Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

İyileştirme, düzeltme

Bulmacada 'İyileştirme, düzeltme' sorusunun cevabı nedir?

Bu soruya 10 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Viento

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Bulmacada 'İyileştirme, düzeltme' nedir sorusunun cevabı:
    Kare ve çengel bulmacada sorulan 'İyileştirme, düzeltme' sorusunun yanıtı birden fazladır. Bu nedenle bulmacanızdaki boşluk sayısına ve harf dizilişine göre aşağıdaki cevaplarımızdan birini seçmelisiniz.


    İşte cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 14 harfli ise cevaba REHABİLİTASYON yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba İSLAH yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba TEHZİP yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba REFORM yazabilirsiniz.
    5. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba TEDAVİ yazabilirsiniz.
    6. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba İSLAHAT yazabilirsiniz.
    7. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba ISLAHAT yazabilirsiniz.
    8. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba ISLAH yazabilirsiniz.
    9. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba TASHİH yazabilirsiniz.

    Diğer Cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba İyileştirme yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Düzeltme yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba Temizleme yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Düzeltme yazabilirsiniz.
    5. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Terapi yazabilirsiniz.
    6. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Sağaltma yazabilirsiniz.
    7. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Sağaltım yazabilirsiniz.
    8. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba İyileştirme yazabilirsiniz.
    9. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Düzeltme yazabilirsiniz.
    10. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba İyileştirme yazabilirsiniz.
    11. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Düzeltme yazabilirsiniz.
    12. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba Düzelti yazabilirsiniz.
    13. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Düzeltme yazabilirsiniz.

    REHABİLİTASYON kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. İyileştirme (11 harfli)

    TEHZİP kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzeltme (8 harfli)
    2. Temizleme (9 harfli)

    REFORM kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzeltme (8 harfli)

    TEDAVİ kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Terapi (6 harfli)
    2. Sağaltma (8 harfli)
    3. Sağaltım (8 harfli)
    4. İyileştirme (11 harfli)

    ISLAHAT kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzeltme (8 harfli)

    ISLAH kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. İyileştirme (11 harfli)
    2. Düzeltme (8 harfli)

    TASHİH kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzelti (7 harfli)
    2. Düzeltme (8 harfli)
    Sözlükte REHABİLİTASYON Nedir:
    rehabilitasyon : fransızca réhabilitation (bir kimsenin iş yapmaya engel olan sakatlığını veya yetersizliğini gidermek amacıyla uygulanan tedavi). bu söz ekonomide de geçer. tıp ve ekonomi dallarındaki kullanımları için kurulumuz, iyileştirme sözünü önermektedir.
    Sözlükte İSLAH Nedir:
    Düzeltme, iyileştirme
    "Cümle 1: Söylemek için geldim. Cümle 2: Ukalâlık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. - Sait Faik Abasıyanık"
    Sözlükte REFORM Nedir:

    Reform Nedir ? (Kelime Anlamı)

    1. Reform - Düzeltme, ıslahat anlamında bir sözcük.

    2. Reform - 15. ve 17. yüzyıldaki bir Hıristiyanlık hareketidir.

    3. Bir sistem, kurum ya da yapının, zor ve tehdit edici yöntemlere başvurulmadan uzlaşımcı yöntemlerle daha iyi ve arzulanır olanın getirilmesi eylemi. Ortaçağ avrupa’sında dinde reform olmuştur ama fransa’da ve türkiye’de devrimle bütün kurumlar değiştirilmiştir. Başka bir değişle, tümden değil parça parça değişimdir reform.

    4. 16.yy.da katolik kilisesinin parçalanarak protestan ve anglikan olarak birbirinden ayrılması. dinde reform hareketinin önderi Martin Lüter’dir.
     

    REFORM HAREKETLERİ (Detay)

    XVI. yüzyılda Rönesans hareketinin de etkisiyle Katolik Kilisesinde ortaya çıkan yeniden yapılanma faaliyetlerine Reform denir. Reform, 16. yüzyıl boyunca tüm Avrupa'yı etkileyen dinsel bir harekettir. Bu hareket Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşmasına karşı gelişmiş ve hristiyanlığın en büyük 3 mezhebinden protestanlığın oluşmasını sağlamıştır.

    İlk defa Almanya’da görülür, sonrasında ise Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de etkili olur. Reform, Hıristiyanlığı asli şekline dönüştürmek amacıyla yapılmıştır. Katolik kilisesi zamanla bozuldu ve amacından saptırıldı. Roma'da Vatikan sarayında oturan papalar, kendilerini Hz. İsa'nın yeryüzündeki vekili olarak gördüler ve gerçek Hıristiyanlıktan uzaklaştılar. Bunun sonucu olarak kiliseye karşı isyanlar başladı. Bazı bilginler ve aydın din adamları Katolik mezhebinden ayrılarak yeni kilise ve mezhepler kurmaya başladılar.

    Reform Kavram Haritası

    Reformun Nedenleri

    1) Coğrafi Keşifler nedeniyle halkın kiliseye olan güveninin sarsılması.
    2) Endüljans sayesinde kilisenin göze batacak kadar zenginleşmesi , halkın ise fakir olması
    3) Rönesans'ında etkisiyle insanların her şeyin esasını arama ve bulma arzusu sonunda Hıristiyanlığın aslından uzaklaştığının anlaşılması.
    4) Katolik Kilisesi'nin Hıristiyanlığın esaslarını saptırması ve belli bir zümrenin çıkarlarına uygun hareket etmeye başlaması.
    5) Matbaa sayesinde Avrupa dillerine çevrilen İncillerin herkes tarafından okunup anlaşılması.
    6) Halkın çok fakir olmasına rağmen kilisenin halkı sömürmeye devam etmesi.
    7) Özgürlük taraftarı olan bazı kralların kilise tarafından baskı altında tutulmaya çalışılması.
    8) Matbaa ve kültürel hareketlerin yaygınlaşmasının etkisi
    9) Haçlı Seferleri'nin etkisi
    10) Rönesans döneminde yetişen özgür düşünceli aydınların Katolik Kilisesi’ni tenkid etmeleri

    Not : Reform Almanya'da Martin Luther'in Katolik kilisesini protesto etmesi ve İncil'in Almanca'ya çevrilmesiyle başlamıştır. Almanya'da halk ve derebeyler Luther'i desteklemiş yapılan uzun mücadelelerden sonra 1555 Ogsburg Antlaşması ile Reform hareketleri resmen başarı kazanmış, Protestanlık yeni bir mezhep olarak kabul edilmiştir.

    Reformun Almanyada ortaya çıkmasının nedenleri

    1) Alman halkının İtalya'daki halka göre daha fakir olmasının kilise merkezine karşı kin duymasına neden olması.
    2) Kilise'nin desteklediği Katolik Avusturya'lı kralların Alman Kralı ve prenslerini baskı altında tutmak istemesi.
    3) Almanya’da siyasi birliğin olmaması ve Almanya’daki prenslerin dinde yenilik isteyenleri desteklemesi
     

    Reformun Yayılışı

    Aslında Reform hareketlerinin başlangıcı Ortaçağa kadar uzanır. İncil'in tercümesi ve kiliseye karşı bir dizi hareket yapıldıysa da Reformcular diri diri yakılmışlardır.
     
    16. yüzyılda kiliseye karşı mücadele normal hale geldi. Almanya'da Luther Papa'yı eleştirerek isyan etti. İncili tercüme etti ve rahiplerin gereksizliğini bildirdi. Bu tavırlar Luther'in afaroz edilmesine neden oldu. Luther ölüme mahkum edildi. Ancak Saksonya Elektörü Luther'i korudu. Şarlken'de Protestanlığın daha fazla yayılmaması için bazı tedbirler aldı halk Şarlken'in bu tavrını protesto etti. Böylece yeni mezhebin adı da bulunmuş oldu; Protestanlık.
     
    Şarlken, Türk fetihlerinin Avrupa'da hızlanması karşısında aciz kalmış ve 1555 Ogsburg Din Antlaşmasıyla Protestanları tanımıştır.
     
    Luther'den sonra Calven'de Fransa'da bu yeni mezhebi kabul etti. Fransa'dan çıkarılan Calven kendi adıyla kilisesini Cenevre'de kurdu. Fakat Calvenizmin Fransa'da yayılması çok kolay olmadı. Binlerce Calvenist öldürüldü. Mezhep savaşları Fransa'da Nant Fermanıyla sona ermiş ve Protestanlık resmen tanınmıştır (1598).

    Reform Sonuçları

    1) Avrupa’da mezhep birliği parçalanmıştır. Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında Protestan, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıkmıştır.
    2) Papa ve din adamları saygınlıklarını kaybetmişlerdir.
    3) Katolik Kilisesi yeni düzenlemeler yapmak zorunda kalmıştır.
    4) Eğitim ve öğretim, kilisenin elinden alınarak laik eğitim anlayışı yaygınlaşmıştır.
    5) Katolik Kilisesi’nden ayrılan ülkelerde kilisenin topraklarına ve mallarına el konulmuştur.
    6) Papa engizisyon mahkemeleriyle Katolik Kilisesi’nin otoritesini devam ettirmeye çalışmıştır.
    7) Protestan krallar ve prensler egemen oldukları bölgelerde din işlerinin mutlak hakimi haline gelmiştir.
    8) Reform hareketleri sonucunda Avrupa’da oluşan siyasal ayrılıklar, Osmanlıların Avrupa içlerine ilerlemesini kolaylaştırmıştır.
    9) Kilise malları prensler tarafından yağmalanarak güçlü prenslikler kuruldu.
    10) Yeni mezhepler nedeniyle Avrupa'da siyasi birlik zayıfladı..Reform hareketleri Avrupa’yı siyasi yönden olumsuz etkiledi.Şarlken’in Osmanlı Devleti üzerine yapmayı planladığı Haçlı Seferi bölünmelerden dolayı gerçekleşmedi.
    11) Avrupa’da mezhepler arasında savaşlar başladı.Mezhep Savaşları Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ilerlemesini kolaylaştırdı.
    12) Almanya'da kilisenin elindeki zenginlikler halk tarafından yağmalandı.

    Not: Rönesans ve reform hareketleri Avrupa' da gelişmeleri önleyen engelleri ortadan kaldırmıştır.

    Not : Reform hareketleri başladığı dönemlerde Avrupa'da siyasi denge zayıfladığı için Kanuni Almanya içlerine kadar sefer düzenlemiştir. Osmanlı, bölünmeleri hızlandırmak amacıyla Protestanlığı desteklemiştir.
    Sözlükte TEDAVİ Nedir:
    ilaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma:
    Sözlükte İSLAHAT Nedir:
    Islahat Nedir ? (Özet) : 1) İyi bir hale getirme; iyileştirme, düzelme (reform). 2) Arapça “Islah” kökünden gelen bu kelime; iyi bir hale koyma, iyileştirme,düzeltme, düzenleme anlamlarına gelir. Çağın gereklerine cevap vermeyen kurumları bazı prensipler dahilinde zamanın gereklerine göre yeniden düzenlemedir. Kademe kademedir, zorlayıcı değildir, iyileştirmeye dönüktür. 3) Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan düzeltmelerdir. Asıl amaç, toplum düzenine şekil vermek, toplumun ihtiyaçlarını ileri görüşte karşılamaktadır. Reformlar uygulandığı sistemin hukuk düzenine uygun yapılardır, zorlayıcı değildir, aşamalıdır. 4) Herhangi bir usulde, işte, müessesede, kuruluşta veya devlet düzeninde eskiyen, bozulan, aksayan yanları düzeltmek, iyileştirmek, iyi bir hale koymak, kusur veya noksanını tamamlamak veya artık bekleneni vermemesi nedeniyle yerine yenisini koymak, reform.

    Osmanlıda Islahat

    Osmanlı tarihinde gerileme döneminde başlatılan, 19. yüzyılın başlarından itibaren daha çok Batı örneğine göre girişilen yenileşme ve ilerleme atılımları.

    Islahat Fermanı(1856) Nedenleri

    - Bu fermanın kabul edilmesindeki en önemli neden,devletin dağılmasını önlemektir - Gayrımüslimler ve yabancılar hedef alınarak çıkarılan bir fermandır - Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır(1856 Paris Antlaşması) - Fransa nın ısrarı ile diğer devletlerin de katılımıyla(ingiltere,avusturya vsvs…) fermanın maddeleri belirlenmiştir.Islahat fermanı çıkış kaynağını yabancı devletlerden alır.Paris antlaşmasında yer aldığı için uluslar arası bir sorun haline gelmiştir. - Osmanlı devleti paris antlaşmasının şartlarını kendi lehine çevirebilmek için bu fermanı ilan etmek zorunda kalmıştır.

    Islahat Fermanı (1856)

    - Bu ferman bir anayasa özelliği taşır(maddi anlamda anayasal niteliktedir) - Kanun önünde müslümanlara ve müslüman olmayanlara eşitlik getirilmiştir - Dini inançlara özgürlük getirilmiştir(din değiştirmede zorlama yoktur) - Azınlıklara ait;okul,kilise,mezarlık,manastır,hastahane gibi yerlerin yeniden yapılmasına ya da tamir edilmesine izin verilmiştir - Karışık mahkemeler kurulmuştur(müslümanlar ve gayr-ı müslimler ) - Yabancı devletlerle yapılacak antlaşmalar gereğince yabancılar da Osmanlı Devleti sınırları içerisinde mülk sahibi olabileceklerdir. - Mezhepler arasında eşitlik getirilmiştir(dil,din,ırk farkı gözetilmeden) - Patrikhanelerde yeni meclislerin kurulmasına ve bu meclislerde alınacak kararların,osmanlı hükümetinin onayından geçtikten sonra uygulanmasına karar verilmiştir. - Islahat fermanı,tanzimat fermanının(1839) devamı niteliğinde bir fermandır.Tanzimat fermanı gibi Osmanlı imparatorluğu içerisindeki gayr-ı müslimleri, özellikle hıristiyanları müslümanlarla aynı haklara kavuşturmayı hedef almıştır. - Islahat Fermanı, Sened-i İttifak ile başlayan, Tanzimat Fermanı ile devam eden Osmanlı anayasacılık hareketleri içinde atılmış önemli bir adımdır.

    Tanzimat Öncesi Islahat Hareketleri

    II. Osman döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Osman döneminde birçok ıslahat hareketine girişilmiş ancak başarılı olunamamıştır.Bunlar; Yeniçeri Ocağı`nı kaldırarak yerine Anadolu Türkleri ve Türkmenlerden yeni bir ordu kurmak Başkenti İstanbul`dan Anadolu`daki başka bir şehre taşımak Kıyafet inklabı yapmak Fatih Kanunnamesi'ni kaldırarak yeni bir kanun hazırlamak İlmiye sınıfın siyasi ve mali hakimiyetini kırarak din ocağı haline getirmek Fakat 1620 yılında katledirilerek öldürülmesi üzerine bu ıslahatlar sözde kalmıştır.

    IV. Murad döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    IV.Murad 2 Eylül 1633 yılında birtakım ıslahat hareketleri gerçekleştirdi. Bunlar; Kahvehaneler yıktırıldı Tütün içmek yasaklandı Gece fenersiz sokağa çıkılmadı Bizzat IV.Murad akşamları kıyafet değiştirerek kontrole çıkar, kurallara uymayanları cellat yardımıyla başlarını keserdi.

    III. Selim döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    III. Selim döneminde önemli ıslahatlar yapıldıysada Kabakçı Mustafa isyanı sonucu geçerliğini yitirmiştir.Bunlar; Yeniçerilerin Esame alımı yasaklandı. Osmanlı-Rus savaşına katılmayan tımarlıların dirlikleri kesildi. 1792 yılında ise Halıcıoğlu`da bir Humbaracı ocağı kurmuştur. Bu kışlanın bir bölümünde istihkamcı, diğer bir kısmında ise humbarcı yetiştiriliyordu. 1800 yılında Humbaracı Ocağına bağlı olarak Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu. 1805 yılında yine bu okul inşşat ve seyrü sevafin adlı iki ana bölüme ayrılmıştır. 1793 yılında Nizam-ı Cedit ordusu kuruldu.1.600 asker İstanbul`da diğer 12.000 kişi ise diğer vilayetlere gönderildi. Nizam-ı Cedit ordusunda uygulanan talim zamanla imparatorluğun çoğu yerinde uygulanmaya başlandı.

    III. Ahmed döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Bknz: Lale Devri

    I. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Humbaracı Ahmed Paşa trafından Humbarhane ve Herdeshane kurulmuş, fakat yeniçerilerin kazan kaldırmasıyla kaldırılmıştır.

    I. Abdülhamid döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Sürat topçuları ocağının kontejjanı geliştirilerek 250`den 2.000`e çıkarıldı. Haliç`deki istihkam okulu Camialtı`na taşındı..

    II. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Mahmud döneminin en önemli ıslahatı yeniçeri ocağını kaldırmasıdır. 1808 yılının ocak ayında Nizam-ı Cedit ordusunun devamı olan Sekban-ı Cedit ordusu kuruldu.Daha sonra Yeniçeri`lerin baskısıyla kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı kaldırılarak yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye (17 Haziran 1826) ordusunu kurmuştur. Kıyafet inkılabı yaparak başlık, cepken ve şalvar yerine fes, ceket ve pantolon getirilmiştir. İlk posta teşkilatı kuruldu. İlk gazete olan "Takvmi Vakayiye" çıkarıldı. Divan-ı Hümayun kaldırılarak yerine Nazırlıklar kuruldu. 1827 yılında cerrahhane ve tıbhane birleştirilerek "Mektebi Tibbiyeyi Adliyeyi Şahane" kuruldu.

    Nizam-ı Cedid

    Geniş anlamda, Sultan III. Selim'in Osmanlı İmparatorluğu'nu Batılı usullerle yeniden düzenlemek amacıyla giriştiği reform (ıslahat) hareketlerine verilen (yeni düzen) addır. Dar anlamda ise, bu hareketin bir bölümü olarak yeniçeri ocağının yanı sıra ve ileride onun yerine geçmek üzere Avrupa usulüne göre kurulan yeni ordu anlamındadır. Osmanlı Devletinde on sekizinci asır sonunda, askerî ve idarî sahalardaki düzensizliklere çare bulmak için yapılan teşebbüslerin tamamı. Ayrıca, Avrupa usulleriyle meydana getirilen talimli orduya verilen isim. Bu terim, ilk defa Fazıl Mustafa Pasa tarafından, sade-i azam ligi esnasında, maliyede yapılan bazı yenilikler için kullanılmıştır. Daha sonra Sultan Üçüncü Selim Han (1789-1807) devrinde de, simdi anlaşılan manâda kullanılmağa başlanmıştır. Ancak, Nizâm-i Cedide, geniş ve dar manâda olmak üzere iki şekilde tarif edilmiştir. Dar manâda; Sultan Üçüncü Selim Hân devrinde, Avrupai tarzda yetiştirilmek istenen askeri; geniş manâda ise; yine ayni padişah devrinde devlet teşkilâtının bütününde yapılmak istenilen yenilikler olarak bilinmektedir. Bu tariflerden ikincisi daha doğru olarak kabul edilir. On sekizinci asır boyunca devam eden askeri başarısızlıklar, bunları takibe eden günlerde ıslahat layihalarının verilmeleriyle neticelenirdi. Bunların içinde, Halil Hamim Pasa'nin askerlik sahasındaki nizâmnâmesi en önemlisidir. Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısına kadar aşağı yukarı yüz sene kadar devam eden ıslahat hareketlerinin bir merhalesini teşkil eden Nizâm-i Cedide fikri, tamamen bu padişahın sahsına bağlanır. Gerçekten şehzadeliği ve veliahtlığı esnasında devletin içinde bulunduğu durum için yapılan ıslahat teşebbüslerini yakından takip etmiştir. Nizâm-i Cedide hareketi, Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısıyla beraber belli bir tertibe içinde uygulanmağa başlandı. Böyle yeni bir sistemin konulması için, öncelikle bazı yönlerden örnek alınacak Avrupalıların ilerlemesinin Sebenlerinin incelenmesi ve devlet adamlarıyla âlimlerden teşekkül edilecek bir danışma meclisinin kurulması icaba ediyordu. Padişah, meşveret (danışma) meclisi teşkiliyle, yeni fikrin, bir şahsin değil, devletin mali olması gayesini güdüyordu. Islahat için yirmi iki devlet adamından, bu konudaki düşüncelerini açıklayan birer rapor hazırlamalarını istedi. Yirmi iki kişinin ikisi Avrupalı idi. Bunlardan Bertrauf Osmanlı Ordusu'nda çalisan'bir subay, diğeri ise İsveç konsolosluğunda çalışan D'Ohosson idi. Türk devlet adamlarının belli baslıları ise, Sadrazam Koca Yusuf Pasa, Veli Efendi zâde Emin, Defterdar Şerif Efendi, Tatarcık Abdullah Efendi, Cavusbasi Efendi ve tarihçi Enver Efendi idi. Diger taraftan Ebu Bekir Râtib Efendi, o devir için Avrupa’nın güçlü devletlerinden olan Avusturya’nın başşehri Viyana'ya sefaret vazifesiyle gönderildi. Gönderilen bu elçiden, Avusturya’nın bütün müesseselerini incelemesi ve rapor etmesi istendi. Sekiz aylık bir seyahat neticesinde yazılan bu sefaretnâmede, alınması gereken baslıca tedbirler su maddeler içinde özetlenebilir: l. Hazinenin dolu ve düzenli olması, 2. Askerin itaatli olması, 3. Devlet adamlarının doğru ve sadık kimseler olması, 4. Halkın refah ve himayesinin temini, 5. Bazı devletlerle ittifak anlaşmalarının yapılması. Ebe Bekir Râtib Efendiye göre, örnek seçilecek bir devletin askerî kanunları ve nizamları iktibas edilerek, kendi bünyemize uydurup, ihtiyacımıza cevap verecek bir Nizâmi Cedid ordusunun kurulması gerekiyordu. Padişahın düşüncelerine tesir eden bu sefaretnâme, Nizâm-i Cedide programının hazırlanmasının bir safhasını teşkil ediyordu. Kendisinden önceki padişahların, ıslahat hareketlerindeki düşüncelerinden faydalanmasını bilen Sultan Üçüncü Selim Hân, Sultan Üçüncü Ahmet Hân devrinde yapılmak istenilen ıslahatın, devlet adamlarından gizli olmasının zararlarını gördüğünden, devlet adamları ve âlimleri yanına çağırarak, onların düşüncelerinden faydalanma ve memleketlerin durumunu daha iyi tahlil etme imkânını ele geçirmek istedi. Ancak layihaları kaleme alan kimselerin askerlik sahasında tecrübe sahibi kişiler olmaması, köklü tekliflerin gelmesine mâni oldu. Verilen layihalar, baslıca üç görüş üzerinde toplanıyordu: 1. Ordunun, Kanunî Sultan Süleyman Kanunları’na göre ıslah edilmesi. 2. Sultan Süleyman Kanunları’na, Avrupa nizamlarını tatbik ederek yeniden ordu teşkili, 3. Yeniçeri Ocağı tamamen kaldırılarak, Avrupa usûllerine göre yeni bir ordunun kurulması, üçüncü düşüncede olanlara göre, devletin eski kanunları ihtiyaca cevap veremez hâle gelmiş, Yeniçeriye fesada karışması da ordunun bozulmasına sebep olmuştu. Çiftçi, esnaf gibi meslek sahibelerinin, bir yolunu bularak birer Esamî ele geçirmeleri de bunları esnaflıkla Uğrasan kişiler hâline getirmişti. Bu Sebenlerden dolayı Yeniçeri Ocağı’nı bir tarafa bırakarak, tamamen Avrupa usulleriyle yeni bir ordu kurulmalıydı. Sultan Üçüncü Selim Hân, bu fikirlerden üçüncüyü seçti. Programın uygulanması için tertibe edilen heybetin basına, İbrahim İsmet Bej gibi dirayetli bir şahsi getirdi. Bu zat, isin başlangıcında olabilecek tehlikeleri dile getirmişti. Islahat heybetinin hazırladığı program, yet-misimi maddeden meydana geliyordu. Öncelikle askerlikle ilgili maddelerin tatbikatına geçildi. Yeniçeri Ocağı’nın birdenbire kaldırılmasının devlete vereceği zararın ortada olduğundan, bu ocağın ıslah edilmesi sırasında yeni ordunun kurulması çalışmalarına başlandı. Yeniçeri Ocağı’na haftada birkaç gün mecburî talim konuldu. Humbaracı, Topçu lağımcı ve Toparabacı ocaklarının yeni kanunnâmeleri hazırlandı. Bunlar ordunun teknik sınıflarını teşkil edeceklerdi. Yeni ordunun teşkili ise, Sade-i âzâm Koca Yusuf Paşa'nin Ziştovi ve Yaş ândlaşmalarindan sonra cepheden İstanbul’a dönmesi ile baslar. Sade-i âzâmin Avrupa'dan subay da getirmesi, talimli piyade askerinin teşkilini hızlandırdı. Padişah bu ordunun Yeniçeriler' den bağımsız ve genç Yeniçerilerdin buraya alınmasını istiyordu. Ancak bunun mahzurlarının olması, yeni ordunun Bostancı Ocağı’na bağlı, onikibin mevcutlu ve örnek bir ordu gibi teşkili yoluna gidildi. Levende çiftliği Kanunnâmesi ile yeni ordunun kadroları ve diğer meç' elerleri açıklanmış oluyordu. Nizâm-i Cedide ordusunun kurulusunda ortaya' çıkan diğer bir problem de, halkın, özellikle Yeniçeri Ocağı’nı benimsemesi, böylelikle meydana gelecek zararı önlemekti. zararı önlemek içinde halk arasında muteber olarak bilinen devlet adamlarından faydalanma yoluna gidildi. Yapılan propaganda da, yeni ordunun İstanbul’da Rus tehlikesine karsı muhafaza için kurulduğunu, İstanbul’a karsı bir tehlike esnasında Anadolu ve Rumenline dağılmış olan, çiftçilikle Uğrasan askerin geç gelmesinin doğuracağı tehlikeler anlatıldı. Pek tesirli olmamakla beraber Yapılan propaganda neticesi, ilk andaki tepkiler önlenmiş oldu. Sessizlikten istifade etmek isteyen devlet, Anadolu'da asker yetiştirme hareketine girişti. Bu harekette, Karaman Valisi Kadı Abdurrahman Pasa ile Amasya Sancakbeyi Cabbarzade Süleyman beg'in gayretleri semeresini verdi. Ancak Yeniçeri Ocağı’na talim mecburiyeti konması, hariçken Esamî satın alarak ulufeye kaydolanların isine gelmemesi ve ocak içinde usulsüz aidat topliyanlarin, kanunnâme ile engellenmesi, çıkarcıları zor duruma soktu. Yapılan karsı propaganda neticesi önce Yeniçeriler talime çıkmamaya başladı, sonra da Nizâm-i Cedide' e kaydolanların dağılmaları, devlet adamlarına Nizâm-i Cedidin sadece orduda uygulandığını anlatmış oldu. Bu esnada Levend'den başka Üsküdar'da Kadı Abdurrahman Paşa'nın askerlerinden teşekkül eden yeni bir ordu tesis edildi. Nizam-i Cedide ordusunun kurulmasının yani sıra Tophane, Tersane ve Mühendishane'nin de yeniden organizasyonuna başlandı. Tophane mensupları elenerek yenilendi, Avrupa'dan top döküm ustaları getirilerek yeni ve kuvvetli top imalâtına başlanıldı. Çok ihmâl edilmiş olan donanma ve tersanenin ıslahatına girişildi ve bu konu, Küçük Hüseyin Pasa'ya verildi. Alınan tedbirler neticesinde donanma her yönden güçlendi. Fennî eğitimde tahsil ve terbiyenin ilerlemesi için, 1773' de açılan Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn genişletilerek, Teknik üniversite mahiyetindeki Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn, 1794'de kuruldu. Bu okullarda, geniş ölçüde yabancı öğretmenlerden faydalanıldı. Okulların kitap ihtiyacını karşılamak için de Üsküdar matbaası yeniden tesis edildi. Yapılan değişiklikler, devlet bütçesine ağır yük getiriyordu. Yükün kaldırılması için, sadece Nizâm-i Cedidin giderlerini karşılayacak Irar-i Cedide denilen yeni bir hazine kuruldu. Ayrıca Irar-i Cedide, ileride meydana gelebilecek harplerin giderlerini de karşılayacaktı, îkiyüzbin kese değerinde olacak bu hazinenin gelir kaynaklarını, Rüsum-i Zecriye denilen tütün, içki ve kahveden Alınan vergilerle, mahlûl mukataalardan Alınan vergi ve her sene yenilenen beratlardan Alınan vergiler teşkil ediyordu. Hazinenin hesaplarını görmek için de talimli asker nâzın, Irar-i Cedide Defterdarı tayin edildi. Nizâm-i Cedide hareketi, askeri sahadaki yeniliklerin yani sıra idarî, siyasî ve ticarî sahalarda ayni istikamette bir takım teşebbüsleri beraberinde getirdi. İdarî sahada, Anadolu ve Rumeli, yirmiseliz vilayete bölündü ve vezir şayisi buna uygun hâle getirildi. İdareciliği menfî olan ve ehliyetsiz kişilere vezirlik verilmemesine dair Kanunnâme çıkarıldı ve tayinlerin yapılması hakki Padişah ve Sadrazama verildi. Vezirlerin memuriyet süresi, en az üç, en çok beş yıl arasında sınırlandırıldı. Kadıların durumu, tımar nizâmnâmesi düzenlenerek, yapılacak muamelelerin kanunnameye uygun olmasına dikkât edildi. Osmanlı Devleti'nin iktisadî, idarî, siyasî sahalarında Yapılan yenilik ve Islâhatlar, Yapılan menfi propaganda, içteki ve dıştaki başarısızlıklar sebebiyle istenilen neticeyi veremedi. Islahatları tatbik edenler arasında, padişaha tam olarak itaat edenlerin şayisinin az olması da başarısızlıkları getirdi. Harici düşmanlar Yapılan savaşlar, Arabistan'da Vehhabî, Mora'da Rum, Balkanlar'da Sirp isyanları ile diğer küçük çaptaki isyanları bastırmakta güçlükle karşılanılmasının suçu, devamlı Nizâm-i Cedide askerine yüklendi. Yeniçeri Ocağı mensublarinin da Nizâm-i Cedide askerinin çoğalmasıyla kendi maaşlarının ellerinden gideceği korkusu, cephe almalarına sebebe oldu. Fransa’nın Osmanlı Devleti aleyhine cephe alıp, İstanbul’daki Fransız sefirinin el altından Yeniçerileri, "maaşlarınız alınıp, devlet ileri gelenlerine dağıtılacaktır" seklindeki tahrikleri de etkili oldu. Bu hareketin başarısızlığında bazı kötü tesadüflerin, korkak ve müsrif devlet adamlarının da tesiri oldu. Devlet bütçesinden Yapılan masrafların artması, hileli sikke kesilmesi veya yeni yeni vergilerin konulmasına bağlı olarak, eşya fiyatları arttı. Taşrada vergi tahsildarlarının suiistimalleri, halka büyük sıkıntı getirdi. Bu Sebenlerden, yeniliğe karsı olan unsurlar, Nizâm-i Cedidi yıkmak için fırsat arar hâle geldiler. Napolyon'un Mısır seferi sırasında Akma Kalesi'nin önündeki savaşta basari kazanan Nizâm-i Cedide ordusundan, Sırp isyanlarına ve Rusya ile savaş tehlikesine karsı faydalanılmak istendi ve ordu Rumenline geçirildi. Ancak bu durumdan şüphelenen Rumeli ayanına, ordunun Sırp isyanını bastırmakla vazifeli olduğu ilân edildi. Fakat, Sade-i âzâm İsmail Paşa'nin ve yeniliğe muhalif olanların Rumeli ayanı ve Yeniçerileri tahriki, olayların başlangıcı oldu. İlk hadise Tekirdağ’da meydana geldi. Burada kurulacak Nizâm-i Cedide ordusuna dair fermanı okuyan kişiyi yeniçeriler öldürdüler. Askeri Edirne'ye götüren Kadı Abdurrahman Paşa'ya mukavemet edilmesi, iç harp tehlikesi derecesine ulaştı. İngiliz donanmasının İstanbul’u yakmakla tehdit ettiği ve düşmanın sınırlara asker yığdığı sırada böyle bir isyanın başlaması, devletin selâmeti açısından kötü neticeler doğuracağı aşikardı. Bu sebeple Üçüncü Sultan Selim Hân, Abdurrahman Paşa'yı geri çağırdı. Arzu edilen neticenin aksine, muhaliflerin taşkınlıklarını artırmaktan başka bir ise yaramadı. Zira yenilik düşmanlarının şımarmalarına sebebiyet verilmişti. İstanbul’da Boğaz yamakları isyan etti. Edirne'deki hadiseden sonra merkezde yapılan değişiklikler, fayda yerine zarar getirdi. Tayinlerle, görünürde Nizâm-i Cedide taraftarı olanlar, makam sahibi oldular. Ordunun da İstanbul’da bulunmayışını fırsat bilen Yeniçeri ve yenilik muhalifleri, Nizâm-i Cedidi ortadan kaldırmağa karar verdiler. Bu karardan habersiz. olan padişah. Boğaz yamaklarını Nizâm-i Cedi’de dahil etmeğe çalışıyordu. Köse Musa Pasa ise el altından haber göndererek, bu askerleri; "Eğer, Nizâm-i Cedide elbisesi giyerseniz dinden çıkarsınız, giymezseniz ocaktan atılırsınız. Belki de Nizâm-i Cedide sizi öldürecek" diye tahrik ediyordu. Tahrikler sonucu 26 Mayıs 1807 tarihinde Büyüklere çayırında toplanan Yeniçeriler isyanı başlattılar. Baslarına reis olarak seçtikleri, Kabakçı Mustafa denilen serkeş de İstanbul halkına, yaptıkları isin mukaddes bir hareket olduğu yolunda propaganda yaptı. Bu esnada Kaymakam Köse Murada Pasa, bir taraftan Padisah'a isyanı önemsiz gibi gösterirken diğer taraftan, isyancıları bastırmağa hazırlanan Topçu Ocağı’na, karsı gelmemelerini emreden haberi gönderiyordu. Böylelikle isyan programı düzenli olarak tatbik edilmeğe başlandı. İsyancılar Et Meydanı’nda (Aksaray semti) toplandıktan sonra, devlet adamlarının içinde bulunan Nizâm-i Cedide muhalifleriyle anlaştılar. padişah durumdan haberdar olduğunda is isten geçmişti. İsyanın bastırılması için Nizâm-i Cedidin kaldırıldığına dair bir ferman yayınladıysa da, asiler bu defa da, padişahtan on bir kişinin kendilerine teslimini istediler. Kendisine on bir kişinin isimlerinin listesi verildiğinde çok üzülen padişah, bütün bunlara sebebe, kendi yumuşak huyluluğu olduğunu söylemiştir. Kan dökülmemesi için asilerin istekleri kabul edildi. Asiler verdikleri listede olan kişileri birer yolunu bulup katlettikten sonra is bununla bitmeyerek, yeni bir istekle ortaya çıktılar. Sıra nihayet Nizâm-i Cedidin mimari olan Sultan Üçüncü Selim'e geldi ve bu padişah iyi huyluluğu, şefkati ve temiz ahlâki yüzünden şehit edildi. İsyanın neticesinde de memleket, Avrupa'ya yetişmek yolunda uzun bir süre geri bırakılmış oldu.
    Sözlükte ISLAHAT Nedir:
    Islahat Nedir ? (Özet) : 1) İyi bir hale getirme; iyileştirme, düzelme (reform). 2) Arapça “Islah” kökünden gelen bu kelime; iyi bir hale koyma, iyileştirme,düzeltme, düzenleme anlamlarına gelir. Çağın gereklerine cevap vermeyen kurumları bazı prensipler dahilinde zamanın gereklerine göre yeniden düzenlemedir. Kademe kademedir, zorlayıcı değildir, iyileştirmeye dönüktür. 3) Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan düzeltmelerdir. Asıl amaç, toplum düzenine şekil vermek, toplumun ihtiyaçlarını ileri görüşte karşılamaktadır. Reformlar uygulandığı sistemin hukuk düzenine uygun yapılardır, zorlayıcı değildir, aşamalıdır. 4) Herhangi bir usulde, işte, müessesede, kuruluşta veya devlet düzeninde eskiyen, bozulan, aksayan yanları düzeltmek, iyileştirmek, iyi bir hale koymak, kusur veya noksanını tamamlamak veya artık bekleneni vermemesi nedeniyle yerine yenisini koymak, reform.

    Osmanlıda Islahat

    Osmanlı tarihinde gerileme döneminde başlatılan, 19. yüzyılın başlarından itibaren daha çok Batı örneğine göre girişilen yenileşme ve ilerleme atılımları.

    Islahat Fermanı(1856) Nedenleri

    - Bu fermanın kabul edilmesindeki en önemli neden,devletin dağılmasını önlemektir - Gayrımüslimler ve yabancılar hedef alınarak çıkarılan bir fermandır - Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır(1856 Paris Antlaşması) - Fransa nın ısrarı ile diğer devletlerin de katılımıyla(ingiltere,avusturya vsvs…) fermanın maddeleri belirlenmiştir.Islahat fermanı çıkış kaynağını yabancı devletlerden alır.Paris antlaşmasında yer aldığı için uluslar arası bir sorun haline gelmiştir. - Osmanlı devleti paris antlaşmasının şartlarını kendi lehine çevirebilmek için bu fermanı ilan etmek zorunda kalmıştır.

    Islahat Fermanı (1856)

    - Bu ferman bir anayasa özelliği taşır(maddi anlamda anayasal niteliktedir) - Kanun önünde müslümanlara ve müslüman olmayanlara eşitlik getirilmiştir - Dini inançlara özgürlük getirilmiştir(din değiştirmede zorlama yoktur) - Azınlıklara ait;okul,kilise,mezarlık,manastır,hastahane gibi yerlerin yeniden yapılmasına ya da tamir edilmesine izin verilmiştir - Karışık mahkemeler kurulmuştur(müslümanlar ve gayr-ı müslimler ) - Yabancı devletlerle yapılacak antlaşmalar gereğince yabancılar da Osmanlı Devleti sınırları içerisinde mülk sahibi olabileceklerdir. - Mezhepler arasında eşitlik getirilmiştir(dil,din,ırk farkı gözetilmeden) - Patrikhanelerde yeni meclislerin kurulmasına ve bu meclislerde alınacak kararların,osmanlı hükümetinin onayından geçtikten sonra uygulanmasına karar verilmiştir. - Islahat fermanı,tanzimat fermanının(1839) devamı niteliğinde bir fermandır.Tanzimat fermanı gibi Osmanlı imparatorluğu içerisindeki gayr-ı müslimleri, özellikle hıristiyanları müslümanlarla aynı haklara kavuşturmayı hedef almıştır. - Islahat Fermanı, Sened-i İttifak ile başlayan, Tanzimat Fermanı ile devam eden Osmanlı anayasacılık hareketleri içinde atılmış önemli bir adımdır.

    Tanzimat Öncesi Islahat Hareketleri

    II. Osman döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Osman döneminde birçok ıslahat hareketine girişilmiş ancak başarılı olunamamıştır.Bunlar; Yeniçeri Ocağı`nı kaldırarak yerine Anadolu Türkleri ve Türkmenlerden yeni bir ordu kurmak Başkenti İstanbul`dan Anadolu`daki başka bir şehre taşımak Kıyafet inklabı yapmak Fatih Kanunnamesi'ni kaldırarak yeni bir kanun hazırlamak İlmiye sınıfın siyasi ve mali hakimiyetini kırarak din ocağı haline getirmek Fakat 1620 yılında katledirilerek öldürülmesi üzerine bu ıslahatlar sözde kalmıştır.

    IV. Murad döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    IV.Murad 2 Eylül 1633 yılında birtakım ıslahat hareketleri gerçekleştirdi. Bunlar; Kahvehaneler yıktırıldı Tütün içmek yasaklandı Gece fenersiz sokağa çıkılmadı Bizzat IV.Murad akşamları kıyafet değiştirerek kontrole çıkar, kurallara uymayanları cellat yardımıyla başlarını keserdi.

    III. Selim döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    III. Selim döneminde önemli ıslahatlar yapıldıysada Kabakçı Mustafa isyanı sonucu geçerliğini yitirmiştir.Bunlar; Yeniçerilerin Esame alımı yasaklandı. Osmanlı-Rus savaşına katılmayan tımarlıların dirlikleri kesildi. 1792 yılında ise Halıcıoğlu`da bir Humbaracı ocağı kurmuştur. Bu kışlanın bir bölümünde istihkamcı, diğer bir kısmında ise humbarcı yetiştiriliyordu. 1800 yılında Humbaracı Ocağına bağlı olarak Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu. 1805 yılında yine bu okul inşşat ve seyrü sevafin adlı iki ana bölüme ayrılmıştır. 1793 yılında Nizam-ı Cedit ordusu kuruldu.1.600 asker İstanbul`da diğer 12.000 kişi ise diğer vilayetlere gönderildi. Nizam-ı Cedit ordusunda uygulanan talim zamanla imparatorluğun çoğu yerinde uygulanmaya başlandı.

    III. Ahmed döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Bknz: Lale Devri

    I. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Humbaracı Ahmed Paşa trafından Humbarhane ve Herdeshane kurulmuş, fakat yeniçerilerin kazan kaldırmasıyla kaldırılmıştır.

    I. Abdülhamid döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Sürat topçuları ocağının kontejjanı geliştirilerek 250`den 2.000`e çıkarıldı. Haliç`deki istihkam okulu Camialtı`na taşındı..

    II. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Mahmud döneminin en önemli ıslahatı yeniçeri ocağını kaldırmasıdır. 1808 yılının ocak ayında Nizam-ı Cedit ordusunun devamı olan Sekban-ı Cedit ordusu kuruldu.Daha sonra Yeniçeri`lerin baskısıyla kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı kaldırılarak yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye (17 Haziran 1826) ordusunu kurmuştur. Kıyafet inkılabı yaparak başlık, cepken ve şalvar yerine fes, ceket ve pantolon getirilmiştir. İlk posta teşkilatı kuruldu. İlk gazete olan "Takvmi Vakayiye" çıkarıldı. Divan-ı Hümayun kaldırılarak yerine Nazırlıklar kuruldu. 1827 yılında cerrahhane ve tıbhane birleştirilerek "Mektebi Tibbiyeyi Adliyeyi Şahane" kuruldu.

    Nizam-ı Cedid

    Geniş anlamda, Sultan III. Selim'in Osmanlı İmparatorluğu'nu Batılı usullerle yeniden düzenlemek amacıyla giriştiği reform (ıslahat) hareketlerine verilen (yeni düzen) addır. Dar anlamda ise, bu hareketin bir bölümü olarak yeniçeri ocağının yanı sıra ve ileride onun yerine geçmek üzere Avrupa usulüne göre kurulan yeni ordu anlamındadır. Osmanlı Devletinde on sekizinci asır sonunda, askerî ve idarî sahalardaki düzensizliklere çare bulmak için yapılan teşebbüslerin tamamı. Ayrıca, Avrupa usulleriyle meydana getirilen talimli orduya verilen isim. Bu terim, ilk defa Fazıl Mustafa Pasa tarafından, sade-i azam ligi esnasında, maliyede yapılan bazı yenilikler için kullanılmıştır. Daha sonra Sultan Üçüncü Selim Han (1789-1807) devrinde de, simdi anlaşılan manâda kullanılmağa başlanmıştır. Ancak, Nizâm-i Cedide, geniş ve dar manâda olmak üzere iki şekilde tarif edilmiştir. Dar manâda; Sultan Üçüncü Selim Hân devrinde, Avrupai tarzda yetiştirilmek istenen askeri; geniş manâda ise; yine ayni padişah devrinde devlet teşkilâtının bütününde yapılmak istenilen yenilikler olarak bilinmektedir. Bu tariflerden ikincisi daha doğru olarak kabul edilir. On sekizinci asır boyunca devam eden askeri başarısızlıklar, bunları takibe eden günlerde ıslahat layihalarının verilmeleriyle neticelenirdi. Bunların içinde, Halil Hamim Pasa'nin askerlik sahasındaki nizâmnâmesi en önemlisidir. Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısına kadar aşağı yukarı yüz sene kadar devam eden ıslahat hareketlerinin bir merhalesini teşkil eden Nizâm-i Cedide fikri, tamamen bu padişahın sahsına bağlanır. Gerçekten şehzadeliği ve veliahtlığı esnasında devletin içinde bulunduğu durum için yapılan ıslahat teşebbüslerini yakından takip etmiştir. Nizâm-i Cedide hareketi, Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısıyla beraber belli bir tertibe içinde uygulanmağa başlandı. Böyle yeni bir sistemin konulması için, öncelikle bazı yönlerden örnek alınacak Avrupalıların ilerlemesinin Sebenlerinin incelenmesi ve devlet adamlarıyla âlimlerden teşekkül edilecek bir danışma meclisinin kurulması icaba ediyordu. Padişah, meşveret (danışma) meclisi teşkiliyle, yeni fikrin, bir şahsin değil, devletin mali olması gayesini güdüyordu. Islahat için yirmi iki devlet adamından, bu konudaki düşüncelerini açıklayan birer rapor hazırlamalarını istedi. Yirmi iki kişinin ikisi Avrupalı idi. Bunlardan Bertrauf Osmanlı Ordusu'nda çalisan'bir subay, diğeri ise İsveç konsolosluğunda çalışan D'Ohosson idi. Türk devlet adamlarının belli baslıları ise, Sadrazam Koca Yusuf Pasa, Veli Efendi zâde Emin, Defterdar Şerif Efendi, Tatarcık Abdullah Efendi, Cavusbasi Efendi ve tarihçi Enver Efendi idi. Diger taraftan Ebu Bekir Râtib Efendi, o devir için Avrupa’nın güçlü devletlerinden olan Avusturya’nın başşehri Viyana'ya sefaret vazifesiyle gönderildi. Gönderilen bu elçiden, Avusturya’nın bütün müesseselerini incelemesi ve rapor etmesi istendi. Sekiz aylık bir seyahat neticesinde yazılan bu sefaretnâmede, alınması gereken baslıca tedbirler su maddeler içinde özetlenebilir: l. Hazinenin dolu ve düzenli olması, 2. Askerin itaatli olması, 3. Devlet adamlarının doğru ve sadık kimseler olması, 4. Halkın refah ve himayesinin temini, 5. Bazı devletlerle ittifak anlaşmalarının yapılması. Ebe Bekir Râtib Efendiye göre, örnek seçilecek bir devletin askerî kanunları ve nizamları iktibas edilerek, kendi bünyemize uydurup, ihtiyacımıza cevap verecek bir Nizâmi Cedid ordusunun kurulması gerekiyordu. Padişahın düşüncelerine tesir eden bu sefaretnâme, Nizâm-i Cedide programının hazırlanmasının bir safhasını teşkil ediyordu. Kendisinden önceki padişahların, ıslahat hareketlerindeki düşüncelerinden faydalanmasını bilen Sultan Üçüncü Selim Hân, Sultan Üçüncü Ahmet Hân devrinde yapılmak istenilen ıslahatın, devlet adamlarından gizli olmasının zararlarını gördüğünden, devlet adamları ve âlimleri yanına çağırarak, onların düşüncelerinden faydalanma ve memleketlerin durumunu daha iyi tahlil etme imkânını ele geçirmek istedi. Ancak layihaları kaleme alan kimselerin askerlik sahasında tecrübe sahibi kişiler olmaması, köklü tekliflerin gelmesine mâni oldu. Verilen layihalar, baslıca üç görüş üzerinde toplanıyordu: 1. Ordunun, Kanunî Sultan Süleyman Kanunları’na göre ıslah edilmesi. 2. Sultan Süleyman Kanunları’na, Avrupa nizamlarını tatbik ederek yeniden ordu teşkili, 3. Yeniçeri Ocağı tamamen kaldırılarak, Avrupa usûllerine göre yeni bir ordunun kurulması, üçüncü düşüncede olanlara göre, devletin eski kanunları ihtiyaca cevap veremez hâle gelmiş, Yeniçeriye fesada karışması da ordunun bozulmasına sebep olmuştu. Çiftçi, esnaf gibi meslek sahibelerinin, bir yolunu bularak birer Esamî ele geçirmeleri de bunları esnaflıkla Uğrasan kişiler hâline getirmişti. Bu Sebenlerden dolayı Yeniçeri Ocağı’nı bir tarafa bırakarak, tamamen Avrupa usulleriyle yeni bir ordu kurulmalıydı. Sultan Üçüncü Selim Hân, bu fikirlerden üçüncüyü seçti. Programın uygulanması için tertibe edilen heybetin basına, İbrahim İsmet Bej gibi dirayetli bir şahsi getirdi. Bu zat, isin başlangıcında olabilecek tehlikeleri dile getirmişti. Islahat heybetinin hazırladığı program, yet-misimi maddeden meydana geliyordu. Öncelikle askerlikle ilgili maddelerin tatbikatına geçildi. Yeniçeri Ocağı’nın birdenbire kaldırılmasının devlete vereceği zararın ortada olduğundan, bu ocağın ıslah edilmesi sırasında yeni ordunun kurulması çalışmalarına başlandı. Yeniçeri Ocağı’na haftada birkaç gün mecburî talim konuldu. Humbaracı, Topçu lağımcı ve Toparabacı ocaklarının yeni kanunnâmeleri hazırlandı. Bunlar ordunun teknik sınıflarını teşkil edeceklerdi. Yeni ordunun teşkili ise, Sade-i âzâm Koca Yusuf Paşa'nin Ziştovi ve Yaş ândlaşmalarindan sonra cepheden İstanbul’a dönmesi ile baslar. Sade-i âzâmin Avrupa'dan subay da getirmesi, talimli piyade askerinin teşkilini hızlandırdı. Padişah bu ordunun Yeniçeriler' den bağımsız ve genç Yeniçerilerdin buraya alınmasını istiyordu. Ancak bunun mahzurlarının olması, yeni ordunun Bostancı Ocağı’na bağlı, onikibin mevcutlu ve örnek bir ordu gibi teşkili yoluna gidildi. Levende çiftliği Kanunnâmesi ile yeni ordunun kadroları ve diğer meç' elerleri açıklanmış oluyordu. Nizâm-i Cedide ordusunun kurulusunda ortaya' çıkan diğer bir problem de, halkın, özellikle Yeniçeri Ocağı’nı benimsemesi, böylelikle meydana gelecek zararı önlemekti. zararı önlemek içinde halk arasında muteber olarak bilinen devlet adamlarından faydalanma yoluna gidildi. Yapılan propaganda da, yeni ordunun İstanbul’da Rus tehlikesine karsı muhafaza için kurulduğunu, İstanbul’a karsı bir tehlike esnasında Anadolu ve Rumenline dağılmış olan, çiftçilikle Uğrasan askerin geç gelmesinin doğuracağı tehlikeler anlatıldı. Pek tesirli olmamakla beraber Yapılan propaganda neticesi, ilk andaki tepkiler önlenmiş oldu. Sessizlikten istifade etmek isteyen devlet, Anadolu'da asker yetiştirme hareketine girişti. Bu harekette, Karaman Valisi Kadı Abdurrahman Pasa ile Amasya Sancakbeyi Cabbarzade Süleyman beg'in gayretleri semeresini verdi. Ancak Yeniçeri Ocağı’na talim mecburiyeti konması, hariçken Esamî satın alarak ulufeye kaydolanların isine gelmemesi ve ocak içinde usulsüz aidat topliyanlarin, kanunnâme ile engellenmesi, çıkarcıları zor duruma soktu. Yapılan karsı propaganda neticesi önce Yeniçeriler talime çıkmamaya başladı, sonra da Nizâm-i Cedide' e kaydolanların dağılmaları, devlet adamlarına Nizâm-i Cedidin sadece orduda uygulandığını anlatmış oldu. Bu esnada Levend'den başka Üsküdar'da Kadı Abdurrahman Paşa'nın askerlerinden teşekkül eden yeni bir ordu tesis edildi. Nizam-i Cedide ordusunun kurulmasının yani sıra Tophane, Tersane ve Mühendishane'nin de yeniden organizasyonuna başlandı. Tophane mensupları elenerek yenilendi, Avrupa'dan top döküm ustaları getirilerek yeni ve kuvvetli top imalâtına başlanıldı. Çok ihmâl edilmiş olan donanma ve tersanenin ıslahatına girişildi ve bu konu, Küçük Hüseyin Pasa'ya verildi. Alınan tedbirler neticesinde donanma her yönden güçlendi. Fennî eğitimde tahsil ve terbiyenin ilerlemesi için, 1773' de açılan Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn genişletilerek, Teknik üniversite mahiyetindeki Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn, 1794'de kuruldu. Bu okullarda, geniş ölçüde yabancı öğretmenlerden faydalanıldı. Okulların kitap ihtiyacını karşılamak için de Üsküdar matbaası yeniden tesis edildi. Yapılan değişiklikler, devlet bütçesine ağır yük getiriyordu. Yükün kaldırılması için, sadece Nizâm-i Cedidin giderlerini karşılayacak Irar-i Cedide denilen yeni bir hazine kuruldu. Ayrıca Irar-i Cedide, ileride meydana gelebilecek harplerin giderlerini de karşılayacaktı, îkiyüzbin kese değerinde olacak bu hazinenin gelir kaynaklarını, Rüsum-i Zecriye denilen tütün, içki ve kahveden Alınan vergilerle, mahlûl mukataalardan Alınan vergi ve her sene yenilenen beratlardan Alınan vergiler teşkil ediyordu. Hazinenin hesaplarını görmek için de talimli asker nâzın, Irar-i Cedide Defterdarı tayin edildi. Nizâm-i Cedide hareketi, askeri sahadaki yeniliklerin yani sıra idarî, siyasî ve ticarî sahalarda ayni istikamette bir takım teşebbüsleri beraberinde getirdi. İdarî sahada, Anadolu ve Rumeli, yirmiseliz vilayete bölündü ve vezir şayisi buna uygun hâle getirildi. İdareciliği menfî olan ve ehliyetsiz kişilere vezirlik verilmemesine dair Kanunnâme çıkarıldı ve tayinlerin yapılması hakki Padişah ve Sadrazama verildi. Vezirlerin memuriyet süresi, en az üç, en çok beş yıl arasında sınırlandırıldı. Kadıların durumu, tımar nizâmnâmesi düzenlenerek, yapılacak muamelelerin kanunnameye uygun olmasına dikkât edildi. Osmanlı Devleti'nin iktisadî, idarî, siyasî sahalarında Yapılan yenilik ve Islâhatlar, Yapılan menfi propaganda, içteki ve dıştaki başarısızlıklar sebebiyle istenilen neticeyi veremedi. Islahatları tatbik edenler arasında, padişaha tam olarak itaat edenlerin şayisinin az olması da başarısızlıkları getirdi. Harici düşmanlar Yapılan savaşlar, Arabistan'da Vehhabî, Mora'da Rum, Balkanlar'da Sirp isyanları ile diğer küçük çaptaki isyanları bastırmakta güçlükle karşılanılmasının suçu, devamlı Nizâm-i Cedide askerine yüklendi. Yeniçeri Ocağı mensublarinin da Nizâm-i Cedide askerinin çoğalmasıyla kendi maaşlarının ellerinden gideceği korkusu, cephe almalarına sebebe oldu. Fransa’nın Osmanlı Devleti aleyhine cephe alıp, İstanbul’daki Fransız sefirinin el altından Yeniçerileri, "maaşlarınız alınıp, devlet ileri gelenlerine dağıtılacaktır" seklindeki tahrikleri de etkili oldu. Bu hareketin başarısızlığında bazı kötü tesadüflerin, korkak ve müsrif devlet adamlarının da tesiri oldu. Devlet bütçesinden Yapılan masrafların artması, hileli sikke kesilmesi veya yeni yeni vergilerin konulmasına bağlı olarak, eşya fiyatları arttı. Taşrada vergi tahsildarlarının suiistimalleri, halka büyük sıkıntı getirdi. Bu Sebenlerden, yeniliğe karsı olan unsurlar, Nizâm-i Cedidi yıkmak için fırsat arar hâle geldiler. Napolyon'un Mısır seferi sırasında Akma Kalesi'nin önündeki savaşta basari kazanan Nizâm-i Cedide ordusundan, Sırp isyanlarına ve Rusya ile savaş tehlikesine karsı faydalanılmak istendi ve ordu Rumenline geçirildi. Ancak bu durumdan şüphelenen Rumeli ayanına, ordunun Sırp isyanını bastırmakla vazifeli olduğu ilân edildi. Fakat, Sade-i âzâm İsmail Paşa'nin ve yeniliğe muhalif olanların Rumeli ayanı ve Yeniçerileri tahriki, olayların başlangıcı oldu. İlk hadise Tekirdağ’da meydana geldi. Burada kurulacak Nizâm-i Cedide ordusuna dair fermanı okuyan kişiyi yeniçeriler öldürdüler. Askeri Edirne'ye götüren Kadı Abdurrahman Paşa'ya mukavemet edilmesi, iç harp tehlikesi derecesine ulaştı. İngiliz donanmasının İstanbul’u yakmakla tehdit ettiği ve düşmanın sınırlara asker yığdığı sırada böyle bir isyanın başlaması, devletin selâmeti açısından kötü neticeler doğuracağı aşikardı. Bu sebeple Üçüncü Sultan Selim Hân, Abdurrahman Paşa'yı geri çağırdı. Arzu edilen neticenin aksine, muhaliflerin taşkınlıklarını artırmaktan başka bir ise yaramadı. Zira yenilik düşmanlarının şımarmalarına sebebiyet verilmişti. İstanbul’da Boğaz yamakları isyan etti. Edirne'deki hadiseden sonra merkezde yapılan değişiklikler, fayda yerine zarar getirdi. Tayinlerle, görünürde Nizâm-i Cedide taraftarı olanlar, makam sahibi oldular. Ordunun da İstanbul’da bulunmayışını fırsat bilen Yeniçeri ve yenilik muhalifleri, Nizâm-i Cedidi ortadan kaldırmağa karar verdiler. Bu karardan habersiz. olan padişah. Boğaz yamaklarını Nizâm-i Cedi’de dahil etmeğe çalışıyordu. Köse Musa Pasa ise el altından haber göndererek, bu askerleri; "Eğer, Nizâm-i Cedide elbisesi giyerseniz dinden çıkarsınız, giymezseniz ocaktan atılırsınız. Belki de Nizâm-i Cedide sizi öldürecek" diye tahrik ediyordu. Tahrikler sonucu 26 Mayıs 1807 tarihinde Büyüklere çayırında toplanan Yeniçeriler isyanı başlattılar. Baslarına reis olarak seçtikleri, Kabakçı Mustafa denilen serkeş de İstanbul halkına, yaptıkları isin mukaddes bir hareket olduğu yolunda propaganda yaptı. Bu esnada Kaymakam Köse Murada Pasa, bir taraftan Padisah'a isyanı önemsiz gibi gösterirken diğer taraftan, isyancıları bastırmağa hazırlanan Topçu Ocağı’na, karsı gelmemelerini emreden haberi gönderiyordu. Böylelikle isyan programı düzenli olarak tatbik edilmeğe başlandı. İsyancılar Et Meydanı’nda (Aksaray semti) toplandıktan sonra, devlet adamlarının içinde bulunan Nizâm-i Cedide muhalifleriyle anlaştılar. padişah durumdan haberdar olduğunda is isten geçmişti. İsyanın bastırılması için Nizâm-i Cedidin kaldırıldığına dair bir ferman yayınladıysa da, asiler bu defa da, padişahtan on bir kişinin kendilerine teslimini istediler. Kendisine on bir kişinin isimlerinin listesi verildiğinde çok üzülen padişah, bütün bunlara sebebe, kendi yumuşak huyluluğu olduğunu söylemiştir. Kan dökülmemesi için asilerin istekleri kabul edildi. Asiler verdikleri listede olan kişileri birer yolunu bulup katlettikten sonra is bununla bitmeyerek, yeni bir istekle ortaya çıktılar. Sıra nihayet Nizâm-i Cedidin mimari olan Sultan Üçüncü Selim'e geldi ve bu padişah iyi huyluluğu, şefkati ve temiz ahlâki yüzünden şehit edildi. İsyanın neticesinde de memleket, Avrupa'ya yetişmek yolunda uzun bir süre geri bırakılmış oldu.
    Sözlükte ISLAH Nedir:
    Düzeltme, iyileştirme
    "Cümle 1: Söylemek için geldim. Cümle 2: Ukalâlık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. - Sait Faik Abasıyanık"
    Sözlükte TASHİH Nedir:
    Düzeltme, düzelti

    Cümle 1: Tatar arabalarını boyalarla süsleyen boyacıya tabelâsını yazdırmak için günlerce uğraşmıştı. - T. Buğra

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Bulmacada 'İyileştirme, düzeltme' sorusunun cevabı olan 'REHABİLİTASYON - İSLAH - TEHZİP - REFORM - TEDAVİ - İSLAHAT - ISLAHAT - ISLAH - TASHİH' kelimesinin sözlükte eş anlamı nedir:
    REHABİLİTASYON kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. İyileştirme (11 harfli)
    TEHZİP kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzeltme (8 harfli)
    2. Temizleme (9 harfli)
    REFORM kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzeltme (8 harfli)
    TEDAVİ kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Terapi (6 harfli)
    2. Sağaltma (8 harfli)
    3. Sağaltım (8 harfli)
    4. İyileştirme (11 harfli)
    ISLAHAT kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzeltme (8 harfli)
    ISLAH kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. İyileştirme (11 harfli)
    2. Düzeltme (8 harfli)
    TASHİH kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Düzelti (7 harfli)
    2. Düzeltme (8 harfli)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte REHABİLİTASYON Nedir:
    rehabilitasyon : fransızca réhabilitation (bir kimsenin iş yapmaya engel olan sakatlığını veya yetersizliğini gidermek amacıyla uygulanan tedavi). bu söz ekonomide de geçer. tıp ve ekonomi dallarındaki kullanımları için kurulumuz, iyileştirme sözünü önermektedir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte İSLAH Nedir:
    Düzeltme, iyileştirme
    "Cümle 1: Söylemek için geldim. Cümle 2: Ukalâlık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. - Sait Faik Abasıyanık"
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte REFORM Nedir:

    Reform Nedir ? (Kelime Anlamı)

    1. Reform - Düzeltme, ıslahat anlamında bir sözcük.

    2. Reform - 15. ve 17. yüzyıldaki bir Hıristiyanlık hareketidir.

    3. Bir sistem, kurum ya da yapının, zor ve tehdit edici yöntemlere başvurulmadan uzlaşımcı yöntemlerle daha iyi ve arzulanır olanın getirilmesi eylemi. Ortaçağ avrupa’sında dinde reform olmuştur ama fransa’da ve türkiye’de devrimle bütün kurumlar değiştirilmiştir. Başka bir değişle, tümden değil parça parça değişimdir reform.

    4. 16.yy.da katolik kilisesinin parçalanarak protestan ve anglikan olarak birbirinden ayrılması. dinde reform hareketinin önderi Martin Lüter’dir.
     

    REFORM HAREKETLERİ (Detay)

    XVI. yüzyılda Rönesans hareketinin de etkisiyle Katolik Kilisesinde ortaya çıkan yeniden yapılanma faaliyetlerine Reform denir. Reform, 16. yüzyıl boyunca tüm Avrupa'yı etkileyen dinsel bir harekettir. Bu hareket Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşmasına karşı gelişmiş ve hristiyanlığın en büyük 3 mezhebinden protestanlığın oluşmasını sağlamıştır.

    İlk defa Almanya’da görülür, sonrasında ise Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de etkili olur. Reform, Hıristiyanlığı asli şekline dönüştürmek amacıyla yapılmıştır. Katolik kilisesi zamanla bozuldu ve amacından saptırıldı. Roma'da Vatikan sarayında oturan papalar, kendilerini Hz. İsa'nın yeryüzündeki vekili olarak gördüler ve gerçek Hıristiyanlıktan uzaklaştılar. Bunun sonucu olarak kiliseye karşı isyanlar başladı. Bazı bilginler ve aydın din adamları Katolik mezhebinden ayrılarak yeni kilise ve mezhepler kurmaya başladılar.

    Reform Kavram Haritası

    Reformun Nedenleri

    1) Coğrafi Keşifler nedeniyle halkın kiliseye olan güveninin sarsılması.
    2) Endüljans sayesinde kilisenin göze batacak kadar zenginleşmesi , halkın ise fakir olması
    3) Rönesans'ında etkisiyle insanların her şeyin esasını arama ve bulma arzusu sonunda Hıristiyanlığın aslından uzaklaştığının anlaşılması.
    4) Katolik Kilisesi'nin Hıristiyanlığın esaslarını saptırması ve belli bir zümrenin çıkarlarına uygun hareket etmeye başlaması.
    5) Matbaa sayesinde Avrupa dillerine çevrilen İncillerin herkes tarafından okunup anlaşılması.
    6) Halkın çok fakir olmasına rağmen kilisenin halkı sömürmeye devam etmesi.
    7) Özgürlük taraftarı olan bazı kralların kilise tarafından baskı altında tutulmaya çalışılması.
    8) Matbaa ve kültürel hareketlerin yaygınlaşmasının etkisi
    9) Haçlı Seferleri'nin etkisi
    10) Rönesans döneminde yetişen özgür düşünceli aydınların Katolik Kilisesi’ni tenkid etmeleri

    Not : Reform Almanya'da Martin Luther'in Katolik kilisesini protesto etmesi ve İncil'in Almanca'ya çevrilmesiyle başlamıştır. Almanya'da halk ve derebeyler Luther'i desteklemiş yapılan uzun mücadelelerden sonra 1555 Ogsburg Antlaşması ile Reform hareketleri resmen başarı kazanmış, Protestanlık yeni bir mezhep olarak kabul edilmiştir.

    Reformun Almanyada ortaya çıkmasının nedenleri

    1) Alman halkının İtalya'daki halka göre daha fakir olmasının kilise merkezine karşı kin duymasına neden olması.
    2) Kilise'nin desteklediği Katolik Avusturya'lı kralların Alman Kralı ve prenslerini baskı altında tutmak istemesi.
    3) Almanya’da siyasi birliğin olmaması ve Almanya’daki prenslerin dinde yenilik isteyenleri desteklemesi
     

    Reformun Yayılışı

    Aslında Reform hareketlerinin başlangıcı Ortaçağa kadar uzanır. İncil'in tercümesi ve kiliseye karşı bir dizi hareket yapıldıysa da Reformcular diri diri yakılmışlardır.
     
    16. yüzyılda kiliseye karşı mücadele normal hale geldi. Almanya'da Luther Papa'yı eleştirerek isyan etti. İncili tercüme etti ve rahiplerin gereksizliğini bildirdi. Bu tavırlar Luther'in afaroz edilmesine neden oldu. Luther ölüme mahkum edildi. Ancak Saksonya Elektörü Luther'i korudu. Şarlken'de Protestanlığın daha fazla yayılmaması için bazı tedbirler aldı halk Şarlken'in bu tavrını protesto etti. Böylece yeni mezhebin adı da bulunmuş oldu; Protestanlık.
     
    Şarlken, Türk fetihlerinin Avrupa'da hızlanması karşısında aciz kalmış ve 1555 Ogsburg Din Antlaşmasıyla Protestanları tanımıştır.
     
    Luther'den sonra Calven'de Fransa'da bu yeni mezhebi kabul etti. Fransa'dan çıkarılan Calven kendi adıyla kilisesini Cenevre'de kurdu. Fakat Calvenizmin Fransa'da yayılması çok kolay olmadı. Binlerce Calvenist öldürüldü. Mezhep savaşları Fransa'da Nant Fermanıyla sona ermiş ve Protestanlık resmen tanınmıştır (1598).

    Reform Sonuçları

    1) Avrupa’da mezhep birliği parçalanmıştır. Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında Protestan, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıkmıştır.
    2) Papa ve din adamları saygınlıklarını kaybetmişlerdir.
    3) Katolik Kilisesi yeni düzenlemeler yapmak zorunda kalmıştır.
    4) Eğitim ve öğretim, kilisenin elinden alınarak laik eğitim anlayışı yaygınlaşmıştır.
    5) Katolik Kilisesi’nden ayrılan ülkelerde kilisenin topraklarına ve mallarına el konulmuştur.
    6) Papa engizisyon mahkemeleriyle Katolik Kilisesi’nin otoritesini devam ettirmeye çalışmıştır.
    7) Protestan krallar ve prensler egemen oldukları bölgelerde din işlerinin mutlak hakimi haline gelmiştir.
    8) Reform hareketleri sonucunda Avrupa’da oluşan siyasal ayrılıklar, Osmanlıların Avrupa içlerine ilerlemesini kolaylaştırmıştır.
    9) Kilise malları prensler tarafından yağmalanarak güçlü prenslikler kuruldu.
    10) Yeni mezhepler nedeniyle Avrupa'da siyasi birlik zayıfladı..Reform hareketleri Avrupa’yı siyasi yönden olumsuz etkiledi.Şarlken’in Osmanlı Devleti üzerine yapmayı planladığı Haçlı Seferi bölünmelerden dolayı gerçekleşmedi.
    11) Avrupa’da mezhepler arasında savaşlar başladı.Mezhep Savaşları Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ilerlemesini kolaylaştırdı.
    12) Almanya'da kilisenin elindeki zenginlikler halk tarafından yağmalandı.

    Not: Rönesans ve reform hareketleri Avrupa' da gelişmeleri önleyen engelleri ortadan kaldırmıştır.

    Not : Reform hareketleri başladığı dönemlerde Avrupa'da siyasi denge zayıfladığı için Kanuni Almanya içlerine kadar sefer düzenlemiştir. Osmanlı, bölünmeleri hızlandırmak amacıyla Protestanlığı desteklemiştir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte TEDAVİ Nedir:
    ilaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma:
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte İSLAHAT Nedir:
    Islahat Nedir ? (Özet) : 1) İyi bir hale getirme; iyileştirme, düzelme (reform). 2) Arapça “Islah” kökünden gelen bu kelime; iyi bir hale koyma, iyileştirme,düzeltme, düzenleme anlamlarına gelir. Çağın gereklerine cevap vermeyen kurumları bazı prensipler dahilinde zamanın gereklerine göre yeniden düzenlemedir. Kademe kademedir, zorlayıcı değildir, iyileştirmeye dönüktür. 3) Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan düzeltmelerdir. Asıl amaç, toplum düzenine şekil vermek, toplumun ihtiyaçlarını ileri görüşte karşılamaktadır. Reformlar uygulandığı sistemin hukuk düzenine uygun yapılardır, zorlayıcı değildir, aşamalıdır. 4) Herhangi bir usulde, işte, müessesede, kuruluşta veya devlet düzeninde eskiyen, bozulan, aksayan yanları düzeltmek, iyileştirmek, iyi bir hale koymak, kusur veya noksanını tamamlamak veya artık bekleneni vermemesi nedeniyle yerine yenisini koymak, reform.

    Osmanlıda Islahat

    Osmanlı tarihinde gerileme döneminde başlatılan, 19. yüzyılın başlarından itibaren daha çok Batı örneğine göre girişilen yenileşme ve ilerleme atılımları.

    Islahat Fermanı(1856) Nedenleri

    - Bu fermanın kabul edilmesindeki en önemli neden,devletin dağılmasını önlemektir - Gayrımüslimler ve yabancılar hedef alınarak çıkarılan bir fermandır - Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır(1856 Paris Antlaşması) - Fransa nın ısrarı ile diğer devletlerin de katılımıyla(ingiltere,avusturya vsvs…) fermanın maddeleri belirlenmiştir.Islahat fermanı çıkış kaynağını yabancı devletlerden alır.Paris antlaşmasında yer aldığı için uluslar arası bir sorun haline gelmiştir. - Osmanlı devleti paris antlaşmasının şartlarını kendi lehine çevirebilmek için bu fermanı ilan etmek zorunda kalmıştır.

    Islahat Fermanı (1856)

    - Bu ferman bir anayasa özelliği taşır(maddi anlamda anayasal niteliktedir) - Kanun önünde müslümanlara ve müslüman olmayanlara eşitlik getirilmiştir - Dini inançlara özgürlük getirilmiştir(din değiştirmede zorlama yoktur) - Azınlıklara ait;okul,kilise,mezarlık,manastır,hastahane gibi yerlerin yeniden yapılmasına ya da tamir edilmesine izin verilmiştir - Karışık mahkemeler kurulmuştur(müslümanlar ve gayr-ı müslimler ) - Yabancı devletlerle yapılacak antlaşmalar gereğince yabancılar da Osmanlı Devleti sınırları içerisinde mülk sahibi olabileceklerdir. - Mezhepler arasında eşitlik getirilmiştir(dil,din,ırk farkı gözetilmeden) - Patrikhanelerde yeni meclislerin kurulmasına ve bu meclislerde alınacak kararların,osmanlı hükümetinin onayından geçtikten sonra uygulanmasına karar verilmiştir. - Islahat fermanı,tanzimat fermanının(1839) devamı niteliğinde bir fermandır.Tanzimat fermanı gibi Osmanlı imparatorluğu içerisindeki gayr-ı müslimleri, özellikle hıristiyanları müslümanlarla aynı haklara kavuşturmayı hedef almıştır. - Islahat Fermanı, Sened-i İttifak ile başlayan, Tanzimat Fermanı ile devam eden Osmanlı anayasacılık hareketleri içinde atılmış önemli bir adımdır.

    Tanzimat Öncesi Islahat Hareketleri

    II. Osman döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Osman döneminde birçok ıslahat hareketine girişilmiş ancak başarılı olunamamıştır.Bunlar; Yeniçeri Ocağı`nı kaldırarak yerine Anadolu Türkleri ve Türkmenlerden yeni bir ordu kurmak Başkenti İstanbul`dan Anadolu`daki başka bir şehre taşımak Kıyafet inklabı yapmak Fatih Kanunnamesi'ni kaldırarak yeni bir kanun hazırlamak İlmiye sınıfın siyasi ve mali hakimiyetini kırarak din ocağı haline getirmek Fakat 1620 yılında katledirilerek öldürülmesi üzerine bu ıslahatlar sözde kalmıştır.

    IV. Murad döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    IV.Murad 2 Eylül 1633 yılında birtakım ıslahat hareketleri gerçekleştirdi. Bunlar; Kahvehaneler yıktırıldı Tütün içmek yasaklandı Gece fenersiz sokağa çıkılmadı Bizzat IV.Murad akşamları kıyafet değiştirerek kontrole çıkar, kurallara uymayanları cellat yardımıyla başlarını keserdi.

    III. Selim döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    III. Selim döneminde önemli ıslahatlar yapıldıysada Kabakçı Mustafa isyanı sonucu geçerliğini yitirmiştir.Bunlar; Yeniçerilerin Esame alımı yasaklandı. Osmanlı-Rus savaşına katılmayan tımarlıların dirlikleri kesildi. 1792 yılında ise Halıcıoğlu`da bir Humbaracı ocağı kurmuştur. Bu kışlanın bir bölümünde istihkamcı, diğer bir kısmında ise humbarcı yetiştiriliyordu. 1800 yılında Humbaracı Ocağına bağlı olarak Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu. 1805 yılında yine bu okul inşşat ve seyrü sevafin adlı iki ana bölüme ayrılmıştır. 1793 yılında Nizam-ı Cedit ordusu kuruldu.1.600 asker İstanbul`da diğer 12.000 kişi ise diğer vilayetlere gönderildi. Nizam-ı Cedit ordusunda uygulanan talim zamanla imparatorluğun çoğu yerinde uygulanmaya başlandı.

    III. Ahmed döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Bknz: Lale Devri

    I. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Humbaracı Ahmed Paşa trafından Humbarhane ve Herdeshane kurulmuş, fakat yeniçerilerin kazan kaldırmasıyla kaldırılmıştır.

    I. Abdülhamid döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Sürat topçuları ocağının kontejjanı geliştirilerek 250`den 2.000`e çıkarıldı. Haliç`deki istihkam okulu Camialtı`na taşındı..

    II. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Mahmud döneminin en önemli ıslahatı yeniçeri ocağını kaldırmasıdır. 1808 yılının ocak ayında Nizam-ı Cedit ordusunun devamı olan Sekban-ı Cedit ordusu kuruldu.Daha sonra Yeniçeri`lerin baskısıyla kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı kaldırılarak yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye (17 Haziran 1826) ordusunu kurmuştur. Kıyafet inkılabı yaparak başlık, cepken ve şalvar yerine fes, ceket ve pantolon getirilmiştir. İlk posta teşkilatı kuruldu. İlk gazete olan "Takvmi Vakayiye" çıkarıldı. Divan-ı Hümayun kaldırılarak yerine Nazırlıklar kuruldu. 1827 yılında cerrahhane ve tıbhane birleştirilerek "Mektebi Tibbiyeyi Adliyeyi Şahane" kuruldu.

    Nizam-ı Cedid

    Geniş anlamda, Sultan III. Selim'in Osmanlı İmparatorluğu'nu Batılı usullerle yeniden düzenlemek amacıyla giriştiği reform (ıslahat) hareketlerine verilen (yeni düzen) addır. Dar anlamda ise, bu hareketin bir bölümü olarak yeniçeri ocağının yanı sıra ve ileride onun yerine geçmek üzere Avrupa usulüne göre kurulan yeni ordu anlamındadır. Osmanlı Devletinde on sekizinci asır sonunda, askerî ve idarî sahalardaki düzensizliklere çare bulmak için yapılan teşebbüslerin tamamı. Ayrıca, Avrupa usulleriyle meydana getirilen talimli orduya verilen isim. Bu terim, ilk defa Fazıl Mustafa Pasa tarafından, sade-i azam ligi esnasında, maliyede yapılan bazı yenilikler için kullanılmıştır. Daha sonra Sultan Üçüncü Selim Han (1789-1807) devrinde de, simdi anlaşılan manâda kullanılmağa başlanmıştır. Ancak, Nizâm-i Cedide, geniş ve dar manâda olmak üzere iki şekilde tarif edilmiştir. Dar manâda; Sultan Üçüncü Selim Hân devrinde, Avrupai tarzda yetiştirilmek istenen askeri; geniş manâda ise; yine ayni padişah devrinde devlet teşkilâtının bütününde yapılmak istenilen yenilikler olarak bilinmektedir. Bu tariflerden ikincisi daha doğru olarak kabul edilir. On sekizinci asır boyunca devam eden askeri başarısızlıklar, bunları takibe eden günlerde ıslahat layihalarının verilmeleriyle neticelenirdi. Bunların içinde, Halil Hamim Pasa'nin askerlik sahasındaki nizâmnâmesi en önemlisidir. Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısına kadar aşağı yukarı yüz sene kadar devam eden ıslahat hareketlerinin bir merhalesini teşkil eden Nizâm-i Cedide fikri, tamamen bu padişahın sahsına bağlanır. Gerçekten şehzadeliği ve veliahtlığı esnasında devletin içinde bulunduğu durum için yapılan ıslahat teşebbüslerini yakından takip etmiştir. Nizâm-i Cedide hareketi, Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısıyla beraber belli bir tertibe içinde uygulanmağa başlandı. Böyle yeni bir sistemin konulması için, öncelikle bazı yönlerden örnek alınacak Avrupalıların ilerlemesinin Sebenlerinin incelenmesi ve devlet adamlarıyla âlimlerden teşekkül edilecek bir danışma meclisinin kurulması icaba ediyordu. Padişah, meşveret (danışma) meclisi teşkiliyle, yeni fikrin, bir şahsin değil, devletin mali olması gayesini güdüyordu. Islahat için yirmi iki devlet adamından, bu konudaki düşüncelerini açıklayan birer rapor hazırlamalarını istedi. Yirmi iki kişinin ikisi Avrupalı idi. Bunlardan Bertrauf Osmanlı Ordusu'nda çalisan'bir subay, diğeri ise İsveç konsolosluğunda çalışan D'Ohosson idi. Türk devlet adamlarının belli baslıları ise, Sadrazam Koca Yusuf Pasa, Veli Efendi zâde Emin, Defterdar Şerif Efendi, Tatarcık Abdullah Efendi, Cavusbasi Efendi ve tarihçi Enver Efendi idi. Diger taraftan Ebu Bekir Râtib Efendi, o devir için Avrupa’nın güçlü devletlerinden olan Avusturya’nın başşehri Viyana'ya sefaret vazifesiyle gönderildi. Gönderilen bu elçiden, Avusturya’nın bütün müesseselerini incelemesi ve rapor etmesi istendi. Sekiz aylık bir seyahat neticesinde yazılan bu sefaretnâmede, alınması gereken baslıca tedbirler su maddeler içinde özetlenebilir: l. Hazinenin dolu ve düzenli olması, 2. Askerin itaatli olması, 3. Devlet adamlarının doğru ve sadık kimseler olması, 4. Halkın refah ve himayesinin temini, 5. Bazı devletlerle ittifak anlaşmalarının yapılması. Ebe Bekir Râtib Efendiye göre, örnek seçilecek bir devletin askerî kanunları ve nizamları iktibas edilerek, kendi bünyemize uydurup, ihtiyacımıza cevap verecek bir Nizâmi Cedid ordusunun kurulması gerekiyordu. Padişahın düşüncelerine tesir eden bu sefaretnâme, Nizâm-i Cedide programının hazırlanmasının bir safhasını teşkil ediyordu. Kendisinden önceki padişahların, ıslahat hareketlerindeki düşüncelerinden faydalanmasını bilen Sultan Üçüncü Selim Hân, Sultan Üçüncü Ahmet Hân devrinde yapılmak istenilen ıslahatın, devlet adamlarından gizli olmasının zararlarını gördüğünden, devlet adamları ve âlimleri yanına çağırarak, onların düşüncelerinden faydalanma ve memleketlerin durumunu daha iyi tahlil etme imkânını ele geçirmek istedi. Ancak layihaları kaleme alan kimselerin askerlik sahasında tecrübe sahibi kişiler olmaması, köklü tekliflerin gelmesine mâni oldu. Verilen layihalar, baslıca üç görüş üzerinde toplanıyordu: 1. Ordunun, Kanunî Sultan Süleyman Kanunları’na göre ıslah edilmesi. 2. Sultan Süleyman Kanunları’na, Avrupa nizamlarını tatbik ederek yeniden ordu teşkili, 3. Yeniçeri Ocağı tamamen kaldırılarak, Avrupa usûllerine göre yeni bir ordunun kurulması, üçüncü düşüncede olanlara göre, devletin eski kanunları ihtiyaca cevap veremez hâle gelmiş, Yeniçeriye fesada karışması da ordunun bozulmasına sebep olmuştu. Çiftçi, esnaf gibi meslek sahibelerinin, bir yolunu bularak birer Esamî ele geçirmeleri de bunları esnaflıkla Uğrasan kişiler hâline getirmişti. Bu Sebenlerden dolayı Yeniçeri Ocağı’nı bir tarafa bırakarak, tamamen Avrupa usulleriyle yeni bir ordu kurulmalıydı. Sultan Üçüncü Selim Hân, bu fikirlerden üçüncüyü seçti. Programın uygulanması için tertibe edilen heybetin basına, İbrahim İsmet Bej gibi dirayetli bir şahsi getirdi. Bu zat, isin başlangıcında olabilecek tehlikeleri dile getirmişti. Islahat heybetinin hazırladığı program, yet-misimi maddeden meydana geliyordu. Öncelikle askerlikle ilgili maddelerin tatbikatına geçildi. Yeniçeri Ocağı’nın birdenbire kaldırılmasının devlete vereceği zararın ortada olduğundan, bu ocağın ıslah edilmesi sırasında yeni ordunun kurulması çalışmalarına başlandı. Yeniçeri Ocağı’na haftada birkaç gün mecburî talim konuldu. Humbaracı, Topçu lağımcı ve Toparabacı ocaklarının yeni kanunnâmeleri hazırlandı. Bunlar ordunun teknik sınıflarını teşkil edeceklerdi. Yeni ordunun teşkili ise, Sade-i âzâm Koca Yusuf Paşa'nin Ziştovi ve Yaş ândlaşmalarindan sonra cepheden İstanbul’a dönmesi ile baslar. Sade-i âzâmin Avrupa'dan subay da getirmesi, talimli piyade askerinin teşkilini hızlandırdı. Padişah bu ordunun Yeniçeriler' den bağımsız ve genç Yeniçerilerdin buraya alınmasını istiyordu. Ancak bunun mahzurlarının olması, yeni ordunun Bostancı Ocağı’na bağlı, onikibin mevcutlu ve örnek bir ordu gibi teşkili yoluna gidildi. Levende çiftliği Kanunnâmesi ile yeni ordunun kadroları ve diğer meç' elerleri açıklanmış oluyordu. Nizâm-i Cedide ordusunun kurulusunda ortaya' çıkan diğer bir problem de, halkın, özellikle Yeniçeri Ocağı’nı benimsemesi, böylelikle meydana gelecek zararı önlemekti. zararı önlemek içinde halk arasında muteber olarak bilinen devlet adamlarından faydalanma yoluna gidildi. Yapılan propaganda da, yeni ordunun İstanbul’da Rus tehlikesine karsı muhafaza için kurulduğunu, İstanbul’a karsı bir tehlike esnasında Anadolu ve Rumenline dağılmış olan, çiftçilikle Uğrasan askerin geç gelmesinin doğuracağı tehlikeler anlatıldı. Pek tesirli olmamakla beraber Yapılan propaganda neticesi, ilk andaki tepkiler önlenmiş oldu. Sessizlikten istifade etmek isteyen devlet, Anadolu'da asker yetiştirme hareketine girişti. Bu harekette, Karaman Valisi Kadı Abdurrahman Pasa ile Amasya Sancakbeyi Cabbarzade Süleyman beg'in gayretleri semeresini verdi. Ancak Yeniçeri Ocağı’na talim mecburiyeti konması, hariçken Esamî satın alarak ulufeye kaydolanların isine gelmemesi ve ocak içinde usulsüz aidat topliyanlarin, kanunnâme ile engellenmesi, çıkarcıları zor duruma soktu. Yapılan karsı propaganda neticesi önce Yeniçeriler talime çıkmamaya başladı, sonra da Nizâm-i Cedide' e kaydolanların dağılmaları, devlet adamlarına Nizâm-i Cedidin sadece orduda uygulandığını anlatmış oldu. Bu esnada Levend'den başka Üsküdar'da Kadı Abdurrahman Paşa'nın askerlerinden teşekkül eden yeni bir ordu tesis edildi. Nizam-i Cedide ordusunun kurulmasının yani sıra Tophane, Tersane ve Mühendishane'nin de yeniden organizasyonuna başlandı. Tophane mensupları elenerek yenilendi, Avrupa'dan top döküm ustaları getirilerek yeni ve kuvvetli top imalâtına başlanıldı. Çok ihmâl edilmiş olan donanma ve tersanenin ıslahatına girişildi ve bu konu, Küçük Hüseyin Pasa'ya verildi. Alınan tedbirler neticesinde donanma her yönden güçlendi. Fennî eğitimde tahsil ve terbiyenin ilerlemesi için, 1773' de açılan Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn genişletilerek, Teknik üniversite mahiyetindeki Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn, 1794'de kuruldu. Bu okullarda, geniş ölçüde yabancı öğretmenlerden faydalanıldı. Okulların kitap ihtiyacını karşılamak için de Üsküdar matbaası yeniden tesis edildi. Yapılan değişiklikler, devlet bütçesine ağır yük getiriyordu. Yükün kaldırılması için, sadece Nizâm-i Cedidin giderlerini karşılayacak Irar-i Cedide denilen yeni bir hazine kuruldu. Ayrıca Irar-i Cedide, ileride meydana gelebilecek harplerin giderlerini de karşılayacaktı, îkiyüzbin kese değerinde olacak bu hazinenin gelir kaynaklarını, Rüsum-i Zecriye denilen tütün, içki ve kahveden Alınan vergilerle, mahlûl mukataalardan Alınan vergi ve her sene yenilenen beratlardan Alınan vergiler teşkil ediyordu. Hazinenin hesaplarını görmek için de talimli asker nâzın, Irar-i Cedide Defterdarı tayin edildi. Nizâm-i Cedide hareketi, askeri sahadaki yeniliklerin yani sıra idarî, siyasî ve ticarî sahalarda ayni istikamette bir takım teşebbüsleri beraberinde getirdi. İdarî sahada, Anadolu ve Rumeli, yirmiseliz vilayete bölündü ve vezir şayisi buna uygun hâle getirildi. İdareciliği menfî olan ve ehliyetsiz kişilere vezirlik verilmemesine dair Kanunnâme çıkarıldı ve tayinlerin yapılması hakki Padişah ve Sadrazama verildi. Vezirlerin memuriyet süresi, en az üç, en çok beş yıl arasında sınırlandırıldı. Kadıların durumu, tımar nizâmnâmesi düzenlenerek, yapılacak muamelelerin kanunnameye uygun olmasına dikkât edildi. Osmanlı Devleti'nin iktisadî, idarî, siyasî sahalarında Yapılan yenilik ve Islâhatlar, Yapılan menfi propaganda, içteki ve dıştaki başarısızlıklar sebebiyle istenilen neticeyi veremedi. Islahatları tatbik edenler arasında, padişaha tam olarak itaat edenlerin şayisinin az olması da başarısızlıkları getirdi. Harici düşmanlar Yapılan savaşlar, Arabistan'da Vehhabî, Mora'da Rum, Balkanlar'da Sirp isyanları ile diğer küçük çaptaki isyanları bastırmakta güçlükle karşılanılmasının suçu, devamlı Nizâm-i Cedide askerine yüklendi. Yeniçeri Ocağı mensublarinin da Nizâm-i Cedide askerinin çoğalmasıyla kendi maaşlarının ellerinden gideceği korkusu, cephe almalarına sebebe oldu. Fransa’nın Osmanlı Devleti aleyhine cephe alıp, İstanbul’daki Fransız sefirinin el altından Yeniçerileri, "maaşlarınız alınıp, devlet ileri gelenlerine dağıtılacaktır" seklindeki tahrikleri de etkili oldu. Bu hareketin başarısızlığında bazı kötü tesadüflerin, korkak ve müsrif devlet adamlarının da tesiri oldu. Devlet bütçesinden Yapılan masrafların artması, hileli sikke kesilmesi veya yeni yeni vergilerin konulmasına bağlı olarak, eşya fiyatları arttı. Taşrada vergi tahsildarlarının suiistimalleri, halka büyük sıkıntı getirdi. Bu Sebenlerden, yeniliğe karsı olan unsurlar, Nizâm-i Cedidi yıkmak için fırsat arar hâle geldiler. Napolyon'un Mısır seferi sırasında Akma Kalesi'nin önündeki savaşta basari kazanan Nizâm-i Cedide ordusundan, Sırp isyanlarına ve Rusya ile savaş tehlikesine karsı faydalanılmak istendi ve ordu Rumenline geçirildi. Ancak bu durumdan şüphelenen Rumeli ayanına, ordunun Sırp isyanını bastırmakla vazifeli olduğu ilân edildi. Fakat, Sade-i âzâm İsmail Paşa'nin ve yeniliğe muhalif olanların Rumeli ayanı ve Yeniçerileri tahriki, olayların başlangıcı oldu. İlk hadise Tekirdağ’da meydana geldi. Burada kurulacak Nizâm-i Cedide ordusuna dair fermanı okuyan kişiyi yeniçeriler öldürdüler. Askeri Edirne'ye götüren Kadı Abdurrahman Paşa'ya mukavemet edilmesi, iç harp tehlikesi derecesine ulaştı. İngiliz donanmasının İstanbul’u yakmakla tehdit ettiği ve düşmanın sınırlara asker yığdığı sırada böyle bir isyanın başlaması, devletin selâmeti açısından kötü neticeler doğuracağı aşikardı. Bu sebeple Üçüncü Sultan Selim Hân, Abdurrahman Paşa'yı geri çağırdı. Arzu edilen neticenin aksine, muhaliflerin taşkınlıklarını artırmaktan başka bir ise yaramadı. Zira yenilik düşmanlarının şımarmalarına sebebiyet verilmişti. İstanbul’da Boğaz yamakları isyan etti. Edirne'deki hadiseden sonra merkezde yapılan değişiklikler, fayda yerine zarar getirdi. Tayinlerle, görünürde Nizâm-i Cedide taraftarı olanlar, makam sahibi oldular. Ordunun da İstanbul’da bulunmayışını fırsat bilen Yeniçeri ve yenilik muhalifleri, Nizâm-i Cedidi ortadan kaldırmağa karar verdiler. Bu karardan habersiz. olan padişah. Boğaz yamaklarını Nizâm-i Cedi’de dahil etmeğe çalışıyordu. Köse Musa Pasa ise el altından haber göndererek, bu askerleri; "Eğer, Nizâm-i Cedide elbisesi giyerseniz dinden çıkarsınız, giymezseniz ocaktan atılırsınız. Belki de Nizâm-i Cedide sizi öldürecek" diye tahrik ediyordu. Tahrikler sonucu 26 Mayıs 1807 tarihinde Büyüklere çayırında toplanan Yeniçeriler isyanı başlattılar. Baslarına reis olarak seçtikleri, Kabakçı Mustafa denilen serkeş de İstanbul halkına, yaptıkları isin mukaddes bir hareket olduğu yolunda propaganda yaptı. Bu esnada Kaymakam Köse Murada Pasa, bir taraftan Padisah'a isyanı önemsiz gibi gösterirken diğer taraftan, isyancıları bastırmağa hazırlanan Topçu Ocağı’na, karsı gelmemelerini emreden haberi gönderiyordu. Böylelikle isyan programı düzenli olarak tatbik edilmeğe başlandı. İsyancılar Et Meydanı’nda (Aksaray semti) toplandıktan sonra, devlet adamlarının içinde bulunan Nizâm-i Cedide muhalifleriyle anlaştılar. padişah durumdan haberdar olduğunda is isten geçmişti. İsyanın bastırılması için Nizâm-i Cedidin kaldırıldığına dair bir ferman yayınladıysa da, asiler bu defa da, padişahtan on bir kişinin kendilerine teslimini istediler. Kendisine on bir kişinin isimlerinin listesi verildiğinde çok üzülen padişah, bütün bunlara sebebe, kendi yumuşak huyluluğu olduğunu söylemiştir. Kan dökülmemesi için asilerin istekleri kabul edildi. Asiler verdikleri listede olan kişileri birer yolunu bulup katlettikten sonra is bununla bitmeyerek, yeni bir istekle ortaya çıktılar. Sıra nihayet Nizâm-i Cedidin mimari olan Sultan Üçüncü Selim'e geldi ve bu padişah iyi huyluluğu, şefkati ve temiz ahlâki yüzünden şehit edildi. İsyanın neticesinde de memleket, Avrupa'ya yetişmek yolunda uzun bir süre geri bırakılmış oldu.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte ISLAHAT Nedir:
    Islahat Nedir ? (Özet) : 1) İyi bir hale getirme; iyileştirme, düzelme (reform). 2) Arapça “Islah” kökünden gelen bu kelime; iyi bir hale koyma, iyileştirme,düzeltme, düzenleme anlamlarına gelir. Çağın gereklerine cevap vermeyen kurumları bazı prensipler dahilinde zamanın gereklerine göre yeniden düzenlemedir. Kademe kademedir, zorlayıcı değildir, iyileştirmeye dönüktür. 3) Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan düzeltmelerdir. Asıl amaç, toplum düzenine şekil vermek, toplumun ihtiyaçlarını ileri görüşte karşılamaktadır. Reformlar uygulandığı sistemin hukuk düzenine uygun yapılardır, zorlayıcı değildir, aşamalıdır. 4) Herhangi bir usulde, işte, müessesede, kuruluşta veya devlet düzeninde eskiyen, bozulan, aksayan yanları düzeltmek, iyileştirmek, iyi bir hale koymak, kusur veya noksanını tamamlamak veya artık bekleneni vermemesi nedeniyle yerine yenisini koymak, reform.

    Osmanlıda Islahat

    Osmanlı tarihinde gerileme döneminde başlatılan, 19. yüzyılın başlarından itibaren daha çok Batı örneğine göre girişilen yenileşme ve ilerleme atılımları.

    Islahat Fermanı(1856) Nedenleri

    - Bu fermanın kabul edilmesindeki en önemli neden,devletin dağılmasını önlemektir - Gayrımüslimler ve yabancılar hedef alınarak çıkarılan bir fermandır - Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır(1856 Paris Antlaşması) - Fransa nın ısrarı ile diğer devletlerin de katılımıyla(ingiltere,avusturya vsvs…) fermanın maddeleri belirlenmiştir.Islahat fermanı çıkış kaynağını yabancı devletlerden alır.Paris antlaşmasında yer aldığı için uluslar arası bir sorun haline gelmiştir. - Osmanlı devleti paris antlaşmasının şartlarını kendi lehine çevirebilmek için bu fermanı ilan etmek zorunda kalmıştır.

    Islahat Fermanı (1856)

    - Bu ferman bir anayasa özelliği taşır(maddi anlamda anayasal niteliktedir) - Kanun önünde müslümanlara ve müslüman olmayanlara eşitlik getirilmiştir - Dini inançlara özgürlük getirilmiştir(din değiştirmede zorlama yoktur) - Azınlıklara ait;okul,kilise,mezarlık,manastır,hastahane gibi yerlerin yeniden yapılmasına ya da tamir edilmesine izin verilmiştir - Karışık mahkemeler kurulmuştur(müslümanlar ve gayr-ı müslimler ) - Yabancı devletlerle yapılacak antlaşmalar gereğince yabancılar da Osmanlı Devleti sınırları içerisinde mülk sahibi olabileceklerdir. - Mezhepler arasında eşitlik getirilmiştir(dil,din,ırk farkı gözetilmeden) - Patrikhanelerde yeni meclislerin kurulmasına ve bu meclislerde alınacak kararların,osmanlı hükümetinin onayından geçtikten sonra uygulanmasına karar verilmiştir. - Islahat fermanı,tanzimat fermanının(1839) devamı niteliğinde bir fermandır.Tanzimat fermanı gibi Osmanlı imparatorluğu içerisindeki gayr-ı müslimleri, özellikle hıristiyanları müslümanlarla aynı haklara kavuşturmayı hedef almıştır. - Islahat Fermanı, Sened-i İttifak ile başlayan, Tanzimat Fermanı ile devam eden Osmanlı anayasacılık hareketleri içinde atılmış önemli bir adımdır.

    Tanzimat Öncesi Islahat Hareketleri

    II. Osman döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Osman döneminde birçok ıslahat hareketine girişilmiş ancak başarılı olunamamıştır.Bunlar; Yeniçeri Ocağı`nı kaldırarak yerine Anadolu Türkleri ve Türkmenlerden yeni bir ordu kurmak Başkenti İstanbul`dan Anadolu`daki başka bir şehre taşımak Kıyafet inklabı yapmak Fatih Kanunnamesi'ni kaldırarak yeni bir kanun hazırlamak İlmiye sınıfın siyasi ve mali hakimiyetini kırarak din ocağı haline getirmek Fakat 1620 yılında katledirilerek öldürülmesi üzerine bu ıslahatlar sözde kalmıştır.

    IV. Murad döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    IV.Murad 2 Eylül 1633 yılında birtakım ıslahat hareketleri gerçekleştirdi. Bunlar; Kahvehaneler yıktırıldı Tütün içmek yasaklandı Gece fenersiz sokağa çıkılmadı Bizzat IV.Murad akşamları kıyafet değiştirerek kontrole çıkar, kurallara uymayanları cellat yardımıyla başlarını keserdi.

    III. Selim döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    III. Selim döneminde önemli ıslahatlar yapıldıysada Kabakçı Mustafa isyanı sonucu geçerliğini yitirmiştir.Bunlar; Yeniçerilerin Esame alımı yasaklandı. Osmanlı-Rus savaşına katılmayan tımarlıların dirlikleri kesildi. 1792 yılında ise Halıcıoğlu`da bir Humbaracı ocağı kurmuştur. Bu kışlanın bir bölümünde istihkamcı, diğer bir kısmında ise humbarcı yetiştiriliyordu. 1800 yılında Humbaracı Ocağına bağlı olarak Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu. 1805 yılında yine bu okul inşşat ve seyrü sevafin adlı iki ana bölüme ayrılmıştır. 1793 yılında Nizam-ı Cedit ordusu kuruldu.1.600 asker İstanbul`da diğer 12.000 kişi ise diğer vilayetlere gönderildi. Nizam-ı Cedit ordusunda uygulanan talim zamanla imparatorluğun çoğu yerinde uygulanmaya başlandı.

    III. Ahmed döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Bknz: Lale Devri

    I. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Humbaracı Ahmed Paşa trafından Humbarhane ve Herdeshane kurulmuş, fakat yeniçerilerin kazan kaldırmasıyla kaldırılmıştır.

    I. Abdülhamid döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    Sürat topçuları ocağının kontejjanı geliştirilerek 250`den 2.000`e çıkarıldı. Haliç`deki istihkam okulu Camialtı`na taşındı..

    II. Mahmud döneminde yapılan ıslahat hareketleri

    II.Mahmud döneminin en önemli ıslahatı yeniçeri ocağını kaldırmasıdır. 1808 yılının ocak ayında Nizam-ı Cedit ordusunun devamı olan Sekban-ı Cedit ordusu kuruldu.Daha sonra Yeniçeri`lerin baskısıyla kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı kaldırılarak yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye (17 Haziran 1826) ordusunu kurmuştur. Kıyafet inkılabı yaparak başlık, cepken ve şalvar yerine fes, ceket ve pantolon getirilmiştir. İlk posta teşkilatı kuruldu. İlk gazete olan "Takvmi Vakayiye" çıkarıldı. Divan-ı Hümayun kaldırılarak yerine Nazırlıklar kuruldu. 1827 yılında cerrahhane ve tıbhane birleştirilerek "Mektebi Tibbiyeyi Adliyeyi Şahane" kuruldu.

    Nizam-ı Cedid

    Geniş anlamda, Sultan III. Selim'in Osmanlı İmparatorluğu'nu Batılı usullerle yeniden düzenlemek amacıyla giriştiği reform (ıslahat) hareketlerine verilen (yeni düzen) addır. Dar anlamda ise, bu hareketin bir bölümü olarak yeniçeri ocağının yanı sıra ve ileride onun yerine geçmek üzere Avrupa usulüne göre kurulan yeni ordu anlamındadır. Osmanlı Devletinde on sekizinci asır sonunda, askerî ve idarî sahalardaki düzensizliklere çare bulmak için yapılan teşebbüslerin tamamı. Ayrıca, Avrupa usulleriyle meydana getirilen talimli orduya verilen isim. Bu terim, ilk defa Fazıl Mustafa Pasa tarafından, sade-i azam ligi esnasında, maliyede yapılan bazı yenilikler için kullanılmıştır. Daha sonra Sultan Üçüncü Selim Han (1789-1807) devrinde de, simdi anlaşılan manâda kullanılmağa başlanmıştır. Ancak, Nizâm-i Cedide, geniş ve dar manâda olmak üzere iki şekilde tarif edilmiştir. Dar manâda; Sultan Üçüncü Selim Hân devrinde, Avrupai tarzda yetiştirilmek istenen askeri; geniş manâda ise; yine ayni padişah devrinde devlet teşkilâtının bütününde yapılmak istenilen yenilikler olarak bilinmektedir. Bu tariflerden ikincisi daha doğru olarak kabul edilir. On sekizinci asır boyunca devam eden askeri başarısızlıklar, bunları takibe eden günlerde ıslahat layihalarının verilmeleriyle neticelenirdi. Bunların içinde, Halil Hamim Pasa'nin askerlik sahasındaki nizâmnâmesi en önemlisidir. Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısına kadar aşağı yukarı yüz sene kadar devam eden ıslahat hareketlerinin bir merhalesini teşkil eden Nizâm-i Cedide fikri, tamamen bu padişahın sahsına bağlanır. Gerçekten şehzadeliği ve veliahtlığı esnasında devletin içinde bulunduğu durum için yapılan ıslahat teşebbüslerini yakından takip etmiştir. Nizâm-i Cedide hareketi, Sultan Üçüncü Selim'in tahta çıkısıyla beraber belli bir tertibe içinde uygulanmağa başlandı. Böyle yeni bir sistemin konulması için, öncelikle bazı yönlerden örnek alınacak Avrupalıların ilerlemesinin Sebenlerinin incelenmesi ve devlet adamlarıyla âlimlerden teşekkül edilecek bir danışma meclisinin kurulması icaba ediyordu. Padişah, meşveret (danışma) meclisi teşkiliyle, yeni fikrin, bir şahsin değil, devletin mali olması gayesini güdüyordu. Islahat için yirmi iki devlet adamından, bu konudaki düşüncelerini açıklayan birer rapor hazırlamalarını istedi. Yirmi iki kişinin ikisi Avrupalı idi. Bunlardan Bertrauf Osmanlı Ordusu'nda çalisan'bir subay, diğeri ise İsveç konsolosluğunda çalışan D'Ohosson idi. Türk devlet adamlarının belli baslıları ise, Sadrazam Koca Yusuf Pasa, Veli Efendi zâde Emin, Defterdar Şerif Efendi, Tatarcık Abdullah Efendi, Cavusbasi Efendi ve tarihçi Enver Efendi idi. Diger taraftan Ebu Bekir Râtib Efendi, o devir için Avrupa’nın güçlü devletlerinden olan Avusturya’nın başşehri Viyana'ya sefaret vazifesiyle gönderildi. Gönderilen bu elçiden, Avusturya’nın bütün müesseselerini incelemesi ve rapor etmesi istendi. Sekiz aylık bir seyahat neticesinde yazılan bu sefaretnâmede, alınması gereken baslıca tedbirler su maddeler içinde özetlenebilir: l. Hazinenin dolu ve düzenli olması, 2. Askerin itaatli olması, 3. Devlet adamlarının doğru ve sadık kimseler olması, 4. Halkın refah ve himayesinin temini, 5. Bazı devletlerle ittifak anlaşmalarının yapılması. Ebe Bekir Râtib Efendiye göre, örnek seçilecek bir devletin askerî kanunları ve nizamları iktibas edilerek, kendi bünyemize uydurup, ihtiyacımıza cevap verecek bir Nizâmi Cedid ordusunun kurulması gerekiyordu. Padişahın düşüncelerine tesir eden bu sefaretnâme, Nizâm-i Cedide programının hazırlanmasının bir safhasını teşkil ediyordu. Kendisinden önceki padişahların, ıslahat hareketlerindeki düşüncelerinden faydalanmasını bilen Sultan Üçüncü Selim Hân, Sultan Üçüncü Ahmet Hân devrinde yapılmak istenilen ıslahatın, devlet adamlarından gizli olmasının zararlarını gördüğünden, devlet adamları ve âlimleri yanına çağırarak, onların düşüncelerinden faydalanma ve memleketlerin durumunu daha iyi tahlil etme imkânını ele geçirmek istedi. Ancak layihaları kaleme alan kimselerin askerlik sahasında tecrübe sahibi kişiler olmaması, köklü tekliflerin gelmesine mâni oldu. Verilen layihalar, baslıca üç görüş üzerinde toplanıyordu: 1. Ordunun, Kanunî Sultan Süleyman Kanunları’na göre ıslah edilmesi. 2. Sultan Süleyman Kanunları’na, Avrupa nizamlarını tatbik ederek yeniden ordu teşkili, 3. Yeniçeri Ocağı tamamen kaldırılarak, Avrupa usûllerine göre yeni bir ordunun kurulması, üçüncü düşüncede olanlara göre, devletin eski kanunları ihtiyaca cevap veremez hâle gelmiş, Yeniçeriye fesada karışması da ordunun bozulmasına sebep olmuştu. Çiftçi, esnaf gibi meslek sahibelerinin, bir yolunu bularak birer Esamî ele geçirmeleri de bunları esnaflıkla Uğrasan kişiler hâline getirmişti. Bu Sebenlerden dolayı Yeniçeri Ocağı’nı bir tarafa bırakarak, tamamen Avrupa usulleriyle yeni bir ordu kurulmalıydı. Sultan Üçüncü Selim Hân, bu fikirlerden üçüncüyü seçti. Programın uygulanması için tertibe edilen heybetin basına, İbrahim İsmet Bej gibi dirayetli bir şahsi getirdi. Bu zat, isin başlangıcında olabilecek tehlikeleri dile getirmişti. Islahat heybetinin hazırladığı program, yet-misimi maddeden meydana geliyordu. Öncelikle askerlikle ilgili maddelerin tatbikatına geçildi. Yeniçeri Ocağı’nın birdenbire kaldırılmasının devlete vereceği zararın ortada olduğundan, bu ocağın ıslah edilmesi sırasında yeni ordunun kurulması çalışmalarına başlandı. Yeniçeri Ocağı’na haftada birkaç gün mecburî talim konuldu. Humbaracı, Topçu lağımcı ve Toparabacı ocaklarının yeni kanunnâmeleri hazırlandı. Bunlar ordunun teknik sınıflarını teşkil edeceklerdi. Yeni ordunun teşkili ise, Sade-i âzâm Koca Yusuf Paşa'nin Ziştovi ve Yaş ândlaşmalarindan sonra cepheden İstanbul’a dönmesi ile baslar. Sade-i âzâmin Avrupa'dan subay da getirmesi, talimli piyade askerinin teşkilini hızlandırdı. Padişah bu ordunun Yeniçeriler' den bağımsız ve genç Yeniçerilerdin buraya alınmasını istiyordu. Ancak bunun mahzurlarının olması, yeni ordunun Bostancı Ocağı’na bağlı, onikibin mevcutlu ve örnek bir ordu gibi teşkili yoluna gidildi. Levende çiftliği Kanunnâmesi ile yeni ordunun kadroları ve diğer meç' elerleri açıklanmış oluyordu. Nizâm-i Cedide ordusunun kurulusunda ortaya' çıkan diğer bir problem de, halkın, özellikle Yeniçeri Ocağı’nı benimsemesi, böylelikle meydana gelecek zararı önlemekti. zararı önlemek içinde halk arasında muteber olarak bilinen devlet adamlarından faydalanma yoluna gidildi. Yapılan propaganda da, yeni ordunun İstanbul’da Rus tehlikesine karsı muhafaza için kurulduğunu, İstanbul’a karsı bir tehlike esnasında Anadolu ve Rumenline dağılmış olan, çiftçilikle Uğrasan askerin geç gelmesinin doğuracağı tehlikeler anlatıldı. Pek tesirli olmamakla beraber Yapılan propaganda neticesi, ilk andaki tepkiler önlenmiş oldu. Sessizlikten istifade etmek isteyen devlet, Anadolu'da asker yetiştirme hareketine girişti. Bu harekette, Karaman Valisi Kadı Abdurrahman Pasa ile Amasya Sancakbeyi Cabbarzade Süleyman beg'in gayretleri semeresini verdi. Ancak Yeniçeri Ocağı’na talim mecburiyeti konması, hariçken Esamî satın alarak ulufeye kaydolanların isine gelmemesi ve ocak içinde usulsüz aidat topliyanlarin, kanunnâme ile engellenmesi, çıkarcıları zor duruma soktu. Yapılan karsı propaganda neticesi önce Yeniçeriler talime çıkmamaya başladı, sonra da Nizâm-i Cedide' e kaydolanların dağılmaları, devlet adamlarına Nizâm-i Cedidin sadece orduda uygulandığını anlatmış oldu. Bu esnada Levend'den başka Üsküdar'da Kadı Abdurrahman Paşa'nın askerlerinden teşekkül eden yeni bir ordu tesis edildi. Nizam-i Cedide ordusunun kurulmasının yani sıra Tophane, Tersane ve Mühendishane'nin de yeniden organizasyonuna başlandı. Tophane mensupları elenerek yenilendi, Avrupa'dan top döküm ustaları getirilerek yeni ve kuvvetli top imalâtına başlanıldı. Çok ihmâl edilmiş olan donanma ve tersanenin ıslahatına girişildi ve bu konu, Küçük Hüseyin Pasa'ya verildi. Alınan tedbirler neticesinde donanma her yönden güçlendi. Fennî eğitimde tahsil ve terbiyenin ilerlemesi için, 1773' de açılan Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn genişletilerek, Teknik üniversite mahiyetindeki Mühendis hâne-i Bahri-i Hümâyûn, 1794'de kuruldu. Bu okullarda, geniş ölçüde yabancı öğretmenlerden faydalanıldı. Okulların kitap ihtiyacını karşılamak için de Üsküdar matbaası yeniden tesis edildi. Yapılan değişiklikler, devlet bütçesine ağır yük getiriyordu. Yükün kaldırılması için, sadece Nizâm-i Cedidin giderlerini karşılayacak Irar-i Cedide denilen yeni bir hazine kuruldu. Ayrıca Irar-i Cedide, ileride meydana gelebilecek harplerin giderlerini de karşılayacaktı, îkiyüzbin kese değerinde olacak bu hazinenin gelir kaynaklarını, Rüsum-i Zecriye denilen tütün, içki ve kahveden Alınan vergilerle, mahlûl mukataalardan Alınan vergi ve her sene yenilenen beratlardan Alınan vergiler teşkil ediyordu. Hazinenin hesaplarını görmek için de talimli asker nâzın, Irar-i Cedide Defterdarı tayin edildi. Nizâm-i Cedide hareketi, askeri sahadaki yeniliklerin yani sıra idarî, siyasî ve ticarî sahalarda ayni istikamette bir takım teşebbüsleri beraberinde getirdi. İdarî sahada, Anadolu ve Rumeli, yirmiseliz vilayete bölündü ve vezir şayisi buna uygun hâle getirildi. İdareciliği menfî olan ve ehliyetsiz kişilere vezirlik verilmemesine dair Kanunnâme çıkarıldı ve tayinlerin yapılması hakki Padişah ve Sadrazama verildi. Vezirlerin memuriyet süresi, en az üç, en çok beş yıl arasında sınırlandırıldı. Kadıların durumu, tımar nizâmnâmesi düzenlenerek, yapılacak muamelelerin kanunnameye uygun olmasına dikkât edildi. Osmanlı Devleti'nin iktisadî, idarî, siyasî sahalarında Yapılan yenilik ve Islâhatlar, Yapılan menfi propaganda, içteki ve dıştaki başarısızlıklar sebebiyle istenilen neticeyi veremedi. Islahatları tatbik edenler arasında, padişaha tam olarak itaat edenlerin şayisinin az olması da başarısızlıkları getirdi. Harici düşmanlar Yapılan savaşlar, Arabistan'da Vehhabî, Mora'da Rum, Balkanlar'da Sirp isyanları ile diğer küçük çaptaki isyanları bastırmakta güçlükle karşılanılmasının suçu, devamlı Nizâm-i Cedide askerine yüklendi. Yeniçeri Ocağı mensublarinin da Nizâm-i Cedide askerinin çoğalmasıyla kendi maaşlarının ellerinden gideceği korkusu, cephe almalarına sebebe oldu. Fransa’nın Osmanlı Devleti aleyhine cephe alıp, İstanbul’daki Fransız sefirinin el altından Yeniçerileri, "maaşlarınız alınıp, devlet ileri gelenlerine dağıtılacaktır" seklindeki tahrikleri de etkili oldu. Bu hareketin başarısızlığında bazı kötü tesadüflerin, korkak ve müsrif devlet adamlarının da tesiri oldu. Devlet bütçesinden Yapılan masrafların artması, hileli sikke kesilmesi veya yeni yeni vergilerin konulmasına bağlı olarak, eşya fiyatları arttı. Taşrada vergi tahsildarlarının suiistimalleri, halka büyük sıkıntı getirdi. Bu Sebenlerden, yeniliğe karsı olan unsurlar, Nizâm-i Cedidi yıkmak için fırsat arar hâle geldiler. Napolyon'un Mısır seferi sırasında Akma Kalesi'nin önündeki savaşta basari kazanan Nizâm-i Cedide ordusundan, Sırp isyanlarına ve Rusya ile savaş tehlikesine karsı faydalanılmak istendi ve ordu Rumenline geçirildi. Ancak bu durumdan şüphelenen Rumeli ayanına, ordunun Sırp isyanını bastırmakla vazifeli olduğu ilân edildi. Fakat, Sade-i âzâm İsmail Paşa'nin ve yeniliğe muhalif olanların Rumeli ayanı ve Yeniçerileri tahriki, olayların başlangıcı oldu. İlk hadise Tekirdağ’da meydana geldi. Burada kurulacak Nizâm-i Cedide ordusuna dair fermanı okuyan kişiyi yeniçeriler öldürdüler. Askeri Edirne'ye götüren Kadı Abdurrahman Paşa'ya mukavemet edilmesi, iç harp tehlikesi derecesine ulaştı. İngiliz donanmasının İstanbul’u yakmakla tehdit ettiği ve düşmanın sınırlara asker yığdığı sırada böyle bir isyanın başlaması, devletin selâmeti açısından kötü neticeler doğuracağı aşikardı. Bu sebeple Üçüncü Sultan Selim Hân, Abdurrahman Paşa'yı geri çağırdı. Arzu edilen neticenin aksine, muhaliflerin taşkınlıklarını artırmaktan başka bir ise yaramadı. Zira yenilik düşmanlarının şımarmalarına sebebiyet verilmişti. İstanbul’da Boğaz yamakları isyan etti. Edirne'deki hadiseden sonra merkezde yapılan değişiklikler, fayda yerine zarar getirdi. Tayinlerle, görünürde Nizâm-i Cedide taraftarı olanlar, makam sahibi oldular. Ordunun da İstanbul’da bulunmayışını fırsat bilen Yeniçeri ve yenilik muhalifleri, Nizâm-i Cedidi ortadan kaldırmağa karar verdiler. Bu karardan habersiz. olan padişah. Boğaz yamaklarını Nizâm-i Cedi’de dahil etmeğe çalışıyordu. Köse Musa Pasa ise el altından haber göndererek, bu askerleri; "Eğer, Nizâm-i Cedide elbisesi giyerseniz dinden çıkarsınız, giymezseniz ocaktan atılırsınız. Belki de Nizâm-i Cedide sizi öldürecek" diye tahrik ediyordu. Tahrikler sonucu 26 Mayıs 1807 tarihinde Büyüklere çayırında toplanan Yeniçeriler isyanı başlattılar. Baslarına reis olarak seçtikleri, Kabakçı Mustafa denilen serkeş de İstanbul halkına, yaptıkları isin mukaddes bir hareket olduğu yolunda propaganda yaptı. Bu esnada Kaymakam Köse Murada Pasa, bir taraftan Padisah'a isyanı önemsiz gibi gösterirken diğer taraftan, isyancıları bastırmağa hazırlanan Topçu Ocağı’na, karsı gelmemelerini emreden haberi gönderiyordu. Böylelikle isyan programı düzenli olarak tatbik edilmeğe başlandı. İsyancılar Et Meydanı’nda (Aksaray semti) toplandıktan sonra, devlet adamlarının içinde bulunan Nizâm-i Cedide muhalifleriyle anlaştılar. padişah durumdan haberdar olduğunda is isten geçmişti. İsyanın bastırılması için Nizâm-i Cedidin kaldırıldığına dair bir ferman yayınladıysa da, asiler bu defa da, padişahtan on bir kişinin kendilerine teslimini istediler. Kendisine on bir kişinin isimlerinin listesi verildiğinde çok üzülen padişah, bütün bunlara sebebe, kendi yumuşak huyluluğu olduğunu söylemiştir. Kan dökülmemesi için asilerin istekleri kabul edildi. Asiler verdikleri listede olan kişileri birer yolunu bulup katlettikten sonra is bununla bitmeyerek, yeni bir istekle ortaya çıktılar. Sıra nihayet Nizâm-i Cedidin mimari olan Sultan Üçüncü Selim'e geldi ve bu padişah iyi huyluluğu, şefkati ve temiz ahlâki yüzünden şehit edildi. İsyanın neticesinde de memleket, Avrupa'ya yetişmek yolunda uzun bir süre geri bırakılmış oldu.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte ISLAH Nedir:
    Düzeltme, iyileştirme
    "Cümle 1: Söylemek için geldim. Cümle 2: Ukalâlık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. - Sait Faik Abasıyanık"
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-15 08:01:49

    Cevap :
    Sözlükte TASHİH Nedir:
    Düzeltme, düzelti

    Cümle 1: Tatar arabalarını boyalarla süsleyen boyacıya tabelâsını yazdırmak için günlerce uğraşmıştı. - T. Buğra
    Cevap Yaz Arama Yap

    Kolay Bulmaca Cevabı Bulma Robotu

    Cevap Yaz

    Bilgilendirme: Bulmaca sözlüğümüzde Haberturk, Hürriyet, Sözcü ve Posta gazetesinin günlük kare ve çengel bulmacalarının cevapları ve Bulmacahane, CodyCross, Words Of Wonders Guru, WOW Guru gibi bulmaca oyunlarının cevapları yayınlanmaktadır. Ayrıca diğer gazete bulmaca cevapları, bulmaca kitabı, çapraz, karışık bulmaca cevaplarınıda sözlüğümüzde bulabilirsiniz. Bulmaca sözlüğümüzden arama yaparak bulmaca sorunuzdaki cevabı kolayca bulabilirsiniz. Eğer cevap henüz sitemize eklenmemiş ise soru sor butonuna tıklayarak hemen cevap verilmesini sağlayabilirsiniz.

    Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.

    Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.

    Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.

    Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..



    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.