Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Hacivat ile karagöz monologları

Hacivat ile karagöz monologları

Bu soruya 5 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Beste

    • 2020-12-14 17:56:32

    Cevap :

    Bayramlaşma Bayramı

    (Karagöz gelir, içeri girerler.)

    HACİVAT – Karagöz’üm hoş geldin!…

    KARAGÖZ – Hoş bulduk Hacı Cavcav, hoş bulduk!… Ver elini öpeyim!

    HACİVAT – Efendim, bu ne el öpmesi?…

    KARAGÖZ – Pataklarım ha, öğrenemedin mi? Bayramlaşma el öpmesi tabi…

    HACİVAT – Tamam, biliyorum da, bayramın daha ilk gününde bu kaçıncı bayramlaşma?

    KARAGÖZ – Köftehor, kaçıncı olursa olsun, bayramlaşma kötü mü?

    HACİVAT – Canım kötü olur mu? Bayram güzel, bayramlaşma çok güzel ama…

    KARAGÖZ – İyi ya, benim bayramın ilk günü fırsat buldukça senin elini öpmem de hepsinden güzel…

    HACİVAT – Artık yeter efendim! Bayram namazından sonra sabah câmide bayramlaştık.

    KARAGÖZ – Yalan söyleme! Bayram bahşişi almak herkesin içinde ayıp olur diye dışarıda bayramlaştım.

    HACİVAT – Her ne ise… Beraber yürüdük, evlerimize ayrılırken tekrar bayramlaştın! Yine ses çıkarmadım.

    KARAGÖZ – Hele ses çıkar da göreyim. “Hacivat benimle bayramlaşmıyor, elini öptürmüyor” diye bağırırım.

    HACİVAT – Zaten ben de, sana inanan çıkar da eşe dosta bayram günü rezil olurum diye çekiniyorum.

    KARAGÖZ – İyi yapıyorsun Hacı Cavcav!…

    HACİVAT – İyi yapıyorum ya, durmadan elini öpen sadece sen olsan ona da razıyım. Çocukların torunların daha câmide iken senin arkanda kuyruk olmaya başladı.

    KARAGÖZ – Ağzını bozma, bayram demem pataklarım. Köftehor ben kedi miyim de arkamda kuyruk uzasın?

    HACİVAT – Yani, sen elimi öperken bir bakıyorum ki onlar da arkanda sıraya girmişler.

    KARAGÖZ – Ne olacak ya?… Senin arkanda sıraya girecekler de, senden sonra ben çocuklarımın, torunlarımın mı elini öpeceğim?

    HACİVAT – Allah iyiliğini versin! Öyle değil… Yani onların da senden sonra el öpmelerine de bir şey dediğim yok amma.

    KARAGÖZ – Eeee, amması ne demek oluyor?

    HACİVAT – Bahşişini almadan önümden çekilmiyorsunuz.

    KARAGÖZ – Senin iyiliğin için öyle yapıyoruz.

    HACİVAT – O nasıl oluyor bakalım?

    KARAGÖZ – Köftehor, el öpüp de bayram bahşişimizi almasak görenler ne der?

    HACİVAT – Hiçbir şey demezler…

    KARAGÖZ – Ben öğretirim. “Hacivat, bayramda elini öpen Karagöz ile çocuklarına ve torunlarına bahşiş vermedi, çok ayıp etti” derler.

    HACİVAT – İşin aslını astarını bilmezlerse tabii ayıplarlar. Fakat ben de senin çocuklarını torunlarını peşine takıp, benden bahşiş almak için kaç defa elimi öptüğünü söylersem ya sana ne derler?

    KARAGÖZ – Bir şey demezler, beni ayıplamazlar.

    HACİVAT – Allah Allah, neden?…

    KARAGÖZ – Köftehor, sen Hacivat’sın, Ben Karagöz’üm!… Hem gülüp geçerler, hem de “Aferin, Karagöz ne akıllı, işini bilen adammış…” derler.

    HACİVAT – Hiç güleceğim yoktu. Hah hah hah!…

    KARAGÖZ – Hah hah ya, ben seni şimdi iyi güldürürüm. Unuttum zannetme de hele şu el öpme bayram bahşişimi ver bakalım Hacı Cavcav!

    HACİVAT – Pekâlâ, az olacak ya kusura bakma! (Verir.)

    KARAGÖZ – Zararı yok, üstünü sonra tamamlarsın! (Alır.)

    HACİVAT – Nasıl oldu da bu sefer yalnız geldin?

    KARAGÖZ – Kim dedi yalnız geldiğimi? Çoluk çocuk da yola çıkmışlardır. Sen paraları hazırla.

    HACİVAT – Aman Allah’ım, sen bana sabır ver!

    KARAGÖZ – Tamam Hacı Cavcav, anlaştık! Allah sana sabır versin, sen de bize her bayramda el öptükçe bahşiş ver. (Karagöz ve sonra Hacivat giderler.)
     


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Beste

    • 2020-12-14 17:57:22

    Cevap :

    İftar Bilmecesi


    (Hacivat, arkadaşının arkasından yetişir.)

    HACİVAT – Merhaba Karagöz’üm, uğurlar olsun!

    KARAGÖZ – İftar kokuları burnuna dolsun!

    HACİVAT – Hah hah hah!… Eksik olma, beni yine güldürdün! Aman!…

    KARAGÖZ – Ne oldu Hacı Cavcav, kel kafanı bit mi ısırdı?

    HACİVAT – Değil efendim! Sen göbeklenmişsin?…

    KARAGÖZ – Pataklarım ha, ağzını bozma!

    HACİVAT – Canım fena bir şeyi mi söyledim?

    KARAGÖZ – Köftehor, “Sen köpek yemişsin!” dedin ya!…

    HACİVAT – Efendim hiç öyle söyler miyim? Yani göbek yapmışsın diyorum.

    KARAGÖZ – Ne zaman börek yapmışsın?…

    HACİVAT – Allah iyiliğini versin, hemen saçmalamaya başladın! Kilo almışsın…

    KARAGÖZ – Bizde terazi yok ki, kilo alıp ne yapayım?

    HACİVAT – Nasıl anlatmalı?… Şişmanlamışsın!…

    KARAGÖZ – Öyle söylesene! Hay hay!…

    HACİVAT – Nasıl da farketmemişim? Çok kilo almışsın!

    KARAGÖZ – Köftehor, başka türlü geçinebilir miyim?

    HACİVAT – Canım, Ramazan’da kilo almanın geçinmekle ne alâkası var anlayamadım?

    KARAGÖZ – Anlayamayacak ne var? Her akşam birkaç iftira, her gece birkaç sahura gidiyoruz ya, tabii bir ayda yirmiiki kilo şişmanlıyorum.

    HACİVAT – Allah Allah?…

    KARAGÖZ – Sonra da parasızlıktan Ramazan sonrası on bir ay akşam yemekleri ile idare ettiğim için ayda iki kilo zayıflayıp, gelecek Ramazan’a kadar idare ediyorum.

    HACİVAT – Allah iyiliğini versin! Bırak şakayı ama Karagöz’üm, şişmanlık iyi değil! çeşitli hastalıklara sebep olur.

    KARAGÖZ – Hay hay!… Sen şimdi bırak şişmanlığı da Hacı Cavcav, aklıma bir bilmece geldi.

    HACİVAT – Hatırın kalmasın, sor bakalım?

    KARAGÖZ – Ama bilemezsen bize iftara geleceksiniz!

    HACİVAT – Anlayamadım? Öyle şey olur mu?

    KARAGÖZ – Pataklarım ha, bal gibi olur!

    HACİVAT – Bilmeceyi bilirsem, siz bize iftara geleceksiniz? Ters oldu ama sor bakalım?

    KARAGÖZ – Ters sensin! İyi dinle!… Bugün hangi gün?

    HACİVAT – Canım bırak bugünü de sen şu bilmeceyi sor bakalım?

    KARAGÖZ – Köftehor, sordum ya!…

    HACİVAT – Allah Allah, ne zaman sordun? “Bugün hangi gün?” dedin o kadar…

    KARAGÖZ – İyi ya, işte o bilmece idi.

    HACİVAT – Efendim öyle bilmece olur mu? çocuklar bile cevabını hemen verir. Bugün hangi gün olacak? Sen de biliyorsun ki Cumartesi…

    KARAGÖZ – Bilemedin Hacı Cavcav!…

    HACİVAT – Hah hah hah, haydi Pazar olsun!

    KARAGÖZ – Düşün de öyle cevap ver!

    HACİVAT – Düşünecek ne var? Cumartesi, Pazar olmazsa… Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe…

    KARAGÖZ – İyi düşün de sonra mızıkçılık yapma!

    HACİVAT – Kaldı bir gün… Bildim, Cuma!…

    KARAGÖZ – Bilemedin!…

    HACİVAT – Allah Allah?… Pekâlâ bilemedim, cevabını sen söyle bakalım!

    KARAGÖZ – Köftehor, bugün Ramazan günü…

    HACİVAT – Birâder böyle bilmece olur mu? sen uydurdun!

    KARAGÖZ – Baştan kabul etmeseydin!

    HACİVAT – Haklısın ama bana doğru dürüst bir bilmece soracaksın zannettim. Ne olacak şimdi?…

    KARAGÖZ – Söyledim ya, bu akşam bize iftira geleceksiniz?

    HACİVAT – Karagöz’üm, sen bizi kolay kolay iftara dâvet etmezsin ya, bu işin içinde bir bit yeniği var.

    KARAGÖZ – Bit yemi yok, fare zehiri var.

    HACİVAT – Pekâlâ sorması ayıp olmasın da iftarda bize neler ikram edeceksin bakalım?

    KARAGÖZ – Köftehor bilmiyor musun? Neler getirirseniz onları beraberce yiyeceğiz. (Yürümeye devam ederler.)
     
    Cevap Yaz Arama Yap

    Beste

    • 2020-12-14 17:58:21

    Cevap :

    Mektup Kimden


    (İki arkadaş dükkâna girerler.)

    HACİVAT – Gel bakalım Karagöz’üm! İşlerim için ben de dolaşıp şimdi geldim. Hem dinleyip hem de biraz laflaşalım.

    KARAGÖZ – Hay hay, kiraz paylaşalım!

    HACİVAT – Canım hemen aklın boğaza gitmesin!

    KARAGÖZ – Boğaza gitmesin, Haliç’i, Marmara’yı dolaşsın!

    HACİVAT – Anlaşılan yine şakacılığın üstünde! Yoksa iyi bir haber mi var?

    KARAGÖZ – Şey, haber var iyi mi kötü mü bilmiyorum.

    HACİVAT – Haberi kim getirdi?

    KARAGÖZ – Kimse getirmedi, dış kapının dibinde buldum.

    HACİVAT – Benimle alay mı ediyorsun? Ne biçim habermiş?…

    KARAGÖZ – Kim alay ediyor, yazılı haber işte…

    HACİVAT – Allah iyiliğini versin, mektup mu geldi.

    KARAGÖZ – Yine sana okutmaya getirdim.

    HACİVAT – Efendim, iyi yaptın ama sen ne zamandır okuma yazma çalışıyorsun. Kelimeleri sökemedin mi?

    KARAGÖZ – Kel Ömer’i söktüm de bahçeye dikmedim.

    HACİVAT – Yani mektubu kendin okuyamadın mı?

    KARAGÖZ – Köftehor, okuyabilsem sana getirir miyim?

    HACİVAT – Pekâlâ yazabiliyor musun?

    KARAGÖZ – Ördeği de, kazı da biliyorum ama getiren yok!

    HACİVAT – Anlatamadım Karagöz’üm, yazı çıkaramadın mı?

    KARAGÖZ – Yazı çıkardım ama kömür parası yok, kışı nasıl çıkaracağım bilmiyorum.

    HACİVAT – Şakayı bırak. Yine ters ters cevaplar verip sinirlerimi oynatma!

    KARAGÖZ – Senin mektubu okumaya niyetin yok, lafı başka yerlere götürüyorsun.

    HACİVAT – Efendim ver okuyayım ama senin iyiliğin için merak ettim. Günlerdir çalışıyorsun ismini de yazamıyor musun?

    KARAGÖZ – Köftehor, iftira etme!… Yazıyorum.

    HACİVAT – Şu kâğıdı kalemi al da yaz bakalım!

    KARAGÖZ – Ondan kolay ne var. İşte yazdım!

    HACİVAT – Allah iyiliğini versin, Karagöz yazmışsın!

    KARAGÖZ – Laf karıştırma da mektubumu oku!

    HACİVAT – Pekâlâ okuyalım… Başlayayım mı?

    KARAGÖZ – Neyi haşlayacaksın?

    HACİVAT – Yani efendim, okuyorum iyi dinle! “Biricik oğlum!”0000

    KARAGÖZ – Minicik oğlum da kim oluyor Hacı Cavcav?

    HACİVAT – Dinle! “Bu mektubu kimseye gösterme, kendin okuyup sonra bir kenarda yak!”

    KARAGÖZ – Hacı Cavcav, ver bakalım mektubumu geri!

    HACİVAT – Neden Karagöz’üm?…

    KARAGÖZ – Köftehor, kendi okuduğunu duymuyor musun? “Kimseye gösterme, kendin oku!” diyor.

    HACİVAT – Okuyabileceksen al!

    KARAGÖZ – Öyleyse devam et ama okumamış ol!

    HACİVAT – “Annem ve ben seni çok özledik!”

    KARAGÖZ – Âmin, ben de sizi özledim!

    HACİVAT – Konuşma da dinle! “Artık bizim gelmemiz mümkün değil… Bizi seviyorsan hemen yanımıza gel!”

    KARAGÖZ – Hacı Cavcav ben gidip çocuklarla helalleşeyim. Sen de hakkını helâl et!

    HACİVAT – Allah Allah, Karagöz’üm ne oldu şimdi helalleşecek canım?

    KARAGÖZ – Pataklarım ha, okuduğunu anlamıyor musun? Annemle babam beni acele yanlarına çağırıyor.

    HACİVAT – Ne olmuş yani sen de git!

    KARAGÖZ – İyi ya işte, ben de gitmek için hazırlanmaya başladım.

    HACİVAT – Canım bu ne biçim hazırlık?…

    KARAGÖZ – Ne biçim hazırlık olacak, onlar mezarda ya!

    HACİVAT – Evet, haklısın Karagöz’üm! Fakat bu işte yine bir karışıklık olmasın? Sen yine şu zarfı ver! (Zarfın üzerine bakar.) Allah iyiliğini versin, tabii ya!… Her bulduğun mektuba sahip çıkar da okutursan böyle olur. Bu mektup senin değil ki!… (Karagöz gider.)
     
    Cevap Yaz Arama Yap

    Beste

    • 2020-12-14 17:59:51

    Cevap :

    Hacivat ile Karagöz Kolay Şiir


    (Hacivat, arkadaşının arkasından yetişir.)

    HACİVAT – Karagöz’üm bu ne dalgınlık böyle?

    KARAGÖZ – Aklımı karıştırma, ben kimseyle dargınlık falan yapmıyorum.

    HACİVAT – Dargınlık demedim yani pek düşüncelisin!

    KARAGÖZ – Hay hay!… (Söylenir.) Duvarın güneşi yok… Sen duvarsın… olmadı!

    HACİVAT – Bunları bana mı söylüyorsun?

    KARAGÖZ – (Söylenir.) Güneşin duvarı yok…

    HACİVAT – Aklından zorun mu var?

    KARAGÖZ – Hakkı da boru yok, git Ali’den al!

    HACİVAT – Karagöz’üm iyi misin?

    KARAGÖZ – Ben iyiyim, sen nasılsın Hacı Cavcav?

    HACİVAT – Hâl hatır sormuyorum, yani aklın başında mı?

    KARAGÖZ – Köftehor benimle alay mı ediyorsun? Aklım göbeğim de değil ya, tabii aklım başımda!

    HACİVAT – Pekâlâ, öyleyse neden saçma saçma söylenip duruyorsun bakalım?

    KARAGÖZ – Anlayamadın mı, şiir yazıyorum.

    HACİVAT – Hah hah hah!… Aman Karagöz’üm beni güldürdün! Sen şiir mi yazıyorsun?

    KARAGÖZ – Pataklarım ha! Sen yazmıyorsun diye kıskanma!

    HACİVAT – Kıskanmak değil efendim, sen güzel şeyler yaparsan ben de gururlanırım.

    KARAGÖZ – Homurdanırsan homurdan!…

    HACİVAT – Karagöz’üm, okuması-yazması olmadığı halde güzel şiirler söyleyen halk şâirlerimiz var ama… Sen bugüne kadar şiirle hiç uğraşmadın ki! Nereden çıktı?

    KARAGÖZ – Televizyondan çıktı Hacı Cavcav! En güzel şiiri yazıp gönderenlere çok para verecekler.

    HACİVAT – Efendim, şimdi anladım. Demek ki sen öteki şiirlerle yarışacaksın!

    KARAGÖZ – Hay hay, tömbeki şiirlere karışacağım.

    HACİVAT – Pekâlâ, derece alanlara ne veriyorlar?

    KARAGÖZ – Her gece kalanlara bir kilo ıspanakla, iki paket muşmula veriyorlar.
    HACİVAT – Canım yani en güzel şiirlerin sahiplerine ne kadar ödül koymuşlar?

    KARAGÖZ – Üç tane bülbül koymuşlar, birisi kaçmış…

    HACİVAT – Anlaşılan şiir yazacağım diye senin olan aklın da yerinde değil… İyice saçmalamaya başladın!

    KARAGÖZ – (Söylenir.) Güneş duvara küsmüş. Böcekler taşların gölgesini ısırmışlar…

    HACİVAT – Bu nasıl şiir Karagöz’üm?

    KARAGÖZ – Köftehor, sen ne anlarsın! Modern şiir! Oğlum öğretti, bana kitaptan şiirler dinletti.

    HACİVAT – Yani önünde örnekler var, öyle mi?

    KARAGÖZ – Hay hay, önümde ördekler var, arkamda kazlarla hindiler var.

    HACİVAT – Sen Kim, şiir yazmak kim?…

    KARAGÖZ – Ben de oğluma öyle söyledim? “Kitaplardan seç, altına benim adımı yazıp yolla” dedim. “Babacığım, sen çok güzel modern şiirler söylersin!” dedi.

    HACİVAT – Şiirlerini nereye yazıyorsun?

    KARAGÖZ – Aklıma yazıyorum, eve gidince de aynısını söylüyorum oğlum kağıtlara yazıyor.

    HACİVAT – Hece mi yazıyorsun.

    KARAGÖZ – Aklıma ne zaman gelirse, gece-gündüz yazıyorum.

    HACİVAT – Anlaşılan serbest yazıyorsun!

    KARAGÖZ – Amin, kimse karışmıyor. Ben de serbest yazıyorum.

    HACİVAT – Efendim bu hece ile serbest dediğim şiir yazmakta kullanılan ölçülerdir. Oğlun anlattı mı bilmiyorum, bir de kâfiye var.

    KARAGÖZ – Nerede Sâfiye var?…

    HACİVAT – Sâfiye değil, kâfiye… Yâni şiirde satır sonlarında bulunan ve söylenişleri birbirine benzeyen kelimelere denir. Meselâ güneş, eş, güreş…

    KARAGÖZ – Hay ağzına sağlık Hacı Cavcav, ben sabahtan beri onları arıyordum. Bak şiirimi dinle! Duvarla güneş, tuttular güreş… Duvarın dibinde iki leş, biri Hacı Cavcav biri keleş…

    HACİVAT – Karagöz’üm unutmadan eve yetiş de, oğlun hemen yazıp göndersin!
     
    Cevap Yaz Arama Yap

    Beste

    • 2020-12-14 18:03:02

    Cevap :

    Karagöz – Hacivat Bilgi Dağarcığı Konuşması


    (İki arkadaş beraber yürüyorlar.)

    HACİVAT – Karagöz’üm yüzyıllardır herkesi güldürürsün ama senin yüzünün güldüğünü ben pek kolay kolay göremiyorum.

    KARAGÖZ – Köftehor, benim gibi bir gün iş bulur, üç gün işsiz kalırsan sen de gülmezsin!

    HACİVAT – Canım hemen kızma! Bakıyorum bugün gözlerinin içi gülüyor da onun için söyledim.

    KARAGÖZ – Hay hay, gözlerimin içi gülüyor, burnumun dışı göbek atıyor, kulaklarımın kenarı yerlere yatıyor.

    HACİVAT – Hah hah hah!… Yine yanlış anladın, yani bugün pek neşelisin!

    KARAGÖZ – Öyle söylesene!

    HACİVAT – Pekalâ, böyle neşeli olmanın sebebi ne acaba?

    KARAGÖZ – Hiç sorma Hacı Cavcav, meğer bilgili olmak ne güzel şeymiş!…

    HACİVAT – Haklısın Karagöz’üm ama bunun neşeli olmakla ne ilgisi var?

    KARAGÖZ – Olmaz olur mu? Kaç gündür oğlum bana ilkokul ders kitaplarını okuyor.

    HACİVAT – Şimdi anladım… Çok güzel ama kendin neden okumaya başlamadın?

    KARAGÖZ – Köftehor bir yanda da okuma-yazma çalışıyorum. Sonra tekrar kendim okuyacağım.

    HACİVAT – Desene bilgi dağarcığını dolduruyorsun!

    KARAGÖZ – Bilgi kabarcığımı dolduruyorum.

    HACİVAT – Efendim kabarcık doldurmak falan değil, yani bilgin artıyor.

    KARAGÖZ – Hay hay, hem de neler neler öğreniyorum. Hele dünyanın döndüğünü hiç bilmiyordum da hemen belime bir ip hazırladım.

    HACİVAT – Allah Allah belindeki ip ne olacak?

    KARAGÖZ – Dünya olmadık zamanda hızlı dönmeye başlarsa, beni birden bulutlara fırlatmasın diye kendimi hemen belimden bir yere bağlayacağım.

    HACİVAT – Karagöz’üm, anlaşılan senin bilgin de artsa saçmalamaktan vazgeçmeyeceksin!

    KARAGÖZ – Asıl sen saçmalama da, kendine sağlam bir ip bulup beline sar!

    HACİVAT – Sen şimdi ipi bırak da soracaklarıma cevap ver. Bakalım neler öğrenmişsin?

    KARAGÖZ – Sor da hemen vızır vızır cevabını al!

    HACİVAT – Aferin!.. Önce matematik…

    KARAGÖZ – Mavi patik öğrenmedim.

    HACİVAT – Değil efendim, yani hesap, kitap… Meselâ iki iki daha ne eder?

    KARAGÖZ – Bunu bildim Hacı Cavcav, iki tane iki eder.

    HACİVAT – Allah iyiliğini versin, ne bilmesi…

    KARAGÖZ – Pataklarım ha, sen de zor şeyler sor!

    HACİVAT – Sivrisinek deyince aklımıza ne gelir?

    KARAGÖZ – Ne gelecek, benim aklıma şişko sinek gelir.

    HACİVAT – Senin aklına gelir.

    KARAGÖZ – Bekleme, başka şeyler de sor!

    HACİVAT – Pekâla, çok kolay bir soru…

    KARAGÖZ – Kolay sorma pataklarım, en zorunuda sor!

    HACİVAT – Pekâla, çok kolay bir soru…

    KARAGÖZ – Kolay sorma pataklarım, en zorundan sor!…

    HACİVAT – Hele sen dinle!… Bir gün kaç saattir?

    KARAGÖZ – Köftehor, bizim duvar saati kaç aydır bozuk… Ne bileyim bir gün kaç saat…

    HACİVAT – Karagöz’üm şimdi soracağımı bilmek için okula bile gitmeye gerek yok… İyi düşün!…

    KARAGÖZ – Düşündüm, çabuk sor Hacı Cavcav!

    HACİVAT – Efendim, şu bildiğimiz su kaç şekilde bulunur.

    KARAGÖZ – Bunu bilmeyecek ne var?

    HACİVAT – Âferin Karagöz’üm, söyle bakalım?

    KARAGÖZ – Bardakta, sürahide, banyo kazanında…

    HACİVAT – Allah iyiliğini versin! Su akıcı olarak, buhar ve donmuş olarak üç şekilde bulunur.

    KARAGÖZ – Düşündükten sonra onları da söyleyecektim.
    HACİVAT – Ağzımda kaç diş bulunur?

    KARAGÖZ – Adamına göre değişir Hacı Cavcav! Kiminde otuz tane olur. Kiminde üç tane… Bazılarında da takma diş olur.

    HACİVAT -Sinirim bozulmadan ben gideyim. (Giderler)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.