Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Hangisi Osmanlı'da divan görevlisi olan nişancının görevidir

Hangisi Osmanlı'da divan görevlisi olan nişancının görevidir sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2021-03-28 14:27:35

    Cevap : Nişancı; Tapu Kadastro kayıtlarını tutardı. Emrindeki kalemlerle yazışmaları düzenlerdi. ( Günümüzdeki İç işleri Bakanına benzetebiliriz. )

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2021-03-28 14:28:34

    Cevap :

    NİŞANCI

    Osmanlı devlet teşkilâtında Divan-ı Hümâyunun önemli vazifelerinden birini yerine getiren görevli için kullanılan bir tabirdir. Nişan kelimesinden türetilmiş olan "Nişancı" ferman berat mensûr nâme mektup ahidnâme(sözleşme) hüküm gibi devletin resmî evrakının baş tarafına padişahın imzası demek olan nişanı koyardı. Bu görevliye nişancı muvakkî tevkiî ve tuğraî gibi isimler de verilirdi.Nişancı ayrıca yardımcıları vasıtasıyla:Divanda yapılan görüşmelerin kayıtlarını tutarak Mühimme Defteri’ne(Divan Defteri) kaydetmek Ferman berat gibi belgeleri hazırlamak Sadrazam ve padişah arasındaki ve dış ülkelerle olan yazışmaları hazırlamak Tapu kayıt defterlerini tutmak gibi görevleri de üstlenmişti.
    Osmanlı devlet teşkilâtında XVIII. yy. başlarına kadar önemli bir makam olan nişancılık daha önceki Müslüman ve Müslüman Türk devletlerinde de vardı.

    Bunun için Osmanlı Devleti'nin merkez teşkilâtı içinde önemli bir yeri bulunan divanın azalarından biri de "Nişancı" adını taşıyan görevli idi. Divan-ı Hümayun çalışmalarının hazırlanması ve yürütülmesi ile ilgili çok önemli bir görevi yerine getiren nişancı bizzat padişah tarafından atanırdı. Önemli hizmeti bulunmasına rağmen nişancılığın Osmanlılar'da hangi tarihlerde kurulduğu kesin olarak tespit edilebilmiş değildir. Bununla beraber bazı araştırıcılar bu kuruluşu Osmanlı Devleti'nin ikinci hükümdarı olan Orhan Gazi dönemine kadar çıkarırlar. Çünkü bu döneme ait fermanlarda tuğra bulunmaktadır. Kısaca nişancılığın Fâtih'ten önce mevcut olduğu fakat Fatih zamanında tam anlamıyla geliştiği bilinmektedir.

    Divan-ı Hümâyunda vezir-i âzamın sağında ve vezirlerin alt tarafında oturan nişancı önemli bir hizmeti yerine getiriyordu. Nişancılar görevleri icabı bazı özellikleri taşıyan kimseler arasından seçiliyorlardı. Nişancı olacak kimselerin inşa(güzel yazı yazma) konusunda maharetli olmaları gerekirdi. Görevleri icabı olarak inşa konusunda maharetli olmaları devlet kanunlarını iyi bilerek yeni kanunlar ile eskiler arasında bağ kurup onları telif etme kabiliyetine sahip bulunmaları gereken nişancıların ilmiye sınıfına dahil ve sahn-ı semân(üniversite) müderrisleri(hocaları)nden seçilmesi kanundu.

    Nişancılar XVI. asrın başlarından itibaren Divân-ı Hümâyunun kalem heyeti arasında bu vazifeyi yerine getirebilecek olan reisü'l-küttâblardan seçilmeye başlanmıştır. Fâtih döneminde müesseseleşerek kurulduğunu gördüğümüz nişancılık Osmanlı Divân-ı Hümâyunun dört temel rüknünden(gereğinden) birini oluşturuyordu. Fâtih kanunnâmesinde de belirtildiği gibi bu dönemde vezirlik kadıaskerlik ve defterdarlıktan sonra en önemli vazife nişancılıktı.

    Nişancı Divân-ı Hümâyun üyesi olmasına rağmen vezir rütbesine sahip ve hâiz değilse kanun gereği arz günlerinde padişahın huzuruna kabul edilmezdi. Sadece nişancılığa tayin edildiği zaman bir defa padişahın huzuruna girip tayinlerinden dolayı teşekkür ederdi.

    Nişancılık XVI. asrin sonlarından itibaren yavaş yavaş önemini kaybetmeye başladı. XVII. asrın ortalarında nişancılık adeta kuru bir ünvan haline geldi. XIX. yüzyılın başlarına kadar ismen de olsa varlıklarını devam ettiren nişancılar eski önemlerini tamamen kaybettiler. Bu sebeple nişancılık 1836 yılında tamamen kaldırılarak vazifeleri "Defter eminine" verilmiştir. Bu tarihten sonra önemli işlere dair fermanların üzerlerine Bâbıâlî diğerlerine de defter eminleri tarafından tayin edilen ve tuğranüvis denilen memurlar tarafından tuğra çekilirdi. 1838'de tuğra-nüvislik görevi de kaldırılıp Bâbıâlî ile defter eminliği tuğracılığı birleştirildi. Böylece bu hizmetin Bâbıâlî’de görülmesi kararlaştırıldı.

    Divân-ı Hümâyunda yukarıdaki asil üyelerin dışında şunlar da zaman zaman divan üyeliği yapmışlar divan toplantılarına katılmışlardır:

    Kaynak: Divan üyelerinin görevleri
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.