Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Geliri merkeze ait arpalık bulmaca

Bulmacada Geliri merkeze ait arpalık sorusunun 7 harfli cevabı nedir?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-12-04 23:14:01

    Cevap :
    Bulmacada 'Geliri merkeze ait arpalık' nedir sorusunun cevabı:
    Kare ve çengel bulmacada sorulan 'Geliri merkeze ait arpalık' sorusunun yanıtı 7 harflidir ve cevaba ise MUKATAA yazabilirsiniz.


    Diğer cevaplar:
    MUKATAA kelimesinin eş anlamlıları..
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Bahçe yazabilirsiniz.
    Sözlükte MUKATAA Nedir:

    Osmanlı maliye tarihinin en önemli konularından biri, devlet harcamalarında finansman aracı olan Mukataa Kurumudur. Osmanlı maliyecileri, bu kurum aracılığıyla devletin nakit ihtiyacını karşılama, iç borçlanmayı sağlama ve özel sektörü finansman sürecine dahil etme amacını öngörmüşlerdir.

    Kelime anlamı kesişmek, birbirinden kesilmek demek olan mukataa, Osmanlılar’da değişik anlamlara gelmekle beraber, ekonomik bir terim olarak; devlete ait bir gelirin yıllık, peşin para karşılığında kiralanmasını ifade eder . Mukataaların gelirleri hiç kimseye dirlik olarak verilmez, geliri doğrudan divân-ı hümâyûna aktarılırdı . Miri arazi sisteminin uygulandığı her yerde bu şekilde devletin nakit para ihtiyacını karşılamak için, mukataa usulüne başvurulmuştur. Bu sistem Emeviler devrinden itibaren uygulanmaya başlamıştır. Selçuklu Devleti’nde de bu sistem uygulanmıştır.
     
    Mukata kısaca hazînenin gelir kaynaklarından biri. Devlete âit bir arâzi veya vâridâtın (gelirin) bir bedel karşılıgında kirâya verilmesi veya geçici olarak devredilmesidir.
     
    Devlete gelir getiren kaynakları kirâlayanlara ise 'mültezim'ismi veriliyordu. Mukâtaanın önemine göre, mültezim, bir şahıs olabileceği gibi, bir ortaklık da olabilmekte veya birkaç mukâtaa topluca bir mültezime verilmekteydi, ayrıca mukataa topraklarının gelirleri doğrudan hazineye aktarılmaktaydı.
     
    İslâm devletlerinde mukâtaa usûlü eskiden beri kullanılmakta idi. Osmanlılarda mukâtaalar, devlete âit gelirlerin tahsili veya bir tekel hâline getirilen herhangi bir kuruluşun işletme hakkı veya yeraltı servetlerinden devlet payına düşen kısmı toplamak veya gerektiğinde bu kaynakları işletenlerden çıkardıkları mâdeni satın alma tekeli kurmak şekillerinde işletilen üretim birimleridir. Devlet, uygun gördüğü her türlü zirâî, ticârî ve sınâî kuruluşu, mukâtaa konusu edebilirdi. Kara ve deniz gümrükleri, darphâneler, mâdenler ve şaphâneler buna örnek verilebilir. Gelirleri çoğunlukla devlete âit olmakla birlikte, vakıflara tahsis edilen, ulufe karşılığı veya ocaklık olarak verilebilen veya has olarak tahsis edilebilen mukâtaalar da vardı. Mukâtaa gelirlerinde ve bunların toplam bütçe gelirlerine oranlarında bâzı dalgalanmalar görülmüştür. Bunların bütçe içerisindeki payı yüzde 24 ile yüzde 37 arasında değişmiştir.

    Devlete gelir getiren kaynakları kirâlayanlara ise “mültezim” ismi veriliyordu. Mukâtaanın önemine göre, mültezim, bir şahıs olabileceği gibi, bir ortaklık da olabilmekte veya birkaç mukâtaa topluca bir mültezime verilebilmekteydi.

    Mukâtaalar genel olarak üç yıllık süreler içindi. Mukâtaa gelirlerinde fevkalâde bir artış olması durumunda, istendiği taktirde, mukâtaa daha yüksek bedel teklif eden bir başka mültezime verilebilirdi. Böylece devlet, mukâtaaları için daha kârlı bir teklif geldiği zaman, üç yıllık iltizâm süresini istediği yerde keserdi. Mültezim parasını peşin ödemişse, kalan dönem için olan miktârı kendisine iâde edilirdi. Mukâtaanın mültezime taksitle verildiği durumlarda hazîneye ipotekli sayılırdı. Bu durumda mültezimler tahvîl süreleri içinde hiçbir şeylerini satamazlar, başkasına devredemezlerdi. İltizâm bedelini zamânında ödemeyen mültezimlerin, gerekirse kefillerinin mallarına el konurdu.

    Osmanlılar mukâtaaları işletmede üç usul kullanırlardı. Bunlar; iltizâm, emânet ve 17. yüzyılın sonlarından îtibâren mâlikânedir.

    İltizam usûlü mukâtaalar: Osmanlı Devletinde iltizâm usûlü kuruluş yıllarından îtibâren görülmüş ve tımar sistemiyle bir bütünü tamamlayan unsur olarak varolmuştur. On altıncı yüzyılın ortalarına doğru iltizâm usûlü para ekonomisinin gittikçe değer kazanması sonucunda timar sistemini de içine alarak daha yaygın bir duruma geldi. Önceleri ticâret maddelerine konan resimler ve pâdişâh haslarının gelirleri, hâsılâtı nakit olarak temin etmek amacı ile iltizâma verilirken, sonraları bütün dirlik sâhipleri tasarrufları altındaki gelir kaynaklarını iltizâma vermeye başlamışlardı.

    İltizâm usûlünde; mâden ocağı, tuzla, darphâne, gümrük, ispençe, dalyan vb. mukâtaaların yıllık gelirinin asgarî değeri, mâliye tarafından tesbit edilip, hazîne defterlerine kaydedilirdi. Sonra bu mukâtaaların muayyen bir yıl için temin edebileceği âzamî kıymeti de düşünülerek, arttırma usûlü ile peşin veya kısmen peşin, kısmen taksitle belli bir meblağ karşılığında satılacağı (iltizâma verileceği) umûmî efkâra îlân edilirdi. Bu gelirleri satın almak isteyen kişiler (mültezimler) artırma konusu olan mukâtaayı; getireceği gelir, sebeb olacağı masraf ve bırakacağı kâr hakkındaki yaptığı araştırmaların sonucuna göre, kıymetlendirdikten sonra, devlete yıllık olarak ödemeyi kabul edebilecekleri miktârı ihtivâ eden tekliflerini yaparlardı. Hazîne ise; öncelikle âdil, iyi tanınmış ve iyi bir terbiye ile yetişmiş olanları seçer, bunlar arasından da en yüksek teklifi yapan mültezime, genellikle üç senelik bir devre için o mukâtaayı vergilendirme hakkını devrederdi. Verilen bu süre içerisinde mültezim, devletin sağladığı mâlî, idârî ve adlî kolaylıklardan faydalanarak, kânunların çizdiği sınırlar içinde tam bir müteşebbis gibi hareket eder, arttırmada belirlenen miktârı hazîneye ödedikten sonra kalan kısmını kendi şahsî ve meşrû kârı olarak kazanırdı.

    Emânet usûlü mukâtaalar: Devletin iktisâdî hayâtının istikrârsız olduğu yıllarda zarar ihtimâli bulunduğundan, mukâtaalar için mültezim bulma zorlaştı. Bu durumda Devlet, mukâtaaları kapatmaktansa emânet yoluyla işletmeyi tercih etti. Çoğu defâ böyle durumlarda işletme başına gelen kimseler, emin kalmak şartıyla belli bir meblağın ödenmesini üzerine alırlardı. Böylelikle iltizâm yoluyla emânet (emânet ber-vech-i iltizâm) adını alan karma bir düzen meydana getirilip, işletme başında bulunan kişi de kendinde memûriyetle özel teşebbüsü birleştirmiş olurdu. Emîn sıfatıyla maaşlı bir memûr, belli bir meblağı ödemeyi üzerine aldığından, işletmenin kâr veya zarârından sorumlu bir kişi olarak görünürdü.

    Mâlikâne usûlü mukâtaalar: Muhtelif gelir kaynaklarının bir kimseye vâridâtından hayâtı boyunca istifâde etmek, lâkin satamamak şartıyla verilmesine denilmektedir. On yedinci yüzyılın başlarından îtibâren; mültezimlerin, vergi kaynaklarının korunması ile ilgilenmemeleri sonucunda, mukâtaalar iktisadî bünyeyi tahrib edici bir şekil almıştı. Bu sebeple gelecek yılların mâlî kaynaklarını yıpranmaktan korumak ve reâyânın güvenliğini sağlamak için bâzı mukâtaalar kayd-ı hayat şartıyla iltizâma verilmeye başlandı. Bu sistemde mukâtaa gelirleri bir miktar peşin (muaccele) ve her yıl ödenecek taksitler (müeccele) karşılığında özel kesime satılmaktaydı. Nitekim bu sistemin uygulanması ile reâyânın ve toprağın korunması, zirâî verimin artması sağlandığı gibi, savaş harcamaları için ek bir finansman imkânı da ortaya çıktı.

    1695’ten başlayarak yüz-yüz elli yıllık Osmanlı mâlî ve iktisâdî târihinin gelir getiren önemli bir kaynağı olarak hayâtiyetini sürdüren mâlikâne sistemi, ilk olarak, ömür boyu zirâî iltizâmların öteden beri geçerli olduğu Mısır’a yakın Sûriye, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde uygulamaya kondu, zamanla yaygınlaştı ve eyâletlere mâlikâne verilmesine kadar genişledi. Nitekim 1746 yılında sırasıyla Adana, Trablusşam eyâletleri, Aydın muhâssıllığı (vergi tahsildârlığı), Rakka eyâleti, Kıbrıs ve Mora muhassıllıkları mâlikâne olarak özel şahıslara verilmişti.

    Mâlikâne sistemi mâdenlerden esnaf kethüdâlığına, tuzlalardan damga resmine kadar; cizye ve avârız hâriç, devletin vergi aldığı bütün faâliyetlere yayılmıştı. Fakat kısa süreli iltizâm dönemlerinde, taahhüd ettiği iltizâm bedelini kârıyla çıkarmaktan başka şey düşünmeyen mültezimin, işletmesiyle ilgilenmesini, üretimi arttırmak ve çeşitli yatırımlar yapmasını sağlamak için uygulamaya konulan mukâtaa sistemi de istenilen şekilde uygulanamadı. Ömür boyu tasarruf etmek için mukâtaayı alan mâlikâneciler, işletmeleri başına gitmeyerek mâlikânelerini ikinci şahıslara iltizâma verme yoluna gittiler. Böylece mâlikâne sisteminde de bir iltizâm kademelenmesi ortaya çıktı ve mukâtaa sistemiyle düzeltilmesi düşünülen aksaklıklar giderilemedi.

    Mukâtaadan hâsıl olan gelirler günü gününe tutulur, mukâtaa kâtipleri bunları mukâtaa defterine işlerler, sonra da rüznâmçe kalemine teslim ederlerdi. Mukâtaa defterleri kubbe altında bitişik binâda saklanırdı. Bunların muhâfazasından sır kâtibi sorumlu idi. İltizâma verilen mukâtaa beratları üzerine ise, kubbe vezirleri tuğra çekerlerdi.

    Mukâtaa gelirleri 1826 yılında yeniçeri ocağının kaldırılması üzerine, yerine kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ocağının giderlerine ayrıldı. Tanzimattan sonra 1858 yılında çıkarılan arâzî kânûnu ile mîrî arâzinin halka tapu karşılığı satılmasıyla, tımar ve zeâmet sâhipleri, mültezim ve muhâssıllar yerine resmî devlet memurları ikâme edilerek mukâtaa sistemi kaldırıldı.


    İlgili bulmaca soruları:


      Diğer Cevaplara Gözat
      Cevap Yaz Arama Yap

      Kolay Bulmaca Cevabı Bulma Robotu

      Cevap Yaz

      Bilgilendirme: Bulmaca sözlüğümüzde Haberturk, Hürriyet, Sözcü ve Posta gazetesinin günlük kare ve çengel bulmacalarının cevapları ve Bulmacahane, CodyCross, Words Of Wonders Guru, WOW Guru gibi bulmaca oyunlarının cevapları yayınlanmaktadır. Ayrıca diğer gazete bulmaca cevapları, bulmaca kitabı, çapraz, karışık bulmaca cevaplarınıda sözlüğümüzde bulabilirsiniz. Bulmaca sözlüğümüzden arama yaparak bulmaca sorunuzdaki cevabı kolayca bulabilirsiniz. Eğer cevap henüz sitemize eklenmemiş ise soru sor butonuna tıklayarak hemen cevap verilmesini sağlayabilirsiniz.

      Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.

      Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.

      Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.

      Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..



      Başarılı

      İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.