İşte Cevaplar
İşte cevaplar:
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 2 harfli ise cevaba OD yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba NİNNİ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba AĞIT yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba MANİ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba KOŞMA yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba VARSAĞI yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba DESTAN yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba SEMAİ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba TÜRKÜ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba GÜZELLEME yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba KOÇAKLAMA yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba Ateş yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba Mersiye yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba Sagu yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Engel yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Seğirdim yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Epope yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba Semai Kahvesi yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Ara Nağme yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba Şen yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba Yiğitleme yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Savaş yazabilirsiniz.
- Ateş (4 harfli)
- Mersiye (7 harfli)
- Sagu (4 harfli)
- Engel (5 harfli)
- Seğirdim (8 harfli)
- Epope (5 harfli)
- Semai Kahvesi (12 harfli)
- Ara Nağme (8 harfli)
- Şen (3 harfli)
- Yiğitleme (9 harfli)
- Savaş (5 harfli)
Ateş:
Ninni (Özet)
Ninni anonim halk şiiri ürünlerinden olup, en az iki üç aylıktan en çok üç dört yaşına kadarki çocukları kucağa alıp ya da beşiğe koyup sallayarak dinlendirmek, ağlamasını kesmek veya daha çabuk uyutmak için söylenen bir çeşit türkülerdir.
Ninni Nedir
Annelerin, bebeklerini sallayıp uyuturken veya ağladıklarında avuturken ezgi ile söyledikleri manzum (bazen de mensur) sözlere ninni denir. Annenin çocuğunu uyutmak için kendine özgü bir ezgiyle söylediği şiirlerdir. Belli bir kafiye ölçüsü olmadığı gibi, çoğu zaman dizeler arasında tam bir ölçü birliği de görülmez. Hatta ninnilerin dörtlükler halinde olmayanları da vardır.
Ninnilerin Özellikleri
1. Sözlü edebiyat ürünlerindendir.
2. Ölçü, kafiye yapısı, mısra sayısı her zaman düzenli değildir.
3. Çoğu zaman tek dörtlükten veya birden fazla dörtlükten oluşabilir. 7,8 veya 9’lu hece ölçüsü ile söylenir.
4. Genellikle mısraların dördü de birbiriyle kafiyelidir. aaaa
5. Dili sadedir.
6. Genelde anonimdirler ama söyleyeni belli olan niniler de vardır.
7. Genelde “ninni yavrum ninni” “uyusun da büyüsün ninni” gibi kalıplaşmış sözlere yer verilir.
8. Anne çocuğuna ilişkin isteklerini, iyi dileklerini, kendi sevincini, üzüntülerini anlatır.
Ninni Örnekleri
1-
Dandini dandini dastana
Danalar girdi bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı
Dandini dandini damama
Kızlar gider hamama
Hamamın yolu taşlıdır
Kızım kara kaşlıdır.
Dandini dandini dan kuşu
Yüksek saraylar kuşu
Çalım çırpım yuvası
Şeker getir yavrumun babası
Dandini dandini danadan
Bir anadan bir babadan
Bağışlasın Yaradan
Nenni benim oğlum neni
Babası beyler başı nenni
Anası cevahir taşı neni
Nenni benim oğlum neni
Nenni dedim uyuyasın
Kaymak verdim büyüyesin.
Uyumuyor ben neydeyim
Neneni yavrum nenni neni
Nenni dedim yatasın
Kızıl güle batasın
Kızıl gül bir ağaçtır
Duldasında yatasın
Nenni der de uyuturum
Uyutur da büyütürüm
Ben yavrumu yürütürüm
Nenni yavrum nenni nenni.
Nesi var yavrumun nesi var
Benim yavrumun uykusu var
Uyusun da büyüsün neni
Tıpış tıpış yürüsün neniNen çalar uyurdum neni
Üstünü soyudurum neni
Mevlam izin verirse
Küçüksün büyüdürüm nenni
2-
Elma attım yuvalandı nenni
Vardı beşiğe dayandı nenni
İçinde bebek uyandı nenni
Ak taş diye belediğim nenni
Haktan dilek dilediğim nenni
Tülbendime doladığım neni
Kalaylı kazanda yemek pişiyor
Oynayan bebeğe gönlüm düşüyor
Bir fazla söylesem kocam boşuyor
Yüce dağ başında höllük eleseydim
Aynalı beşiğe oğlan beleseydim
Al bayrak dike esdireydim
Emmisin dayısın küstüreydim
Dandil dandil danası var
Bir kötüce anası var
Yumaz başını kırkar saçını
Yamru yumru kafası var
Hu hu hu derviş
Derviş bir gelin almış
O da öpmeden ölmüş
Cıngıllısı püsküllüsü … kalmış
Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı
Eee.. Eee.. Eeeh
Dandili oğlum dandili
Ulu Caminin kandili
İmamların asası
Küçük kürkün yakası
Tüccarların kasası
Güvalerin kesesi
Ağıt, genellikle bir ölümün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsüdür. Doğal afet'ler, ölüm, hastalık gibi çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili sözlerdir. Ağıt söylemeye ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denir. Ağıtın İslamiyet Öncesi edebiyattaki adı sagudur ve yuğ adı verilen cenaze törenlerinde okunur; divan edebiyatındaki adı ise mersiyedir.
Türklerde Ağıt Geleneği
Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu’nun hemen her yerinde söylenir. Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir. Türkçe’de 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir. Gösteri bölümüyle tiyatro, söyleniş biçimiyle şiirseldir.Ağıtlar türkü ve destanla yakın ilişki içindedir. Erkeklerin söylediği ağıtlar varsa da ağıtları daha çok kadınlar söyler.
Ağıt Örnekleri
Doğu Anadolu Yöresi ağıtları
Can evimden vurdu felek neyleyimBen ağlarım çelik teller iniler
Ben almadım toprak aldı koynuna
Yarim diyen bülbül diller iniler
Gider oldum Avşar ili yoluna
Bakmam gayrı bu diyarın gülüne
Karaları taksın çapar koluna
Yağız atlı nice kollar iniler
Dertli dertli Çukurova yolunu tut adam olun
İç Anadolu Yöresi Ağıtları
Aliihsan'ın Ağıdı [1]Gideceğim anamoğlu senin ardından,
Ben ölürüm yiğit edem derdinden,
Biriciktin kaldırdılar yurdundan,
Anamın oğluda bir tek gardaşım,
Ölesiye sana yanar ateşim.
İhsan davar keser sağ eli kanlı,
Ne bir dayı varda ne de bir emmi,
Kasaplar içinde gül edem ünlü,
Anamın oğluda gurban oluyum,
Gül gardaşım ben yoluna ölüyüm.
Kelep kelep gül edemin kekili,
Anası gızından alır akılı,
İç cepleri burcu burcu kokulu,
Anamın oğlu da gurban oluyum,
Gül gardaşım ben yerine ölüyüm.
Saçlarını taramışlar tel gibi,
Gardaşı yok emmisi yok el gibi,
35 yaşında gonca gül gibi,
Babamın oğlu da gurban olurum,
Kalk gardaşım ben yerine ölürüm.
Salhane’den gelir sırtı ceketli,
Pazara giderdi eli sepetli,
Gardaşa yananın kalmıyor aklı,
Babamın oğlu da öldürdü beni,
Gülleri açarken soldurdu beni.
Gelmedi diyerek bana darılmış,
Helâllaşmış bacısına sarılmış,
Yaz gelirken beş guzudan ayrılmış,
Geliyor bayramlar ışıyın vakti,
Soğudu mu gül gardaşım bağrıyın tahtı.
Kaynakça
1.^ Emirdağ'dan Sultan Aktaş ağıdıMani, başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türüdür. Çoğunlukla 7 heceli dört dizelik bir bendden meydana gelir. Ama dizeleri 4-5-8-10-14 heceli kalıplarla söylenmiş maniler de vardır. Birinci, ikinci dördüncü dizeler birbirleriyle kafiyeli, üçüncü dize serbesttir. Yani kafiye dizilişi aaxadır. Aaaxa düzeninde maniler de var. İlk iki dize hazırlık dizeleridir. Son iki dize ile anlam bağlantısı yoktur. Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir. Maniler çok çeşitlidir. En çok kullanılanlar düz ya da tam mani, kesik mani, cinaslı mani, yedekli mani, artık mani’dir.
Manilerin Özellikleri
1- Sözlü edebiyat ürünlerindendir.
2- Genellikle bir dörtlükten oluşur. Ama mısra sayıları 5678 hatta 14 olan maniler de vardır.
3- Kafiye düzeni aaxa şeklindedir.
4- Anonim halk edebiyatının en yaygın şeklidir. Özellikle yüzük oyunları ve mangal sohbetlerinde söylenirler.
5- Mani'nin birinci ve ikinci mısraları konuya giriş için hazırlık mısralarıdır. Asıl söylenilmek istenen 3. ve 4. mısralarda söylenir. 1. ve 2. mısralar tamamen de konu dışı değildir.
6- Mani'nin birinci ve ikinci mısraları konuya giriş için hazırlık mısralarıdır. Asıl söylenilmek istenen 3. ve 4. mısralarda söylenir. 1. ve 2. mısralar tamamen de konu dışı değildir.
7- Üçüncü mısranın serbest oluşu söyleme kolaylığı sağlar.
8- Anlam bakımından bir bütünlük gösteren maninin başlıca karakteri kendi kendine yetmesidir.
9- Manilerde konu sınırı yoktur. Genelde aşk toplum olayları ölüm iyilikler hasret evlat sevgisi vb. konuları işlenir. Not: Divan Edebiyatındaki tuyuğun karşılığıdır.
Mani çeşitleri
Maniler çok çeşitlidir. En çok kullanılanlar düz ya da tam mani, kesik mani, cinaslı mani, yedekli mani, artık mani’dir.
1- Düz mani
Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çokluk cinassızdır.
2- Kesik mani
Birinci dizesi 7 heceden az anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan maniler. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk dizeleri “aman aman” ünlemi ile doldurulan manilerse bunlara İstanbul maniLeri denir.
3- Cinaslı mani
Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani denir.
4- Yedekli mani
Düz mani'nin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz birinci dizeleri anlamlıdır. Yedekli maniye artık mani de denir.
Manilerin Edebiyatımızdaki Yeri
Maniler, Anonim Halk Edebiyatı’nın en tanınmış folklorik ürünlerinden birisidir. Kafiye sırasına göre dağılımı (aaba) bakımından halk şiirleri içinde görülmeyen tek türdür.
Maniler her türlü hayati olayları (Aşk, gurbet, hasret, kıskançlık, kırgınlık ve tabiat vb.) işleyen bir türdür. Mani, halk şiirinin nazım şekli bakımından en küçük olanıdır. Maniler, Halk edebiyatının bilinmeyen şairleri tarafından söylenmiş, halka mal olmuş kıymetli gönül yadigarlarıdır.Türk insanının mani söyleme geleneği, terkedilmeyen bir gelenektir. Evlerde, toplantılarda, köylerde karşılıklı mani söyleme yarışları yapılır ve böylece hayatlarını renklendirmeyi başarırlar. Türk insanının bu geniş tabaksının, duygularını manilerle dile getirmesi, çeşitli gönül ürperişlerinin böyle kısa öz ve kesin ifadeyle dile getirilişi; onun sevgi, aşk gibi konulardaki hassasiyetini ve fıtri zekasının işlekliğini gösterir.
Mani Örnekleri
Kesik Mani Örnekleri
Karaca
Aldım aşkın tüfeğin
Vurdum bir kaç karaca
Dünyada bir yâr sevdim
Kaşı gözü karaca
Dağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfin teli bağ bana
Ayağı
Kuşlardan bir kuş gördüm
Var başında ayağı
Üstad manici isen
Aç maniden ayağı
Yedekli Mani Örneği
Ağlarım çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerden yaralıyım
Gülerim çağlar gibi
Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi
Ne viran çeşme imiş
Su içecek tası yok
Yıkıldı viran gönlüm
Yapacak ustası yok
Şu vefasız dünyanın
Ucu var ortası yok
Deyiş Mani Örneği
Adilem sen naçarsın
İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olanda
Gönlüm nere kaçarsın
Ağam derim naçarım
İnci mercan saçarım
Dünya deniz olunca
Ben kuş olup kaçarım
Adilem sen naçarsın
La'l ü gevher saçarsın
Ben bir şahin olunca
Yavrum nere kaçarsın
Ağam derim naçarım
La'l ü gevher saçarım
Sen bir şahin olunca
Ben yerlere kaçarım
Adilem sen naçarsın
La'lü gevher saçarsın
Ben azrail olunca
Kuzum nere kaçarsın
Ağam derim naçarım
La'l ü gevher saçarım
Sen azrail olunca
Ben cennete kaçarım
Düz Mani Örneği
Bostanlarda fasulye
Anam gitti gezmeye
Ben anamdan örendim
İnce boncuk çizmeye
Koyunum var karaman
Gaybolursa araman
Ben bir reçber kızıyım
Şehirliye yaraman
Dere boyu gidelim
Koyun kuzu güdelim
Sennen beni görmüşler
İnkâr bayrım edelim
Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Arnımın yazısına
Tren gelir öterek
Kömürünü dökerek
Ben anamdan ayrıldım
Gözüm yaşım dökerek
Tut yedim duttu beni
Yârim unuttu beni
Yarı yola varmadan
Hıçkırık tuttu beni
Ak tavuk aldın mı?
Kümese koymadın mı?
Kör olası gaynana
Sen gelin olmadın mı?
Kapelesi ketenden
Yârim indi trenden
Boynuna sarılayım
Gülünü incelmeden
Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılması
Çaya inesim geldi
Şeker yiyesim geldi
Ala gözlü ablamı
Gene göresim geldi
Su içtim kana kana,
Sular akar yana yana,
Yüzün bir gün görmedim,
Bilmem gidem ne yana.
Merdiven indirdiler,
Atlara bindirdiler,
Kızım seni kahır eline gönderdiler,
Ağlar silinir silinir ağlar.
Gelin geldi evimize,
Şenlik kurdu köyümüze,
Hoş geldin allı gelin,
Sefa geldin pullu gelin.
Baban carsıya vardı mı?
Alını yeşilini aldı mı?
Suda kızıma dedi mi?
Haydı kızım kutlu olsun.
Haydı kızım kınan kutlu olsun,
Burada dilin tatlı olsun.
Çağırın gelin kızın anasını
Kızı gelin oldu görsün.
Allah muradını verdi bugün,
Anasını kızsız koyan
Evlerini ıssız koyan,
Testisini susuz koyan.
Kahve doktum kuruna,
El vurmayın durula,
Yârime yar diyeni,
Sol göğsünden vurula.
Bayburt’a giden yollar
Uzadıkça uzarlar,
Geçme bizim kapıdan
Eller bana kızarlar.
Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı askın kolayı.
Suya bulgur ezerim,
Hem ezer hem süzerim,
Ben yarımın derdinden
Deli olmuş gezerim.
Hey hızara hızara
Dalda elma gızara
Beni sana vermizler
Başka yerden giz ara
Gayadan öküz bakar
Öküzün arnı sakar
Delikanlı dururken
Sakallıya kim bakar
Mendil aldım onbeşe
Onu serdim güneşe
Gitti yârim gelmedi
Beni aldı telaşe
Dağdan kestim kereste
Kuş besledim kafeste
Yârin hasta dediler
Yetiştim son nefeste
Karşıda ala inek
Tüyleri benek benek
Hiç boğazımdan geçmiyor
Yarsız yediğim yemek
Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor
Evleri sarı boya
Gel yarim doya doya
İç vereme tutuldum
Gamıma koya koya
Armut dalda bir iki
Saydım baktım on iki
On ikinin içinde
Gök yazmalı benimki
İnce yazma düreyim
Aç koynunu gireyim
Uyan uyan sar beni
Yar olduğunu bileyim
Tavanlarda tencere
El vurmadım incire
Gavur babam duymasın
Çeker beni zencire
Koşma, Türk Halk edebiyatında doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türü. Dörtlüklerden oluşur. Dörtlük sayısı genellikle 3, 5 arasındadır. Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11’li kalıbıyla yazılır. Şair koşmanın son bendinde ismini ya da mahlasını söyler. Koşmalar dile getirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi isimler alır. Karşılıklı konuşma şeklinde yani “dedim” “dedi” diye başlayan dizelerle de söylenebilir. Bu tür koşmalara “mürâcaa” ismi verilir. Bütün kafiyeleri cinaslı olan koşmalara “tecnis” denir.
Koşmanın Özellikleri
1. Türk Halk edebiyatının en çok sevilen, en çok kullanılan nazım şeklidir.
2. Dörtlüklerle söylenir.
3. Dörtlük sayısı genelde 3 veya 5’tir.
4. Koşmalarda en çok 11’li hece ölçüsü kullanılır. 4+4+3=11 ya da 6+5=11.
5. Genelde yarım kafiye kullanılır.
6. Kafiye örgüsü; ilk dörtlük; aaab, abab, aaba veya abcb şeklinde olup diğer dörtlükler cccb, dddb şeklindedir.
7. Koşmada, tabiat güzellikleri, sevgi, ayrılık, yiğitlik, yakınma, ıstırap, eleştiri, hayata ait görüşler konu alabilir.
8. Genelde şiirin içinde özellikle de son dörtlükte şairin mahlası bulunur.
9. Dil sade, anlatım yalın ve içtendir.
10. Koşmalar işlenen konulara göre çeşitli isimler alır. Bunlar aynı zamanda aşık edebiyatı nazım türleridir.
Koşma Çeşitleri
1. Güzelleme
Doğa güzelliklerini sevgiyle içe içe işleyen lirik şiirlerdir. Kadın, at gibi sevilen varlıkları övmek için söylenen koşmadır.
Örnek:
Dinleyin ağalar medhin eyleyim
Elma yanaklımın kara kaşlımın
O gül yüzlerine kurban olayım
Dal gerdanlımın da sırma saçlımın
Noksanî
2. Koçaklama
Yiğitlik, kahramanlık, vuruşma konularını işleyen ve bu kavramları öven, koşma nazım şekliyle söylenen şiirlerdir.
Örnek:
Benden selam olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar gümbür gümbür seslenmelidir
Köroğlu
3. Taşlama
Toplumdaki bozuk yönleri, kişilerin eksikliklerini, zaafları eleştirmek için söylen koşmalardır. Bu şiirlerde şair son derece acımasızdır. Aksak ve eksik yönler açıkça eleştirilir.
Not: Konu bakımından taşlamanın Divan Edebiyatındaki karşılığı hicviyedir.
Örnek:
Nesini söyleyim canım efendim
Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim.
Serdarî
4. Ağıt
Ölen bir kişinin ardından söylenen ve onun iyiliğinin, mertliğinin dile getirildiği koşmalardır.
Not: Bunların dışında koşma nazım biçiminin kullanıldığı münferit ağıtlar da vardır.
Örnek:
Sefil baykuş ne gezersin bu yerde
Yok mudur vatanın illerin hani
Küsmüş müsün selâmımı almadın
Şeydâ bülbül şirin dillerin hani
Kağızmanlı Hıfzî
Varsağı, özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir. İlk olarak Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenleri tarafından söylendiği için bu adla anılır. Güney Anadolu'da Maraş'tan Mersin'e kadar uzayan bölgede yaşayan Varsak Türkleri, Selçuklular zamanında Anadolu'ya yerleşmişlerdi. Varsağı, Varsak Türkleri'nin kendilerine özgü bir ezgiyle söyledikleri türkü biçimidir.
Semaiye benzer, hece ölçüsünün en çok sekizli kalıbıyla yazılır. 4+4 duraklı veya duraksız olur. Kafiye şeması şöyledir: xaxa bbba ccca Semâiden ezgi yönüyle ayrılır. Varsağı yiğitçe bir havayla okunur. Çoğunlukla "bre", "hey", "hey gidi", gibi ünlemler yer alır. Bu ünlemlerin bulunmadığı varsağılar ezgisiyle fark edilir.
Halk edebiyatında en çok varsağı söyleyen aşık, Karacaoğlan'dır.
Varsağıların Özellikleri
Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenlerine ait halk şairleri tarafından söylenen şiirlerdir.Özel bir bestesi vardır.
Sekizli hece ölçüsü ile söylenir.
Varsağıda hayattan ve talihten şikayet gibi konular da işlenir.
Şiirin sonuna doğru mahlas kullanılır.
Yaygın olmayan bir nazım şeklidir.
En güzel örneklerini Karacaoğlan vermiştir.
Varsağı Örnekleri
Bre ağalar bre beylerÖlmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Dolmadan bir dem sürelim
Amen hey Allahım aman
Ne aman bilir ne zaman
Üstümüzde çayır çemen
Bitmeden bir dem sürelim
Bana felek derler felek
Ne aman bilir ne dilek
Âhir ömrümüze helâk
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan der cânân
Güzelim sözüme inan
Bu ayrılık bize heman
Ermeden bir dem sürelim
Destan Nedir ?
Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir. Mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeler içerir. Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir.
Destanların Ortak Özellikleri
Hepsinde yarı tanrısal nitelikler taşıyan bir ya da birçok kahramandan söz edilir. Destan bu kahramanın eylemleri üzerine kurulmuştur. Olaylar çok geniş bir kozmik coğrafya üzerinde geçer. Bir destanın dünyası ortaya çıktığı zaman içinde düşünebilecek her şeyi barındıran bütünsel, çok yönlü bir dünyadır. Hemen bütün destanlarda uzun yolculuklar anlatılır. Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır. Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir. Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme (tanımlama) ve konuşma bölümleri bulunur. Öykü içinde öyküye yer verilir. Törensel söyleyişler ve kamusal duyarlılık hakimdir. Gerçek yaşamın yansımaları da destanların içinde bazen realistik çoğu zaman da stilize edilmiş halde bulunur. Destan sahiplerinin yaşadıkları doğal çevreye ilişkin bilgiler edinmek mümkündür.
Destan Türleri
Destanlar temel olarak iki gruba ayrılır:
A. Sözlü Destanlar
Yazının henüz bulunmadığı ve yaygınlaşmadığı bir kültürde doğan ve kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarıldıktan sonra yazıya geçirilen destanlardır. Ozan ve şarkıcıların değişik zamanlarda söylediği şarkı ve şiirlerin bütünleşmesi ve işlenmesiyle oluşturulurlar.
Örnekler:
''Gılgamış:'' MÖ 3000 yıllarında Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Bilinen en eski destandır. Babil ve Akad toplumlarınca da benimsenmiştir. Ama bugüne kalan en eksiksiz biçimi Sümer toplumunda ortaya çıkmıştır. Zalim Uruk kralı Gılgameş’in ölümsüzlük arayışını anlatır. Gılgameş ve arkadaşı Enkidu ile birlikte uzun arayışlardan sonra ölümsüzlük otunu bulur, ama bir yılana kaptırır.
''Ilyada ve Odysseia:'' MÖ 11-12’nci yüzyıllarda geçtiği sanılmaktadır. Homeros destanları olarak bilinirler. Yunan Yarımadası’ndaki Akhalar’ın, Anadolu’daki İon krallıklarına saldırısı ve Akha kral ve prenslerinin daha sonraki serüvenleri anlatılır. Özellikle Odysseia, Yunan Tragedyası ve Batı edebiyatının önemli bir kaynağıdır.
''Beowulf:'' Eski İngilizce halk destanı Beowulf
''Heldenlieder:'' Eski Almanca kahramanlık türküleri
''Nibelungenlied:'' Almanya
''Kudrunlied:'' Almanya
''Chanson de Geste:'' Fransa (kahramanlık şarkısı)
''Chanson de Roland:'' Frank kralı Charlemagne’ın savaşlarını anlatır
''El Cantar de Mio Cid:'' İspanya
''Mahabharata:'' Hindistan
''Ramayana:'' Hindistan
''Heike Monogatari:'' Japonya
B. Edebi Destanlar
Belirli bir yazar tarafından eski örneklere uygun olarak ve okunmak üzere kaleme alınmış destanlardır.
Örnekler:
'' Vergilius’un Aeneis’i:'' MÖ 29-19’uncu yüzyılları kapsar. Troyalı Aeneias’in uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra Latin ülkesine gelerek Lavinium kentini kurması anlatılır. Lavinium sonradan Alba Langa ve Roma kentlerinin yerine kurulan ilk kenttir.
'' Milton’un Kayıp Cennet'i (Paradise Lost):'' İnsanın cennetten kovuluşu ve tanrının şeytanla mücadelesini anlatır.
'' Dante’nin İlahi Komedya'sı (La Divina Commedia):'' MS 1310-1321 yılları arasında yazılmıştır.
'' Ariosto’nun Çılgın Orlando'su (Orlando Furioso):'' 1532'de yazılmıştır.
'' Camoes’in Os Lusidas’ı:'' 1572'de yazılmıştır.
Türk Edebiyatında Destan
Asya kıtasının çeşitli bölgelerinde yaşayan Türk boyları arasında zengin bir destan geleneği vardır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaradılış Destanı’dır. Altay Türkleri arasında söylenmektedir. V. Radlov tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir.
* Alpamış Destanı Orta Asyanın bütününde bilinir; en cok basımı yapılmış destandır.
* Saka Destanı İskit Türkleri’ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmut’u Divanü Lugati-t-Türk adlı eserinde yer almıştır.
* Oğuz Kağan Destanı 14’üncü yüzyılda derlenmiş özet nitelikte bir metindir. Oğuz Kağan’ın doğumu ve üstün nitelikleri, askeri başarıları ve ülkeyi oğulları arasında pay edişi anlatılır.
* Oğuz Türkleri’nden günümüze gelen tek destan metni ise Dede Korkut Kitabı’dır. Bayındır Han soyundan geldikleri sanılan Akkoyunlular’ın egemen olduğu Kuzeydoğu Anadolu’daki olaylar ve Müslüman Oğuzlar’ın yaşamı anlatılır.
* Göktürk Destanları çeşitli parçalardan oluşmuştur. Bozkurt parçasında Göktürkler’in bir boz kurdun soyundan geldikleri, Ergenekon parçasında ise Ergenkon’a sığınmaları, çoğalıp buraya sığmayınca dağı eriterek dış dünyaya çıkmaları anlatılır. Köroğlu parçasında, göçebe Oğuzlar’ın Horasan ve Hazar’da İranlılarla savaşlarından sözedilir. Bunlardan biri de Ergenekon Destanıdır.
* Manas Destanı’nda Kırgız Türkleri'nin putperest Kalmuk ve Çinliler’le savaşları vardır.
* Anadolu Türk destanlarından Saltukname(Saltuk-nâme), Sarı Saltuk, Batı Anadolu ve Rumeli olayları anlatır.
* Cengiz Han Destanı Moğol istilasından sonra Kıpçak bozkırlarında ve eski Uygurların yaşadığı bölgelerdeki olayları anlatır.
* Timur Destanı Timur’un savaşları ve kişiliğine yer verir.
* Danişmend Gazi Destanı’nda Türklerin Anadolu’yu ele geçirmeleri anlatılır.
* Battal Gazi Destanı’nda da Anadolu’daki Türk-Bizans savaşları yer alır.
Yapma (Suni) Destan Nedir
Bir şairin, toplumu etkileyen herhangi bir olayı tabii destanlara benzeterek söylemesi sonucu oluşan destanlardır. Yazarı belli olan,daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara az yer veren bir destan türüdür. Doğal destandan temel farkı, anonim nitelik taşımamasıdır. Bir şair tarafından, doğal destanlara benzetilerek yazılır.
Yapma Destanların Özellikleri
- Yazarı bellidir
- Yazılı destan türüdür
- Yakın zamanda yer alan olaylar ele alınır
- Olağanüstü olaylara ve kahramanlara az yer verilir
Yapma Destan Örnekleri
Dünyanın Başlıca Yapma Destanları
Latin edebiyatı: Aeneis ( Vergilius ).
Fransız edebiyatı: Henriade ( Voltaire ).
Portekiz edebiyatı: Os Lusiadas ( Camoens ).
İngiliz edebiyatı: Kaybolmuş Cennet (John Milton).
İtalyan edebiyatı: Kurtarılmış Kudüs ( Tasso )
İtalyan edebiyatı: Çılgın Orlando ( Ariosto )
İtalyan edebiyatı: İlahi Komedya ( Dante ).
Türk Edebiyatında Yapma Destan
Kuvay-ı Milliye Destanı : Nazım Hikmet
Üç Şehitler Destanı : Fazıl Hüsnü Dağlarca
Çanakkale Destanı: Mehmet Akif Ersoy
Satuk Buğra Han Destanı
Cengiz-name
Timur ve Edige Destanları
Seyid Battal Gazi Destanı
Köroğlu Destanı
Genç Osman Destanı ( Kayıkçı Kul Mustafa )
Selçukname (Yazıcıoğlu Ali)
Firdevsi - Şehnâme
Yapma Destan ve Doğal Destan Kavramları
Benzerlikleri;
- doğal dilden farklı bir dille oluşurlar
- olağanüstü nitelikler ve kşiler vardır (mitolojik varlıklar vs...)
- genelikle konuları kahramanlık, savaş, göçtür...
- milletlerin tarihinde derin izler bırakan olaylar üzerinde oluşurlar.
- manzumdurlar
- devrik cümleler bulunur
Farklılıkları;
Yapma destanlarda;
- söyleyenleri bellidir
- yakın tarihimizde meydana gelmiş olaylardan ortaya çıkar
- aşamalardan geçmez...
Doğal destanlarda;
- söyleyeni belli değildir
- tarihin bilinmeyen dönemlerinde yaşanan olayları anlatır.
- çeşitli aşamalardan geçer
Semai, halk şiirinde hecenin sekizli ölçüsü ile koşma biçiminde düzenlenen ve özel bir ezgi ile söylenen şiirlerdir. Halk şiirinde hecenin sekizli ölçüsü ile koşma biçiminde düzenlenen ve özel bir ezgi ile söylenen şiirlerdir. Genellikle en az üç, en fazla beş dörtlükten oluşurlar. Çoğunlukla doğa, güzellik, ayrılık, kavuşma gibi duygusal ve lirik temaları işlerler. Semainin hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsü kullanılarak yazılanları da vardır.
Semailerin Özellikleri
Genellikle en az üç, en fazla beş dörtlükten oluşurlar.Çoğunlukla doğa, güzellik, ayrılık,kavuşma gibi duygusal ve lirik temaları işlerler.
Semainin hece ölçüsünün yanında aruz kullanılarak yazılanları da vardır.
Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenlerine ait halk şairleri tarafından söylenen şiirlerdir.
Özel bir bestesi vardır.
8’li hece ölçüsü ile söylenir.
Şiirin sonuna doğru mahlas kullanılır.
Yaygın olmayan bir nazım şeklidir.
Dili sade ve yalındır halkın günlük yaşantıda kullandığı deyim ve deyişlerden yararlanılır.
Birçok yönüyle koşmalara benzerler.Aralarındaki tek fark olarak semailerin 8'li hece ölçüsüyle yazılmaları koşmaların ise 11'li hece ölçüsüyle yazılmalarıdır.
En güzel örneklerini Karacaoğlan,Erzurumlu Emrah vermiştir.
İlk dörtlüğü aaab abab aaba abcb şeklinde diğer dörtlükler dddb eeeb fffb şeklindedir.
Semai Örnekleri
Örnek 1
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye
Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi bağrıma batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye
Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye
Karacaoğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye
Karacaoğlan
Örnek 2
Bize nisbet mi sultânım
Adûlarla salınırsın
Yusuf misli cânım
Sevildikçe alınırsın
Erzurumlu Emrah
Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume:
Güzelleme, Aşık Halk Edebiyatı'nda kullanılan; konusu aşk ve sevgi olan lirik şiirlere verilen ad. Güzellemeler, semai ya da koşma nazım biçimleriyle yazılırlar.
Güzellemeler coşku ve övgü içerikli şiirlerdir. Sevilen kişilere veya varlıklara karşı olan bağlılığı ifade etmek için yazılırlar. Güzellemelerde ele alınan konular ayrı ayrı ya da birlikte ele alınabilir.[1] Özele indirgendiğinde, temel güzelleme temleri: bir kadına, at gibi Türk kültüründe önemli yeri olan hayvan ya da varlıklara, doğaya... duyulan sevgidir. Bunun yanında güzellemeler özlem gibi düşünsel-estetik konuları da işler. Güzellemeler halk edebiyatında en çok tercih edilen türlerdendir. Bugün güzellemeler anlamsal boyutta özellikle adlandırma bazında modern edebiyata da tesir etmiştir. Örneğin Tuna'yı anlatan bir seyahat kitabına Tuna Güzellemesi[2] adı verilirken, İkinci Yeni şiirinin temsilcilerinden Cemal Süreya'nın anlam bakımından güzellemeye yaklaşan bir şiirinin adı da güzelleme[3]dir. Güzelleme yalnızca koşma biçimine mensup şiirler için kullanılan bir tabir olmayıp, anlamsal bir içeriği vardır. Bunun için güzelleme konularını işleyen semailer de güzelleme olarak değerlendirilir.[4] Güzelleme türünün en önemli temsilcisi olarak lirik söyleyişleriyle 17. yüzyıl halk ozanı Karacaoğlan kabul edilmektedir.[5] Karacaoğlan'dan örnek bir güzelleme incelersek:
Güzelleme Örnekleri
Kömür gözlüm ne salının karşımda,
Gündüz hayalimde, gece düşümde.
Bir güzelin sevdası var başımda,
Yar sevdası çetin olur yaradan.[5]
Görüldüğü gibi bu şiirde ozan yârini ne kadar sevdiğini lirik bir söylemle dile getirmiştir. İşte güzellemeler, anlatılan duyguyu lirik bir biçimde övgüyle anlatan Türk halk şiiri ürünleridir.
Nasıl vasfedeyim güzelim seni
Rumeli Bosna’yı değer gözlerin
Dünyaya gelmemiş eşin akranın
İzmir’i Konya’yı değer gözlerin
Kimsede görmedim sendeki nazı
Tunus Tırablus Mısır Hicaz’ı
Kars’ı Kağızman’ı Acem Şiraz’ı
Girid’i Yanya’yı değer gözlerin
Yüzünde görünür Yusuf nişanı
Yüzünü görenler çeker efganı
Büsbütün Gürcistan Erzurum Van’ı
Belh-i Buhaça’yı değer gözlerin
Ruhsatı’m eyledim senin de mehdin
Al yanaktan bir buse ver himmetin
Yüzbin saraf gelse bilmez kiymetin
Âhirî dünyaya değer gözlerin
Ruhsati
Güzellemelerin kafiye şeması
abab / cccb / dddb / eeeb
veya
abcb / cccb / dddb / eeeb
veya
aaab / cccb / dddb / eeeb
Kaynakça
1.^ Feride Turan. "Türk Şiirinde Kullanılan Nazım Şekilleri ve Türleri". ss. 25. Erişim tarihi: 2011-10-5.
2.^ Haluk Dursun (2004). Tuna Güzellemesi. Kubbealtı Yayınları. ISBN 9757663999, 9789757663997. Erişim tarihi: 2011-10-5.
3.^ "Güzelleme". Erişim tarihi: 2011-10-5.
4.^ Cemal Süreya Şiirinde Geleneğin Görünüşü. Dergâh. 2000. ss. 87.
5.^ a b "Aşık Edebiyatı Nazım Biçimleri". Erişim tarihi: 2011-10-5.
Koçaklama, konusu savaş, yiğitlik ve kahramanlık olan Türk halk edebiyatı şiirlerine verilen ad. Nazım biçimi koşmadır. Birimi dörtlük. Koçaklama bir genel bir tür kavramından çok, yiğitlik ve meydan okuma içerikli şiirlere verilen addır. Yani koçaklama semaiye veya koşmaya özgü bir tür değildir; genel ve anlamsal bir kategoridir. Örneğin halk destanları da bir koçaklamadır. Kısacası koçaklamalar bir nevi epik kavramının halk şiirindeki yansımasıdır. Bunu TDK'nın tanımından da anlayabiliriz:
"Halk edebiyatında biçimi ne olursa olsun, konusu yiğitlik, savaş, kahramanlık olan veya bir kahramanı öven, kahramanlık duygularını canlandıran şiir, yiğitleme."[1]
Genel olarak Türk edebiyatına baktığımız zaman, yiğitlik belirten söylemlerin azımsanamayacak düzeyde olduğunu görürüz. Battalname gibi Divan edebiyatı geleneğinden beslenen ürünler dahil, bugün dahi hamasi bir anlayışla yazılan birçok modern şiire rastlamak mümkündür. Türk halk edebiyatına baktığımız zaman ise karşımıza iki tür koçaklama anlayışı çıkar. Bunlardan ilki duygusal koçaklama, ikincisi ise coşkun koçaklamadır.
Koçaklama Çeşitleri
Duygusal koçaklama
Duygusal koçaklama, olayın psikolojik bir analize tabii tutularak kahramanlık yönlerinin yanında trajik yönlerinin de ön plana çıkarıldığı koçaklama türüdür. Bu tür eserlerde çoşkun bir yiğitlik teminin ardında duygu gizlidir. Birçok kahramanlık bildiren halk destanı bu ulamda incelenir. Kayıkçı Kul Mustafa'ya ait olan Genç Osman Destanı bu tür koçaklamaların güzel bir örneğidir. Eserde yalnızca hamasi duygular yoktur; Genç Osman'ın ölümünden sonraki asker ve padişah nazarında yaşanan üzüntü hali de tahlil edilmiştir. Duygusal koçaklamalar halk tarafından çok sevilen bir türü oluşturur, bunun için bu eserler genellikle halk hikâyesi oluşum sürecinin bir parçası haline gelir. Örneğin Genç Osman Destanı halk öyküsü oluşum süreci bakımından incelenen ilk eserlerden biridir.[2]Coşkun koçaklama
Coşkun koçaklama, en yaygın koçaklama türüdür. Bu tür koçaklamalarda ozanın korkusuz ve meydan okuyan bir söyleyişi vardır. Gerek savaş meydanındaki kahramanlıklar gerekse mevcut düzene karşı yapılan başkaldırı bu yolla ifade edilir. Otoriteler tarafından çoşkun koçaklamaların en güzel örnekleri Köroğlu ve Dadaloğlu ait koçaklamalar olarak kabul edilir.[3] Köroğlu'nun bir koçaklamasını örnek olarak incelersek;Benden selam olsun Bolu Beyi’ne Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır Ok gıcırtısından kalkan sesinden Dağlar seda verip seslenmelidir[4]
görüldüğü gibi coşkun koçaklamalarda psikolojik bir sentezden çok bir meydan okuma ve korkusuz söylem üzerinde durulur.
Koçaklama Örnekleri
BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NEBenden selam olsun Bolu Beyi'ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu düşer mi yine şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır
Köroğlu
Kaynakça
1.^ "Koçaklama". Erişim tarihi: 2011-10-5.2.^ Alptekin, Ali Berat (1997). Halk Hikayelerinin Motif Yapısı. Akçağ Yayınları. ss. 66.
3.^ Sami Yıldız (2008). ÖSS Edebiyat. Güvender. ss. 51. ISBN 975-589-268-0.
4.^ Birikim Dergisi (149-151. sayı). Birikim Yayınları. 2001.
- halk şiiri nazım biçimleri
- halk şiiri
- halk şiiri örnekleri
- halk şiiri nedir
- halk şiiri hece ölçüsü
- halk şiiri nasıl yazılır
- halk şiiri nazım birimi
- halk şiiri kaça ayrılır
- halk şiiri nazım türleri
- halk şiirinin ölçüsü nedir
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap Yaz
Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.
Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.
Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.
Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..