Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Han duvarlari şiirinin kelime morfolojisi

Han duvarlari şiirinin kelime morfolojisi

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Hera

    • 2021-02-05 19:22:06

    Cevap :

    Metin İncelemesi

    Biçim Yönünden:

    Biçimi: Nazım.

    Nazım biçimi: Manzum hikâye.

    Ölçüsü: Asıl bölüm : 7 + 7 = 14'lü hece.

    Yağız atlar kişnedi / meşin kırbaç sakladı.

    7 7

    Ara bölüm : 6+5=11'li hece.

    On yıl var ayrıyım/Kına dağından

    Konusu: "Anadolu'nun çileli yollarında çekilen gurbet acısı ve sıla özlemi dile getiriliyor; sınırdan sınıra koşarak acı çekmiş, sılasına ulaşamamış Maraşlı Şeyhoğlu'nun anısı ve bu konuda şairde uyanan duygu ve düşünceler" anlatılıyor.

    Tema: "Gurbet acısı ve sıla özlemi"dir.

    Kafiye şeması: Şiirin asıl bölümünde: aa/bb/ cc/dd...

    Şiirin ara bölümünde: aaab/cccb/dadb biçimin­dedir.

    Kafiyeli olan, "Şak-la-dı/durak-la-dı" sözcükle­rinden "-la" ve "-dı" ekleri rediftir. Geriye kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "AK" olup tam kafiye­dir. Ara bölümlerin dördüncü dizelerinde yer alan, "At-ıl-mış-ım ben/kat-ıl-mış-ım ben/sat-ıl-mış-ım ben" sözcükle rinde ki "-il, -mış, -ım" ekleriyle yine­lenen "ben" sözcükleri rediftir. Geriye kalan, "At/ kat/sat" fiil köklerinde ortak kafiye sesi "AT" oldu­ğundan tam kafiyedir.

     

    Yardımcı Bilgiler:

    Faruk Nafiz Çamlıbel, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında; "şiirde hece ölçüsü esas alınmalı, Türk­çe ile ulusal konular işlenmeli" görüşünü savunan şa­irler topluluğu arasında yer almıştır. Enis Behiç Koryürek, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç'tan oluşan bu beş kişilik şairler topluluğuna, sonradan "Beş Heceli­ler" denmiştir.

    Faruk Nafiz, Beş Heceliler'den olmasına karşın, kimi zaman şiirlerinde aruz ölçüsünü de kul lan iniştir.

    Şiirlerinde genellikle bireysel konuları ele alan şair, aşk, doğa, ölüm, ayrılık, kıskançlık gibi tema­ları işlemiştir. Kimi şiirlerinde Anadolu gerçeklerine eğil misse de onları tasvirlerle yetinmiş, çözüm ara­yışına gitmemiştir. Eserlerinde lirik bir söyleyiş gö­rülmektedir.

     

    Dil özellikleri:

    a) Dil sade, söyleyiş liriktir.

    b) Şiir, zamanımızdan çok önceleri yazılmasına karşın, kültür dilinin ustalıkla kullanıldığı görülmektedir. Dizelerdeki dil, Türkçenin güzel bir örneğidir:

    "İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık

    Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık.

    Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı

    Arkada zincirlenen Toros dağları."

    Bu dizeler ve benzerleri bunun kanıtıdır.

    c) Anlatımda yer yer teşhis (kişileştirme) sa­natı yapılarak işlediği temalar daha canlı, renkli ha­le getirilmiştir:

    "Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar

    Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar

    Uyku­ya varmış gibi görünen yılan yollar

    İnleyen tekerlek­ler/Aygın baygın maniler

    Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu, vb."

    dizelerde bu sanata yer verilmiştir.

    d) Şair, benzetmelerden de yararlanılmıştır : Rüzgar-saç, yollar-yılan, Niğde-hisar, dört mısra-dört damla kan, derebeyi-han, kar-beyaz karanlık, kar-beyaz ölüm, yolcu-yaprak" sözleri ve benzerleri ara­sındaki durum bunu göstermektedir.

     

    İçerik Yönünden:

    Araştırmalar:

    · Şiirde, şairin Anadolu'ya yaptığı yolculuk ile bu yolculuk sırasında görülenler hikâye ediliyor. Şiire göre Şair, yaylı bir at arabasıyla Anadolu'ya git­mektedir. Yolculuğu zor koşullarda geçmekte, arada bir hanlarda konaklamaktadır. Bu konaklamalar sıra­sında, şair, hanların duvarlarında, daha önce konak­layanların çeşitli yazılarıyla karşılaşmaktadır. Bun­lardan biri de Maraşlı Şeyhoğlu'nun han duvarlarına yazdığı dörtlüklerdir. Maraşlı Şeyhoğlu, dörtlüklerinde çileli yaşamını anlatmıştır. Şair, Marşlı Şeyhoğlu'nun son dörtlüğü yazdığı handa öldüğünü öğrenir buna çok üzülür. Şair. daha sonraki yıllarda yaptığı yolcu­luklar, konakladığı hanlarda hep Maraşlı Şehyoğlu'nun yaşadığı gurbet hayatını, çektiği sıla özlemini hatırlar.

    · Yolculuk İstanbul'dan Orta Anadolu'ya, yaylı bir at arabasıyla yapılmaktadır. Bunu, şiirde geçen Niğde, İncesu, Ulukışla, Erciyes gibi Orta Anadolu'­yla ilgili adlardan anlıyoruz. Bu yolculuk tam üç gün sürmüştür.

    Şair, yolculuğu sırasında geçtiği yerleri, konak­ladığı hanları yalın biçimde tasvir etmektedir. Gör­düğü yerlerin en ilginç yanı, buralarda mevsimlerin iç içe yaşanması dır. Bir yanda bahar, diğer yanda kar...Bu bakımdan hanların, Anadolu'nun yaşamında ayrı bir yeri var. Ulaşımın zorlu olması, kısa yolcu­lukların bile günlerce sürmesi, hanların önem kazan­masına neden olmaktadır. Hanlarda konaklayanlar ise, içlerinde gurbet acısını, sıla özlemini duyuyorlar, tü­mü bu yönden birbirlerine benziyorlar.

    · Şairin yol boyunca içinde bulunduğu duygu ve düşünceler şöyle sıralanabilir: Gurbet acısı, kış kor­kusu, Anadolu'nun çileli yaşamı karşısında duyulan keder, Maraşlı Şeyhoğlu'nun kendisi gibi şair duşun­dan duyulan sevinç ve tanımadığı bu şairin ölü.nün­den duyulan büyük üzüntü.

    · Şiirde geçen kimi dizelerin anlamları şöyle ve­rilebilir:

    "Sonum ademdir diyor insana yolun hali": Yo­lun ıssız hali, insana, hiçbir yere ulaşmayacağı hissi­ni veriyor.

    "Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı":Gurbette bir araya gelen insanlar, aynı duyguları yaşayıp paylaşırlar.

    "Bir çiçek dermeden sevgi bağından": Gençlik çağının doğal duygusu aşkı yaşamadım, sevgiden pay alamadım.

    · Şiirde geçen kimi dizelerde şu söz sanatlarına yer veriliyor :

    "Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı" : Di­zede, han ocağının başında toplanan "gönüller" söz­cüğü, "insanlar" anlamında kullanılmıştır. Bir sözcü­ğün, benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün anlamını yüklenmiş biçimde kullanılmasına "mecaz" denir yada "mecaz-ı mürsel" adı verilir.

    "Bu dört mısra değildi, sanki dört damla kan­dı": Burada, şiirin dizeleri kana benzetilmiştir.

    "Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar": Di­zede, hanlar teşhis (kişileştirme) yoluyla derebeyine benzetilerek teşbih-i beliğ sanatı yapılmıştır.

    "Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar": Di­zede, "ey" ünlemiyle "nida" sanatı; "yaslı" sıfatıyla da yollara insan özelliği verilerek "teşhis" (kişileş­tirme) sanatı yapılmıştır.



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.