İşte Cevaplar
İkincil Gruplar:
Belirli bir amaç etrafında biraraya gelmiş kişilerden oluşan, kişilerarası ilişkilerin daha resmi/formel olduğu, ilişkinin genelde belirli bir zaman aralığında amaca yönelik olarak devam ettiği, kural ve yönetmeliklerin ilişkilerde belirleyici olduğu gruplardır.Okul, işyeri, sendika, kulüpler, sivil toplum örgütlerinde yer alan insanların oluşturduğu gruplar gibi.
Diğer Cevaplara Gözat
İkincil Gruplarda İletişim
Birincil gruplarla karşılaştırıldığında, ikincil gruplar daha büyük, nispeten geçici, benzerlik göstermeyen, resmi gruplardır. Bu grupların üyeleri birbirleriyle belirli çıkar ve aktiviteleri açısından ilişki kurarlar. Diğer bir deyişle etkileşimlerinde belirli roller hâkimdir. Örneğin öğrenci, yönetici, müdür, şef, işçi gibi. Üniversitede birinci sınıf öğrencileri, fabrika, politik partiler bu gruplara birer örnektirler. Yaşam süresince bu tür gruplara üyeliğimiz devam eder. Eğitim alırken, bir işyeri ortamında çalışırken, paramızı veya boş zamanlarımızı harcarken geçici olarak ikincil gruplara üye oluruz. İkincil gruplar, birincil grubun dışında kalan her türlü gruplardır. Bu gruplar büyük çaplı, önemli resmi gruplardır. Bu grupların örneklerini, özellikle sanayileşmiş toplumlarda görmekteyiz. Bu gruplar, karşılıklı çıkarlara göre düzenlenmiş resmi örgütlerdir. Kültürel farklılaşma ve iş bölümünün yaygınlaşması kentleşme sonucu bu tür gruplar çoğalmaktadırlar. Örneğin, şirketler, bankalar, sendikalar, birlikler bu tür gruplardır.
Üyeler arasında karşılıklı yükümlülük ve hakları belirleyen şeyler yazılı yasa, tüzük ve yönetmelik kurallarıdır, ikincil grupları resmi (formal) gruplar olarak da tanımlayabiliriz. Böylece resmi organizasyonlar, belirli bir amaca hizmet ettikleri sürece ikincil gruplar olarak tanımlanabilir. Bu tür gruplara örnek olarak, plak şirketleri, okullar, hapishaneler, silahlı kuvvetler de sayılabilir.
Bu gruplar arasındaki yüz yüze ilişkiler çok kısıtlıdır. Sadece belirli rol ve görevlerle ilgili olarak bir araya gelip ilişki kurarlar.
İkincil Gruplarda İletişim
İkincil gruplar geçicidir; amaçları değişir; yapıları ve rolleri gevşekçe tanımlanmıştır; birincil amaçları belli bir görevi tamamlamak değildir; paylaşılan eylem veya bağdan geçerek ortak tatmine ulaşmaktır. İkincil gruplarda sayı genellikle daha fazladır; ilişki kişisel, yakın ilişki değil, resmi sizli bizli ilişkilerdir.Organizasyon içindeki iş grupları, sendikalar, dernekler, resmi devlet daireleri ikincil gruplara örnek gösterilebilir.İkincil gruplarda iletişim resmidir ve belirli kalıp ve kurallara göre yapılır. Bu gruplarda insanlar arasındaki karşılıklı yükümlülük ve hakları; yasa, tüzük ve yönetmelikler belirler.
İkincil gruplarda İletişim Modelleri
Merkezi Model: Bu model otorite ve karar alma insiyatifinin örgütün en üst yöneticisinde toplanmasını temel alan, bir modeldir. Grubun bütün üyelerinin merkezi konumdaki yetkili ile bilgi alışverişinde bulunmalarına karşın, kendi aralarında bir iletişim yaşanmamaktadır. Modelin merkezileşme derecesi yüksek, grup tatmini az, kişisel tatmin yüksek ve iletişim hız ve doğruluk derecesi çok yüksektir.Y Modeli: Daha az sayıdaki iletişim kanalına sahip olan bu modelde, önderlik tatmini, merkezileşme derecesi ve hız çok yüksek, kişisel tatmin ve doğruluk derecesi yüksek, grup tatmini ile haberleşme kanal sayısı ise düşüktür
Zincir Modeli: Zincir modelinde iletişim, üyelerin birbirine yakınlık derecesine göre işlendiğinden, grubun bazı üyeleri izole durumda kalabilir. Zincir tipi iletişim yapısında; uçtaki iki üye sadece bir kişiyle diğerleri ise yanlarındaki iki kişiyle haberleşir. Böylelikle iletişim işlevsel niteliğini yitirerek, bireyler arası ilişkilerin zayıfladığı ve grup verimliliğinin tehlikeye düştüğü bir model oluşur. Bu modelde; merkezileşme derecesi, haberleşme kanalı sayısı, önderlik tatmini, grup tatmini, kişisel tatmin, hız ve doğruluk derecesi yüksek değildir
Daire Modeli: Grupta belirgin bir lider yoktur
Daire Modeli: Grupta belirgin bir lider yoktur. Bireylerin herhangi biri iletişimi başlatabilir. Grup üyelerinin birbirleriyle iletişim olanaklarının bir hayli fazla olduğu daire modelinde, bir tek kişinin iletişim kurması çok zordur. Merkezleşme derecesinin az, haberleşme kanalının ve grup tatmininin orta, önderlik tatmini, hız ve doğruluk derecesinin düşük olduğu bir modeldir.Serbest Model: Tüm haberleşme kanallarının her zaman ve herkese açık olduğu, herkesin herkese hiçbir kısıtlama olmadan iletişimde bulunduğu bu model demokratik bir modeldir. Merkezileşme ve önderlik tatmin çok az, haberleşme kanalı sayısı ve kişisel ve grup tatmini çok yüksektir. Ancak, hız ve doğruluk derecesi bu modelde düşüktür.
Örgütsel İletişim: Genel olarak örgüt denildiğinde, iki veya daha fazla insanın, ortak bir amaca ulaşabilmek için, davranışlarını biçimsel kurallara göre düzenlediği yapı anlaşılmaktadır.Örgütsel iletişim, bir örgütün çeşitli kısımları ve personeli arasındaki bilgi, veri, algı, anlayış, yaklaşım aktarmaları işinde kullanılan her türlü yöntem, araç, gereç ve tekniği ile bu aktarmadaki çeşitli sistemleri (kanalları) ve yazılı, sözlü, sözsüz her türlü mesaj şeklini içermektedir (Koçel, 2003).
Örgütsel İletişimin Amaçları
Bilgi Sağlama İşleviİkna Etme ve Etkileme İşleviEmredici ve Öğretici İşleviBirleştirme ve Eşgüdüm Sağlama İşlevi
Biçimsel İletişim: Biçimsel örgüt yapısına bağlı olarak ortaya çıkan iletişim ilişkilerini ve kanallarını içerir. Dikey, Yatay ve Çapraz İletişim
Biçimsel Olmayan İletişim: Bir kurumda ya da bir çalışma ortamında insanların birbiriyle iletişimi ve etkileşiminden doğan bir toplumsal ilişkiler ağıdır.
Özellikleri:
- Mesajların akış hızı yüksektir.
- Yöneticilere önemli ipuçları verir.
- Biçimsel sistemin taşımadığı mesajları taşır.
- Güvensizlik ve belirsizlik içinde olan kişiler bu kanallardan gelen mesajlara daha fazla inanır.
- Örgüt kültürünü kuvvetlendirici rol oynayabilir.
- Mesajların akış yönü kestirilemez.
- Dedikodu türü mesajları yayabileceği gibi organizasyon hakkındaki doğru bilgileri de yayabilir.
- Yönetim tarafından kontrol edilemez ancak etkilenebilir.
- Grup dayanışmasını güçlendirebilir.
- Bir yönetim aracı olarak kullanılabilir.
Kitle iletişim süreci anonim, heterojen bir alıcı kitlesine iletilerin gönderilmesi işidir (Tabak1999).Buradan yola çıkarak kitle iletişimine maruz kalan kitlenin temel özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Heterojen,
- Anonim,
- Birbirinden ayrı,
- Aralarında sıkı bağlar olmayan.
Kitle İletişiminin Etkileme Alanları
Gündem OluşturmaYön (Rota) Çizmeİpucu YaratmaPazarlama
Kitle İletişiminin Sınırlılıkları
Tutum değişikliğine yönelik mesajların grup bağlılıklarına ve normlarına takılmasıMesajın savunma mekanizmasının bulunmamasıAracı unsurların katkısına ihtiyaç
İkincil Gruplarda İletişim Yapısı
İkincil gruplarda ilişkiler, formal (resmî) ve yarar sağlamayı ön plâna alan bir niteliktaşımaktadır. Organizasyon içindeki iş grupları,sendikalar, dernekler, resmî devlet daireleri
ikincil gruplara örnek gösterilebilir.
İkincil (Formel) gruplarda iletişim belirli kalıp ve kurallara göre yapılır. Bu gruplarda
insanlar arasındaki karşılıklı yükümlülük ve hakları; yasa, tüzük ve yönetmelikler belirler.
Bireyler açısından önemli olan üstlenilen bazı görevleri yerine getirmektir. İlişkiler,
duygulara değil akla dayalı çıkar ilişkileridir.
Bir kaç kişi ilk kez bir araya gelip etkileşime girdiklerinde, tutarlı bireysel ayrılıklar
belirmeye başlar. Bazı kişiler diğerlerine göre daha fazla konuşur; kimileri grup kararları
üzerinde daha etkili olur; bazıları genellikle daha faaldir; bazıları da diğer grup üyeleri
üzerinde daha çok saygı uyandırır. Grubun üyeleri arasında, çeşitli boyutlar açısından
eşitsizlikler yaratacak biçimde farklılıklar yer alır. Bu farklılıklar, grup yapısının
biçimlenmesine temel oluşturur. Farklılaşmalar gelişirken, çeşitli kısımlar arasında ilişkiler
kurulur ve böylece grupta bir ilişkiler örüntüsü oluşur
Bu gruplarda ilişkiler yüz yüze olmaktan çok resmî yazışmalarla sağlanır. Üyeler
arasında statü farkları kesin çizgilerle belirginleşmiştir. Rekabet duygusu ön plâna çıkar.
Birlik beraberlik yerine benlik duygusu etkin olur. Yani kişiler, grubun amacından çok
kendilerinin çıkarlarını gözetirler. Bu açıdan amatör bir futbol takımı ile profesyonel futbol
takımındaki oyuncuları arasında farklar vardır. Birincisinde, oyuncular takımın başarısı için
oynarlarken, ikincisinde kendilerini kanıtlama amacındadırlar. İkincil gruplarda, kişilerin üye
olarak önemi, grupta üstlendiği görevlerle sınırlıdır. Birincil gruplarda kişilerin ihtiyaçlarının
giderilmesi ön plâna alınırken, ikincil gruplarda görevin ne denli iyi yapıldığı birinci plâna
alınmaktadır.
Birçok durumlarda, ikincil ilişkiler tercih nedeni olabilir. Bu tür ilişkilerde, kişisel
olmayan, akılcı bir yaklaşım vardır, iş dünyası, askerî kuruluşlar, eğitim ve yasal kurumlar,
işlemlerin kalitesini yükseltici formel ilişkilerin yerleşmesine ihtiyaç duyarlar. Formel
ilişkiler, üzerinde düşünülen konuyla ilgili kararları, sağlam ve birinci elden sağlanan bilgiye
dayandırır. Bu yüzden uygun karar alınması kolaylaşır.
İkincil gruplara iyi bir örnek oluşturan okullar, bireyleri, toplumca geçerli kültürel
değerlere göre, toplumun yetişkin bir üyesinden beklentilerini temel alarak yetiştirir.
Resim 2.3: Okullarda uygulanan eğitim ve öğretim programları, öğrenciyi değerler hakkında
düşünmeye, özgürlük ve sorumluluk duygusu ile ilgili ilkeleri benimsemeye yönlendirir.
Böylece, insanoğlu, toplumu oluşturan insanlarla dengeli ve anlamlı ilişki
kurabilmenin, bu alanda çıkabilecek sorunları çözebilmenin yolunu öğrenir. Uyumlu bireyler,
uyumlu ilişkilerle anlam kazanan, dengeli toplumsal bir yapıyı oluşturur. Okulun çeşitli
kesimlerinde nasıl davranılması gerektiğini bilmek ve okulun kurallarına uymak, söz konusu
kuralların eğer mümkünse yöneticiler, öğrenciler ve diğer ilgililerin birlikte saptanmasıyla
kolaylaşacaktır.
Meslek grupları da, ikincil ilişkilerin gerçekleştiği gruplardır. Bu gruplar, insanların
belirli birtakım amaçlarını gerçekleştirmek üzere oluşturdukları, uzmanlığa dayalı gruplardır.
Şirketler, sendikalar, üniversiteler, siyasî partiler, işçi ve işveren birlikleri bu gruplara
örnektir. Meslek grupları; resmî, akılcı ilişkilerin olduğu ve ilişkilerin yazılı kurallara bağlandığı gruplardır. Bunlarda şekilcilik ve mekanik düzenleme esastır. İşleyişleri belirli tekniklere ve uzmanlığa dayanır. Bu da karışık bir örgütlenmeyi gerektirir. Gruba çok sayıda
kişi katılır, yetkiler belirli kişilerde toplanmıştır. Grup içinde bir yetki sıralaması
vardır.Meslek gruplarında grup genişledikçe üyelerin bir arada çalışması mümkün olamamaktadır. Her kişinin uzmanlık alanı da farklı olduğundan grubun üyelerini birleştirme işlevi azalmaktadır. Grubun bazı üyeleri sadece seyirci pozisyonunda kalmaktadır. Örneğin;
büyük şirketlerin sadece hisse senedi sahibi olan, siyasî partilerde sadece kayıtlı olan üyelerin
bulunması gibi. Meslek gruplarında sözleşmeyle kurulan ilişkiler ve otorite egemendir.
Otorite, hukuk kurallarına dayalıdır. En önemli ilke, sorumluluk ilkesidir.Meslek gruplarının
üyeleri arasında ortak nitelikler ve benzerlikler yoktur. Çünkü, bu gruplar üyelerin kişisel
nitelikleriyle ilgili değildir. Grup üyeleri birbirlerinin özel yaşamlarıyla ilgilenmezler. Bu
nedenle, meslek gruplarından oluşan gelişmiş toplumlarda kişi özgürlüğü büyük ölçüde
gerçekleşmiştir.
Kişiler; meslek mensuplarını birleştiren, bütünleştiren gruplara, dernekler, federasyonlar ve sendikalar biçiminde örgütlenerek girerlerse, güçlerini artırarak hizmet alanlarını genişletirler. Örgütlenmiş gruplar, bir yandan üyelerin daha iyi bir meslek
mensubu olması için hizmet sunarken, öbür yandan, mesleği yüceltici önlemler alır.
Araştırmalar yaparak meslekî bilgi ve becerilerini geliştirirler. Meslekî itibarlarını korurlar.
Dernek, kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere en az 7
kişinin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmeleri suretiyle kurulan gruplardır. İnsan
ilişkileri açısından önemli ortamlardan biri de derneklerdir. İnsanların tek tek gerçekleştirmeyi
başarmaya güçlerinin yetmeyeceği amaçlara ulaşabilmek için bilgi ve çalışmalarını
birleştirmeleriyle oluşan kuruluşlardır. Bu nedenle, bireylerden çok daha güçlü ve etkilidirler.
Derneklerin kuruluşu ve işleyişi hukuk kurallarına göre olur. Dernek üyeleri, ortak amaçlarını
gerçekleştirmek için çeşitli etkinliklerde bulunurlar. Bilgilerini ve çalışmalarını birleştirirler.
Diyelim ki, sokak çocuklarını zararlı alışkanlıklardan korumak amacı ile bir dernek kuruldu.
Bu kuruluş, hukuk kurallarına göre olur. Derneğin amacı belirginleşir. Dernek tüzüğünde bu
amaç (Burada çocukları zararlı alışkanlıklardan korumaktır.) belirtilir. Dernek üyeleri bu
amacı gerçekleştirmek için, afiş, poster bastırabilir, çeşitli konferanslar verebilir, radyotelevizyon gibi kitle iletişim araçlarında yayınlar yapabilirler. Kısaca amacı gerçekleştirmek için değişik etkinliklerde bulunabilirler. Ancak, bu etkinlikler hukuk kuralları çerçevesinde
gerçekleştirilir. İnsanlar, dernekleri aracılığıyla seslerini daha kolay duyurabilir ve kamuoyu
oluşturabilirler. Yönetimin bu konudaki eksiklerini halka duyurabilir, yetkilileri harekete
geçirmek için çaba harcar, onları uyarıp önerilerde bulunabilirler.
Bu nedenle, amaçlarımız doğrultusunda bir derneğe üye olmak, o grup içindeki
insanlarla iyi ilişkiler kurarak ortak amacımız için çalışmak son derece yararlıdır.
Dernekler, ticarî ve siyasî amaçlarla kurulmaz.Her derneğin bir tüzüğü bulunur. Bu
tüzükte derneğin amacı, adı, çalışma alanı, biçimi, dernek organları ve bunların ilişki, görev
ve yetkileri, üyelik hak ve ödevleri, derneğin sona ermesi gibi konuları düzenleyen kurallar
yer alır. Dernekteki ilişkiler bu kurallara göre yürütülür.
Sendika, işçilerin ya da işverenlerin belirli bir iş kolunda ortak ekonomik ve toplumsal çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla kurdukları meslekî kuruluşlardır.
Sendikalar da ikincil grup niteliği taşır. Sendikaların kuruluş ve işleyişi yasalarla düzenlenir.
Şirket, (ortaklık), iki ya da daha çok kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir kâr
amacıyla, belirli bir anlaşma çerçevesinde birleştirmesidir. Ortaklıklarda amaç ticarîdir.
Şirket (ortaklık); doğa, emek ve sermaye unsurlarını organize ederek üretim sürecini
gerçekleştiren ve ürettiği malları satarak kâr etmek amacında olan kuruluştur. Şirketlerin
yaptıkları işler birbirinden farklıdır. Fakat, tümünün de amacı, tüketicilerin gereksinimlerini
karşılayacak mal ve hizmetleri üretmek ve satmak, sonuçta kâr sağlamaktır. Şirketler,
yasalara göre kurulur.Ortaklıkların kuruluşları da tüzüklerle belirlenir. Şirket üyeleri, şirketin
amacı doğrultusunda davranırlar. İlişkiler.genellikle ikincil ilişki biçimindedir.
Bazen, aile bireyleri de bir ortaklık kurabilir. Aile olmaları açısından ilişkiler birincil
ilişkilerdir ama, ortaklık açısından bakıldığında ikincil ilişkiler söz konusudur.
Siyasî parti, bir siyasal sistemde iktidar yetkilerini kullanan ya da iktidarı ele geçirmek, paylaşmak ve etkilemek amacıyla belli bir program çerçevesinde bir araya gelen kişilerin oluşturduğu siyasal gruplardır. İktidar hedefine ulaşmanın yolu kural olarak
seçimlerdir. Siyasî partiler devlet yönetiminde kendi siyasî görüşlerinin etkili olmasını amaçlarlar. Bu grupların hedefi iktidara geçmektir. Her siyasî parti grubunda bir sosyal birlik duygusu vardır. Bir partiye üye olanlar, o parti programına bağlı kalmaya çalışırlar. İkincil
yani Formel( resmi) gruplarda iletişim yapısından bahsedecek olursak karşımıza iletişim
modelleri(şebekeleri) çıkmaktadır.
İletişim şebekeleri kimin kiminle haberleşebileceğini belirleyen yapılardır. Bir bakıma
grupların organizasyon yapısını da etkiler ve gösterirler Özellikle 19401ı yıllardan itibaren
gruplardaki iletişim yapıları veya şebekeleri konusunda yoğun araştırmalar yapılmıştır.
Genellikle deneysel nitelikteki bu araştırmalarda, kimin kiminle haberleşeceğini belirleyen "önceden belirlenmiş" iletişim şebekeleri kullanılmıştır. Burada araştırmacıların cevaplamaya
çalıştığı temel soru şu olmuştur: Hangi iletişim şebekesi, grubun performansı ve diğer grup
özellik ve süreçleri ile nasıl bir etkileşim içindedir?
Bu çalışmalarda daha çok beş kişiden oluşan "küçük gruplar" ele alınmıştır.
Bu modeller şunlardır;
1. Merkezi model : Bu model otorite ve karar alma insiyatifinin örgütün en üst
yöneticisinde toplanmasını temel alan, bir modeldir. Grubun bütün üyelerinin
merkezi konumdaki yetkili ile bilgi alışverişinde bulunmalarına karşın, kendi
aralarında bir iletişim yaşanmamaktadır. Modelin merkezileşme derecesi
yüksek, grup tatmini az, kişisel tatmin yüksek ve iletişim hız ve doğruluk
derecesi çok yüksektir.
2. Y Modeli: Merkezi modelden sonra merkezileşme derecesi en yüksek grup
iletişim modelini oluşturur. Daha az sayıdaki iletişim kanalına sahip olan bu
modelde, önderlik tatmini, merkezileşme derecesi ve hız çok yüksek, kişisel
tatmin ve doğruluk derecesi yüksek, grup tatmini ile haberleşme kanal sayısı ise
düşüktür.
3. Zincir Modeli: Zincir modelinde iletişim, üyelerin birbirine yakınlık derecesine
göre işlendiğinden, grubun bazı üyeleri izole durumda kalabilir. Zincir tipi
iletişim yapısında; uçtaki iki üye sadece bir kişiyle diğerleri ise yanlarındaki iki
kişiyle haberleşir. Böylelikle iletişim işlevsel niteliğini yitirerek, bireyler arası
ilişkilerin zayıfladığı ve grup verimliliğinin tehlikeye düştüğü bir model oluşur.
Bu modelde; merkezileşme derecesi, haberleşme kanalı sayısı, önderlik tatmini,
grup tatmini, kişisel tatmin, hız ve doğruluk derecesi yüksek değildir.
4. Daire Modeli: Grupta belirgin bir lider yoktur. Bireylerin herhangi biri iletişimi
başlatabilir. Grup üyelerinin birbirleriyle iletişim olanaklarının bir hayli fazla
olduğu daire modelinde, bir tek kişinin iletişim kurması çok zordur.
Merkezleşme derecesinin az, haberleşme kanalının ve grup tatmininin orta,
önderlik tatmini, hız ve doğruluk derecesinin düşük olduğu bir modeldir.
5. Serbest Model: Tüm haberleşme kanallarının her zaman ve herkese açık
olduğu, herkesin herkese hiçbir kısıtlama olmadan iletişimde bulunduğu bu
model demokratik bir modeldir. Merkezileşme ve önderlik tatmin çok az,
haberleşme kanalı sayısı ve kişisel ve grup tatmini çok yüksektir. Ancak, hız ve
doğruluk derecesi bu modelde düşüktür.
İletişim şebekeleri( haberleşme kanalları), grup üyelerinin grupta bulunmak ve iş
yapmaktan duyduğu "tatmini" de etkilemektedir.
Merkezi yapılı gruplarda "lider" konumundaki merkezi kişi, büyük tatmin sağlarken,
diğer (kenardaki) üyeler ise pek fazla tatmin olmazlar. Merkezi olmayan gruplarda ise, hemen
hemen tüm üyeler daha fazla tatmin duyarlar. Çünkü, grup merkezkaçlaştıkça her üyenin
iletişim yoluyla grup kararı (ve faaliyeti) na katılma olanağı artmaktadır. Bilindiği gibi kararlara
veya yönetime katılma, kişilerin güdülenmesi (motive edilmesi) ve tatmininde önemli bir
araçtır.Kısaca, "merkezi" yapılı gruplardan "merkezkaç" gruplara gidildikçe üyelerin tatmin
düzeyi artmaktadır. Ancak bu tatmin üyelerin bireysel ihtiyaç, özellik ve motivasyonlarına da
bağlıdır.
Grubun büyüklüğü, üye sayısı ile ölçülür ve grubun iletişim yapısı üzerinde önemli bir
etkiye sahiptir. Her şeyden önce, grup büyüdükçe üyeler arası etkileşim ve iletişim daha
karmaşık hale gelir. Çünkü grubun üye sayısı arttıkça grup daha heterojen hale gelir. Tüm
üyelerin birbirleriyle doğrudan iletişim kurmaları daha güçleşir. Bu yüzden, büyük gruplarda
tüm üyeleri içeren serbest modelin küçük gruplarda olduğu gibi işlemesi çok güçtür.
Büyük gruplarda (10-12'den fazla üyeyi içeren) tüm üyelerin birbirleriyle aynı sıklıkta
iletişim kurması, görevin ve kişilerin özellikleri dolayısıyla, çoğunlukla imkânsızdır. Daha sık
haberleşen grup üyeleri arasında, büyük bir olasılıkla küçük "alt gruplar" ortaya çıkacaktır.
Böylece büyük grupların iletişim şebekesi, alt gruplarda geçerli "küçük grup iletişim
şebekelerini" de kapsayan daha karmaşık bir yapı arz edecektir. Bu ve benzeri nedenlerle, grup
büyüdükçe iletişim ilişkilerinin daha biçimsel hale dönüşmesi eğilimi vardır.
Gruplarda her bir üyenin bir "statü"sü vardır. Statü, grup içinde bir role (ve rol sahibine),
gruba sağladığı katkının önemine göre verilen değeri gösterir. Statü bakımından da üyeler az
veya çok farklılaşmıştır. Statüyü dolduran birey, bu haklardan yararlanır ve statünün
gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirir. Örneğin; baba olmak aile grubu içinde belirli bir
konuma sahip olmayı gerektirir. ; bir anne, çocuklarına karşı annelik statüsünün gerektirdiği
davranışları sergiler. Bu konum, o bireyin statüsüdür. Bu statü nedeniyle eşi ve çocukları
üzerinde bazı haklara sahiptir. Bazı sorumlulukları da yerine getirmesi gerekir
Statü, üyelerin hakları ve sorumluluklarını ifade ederken,rol, grup içinde her bir üyeden
beklenen davranışlar topluluğudur. Gruplarda herkesin belirli bir rolü (görevi) vardır. Örneğin,
sınıfta öğrenci ve öğretmenin statü ve rolleri farklıdır. Bunlar yönetmeliklerle belirlenmiştir.
Üyelerden rollerinin gereğini yapmaları, rollerine uygun davranmaları beklenir. Örnek olarak
"önderin rolü"nü verebiliriz. Üyeler önderden genellikle belli davranışları göstermesini
beklerler. Bunlar, üyeleri toplantıya çağırma, bilgi ve kaynakları dağıtma, grupta düzeni
sağlama, anlaşmazlıkları çözümleme, diğer kişi ve gruplara karşı grubu temsil etme vb.'ne
ilişkin davranışlardır.. Statünün bireye yüklediği görevler ve haklar doğrultusunda bireyin
uyması gereken davranış kalıplarına rol beklentileri ya da ideal rol adı verilir. Örneğin; "İyi
bir öğrenci nasıl olmalıdır?" sorusuna toplumsal beklentiler açısından verilecek cevap, ideal
rolü belirler. Statüyle ilgili olarak bireyin yapabildiklerine gerçek rol ya da rol edimi denir.
Örneğin; "Nasıl bir öğrencisin?" sorusunun cevabı, bize o kişinin öğrenci olduğu için aile ve
okul grubunun ondan beklediği davranışların ne kadarını yerine getirebildiğini gösterir.
Gerçek rol, ideal role ne kadar yakınsa yani birey, statüsünün kendisinden beklediklerinin ne
kadar fazlasını yerine getirebiliyorsa o kadar başarılıdır.
Farklı roller, farklı statülere göre belirlenir. Örneğin; çocuğu olan bir kadın, evinde
anne, işinde öğretmen, bir yardım derneğinde farklı roller oynar. Çünkü; anne, öğretmen ve
dernek üyeliği statüleri farklı rolleri gerektirir.
Bireyin statüsü, hem o bireyin grupta nasıl davranacağını hem de diğer grup üyelerinin
ona nasıl tepki göstereceklerini etkiler. Yüksek statülü bireylere, düşük statülülere
tanınmayan bazı ayrıcalıklar verilebilir.
Statü, gruplarda yer alan iletişim türü ve miktarını etkiler. Gruplarda iletişim kanalı
statü silsilesinde aşağıdan yukarı doğrudur. Düşük statüdekiler yüksek statüdekilerle, yüksek
statüdekiler ise kendi düzeylerindekilerle iletişim kurma eğilimindedirler. Yüksek statülü
kişiye ulaşan bilgi genelde yanlıdır. Düşük statülü kişiler yüksek statülü kişileri kendilerine
zararları dokunur korkusuyla pek eleştirmezler. Bu nedenle, yüksek statülü kişilere yöneltilen iletişimin kapsamı, düşük statülü kişilere yöneltilen iletişim kapsamından daha olumludur. Yüksek statülü kişi çok fazla miktarda bilgi edinebilir, ancak, çoğu gerçeği yansıtmaktan ziyade yüksek statülü kişinin duymak istediği şeylerden oluşur. Statü, sadece kimin
kiminle konuşacağını etkilemez, aynı zamanda, konuşan kişinin ne dereceye kadar dinleneceğini de etkiler. Araştırmalar, ne söylendiğinin değil, kimin tarafından söylendiğinin geçerli
olduğunu ortaya koymuştur. Statünün, problem çözme üzerindeki etkisini araştıran çalışmaların bulgularına göre, yüksek statülü üyeden gelen doğru yanıtlar, düşük statülü üyeden
gelen doğru yanıtlara kıyasla daha kolaylıkla kabul edilmektedir Gruplarda, rol ve statü yapı
ve ilişkileri ile iletişim arasında, sıkı bir etkileşim vardır.
İletişim şebekesinde merkezi bir konumda bulunmak, kişinin grup içindeki rolünün
önemini artırıcı ve statüsünü yükseltici bir etki yapmaktadır. Çünkü bu konumdaki üye,
genellikle daha fazla bilgiye ulaşma dolayısıyla grubun performansına daha çok katkıda bulunma
olanağına sahiptir.
Grupta üyelerarası rol ve statü farklılığının artması ise genellikle, iletişimi güçleştirici
bir etki göstermektedir.
Gruplar arasında değişiklikler ve farklılıklar olabilir. İşte bu farklılıklardan bir tanesi
grubun bağlılık derecesidir. Grup davranışının en çok incelenen değişkenlerinden biri olan
sargınlıktır(bağlılık). Sargınlık, grubun üyelerine ne kadar çekici geldiğini ve grup üyelerinin
birbirinden ne kadar hoşlandığını ve ne derece bir dayanışma içinde olduklarını ifade eder.
Sargınlık, genellikle grup üyelerine birbirlerinden ne kadar hoşlandıkları sorularak ölçülür.
Gruptaki diğer kişiler, grup etkinlikleri, grubun amaçları, başkalarıyla birlikte olma gereksinimi gibi pek çok nedenle gruplar, kişi için çekici olur. Yapılan çalışmalar, benzer tutumlara
sahip kişilerden oluşan grupların daha sargın olduğunu göstermiştir. Grup üyeleri
birbirleriyle ne kadar yakın ilişkiler kurar ve bağlılık dereceleri ne kadar yüksek olursa
üyeler grup standartlarına o kadar fazla uyum gösterecekler ve liderlerinin fikirlerine bağlı
kalacaklardır.
Bu tür gruplar kendi iç yapılarında çok tutarlıdır ve üyelerinin statüleri sağlam bir temele
dayanır. Eğer grubun beklentileri, herhangi bir şekilde, gerek yöneticiler veya kendi
üyelerinden bir grup veya başka bir grup tarafından saldırıya uğrarsa, dayanışma içerisinde
olurlar. Ayrıca grup üyelerinin kendi aralarında geliştirdikleri ve kullandıkları bir dil sistemi
olasıdır.. Çoğu zaman bu insanlar birbirlerine takma bir isim bulurlar ve kendi aralarında
birbirlerini bu isimle çağırırlar. Aynı şekilde, yaptıkları işe, çalıştıkları yerlere de takma
isimler koyarlar. Bu özel dil, grup üyeleri arasındaki iletişimi kolaylaştırma ve dayanışma
sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Birbirine yakın yerlerde çalışan ve daha sık ilişki kuran
kimseler arasında yakın gruplaşmalar oluşabilir. Özellikle, aynı odada çalışan, aynı işi yapan
insanların oluşturduğu grupların üyeleri bir süre birlikte çalıştıkları için birbirlerine
bağlanırlar. Eğer bu kimseler diğer çalışanlardan soyutlanmış olarak bulunuyorlar ise, bu
bağlılık daha da artar. Aynı şekilde, kolayca iletişimde bulunan gruplarda bağlılık daha
fazladır. Geleneksel çalışma düzeni içersinde, yan yana oturup benzer veya aynı işleri yapan
bireylerin; karşılaştıkları sorunlar aynı olduğu için bunlar arasında devamlı bir yardımlaşma ve
etkileşim vardır. Bu ise, grup bağlılığını pekiştirici bir rol oynar. Benzer gruplarda, örneğin,
ırk, yaş, sosyal statü yönünden bir örneklilik gösteren gruplar arasında bağlılık daha fazladır.
Aynı şekilde, işlerine karşı benzer tutumlara sahip bireyler arasında da bağlılık yönünden artışlar
olabilir. Üyeleri arasında beceri yönünden farklılık olan gruplarda eğer bu farklılık üyeleri
tamamlayıcı, destekleyici bir nitelik taşımakta ise, yine grup bağlılığı artabilir.Grup
liderlerinin grubu idare biçimi de grup bağlılığını etkileyebilir. Örneğin, demokratik liderlik
biçimi, grup üyeleri arasında alınan kararlara katılımı arttırıcı bir rol oynar. Bu da grup
bağlılığını olumlu yönde etkiler. Faydalı bir lider üyeler arasındaki uyuşmazlıkları
çözümleyebilir, gruba yeni katılanlara yardımcı olur, bireyler arası etkileşimi arttırır.
Böylece, grup üyeleri arasındaki bağlılıklar artar.Grup üyeleri, sosyal etkileşimleri sonucu,
tatmin ve kendileri arasında dayanışma sağlarlar.