İşte Cevaplar
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap : Güneş, uzayda, Dünya’dan yaklaşık 150 milyon kilometre uzaktadır. Güneş bir yıldızdır. Evrende daha milyonlarca yıldız vardır ki Güneş de onlarla hemen hemen aynı büyüklükte, aynı parlaklıktadır. Okadar büyük gözükmesinin nedeni bize çok yakın olmasıdır. 150 milyon kilometre pek yakın gözükmeyebilir ama, uzaydaki çoğu zaman ışık yıllarıyla ölçülen, 10 milyon milyon kilometre kadar uzaklıklara göre gerçekten bu mesafe kısa sayılır.
Güneş’in çapı 1.400.000 km.dir; Dünya’nın çapının 100 katından daha da büyük. Güneş gazdan oluşmuştur ama, bunda yine de Güneş sisteminin geri kalan üyelerinin toplamının 750 katı
madde vardır. Güneşin kütlesi 2×10 ton kadardır!
Güneşe baktığımız zaman gördüğümüz parlak yuvarlağın adı “fotosfer” (ışıkküre) dir. Çoğu zaman ışıkkürede koyu renk benekler vardır. Bunlara “güneş lekeleri” denir. Lekelerin, çevrelerini saran ışıkküreden biraz daha az sıcak, dönen gazlar oldukları sanılmaktadır. Güneş lekelerinin faaliyeti hemen hemen 11 yılda-bir en şiddetli noktasına ulaşır. Böyle zamanlarda Güneş’in yüzünde binlerce kilometre genişliğinde lekeler belirir; bunlar aylarca da kaybolmaz. Ba-zan Güneş Lekelerinin etkisini biz de hissederiz. Nasıl oluyorsa bu güneş lekeleri Dünya’ya kadar erişen manyetik güçler oluştururlar. Bunlar uzak yerler arasında yapılan radyo haberleşmelerini bozar. Pusulalar, manyetik, elektrikli araçlar da etkilenebilirler.
Işıkküreyi gazlardan oluşmuş bir tür “atmosfer” sarmıştır. Bu tam güneş tutulması sırasında, Ay’ın göz kamaştırıcı ışıkküreyi gölgelediği zaman görülür. Böyle bir tutulma sırasında Güneş’in atmosferinin alt kısmı kırmızı bir saçak gibi gözükür. Buna “renkküre” (kromosfer) adı verilir. Renkküreden yukarıya doğru büyük, alevli “fıskiyeler”, ya da ateş parçaları denilen “promi-nens”ler fırlar. Dış atmosfere “kronea” (taç) denir. Bu, milyonlarca kilometre genişliğinde büyük bir ayla gibi gözükür.
Güneş, her gün, soğumadan, sönükleşmeden nasıl ısı, ışık yağdırmaya devam edebilmektedir? Bunun yanıtı şudur: Güneş, kömür, ya da petrol gibi olağan bir yakıt değil, nükleer yakıt yakar. Güneş dev bir atom reaktörü gibi çalışır. Bir tür atomu başka bir tür haline sokar; bu işlem sırasında da, inanılmayacak kadar ısı, ışık üretir. Güneşin merkez özü okadar sıcaktır ki hidrojen atomları birleşirler, ya da eriyip birbirleriyle kaynaşırlar; böylece helyum atomları oluştururlar. Bu ereyip kaynama işlemi o tahrip gücü son derecede yüksek olan hidrojen bombasındaki gibidir. Bu bomba atıldığı zaman nekadar inanılmayacak bir enerjinin ortaya çıktığı da bilinmektedir. Evrendeki öbür yıldızların çoğu da aynı şekilde enerji üretirler. Evrendeki en basit element olan hidrojen bu yüzden en yaygın madde sayılır.
Güneş’in de, Dünya gibi, çok belirli iki hareketi vardır: Kendi ekseni üzerinde döner; bir de ait olduğu büyük yıldız sistemi Galaksi’nin (Samanyolu’nun) çok uzaklardaki merkezi çevresinde kendi yörüngesi üzerinde dolaşır.
Güneş’in çapı 1.400.000 km.dir; Dünya’nın çapının 100 katından daha da büyük. Güneş gazdan oluşmuştur ama, bunda yine de Güneş sisteminin geri kalan üyelerinin toplamının 750 katı
madde vardır. Güneşin kütlesi 2×10 ton kadardır!
Güneşe baktığımız zaman gördüğümüz parlak yuvarlağın adı “fotosfer” (ışıkküre) dir. Çoğu zaman ışıkkürede koyu renk benekler vardır. Bunlara “güneş lekeleri” denir. Lekelerin, çevrelerini saran ışıkküreden biraz daha az sıcak, dönen gazlar oldukları sanılmaktadır. Güneş lekelerinin faaliyeti hemen hemen 11 yılda-bir en şiddetli noktasına ulaşır. Böyle zamanlarda Güneş’in yüzünde binlerce kilometre genişliğinde lekeler belirir; bunlar aylarca da kaybolmaz. Ba-zan Güneş Lekelerinin etkisini biz de hissederiz. Nasıl oluyorsa bu güneş lekeleri Dünya’ya kadar erişen manyetik güçler oluştururlar. Bunlar uzak yerler arasında yapılan radyo haberleşmelerini bozar. Pusulalar, manyetik, elektrikli araçlar da etkilenebilirler.
Işıkküreyi gazlardan oluşmuş bir tür “atmosfer” sarmıştır. Bu tam güneş tutulması sırasında, Ay’ın göz kamaştırıcı ışıkküreyi gölgelediği zaman görülür. Böyle bir tutulma sırasında Güneş’in atmosferinin alt kısmı kırmızı bir saçak gibi gözükür. Buna “renkküre” (kromosfer) adı verilir. Renkküreden yukarıya doğru büyük, alevli “fıskiyeler”, ya da ateş parçaları denilen “promi-nens”ler fırlar. Dış atmosfere “kronea” (taç) denir. Bu, milyonlarca kilometre genişliğinde büyük bir ayla gibi gözükür.
Güneş, her gün, soğumadan, sönükleşmeden nasıl ısı, ışık yağdırmaya devam edebilmektedir? Bunun yanıtı şudur: Güneş, kömür, ya da petrol gibi olağan bir yakıt değil, nükleer yakıt yakar. Güneş dev bir atom reaktörü gibi çalışır. Bir tür atomu başka bir tür haline sokar; bu işlem sırasında da, inanılmayacak kadar ısı, ışık üretir. Güneşin merkez özü okadar sıcaktır ki hidrojen atomları birleşirler, ya da eriyip birbirleriyle kaynaşırlar; böylece helyum atomları oluştururlar. Bu ereyip kaynama işlemi o tahrip gücü son derecede yüksek olan hidrojen bombasındaki gibidir. Bu bomba atıldığı zaman nekadar inanılmayacak bir enerjinin ortaya çıktığı da bilinmektedir. Evrendeki öbür yıldızların çoğu da aynı şekilde enerji üretirler. Evrendeki en basit element olan hidrojen bu yüzden en yaygın madde sayılır.
Güneş’in de, Dünya gibi, çok belirli iki hareketi vardır: Kendi ekseni üzerinde döner; bir de ait olduğu büyük yıldız sistemi Galaksi’nin (Samanyolu’nun) çok uzaklardaki merkezi çevresinde kendi yörüngesi üzerinde dolaşır.
Cevap Yaz Arama Yap
