Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Kırgızlara ait dünyanın en uzun destanı

Kırgızlara ait dünyanın en uzun destanı sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2022-05-31 03:53:55

    Cevap : Dünyanın en uzun destanı Kırgızların yazdığın Manas Destanıdır..


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2022-05-31 03:53:55

    Cevap :
    Sözlükte Manas Destanı Nedir:
    Kırgızlara ait bir destandır.
    En uzun Türk destanıdır. 
    Birleşmiş Milletler tarafından 2000 yılında dünyaya tanıtılmıştır.

    Manas destanının 11 ile 12. yüzyıllar arasında meydana geldiği düşünülmektedir. Bu destanın ana kahramanı Manas da, tıpkı Oğuz Kağan destanının İslâmî rivayetindeki ve Satuk Buğra Han gibi İslamiyet’i yaymak için mücadele eden bir yiğittir. Böyle olmakla birlikte Manas destanında Müslümanlık öncesi Türk kültür, inanç ve kabullerinin tamamını sergilenmektedir. Bazı varyantları dört yüz bin mısra olan Manas destanı Türk-Bozkır medeniyetinin Kazak -Kırgız dairesinin kültür abidesi niteliğindedir.

    Büyük Türkolog Wilhelm Radloff (1837-1918) bu destanla ilgili ilk derlemeyi, Kırgızistan’ın Tokmak şehri güneyindeki Sarı Bağış boyuna mensup bir Manasçıdan 1869′da yapmıştır. Radloff’un derlediği yedi bölümlük Manas Destanı, toplam 11 bin 454 mısradan oluşur. Fakat Manasçıların okuduğu dize sayısı, 16 bin mısra civarındadır. Bu yönüyle dünyanın en uzun destanıdır. En eski Türk destanlarından olan Manas, Türk mitolojisinden ve bozkır kültüründen derin izler taşımakla birlikte Yaratılış ve Türeyiş, Göç, Ergenekon, Şu, Oğuz Kağan gibi diğer Türk destanlarından bağımsız, mısra sayısı bakımından Finliler’in Kalevala, Almanlar’ın Nibelungen, Hintliler’in Ramayana, eski Yunanlılar’ın İliada ve Odysseia gibi destanlarından çok hacimli olup dünyanın en büyük destanıdır. 
    En yaygın görüşe göre Manas Destanı'nın asıl kaynağı; Mani dinine mensup olan Karahitaylarla Müslüman olan Karahanlılar arasında, XII. yüzyıl başlarında meydana gelen siyasi ve askeri mücadeleler sırasında Kırgızların yaşadıkları olaylardır. Bazı kaynaklar XVI. yüzyılda yaşamış Manas adlı bir tarihi kişilikten söz ederken, bazı araştırıcılar da Manas destanındaki olayların XVIII. yüzyılın ortalarına değin uzandığı görüşünü ileri sürmektedirler.

    Kırgız Türkleri arasında geniş bir kahramanlık destanı olan Manas Destanı, Müslüman Kırgızlarla Putperest Kalmuklar arasındaki mücadeleleri anlatır. Destan üç bölümden oluşmaktadır. Bunlar; Manas, oğlu Semetey ve torunu Seytek ile ilgili bölümlerdir. Manas destanının birinci bölümünü (Manas) veya üç bölümünü (Manas, Semetey, Seytek) eksiksiz okuyanlara manasçı, destanın sadece ikinci bölümünü (Semetey) okuyanlara ise semeteyci denir.

    Destanın derlenen en hacimli şekli Sayakbay Karalayev'in Manas-Semetey-Seytek üçlemesi olup 500.500 dizedir. Destanın çeşitli Manasçılardan derlenen 60'tan fazla anlatımının toplam dize sayısının 1.500.000 olduğu kaydedilmektedir.

    Manas destanında kahramanlık konusu geniş bir yer tutar. Nogay boyundan çıkan Manas, yalnız kendi yerini, kendi boyunun özgürlüğünü, Kalmuk baskıncılarından korumakla kalmaz, parçalanan bütün Kırgız halkını birleştirip onların özgürlüğü ve eşitliği için çalışan bir bahadır olur. Onun adıyla bütün halkın birliği, iradesi, gücü birleştirilip dile getirilir.

    Manas destanının oluşturduğu gelenek içerisinde, destanı aktarma biçimine göre kavramlar da gelişmiştir. Halk arasında ve sözlü halk edebiyatında Manas destanı söyleyen ozanlara ırçı veya comokçu denmiştir.
    Kırgız edebiyatında Manas destanı söyleyen ozanlar ikiye ayrılmıştır. Bunlar comokçu ve camakçı'lardır. Comokçular, Manas destanını kendi devirlerinde yaşamış olan ozanlardan duyup kendilerine göre yorumladıktan sonra okuyan kişilerdir. Manas destanının bazı bölümlerini büyük comokçulardan dinledikten ve belleklerine yerleştirdikten sonra ona eklemeler yaparak veya kısaltarak okuyan ozanlar ise camakçılardır.

    Kırgız Türklerinin ulusal kahramanı Manas’ın etrafında örgülenen Manas Destanı’nın ilk bölümünden itibaren; Manas’ın doğumu, daha beşikte iken konuşmaya başlaması, kâfirleri yeneceğini söylemesi, büyüyüp delikanlı olunca Çinlileri yenmesi, Müslüman yiğit Almanbet’le tanışıp, birlikle birçok savaşa girmeleri, Manas’ın evlenmesi, düşmanları tarafından iki defa öldürülmesine rağmen tekrar dirilmesi, Mekke’yi ziyaret ve Kâbe’yi tavaf etmesi, lirik bir üslupla anlatılır.

    Manas Destanı’nın Bölümleri

    1.Bölüm: Manas'ın Doğuşu


    Radloff’un Kara Kırgızların Sarı Bağış boyuna mensup bir Manasçı’dan derlediği ilk bölümdeki (164 mısra) önemli noktalar şunlardır: Manas’ın soyu ve doğum yeri (m. 1-9); Çıyrıçı’nın (Manas’ın annesi) çocuğunun olmaması ve babası Cakıp Han’ın bir çocuk vermesi için Tanrıya yalvarması (m. ı 0-41); yeni doğan çocuğa Manas adının verilmesi ve çocuğun geleceği hakkında çeşitli kehanetlerde bulunulması (m. 42-65); beşikte konuşmaya başlayan Manas’ın kafirleri yeneceğini bildirmesi (m. 62-72); ileride iyi bir savaşçı olması için yetiştirilmek maksadıyla Cakıp Han tarafından Bakay Han’ın görevlendirilmesi (m. 73-148); Manas’ın çabucak büyüyüp yiğit bir delikanlı olması, Hokand ve Buhara’yı haraca bağlaması ve Kaşgar’da bulunan Çinlileri Turfan’a, Turfan’dakileri Aksu’ya sürmesi (m. 150-164).

    2.Bölüm: Almambet’in Müslüman Olup Er Kökçö’yü Terk Etmesi ve Manas’a Katılması

    İkinci bölüm 1862 mısradan oluşmaktadır. Bu bölüm kendi içinde de iki kısma ayrılır. Birinci kısım Almambet isimli kahramanın, doğumundan Müslüman olup Manas’ın yanına gitmesine kadar geçen süredeki hadiseleri ihtiva etmektedir. Almambet, Oyrot kabilesinden Kara Han’ın oğludur. Dünyaya geldiğinde Ala Dağ isimli sıra dağlar korkudan eğilir, akar sular korkudan durur. Bütün bu olağanüstü hadiseler onun ileride büyük bir kahraman olacağına işarettir. Bir gün Er Kökçö isimli kahraman, sağ taraftan Manas’ın, sol taraftan da Kara Nogoy Camgırçı’nın sıkıştırması sonucu, maiyeti ile birlikte Oyrotların bulunduğu bölgeye gitmeye karar verir. Isık Köl’ün kenarına vardığında Almambet ile karşılaşır. Almambet’i karşısında gören Er Kökçö, önce korkuya kapılır; ancak bir müddet sonra bu karşılaşma Almambet’i karşısında gören Er Kökçö, önce korkuya kapılır; ancak bir müddet sonra bu karşılaşma Almambet’in Müslüman olmasıyla sonuçlanır. Lamaist-Buddhist dinine mensup Oyrotların soylu kahramanı Almambet, Er Kökçö sayesinde Müslüman olmuştur. O artık Müslüman bir köle olmayı, kafir bir han olmaya tercih etmektedir. Ancak babası ve annesi Almambet’in Müslüman olmasını hiç de hoş karşılamaz. Sonuçta Almambet babasını öldürerek Er Kökçö’ye katılır. Destanın bu bölümü dramatik olaylara da sahne olur. Çünkü Er Kökçö’nün adamları, Almambet’in Er Kökçö’ye katılmasını çekemediklerinden, Almambet’in Er Kökçö’yü karısı Ak-erkeç ile aldattığını iddia ederler. Prof. Dr. Gürsoy-Naskali bu ithamı, Germen destanı Nibelungenlied’de geçen bir olaya benzetir. Germen destanında da kimsenin karşı koymaya cesaret edemediği bir kahraman, ev sahibinin sadakatli karısıyla birlikte olmakla suçlanmaktadır; ancak ev sahibi koca işin iç yüzünü bilmekle birlikte hadiselere açıkça müdahale edemez. Bizim kahramanımız Er Kökçö ise hem kendi kıskanç mizacının, hem de çevresindekilerin çevirdiği oyunun tuzağına düşerek Almambet gibi kendisine çok büyük bir güç katan kahramanı elinden kaçırır. Bu itham karşısında dengesini korumaya çalışan Almambet, sonunda Er Kökçö’nün rakibi Manas’ın yanına gitmeye karar verir.

    Bu bölümün ikinci kısmı ise Almambet’in Manas’ın yanına geldikten sonraki olayları ihtiva etmektedir. Almambet’ in geleceğini haber alan Manas, yüksek bir yerden onun gelişini seyretmeye başlar. Almambet iyice yaklaştığında, Manas’ın çizmesiyle çökerttiği ize rastlar. Ayağı ile izin üzerine bastığında, Manas’ın ayak izinin daha büyük olduğunu görür. Bu hadise Almambet ile Manas arasındaki güç dengesini, Manas’tan yana ortaya koymaktadır. Bundan sonra Manas’ın yiğitleri Almambet’in etrafını sararlar ve atının dizginlerini elinden alırlar; fakat Almambet meydan okurcasına dizginleri yiğitlerin ellerinden çeker. Bu hadise de Almambet’in Manas’tan sonra ikinci büyük kahraman olacağına işarettir. Almambet ile Manas’ın buluşmasında bir de mucizevı bir hadise cereyan eder: Manas, Almambet’i annesi ve babası ile tanıştırdığında, annesinin kurumuş memelerinden süt gelir. Bu hadise sonucunda Almambet ile Manas süt kardeş olurlar.

    3.Bölüm: Manas ile Er Kökçö’nün Dövüşü, Manas’ın Kanıkey ile Evlenmesi, Ölümü ve Yeniden Dirilişi

    Üçüncü bölüm (2686 mısra) de iki kısımdan oluşmaktadır. 351 mısradan oluşan birinci kısımda Manas, sürüleri bahane ederek Er Kökçö ile teke tek dövüşür. Fakat Er Kökçö’nün Manas’ı tüfekle vurması sonucunda Manas ilk defa ölümü tadar. ilk defa ölümü tadar diyoruz, zira destanda Manas iki defa daha ölecektir. Birinci ölümünde kırk yiğidi Manas’ı yer altı dünyasından geri getirir. Bu bölümün ikinci kısmında Manas’ın babası Cakıp, uzun yollar kat ederek Manas’a bir eş arar. Sonuçta Temir Han’ın Kanıkey adlı kızı Manas’a eş olarak seçilir. Beşinci bölümde etraflı bir şekilde anlatılan Manas’ın Közkaman ve Kökçököz isimli eşkıyalar tarafından zehirlenmesi hadisesinden bu bölümde de bahsedilir. Bu defa zehirlenerek ölen Manas’a atı, köpeği ve doğanı yas tutar. Tanrı, hayvanların bu üzüntüsü karşısında Manas’ın hayatını ikinci defa bağışlar.

    4.Bölüm: Bok-murun (Sümüklü Burun)

    2197 mısradan oluşmaktadır. Bok-murun güçlü yiğit Er Töştük ile bir perinin oğludur. Yaşlı Kırgız Ham Kökötöy, Bok-murun’u kendisine varis seçer. Bok-murun, Kökötöy’ün ölümünden sonra bir cenaze yemeği düzenler. Bu törene uzaktan yakından herkes çağırılır, hatta düşman Kalmuklar dahi davet edilir. Bokmurun bu tören sonunda hanlığa layık görülmeyi beklemekte, Bok-murun adı yerine kendisine bir yiğit ismi verilmesini dahi ümit etmektedir. Ancak, işler planladığı gibi gitmez. Törende Manas ön plana çıkarken, Bok-murun silik kalır. Yine bu bölümde Bok-murun’un elçisi Cas-uul, santranç oyununda Almambel’e yenilerek bahsi kaybettiği için Manas tarafından öldürülür. Bozkır kanununa göre elçinin öldürülmesi affedilmeyecek suç olmasına rağmen, Bokmurun, Manas’ın bu davranışı karşısında hiçbir şey yapamaz. Böylece hiçbir zaman Kökötöy’ün yerine han olamayacağını da ispatlamış olur.

    5.Bölüm: Közkaman

    2540 mısradan oluşur. Bu bölümde, üçüncü bölümde de bahsedilen Közkaman ve Kökçököz isimli eşkıyalar tarafından Manas’ın zehirlenme hadisesi etraflı bir şekilde anlatılmaktadır. Zehirlenen Manas’ı kayın pederi Temir Han’ın kendi yaptığı ilaçlar kurtarır. İkinci kez hayata dönen Manas, Mekke’ye giderek tavafta bulunur. Yine bu bölümde Almambet, Kalmuk prensesi Altınay ile evlenir.

    6.Bölüm: Sernetey’ in Doğuşu

    Altıncı bölüm 1078 mısradan oluşmaktadır. Bu bölümde artık ihtiyar Manas’ı hasta yatağında görüyoruz. Kanıkey ile evleneli otuz iki yıl olmuştur ve Kanıkey yedi aylık hamiledir. Ancak Manas, doğacak çocuğunu göremeden üçüncü defa ölür. Manas’ı Talas ırmağının boyunda, Sulpukor (Zülfikar) dağı başına gömerler. Manas ölmeden önce, doğacak çocuğunu, her zaman yardımlarını gördüğü kırk yiğidine emanet etmiştir. Manas’ın ölümünden sonra Kanıkey, türlü badireler atlatır. Bilhassa Manas’ın kardeşleri Abeke ve Köböş ile babası Cakıp, Kanıkey’e rahat yüzü göstermez. Çünkü “At ölse, postu miras kalır; ağabey ölse, yenge miras kalır.” diyen Cakıp, Kanıkey’i iki oğlundan biri ile evlendirmek istemektedir. Kanıkey ise böyle bir evliliğe şiddetle karşı koyar. Bir müddet sonra Kanıkey’in bir oğlu olur. Bu sefer de Cakıp ve oğulları çocuğu öldürmek isterler. Ancak Kanıkey çocuğu ile kaçmayı başarır. Kanıkey ile çocuğunu bulamayan Cakıp ve oğulları ise Kanıkey’in oturduğu evi ateşe verirler. Kanıkey güç bela babasının evine gidebilir. Kanıkey’in babası bütün halkı toplayarak bir ziyafet düzenler. Bu ziyafette ak sakallı bir ihtiyar tarafından çocuğa Semetey Han adı verilir. Semetey Han delikanlılık çağına gelince, babası Manas’ın yurduna giderek, mirasını ele geçirmek ister. Bunun üzerine Kanıkey oğlunu Manas’ı da yetiştiren Bakay’a gönderir. Semetey, Bakay’ın da yardımı ile, Cakıp ve oğullarını öldürerek Manas’ın mirasına sahip olur.

    7.Bölüm: Semetey

    Son bölüm (1927 mısra), adından da anlaşılacağı üzere Semetey’i ve bir ölçüde de oğlu Seytek’i anlatmaktadır. Bu bölümde Semetey başa geçtikten sonra işleri iyi idare edemez. Töre bilmezliği yüzünden Manas’ın yiğitlerini de gücendirir. Hatta bir rüya ile ikaz edilene kadar ölmüş babasının hatırasına saygıda kusur eder. Bütün bu hatalarının sonucunda Cediger’in oğlu Er-kıyaz’a yenilir ve kaybolur. Oğlu Seytek, Er-kıyaz tarafından öldürülmek üzere iken, annesi Ay-çürök, kuğu şekline gireceğini ve babası Akın Han ile yiğitlerini çağıracağını söyleyerek Er-kıyaz’ı tehdit eder ve oğlunun hayatının kurtarır. Seytek büyüyünce Er-kıyaz’ı öldürür ve atası Manas’ın yaşadığı Talas Ovasından Taşkent’e kadar olan yerlerde hüküm sürer.

    Özet

    Üç büyük koldan oluşan destanın “Manas” adını taşıyan birinci bölümü bir Kırgız kahramanı olan Manas’ın doğumu, güç sahibi olarak kendini tanıtması, Kırgızlar arasındaki savaşlarda şöhret kazanması, Kalmuklar’a karşı elde ettiği başarılar, Kırgızlar’ı bir bayrak altında toplaması ve ilini düşman istilâsından kurtarması gibi olaylardan meydana gelmektedir. Bu bölümde verilen bilgilere göre Kara Han’ın oğlu Yâkub (Cakıp) Han ile Haydar Han’ın kızı olan karısı Çıyrıçı’nın çocukları olmaz. Yâkub Han bir çocuk vermesi için Tanrı’ya yalvarır ve bunun üzerine bir oğlu olur. Çocuğa “dört ulu peygamber” tarafından Manas adı verilir. Aslı Sanskritçe olan bu ad “akıllı, zeki” anlamına gelmektedir. Beşikte iken konuşmaya başlayan Manas’ı Hızır korur. Manas çabuk büyür ve yiğit bir delikanlı olur; Kâşgar’da bulunan Çinliler’i haraca bağlayıp doğuya sürer. Bu bölümün en güzel kısımları “Kökütey Han’ın Aşı” (yuğ töreni), Manas’ın yaralanması ve ikinci ölümünün anlatıldığı parçalardır. Manas, Kökçököz ve Köz-Kaman tarafından zehirlenerek öldürülür. Manas’ın ilk ölümü ise Kökçö ile savaşırken aldığı yara sonucundadır; üçüncü ölümü de geri dönmeyecek şekilde ölümüdür. Manas’ın ölümünden sonra Kırgızlar arasındaki iç çekişmeler artar, iktidar mücadelesi yeniden başlar.

    Semetey ve Seytek kollarında Kırgızlar arasındaki kardeş kavgasının derin izleri görülür. Millî mücadeleden çok şahsî kavgalar, hanlar ve beyler arasındaki iç savaşlar anlatılır. Semetey’in adını taşıyan ikinci bölümde Manas’ın karısı Kanıkey ve annesi Çıyrıçı oğulları Semetey’i yanlarına alarak Buhara’ya gider ve Manas’ın kayınpederi Temir Han’a sığınırlar. Buhara’da dayısının yanında büyüyen Semetey ancak on dört yaşına geldiğinde kim olduğunu öğrenir. Babası Manas’ın da vasiyeti üzerine Talas’a geri döner. Uzun mücadelelerden sonra iktidarı dedesi Temir Han ile amcalarının elinden alır. Buna rağmen Kırgızlar arasındaki beylik ve benlik mücadeleleri sürer. Bu mücadeleler sonunda akrabalarından biri olan İlyas Han Semetey’i öldürür ve karısı Ay-Çörök’ü kendisine alır. Bu bölümün karakterleri Manas’ın karısı, Semetey’in annesi Kanıkey ile Seytek’in annesi Ay-Çörök’tür. Her iki bölümde de başroldeki kadınların intikam alması anlatılır.

    Seytek kolu Manas destanının üçüncü bölümü olup Seytek’in hayat hikâyesinden ibarettir. Seytek de babası Semetey gibi gençlik çağına gelince babasının katillerinden intikam alır, iktidarı eline geçirir ve uzun zamandır esir olan dedesi Manas’ın karısı, büyükannesi Kanıkey’i esaretten kurtarır. Bu üç büyük kol dışında Manas dairesi içinde kabul edilen Er Töştük ve Colay Han destanları da vardır ki bu son iki kol bazı bilim adamlarınca müstakil birer destan olarak kabul edilir.

    Üzerinde çalışan bilim adamlarına göre Manas destanı, esas itibariyle 840 yılı civarında Kırgızlar’ın Yenisey ırmağı ile Minusinsk bozkırlarında devlet kurdukları yıllarda Uygur Türkleri ve Çinliler’le yaptıkları savaşlarda oluşmaya başlamış, daha sonra XVI-XVII. yüzyıllarda Kırgızlar ile Kalmuklar’ın veya Budist Kalmuk Moğolları ve Çinliler’in Orta Asya’daki müslüman Türk kavimleriyle yaptıkları savaşlar sırasında bünyesine yeni unsurlar katılarak zenginleşmiş, 1917 Sovyet devriminden önce Rus çarına ve ardından komünist yönetime övgülerle yeniden teşekkül etmiştir. Günümüzde yapılan çalışmalarda destana sonradan giren bu tür ekleme ve methiyeler ayıklanarak destan aslına uygun biçimde yeniden düzenlenmiştir.

    Manas destanında hayatları anlatılan eski Kırgızlar (Kara Kırgızlar) o zamanlar henüz bir devlet kurma, dünyayı fethetme ve ülkelere hükmetme gibi ülkülere sahip olmayıp küçük kabileler halinde yaşamaktaydılar. Fakat destan eski Kırgızlar’ın iç ve dış düşmanları, Budist Kalmuk-Moğollar, Çinliler, kısmen de Uygurlar ve Orta Asya’da yaşayan diğer Türk boylarıyla yaptıkları mücadelelerin, derin millet ve vatan sevgisinin şiir dili kullanılarak söylenişiyle dikkati çeker. Manas destanı eski Türk millî özellikleri itibariyle çok renkli, Kırgızca’nın kendine has deyişleriyle yoğrulmuş orijinal bir destandır. Kırgız Türkleri’nin bugün de yaşattıkları folkloruna, gelenek ve göreneklerine, inançlarına, törelerine, bozkır hayatına, etnografyasına ait deyimler (giyim kuşam, çadır hayatı, hayvancılık, deve ve at koşumları, kap kacak, yiyecek ve içecek gibi mutfak kültürü vb.), ata sözleri gibi halk edebiyatı ürünlerinin yanında Türk dili tarihi için çok değerli olan malzemeleri de içinde yaşatmaktadır. Kişi, kavim, boy, soy, oymak, cemaat adlarıyla çeşitli hayvan adlarını taşıması bakımından da bir ad bilimi (onomastik) hazinesidir. Destanda adı geçen Abeke, Abılay, Açık, Ağış, Acıbay, Ak-Erkeç (kadın), Akılay / Nakılay (kadın), Ak-Kıyaz, Akpay-Mamet gibi bazı kahraman-alplerin hayatı ve özellikleri Oğuz Kağan, Dede Korkut, Köroğlu gibi Türk destanlarındakilerle benzerlik göstermektedir.

    Manas ve etrafındaki yiğitlerin mücadele ettiği kâfirler Moğol asıllı Budist Kalmuklar ve Çinliler’dir. Fakat destanda Kırgızlar arasındaki kardeş kavgalarının kanlı sahneleri de geniş şekilde yer alır. Bütün bu savaşlar anlatılırken büyüye bağlı masalımsı hayalî sahnelere yer verilmekle birlikte esere gerçekçi bir üslûbun hâkim olduğu görülür.

    Manas destanından bahseden en eski kaynak Seyfeddin Molla’nın XVI. yüzyılda yazılmış Mecmûu’t-tevârîh adlı eseridir. Burada Manas tarihî bir kişi ve alp olarak gösterilir. Destanı bilim dünyasına ilk duyuran Kazak bilgini Çokan Velihanoğlu’dur. Cengiz Han’ın soyundan gelen bu Kazak prensi 1856 yılında Kırgızistan’da yaptığı gezi sırasında destanın bir varyantını derlemiş, 1861’de Rus Coğrafya Derneği’nin dergisinde “Kökütey Han’ın Aşı” adlı kısmını Rusça’ya çevirerek yayımlamıştır. Daha sonra W. Radloff 1862, 1864 ve 1869 yıllarındaki Kırgızistan gezilerinde Manas’tan parçalar derleyerek yazıya geçirmiş, bunları Proben der Volkslitteratur der Türkischen Stämme adlı eserinin V. cildinde Kırgızca-Rusça-Almanca olarak neşretmiştir. Manas destanının bugüne kadar on üç varyantı derlenmiş ve büyük bir bölümü yayımlanmıştır. Bir bölümü de henüz yazma halindedir. Destanla ilgili önemli neşirleri bulunan Kazak yazarı Muhtar Avezov 1930’da başladığı çalışmalarını otuz yıl devam ettirmiş ve destanın halk arasında yaşayan pek çok varyantını ortaya çıkarmıştır. Destan üzerine çalışan Kırgız, Kazak, Özbek araştırmacıları ve başta Abdülkadir İnan olmak üzere Emine-Gürsoy Naskali, Naciye Yıldız ve Tuncer Gülensoy gibi pek çok Türk bilim adamı da bulunmaktadır.

    Manasçılar destanı kopuz çalıp türküler söyleyerek anlatan, el kol ve baş hareketleriyle destan kahramanlarının konuşmalarını yer ve olaya uygun biçimde ses tonlarıyla canlandıran, ozan-âşık-meddah-aktör karışımı meziyetleri bünyesinde toplayan sanatçılardır. Bunlar ustalarının yanında iyi bir hikâyeci, aktör, türkücü, bestekâr olarak yetişmiştir. Manas destanını çok iyi bilen Manasçılar’a “nagız Manasçı”, yarım bilenlere “şala Manasçı” adı verilir. Nagız Manasçılar destanın tamamını âdâbı ve erkânı ile anlatırlar ve üç büyük kolu bütün epizotlarıyla kesintisiz olarak ancak altı ayda söyleyip tamamlayabilirler. Bilinen en eski Manasçı XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Keldibek’tir. Diğer bazı Manasçılar da şunlardır: Kırgızlar’dan “balık” lakaplı Bekmurat, Naymanbay, Al Çonbaş, Tınıbek, Çüyük, Sağımbay Orakbayoğlu, Sayakbay Karalayoğlu, Togolok Moldo, Şrısmendeyev, C. Kocekov, B. Sanazov; Kazaklar’dan Cambil Cabayoğlu, Mayköt, Kulmambet, Süyimbay, S. Mürsekoy. Günümüzde de Kırgızistan ve Kazakistan’da Manas destanını tam ya da yarım olarak söyleyebilen Manasçılar bulunmaktadır.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.