Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Halkın temsilcilerinin yer almadığı bir meclis nasıl olurdu

Halkın temsilcilerinin yer almadığı bir meclis nasıl olurdu sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?

Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2023-05-10 09:55:58

    Cevap : Halkın temsilcilerinin yer almadığı bir meclis, doğrudan veya dolaylı olarak halkın seçtiği temsilciler yerine, belirli bir grup insan tarafından yönetilir. Bu durumda, karar verme süreci tamamen bu gruba kalır ve halkın ihtiyaçları ve talepleri doğrudan dikkate alınmaz. Meclisin kararları bu gruba bağlı olarak şekillenir ve halkın görüşleri yansıtılmaz. Ancak, demokratik bir yapıda olan ülkelerde, halkın temsilcilerinin yer almaması, doğrudan halkın oylarıyla seçilen temsilcilerin bu görevi yapmayı reddetmesi veya oluşan yönetimsel bir kriz sonucu gerçekleşebilir.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    gokturk

    • 2021-04-10 09:08:16

    Cevap : Merhabalar , sorunuzun cevabı yazımızın içinde detaylıca paylaşılmıştır. Başarılar dilerim. 


    Eskiden temsili demokrasi, özgürlükle eş anlamlıydı ve halk iradesinin ifadesi olarak görünürdü. Ancak, bugün küçük burjuvazinin ve liberallerin bir kısmı bile onu oligarşinin aleti olarak kabul ediyor. Geçen yüzyıl süresince burjuva parlamentarizminin şekli olan demokrasiye alternatifin olmadığı kanıtlanmaya çalışıldı. Modern toplumdaki temsili demokrasi miti o kadar güçlü ki siyasal solun büyük bir parçası onu destekleyerek egemenlere katılıp bu miti güçlendiriyor.

    Batılı küçük burjuvazi bu hayal kırıklığından çıkış ararken, parlamentarizmi İsviçre türü “direkt demokrasi”yle tamamlamayı denerken, yeni sömürgelerdeki yoksul halk hayatta kalmak için tek yolun özyönetim olduğunu fark etti.. Uzak kalan geçmişte ve artık olmayan sosyalist ülkelerde özyönetim örneklerini aramamız gerekmiyor. Şu ana bakmamız yeterli. Pratikte denenmiş olan direkt demokrasinin örneği Türkiye’de bulunuyor.

    Halk Meclislerinin Kökeni

    Halk Meclisi nedir? Halk Meclisini direkt demokrasinin kuruluşu olarak tarif edersek bu eksik olurdu. Onlar halk iktidarının bir ifadesidir. Onlara katılan halk yalnızca karar almıyor. Aldıkları kararları gerçekleştirmek için Halk Meclisi halka hem yetki hem de sorumluluk veriyor. Meclislerin rolünü ve hedefini anlamak için, halk iktidarına ve özyönetim fikrine ne kadar uygun olduğunu anlamak için, onun tarihini öğrenmemiz lazım.

    1970’ten sonraki on yılda, faşist uygulamaların olduğu devlet şiddeti döneminde iç göç sonucunda İstanbul’un varoşlarında gecekondularını kuran yoksul halk kitlelerinin belirdiği süreçte ilk Halk Meclisleri ortaya çıktı. Halkın faşist uygulamalardan ve devlet şiddetinden korunması için, yaşam sorunlarını çözmek için (inşa, içme suyu, elektrik, vb.) birlik ve karşılıklı dayanışma gerekiyordu. Halk Meclisini, Halk Komitelerini ve Faşizme Karşı Komiteleri kuran Marksist-Leninist bir örgüt olan Devrimci Sol bu görevi gerçekleştirdi. Faşizme Karşı Komiteler, sivil faşistlere ve devlet şiddetine karşı halkı savunurken, Halk Komiteleri Halk Meclisinin verdiği görevleri gerçekleşirdi. Örneğin, ev inşası, inşa malzemesi sağlama ve ev tahsis etme amacıyla Halk Komiteleri oluşturuldu.

    Halk Meclislerinin pratik hedefi bellidir: Düzenin yarattığı ve devletin çözemediği yaşam zorluklarını ve acil sorunları kendi güçleriyle çözmek. Ancak, siyasal hedefi çok net değildir. Siyasal bakış açısından, Halk Meclisinin asıl hedefi, ekonomik mücadeleyi baskılara karşı mücadeleyle birleştirerek, kendisini direkt bir şekilde etkileyen sorunları çözmeye halkı dahil etmek; halkın kendi kaderinin sorumluluğunu almasını ve karar vermesini sağlamak. Halkı, sorunlarını devrimcilerin ve eylemcilerin çözmesini bekleyen pasif bir izleyiciye dönüştürmek yerine, Halk Meclisi, halkı özyönetime dayanan toplumu oluşturmaya aktif bir şekilde dahil etmek için harekete geçirir.

    12 Eylül 1980 darbesinden sonra Halk Meclisleri, etkinlikleri durduğu halde, 1990’larda faaliyetlerine yeniden başladı. Yeni komiteler, önce İstanbul Gazi Mahallesinde ortaya çıkmıştı, sonra halk direnişine ve örgütlenmesine ihtiyaç olan başka bölgelere yayıldı. Bu yeni komitelerin temel ilkeleri şunlar olmuştur:

    1. Milliyetten ve dinden bağımsız olarak halklar arasında dayanışma oluşturmak;
    2. Faşist şiddetden koruma birliği tahsis etmek;
    3. Eşitsiz gelir dağılımı nedeniyle ortaya çıkan yapısal sorunları çözmek (eğitim, sosyal sigorta, sağlık koruması, gıda, konutlar, vb.);
    4. Sosyal ve kültürel yozlaşmaya (cürüm, uyuşturucu, kumar, alkolizm) karşı mücadele;
    5. Kadın sorunlarını çözmek (kadın işçilerin, ailedeki kadınların cinsel obje olarak kullanılmasını önlemek);
    6. Kar etmektense, istihdam yaratma hedefi olan kooperatifler aracılığıyla üretim ve tüketim dayanışması;
    7. Sağlıklı yaşamı desteklemek için erkekleri, kadınları ve çocukları spor etkinliklerine aktif katılımcı olarak katılmalarına teşvik etmek;
    8. Yeni okulları inşa etme aracılığıyla eğitim sistemini geliştirmek; eğitim araçlarının niteliğini ve niceliğini geliştirmek; eğitim masraflarını azaltmak;
    9. Sağlık hizmetini geliştirmek;
    10. Toplumun içindeki anlaşmazlıkları devletin adli sisteminin dışında çözmek.

    Halk Meclisleri Pratikte

    Gazi Halk Meclisinin ilk yılları çok başarılı oldu. Etkili bir çalışmayla Gazi Halk Meclisi halkın güvenini kazandı. Mahalle sakinlerinin ve esnafların yaşamını zorlaştıran gündelik elektrik sorunları çözüldü.

    Spor Komitesi yerli bir spor kulübü kurdu ve yalnızca çocukları sokaklardan çıkartmakta kalmayıp sporun “futbol” anlamına gelmesi durumunu değiştirmeyi başardı. Gazi halkı, atletizm, masa tenisi, voleybol gibi diğer spor çeşitlerine katılabildi. İlk kez kadınların rahat bir şekilde spor yapmaları mümkün kılındı.

    Halkın güvenini kazanan başlıca nokta halkın sağlık imkanlarının geliştirilmesiydi. Gazi mahallesi, yoksul bir mahalle olduğu için nüfusunun uygun bir sağlık hizmeti için olanağı yoktu. Bu yüzden, Gazi Halk Meclisi ilaç toplama eylemini başlatıp Gazi’nin yoksul halkı için tıbbi muayene hazırladı.

    Kadın Komitesi de önemli bir rol oynadı. Kadınların belli eğitim, sảğlık ve iş sorunları vardı. Kadın Komitesi, kadınların düzenli sağlık kontrolü olmalarını sağlayıp ve okuryazarlığı geliştirip işsiz kalan kadınlar için iş merkezi kurdu. Kadınlar artık, iş merkezi aracılığıyla kendi ürettikleri ürünleri satabiliyorlar.

    Yeni Komiteler Mücadeleden Doğar

    Sarıgazi Mahallesindeki Halk Meclisi kentsel dönüşüme karşı mücadeleden doğdu. Devlet, yakınlardaki nehirden dolayı, kamu sağlığının tehlikede olması bahanesiyle bir gecekonduyu imha etmek istedi. Halk Meclisi, savunma komitesi oluşturdu ve mahalle sakinleriyle barikat kurup harekete geçti. Devletin kuvvetleri müdahale edemedi ve mahalle yok edilmekten kurtarıldı.

    İzmir yakınlarındaki Pergamon şehrinin deneyiminden de örnek verebiliriz . Çok uluslu bir şirket olan Eurogold, Pergamon’un toprağını potasyum siyanürle zehirledi. Bunu toprağa bulaştırması, çevreyi ve halkın başlıca geçimlik kaynağı olan tarımı yıktı. Pergamon halkı Eurogold’a karşı direnmek amacıyla Halk Meclisini kurdu.

    Sonuç Olarak

    Halk Meclisleri emperyalist ülkelerde ki Occupy (işgal et) hareketlerinin istediği temsili demokrasi reformu ile kıyaslanamaz. Batılı Occupy hareketleri emperyalist bir ülkenin iktidar yapısını ne değiştirmek ne de siyasal sorumluğu üstlenmek istemiyor. Halk Meclisleri ise oligarşinin iktidarına ve temsili demokrasiye karşı halkın kendi oluşturduğu politik bir alternatiftir.

    İsviçre referandumlarının aksine, Halk Meclisleri parlamentonun bir eki değil. Halk Meclisleri burjuva parlamentarizmin yerini alarak kendi sosyal yapısını tesis ediyor.

    Halk Meclisinde halk, sosyalizmi bekliyor değil, sosyalizmi kuruyor. Özyönetim yalnızca devrimden sonraki  dönemde halk iktidarını kuran bir yöntem değil, devrimi geliştiren en önemli araçlardan biridir.

    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2023-05-10 09:56:21

    Cevap :

    Halkın temsilcilerinin yer almadığı bir meclis, tam olarak bir meclis değildir. Çünkü meclisler, halkın temsilcilerini bir araya getiren, onların görüşlerini ve taleplerini yansıtan bir yapıdır. Eğer halkın temsilcileri olmadan bir meclis varsa, o zaman bu meclis halkın iradesini yansıtmaz.

    Böyle bir meclisin kararları, halkın taleplerine uygun olmayabilir ve hatta halkın çıkarlarına ters düşebilir. Halkın temsilcilerinin olmadığı bir mecliste, kararlar belirli bir çıkar grubunun veya elit bir kesimin görüşlerine göre alınabilir. Bu nedenle, böyle bir meclis demokratik bir yapıya sahip olmaz ve halkın iradesini yansıtmaz.

    Ayrıca, halkın temsilcilerinin olmadığı bir meclisin meşruiyeti de tartışmalıdır. Çünkü meşruiyet, seçimlerle belirlenen temsilcilerin halkın iradesini yansıtmalarına dayanır. Halkın temsilcilerinin olmadığı bir meclis, halkın iradesini yansıtmadığı için meşruiyetini kaybeder.

    Sonuç olarak, halkın temsilcilerinin yer almadığı bir meclis tam olarak bir meclis değildir ve demokratik bir yapıya sahip değildir.

    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.