Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Halkçılık ilkesinin sonuçları nelerdir

Halkçılık ilkesinin sonucu nedir?

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-04-29 08:10:51

    Cevap : Osmanlı toplum yapısında vergi ödemeyen, askere gitmeyen ve devlet karşısında ayrıcalıkları bulunan bir takım sınıflar vardı. Büyük çoğunluğu oluşturan halk ise; vergi ödeyen, askere giden ve kul muamelesi gören bir yığından ibaretti. Osmanlıda var olan siyasal, dinsel, askeri ve ekonomik gruplar kendilerini halkın üzerinde görüyorlardı.

    Cumhuriyet döneminde uygulamaya konulan halkçılık ilkesi ile toplumdaki siyasal, ekonomik, dinsel ve askeri gruplar arasındaki farklılaşma, kaldırılmaya çalışılmıştır. Toplumu oluşturan bireyler arasında siyasal, hukuksal eşitlik sağlanmış, sınıf ayrıcalıkları reddedilmiştir. Ekonomik anlamda halkın geçim düzeyinin yükseltilmesine çalışılmış, toprak reformunun gerçekleştirilmesi
    öngörülmüştür. Halkçılığın gereği olarak eğitim alanında da eşitlik getirilmek istenmiş, bireylerin, hiçbir sınırlama olmaksızın, yetenekleri ve çalışmaları ölçüsünde her göreve gelebilmeleri sağlanmıştır. Halkçılık, toplumu oluşturan bireylerin devlete olan güven duygularını arttırıcı ve ulusal birliği pekiştirici bir ilke olmuştur. 1930’yılı başlarından itibaren ise; Devletçilik ilkesi ile desteklenerek siyasal anlamının yanı sıra, ekonomik bir anlama da kavuşmuştur.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Ugur

    • 2015-04-28 14:31:00

    Cevap : Halkçılık ilkesi doğrultusunda yapılan inkılaplar -Cumhuriyetin İlanı -Kılık-Kıyafet Kanunu’nun Kabulü -Aşar Vergisinin kaldırılması -Medeni Kanun’un kabulü -Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi -Yeni Türk Harfleri’nin Kabulü -İlköğretimin zorunlu hale getirilmesi -Sosyal hizmet kurumları ve sağlık örgütlerinin kurulması (Çocuk Esirgeme Kurumu’nun açılması, devlet hastanelerinin açılması, dispanserlerin açılması, Kızılay’ın güçlendirilmesi) -Devlet Demir Yolları’nın kurulması
    Atatürk’ün Halkçılık Programında arzuladığı husus Türk halkının ekonomik ve sosyal çıkarlarından güç alan bir toplumsal inkılâbı gerçekleştirmekti. O, bu programı aynı zamanda millileştirme doğrultusunda da uygulamak istiyordu. Atatürk, Türk halkını “Irken, dinen, kültür bakımından birbirine karşı saygılı ve özveri duyguları ile dolu ve geleceği ve çıkarları ortak olan bir toplumsal heyettir.” şeklinde nitelemiştir.

    Halkçılık programına öre, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti “halk hükümeti” olacak ve egemenlik kayıtsız, şartsız millete ait olacaktır. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilât-ı Esâsiye’nin 1.maddesi egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğunu öne sürdüğü gibi “halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare esasına dayalıdır.” diyerek halkçılık ilkesini ön plâna çıkarır. 1 Mart 1921’de ise Atatürk “Siyaset-i dahiliyemizde olan halkçılık yani milleti kendi mukadderatına hakim kılmak esası Teşkilât-ı Esâsiye Kânûnumuzda tespit edilmiştir.” diyerek halkçılığın devlet için önemini vurgulamıştır.

    Halkçılık, halk devleti, halk yönetimi, halkın kendi geleceğine hakim olması anlamında,kısacası siyasi demokrasi ile eşanlamlıdır. Halkçılık (demokrasi ilkesi ile milli egemenlik arasında çok yakın ilişki vardır. Halkçılık, milli egemenlik ilkesinin doğal ve zorunlu sonucudur. Atatürk, demokrasi deyimini, bugün de kendilerinin demokrasi ile yönetildiğini ileri süren ülkelerde görüldüğü gibi, asıl anlamından saptırarak veya ona değişik içerikler yükleyerek değil (SSCB, İran vb) tam tersine gerçek ve geleneksel anlamında, yani hürriyetçi siyasi demokrasiyi ifade etmek amacı ile kullanmıştır:

    Bizim bildiğimiz demokrasi, bilhassa siyasidir; onun hedefi, milleti idare edenler üzerindeki murakabesi sayesinde, siyasi hürriyeti temin etmektir.” Gazinin halkçılıktan anladığı husus hürriyetçi,siyasi demokrasidir. Ancak hürriyetler de sonsuz değildir. Şahsi hürriyeti sınırlama devletin görevidir. Hürriyet başkasına zararlı olmayan hareketleri yapmaktır. Şahıslar rahat yaşamak, devletin varlığının sürmesini sağlamak için bazı haklarını seve seve devlete vermelidir. Örneğin Şeyh Sait İsyanı sonucunda devletin geleceği tehlikeye girmiş, bunu önlemek için 1925’de Takrir-i Sükûn Yasası çıkarılıp, istiklâl mahkemeleri kurulmuştu.

    1927’de Halk Fırkası Kongresinde Halkçılık Programı yer almış ve 1931’deki parti programında da bunun esaslar şöylece sıralanmıştı: “İrade ve hakimiyet kaynağı millettir. Kanunlar önünde mutlak bir eşitlik kabul eden, hiçbir ferde, hiçbir aileye, hiçbir sınıfa, hiçbir cemaata imtiyaz tanımayan yurttaşları halktan ve halkçı kabul ederiz.

    Halkçılığı üç önemli unsuru vardır: Birincisi halk yönetimi (siyasi demokrasi), ikincisi eşitlik, üçüncüsü sınıf mücadelesinin olmamasıdır. Siyasi demokrasi daha önce söz konusu edilmişti. Eşitlik konusunda, 1923 tarihli tüzüğün 2.fıkrası ile halk Fırkası açıklık getirmişti: “Halk Fırkası gözünde halk kavramı, herhangi bir sınıfa ait değildir. Hiçbir ayrıcalık iddiasında bulunmayan genellikle kanun önünde mutlak bir eşitliği kabul eden bütün fertler halktandır. Atatürkçü halkçılık anlayışı, toplumun bütün kesimlerinin ekonomik bakımdan eşit seviyeye, en azından refaha ulaştırmayı hedeflemektedir.

    Atatürkçü halkçılık anlayışı sosyal adalete, sosyal güvenliğe, ekonomik haksızlıkların giderilmesine, yani adaletli gelir dağılımına önem verir. Eğer bunlar gerçekleşir ise sınıf mücadelesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Mustafa Kemal’in halkçılık anlayışının komünizmle hiçbir ilişkisi yoktur. 14 Ağustos 1920’de yaptığı konuşmada buna değinen Mustafa kemal, kendi sistemlerinin Türkiye’ye özgü olduğunu açıkladıktan sonra “…Bizim görüşlerimiz ki halkçılıktır-kuvvetin, kudretin, hakimiyetin, idarenin doğrudan doğruya halka verilmesidir! Yine şüphe yok ki, bu dünyanın en kuvvetli bir esası, bir prensibidir.” demişti. Mustafa Kemal, bu düşüncesini Halk Fırkasını kurarak gerçekleştirmek istemiş, 16 Ocak 1923’te İstanbul gazetelerinin temsilcilerine halk adı altında bütün milleti birleştirmek ve refaha kavuşturmak istediğini söylemiş ve daha sonra Halk Fırkasını kurmuştur.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.