Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

  • Din
  • 8 yıl önce
  • 5 Cevap

Hz.Muhammed (s.a.v.)için aklınızdan bir mektup yazarsmısınız?

Bu sorunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz.

Bu soruya 5 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-12-22 14:47:04

    Cevap : Sana "gül" diyorlar. Ama sana "gül" demeye benim dilim varmıyor. Çünkü sen insanların halini görsen sanırım gülmez ağlardın. Ama sana "gül yüzlü" demekten kendimi alamıyorum. Seni çok seviyorum. İnsanların seni niye sevmediklerini ise bir türlü anlayamıyorum. Belki çok tuhafına gidecek ama bugün seni sevenleri bile sevmiyorlar. Sevgiden bahsediyorlar ama, sevginin kaynağından habersiz yaşıyorlar. Ama ben seni çok seviyorum.
    Uzun zamandır sana bu mektubu yazmakla meşgulüm. Daha da fazla yazmak isterdim. Beni dinlemekten bıkmayacağını da biliyorum. Fakat senin daha okuyacak çok mektubun vardır. Dilerim hiçbir zaman mektupsuz kalmazsın. Şimdilik hoşça kal. Sana, bize hediye ettiğin herşey için ve beni dinlediğin için çok teşekkür ederim.
    Hande Ünver - 2008 Mektup Yarışması 3.'lük Ödülü

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    kayys

    • 2015-12-26 13:33:29

    Cevap : hatalari. Var o hatalari nasil duzeltirim onda dua isrterim onu gormek onun kokusunu koklamak 
    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-12-22 14:47:41

    Cevap : Babamı son ziyaret edişimizde ben de kimse görmeden terliğimi babamın kabri üstüne gömüverdim. Şimdi benim terliğim de hep babamla kalacaktı...
    Bir güneşimi, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geride. Babam ve terliklerim hep oradaydı, gelemezlerdi. Ama güneşim hep yanımızdaydı...
    Yetimlerin efendisi, yetimlerini hiç ışıksız bırakır mı? Dünyanın bir ucuna bile gitmiş olsaydık bizi bırakmayacağını biliyordum..." - Sen çocukları çok severmişsin. Bir gün çocuklardan birinin kuşu ölmüş Medine'de; sen kalkıp ona baş sağlığına gitmişsin. "Kuşun ölmüş, ben de çok üzüldüm" demişsin o çocuğa. Sen geldin diye sevinmiş çocuk. Sen öylesine zengin bir yüreğin sahibi imişsin. Şimdi hangi büyük, bir çocuğun kuşu ölse ziyaret eder ki? Bunu sen düşünmüşsün. Seni görmeyi arzu edenlerin rüyasına da gelirmişsin. Ben de çok istedim ama henüz gelmedin. Bir gün benim de rüyama misafir olur, başımı okşar mısın? Beni de Hasan ve Hüseyin gibi dizine alır mısın?

    Mehmet Ali Doğramacı - 2008 Mektup Yarışması 2.'lik Ödülü
    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-12-22 14:46:25

    Cevap : Bismillahirrahmanirrahim. 

    Esselâtü vesselâmü aleyke ya Resulullah! Esselâtü vesselâmü aleyke ya Habibullah! Esselâtü vesselâmü aleyke ya Seyyide’l-evvelîne ve’l-âhirin, veselâmün ale’l-mürselîn. 

    Ey sevgililer sevgilisi, Habibullah, Resûlullah, 

    Rahman’ın günahkâr, aciz, gafil, gözü yaşlı kulundan sana sunulan bir aciz namedir bu yazılan satırlar. Sana bir mektup yazmak; bir kâğıt parçasının üzerinde parçalanan yüreğimi sana sunarken senin sohbetine dahil olma arzusuyla yanmak! Sana hasret çekmeyi unutmuş, sana lâyıkıyla ümmet olamayan, günahlarıyla seni üzen, yaratılan her zerrenin senin aşkınla yandığını idrak edemeyen benim şu küçük namemi kabul edersen eğer, bir salâvat-ı şerifle sana sesleniyorum bu satırlardan... Affet ya Resullullah (asm)! Affet sultanım. Cüretimi bağışla. 

    Ne kadar sana lâyık bir ümmet olamasam da seninle yaşıyorum saatlerimi Rabbimin huzurunda… Bir gün seni özlemiş, sana olan hasretiyle yanmış tutuşmuş bir güzel kul tanıdım. Yüzündeki o parlaklık ne güzeldi. Ama gözlerinin altındaki kızarıklık, alnındaki kıvrımlar, sakalındaki bembeyaz kıllar, şakaklarına yağan karlar bir şeyler haykırıyordu ya Resulullah (asm)! Ümmetinden bir kul, Rahman’ın güzel bir kulu. Gülüyordu çehresi. Nur saçıyordu. Benden bir bardak su istedi. Koştum, bir bardak su getirdim ona… Suyu aldı. Rabbim’e hamd ederek üç yudumda suyu içmeye çalıştı. Dudaklarında daima bir kıpırdanma vardı, suyu içerken zorlanıyor, zor yutkunuyordu, dertliydi bu mütebessim kul. Yüzüne her bakışımda gözlerinin daima artan ışıltısı dikkatimi çekiyordu... Ve birden ak düşmüş sakallarının iki damla gözyaşıyla ıslandığını gördüm. Ağlıyordu o ihtiyar amca ve gözyaşlarını saklama ihtiyacı hissediyordu. Ama gözleri coşmuştu bir kere, uzattığı bardağı bir kenara bırakıp yanına yaklaştım. 

    -Amca, dedim: 

    -Rahatsız mısınız? Bir şeyiniz mi var? 

    -Hayır evlâdım iyiyim sağol, dedi. 

    -Peki amca, niye ağlıyorsun, dedim. 

    -Peygamberimiz (asm) aklıma geldi birden. Onu düşündüm ve ağlayıverdim kusura bakma. 

    Gözünün yaşını sildi. Elhamdülillah dedikten sonra… Kenarda bucakta bir yere oturdu. Elinin tersiyle gözlerini siliyor ve cebindeki mendilini arıyordu. Ben de mutfağa gidip yeni demlenmiş çaydan bir bardak çay getirdim ihtiyar amcaya. Çayı karıştırırken elleri titriyor, dudakları büzülüyordu. Mendiliyle tekrar sildi gözlerini. Çayını içti ve Rabbim’in selâmı ile müsaade isteyerek ayrıldı yanımızdan. 

    Düşünce idrakini yitirmiş bir hal içinde düşünmeye çalışıyordum. Adamcağız su içerken, çayını yudumlarken hep seni anıyor, seni arıyordu adeta. Sana olan hasretinden ağlıyordu ya Resulullah (asm)! Sana kalben de olsa yakın olmanın verdiği o eşi benzeri olmayan coşkuydu belki de bu gözyaşları. Senin ümmetinden bir kul, nasıl oluyor da seni görmeden, kokunu almadan, mübarek ellerini öpmeden sanki yanı başındaymış gibi seninle yaşıyor. Ben de anlamalıydım bu hakikati, düştüm bu sırrın peşine.... 

    Seni ya Resûlullah (asm), evet seni daha iyi tanımanın yollarını arıyordum. Ashab-ı Kiram’ın hayatından başladım işe. Onların hayatlarını okuyarak sana ulaşmalıydım ya Resulullah (asm)! Değil mi ya onlar seninle yaşamıştı, seni örnek almışlardı. Okudum. Ebû Bekir Sıddık, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Talha, Hz. Bilal, Sa‘d bin Ebi Vakkas, Hz. Hamza, Abdullah bin Revaha, Ebû Hureyre, Muaz bin Cebel... Hepsini okudum ya Resulullah (asm). Şimdi seni okuyorum. Halık-ı Zü’l-Celâl Rabbim’in sevgilisi, âlemlere Rahmet olan kulu, senin nurunun hürmetine varolan ben, seni arıyorum ya Resulullah (asm)! Ömrümün sonuna kadar her nerede ve ne zaman olursa olsun seni hakkıyla tanıyamayacağımı keşfettim. Hayatım senin hayatını idrak etmeye kâfi değil, affet beni, seni ancak ebedî âlemde temaşa ile teselli buluyor gönlüm. 

    Onlar seninle açlığa dayanmışlardı. Sen Hendek’te karnına iki taş bağlamıştın! Sa’d bin Ebî Vakkas bir deri parçasını kızartıp açlığını gidermeye çalışırken, Ebû Hureyre kendisi açken bir hurma tanesini annesine saklarken, sen bir avuç arpa ekmeği ile yetinirken biz midemizin doluluğu ile sarhoş olup seni unuttuk çoğu zaman ya Resûlullah (asm)! Affet bizleri… Sen günlerce aç kalarak açlıktan zayıf düşerken, biz açlığın ne olduğunu unuttuk! Hz. Bilal, o kayaların altında yeri göğü Ehad diye inletirken, bizlere ne oluyor ki, senin ümmetine yakışmayan sözleri doluyoruz dilimize… Affet bizi ya Resulullah (asm.)! 

    Senin doğumun kâinata bir işaretti, bir şerefti. Senin doğumun Ashab-ı Kiram için yeniden doğuştu. Eski ve kokuşmuş âdetlerini bırakıp sana koşmuşlardı. Biz onlardan yıllar sonra geldik, ama biz de sana koşuyoruz, kavuşmak dileğiyle… 

    Bu âlemde aradım, ancak Nuruna rastlayabildim ey Nurlar Şahı Resûlullah (asm)! Sen Hatemü’l-Enbiya’sın diye akın akın insanlar sana koşarken, bazı yolcular var tahta gemilerle çıkmışlar yola, sana ulaşmak üzereler. Kıskandım ya Resûlullah (asm)! Rabbime ve sana giden bu yolun yolcusu olmak bizlere de nasip olsun inşallah! O yolcuyu görünce titredi gönlüm. Kalbim haykırdı o vakit: Ey dünya! Peygamber sana veda ederken çektiğin ızdırabı anlat. “Vağlemu enne fikum Resûlullah” de!.. Sen ne haldeydin söyle ey dünya! Her zerre onunla vefat etmek isterken? Güneş bile kıskanmıştı seni, Kâinatın Efendisi üzerinde geziyor diye… Denizlerin bir ayrı güzeldi o (asm) varken değil mi? Suların daha bir tatlıydı, daha berrak. Ağaçlar, dağlar, ovalar, bitkiler, kuşlar ve sen ey dünya ne kadar bahtiyardınız! 

    Usame (ra) seferden döndü, zafer müjdesiyle kavuşacaktı sana ya Resûlullah (asm)! Hz. Fatıma senin için önce ağlamış, sonra senin verdiğin mucizeyle sevinmişti ya Resûlullah! Bizleri de o müjde ile müjdele. Sana kavuşalım ya Resûlullah (asm)! Ölüm, sana o kadar yakışmıştı ki, “vuslat” seninle güzel oldu. Kusva gözyaşlarıyla inlemekteydi. Hz. Ebû Bekir (ra) geldi sana vefâkârca son bir kez baktı derinden, içinde bu hicretinde seninle olamamanın elemiyle.... 

    Yokluğun acısıyla yanan gönüller ve ümmetinin en son halkaları olarak seni çok özledik ya Resûlullah (asm)! Ey Habîb-i Zîşan! Sen de bu âciz kulu bahtiyar et! Yüzünü görmeyi nasip et! Rüyalarda teselli bulan bu ümmetine şefaat eyle ey Sevgili… 

    Günahlarımın derdiyle, hasretinin yangınıyla, aşkının ateşiyle, sana ümmet olmanın sevinciyle arz ediyorum halimi... Sana gelmek var ölmeden önce. Senin şehrinde nârına yanıp kül olmak var. Sana geldikten sonra bir daha dönmemek var (inşallah). Yanında kalmak var. Ayak bastığın yerlerde olmak var, bastığın yer olmak var. Kıyamete kadar yanında olmak var. Toprağın altından dahi olsa, kokunu almak var ya Resulullah (asm)! 

    Bu âciz kul sana halini böyle arz etti. Sen, senin ümmetine lâyık olmadığı halde bu şekilde senden şefaat dileyen bu Resulullah âşığının nâmesini geri çevirme. Bu nâme mahşerde senden şefaat isterken dilimdeki Salavat-ı Şerif’in nişanı olsun. Rabbim senin şefaatinle günahlarımı affederse, seninle Cennette vuslata ermek arzusuyla yanıyor şu yüreğim. 

    Esselâtü vesselâmü aleyke ya Resulullah! Esselâtü vesselâmü aleyke ya Habibullah! 

    Esselâtü vesselâmü aleyke ya Seyyide’l-evveline ve’l-âhirin, veselâmün ale’l-mürselin. 
    __________________ 
    ALLAH TEALA(c.c)'nin rahmet ve mağfireti her daim üzerimize olsun(amin) 
    vesselam
    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-12-22 14:46:42

    Cevap : BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIM
    Allah`ın habibi,peygamberlerin sultanı,ümmetinin gözbebebği,gönüller sultanı efendimize sevgilerimle…..
    Ya Rasulallah!Sen her şeyi bizden iyi bilirsin gerçi ama keşke Allah`u teala sene iki tercihten birini seçmeni bildirdiğindeÜmmetimi isterim Ya Rab deseydin de’kıyamete kadar ümmetinin başında olup onları da refik-i Ala ya ulaştırsaydın.Belki ozaman gözlerimiz senin siyah zeytin tanesi gözlerinle buluşur,ve dudaklarımız mis kokulu tenine değerdi.Ama sende biliyorsun ki senin bedeninden bir parçayı,sakalından bir kıl tanesini,sana olan sevgimizden dolayı nasıl da kırk tane mendile sarıp saklıyor ve bir kere olsun öpebilmek için saatlerce sırada bekliyoruz.Senden bize kalan,öpebildiğimiz tek hatıra…Keşke yanımızda olsaydın da,sahabelerin gibi seni doya doya görebilsek öpüp koklayabilseydik.Mubarek sakalını veya sırtındaki peygamberlik mührünü
    bir kere olsun öpebilseydik.Hz. Hamza gibi paramparça edilseydik,Hz Hubeyb gibi işkence altında şehit edilseydik te, sana 1 sn. olsun sarılabilseydik. Ya Rasulallah!Sensiz dünyanın ne değeri varki?Senin vefatından sonra Ashab-ı
    Kiram nasıl da deli divane olmuş, gözyaşı dökmüştü.Hz Ömer gibi yüce bir sahabi bile kılıcını çekmiş ‘kim Muhammed öldü derse kellesini uçururum’ derken,herhalde sensiz bir dünyanın ne kadar boş ve anlamsız olduğunu düşünüyordu.Hz Bilal bile senin olmadığın Medine’de duramamış Şam’a hicret etmişti.Sahabelerin senin yokluğuna dayanamamış,dünyanın dört bir tarafına hicret etmişken biz nereye kaçalım, kime sığınalım Ya Rasulallah! Biz senin yokluğunda senin müjdenle teselli buluyoruz.Hani demiştin ya asırlar önce ‘kardeşlerime selam söyleyin’ashab- kiram şaşırmıştı ve ‘Ya Rasulallah!
    Senin bizden başka kardeşlerin mi var’demişlerdi de sen Evet.Siz benim arkadaşlarımısnız.Ahir zamanda beni görmediği halde bana inanan getirdiğim dini kabul edenler benim kardeşelerimdir’demiştin.Kardeşlerin mahcup
    kadeşlerin kederli de olsa senin selamına büyük bir aşk ve şevkle diyorlar ki
    ALEYKUM SELAM YA RASULALLAH.Haddimiz olmayarak,layık olmayarak ta olsa senin merhametine ve şefkatine güvenerek diyoruz k VE ALEYKUM SELAM YA RASULALLAH…. Buğra Paslı
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.