Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Hukuk alanında yapılan inkılaplar ve açıklaması

uzun olmasada olur

Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-11-10 13:25:15

    Cevap : HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
    Maddeler Halinde
    1. Medenî Kanunun Kabulü
    Osmanlı Devleti’nde 1839 Tanzimat Fermanı ile başlayan Batılılaşma hareketiyle birlikte, bazı konularda şer’i hükümler yetersiz kalmaya başlamış ve bunun sonucu, yarı teokratik, yarı laik bir yapıda olan Mecelle hazırlanarak yürürlüğe konmuştu. Gerçi Mecelle de miras, aile, taşınır – taşınmaz mallardaki mülkiyet ilişkileri gibi konularda Fıkıh yani İslam hukukuna dayanan ve köklerini ona salmış olan bir kanundu ama, bunun yanında kara ticareti, deniz ticareti gibi konularda ise Fransız kanunları örnek alınarak hazırlandığından Fransız hukukuna dayanıyordu.
    Mecelle, dînî esaslara dayandığı için yeni ihtiyaçlara göre değişme esnekliği gösteremiyor ve sadece Hanefi mezhebinden derlenen hükümler doğrultusunda hazırlanmış olduğundan zaman zaman yetersiz kalabiliyordu. Bu sebeple, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Batı normlarına göre hazırlanmış, Batı standartlarında bir Medenî Kanunu, hukuk alanında gerçekleştirilecek inkılâpların temeli olarak görmüştür.
    Bu görüş doğrultusunda İsviçre Medenî Kanunu esas alınarak hazırlanan Medenî Kanun,  17 Şubat  1926 tarihinde kabul edilmiş ve 4 Nisan  1926’da yayımlanıp, 6 Ekim 1926’da da yürürlüğe girmiştir. 743 Kanun numarasıyla kabul edilmiş olan Medenî Kanun, 937 madde olup, şahıs hukuku, aile hukuku, miras ve aynî haklar olmak üzere toplam dört bölümden oluşmaktadır.
    Ayrıca, 29 Mayıs 1926 tarihinde 864 kanun numarasıyla kabul edilmiş olan, “Kanun-u Medenînin Suret-i Mer’iyet ve Şekl-i Tatbiki Hakkındaki Kanun” ile de Medenî Kanun’un uygulamada doğabilecek bazı eksikleri tamamlanmıştır.
    Yeni Medenî Kanun ile, Müslüman ve gayr-ı Müslimlere uygulanacak hukuk kaideleri tek bir esasa bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak da bütün hukuk sistemimizin aynı esaslara göre yeniden oluşturulması icap etmiştir. Bu çerçevede, evlenme – boşanma, miras, kadın – erkek eşitliği vs gibi konularda çıkarılan kanunlarla, hem hukuk alanında hem de sosyal hayatta önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir.
    Ayrıca, Türkiye’de yaşayan gayr-ı Müslimlerin, Medenî Kanunun kabulünden sonra, Lozan Antlaşmasıyla kendilerine verilmiş olan örf ve adet kurallarının uygulanması hakkından feragat ederek, Medenî Kanuna uymak istediklerini bildirmeleri de gerçekleştirilen değişikliklerin etki alanını genişletmiştir.
    Türkiye’de Medenî Kanun’un kabulüyle, aynı zamanda, Avrupalı toplumları idare eden ve bütün insanlığın malı olan bir görüş de benimsenmiş olmaktadır.
    Medenî Kanun’un, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikah esası ile 110. maddesinde yer alan hükmü, 7 Kasım 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 174. Maddesinde belirtilen İnkılâp Kanunları’nın Korunması kapsamında olup, Anayasanın kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılması ve yorumlanması söz konusu olamaz.
    2. Ceza Kanununun Kabulü
    Osmanlı hukuk sisteminde kabul edilmiş prensip gereği, insanlar, dinlerine göre farklı hukuk kurallarına tabî idiler. Bu sebeple, tabî oldukları kanunlar gereği, aynı suçu işlemiş olsalar dahi farklı cezalara çarptırılabiliyorlardı. Bu ise, temel prensibi eşitlik olması gereken hukukun, bu ilkeden uzaklaşmasına sebep oluyordu.
    İşte, bunu önlemek maksadıyla Türk Ceza Kanunu, İtalya’dan adapte edilerek 1 Mart 1926 tarihinde kabul edilmiştir. Kabul edilen yeni ceza kanunuyla, Müslüman olan yada olmayan bütün vatandaşlara uygulanacak cezalar standart hale getirilmiş ve aynı suça aynı ceza esassı temel prensip olarak benimsenmiştir.
    Ceza Kanunu ile ilgili olarak daha sonra da, Alman Federal Ceza Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu tercüme edilerek, Ceza Yargılama Usulü Kanunu kabul edilmiştir.
    3. Hakimler Kanununun Kabulü
    3 Mart 1926 tarihinde kabul edilmiştir. Bu kanunla mahkemeler bağımsız hale getirilirken, hakimlere verecekleri kararlar sırasında baskı yapılmasının önüne geçilmiş ve kararlarını kanunlar çerçevesinde sadece vicdanlarının sesini dinleyerek vermeleri sağlanmıştır.
    Ayrıca, siyasî güçlerin, hakimler üzerinde olabilecek olumsuz tesirlerinin önüne geçilmesi maksadıyla, tayin, terfi vs gibi işlerinin de kendi içlerinden oluşturulacak kurullar vasıtasıyla yapılması sağlanmıştır.
    4. Ticaret Kanununun Kabulü
    Alman ve İtalyan Ticaret Kanunları esas alınarak hazırlanmış olan yeni Ticaret Kanunu, Kara Ticaret Kanunu ve Deniz Ticaret Kanunu olmak üzere, iki bölümden oluşmaktadır. Kabul ve yürürlüğe giriş tarihleri farklı olan bu kanunlardan Kara Ticaret Kanunu 29 Mayıs 1926’da kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmiş iken, Deniz Ticaret Kanunu ise, 13 Mayıs 1929’da kabul edilmiştir.
    5. Borçlar Kanununun Kabulü
    Borçlar Kanunu 8 Mayıs 1928 tarihinde kabul edilmiştir. Ticaret Kanunun bir tamamlayıcısı olarak kabul edilen bu kanun ile, ticaret hayatında sürekli yaşanabilecek alacak – borç sorunu belirli kurallar çerçevesinde çözümlenmeye ve tarafların karşılıklı zarar etmelerinin önüne geçilmeye çalışılmıştır.
    Ayrıca taraflar arasında ticarî ahlâkın korunmasının sağlanması da bu kanunun kabul sebeplerindendir.
    6. İcra ve İflas Kanununun Kabulü
    İsviçre İcra ve İflas Kanunu esas alınarak hazırlanan bu kanun, 24 Nisan 1929 tarihinde kabul edilmiştir. Daha sonra çeşitli konularda eksikleri görülen kanun, 1932 yılında günün şartlarına göre yeniden düzenlenmiştir.
    Çeşitli tarihlerde kabul edilen bu kanunlarla birlikte, 1925 yılında ülkenin ihtiyacı olan hukukçuları yetiştirmek üzere Ankara Hukuk Mektebi’nin açılması, Baroların kurulması, Mahkemelerin yeni düzene uygun olarak kurulması ve kadınlara da kademeli olarak, 1930’da Belediye Meclisi seçimlerinde, 1933’te Muhtarlık  seçimlerinde  ve  nihayet  5  Aralık   1934  tarihinde  de  Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkının verilmesi, şüphesiz hukuk alanında gerçekleştirilen köklü değişiklikleri ihtiva etmektedir.
    Batı ülkelerinden alınan veya Batıdaki örnekler incelenerek hazırlanan bu kanunlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukuk alanında gerçekleştirdiği büyük bir inkılâbı ifade etmektedir. Gerçekleştirilen bu inkılâp ile kabul edilen yeni kanunların ortak esprisi, kuşkusuz, teokratik nizama yani din kurallarına göre değil, laik nizama yani akla, mantığa ve bilime göre hazırlanmış olmalarıdır.

    Hukuk alanında inkılapların yapılmasını zorunlu kılan nedenler:
    1. Eski hukukun çağın ihtiyaçlarına cevap verememesi
    2. Osmanlı hukuk sisteminde hukuk birliğinin olmaması
    3. Eski hukukun laik hukuk anlayışına uygun olmaması,
    4. Kadın haklarıyla ilgili kanunlarının yetersiz olması
    5. Ceza hukukunun şahısların güvenliğini sağlamada yetersiz kalması ve modern ceza hukukuna uymaması
    6. Mahkemede tek yargıcın (kadı) bulunması
    7. Müslüman olmayan azınlıkların kişisel hukuk ve aile hukukuna ait sorunları kendi dini kurallarına göre çözmeleri
    8. Türkiye Cumhuriyeti'nin Batı medeniyetine katılmayı hedeflemesi .
    Gibi nedenler hukuk alanında inkılap yapılmasını zorunlu kılmıştır
    Diğer Cevaplara Gözat
    Hukuk alanında yapılan inkılaplar ve açıklaması

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    Beste

    • 2015-11-10 13:26:24

    Cevap : Hukuki (hukuksal) alanda yapılan inkılaplar özetle maddeler halinde şunlardır:

    1924 - Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı.
    1924 - Şeriye Mahkemeleri kardırıldı.
    1924 - Anayasası yürürlüğe girdi (1876 Anayasasına son verildi)
    1925 - Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
    1926 - Medeni Kanun kabul edildi (İsviçre’den uyarlandı).
    1926 - Ceza Kanunu kabul edildi (İtalya’dan uyarlandı).
    1926 - Borçlar Kanunu kabul edildi (Almanya’dan uyarlandı).
    1928 - Devletin dini İslam’dır, hükmü anayasadan çıkartıldı.
    1929 - İdare Hukuku kabul edildi (Fransa’dan uyarlandı).
    1930 - 1934 Kadınlara siyasal haklar tanındı.
    1937 - Atatürk ilkeleri anayasaya konuldu

    Not : 1935 yılında yapılan seçimlerde meclise 18 kadın milletvekili girmiştir.

    Kaynak: Ortaöğretim Kurumları İçin Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Kitabı, Ankara, 2011.
    Hukuk alanında yapılan inkılaplar ve açıklaması

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    bilgebüşra6

    • 2015-11-10 13:25:37

    Cevap : Hukuk ve İnkılap
    İnkılap kelimesi kısaca herhangi bir alanda yapılan köklü değişiklikleri ifade eder. Atatürk tarafından yapılan en önemli inkılaplardan biride hukuk alanında yapılan inkılaplardır. Sosyal alanda yapılan inkılapların tamamlayıcısı gözüylede bakılabilir. Hukuk alanında çeşitli inkılapların yapılmasında temel neden Cumhuriyetin kurulması öncesi toplumdaki eksikleri giderebilme çabasıdır. Ancak bu şekilde toplum yapılacak yeniliklere hazırlanabilirdi.  Yapılan inkılaplardan bazıları hukuk alanıda yapılmıştır. Burada hangi hukuksal alanlarda yenilik yapılmış olduğuna dair bilgiler bulacaksınız.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.