İşte Cevaplar
Cevap : İstanbul bir başka güzeldi bu sabah. Güneş cıvıl cıvıldı. Kuşlar yakıcı nağmelerle günaydın diyordu herkese. Erken uyanmıştı bu sabah büyükşehir. Yüzünü erken yıkamıştı boğazda ve saçlarını çoktan taramıştı bulutlar. Gelinlik bir kız gibi süslenmişti. Üstüne yeşil bir etek giydi ve etrafa bakındı. Adımları kalabalıktı nedense bu sabah ama ruhu yalnızdı. Kız kulesini nasılda esir almıştı boğaz?
Emirgan'a sürdü adımlarını. Etekleri iyice şenlendi. Laleler sıraya dizilmiş "beni de iliştir eteğine" diye haykırıyordu ve İstanbul onları kırmıyor herbirini eteğine alıp takıyordu. Sevgiler de eteğine oturmuş gözgöze bakışıyordu ve İstanbul aşkla bakan gözleri görünce neşesine neşe katıyordu.
Tam o sırada bir rüzgar çıktı hafiften. Büyükada'ya savurdu onu. Faytonlara nazarlık taktı. Atların terli vücutlarına acıyıp bir-iki damla ağladı ama sonra hemen sustu. Ebem kuşağını taktı. Rengarenk kuşağı adaya ne de yakıştırmıştı. Yorulmuştu artık, güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı. İşte o anda uzaklarda boynu bükük duran kız kulesine takıldı gözü. Parmak uçlarına basarak ve boğazın karanlık sularını uyandırmamaya çalışaraktan gitti kız kulesinin yanına. Eğildi ve fısıldadı kulağına; "hadi benimle gel, artık burada yalnız kalman gerekmeyecek, kaçıracağım seni" diye. Kız kulesi o büyülü sesiyle; "ben olmazsam efsane biter. Aşıklar sonra nasıl ümit eder? Hem bakma sen benim boynumun bükük olduğuna, ben boğaza aşığım. Bugün darıldım, gelip kucaklamadı beni diye. Yoksa sevdiğimin kollarındayım, meraklanma."
İstanbul gülümsedi. "Kal sen yerinde kız kulesi" dedi. "Demek aşık oldun! Artık boynunun büküklüğünün sebebi belli." Gözlerini oğuştururken İstanbul, güneşi susturmuştu gökyüzü ve etraf karanlığa bürünmüştü. İstanbul korkmasın diye gökyüzü yıldızları ona arkadaş bırakmıştı. Ve İstanbul yıldızlara bakarken, uykuya daldı...
Diğer Cevaplara Gözat
Emirgan'a sürdü adımlarını. Etekleri iyice şenlendi. Laleler sıraya dizilmiş "beni de iliştir eteğine" diye haykırıyordu ve İstanbul onları kırmıyor herbirini eteğine alıp takıyordu. Sevgiler de eteğine oturmuş gözgöze bakışıyordu ve İstanbul aşkla bakan gözleri görünce neşesine neşe katıyordu.
Tam o sırada bir rüzgar çıktı hafiften. Büyükada'ya savurdu onu. Faytonlara nazarlık taktı. Atların terli vücutlarına acıyıp bir-iki damla ağladı ama sonra hemen sustu. Ebem kuşağını taktı. Rengarenk kuşağı adaya ne de yakıştırmıştı. Yorulmuştu artık, güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı. İşte o anda uzaklarda boynu bükük duran kız kulesine takıldı gözü. Parmak uçlarına basarak ve boğazın karanlık sularını uyandırmamaya çalışaraktan gitti kız kulesinin yanına. Eğildi ve fısıldadı kulağına; "hadi benimle gel, artık burada yalnız kalman gerekmeyecek, kaçıracağım seni" diye. Kız kulesi o büyülü sesiyle; "ben olmazsam efsane biter. Aşıklar sonra nasıl ümit eder? Hem bakma sen benim boynumun bükük olduğuna, ben boğaza aşığım. Bugün darıldım, gelip kucaklamadı beni diye. Yoksa sevdiğimin kollarındayım, meraklanma."
İstanbul gülümsedi. "Kal sen yerinde kız kulesi" dedi. "Demek aşık oldun! Artık boynunun büküklüğünün sebebi belli." Gözlerini oğuştururken İstanbul, güneşi susturmuştu gökyüzü ve etraf karanlığa bürünmüştü. İstanbul korkmasın diye gökyüzü yıldızları ona arkadaş bırakmıştı. Ve İstanbul yıldızlara bakarken, uykuya daldı...
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap : Bu istanbul betimlemesi şiiri:
İstanbul, medeniyetin altın saçlı çocuğu.
Zümrütün yeşili, denizin dili, mavi nazar boncuğu
Öksüzün anası, yetimin babası, garibin ekmek parası
Harcamakla tükenmeyen büyük kültür kumbarası
İstabul sen bu zerafeti söyle kimden almışsın.
Güzellik uykusunda çok yatıya kalmışsın.
Taze bir gelin endamıyla süzülürsün marmarada.
Sana denk memleket var mı yedi ana karada?
İstanbul sen yeryüzünün gerdanında ki bensin.
Şüphesiz dünyada ki en güzel yersin.
Kimin gücü yeter ki seni şair olup anlatmaya.
Dilerim ki üstünden güneşin hiç batmaya.
Bayram Atmaca
İstanbul, medeniyetin altın saçlı çocuğu.
Zümrütün yeşili, denizin dili, mavi nazar boncuğu
Öksüzün anası, yetimin babası, garibin ekmek parası
Harcamakla tükenmeyen büyük kültür kumbarası
İstabul sen bu zerafeti söyle kimden almışsın.
Güzellik uykusunda çok yatıya kalmışsın.
Taze bir gelin endamıyla süzülürsün marmarada.
Sana denk memleket var mı yedi ana karada?
İstanbul sen yeryüzünün gerdanında ki bensin.
Şüphesiz dünyada ki en güzel yersin.
Kimin gücü yeter ki seni şair olup anlatmaya.
Dilerim ki üstünden güneşin hiç batmaya.
Bayram Atmaca
Cevap : İSTANBUL'U DİNLİYORUM
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Birşey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Orhan VELİ