İşte Cevaplar
Cevap : Halk oyunları kültürümüzü yansıtır. Mutluluklarımızı, sevgimizi, duruşumuzu, öfkemizi, üzüntülerimizi dile getirir. Yaşanmışlıkların insanlarımızın hayatlarını anlatır. Bu nedenle kültürümüzün aynasıdır ve çok önemlidir.
Diğer Cevaplara Gözat
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap : Ülkemizde halk oyunlarının çalışmalarda, eğitimde, kültürde ve diğer alanlarda değerlendirilmesi ancak bu yüzyılda önem kazanmıştır. "Oyun, kültürün doğuşunda başlıca etkendir." Buna göre kültürün kapsamı içinde yer alan sanatın da kökeninin "oyun" olduğunu ve sanatın doğuşunda önemli bir rolünün bulundugunu söylemek mümkündür. Tarihte ilk Türk uygarlıklarından; Samanların, Hunların, Oğuzların geleneklerine bağlı olarak yaptıkları törenlerin önemli bir bölümünü halk oyunlarını oluşturduğunu, bugüne kadar gelebilen belgelerden anlıyoruz.Anadolu'da yaşayan Türk uygarlıklarında ise, Asya'dan getirdikleri geniş kültür birikimleri ile Anadolu uygarlıklarının kültür ürünlerinin özümlenmesini görmekteyiz. Bunun sunucu olarak uygarlıkların beşiği olan Anadolu'da Atalarımızın yaratıcı gücü, sanat anlayışı, beğeni ve becerilerinin de katkısıyla değer biçilmez halk oyunlarımız ortaya çıkmıştır. Türklerde danslar; kılıçla, mumlarla, kutsal sayılan araçlarla oynanırdı. Uğur getirmesi için yapılan halk oyunlarına sıkça rastlanmaktaydı. Günümüzde bunların kalıntıları danslarımızın bir çoğunda görülür. Bu dansların kutsal amaçlarının zamanla ortadan kalkarak eğlence için yapıldığını görüyoruz. Anadolu'da ölüm dansına (ölen kişi için yapılan) rastlamamaktayız. Birçok yabancı ülkede günümüzde bile görülen ölüm dansı eskiden bazı Türk boylarında da yapılmamaktaydı. Tarihsel süreç içinde oluşan din olgusu, halk oyunlarına kökenlik etmiş, onun ayin biçimi ve ibadet gelenekleri bu ulusal kaynağı şekillendirmiştir. İbadet devinimleriyle oluşan figürler motifler, ilkel din sistematizmi içinde imajlarını oluşturarak ve düşünsel yapıda belirginleşerek anlam kazanmış, yine, ayinsel fonksiyonlar içeren dinsel ilahiler, varlıklar dünyasının ve tabiattaki tabii seslerin taklidi biçimindeki terennümlerden ortaya çıkmıştır. İnisiasyon ayinlerinin ürünü olan bu değerler, toplumların tarihsel gelişimi içinde, bilinç dışı olmak üzere, nesilden nesile aktarılarak yine dinsel ortamında işlenmiş ve geliştirilmiştir.