    Fablın Kaynağı

    Eski Hint ve Akdeniz kültürlerinde birbirlerinden bağımsız ortaya çıkan fabl türünün kaynağı çok eskiye dayanır. Batıda ilk fabl yazarı olarak Frikyalı Aisopos (Ezop) gösterilir. Ezop'un M.Ö. 620-650 yılları arasıda yaşadığı ve baskıcı bir yönetim yüzünden düşüncelerini küçük hayvan hikâyeleri ile anlattığı söylenmektedir. (Oğuzkan 1997) Fakat eski Yunanlı Şair Hesiodos'un (MÖ 8.yy) Atmaca ile Bülbül, yine MÖ 7. yüzyılın savaşçı şairi Arkhilokhos'un benzer bu türde masalları günümüze ulaşmıştır. (Ana Britannica, 2004) Aisopos'un (Ezop) ilk derlemesini Pheronlu Demetrius yapmıştır. Uzel'in Ploton'dan aktardığına göre, Demetrius 100 Ezop masalını yalın dil ile yazmış, yayınlamıştır. Daha sonra bu masallar Belâgat Okulunda bir çeşit dil alıştırması olarak ele alınmış, vezne sokulmuş hatta Socrates bile bu masalları vezne sokmayı denemiştir. (Uzel, 1999) Ezop gibi köle olan Phaedrus (Doğumu MÖ 1-15) söylemeye cesaret edemediği kişisel duygularını Ezop'un masallarını manzum şekilde Latinceye aktararak yeni bir biçim oluşturmuştur. Daha sonraları Aviaus, Planudes adlı şairler Ezop masallarıyla ilgilenmişlerdir.

    La Fontaine Ezop'un ve Beydaba'nın Latinceye çevrilmiş eserlerinden ve yine kendisinden önce yaşamış, Phaedrus, Planudes, Edmund Spenser gibi şairlerden yararlanarak Fabl türünde usta eserler meydana getirmiştir.

    Rus yazar İvan Andreyeviç bu alanda güzel örnekler vermiştir. 19. yüzyılda çocuk edebiyatının gelişmesi ile fabl türü yeni bir okur kitlesine ulaşmış, Levis Caroll, Kenneth Grahme, Rudyard Kipling, Hilaire Belloc, Joel Chandler Haris, Beatrix Potter gibi yazarlar bu türde güzel örnekler sunmuşlardır. (Ana Britanica, 2004)

    Doğuda ilk fabl örneklerine eski Hint edebiyatında MÖ 200 yıllarında Pançatantra masallarında rastlamak mümkündür. Ancak çok daha sonraki yüzyıllarda (MS 100-150) ortaya çıkan bu eserin yazarının kim olduğu ve hangi yıllar arasında yaşadığı henüz bilinmemektedir. Bu türün diğer örneği ise MS 300 yılında Beydaba tarafından meydana getirilmiştir. Beydaba, Kelile ve Dinme adlı eserini Debşelem adlı Hint hükümdarı zamanında yazmış ve ona sunmuştur.(Oğuzkan,1997)

    Fars edebiyatında VIII-XIV yüzyılda yaşamış ve toplumsal eleştirileriyle ilgili eserler kaleme almış olan ünlü mizahçı Ubeyd-i Zakanî ve XI/XVI yüzyılda hayatını sürdürmüş olan Muhammed Bakîr Meclisî'nin Fare ile Kedi (Muş u Gurbe) adlı eserleri vardır. (Çiftçi,1999) Sadî'nin Gülistan ve Bostan adlı eserlerinde hayvan hikâyelerini anlatan bir çok örnek mevcuttur.

    Fabl türünün farklı bir yaklaşım ve amaçla kullanıldığı bazı klâsiklerden de söz etmek gerekmektedir. Gazalî'ye ait olduğu ihtilaflı olan (Karlığı 1999)

    Risaletü't-tayr adlı eser ile başlayan ve Feridüddîn Atar'ın Mantıku't-tayr eseri ile devam eden tasavvufî amaçlı bu eserlerde vahdeti vücud felsefesi, alegorik bir tarzda anlatılır. Türk edebiyatında bu tarzda bir çok eser verilmiştir. Konuları Mantıku't-tayr ile aynı olmakla birlikte, farklı hikâyeler kullanarak Feridüddîn Attar'ın Mantıku't-tayr'ının tercümesi olan Gülşenî'nin Gülşenname'si, Ali Şir Nevaî'nin Lisanu't-tayr'ı, Mehmed Arif'in Ravzatu'tevhid'i, Zaifî'nin Gülşen-i Simurg'u, Fedaî Dedenin Mantıkı'l-esrarı, Şemseddin Sivasî'nin Deh-Murg'u bu tarz eserlerdir. Günay Kut Deh-Murg'un konusunun farklı olduğunu söylemektedir. (Kut, 1986) diğer eserler genelde tasavvufun çetin, meşakkatli yolculuğu, kuşların konuşturulması ve sembolize edilmesi şeklinde anlatılmıştır. Türk Edebiyatında Fabl türüne örnek olabilecek bir çok hikaye yazmasına rağmen, Güvahî'den pek bahsedilmemektedir. Güvahî'nin pendnâmesinde: Kurbağa-akrep, tilki ile aslan, ağustos böceği ile karınca, iki kaz ile bir kurbağa, keçi ile koyun, aslan ile oduncu hikâyeleri bulunmaktadır. Bunlar aruzun Mefâîlün, Mefâîlün,feulün kalıbında yazılmıştır. Hengirmen Ezop'a ait Ağustosböceği ile karınca hikâyesinin kaynağının Tevrat'a kadar uzandığını belirtmektedir. Hengirmen(1983)

    Edebiyatımızda Fabl Örnekleri

    Mevlâna'nın Mesnevî'sinde fabl türüne örnek olabilecek hikâyeler mevcuttur. 15. Yüzyılda Şeyhî'nin Harname'si karşımıza çıkmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Harnâme'yi Zavallı Eşeğin Hikâyesi adı altında yayınlamıştır. Şinasî 1862 yılında Tercüme-i Manzume adlı kitabında batılı şairlerin şiirlerine yer vermiştir. Bunlar arasında La Fontaine'de vardır.

    Ahmed Mithat Efendi, çocukların terbiyesi ve yetiştirilmesi hususunda Fransızcadan bir çok kitap çevirmiştir. Orhan Okay, Ahmet Mithat için, kanaatimce çocuk mevzuuna bu kadar geniş olarak temas eden ilk muharririmizdir, der. (Okay,1989) Ahmet Mithat Kıssadan Hisse adlı eserini ahlakî gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar, Ezop'tan, La Fontaine'den yapmış olduğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabllere yer vermiştir.

    Kelile ve Dimne'yi İbnü'l Mukaffa'nın Arapça çevirisinden Türkçeye aktararak yayınlayan Ömer Rıza Doğrul, Kelile ve Dimne'yi "Hümâyunnâme" adı altında tercüme eden Ali Çelebî'nin dilinin çok ağır olduğunu, Ahmet Mithat Efendinin İkinci Sultan Abduhamit'in telkiniyle bu eseri "Hulasâ-i Hümayunname" adı altında yeniden tercüme ettiğini, bazı yerlerine şerhlerde bulunduğu, bu eserin 1304 yılında Matbaa-i Amirede basıldığını; fakat ne hikmetse Abduhamit'in bastırdığı bu eseri sarayın bir odasına doldurarak neşir sahasına çıkarmadığını belirtmiştir. Doğrul (1941)

    Recaîzade Mahmut Ekrem, La Fontaine'den Horoz ile Tilki, Kurbağa ile Öküz, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Ağustos Böceği ile Karınca gibi bir çok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunuştur.(Oğuzkan,1997)

    Çocuk edebiyatı hususundaki düşüncelerini Bediî Terbiye adlı eserinde dile getiren İbrahim Aleaddin Gövsa, Çocuk edebiyatının çok önemli bir konu olduğundan ama çocuk edebiyatı düşüncesinin edebiyatımıza yerleşmediğinden bahsetmiştir. (Gövsa, 1922) Aleaddin Gövsa üzerinde araştırma yapan Zeki Gürel, Darü'l-muallim müdürü Satı Beyin, çocuk şiirlerine ve çocuk şarkılarına muhtacız, diye yakınmasının ardından İbrahim Aleaddin Gövsa'nın çocuk şiiri kitabını yayınladığını belirtir. Gürel (1995) Bu şiir kitabında Tilkinin Vaadı, Horoz ile İnci gibi fabl türünde şiirler de mevcuttur.

    Ali Ulvi Elöve Çocuklarımıza Neşideler, adlı şiir kitabında La Fontaine, Victor Hugo, Lamartine'den yaptığı çevirilerin yanında, yine bunlardan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir.

    Nabizade Nazım'ın Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk adlı eseri vardır.

    Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, Ömer Rıza Doğrul, Kemal Demiray, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Siracettin Hasırcıklıoğlu, Sebahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgilenmiş çeviri yapmış, araştırmalarda bulunmuşlardır.

    Tarık Dursun K.'nın fabl üzerine bir çok eseri mevcuttur. La Fontaine, Ezop ve Krilov'dan çeviriler yaparak yayınlayan yazar, hayvanlarla ilgili bir çok hikâye de yazmıştır.

    Fabl Türünün Çocuk Eğitimi İçin Olumlu Yanları

    İrdeleyen, eleştiren, alay eden, doğru yolu ima eden yaklaşımları ile fabl türünün kendine özgü bir yapısı vardır. Çocukların hayvanlara karşı duydukları ilgi, kitapları onlar açısından daha cazip hâle getirmektedir. Kaldı ki çocuk, kitapta verilen mesajı anlamasa bile, hayvanlar vasıtası ile hikâyeye duyduğu ilgi, onda kitap okuma alışkanlığının kazanmasına yardım etmektedir.

    Fabl türünün sonunda yazar tarafından söylenilen özdeyiş ya da atasözü, çocukta dil bilincinin uyanmasına katkıda bulunmaktadır. Hemen hemen her atasözünde temsil ve mecaz bulunmaktadır. Dil gelişimini tam olarak tamamlamayan gençler, atasözünün temsilî ve mecazî boyutunu anlamada zorluk çekeceklerdir. Fakat fabl türünün sonunda hikâye ile birlikte verilen atasözleri, teori ve pratiğin karışımı bir uygulama ile okuyucu tarafından bu türün daha kolay anlaşılmasına zemin hazırlar. Bir de atasözlerinin iletişimi kolaylaştırıcı, sözcük israfını önleyici, dilin ekonomiklik ve anlaşılabilirlik kaidesinden hareketle, iletinin öz, ama derin manada verilmesi, bireyin dil gelişimine katkısı daha fazla olacaktır.

    Fabların çocuklara hayvanları tanıtma ve sevdirme faydalarının yanın da, onların özveri, yardımseverlik, iyi insan olma, başkalarına saygı sevgi besleme, sadakat, iyilik, tatlı dil, güleryüz vs. kazanımları elde etmelerine yardımcı olur. Doç. Dr. İ. Çetin Derdiyok, aralarında yaklaşık olarak 19. yüzyıl, (1900 yıl) gibi bir zaman farkı bulunan Sadî'nin Bostan'ı ile Ezop'un masalları arasındaki ortak temaları araştırdığı makalesinde, her iki eserin bir çok ortak noktalarını bulmuştur. Aralarında o kadar uzun bir zaman ve doğu ve batı gibi farklı iki yaşam biçimlerine sahip olmalarına rağmen, eserde, adalet, dostluk, doğruluk, bağışlamak, cömertlik, alçak gönüllülük, kanaat, sadakat, kendini bilme gibi değerlerin yüceltildiğini tespit etmiş; zalimlik, düşmanlık, hainlik, kendini beğenmişlik, cimrilik, aç gözlülük, başkasına özenme, cahillik, kadir bilmezlik, yalancılık, bencillik gibi tutum ve davranışların ise yerildiği görülmüştür. Derdiyok ( 2003)

    Öğrenciler, kendilerine verilen direkt öğütlerden rahatsızlık duymaktadırlar. Fabllarda öğütler direkt verilmediğinden, bu öğütlerin okuyucular tarafından daha kolay kabullenmeleri söz konusudur. Ayrıca fabllarda olaylar neden-sonuç ilişkisiyle geliştiği için, bu olaylar çocukların yorumlama gücünün gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Bu türde, karakter sayısının az olması, basit kurgu bulunması öğrencilerin konuyu daha rahat anlamalarını sağlayıcı unsurlardır.

    İlköğretim kitaplarının içeriğinde, öğrencinin temel becerilerini geliştirici, eleştirel düşünme, bağımsız karar verme, yaratıcılık gibi özellikler aranmaktadır. (İlköğretim Türkçe Dersi '1-5 Sınıflar' Öğretim Programı ve Kılavuzu) Fabl türünün sonunda olaylara kısmen eleştirel gözle bakılması, öğrencilerde eleştirel düşüncenin gelişmesine zemin hazırlanmaktadır.

    Çocuk kitaplarından çocuklarının ailesine, yurduna ve milletine karşı bağlılık duygularının güçlendirilmesi beklenmelidir. Fakat bunun yanında kitapların doğasal ve evrensel boyutları da ihmal edilmemelidir. I. Sınıf Almanca ve Türkçe Ders kitaplarının karşılaştırılması yapılan bir araştırmada, Türkçe ders kitaplarının içeriğinde ulusallığın; Almanca ders kitaplarında ise evrenselliğin ön plâna çıktığı görülmektedir. (Aydın,1998) Fabl türleri doğayı koruma, hayvanları sevdirme gibi fonksiyonlarıyla çocukların kısmî de olsa, evrensel değerleri kazanmalarına katkıda bulunmaktadırlar. Yine metinlerde diyaloglara yer verilmesi, çocuk kitaplarında aranan özelliklerden birisidir. (İlköğretim Türkçe, 2004) Fabl türünde hayvanların konuşturulması, bu türü çocukların gözünde daha ilginç kılmaktadır Fabllar resimlerle yeterince desteklendiğinde, çocuk okuyucuların daha fazla ilgisini çekeceği kesindir.

    Fabl Türünden Günümüzde Nasıl Yararlanılmaktadır?

    Fabllar Çizgi Filme Uyarlanmaktadır.

    Görselliği de katarak bir kitabın beyaz perdeye aktarılması, çocuklarda hem kitap okuma sevgisinin, hem de sinema gibi kültürel etkinlik alışkanlığını kazanılmasına katkı sağlayacaktır. Bu konuda çizgi filmlerden rahatlıkla yararlanmak mümkündür. Çizgi filmlerde fabl türünün bütün özelliklerini aramak da doğru değildir. Çocukların tabiatı ve hayvanlar alemini tanımış olmaları bile onların eğitimi için önemli bir kazançtır. Çizgi film 20. yüzyılın başlarında hızla gelişmeye başlamıştır. Aytekin Can Fransız sanatçı Emile Cohl'un beyaz kağıtların üzerine bir dizi siyah figür çizerek bunları perdede negatif biçimde izleyiciye sunduğunu, siyah zemin üzerinde hareket eden beyaz figürlerin izleyicinin çok ilgisini çektiğini söylemektedir. Can (1995)

    1922 yılında hayvan figürlerini ilk olarak kullanan çizgi filmi dünyaya tanıtan Miki Fare'nin, Küçük Domuzlar'ın Kül Kedisi, Roger Rabbit, Pamuk Prenses, Yedi Cüceler Pinokyo gibi çizgi filmlerin yapımcısı Walt Disney'dir. Bu konuda Özon (1964) Disney ortalama Amerikalıya ölçü olarak yarattığı ve hepsi hayvanlardan oluşan çizgi filmlerine birer insan kişiliği verdini, hayvanlara insan davranışları vererek filmlerin konularında insanlara ders vermek amacı güttüğünü söyleyerek Walt Disney'i çağın La Fontaine'i ya da Ezop'u olarak göstermektedir.

    Çocuklar aile içinde, medyada, okulda bir çok ortamda sürekli şiddete maruz kalmaktadırlar. Günümüzde çocuklara şiddet duygusunu en fazla televizyon aşılamaktadır. Özellikle çocukların severek izlediği çizgi filmlerde şiddet bariz şekilde görülmektedir. 1993 yılında ülkemizdeki beş büyük televizyonunda çocuklar için yayınlanan çizgi filmler şiddet açısından incelenmiş ve bu televizyonlarda çizgi filmlerdeki şiddet oranın %44.4 olduğu sonucuna varılmıştır. (Can, 1995)

    Şiddet ile teknoloji birleşerek ortaya yenilmesi imkansız, bütün güçlüklerin üstesinden gelebilen kahramanlar çıkarmış bu da çocukta şiddeti daha cazip hâle getirmiştir. Şiddet içeren filmlerin kahramanları doğaüstü güce sahip, çocuğun hayal dünyasını zorlayan, büyücü tiplerdir. Oskay (1992) bilim kurgu çizgi filmlerinin insanları korkulardan ve mitolojik kahramanlardan kurtarmayı hedefleyen aydınlanma felsefesinin reddi olduğunu, yeniden üstün insanı yarattığını, teknolojik ve bilimsel gelişmeler yeni mitler yaratmak için en elverişli araçlar hâline geldiğini vurgular. Fabl türünden yararlanarak yapılan çizgi filmlerde sistemli şiddet unsuru fazla olmamaktadır. Güler (1992) çizgi filmlerde hayvan karakterlerinin iki şekilde gerçekleştiğini söylemektedir. 1. Oyunun baş kahramanı olarak 2. İnsanlara yardımcı olarak.

    Birinci şekildeki kullanımda, hayvanlar ya doğanın bir parçası olarak ya da olayların odak noktası olarak geçerler. Hayvanlar doğanın bir parçası olarak algılandığında, kendi özelliklerinden farklı olarak konuşabilir olmalarıdır. İnsanı simgeler özellikleri olur. Çizgi filmde hayvan karakterlerinin ikinci özelliği insana yardım etmeleridir. Doğrudan, haksızlığa karşı olanın yanında olmanın simgesini oluştururlar.

    Ağzında sigara içen Red Kit yerine, fabl türünden uyarlanan çizgi filmlerin çocuğun ruh hâli için daha sağlıklı ortam sunacağı kesindir.

    Fabllar Sinemaya Aktarılmaktadır.

    Teknolojinin özellikle bilgisayarın gelişmesinden sonra, animasyon (canlandırma) gösterileri ayrı bir önem kazanmıştır. Televizyonda, reklam filmlerinde sıklıkla kullanılan animasyon tekniği ile fabl türü sinemaya rahatlıkla adapte edilebilir. Bu türde Walt Disney güzel örnekler sunmuştur. Shrek, Köpekbalığı Hikâyesi, Aslan Kral, Kahraman İnekler, Pisi Kedi Kötü Ellerde, Bonbon İnek vb. bir çok film animasyon tekniği ile çekilmiş ve özellikle çocuklar tarafından çok tutulmuştur. Bu filmler fabl türünün bütün özelliklerini taşımamakla birlikte, çocuklara hayvan sevgisini aşılamak, onları doğa ile tanışmalarını ve hoşça vakit geçirmelerini sağlamak için iyi bir kaynak oluşturmaktadır. Bu tür çalışmaların artırılması çocukların gelişiminde olumlu etki yapacağı kesindir.

    Sonuç

    Edebiyat ve eğitim anlayışı içerisinde fabl türünün kendine özgü bir yeri vardır. Çok amaçlı kullanıma müsait olması, görselliğin katılmasıyla televizyon ekranına taşınabilirliği, içeriği ve farklı şahıs kadrosuyla zenginlik oluşturması çocuk eğitimi üzerinde farklı bir yere sahiptir.

    Türkiye'de yayınlanan çizgi filmlerin hemen hemen hepsi yabancı kaynaklıdır. Gelişme çağındaki çocuklar bu çizgi filmler vasıtasıyla yabancı kültürle çok erken yaşta karşılaşarak dış kültürün olumsuz etkilerine maruz kalmaktadırlar. Kültür bakanlığı kendimize özgü çizgi filmlerin üretilmesine yönelik çalışmalar yapmalıdır. Televizyon yöneticilerinin çizgi film oynatırken, fabl ya da hayvan figürlerini içeren çizgi filmlere gösterimde öncelik verirlerse çocukların erken yaşta yabancı kültüre maruz kalmaları kısmen önlenmiş olur.

    Fabl örneği-1

    Keçi Can Pazarında

    Keçiciğin aklı bir karış havada ya, sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt, kaçırır mı; hemen görmüş keçiciği:


    "Heh, işte ağzıma lâyık bir lokma. Yaşasın!" demiş.


    Keçicik, bakmış can pazarı. Hiç kurtuluş murtuluş yok: "Eh, n'apalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış kurt ." demiş. "Madem ölüm kapıya geldi, bari bana biraz kaval çal ki, neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim..

    "Kurt, "Son isteği zavallının... "demiş. Bulmuş bir kaval, füyt füüyt çalmaya başlamış. Kurt çalmış, keçicik, oynamış. Derken ötelerden kaval sesini alan köpekler koşturmuşlar; gelmişler, kurdu önlerine düşürüp bir güzel kovalamışlar. Kaçmadan önce, kurt, durumu anlayıp oyuna geldiğini sezinlemiş:

    "Suç sende değil bende. Neme gerekti benim kaval çalmak, neme gerekti bana köçekli kurban!" demiş.

    Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur. Ölçmeli, biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi oldu mu, işte böyle Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurundan olursun. (Aisopos, Ezop Masalları, Tarık Dursun K. Mayıs 1981.)

    Fabl Örneği-2

    Horoz ile Tilki


    Görmüş geçirmiş, anasının gözü bir horoz
    Tünemiş bir ağacın dalına.
    Kurnaz tilki, sesini yumuşatarak, ona
    Dedi ki: "Kardeşçiğim, artık dostuz;
    Barış oldu hayvanlar arasında.
    Müjde getirdim sana, in de bir öpüşelim;
    Ama Allah aşkına oyalanma;
    Çünkü bilirisin ya, başımdan aşkım işlerim.
    Oysaki siz serbestsiniz daima,
    İşleri düşünemeye bilirsiniz;
    Hem artık siz yardım da ederiz.
    Ama, kuzum, in de aşağıya bir
    Doya doya öpeyim gözlerinden"

    "Kardeşim" dedi horoz, "Bu mutlu haberinden
    Daha güzel bir haber almazdım şüphesiz.
    Bu nefis
    Bu mutlu haberinden.
    Üstelik bunu senden öğrenmekle
    Sevincim iki kat oldu. Ama, dur hele.
    Bunu müjdelemek için olacak,
    Bak iki tazı geliyor koşarak"
    Hızlı da koşuyorlar; haydi ben ineyim de
    Hep birden öpüşelim tazılar geldiğinde.
    "Hoşça kal " dedi tilki, "Yolum biraz uzunca,
    Kutlarız bu barışı yeniden buluşunca."
    Çabuk toplayıp tası tarağı,
    Külhani bir anda tırmandı dağı.
    Bir iş çıkmamıştı numarasından.
    O sırada çalının arkasından,
    İhtiyar horoz kıs kıs gülüyordu.
    Oyunbazı oynatmak pek tatlı oluyordu.

    La Fontaine'den çeviren; Orhan Veli Kanık

    Fabl Örneği-3

    Aslan ile Fare


    Herkes herkese yardım etmeli,
    Ben büyük, o küçük dememeli
    İki masalım var bunun üstüne,
    Başka da bulurum isteyene.

    Aslan toprakla oynuyormuş bir gün;
    Birde bakmış pençesinde fare,
    Aslan, aslan yürekliymiş o gün,
    Kıymamış canına, bırakmış yere.
    Boşuna gitmemiş bu iyiliği.
    Kimin aklına gelir,
    Farenin aslana iyilik edeceği?

    Etmiş işte, hem de canını kurtarmış.
    Günün birinde aslan
    Biraz çıkayım derken ormandan,
    Düşmüş bir tuzağa,
    Ağla içinde kalmış;
    Kükremiş durmuş boşuna;
    Bereket fare usta yetişmiş imdada;
    Bu iş kükremekle değil,
    Kemirmekle olur demiş.

    Başlamış incecik dişlerini işletmeye
    Gelmiş ipin hakkından kıtır kıtır.
    Bir ilmik kopunca ağdan hayır mı kalır?
    Sabır, biraz da zaman
    Güçten, öfkeden daha yaman.

    La Fontaine Masalları (Çev. Sabahattin Eyüboğlu)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.