Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Göktürkler'in Ortaya Çıkışını Anlatan Destan bulmaca

Bulmacada Göktürkler'in Ortaya Çıkışını Anlatan Destan sorusunun 9 harfli cevabı nedir?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2021-08-24 11:36:01

    Cevap :
    Bulmacada 'Göktürkler'in Ortaya Çıkışını Anlatan Destan' nedir sorusunun cevabı:
    Kare ve çengel bulmacada sorulan 'Göktürkler'in Ortaya Çıkışını Anlatan Destan' sorusunun yanıtı 9 harflidir ve cevaba ise Ergenekon yazabilirsiniz.


    Sözlükte Ergenekon Nedir:
    Ergenekon Destanı (Özet); Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır. Genel olarak, düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası'nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek düşmanlarıyla çarpışmalarını anlatır.

    Ergenekon Destanı (Detay)

    Ergenekon Efsanesi veya Ergenekon Destanı Moğolların veya bazı kaynaklara göre Göktürklerin yeniden doğuşuna ilişkin hikâye. 14. yüzyılda Reşidüddin Hamedani'nin kaleme aldığı Cami’üt-Tevarih adlı eserinin "Mujallad-i Awwal" (Birinci Kitabı: Moğol tarihi)'in "Bāb-i Awwal" (Birinci Kapısı: Türk ve Moğol kabilelerinin tarihi)'inde Moğolların yaratılış destanı olarak anlatılan efsane,[1][2][3] 17. yüzyılda Şiban'ın torunlarından ve Hiva Hanlığının hanı olan Ebu'l Gazi Bahadır'ın kaleme aldığı Şecere-i Türkî adlı eserde de Moğolların yaratılış destanı olarak anlatılır, bazı kaynaklara göre ise bir Türk destanıdır.[2][3] Bahsi geçen iki tarihî kaynakta Nekuz (Nüküz) ve Qiyan (Kıyan) adlı kardeşler ile onların eşleri Tatarlar tarafından yenilince önce Ergene Kon (Farsça:ارگنه قون; Ergene Qon) adı verilen dar ve sarp bir yere gitmiş, 400 yılda sülalesi çoğalıp oraya sığımaz olunca Ergenekon'dan çıkmıştır. Ergenekon'dan çıktıkları zaman yol göstericilerinin Börteçine olduğu düşünülmektedir.[3] Ancak Göktürklerin yaratılış destanıyla olan benzerlikleri gerekçe göstererek Türklere ait bir destan olduğunu iddia eden araştırmacılar da mevcuttur.[3][4] Ayrıca Talât Sait Halman ise, bozkurt efsanesinin genişletilmiş bir versiyonudur; mitolojik bir varlık olan bozkurtun koruması sayesinde soylarının tükenmesi tehlikesinden kurtulan ve yine bozkurtun sayesinde geçit vermez dağlarla çevrili Ergenekon vadisindan kaçan bir Türk topluluğunun öyküsünü anlattığını iddia etmektedir.[5] Diğer görüşlere göre ise Türkler ve Moğollar arasında benzer şekilde anlatılan efsaneler sözkonusudur. [6] Efsane kimi zaman Nevruz ile de ilişkilendirilmiştir. [7]

    Ergenekon

    Türklerin Orta Asya'daki efsanevi anayurdu. Rus tarihçi Gumilev’in tarifine göre dik yamaç anlamını taşır.[8], [9] Ergenekon'un gerçekte nerede olduğu hakkında çeşitli savlar öne sürülmekle birlikte, bu konuda kesin bir bulgu yoktur. Eski eserlerde yer alan tasvirlere göre Ergenekon'un Altay dağlarındaki, Beluça dağında olduğundan bahsedilmektedir.[10]

    Destanın kökeni

    Önce sözlü olan efsane daha sonra çeşitli kaynaklarda bahsedilerek yazılı hale getirilmiştir. Tamamı hakkında fikir birliği olmadığı ve yazılı metinlerde kısa özet şeklinde olduğu için "Ergenekon Efsanesi" şeklinde de isimlendirilmektedir. Ergenekon Destanı olarak bilinen öykü, iki ana kısımdan oluşmaktadır: Bir bozkurdun yardımı ve korumasıyla soyun devamlılığının sağlanması; geçit vermez dağlarla çevrili bir vadiye yerleşilmesi ve daha sonra buradan çıkılması. İlk öykü üç ayrı Çin vakayinamesinde Türklerin türeyiş öyküsü olarak anlatılmıştır.[11] İkinci öykünün özeti yine Çin kaynaklarında yer almıştır. Reşidüddin Hamedani'nin Cami’üt-Tevarih'i ve ikincisi ise Ebul Gazi Bahadır Han'ın Şecere-i Türkî isimli eserleri gibi XIII-XVII. yüzyıl arasında yazılmış çeşitli eserlerde, efsanede yer alan vadiye "Ergenekon" adı verilmiştir; ancak bu kaynaklarda efsanenin kahramanı Türkler değil, Moğollardır. Orta Asya tarihi profesörü Devin DeWeese, bir mağara ya da vadideki tutsaklıktan kurtuluş motifinin Orta Asya halklarınca değişik biçimlerde anlatıldığına dikkat çeker ve Türkler ile Moğollar arasında benzer öykülerin anlatılmasının olağan olduğunu belirtir.[12] Daha sonraki bir tarihte bozkurdun himayesinde türeyiş teması ile vadiye yerleşme ve vadiden kaçma motifleri birleştirilmiş, "Ergenekon Destanı" başlığı altında bir Türk destanı olarak anılmaya başlanmıştır. Fuat Köprülü'ye göre, Cengiz Han'ın soyunda var olan Türk kökenli aile nedeniyle efsanede bahsedilen Moğollar aslında Oğuzlar'dır. Reşidüddin Hamedani ve Ebul Gazi Bahadır Han'ın hikâyelerindeki benzerliğin nedeni de budur.

    Tarihî kaynaklar

    MS VI. yüzyılın ikinci yarısı ve VII. yüzyıl başı arasındaki dönemde yazılmış Çin vakayinamelerinde, bir savaş sonucunda kavminin hayatta kalan tek üyesi olan çocuğun bir kurt tarafından büyütülerek ölümden kurtulması ve soyunu devam ettirmesi anlatılır. Çin kaynaklarına göre Göktürkler bu soydan gelmektedir.[11] Bu öykü daha sonra Ergenekon destanı çerçevesinde anlatılmıştır. Yine VI. yüzyıla ait Çin kaynaklarında Türklerin tutsak kaldıkları bir mağaradan ya da dağlarla çevrili bir vadiden kurtuluşları öyküsü aktarılmaktadır. Ancak bu anlatılarda "Ergenekon" ismi yer almamaktadır.[12] "Ergenekon'dan Çıkış" öyküsü, XIII. yüzyıl sonunda İlhanlı saray görevlilerinden Reşidüddin Hamedani'nin Cami’üt-Tevarih'inde (cilt I, bölüm I) anlatılmıştır. [12] Ancak bu metinde anlatılan öykünün kahramanı Göktürkler değil, Moğollardır. Bu metinde Ergenekon vadisinden çıkış öyküsü ağırlık taşır, "kurttan doğan çocuk" motifi yer almaz.[13] Sonraki dönemlerde, XV. ve XVI. yüzyıllarda Çağatay Türkçesi ve Farsça yazılmış eserlerde Ergenekon destanı bir Moğol efsanesi olarak yer almaktadır. XV.-XVI. yüzyıllarda Farsça yazılmış bir eser olan Şeceretü'l-Etrak (Türklerin Şeceresi), XVI. yüzyıl başında Türkçe yazılmış Tevarih-i Güzide-i Nusretname, XVI. yüzyıl ortasında Türkçe yazılmış olan Zübdetü'l-Athar ve XVI. yüzyıl sonuna ait Farsça bir kitap olan Abdullahname gibi metinlerde Ergenekon efsanesi aktarılır.[12] Türk Dili ve Edebiyatı profesörü İsa Özkan'ın aktardığına göre, XVII. yüzyılda Ebul Gazi Bahadır Han'ın Şecere-i Türkî adlı eserinde aynı öykü anlatılmıştır.[11] Camiü't-Tevarih'ten yararlanılarak yazılan bu eserde de Moğolların konu edildiği görülmektedir. Meydan Larousse adlı ansiklopediye göre, XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Rus şarkiyatçı Nikita Biçurin (İakinf / Hyacinth), sarp dağlarla çevrili vadiden çıkış öyküsünün bir benzerini "Ergenekon" adını vermeksizin Türklerin atalarının türeyiş öyküsü olarak anlatır ve bu anlatısını Çin kaynaklarına dayandırır.[13]

    Destanın özeti

    Moğol ilinde, Oğuz Han soyundan İl Han’la, Tatar Sevinç Han’[14]ın savaşında Moğolların hepsi öldürülür. Yalnızca İl Han'ın oğlu Kiyan ve amcasının oğlu[14] Nukuz, eşleriyle birlikte kaçarak bir dağa sığınır.[15] Bu bölgede 400 yıl boyunca kalıp çoğalırlar. Oğuz Han soyundan olan İlhan, Moğol iline hükümdar oldu. Bu sırada Tatarların başında Sevinç Han vardı. Aralarında savaş çıktı. İlhan daima galip geliyordu. Sevinç Han, Kırgız Hanına birçok adamlar ve hediyeler göndererek onu kendi tarafına çekti. Oralardaki kabilelerin en kalabalığı Moğollar olduğundan, bütün savaşlarda galip geliyorlardı. İdareleri altındaki insanlara kötü davrandıklarından, kabileler tarafından sevilmezler, hep kötülenirlerdi. Bundan dolayı bütün kabileler Moğollardan öç almak üzere anlaştı. Hepsi birleşerek Moğollar üzerine yürüdüler. Moğollar çadır ve sürülerini bir yere toplayıp etrafına hendek kazdılar. Beklemeye başladılar. Sevinç Han geldi ve savaş başladı. On gün savaşıldı. Hepsinde Moğollar kazandı. Bunun üzerine Sevinç Han, bütün beyleri toplayarak gizli bir toplantı yaptı. Ertesi gün tan yeri ağarırken çadırlarını kaldırıp, işe yaramayan mallarını bırakarak çekildiler. Moğollar bunların yenildiklerini ve kaçtıklarını sanarak kovalamaya başladılar. Tatarlar geri dönüp savaşmaya başladılar. Bu sefer Moğollar yenildi. Kaçanları da ordugâha gelinceye kadar kılıçtan geçirdiler. Çocuklarını esir ettiler. Sevinç Han, Moğolları yendikten sonra ülkesine döndü. İlhan’ın oğulları ve bütün Türkler, bu savaşta ölmüşlerdi. Yalnız en küçüğü olan Kıyan kalmıştı. Kıyan, o yıl evlenmişti. İlhan’ın kardeşinin oğlu Nüküz de o yıl evlenmişti. Bunların ikisi de aynı bölükten iki kişiye esir olmuştu. Savaştan on gün sonra bir gece atlarına binip hanımlarıyla birlikte kaçtılar. Savaştan önce ordu kurdukları yere geldiler. Düşmandan kaçıp gelen deve, at, öküz ve koyunlar orada toplanmıştı. Onları da alarak daha emin bir yer aradılar. Sarp dağları aşarak, geniş ve bolluk bir vadiye varıp yerleştiler. Oraya Ergenekon ismini verdiler. Burada dört yüz sene yaşayıp çoğaldılar. Oraya sığmaz oldular. Toplandılar ve buradan çıkmanın yolunu aradılar. Bir demirci, dağın bir yerinde demir madeni olduğunu ve onu eritirlerse yol bulup çıkacaklarını söyledi. Orayı eriterek, bir deve geçecek kadar yol açıp geçtiler. Bu geçiş esnasında bir bozkurt gelerek kendilerine yol gösterebileceğini söyledi. Kurdun peşinden giderek Ergenekon’dan yol bulup çıktılar. Ergenekon’dan çıktıklarında, Türklerin başında Börte Çene bulunuyordu. Börte, bütün boylara elçiler göndererek Ergenekon’dan çıktıklarını bildirdi. Tatarlar bunların üzerine yürüdü ve çok çetin savaş oldu. Tatarları kılıçtan geçirdiler. Mallarını zaptettiler. Küçüklerini esir ettiler ve eski yurtlarına yerleştiler. O boyların en kuvvetlisi oldular. Bu destanı, her ne kadar Moğollar kendilerine mal etmeye çalışırlarsa da, bu Türklerin destanıdır. Câmi’ut-Tevârih’i yazdıran Geyan Han, Cengiz’in soyundandır. Şecere-i Türkî’nin yazarı Ebü’l-Gâzi Bahadır Han da Cengiz soyundan bir hükümdardı. Çin kaynaklarında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Doğru olan, Hunlar'ın bir kolu olan Göktürklere ait bir destan olmasıdır. Farklı kaynaktan ergenekon destanı özeti: Türk illerinde Türk oku ötmeyen, Türk kolu yetmeyen, Türk'e boyun eğmeyen bir yer yoktu. Bu durum yabancı kavimleri kıskandırıyordu. Yabancı kavimler birleştiler, Türkler'in üzerine yürüdüler. Bunun üzerine Türkler çadırlarını, sürülerini bir araya topladılar; çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince vuruşma da başladı. On gün savaştılar. Sonuçta Türkler üstün geldi. Bu yenilgileri üzerine düşman kavimlerin hanları, beğleri av yerinde toplanıp konuştular. Dediler ki: "Türklere hile yapmazsak halimiz yaman olur" Tan ağaranda, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar. Türkler, "Bunların gücü tükendi, kaçıyorlar" deyip artlarına düştüler. Düşman, Türkler'i görünce birden döndü. Vuruşma başladı. Türkler yenildi. Düşman, Türkleri öldüre öldüre çadırlarına geldi. Çadırlarını, mallarını öyle bir yağmaladılar ki tek kara kıl çadır bile kalmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler, küçükleri tutsak ettiler. O çağda Türkler'in başında İl Kagan vardı. İl Kagan'ın da birçok oğlu vardı. Ancak, bu savaşta biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı (Kayan) adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Kagan'ın bir de Tokuz Oguz (Dokuz Oğuz) adlı bir yeğeni vardı; o da sağ kalmıştı. Kayı ile Tokuz Oguz tutsak olmuşlardı. On gün sonra ikisi de karılarını aldılar, atlarına atlayarak kaçtılar. Türk yurduna döndüler. Burada düşmandan kaçıp gelen develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. Oturup düşündüler: "Dörtbir yan düşman dolu. Dağların içinde kişi yolu düşmez bir yer izleyip yurt tutalım, oturalım." Sürülerini alıp dağa doğru göç ettiler. Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da öylesine sarp bir yoldu ki deve olsun, at olsun güçlükle yürürdü; ayağını yanlış yere bassa, yuvarlanıp paramparça olurdu. Türkler'in vardıkları ülkede akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, yemişler, avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Kışın hayvanlarının etini yediler, yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye Ergenekon dediler. Zaman geçti, çağlar aktı; Kayı ile Tokuz Oguz'un birçok çocukları oldu. Kayı'nın çok çocuğu oldu, Tokuz Oguz'un daha az oldu. Kayı'dan olma çocuklara Kayat dediler. Tokuz'dan olma çocukların bir bölümüne Tokuzlar dediler, bir bölümüne de Türülken. Yıllar yılı bu iki yiğidin çocukları Ergenekon'da kaldılar; çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar. Aradan dört yüz yıl geçti. Dört yüz yıl sonra kendileri ve süreleri o denli çoğaldı ki Ergenekon'a sığamaz oldular. Çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki: "Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler, güzel yurtla varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş. Dağların arasını araştırıp yol bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım. Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım. Türkler, kurultayın bu kararı üzerine, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar; bulamadılar. O zaman bir demirci dedi ki: "Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat demire benzer. Demirini eritsek, belki dağ bize geçit verir." Gidip demir madenini gördüler. Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın altını, üstünü, yanını, yönünü odun-kömürle doldurdular. Yetmiş deriden yetmiş büyük körük yapıp, yetmiş yere koydular. Odun kömürü ateşleyip körüklediler. Tanrı'nın yardımıyla demir dağ kızdı, eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak denli yol oldu. Sonra gök yeleli bir Bozkurt çıktı ortaya; nereden geldiği bilinmeyen. Bozkurt geldi, Türk'ün önünde dikildi, durdu. Herkes anladı ki yolu o gösterecek. Bozkurt yürüdü; ardından da Türk milleti. Ve Türkler, Bozkurt'un önderliğinde, o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde Ergenekon'dan çıktılar. Türkler o günü, o saati iyi bellediler. Bu kutsal gün, Türklerin bayramı oldu. Her yıl o gün büyük törenler yapılır. Bir parça demir ateşte kızdırılır. Bu demiri önce Türk kaganı kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Sonra öteki Türk beğleri de aynı işi yaparak bayramı kutlarlar. Ergenekon'dan çıktıklarında Türklerin kaganı, Kayı Han soyundan gelen Börteçine (Bozkurt) idi. Börteçine bütün illere elçiler göderdi; Türkler'in Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi. Ta ki, eskisi gibi, bütün iller Türkler'in buyruğu altına girdi. Bunu kimi iyi karşıladı, Börteçine'yi kagan bildi; kimi iyi karşılamadı, karşı çıktı. Karşı çıkanlarla savaşıldı ve Türkler hepsini yendiler. Türk devletini dört bir yana egemen kıldılar.

    Türk edebiyatında Ergenekon Efsanesi

    Şecere-i Türk Ahmet Vefik Paşa tarafından Çağataycadan Osmanlı Türkçesine çevrilmiş, bu çeviri Ekim 1863'ten itibaren Tasvir-i Efkâr gazetesinde tefrika edilmiştir. Ergenekon efsanesine ilişkin bölüm gazetenin 8 Kasım 1863 tarihli 143. sayısında yayınlanmıştır.[14] I. Balkan Savaşı döneminde Ergenekon efsanesi milliyetçi yazarlar tarafından ilgi görmüştür. Ziya Gökalp'in Ergenekon temasını işleyen şiiri Türk Duygusu dergisinin 8 Mayıs 1913 tarihli sayısında "Türk An'anesi: Ergenekon" başlığıyla yayınlanmıştır; aynı şiir Ziya Gökalp'in 1914 tarihli Kızılelma kitabında "Ergenekon" başlığıyla yer almıştır.[16] Ömer Seyfettin de Halka Doğru dergisinin 9 Nisan 1914 tarihli sayısında Ergenekon temalı bir şiir yayınlamıştır.[11] Ömer Seyfettin'in bu şiiri büyük ölçüde Ziya Gökalp'in Ergenekon'undan izler taşır.[17] Rıza Nur, 1928 tarihinde İskenderiye'de yayımlanan Oğuznâme adlı epik eserinde Ergenekon temasını işlemiştir.[18] Ergenekon destanının bir Türk efsanesi olarak Kurtuluş Savaşı sırasında Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından yazıldığını ve Osmanlı'da, Selçuklu'da en küçük izine rastlanmayan bir hikâye olduğu iddia edilmektedir.[19] Ancak Orhan Çekiç, bu ifadelere; Yakup Kadri'nin yazdığı eserlerin Ergenekon'u değil Kurtuluş Savaşı'nı anlattığını ve Hive Hanı Ebul Gazi Bahadır Han'ın 17. yüzyılda yazdığı "Şecere Türkî" eserinde Ergenekon Destanı'ndan bahsettiğini söyleyerek yalanlamıştır.

    Kaynakça

    Ergenekon Destanı1.^ Jiexian Chen, Guoli Taiwan daxue, Proceedings of the Fifth East Asian Altaistic Conference, December 26, 1979-January 2, 1980, Taipei, China, National Taiwan University, 1980. According to Reshideddin's record orijinal Mongols, historically, were divided in two parts. They are: 1. Those branches descended from the Original Mongol Tribes, which had been in ارکننه قون Ergenekon... Those tribes are: The origin of Mongols were descendants from these two persons, Nekuz and Qiyan and their wifes who escaped to Ergenekon. (İngilizce) 2.^ a b Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi Vol. I, Milli Eğitim basımevi, İstanbul, 1971., Türk Mitolojisi I: 'Kaynakları ve Açıklamaları İle Destanlar, Tütk Tarih Kurumu, Ankara, 1989, pp. 14-15. (Türkçe) 3.^ a b c d Dursun Yıldırım, "Ergenekon Destanı", Türkler, Vol. 3, Yeni Türkiye, Ankara, 2002, ISBN 975-6782-36-6, pp. 527-543. (Türkçe) 4.^ Orhan Çekiç, "Ergenekon Efsanesi Göktürkler'e ait..." 5.^ Talât Sait Halman, Rapture and revolution: Essays on Turkish literature, Syracuse University Press, 2007, s. 12. 6.^ , The Transformation of an Origin Myth from Shamanism to Islam 7.^ , Milli Folklor: Üç Aylık Uluslararası Folklor Dergisi, Geleneksel Yayıncılık, 2005, sayı:65 8.^ Эргене кун (букв: “крутой скат”) 9.^ Эргене-кун (букв: “крутой хребет”) 10.^ Алтай // Эргене Кун - Алтайское укрытие (джипинг, этнография) 11.^ a b c d İsa Özkan, "Ergenekon Destanı Hakkında", Türk Yurdu, Cilt: 29, Sayı: 265, Eylül 2009, s. 43-47. 12.^ a b c d Devin A. DeWeese, Islamization and Native Religion in the Golden Horde: Baba Tükles and the Conversion to Islam in Historical and Epic Tradition, University Pank: Pennsylvania University Press, 1994, s. 273. 13.^ a b "Ergenekon Destanı", Meydan Larousse: Dördüncü Cilt, İstanbul: Meydan Yayınevi, 1971, s. 313. 14.^ a b c Tasvir-i Efkâr, 8 Kasım 1863 (H. 26 Cemaziyelevvel 1280, R. 27 Teşrinievvel 1279) 15.^ Denis Sinor, The Uralic and Altaic Series, Cilt 1-150 , Curzon Press, 1997, s. 247. 16.^ Ziya Gökalp, Ziya Gökalp Külliyatı I: Şiirler ve Halk Masalları, haz. Fevziye Abdullah Tansel, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1989, s. xlii, 78-83. 17.^ Ali Duymaz, Ömer Seyfettin'in Kaleme Aldığı Destanlar Üzerine Bir Değerlendirme", Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisicilt:12, sayı: 21, Haziran 2009, s. 415 18.^ Metin Özarslan, "Oğuz Kağan Destanı'nda Tarihî, Dinî, Beşerî ve Tabiatüstü Unsurlar", Prof. Dr. Dursun Yıldırım Armağanı içinde, Ankara, 1998, s. 426. 19.^ Mümtaz'er Türköne, "Ergenekon Efsanesi kime ait?", Zaman, 22 Şubat 2009.
    İlgili bulmaca soruları:
    1. göktürkler'in ortaya çıkışını anlatan destan
    2. göktürklerin ortaya çıkışı anlatan destanı


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Kolay Bulmaca Cevabı Bulma Robotu

    Cevap Yaz

    Bilgilendirme: Bulmaca sözlüğümüzde Haberturk, Hürriyet, Sözcü ve Posta gazetesinin günlük kare ve çengel bulmacalarının cevapları ve Bulmacahane, CodyCross, Words Of Wonders Guru, WOW Guru gibi bulmaca oyunlarının cevapları yayınlanmaktadır. Ayrıca diğer gazete bulmaca cevapları, bulmaca kitabı, çapraz, karışık bulmaca cevaplarınıda sözlüğümüzde bulabilirsiniz. Bulmaca sözlüğümüzden arama yaparak bulmaca sorunuzdaki cevabı kolayca bulabilirsiniz. Eğer cevap henüz sitemize eklenmemiş ise soru sor butonuna tıklayarak hemen cevap verilmesini sağlayabilirsiniz.

    Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.

    Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.

    Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.

    Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..



    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.