İşte Cevaplar
FİZİKSEL DAĞITIMDA KURULUŞ YERİ SEÇİMİ
Fiziksel dağıtım yönünden işletmelerin kuruluş yerini incelediğimizde pazarın büyüklüğünün, mevcut taşıma imkanlarının, taşıma ücretlerinin ve depoların yerinin bilinmesi gerekir. Klasik iktisat teorilerinde yer seçimi dikkate alınmamıştır. İktisatçılar işletmenin yerinin sağlayacağı avantajları ve işletmelerin taşıma maliyetlerindeki farklılığı ya göz önüne almamışlar yada rakip işletmeler için bunların eşit olacağını kabul etmişlerdir (Mucuk, 1989, s.109). Pazarlama ve fiziksel dağıtım faaliyetlerinin mekansal boyutları, dağıtım kanallarının üyesi olan çeşitli kuruluş ve işletmelerin kuruluş yerleri ile ortaya çıkar. "Kuruluş yeri" kararı bir kez verildikten sonra, lojistik yöneticisi, bağlantı servisleri, materyal aktarımı, sipariş işleme vb. gibi diğer lojistik değişkenlerini minimum toplam maliyetle yer ve zaman faydasını maksimum yapmak için ayarlayabilir. Pazarlama ve fiziksel dağıtım yöneticileri ise bu farkları görmek ve hesap etmek zorundadır. İsletme yerinin Ve dağıtım depolarının seçilmesi direkt olarak müşteriye sağlanan hizmetin seviyesi ve fiziksel dağıtım maliyetleri ile yakından ilgilidir. Bu nedenle yöneticiler yer seçiminde çok dikkatli olmalı ve hatta zaman zaman bunda değişiklik yapabilmeyi de düşünmelidir. İyi bir kuruluş yeri seçimi işletmeye üstünlük sağlar. Çünkü mamulü gerekli yere daha kısa zaman ve daha az maliyetle ulaştırma imkanı sağlanmış olur. Fiziksel dağıtım yönünden kuruluş yeri mamullerin akışında hareketi sağlayan önemli noktalardır ve mamullerin tüketim pazarlarına ekonomik olarak ulaşabilmesini kolaylaştırırlar. Bu nedenle kuruluş yerlerinin seçimi çok önemlidir (Halil, Doğan ve Ayhan, 1986, s.58). Pazarlama yada fiziksel dağıtım açısından bu tesislerin yerleri: - Yöre (bölge, genel ticaret alanı, kent, vb.) - Ticaret alanı (kuruluş yeri) - Konum yeri gibi birbirleriyle içice üç grup mekanı içerir. Hatta konum yerindeki fiziksel tesisin iç yerleşim planı bile kuruluş yerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Esasen fiziksel dağıtım açısından "değişim kanalı" ele alınan tüm pazar alanına coğrafi olarak dağıtılmış bir dizi sabit noktadan (terminal) oluşur. İşlem kanalı amaçları ile tutarlı olan bu noktaların toplam sayısı, dağılımı, büyüklüğü, malların hareketinden elde edilebilecek maliyet 51 tasarrufları ve müşteriye götürülecek "servis " kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Belirli bir fiziksel dağıtım sisteminin ulaşabileceği etkinliğin derecesi, fabrika, dağıtım depoları ve perakendeci mağazalar ağının fiziksel konumu ile doğrudan doğruya ilgilidir, ancak tüm "değişim" tesislerinin eşgüdümünün sağlanmasıyla bir işletmenin lojistik çabaları başarıya ulaşabilir (Aşıcı ve Tek, 1985, s.58-59). Fiziksel dağıtım sistemiyle üretim ve tüketim arasındaki zaman ve mekan acısından farklılıklar giderilmeye çalışılır. Fiziksel dağıtım siteminin mekan (yer) yönü malların akışında kullanılan tesisler (işletme, depo, kuruluş yeri) şebekesi ile ilgilidir. Kuruluş yeri ile ilgili olarak verilen kararlar oldukça uzun bir süre için işletmeyi belli şartlar altında, belirli bir yerde çalışmak zorunda bırakacaktır. işletmeler işe başladıktan sonra sosyal ve ekonomik şartlardaki değişmeler dolayısı ile önceleri kuruluş yeri için elverişli sayılabilen bir yer, sonradan elverişsiz bir hale gelebilir ve işletmeler rakipleri karşısında zayıf duruma düşer, işletmenin ömrü kısalır. Kuruluş yerinin elverişli olmadığı sonradan anlaşılırsa ve işletmenin ve deponun yeri değiştirilmeye kalkılırsa bu ağır masraflara katlanmayı gerektirir (Cemalcılar, Bayer, Aşkın ve Özalp, 1975, s.45). Bu nedenle kuruluş yeri kararları geri dönülmesi güç kararlardır. Kuruluş yeri kararları bir kez verildikten sonra fiziksel dağıtım yöneticisi, mamulün taşınması, sipariş işlenmesi, işletme ve depolar arası bağlantıların sağlanması gibi fiziksel dağıtım değişkenleri minimum toplam maliyetle yer ve zaman faydasını maksimum yapmak için çalışır. Kuruluş yerinin seçimi için; - Yurt içinde bir bölge seçimi (yöre, kent, ticaret alanı v.b.), - Bölge içinde bir alanı (kuruluş yeri, daha dar bir alan), - Yerleşme alanı içinde yerleşme noktası (konum yeri, bina ve satış yeri) ve - Bina ve satış alanının iç düzeni ve yerleşimini belirlemek gerekir (Aktepe,1988, s.101). Uluslararası pazarlamada ise kuruluş yerinin seçimi “kıtanın ve ülkelerin seçimi gibi " faktörleri içerir. Fiziksel dağıtım yönünden işletmenin kuruluş yerinin analizi pazar, mevcut taşıma imkanlarını, taşıma ücretlerini, fabrikanın ve dağıtım deposunun konumunu, yerini de kapsar ve fiziksel dağıtımın etkinliği fabrika, dağıtım deposu, mağazalar v.b. dağıtım ağının optimal konumuna bağlıdır. İşletmelerin kuruluş yerinin seçiminde rol oynayan etkenler dört gruba ayrılarak incelenebilir. Bunlar: Ekonomik, doğal, sosyo psikolojik, politik faktörlerdir. Bu faktörleri su şekilde gösterebiliriz (Sabuncuoğlu ve Tükol, 1978, s.52).
İşletmeler, i- Rekabette üstünlük sağlamak, ekonomik faktörleri göz önüne alarak hammadde kaynağına yönelik kuruluş yeri, yüksek nitelikli işgücüne yönelik, Tüketiciye ve pazara yönelik, ii- Doğal faktörleri göz önüne alan kuruluş yeri:Enerji, yakıt, su, iklim gibi faktörler, iii- Sosyo-psikolojik faktörlere yönelik ve iv- Politik faktörlere yönelik kuruluş yerleri seçerler. Kuruluş yeri ile ilgili önemli olan toplam maliyetleri minimize eden optimal kuruluş yerini seçmektir. Kuruluş yeri kararları genellikle yeni kurulacak tesislerle ilgili çalışmaları kapsamasına rağmen başlıca kuruluş yeri kararları şu gruplarda toplanır: a- İlk kez kurulacak tesisler için kuruluş yeri kararları, b- Devir veya satın alınacak tesisler için kuruluş yeri kararları, c- Büyüme genişleme gibi mevcut tesislere ek tesis kurma kararları ve d- İşi bırakma, değiştirme veya devam gibi mevcut tesisin yerinin yeniden değerlendirilmesi kararları. Fiziksel dağıtımda kuruluş yerleri, işletmelerin uğraştıkları endüstriyel, tarım ve ticari faaliyetlerine göre üretim ve imalat ile ilgili kuruluş yeri veya dağıtım ile ilgili kuruluş yeri şeklinde seçilir. Üretim (imalat) ile ilgili fabrika kuruluş yerleri, özellikle kaynağa dönük olup maliyetleri en düşük yapmaya, dağıtım ile ilgili kuruluş yerleri, ise daha çok tüketicilere dönük olup satışları maksimum yapmaya çalışılan yerler olarak seçilmelidir, üretim ile ilgili fabrika kuruluş yeri seçimi, dağıtım ile ilgili kuruluş yeri 53 seçimi, depo kuruluş yeri seçimi yöntem ve teknikleri arasında önemli farklılıklar mevcuttur, üretim ile ilgili fabrika kuruluş yeri seçimi ile ilgili teknikler belirli yöntemlere aşağı yukarı oturmuş olmasına rağmen, dağıtım ile ilgili kuruluş yeri seçiminde bir çok yöntem mevcuttur (Tek, 1984, s.91-122). Fiziksel dağıtımda kuruluş yeri ile ilgili bilimsel yöntemlere ne kadar iyi uyulursa işletmenin başarı şansı o kadar çok artar.
1- KURULUŞ YERİNİN TANIMI
Girişimciler, yeni kuracakları teşebbüslerini, ister devamlı, ister geçici olarak çalışacak olsun, belirli bir yerde ve ekonomik düşüncelerine en uygun şekilde tesis etmek zorunda olduklarından, seçilmesi olası diğer kuruluş yerleri ile karşılaştırıldığında, işletmenin faaliyet konusu ile düşünülen büyüklükteki bir teşebbüs için en uygun olan yeri, kuruluş yeri olarak seçmelidirler.
Girişimci , yeni kurulacak işletmesi için amaçlarına en iyi biçimde yardımcı olacak kuruluş yerini seçme eğilimini göstermelidir. İşletmeler kazançlarını en büyükleştirmeye çalışan yada büyükleştirmek zorunluluğunda bulunan birimler olduklarına göre, aynı girdi daha çok çıktı elde etme yollarını arama çabası içinde olular.(Oktay Alpugan, İşletme Ekonomisi ve Yönetimi 1997 s.75)
İşletmenin varlığı ve gelecegi açısından son derece önem taşıyan kuruluş veri için yıllardır çalışmalar yapan uzmanlar, tam ve kesin bir tanım üzerinde birleşemerrıektedirler. Yukarıda sözünü ettiğimiz, ”ekonomik açıdan en uygun yer” şeklinde temelde ortaya çıkan kavram, kuruluş yerinin ana özelliğini belirtmektedir.
Kısaca vermeye çalıştığımız bu bilgilerin de ışığı altında, kuruluş yerini biz şu biçimde tanımlıyoruz.”Bir işletmenin yaşaması ve gelişmesi için zorunlu olan, faaliyette bulunulan işkolunun gerektirdiği bütün özellikleri bünyesinde taşıyan,en düşük maliyetle en yüksek karı sağlayabileceği düşünülen hayat alanıdır.”
Günümüz ekonomik koşullarında, girişimciler, “fayda-maliyet-kar” baglamında hareket ederek, kuruluş yeri konusunda daha spesifik düşünmekte ve yatırımlarının çok kısa bir zaman diliminde geri dönmesini beklemektedirler. Bu nedenle genel eğilim, iktisadi faaliyetin yoğun olduğu bölgelerde çalışmalarda bulunmak istenmesi ve az gelişmiş bölgelerde işletme kurmaktan kaçınmak yönürıdedir.( İlhan Cemalcılar ve Diğerleri, İşletmecilik Bilgisi,1976 s.48)
Mal veya hizmet üretip pazarlayan bütün işletmeler, kurulma aşamalarında gündeme gelerı fizibilite araştırmalarında, faaliyet kolları ile paralel biçimde, en karlı çalışmalarını sağlayabilecek, yani en az maliyetle etkin ve verimli çalışıp, maksimum çıktıyı meydana getirebilecek yerlere büyük önem vermelidirler. Bu yerler içinde de en uygun şartları taşıyan yer, kuruluş yeri olarak seçilmelidir.
Sonuç olarak, kuruluş yeri konusundaki yoğun çalışmaları ile dikkat çeken Alfred Weber’in tanımlamasında, ”istihlak alanı”, ”hammadde alanı” ve ”iş alanı” gibi ibarelerin de yer aldıgı kavramı, daha da ileri götürerek, prodüksiyonun yer bakımından dagılışı veya bir yerde toplanması ile ilgili ekonomik, sosyolojik ve kültürel bütün tezahürleri kapsadığını belirtmemiz olasıdır. Ekonomik açıdan maksimum seviyede çalışmak gayesinde ki bir işletme için gerekli olon şartların belki de en önemlisi, iyi seçilmiş bir kuruluş yeridir.
2.KURULUŞ YERİNİN ÖNEMİ
Girişimci veya girişimcilerhangi nedenle işletme kurma fikrini benimsemiş olursa olsunlar, bu fikrin gerçekleştirilmesi ve işletmenin kurulması çok yönlü bir sorundur.Kuruluş çalışmalarında, yer ile ilgili inceleme ve araştırmaların kusursuz bir şekilde yapılması, konu ile alakalı diğer tesislerin aynı merkezde olanlarında kuruluşlarının incelenmesi, konu ile ilgili olarak, çeşitli istatistiklerden yararlanılması ve hatta, anketler yapılrnası, üzerinde titizlikle durulması gereken konuların başında gelmektedir. (Prof.Dr.Halil Can ve Diğerleri, Genel İşletmecilik Bilgileri 1998,s.53)
İşletmenin varligi için büyük bir önem taşıyan kuruluş yeri seçimi aşamasında, olası yerlerin hepsi için girdilerin miktarını, kalitesini ve rnaliyetini kesin biçirnde gözler önüne seren çalışrnaların da büyük değer taşıdığı belirtilrnektedir.Temel amaç, iktisadi anlamda başarı elde etmek, yani karlı çalışmalar olduğuna göre, mal veya hizmet üretme aşamasında, girdilerin maloluş durumu büyük önem arzetrnektedir. Yerin,tüm bu girdilerin ve diğer genel giderlerin işletme için en az seviyede olmasını sağlayabilecek bir nitelik taşıması esastır. Yani, genel bir ilke olarak sektör farklılığı gözönüne alınmaksızın, mamul birimi başına en düşük toplam maliyeti sağlayacak yerin, kuruluş yeri olarak düşünülmesi gerekeceği söylenebilir.
Yeterli inceleme ve araştırmaların yapılmadan kuruluş yeri seçilmesirıin büyük olumsuzluklar doğuracağı kuşkusuzdur. Zaman zaman gündeme gelen bu konu, özellikle tecrübesiz iş sahiplerinin, kuruluş yerinin önemini kavrayamadan, örneğin o iş dalı için hiç de uygun olmayan bir yerde faaliyete geçmeleri ve bir süre sonra da ekonomik darboğazlar neticesinde, büyük zararlarla karşı karşıya kalmaları şeklinde kendini göstermektedir.
Kısaca,”işletmenin faaliyette bulunduğu yer” olarak beliren sözkonusu kavram, belki o an için en uygun yerdir. Fakat sosyal ve iktisadi koşullarda zaman içinde değişen faktörler, o yeri daha sonradan elverişsiz bir yer haline getirebilir. Bu ise, diğer firmalarla rekabet güçlüğünü, hatta bunalımları beraberinde taşıyan bir durum olarak dikkat çeker. İşletme, böyle bir durumla karşılaştığı takdirde, fazla geç olmadan iktisadi anlamda daha verimli çalışabilecegi başka bir yere aktarılmalıdır. Şüphesiz kurulu bir düzenin herşeyi ile farklı bir yere taşınması son derece güçtür. Bu güçlüğün başında da , bunun maliyeti gelmektedir.Maliyetin yanında, yeni bir çevreye uyum, bazı alışkanlıklardan vazgeçme, personelin yeni yerde uyumunu sağlama gibi birtakım sosyal problemlerle birlikte, çok çeşitli teknik ve ekonomik olumsuzluklar da ortaya çıkabilmekte bu da iş sahibinin yeni önlemler almasını gerektirmektedir.
İşletme için böylesine özelliği olan konu hakkında biraz da kültürden bahsedeceğiz. Müteşebbis açısından, kuruluş yeri seçilirken, bu yerin, tabii olduğu kadar kültürel şartlara da bağlı olacağı kuşkusuz bir gerçektir. Zira, faaliyet alanında ki nüfusun karakteristik özellikleri, kültür düzeyi, beğeni durumu gibi etkenler, başarılı bir işletme yaratmak konusunda gözardı edilemeyecek noktalardır.
Netice itibarı ile, kuruluş yerinin seçimi, her açıdan bir işletmenin yaşaması için son derece önem taşımaktadır. Yanlış verilecek bir kararın telafisi, beraberinde pek çok sorunu da gündeme getirmekte ve iktisadi anlamda olumsuzluklarla kendini göstermektedir.
3.KURULUŞ YERİNİN SEÇİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İşletmeler açısından böylesi önem taşıması dolayısı ile, kuruluş yerinin hangi ölçütler dikkate alınarak belirleneceği. bunların iş kollarına göre dağılım veya çeşitleri gibi konularda değişik ülkelerden değişik araştırmacılar,çok çeşitli görüşler ileri sürmektedirler. Zaman içerisinde.sözkonusu bu görüşlerin bazıları geçerliliğini tamamen yitirirken, bazılarının realitesi tartışılır olma durumuna düşmekte, kimi zaman da, yepyeni görüşler ortaya atılmaktadır.
Kanımızca, bir kavram karmaşasına meydan vermemek ve olayı bütünüyle açıklayabilmek için üzerinde dikkatle durulması gereken konu, kuruluş yerinin belirlenmesi için gerekli faktörlerin, başka bir deyişle göz önüne bulundurulması gerekli etkenlerin, işletmenin çalıştığı işkolunun özel ihtiyaçlarına dayandırılması lazım geldiğidir. Yani, kuruluş yeri faktörlerinin statik bir biçimde ve her işkolu için aynı olması düşünülmemelidir. Faktörler, yada bazılarının görüşlerine göre etkenler, farklı işlere göre değişkenlik arzedeceklerdir.
Kuruluş yerinin seçimini etkileyen faktörler hem çok karmaşıktır , hem de birbirleriyle yakından ilgilidir. Belli bir yerde yapılan üretim(veya pazarlama) faaliyetine üstünlük sağlayan(özellikle maliyet üstünlükleri saglayan) herşey kuruluş yeri faktörü olarak nitelendirilebilir.(Yiğit Uygun, Turistik İşletmelerin Kuruluş Yerinin Seçimi Üzerine Bir Araştırma,1990,s.5)
Kuruluş yeri faktörleri genel olarak dört ana bölümde ele alınmaktadırlar.
3.1 Ekonomik Faktörler
İşletmenin mataryel kaynaklarına uzaklığı dikkatle değerlendirilmelidir. Hammadde, enerji, işçilik v.b. gibi faktörler bu grupta ele alınmaktadırlar.Ulaştırma olanakları, arazi ve inşaat maliyetleri, pazara yakınlık , işgören sağlama kolaylıkları,altyapı ve hizmetlerin varlığı.(Cemalcılar s.47)
3.2.Doğal Faktörler
İklim ve arazinin durumu kuruluş yeri seçimini etkileyebilir.Arazi yapısı, yüksekliği, ısı farklılıkları, yerin deprem kuşağında olup olmaması, nemlilik dercesi, hatta rüzgar durumu, karar verilme sırasında etkin olan noktalarındandır.( Cemalcılar s.48)
3.3.Sosyal Faktörler
Bu nedenle çalışanların arzu ettikleri bir yaşam biçimi çerçevesinde görev yapmaları, hem kendileri, hem de firma açısından sonsuz yararlıdır. Yetkililer, yeri seçerken bu konuyu gözardı etmemelidirler. Konuya ilişkin şekilde, yöneticiler tarafindan işletmenin beşeri ögesi(personel) ile ilgili olarak, personelin seçimi, işe yerleştirilmesi ve özellikle güçlendirilmesi gibi temel işlevlerin gereği gibi yerine getirilmesine yardım edecek. psikolojik, toplumsal ve antropolojik nitelikte bilgiye de ihtiyaç duyulmaktadır.(Cemalcılar s.48)
Ayrıca, gürültü yapacağı. havayı kirleteceği veya suya zarar vereceği gerekçesi ile toplumun direnişi, işletmenin yerinin seçimini etkileyebilir. Toplumun sağlığını, şehirlerin kuruluşunu ve gelişmelerini göz önüne tutarak Devlet ve Belediyeler, işletmenin kuruluş yerlerine ilişkin türlü sınırlayıcı yasalar veya; yönetmelikler koymaktadırlar. Kuruluş yeri seçilirken, bu yasa ve yönetmeliklere uyma zorunluluğu dikkate alınmalıdır.
3.4 Psikolojik. Fizyolojik ve Politik Faktörler
Kuruluş yeri faktörlerinin bölümlenmesinin son aşamasını teşkil eden psikolojik, fizyolojik ve politik faktörler, müteşebbisin kişisel durumunun ve devlet yönetiminde yer alanların politikalarına ilişkindir. Konuyu örnekleyerek açıklamanın daha dogru bir saptama yapacağı düşüncesindeyiz.
Müteşebbisin, bir ülkenin belirli bir bölgesinde yaşayan insanlara karşı duyduğu yakınlığın da kuruluş yerinin seçiminde rolü olabilir veya müteşebbis, kür yeri, banyo veya plaj kasabası gibi sağlığına yararlı olacak bir yeri kuruluş yeri olarak seçebilir. Devlet de, iktisadi ve sosyal yararlar sağlayacağı düşüncesiyle, işletmelerin belirli yerlerde kurulmasını öngörebilir veya işletmecilik bakımından kurulmaması gereken yerlerde işletmelerde kurulabilir.(Cemalcılar s.48)
Bu bölümde son olarak şunları söyleyebiliriz. Kuruluş yeri faktörlerinin çeşitliliği ne olursa olsun, büyük çoğunluğu maliyet giderlerinin kapsamında yer alırlar.
4- KURULUŞ YERİ SEÇİM KRİTERLERİ
Önceden de belirtildiği üzere, günden güne araştırmaları derinleştiren uzmanlar, faktörler konusunda zaman zaman degişik görüşler ileri sürmektedirler. Bununla beraber, ne kadar farklı görüşler ileri sürülse de, temel olarak pek çok uzmanın üzerinde birleştigi bir takım faktörler de sözkonusudur.
Konu ile ilgili olarak öncelikle üzerinde durulan etkenler, yıllar öncesinde,
a- Pazara yakınlık
b- Gerekli materyallere yakınlık
c- Ulaşım kolaylıkları
d- Su, yakıt ve güç(enerji) gibi genel ve özel servis imkanlarına uygunluk
e- İklim koşulları
şeklinde bir sıralama arzediyordu.(Uygun s.10)
Ne var ki, günün hızla gelişen çalışma ve araştırma olanakları ölçüsünde sürdürülen faaliyetler, koşulları degiştirmiş ve olaya farklı bir bakış açısı getirmiştir. Çalışmamız esnasında, işletmelerin kuruluş yeri seçiminde etkin olan faktörleri, genel ve özel olmak kaydıyla iki aşamada incelemeyl yerinde bulduk.
Çalışmamızın ana temasını oluşturan turizm işletmeleri açısından olaya yaklaştığımızda, sözkonusu faktörlerin kimi büyük önem taşırken, kimileri de pek dikkate alınmazlar. Öte yandan, turizm sektörünün kendine has özelliklerinden kaynaklanan bir takım degişik faktörler de gündeme gelrnektedir.İlerleyen bölümlerde bu hususlar ayrıntısı ile incelenecektir.
4.1 Genel Kuruluş Yeri Faktörleri
Önceden sözü edilen düşünceler çerçevesinde, girişirncinin teşebbüsünü meydana getirmek çabasında, öncelikle dikkate aldıgı sekiz temel başlıktan oluşan genel kuruluş yeri faktörleri şu biçimde sıralanmaktadırlar.
4.1.1.Hammadde
Üretimin temel taşlarından biri olması nedeni ile hammadde imkanları,kurucu tarafından dikkatle üzerinde durulan bir konu olarak belirir. Ulaşıirma olanaklarının az ve masraflarının çok olduğu bir madde sözkonusu olduğunda, bunun çıkarıldığı ya da yetiştirildiği yerde işlenmesi gereği ortaya çıkar. Bu durumda,kayncığında kurulan işletmelerde temel hammaddedir. Örneğin sebze. meyve ve balık konserve fabrikaları bu grupta yer alırlar.
Hammadde ile ulaşım etmenleri karşılıklı önem arzediyorlarsa, bu etmenlerini ortak ele alınıp değerlendirilmesi yaklaşımı ile uzlaştırıcı bir çözüm sağlayan yöre kuruluş yeri seçilmelidir.
Hammadde faktörünü incelerken, son olarak bir konu üzerinde daha duracağız. !şletmeler için hammadde kadar önem taşıyan başka bir faktörde işgücüdür. Yine ileride geniş olarak yer vereceğimiz bu konu, özellikle kalifiye, usta işçilik sözkonusu oldugunda, buna gereksinim duyan işletmeleri kendisine çeker. Böyle bir durumda kalan müteşebbüs, işletmesini hammaddeye yakın yerde mi yoksa işgücüne yakin yerde mi kuracaktır? Bu ikilemin çöziimlenmesi şu şekilde olabilir: Hammadde kaynaklarinda kurulan işletmeler, hammaddeyi yarı mamul hale getirip işe yaramaz artıklarından kurtarırlar. Bu yarı mamul maddeler de işçiliğe veya pazara göre kuruluş yerine yönelen işletmelere biraz daha kolaylıkla taşınabilirler. Kısacası, özellikle imalat endüstrisinde önem taşıyan bu faktör, yan unsurları ile birlikte, girişimci için genelde ilk önce dikkate alınmaktadır.(Can s.69)
4.1.3 Pazar
Perakende ve toptan mal üreten işletmelerle, hizmet işletmelerinde kuruluş yeri,genel olarak pazara yakın bölgelerde belirlenir. Zaman zaman işletmeler ulusal pazarda faaliyet gösterirler ki; bu durum onların ürünlerini ülkenin her yanına kolaylıkla dağıtabilecekleri bir bölgede kurulmalarını gerekli kılar.
Pazar faktörünün özelliği, işletme ister büyük, ister orta yada küçük olsun fonksiyonlari açısından tümünü yakından ilgilendirmesidir.
Şunu belirtmek gerekir ki, çabuk bozulabilen mallar üreten kuruluşlar ile, ürünlerinin ebadı nedeniyle taşıma masrafları çok olan(ambalaj sanayi) kuruluşlar muhakkak tüketim pazarlarının içinde kurulmalıdırlar.
Ayrıca, mala bağlı bir hizmet sözkonusu ise, tamir ve bakım için malın yapıldığı yere gönderilmesi gerekiyorsa, pazara yakınlık zorunlu olur.
Bazı işletmeler, pazara uzak yörelerde kurulduklarından sipariş ettikleri ürünleri, zamanında olması gereken yere ulaştıramaz kaygısı içindeki müşterilerinin, başka işletmelere yönelmelerine engel olmak amacıyla, söz konusu pazar yerlerinde büyük depolar oluştururlar.
4.1.4 Enerji,Yakıt Yeterliliği ve Su
Ucuz enerji ve yakıt kaynaklarına yakınlık da, işletmeleri yer konusunda yakından ilgilendirir. Örneğin, alüminyum, kağıt, elektronik v.b. işletmeler, kömür, su, petrol, doğal gaz gibi maddelere, çok kullandıkları için diğerlerine göre daha fazla ihtiyaç duyarlar. Bu sebeple kuruluş yerini bunlara yakın bölgelerde seçmeleri akıllıca olur.
Yer seçimindeki önemli etkenlerden biri de, su kaynaklarıdır. Ülkemizde henüz fazla üzerinde durulmayan bu husus, gerçekte bir çok işkolu için vazgeçilmezdir ve iyi araştırılmalıdır
Örneğin;kuruluş yeri olarak seçilecek yörede suyun kimyasal bileşimi nasıldır? Miktar açısından tahmini ne kadar bir süre yetecektir?
Isı durumu nasıldır? Sertlik derecesi nedir? Bu tip fiziksel özellikler, firma için yeterince elverişli değilse, faaliyet amacı ile uygun hale getirilmesi için ne gibi işlem ve harcamaların yapılması gerektiği de saptanmalıdır.
4.1.5 İşgücü
Kuşkusuz bir işletmenin işgücü olmadan faaliyette bulunması düşünülemez. Emek yoğun sanayi kollarında çalışmalarda bulunan işletmelerde,özellikle önem taşıyan bu konu, daha ziyade işçi ücretlerinin düşük oldugu ve bilhassa kalifiye işçinin sayıca fazla oldugu bölgelerin tercih edilmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Kurucu öncelikle işi kurmayı düşündügü bölgede bulunan diger işletmelerdeki işçi sayı ve kalitesini araştırır. Daha sonra, işsizlerin sayısı ve bunların özellikleri hakkında bilgi sahibi olur. Bunun çeşitli yolları vardır.Öncelikle, İş ve İşçi Bulma Kurumu ile temasa geçilir. Sonra yöre ile ilişkin istatistiksel bilgiler incelenir, hatta konu ile ilgili çeşitli anketlere başvurulabilir.
Böylelikle, işgücü miktarı ve kalitesini belirleyen kurucu, bunun maliyeti ile karşı karşıya kalır. Günümüzde genel kanı, ucuz işçilikten yanadır.
İşgücünün zamanında hazır olması da lazımdır. Mevsimlik çalışan işletmelerde zaman zaman bu problem görülmektedir. Ana konumuz olan turizm işletmelerinde özellikle gündeme gelen konu, belli zamanlarda işgücüne olan talebe yoğunlaştırır ki, seçiminde mevsimlik işgücü arzının oldugu yerleri dikkate almaları sonucunu doğurmaktadır.
Büyük şehirler ve çevreleri, işgücünü ön planda tutan emek yoğun işletmelerin vazgeçemeyecegi alanlardır. Bilgi ve yetenek açısından üstün, kalifiye işçilerin bulunması kolaylığının yanı sıra, buralarda çalışanlarin iş kolu ile ilgili bir , eğitime tabi tutulmaları, kurs ve benzeri çalışmalara katılmaları , da, gerektiğinde diğer yerlere oranla daha kolaydır. Ancak, burada şunu da belirtmek gerekir ki.
kuruluş aşamasindaki işletmeler genel olarak maliyetini düşünerek bu çabalar içine girmeye fazla rağbet etmezler.
Orta büyüklükteki işletmeler, çoğunlukla büyük kent ve civarlarını kuruluş yeri olarak seçerken, büyük işletmeler daha ziyade kentten uzakta, geniş ve ucuz arazileri seçmektedirler. Çünkü buralarda, ileriki yıllarda oluşabilecek genişlemeye, çalışanlar için lojmanlar ve çeşitli sosyal tesisler kurmaya imkan sağlayan yerler bahis konusudur.
Bir başka konu, uzmanlaşmış işgücüne ihtiyaç duyulduğu alanlardır.Doğaldırki turizm işletmelrinde görev alacak personelin de son derece uzmanlaşmış olması beklenir. Sektördeki problemlerin başında gelmekte olan bu husus, günümüzde hemen tüm ülkelerde bununla ilgili egitim çalışmalarına hız verilmesini gerekli kılmıştır.
İşçinin prodüktivitesi de işletmelerin başarıları bakımından çok önemlidir. Önceden değindiğimiz ucuz emek elde etmek çabası ile yakından ilgili olan bu konu, kuruluşlar için adeta hayati değer taşımaktadır.(Can s.70)
4.1.6 İklim
Pek çok araştırmacı tarafından iklimsel özelliklerin işletme çalışanları üzerinde önemli etkileri olduğu söylenmektedir. Çalışanların iş yeteneklerine ve buna bağlı olarak verimliliğe olumsuz yönde tesir edecek yerlerin seçilmemesi gerektiği bir gerçektir.
Sıcaklık-soğukluk, yağış-nemlilik, rüzgar veya kuraklık gibi doğal elemanlardan oluşan iklim etmeni bir yandan işletmenin çalışmalarını doğrudan etkilerken, örneğin, üretilen mamulun bozulması, turistik işletmenin yetersiz talep nedeniyle atıl kalması gibi, biryandanda birçok işletmeyi dolaylı yoldan etkileyebilir. Örneğin, işletme çalışanları sağlığını bozma, yetenek ve verimliliklerini azaltma veya arç ve gereçlerin sık sık arızalanmasına neden olma gibi(Can s.72)
4.1.7 Taşıma
Bu etken, diğerlerine oranla daha genel bir özellik taşıması ile ilgi çekmektedir. Günümüz şartlarında hızla iyileşme gösteren ulaştırma imkanlarına rağmen, yine de kurucular, özellikle zorunlu bir hammaddenin çokça kullanıldığı işletmelerini, taşıma giderlerin dikkate alarak,kaynağa yakın yerlerde kurmaktadırlar. Önceden sözünü ettiğimiz ”hammadde” faktörü ile de paralellik arzeden ”taşıma ve ulaştırma olanakları” faktörü içinde, bilhassa hammaddenin işletmeye getirilrrıesi ile birlikte, mamulün pazara taşınması da önem taşımaktadır. Dolayısı ile ”pazar” faktörü ile de bir paralellik arzeder.
Nakliye masrafları, iş sahibini düşündürmesinin anında, bunu oluşturan, malın ağırlığı, katedilecek mesafe , işin takibi yolun çeşidi ve kullanılacak aracın durumu gibi içerikleri de, çeşitli risk faktörleri ile beraber göz önünde bulundurulmalı.
Neticede , incelemeye çalıştığımız kuruluş yeri faktörleri içinde, işletmelerin pek çoğunun ”taşıma ve ulaştırma olanakları” faktörünün olumlu olumsuz etkilerini dikkate alarak ve diğer faktörlere kıyasla buna çok daha fazla önem vererek kuruluş yerini belirlediklerini söylememiz mümkündür.
4.1.8 Diğer Faktörler
Buraya kadar bahsetmeye çalıştığımız etkenlerin dışında, kurucuların üzerinde durdukları, ancak daha az önem taşıyan bazı noktaları da,açıklığa kavuşturmakta yarar olduğu kanısındayız.
İlkin söz edilmesi gereken, bölgedeki vergi ve benzer teşvik önlemlerinden (yatırım indirimi , ihracatta vergi iadesi, ucuz krediler v.b.) yararlanma olanaklarıdır. Çünkü, hiçbir iş sahibi tesisini(eğer bölgeden bölgeye farklılık gösteriyorsa) vergi diliminin yüksek olduğu yörede kurmak istemez. Yine oradaki kamu yöneticilerinin, bu tür işletmelere olan yaklaşımları, etkileri ve yardımları da dikkate alınır.
Bir diğer faktör arazi seçimi ve inşaat masrafları ile ilişkindir. Maliyeti yüksek bir arazi ve tesis hiç bir cazip yanı olmadığından, kurucu öncelikle elverişli arazi ve binaların, uygun inşaat bedellerinin olduğu yörelere kaymaktadır.
4.2 Özel Kuruluş Yeri Faktörleri
Bu bölümde bazı iş sahipleri tarafından kuracakları işletmelerin çapı ne olursa olsun (orta ve küçükler için daha önemli)genelde uyum gösterilen faktörler, bütünü konusunda fazla ayrıntıya girmeden bilgi vermeye çalışacağız.
Öncelikle müteşebbisler seçecekleri yer konusunda, o yerin bulunduğu toplumla ilgili olarak bazı özel etkenleri tanımak istemektedirler. Mesela, bölgedeki işletmeler arasındaki komşuluk ilişkileri, bununla beraber olarak rekebet ortamı nasıl bir biçim arzediyordur? Aletlerle ilgili kiralık mekanlar bulunma kolaylıkları, bunların mali yönleri ve süreklilikleri nasıldır? Yada, bir alışveriş merkezi içinde yer seçimini avantaj ve dezavantajları neler olabilir?
Bu gibi konularda gerekli araştırmaların yapılması, çoğu zaman ilk adım olarak nitelenir. Yer seçiminde üç önemli unsurdan söz edilmektedir. Bunlar;
a-Bölgeyi ve şehri seçmek
b-Şehirde bir alan seçmek
c-Belirli bir mahal seçmek
Araştırmacılar, bölge ve şehir seçimi konusundaki görüşleri doğrultusunda, önce “şehir pazarının veya ticaret bölgesinin boyutu nedir?” sorusuna yanıt aranmaktadır. İşletmenin varlığı ve sürekliliğinin uzun müddet kalıcı olması yolundaki temel taşlardan olan bu kavramlardan sonra, bölge nüfusunun karakteri ve oranı düşünülür. Bu durum, zevk ve tercih bağlamının kişinin özellikleri doğrultusunda büyük farklılıklar gösterebilmesi, bunun pazarlama aşamasındaki işletme için ehemmiyetinin dikkate alındığı bir nokta olarak değer taşır.
6- Kuruluş Yeri Seçim Yöntemleri
Kuruluş yerinin seçiminde kullanılan yöntemler, günün gelişen koşulları göz önüne alındığında hızla çoğalmaktadır. Özellikle, yüksek matematiğin kullanıldığı tekniklerin hızla iyileştirilmesi ve epey değişkeni birlikte manipüle eden bilgisayarların geliştirilmesi, buna önayak olmaktadır.
Temel olarak bakıldığında,kuruluş yeri belirleme aşamasında şu yöntemler en önemlileri olarak dikkat çeker(İsmet Mucuk, Modern işletmecilik 1999,s.115)
a- Karşılaştırmalı Yöntemler
b- Ulaştırma Modeli
c- Doğrusal (lineer) Programlama Modeli
d- Karma Tamsayılı Programlama Modeli
Söz konusu yöntemler içinde, ulaştırma, doğrusal programlama ve karma tamsayılı programlama, yöntem araştırması da denen, kantitatif teknikler seti içinde yer alan matematiksel programlama usullerinin, işletme konusunda pek çok meselenin çözümünde kullanılan özel şekilleridir.
En uygun kuruluş yerinin seçimi, ölçülebilir maliyet unsurları ile uzun vadeli ve görünmeyen maliyet unsurlarının toplamını minimum kılan çözüm şeklinde yatmaktadır. Bunların önde gelenleri, “faktör karşılaştırma veya puanlama” yöntemi, “maliyet karşılaştırma” yöntemi ve “karlılıkları karşılaştırma” yöntemidir.
6.1.Faktör Karşılaştırma veya Puanlama Yöntemi
Bu sistemin uygulanmasında iki farklı yol vardır. Birinci yol, yarı kantitaftif olması ile pek çok değişkeni aynı anda tabi tutarak, yalnız kuruluş yeri seçiminde değil pek çok işletme faaliyetinde karar aracı olarak kullanılmaktadır.
Öte yandan, değişkenlerin kalitatif olması da önem taşımaz. Çünkü, böyle olduğunda, değişkenler bazı ölçekleme usulleri ile ölçülebilir hale getirilip değerlendirilebilir. Böylelikle, kuruluş yeri seçiminde geçerli kantitatif ve kalitatif özelliklerin topluca değerlendirilerek bir seçim yapılması kolaylaşır.
Sistemden söz ederken şu aşamaları da belirtmek gerekir. Faktör karşılaştırma veya puanlama yönteminin birinci yolunda, ilkin kuruluş yeri özellikleri bir liste halinde tespit edilir. Daha sonra, faktörlerin çeşitli yoğunluk dereceleri için bir sıralama yapılır. Bu dereceler ölçüsünde de her faktörün değişik yerler için derecesi belirlenir. Sonraki aşamada, bütün kuruluş yeri faktörlerine, alınacak karar içindeki önem derecelerine göre ağırlık verilir. Üçüncü ve son aşamada ise, her kuruluş yeri ile ilgili çeşitli faktörlerin derece sayısı ile sabit tartı sayısının çarpılmak suretiyle, tartılı değerleri bulunarak tablo düzenlenir. Her yer için tartılı değerler toplanır ve en yüksek toplam değere sabit aday, kuruluş yeri olarak belirlenir.
Sistemin birinci yolundan bu şekilde söz ettikten sonra, ikinci yolu hakkında da şunlar söylenebilir:
Öncelikle, burada her kuruluş yeri faktörüne, alınacak karar içindeki önemine göre tartı veya ağırlık verilir. Daha sonra, her faktörün tartısını tam puan derecesi olarak kabul edip, aday kuruluş yerlerinde, o faktör için ayrı ayrı puan verme yoluna gidilir. En önemli aşama olan son aşamada ise, her faktörün puan derecesi ile her aday yerdeki ile her aday yerdeki puan çarpılıp ağırlıklı puan bulunur. Tablo düzenlenip en yüksek toplam ağırlıklı puana sahip olan aday yer, kuruluş yeri olarak seçilir.
Her iki yolda, bu faktörleri ağırlıklı değerlerle karşılaştırmaya dayalıdır. Aralarındaki en önemli fark, birinci yolda toplam 100’e ulaşan oransal bir önem derecesi belirlenmesi ve yoğunluk derecesinin 0-5 arası ölçeğe göre her yer için ayrı saptanmasıdır. Diğer yolda ise, 0-20 arasında bir ölçeğe göre önem derecesi belirlenir. Toplamların 100 olmadığı bu durumda , her faktörün her kuruluş yerinde genel olarak belirlenen önem derecesini tam puan kabul ederek, onun üzerinden puan verilir.
Yönetimin derecelemesinde ve puanlamasında sübjektifliğin fazla oluşu, sakıncalı olarak kabul edilmektedir. Yararlı tarafı ise, basit ve uygulanabilir olmasıdır.
6.2 Maliyetleri Karsılaştırma Yöntemi
Söz konusu sistemde de, iki farklı yolun takip edilmesi mümkündür. Birinci yolda, çeşitli aday kuruluş yerlerinden “en düşük birim üretim maliyetine” sahip olacağı tahmin edilen yer, en uygun kuruluş yeri olarak belirlenir.
Birinci yolun en büyük güçlüğü, geçerli bir hesaplama yapabilmek için, aday kuruluş yerlerinde aynı mamulün üreten bir işletmenin varlığına ihtiyaç duyulmasıdır. Çünkü, maliyetlerin önceden somut biçimde tahmini son derece güçtür. Birim maliyetlerin hesaplanmasında, maliyet muhasebesinde kullanılan tahmini ve standart maliyet hesaplama usullerinden yararlanılır. Bu da maliyet karşılaştırmaya dayandığından, başka firmaları gerektirir.
Maliyet karşılaştırma yönteminin ikinci uygulanışı da toplam maliyetlerin ağırlıklı miktarları ile karşılaştırılmasına yöneliktir. Şöyle ki, çeşitli kuruluş yerleri için belli başlı faktörlere faaliyet giderlerindeki tahmini payları ölçüsünde oransal bir ağırlık verilir. Sonrasında da A, B, C, D, gibi aday kuruluş yerlerinin her birin de kuruluş yeri faktörleri için minimum ve maksimum maliyet tahminleri yapılır. Faktörler için belirlenen katsayı(ağırlık) aday kuruluş yerleri için her faktörün minimum ve maksimum maliyetleri için çarpılır. Bu şekilde, her farklı yer için saptanan ağırlıklı maliyetler minimum ve maksimum olmak üzere toplanır. Bunun sonucunda, en düşük toplam maliyet veren yer, kuruluş yeri olarak seçilir.
6.3 Karlılıkları Karşılaştırma Yöntemi
Müteşebbisler, kuruluş yeri seçiminde, maliyet unsurunun yanı sıra karlılığa da dikkate almaktadırlar.
Karlılıkları karşılaştırma yönteminde, en önemli sakınca, maliyet ve özellikle satış gelirlerinin isabetli şekilde tahmin etmenin zorluğunda yatmaktadır. Özellikle, istikrarsız dönemlerde karlılığa aday yerlere göre belirlemek, hemen hemen olanaksız hale gelir. Gerçekte bu tür piyasa krizlerinin olduğu dönemlerde bütün yöntemler yetersiz kalmaktadır. Böyle durumlarda, matematiksel programlama teknikleri tercih edilmektedir.
Organize sanayi bölgeleri, kurucular tarafından üç türlü olabilir. Bunları bir sıralamaya tabi tuttuğumuzda,
a-Merkezi devlet ve mahalli devlet organları veya ticaret odası, sanayi odası gibi belirli kamu görevleri verilmiş, kar amaçsız kuruluşlarca,
b-Özel ve kamu kuruluşlarınca müştereken,
c-Özel yatırımcılar ve arsa sahiplerince kar amacıyla,
kurulmuş bölgeler biçiminde yer alırlar. Ancak günümüzde, bunların içinde en yaygın olanı, birinci türdür.
7- OPTİMAL KURULUŞ YERİ
Kuruluş yeri belirleme aşamasında son olarak değineceğimiz optimal (en uygun) yer hususunda, uzmanların fikir birliği içinde oldukları üç etkinlik ölçütü verimlilik, iktisadilik ve karlılıktır. Bu üç ölçüt ile incelemelerin sonucu olarak en uygun yer seçilmektedir.
a-Verimlilik
İşletmenin üretim miktarındaki verimlilik materyal ve işgücünün verimiyle doğru orantılıdır. Az maliyetle çok iş prensibi içindeki girişimci, iş gücü ile materyal konusundaki prodüktivitenin yanı sıra teknik olanaklara da önem vermektedir.
En basit tanımıyla verimlilik, elde edilen toplam fiziksel gelirin(üretim sonucu,çıktı) kullanılan fiziksel gidere(girdi,üretim öğeleri) oranıdır.(Alpugan s.13)
b-İktisadilik
Bir birim malın üretimi için gerekli maliyet düzeyi ile ilgili bir kavramdır ve bunun en ucuz maliyetle gerçekleştirilmesini temel alır.(Cemalcılar s.61)
Maliyet kavramı miktarı belli bir noktaya dek artma eğilimi gösterdiğinde, gittikçe azalır.Kurucunun mutlaka göz önüne aldığı bu durum, aynı işkolunda, değişik yerlerde de farklılıklar arz edebilir. Yer ile bağlantılı olarak, üretim faktörlerinin fiyatlarının, kalite ve miktarlarının faklılığı bunu sağlar.(Cemalcılar s.48)
c-Karlılık
Kurucu işletmesini faaliyete geçirirken, şüphesiz kar elde etmek ister yani yatırımının belli bir dönem sonunda artı değer taşıması amacını güder. Bunu önceden tahmin etmenin çok zor olmasının yanı sıra işletme açısından diğerlerine göre daha karlı gözüken yerlerin seçilmesi yerinde olur. Karlılığı belirleyen elemanlardan sermayenin miktarını da, maliyetler, gelirler ve faiz oranlarındaki değişmeler sağlar.
Rantabilite yada karlılık sermayenin getiri(kazanç) oranını açıklayan bir kavramdır daha basit bir ifadeyle kazanç ile sermaye arasındaki ilişkiyi ifade eden karlılık, elde edilen kazancın bu kazancı sağlamak için kullanılan sermayeye oranıdır.(Alpugan s.19)
TURİZM İŞLETMELERİNDE KURULUŞ FAALİYETLERİ VE
YER SEÇİMİ İLE İLGİLİ ETKENLER
1-KURULUŞ YERİNİN TURİZM İŞLETMELERİ AÇISINDAN ANLAMI
Çalışmamızın başlarındada vurgulandığı üzere, kuruluş yeri kavramı, faaliyet konusu ne olursa olsun, küçük-büyük tüm işletmeler için son derece önem taşımaktadır. Olaya turizm işletmeleri açısından bakıldığında ise, endüstri işletmelerinden oldukça farklı bir durum karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, sanayi işletmelerinde kuruluş yerinin hammadde ve enerji kaynaklarına mutlak yakın olması beklenirken, turizm işletmeleri için bu kıstas pek fazla önem taşımaz. Yakın olunması gereken temel unsur pazardır.
Gerçekten de, yatırımın pazar unsurunu odak nokta kabul ederek hareketlendirilmesi, konaklama, yeme-içme, eğlence ve diğer hizmet dallarındaki turizm işletmeleri için, şüphesiz büyük değer taşır. Ancak, yatırımın pazar unsuru ile paralel gelişerek, kuruluşun sağlanmasının yanında, yeterli personeli yetiştirmeden, yeterli altyapıları tamamlamadan, ulaşım ağı kumadan, gerekli tanıtım ve pazarlama faaliyetleri olmadan, yapılanları yönlendirecek ve işletebilecek kadroları kurmadan, devletin gerekli desteği olmadan başarılı olmanın da olanağı yoktur.( Turgay Kıran, Turizm ve Sorunları, Turizm Dergisi, sayı3, 1990, s.19)
Ne yazık ki, turizm işletmeleri için kuruluş yeri seçimi ve etkenleri ile ilgili olarak yapılan çalışmalar, olması gerekenden çok geç başlamış, hatta böylesine önemli bir husus Batı ülkelerinde de gözden kaçmıştır. Bu alanda yapılan çalışma sayısının az ve geçmişlerinin çok yakın olması, eldeki donelerin sayısı ile niteliklerinin, arzu edilen seviyede olmaması sonucunu doğurmuştur.
Turizm işletmelerindeki kuruluş yeri seçimi ile ilgili çalışmalar, gayet doğaldır ki; sektörün can damarı niteliğindeki konaklama tesisleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bizde, bu
çalışmada sözkonusu hususa paralel hareket etmeyi uygun gördük.
Ülkemizde de, özellikle otelcilik işletmeleri ile ilgili olarak, kuruluş yeri araştırmaları, son derece yetersizdir. Bu sebeple, rantabl çalışmanın imkansız olduğu yörelerde, bilinçsizce hizmete açılan tesisler mevcuttur. Çalışmamızın ilerleyen kısımlarında buna benzer noktalarada dikkat çekilecektir.
Özetle kuruluş yeri kavramı, girişimci açısından rantabl çalışmak için büyük önem taşır. Bunun yanı sıra, iktisadilik ve verimlilik vasıflarının da varolduğu bir yer ideal olacaktır.
Diğer işletmelerde de gündeme gelen bu konuların ışığı altında, turizm işletmelerinde kuruluş yeri dendiğinde, “konaklama, yeme, içme, eğlence gibi, sektörün temel fonksiyon ve aktivitelerinin ve bunlarla ilişkili iktisadi faaliyetlerin gerçekleştirilmesine olanak tanıyan, her bakımdan en uygun yer” anlaşılmalıdır.
2- TURİZM İŞLETMELRİNDE KURULUŞ YERİNİN ÖNEMİ
Turizm işletmeleri, hedefleri gelir elde etmeye yönelik, temelde ekonomik birer oluşumdurlar. Bu nedenle, sermayenin, zaman ve emeğin harcanmasının karşılğında, kazanç beklentisi son derece doğaldır. Aksi halde, girişimci zararla karşılaşır.
Özellikle konaklama işletmelerinde, yatırımın yeri ve şekli ile beraber inşaat, dekorasyon ve diğer faktörler de gündeme gelmektedir.
Sektörün temel hedefi pazar olduğuna göre, hitap edilecek kitlenin uygun bulması muhtemel bir yerde, uygun vasıfta inşa edilecek bie tesis, beklenen doluluk oranında çalışacak ve turizme hizmetinin yanı sıra, ekonomik girdi elde edilecektir. Bu sebeple kuruluş yeri, turizmde apayrı bir öneme sahiptir.
Turizm sektörü projelerini, diğer sektör projelerinden ayıran en belirgin özelliklerden biri, yatırımın yerel koşullara olan duyarlılığıdır. Gerek yatırımın içinde yer alacağı doğal koşullar, gerekse bu doğa bütünlüğünde insan eliyle gerçekleşme durumu olan yapıların estetik kalitesi, projenin çevre ile olan ilişkileri, yer seçiminden başlayarak altyapı, üstyapı ve çevre düzenlemesi ile son bulan bir süreci kapsamaktadır.( Nusret Kahraman, Turizm Yatırım Projeleri, 1986, s.19)
Bu hususla ilgili olarak, özellikle son yıllarda, Batılı ülkeler tarafından da geçerliliği kabul edilmiş bir olgudan söz etmek gereklidir.
Yapılacak tesisin çevre ile uyumu, yatırımın yeri konusunda, doğrudan ilişkili bir ilke olarak kabul edilmektedir. Burada en önemli hadise, tesisin çevre ile bağlantısının sağlanması ve yöre halkı ile olan ilişkilerdir. Çünkü, personel ihtiyacının belki de önemli bir bölümü oradan temin edilecektir. Bu konuda görüş bildiren turizmde yetişmiş ve tecrübe sahibi olmuş çevreler, özellikle de seyahat acenteleri gibi kuruluşlar, turizm hazırlığı için, çevre ile bağlantılı olarak altyapı, eleman yetiştirilmesi ve pazarlama gibi üç faktöre dikkat çekmektedirler. İnşaatı yeni biten otellerin su, kanalizasyon ve telefon bağlantıları, kalifiye personel ihtiyacı ve satış kanalları sıkıntısı, onları bu inanca ulaştırmıştır.
Söz konusu görüşü bir adım daha ileri götürerek, turistik çekim açısından bölge ve tesisin bulunduğu yerin değerlendirilmesi aşamasında, bazı kıstaslara dikkat çekmek mümkündür. İleride göreceğimiz turizm işletmelerinde kuruluş yeri faktörlerinin de temelini teşkil eden bu kıstaslar, her şeyinden önce yatırımcının yatırım konusunda göz önüne alması gereken değişmez kriterlerdir.
Kuruluş yeri seçiminde, tarihi ve arkeolojik değerler ile bitki örtüsü, zemin durumu, su gibi doğal veriler, öncelikle incelenmelidir. Bununla birlikte, yörenin kalkınma hızı, ziyarete gelecek turistlere karşı nasıl bir tepki gösterileceği, sağlık koşulları, kültür seviyesi, temizlik kurallarına uyum, nüfusun yapısı, yöresel ekonomik ve sosyal yapı gibi etkenler üzerinde de dikkatle durulmalıdır.
Yerleşim merkezinin sosyal ve iktisadi özelliklerinin incelenmesi sonrasında ise, yapılacak iş, tesisin kurulacağı yerin altyapı ve ulaşım olanaklarının (elektrik, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, haberleşme, yakıt, kara, hava ve deniz yollarının durumu), tesisin hizmeti sırasında gereksinim duyacağı maddi girdilerin(et, sebze, meyve, balık v.b.) ile nitelikli ve niteliksiz personel temininin araştırılmasıdır.(Kahraman, s.20)
Artık turistler, eğlenmek yada dinlenmek amacıyla olsun gezilerinde konakladıkları yerlerde rahat etmeyi ilk faktör olarak göz önüne almaktadırlar. Hemen hemen tüm Batı’lıların üzerinde önemle durduğu husus, tesis yetkililerini, yer ve çalışanlarla ilgili olarak geniş kapsamlı önlemler almaya itmiştir. Özellikle personel açısından zaman zaman sıkıntılar yaşayan konaklama tesisleri, turistleri memnun edecek kapasitede personel bulma eğilimini, kuruluş yeri seçerken dikkate değer bulmaktadırlar. Bir konaklama tesisinde, eylemleri ikiye ayırmamız mümkündür.
1-Müşterilerin yaptıkları eylemler
2-Hizmet edenlerin yaptıkları eylemler
-ön büro personeli eylemleri
-hizmet ve servis eylemleri
İşte burada, müşterilerin taleplerine, yerinde, zamanında, uygun biçimde karşılık verilmesi, hem hizmet, hem de servis eylemlerinin eksiksiz biçimde yerine getirilmesi, bir turistin aradığı, tatili boyunca huzurunu kaçırmayacak konaklama tesisindeki temel unsurlardan belki de en önemlisidir.
Konfor zaman zaman ön planda yer alır. Ancak bu kıstas, personel kalitesi kadar kesin değildir. Örneğin; son yıllarda çok lüks otellerin yanı sıra pansiyon kategorisindeki konaklama birimlerinde de çok sayıda turist ağırlanmıştır.Arzu edilen artış kadar olmasa bile bu durum, bazı ziyaretçilerin, tatillerinde, çok lüksten kaçındıklarını ve daha samimi bir ortamı tercih ettiklerinin kanıtıdır.
Ülkemizde de gelişme döneminde olan tatil evleri ya da genel bir deyimle pansiyon kategorisine giren konutlar, şekil ve nitelik bakımından çok çeşitlidirler.Gerçekten de sazdan yahut basit biçimde tahtadan yapılan kulübe tipindeki bungalowlar, dağ evleri “caban”lar, “chalet”ler, eski çiftlik veya köy evleri yanında tamamen tatiller için inşa edilmiş “villa” tipi bahçeli evler ya da giderek çok daha yaygın bir hale gelen ve kırsal alanda, şehirsel yaşamın sürdürülmesine yardımcı olan “apartman” tipi büyük blok binaların hepsi, “tatil evi” kategorisine girmektedir.
Sonuç olarak, yerli veya yabancı turistlerin, amaçları ne olursa olsun, ülke içinde yahut dışında yapacakları tatillerde eksiksiz servis istemeleri, rahat ve huzurlu olmaları gerçeği kaçınılmazdır.
Bu ölçütler içinde şunu söylememiz mümkündür: Tatile gidenler için otel ve tatil köylerinin kaç yıldızlı olduklarından ziyade, sundukları hizmetin niteliği ve çeşitliliği önem taşımaktadır.
Diğer taraftan, sözünü etmeye çalıştığımız tüm bu kıstaslar, yani ziyaretçilere yer beğendirme ya da talep yaratma faaliyetlerinin bir bütün olarak kabul edilmesi gerektiği ve bunun tek etkeninin “optimal kuruluş yeri seçimi” olduğunun otoritelerce belirtildiği söylenebilir. Yanlış yerde yapılan yanlış bir yatırım, yeterince araştırılmadığından zaten müteşebbis için negatif bir değer taşıyacağından, büyük rizikoları da beraberinde getirir. Telafisi de pek mümkün olmayacaktır.
KONAKLAMA TESİSLERİNDE KURULUŞ YERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Turizm endüstrisinde, özellikle konaklama tesislerinin kuruluş yeri seçimini etkileyen sektöre özgü bazı kuruluş yeri faktörleri aşağıda kısaca açıklanmamıştır.
a-Tatil Köyleri:
Tatil köylerinin kuruluş yeri seçilirken taksi durağı, ufak bir marina, helikopter alanı ayrılacağı hususu göz önüne bulundurulmalıdır. Kuruluş yeri tespit edilirken işletmenin kendine yeterli olmasını sağlamak üzere geniş depolama olanakları ve özel tesisler için ayrılacak alanlar belirlenmelidir.
Çoğunlıkla şehir merkezlerinden uzak yerlerde geniş arazilerde kurulan tatil köylerinin kuruluş yeri seçiminde personelin ve müşterilerin seri ve hızlı ulaşım imkanlarını sağlanmasına dikkat edilmelidir.
b-Mevsimlik Oteller
Mevsim otelciliğinde mesafe en önemli faktördür, çünkü gidiş-dönüş için ayrılan zaman arttıkça gidilen yerdeki mevsimlik tesiste konaklama süresi kısalır. Müşteriler mevsimlik konaklama tesislerine deniz ve güneşten yararlanmak üzere giderler, bundan dolayı mevsimlik oteller denize yakın plajı olan odaları bol ışık alacak şekilde yapılmalıdır.
Mevsimlik otellerin kuruluş yeri seçilirken göz önüne tutulacak önemli bir faktörde personel temin etme ve personelin konaklama olanaklarıdır.
c-Şehir Otellerinde Kuruluş Yeri
Kuruluş yeri seçimi, turizm endüstrisinde işletmelerin finansal değeri ve ticari gelişmesi açısından çok önemlidir. Kuşkusuz bir şehir otelinin kurulacağı yerin seçiminde etkili olan birçok faktörün incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Bunlar ;
-Şehir otellerinin şehrin sakin bir bölgesine kurulması tercih edilmelidir.
-Şehir otelleri kent merkezinden uzak olmamalı
-Şehir otelleri bir parkın veya bahçenin yanına kurulmalıdır.(Tuğrul Özen, Turizm Yatırımları,1998 s.96-97)
3-KURULUŞ YERİ İLE İLİŞKİLİ YATIRIM VE PROJE YÖNETİMİ
Bir turistik işletme için kuruluş yeri seçimi aşamasında tesisin gerçekleştirilmesinde kullanılacak kaynaklarla, bitimi sonrası, işletilmesi sırasındaki yaratacağı ekonomik girdinin karşılaştırılması gerekmektedir. Fizibilite etüdü diyebileceğimiz bu çalışma sırasında yapılacak olan ekonomik, teknik, mali ve örgütsel incelemeler, tesisin yapılabilirliliğini ortaya koyacaktır.
Turizm otoriteleri, sözkonusu çalışmanın yoğunluğu ve ayrıntılarının değişkenliği konusunda birleşmektedirler. Çünkü, yapılabilirliliğin tespiti, yatırımın karar aşamasında başlamakta, turizm işletmesinin hizmete girmesini izleyerek, faydalı ömrünü tamamlamasına dek, oldukça uzun bir süreyi içermektedir.
Turizm yatırımları, iki temel niteliği ile önem taşımaktadır. Bunlar, zamansal sınırlama ile kendisinin ürün olarak pazarlanmasıdır. İşte bu nitelikler, sözkonusu yatırımların hem yatırımcı, hem mimar, hem mühendisle beraber müteahhitin de, aynı zamanda proje yönetimi müessesesinin de koplike bir faaliyet göstermeleri gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.
Diğer yandan, bu işbirliği neticesinde meydana gelecek olan faaliyetler bütününün, tesis açısından planlama, bütçeleme, programlama ve kontrolde sürekliliği ve özeni yakalama konusunda, son derece faydalı olduğunu da ifade etmekte yarar olduğu kanısındayız.
Yatırımın kararı alındığında, tesisin kurulacağı yerin saptanması ile beraber, yapılacak çalışmaların tamamında proje yönetimi müessesesinin önemi çok fazladır. Kusursuz bir tesis yapım çabasında, ağırlığın büyük bölümü, yatırımcının yanı sıra, proje yönetimini üstlenenlerin omuzlarındadır. Bu bağlamda, proje yönetim mekanizmasının aynı zamanda yatırım yönetimi mekanizması olarak kabul edilmesi gerektiği gündeme gelebilir.
Özellikle son yıllarda, Batı ile birlikte ülkemizde de önemi hızla artan ve salt turizm işletmelerinde değil, pek çok diğer alanlardaki yatırımlarda da sıkça kullanılmaya başlanan proje yönetimi kuruluşları, faaliyetin sürekli denetlenmesinin yanında, hem projelendirme, hem de uygulama aşamalarındaki işlevleri ile, kuruluş yeri beliren tesisin bütçe, kalite ve süre optimizasyonunda ve yatırımın bu çerçevede oluşturulmasına da tesir etmektedir.
Otelcilik işletmelerinin kendisi, ileride müşterinin onunla direkt temas edeceği ve içinde yaşayacağı bir üründür.Bu sebeple, çeşitli teknikler yardımı ile, içinde kaliteli üretimlerin gerçekleştirileceği mekanlardan farklıdırlar. Sözkonusu farklılıklar çerçevesinde, seçilen yer, inşaat, tesisat, çevre düzenleme ve dekorasyon gibi tüm disiplinlerde, belirli standartların sağlanması kaçınılmazdır. İşte, özellikle kuruluş yeri tespitinin, yatırım ve proje yönetimi içindeki önemi, burada birkez daha ortaya çıkmaktadır. Tüketici tahmini ve hizmet kalitesinin de dikkate alındığı bu çaba, optimal hizmet üretimi ve satışlardaki etkinliğin maksimum olması için vazgeçilmezdir.
Bir taraftan kaynaklarını en etkin şekilde kullanmak suretiyle yatırım için kolları sıvayan müteşebbis, diğer yandan bu yatırımı onaylayacak kamu kuruluşları ile finansmanına belki zaman zaman katkı sağlayan kredi veren kurumları, yakından ilgilendiren bir dizi çalışmanın neticesinde ortaya çıkan yatırım projesi, temel esaslar çerçevesinde üç önemli aşamada gerçekleştirilebilir. Birbirleri ile direkt bağlantılı bu aşamalar, yatırım projesinin hazırlanması ile başlar. Burada yatırım gerekçesinin tespit çalışmaları ile birlikte, talep analizinin incelenmesi sonucu, yoğun talepte bulunulan hususları belirlenmesi ve kaynakların buraya aktarımı gündeme gelir. Rantabilite ve maliyet araştırmalarını takiben yapılan ön seçim sonucu, proje belirlenir. Daha sonra hazırlanan projelerin değerlendirilmesi ve uygulanması ile, yatırımın gerçekleştirilmesi sağlanır.
Kısaca anlatmaya çalıştığımız yatırım faaliyetlerinde, işletmenin kurulacağı yöre ile ilgili her türlü araştırma sonucu saptanan verilerin de büyük önemi vardır.
Optimal kuruluş yeri belirlemek amacındaki yatırımcı ile o’na yardımcı birimlerin bir hususa çok fazla önem verdikleri gözlenmiştir. Sektörün özelliği sonucu gündeme gelen bu husus, alternatif yerler arasında, hangisinin turistik çekim yönünden en çok ilgi göreceğidir. Gerek yerli, gerekse yabancı ziyaretçiler açısından incelenen bu durum, rantabilitenin de odak noktası durumundadır.
Girişimciler, seçtikleri yerde tesislerini meydana getirirken, inşaat sektörü ile de direkt ilişkilidirler. Burada, gerek malzeme, gerekse çalışan eleman bulma güçlüğü ile birlikte, amaca uygun kalitede yapımı gerçekleştirebilme olanakları söz konusu edilir.
Yakın bir geçmişe kadar sektörde, inşaat olayına pek fazla önem verilmemekte, genelde yatak sayısı, teşvikler, gelip giden turistler ve turizm gelirlerinden söz edilmekteydi. Ne var ki, kuruluş yeri seçiminin vazgeçilmez bir unsur olarak dikkat çekmeye başlaması ile, bu yerde yapılacak tesisin niteliği ve genel durumu da ilgililerce göz önüne alınmaya başlandı. Artık bugün, tüm bunların temeli olan doğru proje, doğaya en uygun planlama ve yeşili, maviyi yok etmeyen bir inşaat yapılmasının önemi vurgulanmaktadır.
Ayrıca, kamu kurumları da, altyapı sistemlerinin sağlıklı olması ve arıtma tesislerinin azami seviyeye yükseltilmesi doğrultusunda, öncelikle yöre halkına karşı sorumluluklar yükseltilmesi doğrultusunda, öncelikle yöre halkına karşı sorumluluklar yüklenme durumu ile karşı karşıyadırlar.
Kamu kurumları, tesislerde, yapıları incelemenin yanı sıra, kuşkusuz turizm gibi bir sektörde ve kuruluş yeri seçimi gibi önemli bir konuda, çok daha fazla görev üstlenme durumundadırlar.
Özel sektör ile karşılaştırıldığında daha fazla olanaklara sahip olmaları, turizmin büyük girdiler sağlama potansiyeli, bu tür kuruluşları geniş kapsamlı faaliyetlere itmelidir.
Kuruluş yeri konusunda, ülke genelinde taleplerle doğru orantılı yapılacak son derece titiz araştırmalar, konunun özel sektör tarafından zorluğunu azaltacaktır. Tesislerin inşası muhtemel yerleşim bölgelerindeki sosyal, ekonomik, teknik incelemeler, amaca göre tesis yapımına hız kazandıracaktır. İhtiyacın tespiti ve bununla paralel turizm işletmeleri oluşturma çabasının yanı sıra, sektördeki son değişiklikleri gözleyerek, buna uygun tesisler için kuruluş yeri seçim çalışmaları da kamu kuruluşlarının görevleri arasında yer alabilir. Güneş ve denizin dışında, kültür, golf, kış turizmi, gastronomi gibi yeni alanlar, uygarca düzenlenmiş alışveriş imkanları gibi sahalar, çok dikkatli etüd edilip, gerekli yönlendirmeler de ilgililer tarafından mutlaka yapılmalıdır.(Hoşcan Turan,Turizm İnşaat Sektörünün Önemi,Turizm Dergisi sayı 5,1990,syf 9)
Yatırım fikrinin doğuşundan, gerçekleşme aşamasına kadar, turizm işletmecilerinin ve diğer ilgililerin faaliyetleri ile ilgili açıklamalardan sonra, onları bu fikir çevresinde toplayan ya da yatırıma yönelten etkenler üzerinde, sırasıyla durmaya çalışacağız.
4-TURİZM İŞLETMELERİ KURULUŞ YERİ FAKTÖRLERİ
Girişimci, işkolunun gerektirdiği belli kıstasları ve ileride olabilecek gelişmeleri, geçmişteki deneyimlerden de yararlanarak saptamakta ve bu aşamaları gözden geçirdikten sonra, kuruluş yeri için çalışmalar yapılmaktadır.
Bu nokta üzerinde en çok durulacak husus, turizmin temeli olan konaklama işletmelerinin tesisi için verilecek kararın, uzun dönem için sözkonusu olduğudur. Yatırım maliyetinin yüksek olduğu ve yet değiştirmenin olanaksız veya çok güç olduğu bu tesisler için, kuruluş yeri ilk ve tek yerleşim yeri olacaktır.
Yatırımcıyı yer konusunda karar aşamasına taşıyan, başka bir deyişle, yer seçerken mutlaka dikkate alması gereken şartlara, kuruluş yeri seçim faktörleri adı verilir.
İşletmelerin genel kuruluş yeri seçimi sırasında incelenen faktörler ile zaman zaman paralellik gösteren, zaman zaman onlardan tamamen ayrılan, turizm işletmeleri kuruluş yeri seçim faktörleri de, farklı uzmanlar tarafından çok değişik biçimlerde incelenmiştir. Biz, konuyu öncelikle genel bir yaklaşımla ele alıp, daha sonra ayrıntılara girmeyi uygun görmekteyiz.
Şimdi biraz daha atrıntıya girerek, konuya yaklaşmak istiyoruz. Turizm işletmeleri kuruluş yeri faktörlerini incelerken, bunları belli gruplamalara tabi tutarak ve önem derecelerine özen göstererek ifade etmenin gerektiğini düşünmek ve olaya bu şekilde değişik bir boyut getirmek amacındayız. Bu durumda, sözkonusu
Diğer Cevaplara Gözat