Hayvanlar ile ilgili kompozisyon
Hayvanları anlatan 2 kompozisyon yazabilir misiniz?
İşte Cevaplar
Hayvan Sevgisi Kompozisyon Örneği
Eminim ki hepiniz bir defa da olsa bir hayvanın başını okşamış, ona sevgiyle bakmışsınızdır. Ve yine eminim ki hepiniz şunu çok iyi biliyorsunuz bu dünya sadece bize ait değil. Bizim ne kadar yaşama hakkımız varsa hayvanlarında özgürce yaşama hakkı vardır.
Bunları bildiğimiz halde birçok insan hala hayvanlara zarar vermekte, onlara şiddet uygulamaktadır. Belki inanmazsınız ya da inanmak istemezsiniz ama bu davranıştan utanmadan, hiç arlanmadan zevk alırlar.
Halbuki bir defa da olsa hayvanların gözlerinin içine baksanız, sizden merhamet dileyen o masum tabloyu görürsünüz. Ama bazılarının kalpleri öylesine kararmış, öylesine mühürlenmiş ki bir hayvana verdiği zarar ona gayet normal gelmektedir.
Esasında her şey sevmekle başlar. Bizi biz yapanda sevmekten başkası değildir.Yüreğimizde bu sevgi okyanusu varken neden bu sevgiyi hayvanlara da göstermeyelim. Sizlerden merhamet bekleyen hayvanlara merhamet edin. Unutmayın ki hayvanları sevmeyen insanları sevmez; hayvanlara merhamet etmeyen insanlara hiç merhamet etmez.
Diğer Cevaplara Gözat
Dünya üzerinde insanlar, hayvanlar ve bitkiler başta olmak üzere bir çok canlı yaşamaktadır. Her canlı yaşayabileceği uygun ortama adapte olur ve orada yaşar ve her canlının dünya üzerindeki ekosistemde bir görevi bulunmaktadır.
Canlılar arasında dünyayı değiştirmeye ve dünya üzerinde en fazla değişiklik yapmaya çalışan en becerikli canlılar ise insanlardır. Eğer insanlar hayvanları, bitkileri ve doğayı sevmezlerse hayvanların da bitkilerin de sonu olabilirler.
İnsanlar kendi dertlerini, ihtiyaçlarını, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilirler fakat hayvanlar öyle değildir. Hayvanlar; görürler, duyarlar, hissederler ancak kendilerini ifade edemezler ihtiyaçlarını dile getiremezler. Onları sahiplenmek ve onları doğada mutlu etmek ise biz insanların görevidir. Bu dünya üzerinde insanların yaşamak için ne kadar hakkı varsa hayvanların da en az insanlar kadar yaşamaya hakkı vardır. Ancak hayvanlar insanlar gibi değillerdir peki o zaman hayvanlar insanlar gibi kendilerini ifade edemiyorlar diye onları hor görmek, onlara eziyet etmek ve onları kendi kendine ölüme terk etmek doğru mudur?
Hayvanlar insana ayrı bir huzur verir aslında. Kafeste öten iki kanaryayı düşünün… Onların sesleri insanları farklı bir aleme götürür ve huzur bulur insanlar. Bu nedenle dışarıda kar yağarken kapımızın önüne bir kap mama ve su koymaktan aciz olmamalı insanlar hayvanları sevip onları ne kadar koruyabiliyorsak aslında o kadar vicdanlıyız demektir insan olarak.
Her canlının yaşamı değerlidir. Bu canlılardan biri de hayvanlardır. İnsan dostu olan, sevgiye ihtiyaç duyan, korunmak ve kollanmak isteyen hayvanlar bize Yüce Allah’ın emanetidir. Her insanın içinde hayvan sevgisi olmalıdır. Hayvanlara acımasızca davranan kişi insanlıktan asla nasibini almamıştır.
Özellikle de sokak hayvanlarına sahip çıkmalıyız ve onları yuvasız bırakmamalıyız. Yolda gördüğümüz aç hayvanlara birer kap yemek vermeliyiz ve onların da zor koşullarda sıcacık yuvaları olmasını sağlamalıyız. Onlara karşı şefkatli ve merhametli olmalıyız. Ne yazık ki son zamanlarda hayvanlar, bazı kendini bilmez kimseler tarafından çeşitli saldırılara ve cinsel istismara uğramaktadır. İşte bu tür olaylara karşı dikkatli ve uyanık olmalıyız. Hayvanlara zarar vermeye kalkışan bir kişiyi hemen uyarmalıyız ve o kişi ya da kişileri gerekli yerlere şikayet etmeliyiz. Hayvanları koşulsuz sevmeliyiz ve onlara tıpki bir aile sıcaklığını hissettirmeliyiz.
Hayvan sevgisi ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız: ’’ İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz.” Anatole France. Bunun için çevremizde gördüğümüz hayvanları da sarıp sarmalıyız ve onların bize güvenmesini sağlamalıyız.
Kedi
“Küçük yüzü pek sevimli idi: Pırıldayan, genç, hemen hemen çocuk gözleri ve pembe burnunun ucu görünüyordu. Vücudu, ipek gibi, tertemiz, sıcacık, güzel kokulu, dokunulması ve öpülmesi zevkli bir küme, Ankara yapağısı içinde kayboluyordu. Kulaklarının arasında canlı gözler üzerine bir kurdele gibi dümdüz yerleştirilmiş, siyah bir takke omuzlara atılıvermiş kısa, siyah bir pelerin ve en son, bir yelpaze gibi kımıldanıp duran sorguca benzer siyah bir kuyruk. İşte yeni kedimiz.”
Piyer Loti
Horoz
Sırtında sanki kanla, altınla işlenmiş ağır, parıl parıl bir manto! Başında vahşi ruhunun timsali gibi balta şeklinde kıpkırmızı tacı! Yerde hançer gibi keskin bir gaga! Sonra, ayaklarındaki mahmuz dediğimiz sivri süngüleri! Dikkat ederdim: Tavukların hiçbirini sevmezdi.
Yerde bir şey bulup “gıt gıt” diye çağırması, beni hiddetlendiren bir yalandı. Yiyecek bir şey buldu mu kendi yutardı. Yenmeyecek, yutulmayacak bir taş, bir kum parçası buldu mu hemen tavuğa ikram:
- Gıt, gıt, gıt!.
Ömer Seyfettin