İşte Cevaplar
Metin İncelemesi
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: Manzum hikâye.
Ölçüsü: Asıl bölüm : 7 + 7 = 14'lü hece.
Yağız atlar kişnedi / meşin kırbaç sakladı.
7 7
Ara bölüm : 6+5=11'li hece.
On yıl var ayrıyım/Kına dağından
Konusu: "Anadolu'nun çileli yollarında çekilen gurbet acısı ve sıla özlemi dile getiriliyor; sınırdan sınıra koşarak acı çekmiş, sılasına ulaşamamış Maraşlı Şeyhoğlu'nun anısı ve bu konuda şairde uyanan duygu ve düşünceler" anlatılıyor.
Tema: "Gurbet acısı ve sıla özlemi"dir.
Kafiye şeması: Şiirin asıl bölümünde: aa/bb/ cc/dd...
Şiirin ara bölümünde: aaab/cccb/dadb biçimindedir.
Kafiyeli olan, "Şak-la-dı/durak-la-dı" sözcüklerinden "-la" ve "-dı" ekleri rediftir. Geriye kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "AK" olup tam kafiyedir. Ara bölümlerin dördüncü dizelerinde yer alan, "At-ıl-mış-ım ben/kat-ıl-mış-ım ben/sat-ıl-mış-ım ben" sözcükle rinde ki "-il, -mış, -ım" ekleriyle yinelenen "ben" sözcükleri rediftir. Geriye kalan, "At/ kat/sat" fiil köklerinde ortak kafiye sesi "AT" olduğundan tam kafiyedir.
Yardımcı Bilgiler:
Faruk Nafiz Çamlıbel, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında; "şiirde hece ölçüsü esas alınmalı, Türkçe ile ulusal konular işlenmeli" görüşünü savunan şairler topluluğu arasında yer almıştır. Enis Behiç Koryürek, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç'tan oluşan bu beş kişilik şairler topluluğuna, sonradan "Beş Heceliler" denmiştir.
Faruk Nafiz, Beş Heceliler'den olmasına karşın, kimi zaman şiirlerinde aruz ölçüsünü de kul lan iniştir.
Şiirlerinde genellikle bireysel konuları ele alan şair, aşk, doğa, ölüm, ayrılık, kıskançlık gibi temaları işlemiştir. Kimi şiirlerinde Anadolu gerçeklerine eğil misse de onları tasvirlerle yetinmiş, çözüm arayışına gitmemiştir. Eserlerinde lirik bir söyleyiş görülmektedir.
Dil özellikleri:
a) Dil sade, söyleyiş liriktir.
b) Şiir, zamanımızdan çok önceleri yazılmasına karşın, kültür dilinin ustalıkla kullanıldığı görülmektedir. Dizelerdeki dil, Türkçenin güzel bir örneğidir:
"İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık.
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı
Arkada zincirlenen Toros dağları."
Bu dizeler ve benzerleri bunun kanıtıdır.
c) Anlatımda yer yer teşhis (kişileştirme) sanatı yapılarak işlediği temalar daha canlı, renkli hale getirilmiştir:
"Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar
Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar
Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
İnleyen tekerlekler/Aygın baygın maniler
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu, vb."
dizelerde bu sanata yer verilmiştir.
d) Şair, benzetmelerden de yararlanılmıştır : Rüzgar-saç, yollar-yılan, Niğde-hisar, dört mısra-dört damla kan, derebeyi-han, kar-beyaz karanlık, kar-beyaz ölüm, yolcu-yaprak" sözleri ve benzerleri arasındaki durum bunu göstermektedir.
İçerik Yönünden:
Araştırmalar:
· Şiirde, şairin Anadolu'ya yaptığı yolculuk ile bu yolculuk sırasında görülenler hikâye ediliyor. Şiire göre Şair, yaylı bir at arabasıyla Anadolu'ya gitmektedir. Yolculuğu zor koşullarda geçmekte, arada bir hanlarda konaklamaktadır. Bu konaklamalar sırasında, şair, hanların duvarlarında, daha önce konaklayanların çeşitli yazılarıyla karşılaşmaktadır. Bunlardan biri de Maraşlı Şeyhoğlu'nun han duvarlarına yazdığı dörtlüklerdir. Maraşlı Şeyhoğlu, dörtlüklerinde çileli yaşamını anlatmıştır. Şair, Marşlı Şeyhoğlu'nun son dörtlüğü yazdığı handa öldüğünü öğrenir buna çok üzülür. Şair. daha sonraki yıllarda yaptığı yolculuklar, konakladığı hanlarda hep Maraşlı Şehyoğlu'nun yaşadığı gurbet hayatını, çektiği sıla özlemini hatırlar.
· Yolculuk İstanbul'dan Orta Anadolu'ya, yaylı bir at arabasıyla yapılmaktadır. Bunu, şiirde geçen Niğde, İncesu, Ulukışla, Erciyes gibi Orta Anadolu'yla ilgili adlardan anlıyoruz. Bu yolculuk tam üç gün sürmüştür.
Şair, yolculuğu sırasında geçtiği yerleri, konakladığı hanları yalın biçimde tasvir etmektedir. Gördüğü yerlerin en ilginç yanı, buralarda mevsimlerin iç içe yaşanması dır. Bir yanda bahar, diğer yanda kar...Bu bakımdan hanların, Anadolu'nun yaşamında ayrı bir yeri var. Ulaşımın zorlu olması, kısa yolculukların bile günlerce sürmesi, hanların önem kazanmasına neden olmaktadır. Hanlarda konaklayanlar ise, içlerinde gurbet acısını, sıla özlemini duyuyorlar, tümü bu yönden birbirlerine benziyorlar.
· Şairin yol boyunca içinde bulunduğu duygu ve düşünceler şöyle sıralanabilir: Gurbet acısı, kış korkusu, Anadolu'nun çileli yaşamı karşısında duyulan keder, Maraşlı Şeyhoğlu'nun kendisi gibi şair duşundan duyulan sevinç ve tanımadığı bu şairin ölü.nünden duyulan büyük üzüntü.
· Şiirde geçen kimi dizelerin anlamları şöyle verilebilir:
"Sonum ademdir diyor insana yolun hali": Yolun ıssız hali, insana, hiçbir yere ulaşmayacağı hissini veriyor.
"Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı":Gurbette bir araya gelen insanlar, aynı duyguları yaşayıp paylaşırlar.
"Bir çiçek dermeden sevgi bağından": Gençlik çağının doğal duygusu aşkı yaşamadım, sevgiden pay alamadım.
· Şiirde geçen kimi dizelerde şu söz sanatlarına yer veriliyor :
"Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı" : Dizede, han ocağının başında toplanan "gönüller" sözcüğü, "insanlar" anlamında kullanılmıştır. Bir sözcüğün, benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün anlamını yüklenmiş biçimde kullanılmasına "mecaz" denir yada "mecaz-ı mürsel" adı verilir.
"Bu dört mısra değildi, sanki dört damla kandı": Burada, şiirin dizeleri kana benzetilmiştir.
"Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar": Dizede, hanlar teşhis (kişileştirme) yoluyla derebeyine benzetilerek teşbih-i beliğ sanatı yapılmıştır.
"Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar": Dizede, "ey" ünlemiyle "nida" sanatı; "yaslı" sıfatıyla da yollara insan özelliği verilerek "teşhis" (kişileştirme) sanatı yapılmıştır.
Diğer Cevaplara Gözat