İşte Cevaplar
Manzumelerin Özellikleri
- Ölçülü ve uyaklı manzum parçalardır.
- Öğretici konular ve akılda kolay kalması istenen düşünceler bu nazım şekliyle yazılır.
- Estetik kaygı taşımazlar.
- Çağrışım yönü ve imgeleme zayıftır.
- Manzum hikâyeler birer manzumedir.
Örnek 1
HASTA ÇOCUK
- Bugün biraz daha rahattı, çok şükür...
- Elbet;
Geçer, bu korkulacak şey değil.
- Fakat nevbet
Zavallı yavrucağın hâlini harâb ediyor:
Vücûdu ateş içinde, dalıp dalıp gidiyor.
İlâçların da mı te'siri kalmamış acabâ?
Sekiz gün oldu...
- Merak etmeyin hanım, hummâ…
- Hayır, Hudâ'ya emanet, neden merak edeyim?
Fakat kuzum, ne kadar olsa ben de vâlideyim!
Geçer bu korkulacak şey değil.
- Fakat nöbet
Zavallı yavrucağın hâlini harab ediyor
Vücudu ateş içinde dalıp dalıp gidiyor
İlaçların da mı etkisi kalmamış acaba?
Sekiz gün oldu...
- Merak etmeyin hanım, sıtma
- Hayır, Allah'a emanet, neden merak edeyim?
Fakat kuzum, ne kadar olsa ben de anneyim
Çocuk açılmayacak belki uykusundan hiç
- Sakın hanım, bu kötü duyguya etmeyin itibar
Çocuk, o şimdi kuvvetli bir delikanlı; fakat anne
Zavallı, üstüne hâlâ çocuk gibi titrer
Çocuk açılmayacak belki uykusundan hîç...
- Sakın hanım, bu fenâ hissi etmeyin terviç;
Çocuk, o şimdi kavî bir civân; fakat mâder,
Zavallı, üstüne hâlâ çocuk gibi titrer.
…
Örnek 2
Aziz dostum, sen bu ilden gideli,
Sekiz mevsim geldi-geçti duydun mu?
Gine kar koymadı baharın yeli,
Şeftaliler çiçek açtı duydun mu?
——-
Memiklerin Iraz için Kel Durdu,
Sinan oğlu Muharrem’i öldürdü
Keş Ahmet bayram da namaz kıldırdı;
Kerim Ağa köyden göçtü duydun mu?
——-
Çavuşların yumuk gözlü
Tahir’i Kahve yaptı kırk senelik ahırı,
Erkek Fatma, Dişi çürük Mahir’i
Güpegündüz aldı kaçtı duydun mu?
——-
Ala-kardır Binboğa’nın yücesi
Asker oldu Halime’nin kocası
Sazlıköy’ün ilerici hocası
Minarede şarap içti duydun mu?
Örnek 3
KOCAKARI İLE ÖMER
Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey’e
Yok ya Abbas’ı bilmeyen, kimdi?..
O sahabeyi dinleyin, şimdi:
“Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
İbni Hattâb’ı görmek üzre biraz,
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
Aradan geçmemişti çok da zaman,
Az ilerden yavaşça oldu iyan,
Zulmetin sinesinde ukde gibi,
Ansızın bir müheykel Arâbî!
Bembeyaz bir ridâ içinde garîb,
Geliyor muttasıl mehîb mehîb.
Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;
Durmadan karşıdan selâmlaştık.
Düşünürken selâm alan sesini,
O heyûlâ uzandı tuttu beni:
Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?
– Yâ Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?
– Şu mahallâtı devre çıkmıştım…
Gel beraber, benimle, üç beş adım.
Diğer Cevaplara Gözat