İşte Cevaplar
Cevap : Kadı Burhaneddin XIV. asrın ikinci yarısında Anadolu’da yaşayıp kadılık, vezirlik ve hükümdarlık etmiş âlim ve şair bir devlet adamıdır. Harezm’den gelerek Anadolu’ya yerleşmiş olan ailesi Oğuz asıllıdır. Asıl adı Ahmed olan Kadı Burhaneddin, annesi öldüğü için babası tarafından yetiştirilmiştir. Çok zeki olan Kadı Burhaneddin, henüz on iki yaşında iken sarf, nahiv, lügat, mantık, hesap aruz gibi ilimleri görmüş, siyakat yazısı yazmış, Arapça ve Farsça divanlar okumuştur.
Kayseri’de çıkan karışıklıklar yüzünden babası ile Şam’a gitmek zorunda kalan Kadı Burhaneddin, dört ay sonra Kayseri’ye dönmüş ve tahsiline Kayseri’de devam etmiştir. 759/1358’de henüz on dört yaşında iken babasıyla birlikte Mısır’a gitmiş, orada tahsilini ilerleterek fıkıh, usûl-i fıkıh, feraiz, hadis, tefsir, heyet ve tıp gibi dersler okumuştur.
Dört amelî mezhep üzerine derinleşmiş, sonra devrinin meşhur âlimi Kutbuddîn Râzî (ö. 766/1365)’nin Şam’da olduğunu öğrenince Şam’a giderek, onun ders halkasına katılmıştır. Ondan Keşşaf Haşiyesi, Metali Şerhi, Miftâh ve Pezdevî gibi kitapları okumuştur. Şam’da bir buçuk yıl kaldıktan sonra, 19 yaşındayken babasıyla birlikte hacca giderek, hac farizasını ifa etmiş; fakat yolda babasını kaybetmiştir.
766/1365 yılında 21 yaşında iken babasının yerine Kayseri kadısı olmuştur. Bu vazifeyi üzerine alır almaz liyakatini göstererek, vakıf işlerini kısa zamanda yoluna koymuştur. Kadılık görevinde yakınlığa önem vermeden iş yapması sayesinde, kısa zamanda memleketin her tarafına namını duyurmuştur. Halk ona karşı sevgi ve güven duymaya başlamıştır. Bu sırada Eratna hükümdarı Mehmed Bey’in öldürülmesi, ülkeyi iç karışıklıklara sürüklemiş, bu durumdan rahatsız olan Kadı Burhaneddin, bir müddet Kayseri’de bulunan çiftliğine çekilerek durumu takip etmeye başlamıştır.
Bu karışıklıklardan sonra Eratna hükümdarı Ali Bey, ondan yardım istemiş, Ali Bey’in yardım isteğini yerine getiren Kadı Burhaneddin, bu yardımlarına karşılık olarak Eratna hükümdarı Ali Bey tarafından 780/1378’de vezir olarak atanmıştır. Dört yıl süren vezirliği sırasında iç ve dış güçlerle uğraşmış, bir sefer sırasında Ali Bey’in taundan ölmesi üzerine ülke karışınca, emirlerden Kılıç Arslan, Kadı Burhaned-din’i öldürmek istemiş; fakat Kadı ondan önce davranarak onu bizzat öldürmüş ve kendisini halk 782/1380’de naip ilan etmiştir.
Bir müddet sonra da çocuk yaşta olan hükümdarı bertaraf ederek 782/1381’de kendini hükümdar ilan etmiştir. 37 yaşında hükümdar olan Kadı Burhaneddin, adına hutbe okutup, para bastırmıştır. Kadı Burhaneddin, doğuda Timur, batıda Osmanlılar, güneyde ise Mısır Memlukluları olmak üzere, irili ufaklı birçok boy beyi ile mücadele etmiş, çok zor şartlar altında kalmasına rağmen; mahareti ve cesareti sayesinde hakimiyetini devam ettirmiştir. Bu arada uğradığı birkaç suikasttan kurtulmuş, yine uğradığı bir suikastta tedbirsiz davrandığı için Akkoyunlu beylerinden Kara Yölük Osman Beytarafından 800/1398’de öldürülmüştür.
Kadı Burhaneddin’in edebî şahsiyeti hakkında eski kaynaklarda fazla bir bilgi yoktur. Genellikle onun şairliği alışılmış tabirlerle geçiştirilmiştir. Fakat elimizdeki büyük Türkçe divanı onun mücadelelerle geçen hayatına rağmen ince bir ruh ve şair bir tabiatta bulunduğunu gösterir. Şâir XIV. asırda Anadolu’da bir sanat abidesi gibi yükselmiş ve Batı Türkçesinin müşterek edebî dili ile güçlü şiir örnekleri vermiştir. Şiirlerinde mahallî unsurlara yer veren şair, Türk dilinin kıvraklığından ve anlam farklarından ustalıkla yararlanmıştır. İhtiraslı ruhunun feveranlarını taşıyan şiirlerin, tasavvufî aşk muvacehesindeki ruhî buhranlarını aksettirdiği görülür. Sâde dille yazdığı ve Türk halkşiirlerinde görülen cinaslı kafiyelere fazlaca yer verdiği tuyugları önemlidir. Kadı Burhaneddin Arapça ve Farsça şiirler yazmışsa da bugün bunlar elimizde değildir. Sadece Arapça üç şiiri İksîrü’s-sâdât adlı eserinin sonunda kayıtlıdır.
Bazı araştırmacılarca; Anadolulu şairler arasında gösterilen şairin dilinde Azerî Türkçesinin özellikleri de görülmektedir. Bazılarına göre ise; o, Azerî Tûrkçesiyle yazan şairlerden biridir. Esasen; Kadı Burhaneddin şiirlerini Eski Anadolu Tûrkçesiyle yazmış, Azerî ve Doğu Türkçesine ait bazı özelliklere de şiirlerinde yer vermiştir.
Henüz Kadı Burhaneddin hayatta iken 796/1393-94 tarihinde istinsah edilen Kadı Burhaneddin Dîvânı’mn tek nüshası British Library’de Or. 4126 numarada kayıtlıdır. Divan’da 1268 gazel,45 eksik gazel, 3 beyit, 20 rubaî ve 116 tuyug vardır. Bu nüsha Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır (Kadı Burhaneddin Divanı I [Tıpkı Basım/, İstanbul 1943). Daha sonra Divan transkripsiyonlu metin olarakMuharrem Ergin tarafından yeni yazıya çevrilmiştir (Kadı Burhaneddin Divanı, İstanbul 1980).
Ayrıca Bakü’de (Eljar Seferli, Kadı Burhaneddin Divan, Baku 1988) de neşredilen divanüzerinde Hanefi Yontar tahlilî bir çalışma yapmıştır (Hanefi Yontar, Kadı Burhaneddin Divanı’nın Tahlili,Trakya Üniv. SBE, Edime 1995 [yayımlanmamış doktora tezi]). Ayrıca Ali Alparslan divandan seçtiği bazı şiirleri yayımlamıştır (Kadı Burhaneddin Divanından Seçmeler, Ankara 1977).
Kadı Burhaneddin‘in şiirlerinden başka Arapça yazdığı İksîrü’s-saâdât fî-Esrâri’l-ibâdâtve Tercîhu’t-tavzîh (Yunus Apaydın, “Kadı Burhaneddin’in Tercî-hu’t-tavzîh Adlı Eseri”,Erciyes Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, nr. 6, Kayseri 1995, s. 33-45) isimlerinde dinî muhtevalı iki eseri daha vardır.
Diğer Cevaplara Gözat
Kayseri’de çıkan karışıklıklar yüzünden babası ile Şam’a gitmek zorunda kalan Kadı Burhaneddin, dört ay sonra Kayseri’ye dönmüş ve tahsiline Kayseri’de devam etmiştir. 759/1358’de henüz on dört yaşında iken babasıyla birlikte Mısır’a gitmiş, orada tahsilini ilerleterek fıkıh, usûl-i fıkıh, feraiz, hadis, tefsir, heyet ve tıp gibi dersler okumuştur.
Dört amelî mezhep üzerine derinleşmiş, sonra devrinin meşhur âlimi Kutbuddîn Râzî (ö. 766/1365)’nin Şam’da olduğunu öğrenince Şam’a giderek, onun ders halkasına katılmıştır. Ondan Keşşaf Haşiyesi, Metali Şerhi, Miftâh ve Pezdevî gibi kitapları okumuştur. Şam’da bir buçuk yıl kaldıktan sonra, 19 yaşındayken babasıyla birlikte hacca giderek, hac farizasını ifa etmiş; fakat yolda babasını kaybetmiştir.
766/1365 yılında 21 yaşında iken babasının yerine Kayseri kadısı olmuştur. Bu vazifeyi üzerine alır almaz liyakatini göstererek, vakıf işlerini kısa zamanda yoluna koymuştur. Kadılık görevinde yakınlığa önem vermeden iş yapması sayesinde, kısa zamanda memleketin her tarafına namını duyurmuştur. Halk ona karşı sevgi ve güven duymaya başlamıştır. Bu sırada Eratna hükümdarı Mehmed Bey’in öldürülmesi, ülkeyi iç karışıklıklara sürüklemiş, bu durumdan rahatsız olan Kadı Burhaneddin, bir müddet Kayseri’de bulunan çiftliğine çekilerek durumu takip etmeye başlamıştır.
Bu karışıklıklardan sonra Eratna hükümdarı Ali Bey, ondan yardım istemiş, Ali Bey’in yardım isteğini yerine getiren Kadı Burhaneddin, bu yardımlarına karşılık olarak Eratna hükümdarı Ali Bey tarafından 780/1378’de vezir olarak atanmıştır. Dört yıl süren vezirliği sırasında iç ve dış güçlerle uğraşmış, bir sefer sırasında Ali Bey’in taundan ölmesi üzerine ülke karışınca, emirlerden Kılıç Arslan, Kadı Burhaned-din’i öldürmek istemiş; fakat Kadı ondan önce davranarak onu bizzat öldürmüş ve kendisini halk 782/1380’de naip ilan etmiştir.
Bir müddet sonra da çocuk yaşta olan hükümdarı bertaraf ederek 782/1381’de kendini hükümdar ilan etmiştir. 37 yaşında hükümdar olan Kadı Burhaneddin, adına hutbe okutup, para bastırmıştır. Kadı Burhaneddin, doğuda Timur, batıda Osmanlılar, güneyde ise Mısır Memlukluları olmak üzere, irili ufaklı birçok boy beyi ile mücadele etmiş, çok zor şartlar altında kalmasına rağmen; mahareti ve cesareti sayesinde hakimiyetini devam ettirmiştir. Bu arada uğradığı birkaç suikasttan kurtulmuş, yine uğradığı bir suikastta tedbirsiz davrandığı için Akkoyunlu beylerinden Kara Yölük Osman Beytarafından 800/1398’de öldürülmüştür.
Kadı Burhaneddin’in edebî şahsiyeti hakkında eski kaynaklarda fazla bir bilgi yoktur. Genellikle onun şairliği alışılmış tabirlerle geçiştirilmiştir. Fakat elimizdeki büyük Türkçe divanı onun mücadelelerle geçen hayatına rağmen ince bir ruh ve şair bir tabiatta bulunduğunu gösterir. Şâir XIV. asırda Anadolu’da bir sanat abidesi gibi yükselmiş ve Batı Türkçesinin müşterek edebî dili ile güçlü şiir örnekleri vermiştir. Şiirlerinde mahallî unsurlara yer veren şair, Türk dilinin kıvraklığından ve anlam farklarından ustalıkla yararlanmıştır. İhtiraslı ruhunun feveranlarını taşıyan şiirlerin, tasavvufî aşk muvacehesindeki ruhî buhranlarını aksettirdiği görülür. Sâde dille yazdığı ve Türk halkşiirlerinde görülen cinaslı kafiyelere fazlaca yer verdiği tuyugları önemlidir. Kadı Burhaneddin Arapça ve Farsça şiirler yazmışsa da bugün bunlar elimizde değildir. Sadece Arapça üç şiiri İksîrü’s-sâdât adlı eserinin sonunda kayıtlıdır.
Bazı araştırmacılarca; Anadolulu şairler arasında gösterilen şairin dilinde Azerî Türkçesinin özellikleri de görülmektedir. Bazılarına göre ise; o, Azerî Tûrkçesiyle yazan şairlerden biridir. Esasen; Kadı Burhaneddin şiirlerini Eski Anadolu Tûrkçesiyle yazmış, Azerî ve Doğu Türkçesine ait bazı özelliklere de şiirlerinde yer vermiştir.
Henüz Kadı Burhaneddin hayatta iken 796/1393-94 tarihinde istinsah edilen Kadı Burhaneddin Dîvânı’mn tek nüshası British Library’de Or. 4126 numarada kayıtlıdır. Divan’da 1268 gazel,45 eksik gazel, 3 beyit, 20 rubaî ve 116 tuyug vardır. Bu nüsha Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır (Kadı Burhaneddin Divanı I [Tıpkı Basım/, İstanbul 1943). Daha sonra Divan transkripsiyonlu metin olarakMuharrem Ergin tarafından yeni yazıya çevrilmiştir (Kadı Burhaneddin Divanı, İstanbul 1980).
Ayrıca Bakü’de (Eljar Seferli, Kadı Burhaneddin Divan, Baku 1988) de neşredilen divanüzerinde Hanefi Yontar tahlilî bir çalışma yapmıştır (Hanefi Yontar, Kadı Burhaneddin Divanı’nın Tahlili,Trakya Üniv. SBE, Edime 1995 [yayımlanmamış doktora tezi]). Ayrıca Ali Alparslan divandan seçtiği bazı şiirleri yayımlamıştır (Kadı Burhaneddin Divanından Seçmeler, Ankara 1977).
Kadı Burhaneddin‘in şiirlerinden başka Arapça yazdığı İksîrü’s-saâdât fî-Esrâri’l-ibâdâtve Tercîhu’t-tavzîh (Yunus Apaydın, “Kadı Burhaneddin’in Tercî-hu’t-tavzîh Adlı Eseri”,Erciyes Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, nr. 6, Kayseri 1995, s. 33-45) isimlerinde dinî muhtevalı iki eseri daha vardır.
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap : Kayseri’de 1345’te doğdu. Oğuz Türkleri’nin Salur boyundan olup Anadolu’ya göçeden bir soya mensup. Babası Kayseri Kadısı Şemseddin Mehmed. 4 yaşında eğitime başladı, kısa sürede Arapça ve Farsça öğrendi.
12 yaşındana itibaren kentteki okullarda öğretmenlik yapıyordu. Mısır’da tıp dahil birçok bilim dalında eğitim gördü. Şam’da, Mevlana Kutbedin Razi’nin öğrencisi oldu. Eğitimini tamamladı, Kayseri’ye döndü. Kayseri Hükümdarı Eretnaoğulları’ndan Mehmet Bey tarafından Kayseri Kadısı görevine getirildi. Aynı zamanda hükümdara damat da oldu. 1381’de veziri olduğu Ali Bey’in ölümünden sonra onun emirlerinden Kılıç Arslan’ı öldürüp Sivas’ta bağımsız bir devlet kurduğunu açıkladı. 18 yıl kadar Kayseri-Sivas sultanı olarak kaldı. 1398 yılında Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey’le savaşırken esir düştü ve öldürüldü. Sürekli mücadele ve savaş içinde geçen yaşamında şiire de geniş yer ayırdı.
İran şiirini çok iyi bilen Kadı Burhaneddin divan şiirinin öğelerini Türkçe'ye mal etmede emeği geçen baş Türk şairlerdendir. Divan şiirinin ilk Türkçe örneklerini veren bir şair olarak Türkçe'yi aruza uydurmakta güçlük çektiği görülür. Bu aruz vezin eksikliği o kadar önemlidir ki Kadı Burhaneddin'in şiirlerinin çoğunda kullanılan vezini tayin etmek güç ve hatta bazılarında imkansız olur. Ancak bu eksiklik XIV. yüzyıl Türk divan edebiyatına katkısı bulunan şairlerin nerede ise hepsinde görülmektedir. Kadı Burhaneddin bu müşkülatını, canlı ve samimi edası ile giderir. Günlük konuşma dilini de şiirlerinde kullanması onun şiirlerine ayrı bir özellik verir. Edebi sanatlara, özellikle cinasa, düşkündür. Doğup, büyüyüp yaşadığı yerlerde Azeri lehçesi kullanılmamakla beraber, Kadı Burhaneddin'in şiir dilinde Azeri lehçesi özellikleri barizce görüldüğü için, Azeri lehçesi edebiyatında olduğu iddia edilebilmesine rağmen, Kadı Burhanedin'i bir Anadolu şairi olarak kabul etmek daha yerinde olur. Bazı şiirlerinde tasavvuf izleri gayet açıkca görülmekle beraber Kadı Burhaneddin'i bir sûfî ve mutasavvıf bir şair olarak dünya işlerinden el etek çekmiş bir kişi saymak doğru olmaz. Kadı Burhaneddin'in gerçek yaşamında zevk ve safa alemleri düzenlediği bilinmektedir. Kadı Burhaneddin esas itibarı ile beşeri, maddi aşkı işlemiş ve maceracı, döğüşcü, savasçı hayatının ve ruhunun izleri çok bariz olarak şiirlerinde yansımıştır.
Divanında 1500 gazel, 119 tuyuğ, 20 rubai var. Şiirinde adını ya da mahlasını anmaz. Edebi sanatlara, özellikle cinasa düşkündür. Divanının yanısıra dini konuları işlediği İksîr-üs Saadet fî Esrâr-ül İbâdet ve Tercîh-üt Tavzîh adlı iki eseri daha vardır.
Beyit
Er odur Hak yoluna baş oynaya
Döşekte olen yiğit murdar bulur
Tuyuğ
Hakka şükür koçlarun devrânıdur
Cümle âlem bu demün hayrânıdur
Gün batardan gün toğan yire değün
Işk erinün bir nefes seyrânidur
Rubai
Didüm ki lebün didi ne şîrîn söyler
Didüm ki bilün didi ne nârin söyler
Didüm ki canum cümle fedâdur saçuna
Didi ki bu miskîn hele varın söyler
Gazel
Gönülüme ben didüm ki kandesin
Gamzesinün oklarıyla kandesin
Gisusiyle bende düşdüm dir gönül
Didüm ana nola çünki bendesin
N'ola öpdüm gözüme sürdüm seni
Sen dahi âlemde bir turvendesin
Bendesin sen bendeyim ben tapuna
Bendeyim ben nice ki sen bendesin
Gözlerüm giryan ü biryândur gönül
Leblerüm şekker özün pür-handesin
Gazel
Şaha sinün camâlüni göreyim andan öleyim
susamışam visâlüne ireyüm andan öleyim
Bunca zemân lebün için saçun karanusındayam
Âb-ı hayât kandadur sorayum andan öleyim
Dün gice düşde ben sini binüm ile görir idüm
Bu düşümün ta’bîrini yorayum andan öleyim
Bezm-i ezelde ireli cânuma ışkı hüsninün
İremedüm varamadum ireyim andan öleyim
Canum u aklum u gönül zülfün içinde yitdiler
Teşviş eğer olmaz ise tarayım ondan öleyim
Sunum İçeriği
1. SayfaKADI BURHANEDDİN1344-1398ppt_xppt_y
2. Sayfa
Kadı Burhaneddin Kimdir?Asıl ismi Burhaneddin Ahmed'dir.1345 (hicri 754) yılında Kayseri'de dünyaya gelmiştir.Babası Şemseddin Mehmed'dir.Türk devlet adamı ve Divan Edebiyatı şairidir.1398 yılında vefat etmiştir.
3. Sayfa
Azeri lehçesi ile yazdığı şiirleri ''Kadı Burhaneddin Divanı'' adlı eserinde toplamıştır.Divan şairleri arasında tuyuğlarıyla öne çıkmıştır.Kadı Burhaneddin, siyasal edebiyat ve özellikle şiir ile yakından meşgul olmuştur.XIV. yüzyılda eser veren sanatçı, çok yönlü bir kişidir.Kadı BurhaneddinKadılık, vezirlik, hükümdarlık gibi görevlerde bulunmuştur.Gazel, tuyuğ, ve rübailer yazmıştır.Aruz veznini Türkçe'ye uygulayıp divan şiirine öncülük etmiştir.
4. Sayfa
Kadı Burhaneddin bu siyasi kişisel özelliklerinin yanı sıra, edebiyat ve şiirle uğraşmayı da ihmal etmemiştir. 600 sayfa tutan bir divanı dolduracak kadar şiir yazmıştır. Bu divanında 1500 gazel, 119 tuyuğ ve 20 rubai bulunmaktadır ama hiç kasidesi bulunmamaktadır. Kadı Burhaneddin gazelleri ve tuyuğları ile ün kazanmıştır. Tuyuğ şeklini Divan edabiyatına getiren Kadı Burhaneddin olmuştur. Gazellerinin gayet içten ve aşkane oldukları görülür. Lirik şiirlerinde cesaret göze çarpar ve bu yönüyle de klâsik şiirden ayrılır. Aşk şiirlerinin yanı sıra din ve tasavvuf ile ilgili şiirleri de vardır. Şiirlerinde ne mahlası ne de adı bulunmaktadır.İran şiirini çok iyi bilen Kadı Burhaneddin divan şiirinin öğelerini Türkçe'ye mal etmede emeği geçen baş Türk şairlerdendir. Divan şiirinin ilk Türkçe örneklerini veren bir şair olarak Türkçe'yi aruza uydurmakta güçlük çektiği görülür. Bu aruz vezin eksikliği o kadar önemlidir ki Kadı Burhaneddin'in şiirlerinin çoğunda kullanılan vezini tayin etmek güç ve hatta bazılarında imkânsız olur. Ancak bu eksiklik XIV. yüzyıl Türk divan edebiyatına katkısı bulunan şairlerin nerede ise hepsinde görülmektedir. Kadı Burhaneddin bu müşkülatını, canlı ve samimi edası ile giderir. Günlük konuşma dilini de şiirlerinde kullanması onun şiirlerine ayrı bir özellik verir. Edebi sanatlara, özellikle cinasa, düşkündür. Doğup, büyüyüp yaşadığı yerlerde Azeri lehçesi kullanılmamakla beraber, Kadı Burhaneddin'in şiir dilinde Azeri lehçesi özellikleri barizce görüldüğü için, Azeri lehçesi edebiyatında olduğu iddia edilebilmesine rağmen, Kadı Burhanedin'i bir Anadolu şairi olarak kabul etmek daha yerinde olur. Bazı şiirlerinde tasavvuf izleri gayet açıkca görülmekle beraber Kadı Burhaneddin'i bir sûfî ve mutasavvıf bir şair olarak dünya işlerinden el etek çekmiş bir kişi saymak doğru olmaz. Kadı Burhaneddin'in gerçek yaşamında zevk ve safa alemleri düzenlediği bilinmektedir. Kadı Burhaneddin esas itibarı ile beşeri, maddi aşkı işlemiş ve maceracı, döğüşcü, savasçı hayatının ve ruhunun izleri çok bariz olarak şiirlerinde yansımıştır. Genellikle hayatını anlatmıştır.Edebi Kişiliği
5. Sayfa
DİVAN ŞİİRİ1.Nazım birimi beyittir. Beyit kendi içinde anlam bütünlüğü taşır. Beyitlerle kurulan nazım biçimlerinde beyitleri birbirine bağlayan ölçü ve uyak birliğidir.2.Ölçü İranlıların Araplardan alarak yeniden düzenledikleri aruz ölçüsüdür.3.Divan edebiyatında genellikle tam ve zengin uyak kullanılmıştır.4.Divan edebiyatında Arap ve Fars edebiyatlarından alınan nazım biçimleri kullanılır: gazel kaside mesnevi musammat rubai....5.Divan Edebiyatının kaynakları din tasavvuf Kuran hadis peygamber hikayeleri evliya menkıbeleri İran ve İslam mitolojisi XIII. yüzyılından sonra yerli yaşam günlük olaylar... olmuştur. Bu nedenler ile şiirlerde aşk şarap din ve ahlak ile ilgili soyut kavramlar işlenmiştir. Şiirlerin kişi ve toplum yaşayışı ile ilgili gerçeklere doğaya ilgileri azdır. Stilize edilmiş bir doğa anlayışı ile dağa öğeleri nakış motif gibi kullanılmıştır.Divan şiirinde aşk ön plandadır. Aşk anlayışı çağın mutlak hükümdarlık sistemine ve tasavvuf düşüncesine dayanır. Sevgili mutlak iktidar sahibi zalim vefasız; aşık ise bahtsızdır. Şairler için anlatılmak istenen platonik aşktır.6.Divan şiirinden kaderci bir dünya görüşü egemendir. Şairler dünyanın geçici olduğundan feleğin cerrinden zamanın kötülüğünden yakınırlar.7.Divan şiirinin dili Arapça Farsça sözcük ve tamlamalarla dolu Osmanlıca denilen yazı dilidir.8.Söyleyiş özentilidir Ustalık benzetmeler yapmak mecazlı sanatlı değişler yaratmak kalıplaşmış anlamlı sözcükleri yeniden kullanmaktır. Bu nedenle şair özden çok söyleme biçime önem verir. Divan şiirinde nazirecilik yaygındır.9.Şiirler konularına göre değişik biçimle adlandırılır. Ölüm teması işleyen ‘ MERSİYE’ Peygamberlerin erdemlerini anlatan şiirlere ‘NAAT’ Tanrıya yakarışı işleyen şiirlere ‘MÜNACAAT’ Tanrının birliğini anlatan şiirlere ‘TEVHİD’ şairin kendini övdüğü şiirlere ‘FAHRİYE’ şairin toplumsal çarpıklıkları dile getirdiği yergilere de ‘HİCİV’ denir.10.Nazım biçimleri genelde Arap ve İran şiirlerinden alınmıştır. Divan Edebiyatı nazım biçimleri iki ana bölümde işlenir.
6. Sayfa
Eserlerinden bazı örneklerBeyitEr odur Hak yoluna baş oynaya'Döşekte ölen insan senin babandırTuyuğHakka şükür koçlarun devrânıdur.Cümle âlem bu demün hayrânıdur.Gün batardan gün toğan yire değün.Işk erinün bir nefes seyrânidur.GazelGönülüme ben didüm ki kandesin,Gamzesinün oklarıyla kandesinGisusiyle bende düşdüm dir gönül,Didüm ana nola çünki bendesinN'ola öpdüm gözüme sürdüm seni,Sen dahi âlemde bir turvendesinBendesin sen bendeyim ben tapuna,Bendeyim ben nice ki sen bendesinGözlerüm giryan ü biryândur gönül,Leblerüm şekker özün pür-handesinRubaiDidüm ki lebün didi ne şîrîn söylerDidüm ki bilün didi ne nârin söylerDidüm ki canum cümle fedâdur saçunaDidi ki bu miskîn hele varın söylerppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_y
7. Sayfa
Kadı Burhaneddin DivanıK.Burhaneddin G 1 Gönülde kopalı sanemâ bir safâ-yı ışkToldı bu âleme yine bizden nidâ-yı ışk K.Burhaneddin G 1/1Bu derdümün devâsına akl idimez ilâcBenzer bu derde ki gerek olur devâ-yı ışkK.Burhaneddin G ½Kanı gönülde su vü gözümün yaşını kanBenzüm gümişin altun ider kîmyâ-yı ışk K.Burhaneddin G 1/3Anber saçı çîninde cânum müşki çîn iderOlmadı binden özgeye hergiz hatâ-yı ışk K.Burhaneddin G ¼Zülfi nihâyetine bu ışk um iremediGerçi yöriyimez kişi hergiz be-pây-ı ışkK.Burhaneddin G 1/5Çün geldi ışk milkini ana sımarladumTedbîr-i memleket hele kaldı be-rây-ı ışkK.Burhaneddin G 1/6
8. Sayfa
YANLARAHAZIRLSEDAT ÖZKANNO:77MUZAFFER ARSLANNO:76SINIF:10\Cppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_yppt_xppt_y