Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Klasizme uygun kısa metin

Klasizme uygun kısa metin örneği

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-10-30 09:31:02

    Cevap :
    CİMRİ'den
     
    PERDE I / SAHNE I
     
    VALÈRE : Ne oluyor, Elise, güzelim? Nedir bu mahzun halin? Bana bu kadar umut verdikten sonra? Ben sevincimden uçarken sen sanki matem içindesin. Söyle, pişman mı oldun beni sevindirdiğine? Bana verdiğin sözü zorla mı verdin? Olur a, benim coşkunluğum seni istemeye sürüklemiş olabilir.
     
    ELİSE : Hayır Valère; senin için yaptığım hiçbir şeye pişman değilim. Öyle tatlı bir zor ki bana bunları yaptıran, istesem de elimde değil pişman olmak. Ama, doğrusunu istersen, bu kadar mutluluk ürkütüyor beni. Seni sevmekte belki fazla ileri gittim diye korkuyorum.
     
    VALÈRE : Beni sevindirmek korkunç bir şey mi? Nedir seni korkutan? Ne var?
     
    ELİSE : Ah, neler var, bir bilsen! Babam küplere binecek. Evde herkes benden yüz çevirecek. Konu komşu adımı kötüye çıkaracak. Ama bütün bunlar bir yana, beni asıl korkutan, ne, biliyor musun? Sen, senin kalbinin değişmesi, Siz erkekler bir tuhafsınız: İnsan sizi yüreğinin bütün açıklığıyla sevdi mi, sevgisini gösterdi mi, hemen soğuyuverirsiniz; hemde nasıl! Ölsek kılınız kıpırdamaz.
     
    VALÈRE : Beni başkalarına benzetmeye nasıl dilin varıyor? Bende istediğin kötülüğü gör, ama sana bağlılığıma toz kondurma. Şunu bil ki, benim sana sevgim, tükenecek sevgilerden değil. Ben yaşadıkça yalnız sen olacaksın kalbimde.
     
    ELİSE : Ah, Valère, hep böyle derler. Bütün erkekler birdir konuşurken, zamanla anlaşılır her birinin ne olduğu...
     
    VALÈRE : Madem zamanla anlaşılır, bekle; ne yapacağımı gör de sonra yargıla sevgimi. İçinden geçen yersiz korkular yüzünden bütün suçları yükleme bana. Kuşkularını bir hançer gibi saplama yüreğime. Yalvarırım, bekle bekle biraz canıma kıymadan önce, bekle de sevgimin gerçekliğine inandırayım seni, yüzlerce kanıt sereyim önüne.
     
    ELİSE : Ne kolay, ne kolay inanıyor insan sevdiğine! Evet, Valère, beni aldatmayacağına, yüreğinin buna varmayacağına inanıyorum. Beni gerçekten sevdiğine, beni bırakmayacağına inanıyorum. Bütün kuşkuları atıyorum içimden. Bir korku kalıyor geriye: Ayıplama korkusu.
     
    VALÈRE : Peki ama bu korkuya sebep ne?
     
    ELİSE : Herkes seni benim gözlerimle görse, hiçbir tasam olmazdı. Ben seni bildiğim için, doğru buluyorum seninle her yaptığımı. İyi bir insan olmam kalbimi haklı çıkarıyor kendime karşı. Üstelik sana hayatımı da borçluyum; Allah'ın gücüne gider sana nankörlük etmem. Bizi tanıştıran o korkunç kaza hiç gitmiyor gözümün önünden. Kendi canını hiç sakınmadan nasıl sulara atıldın beni kurtarmak için! Ne candan uğraştın benimle, sudan çıkardıktan sonra beni. O gün bugündür de bir an eksik olmadın yanımdan. Bunca zaman, bunca zorluklara inat, yılmak bilmedi sevgin. Ananı, babanı, yerini yurdunu aramaktan vazgeçip kaldın burada. Beni her gün görebilmek için kim olduğunu gizlemeye, babamın uşağı olmaya razı oldun. Bütün bunlar bir peri masalı gibi geliyor bana. Daha ne arayabilirim sana bağlanmak için? Ama hiç sanmam ki başkaları bununla yetinsin, benim duyduklarımı duysun.
     
    VALÈRE : Bütün bu söylediklerin içinde değer verebileceğin bir şey varsa o da sevgimdir, yalnız sevgim. Öteki kaygılarına gelince, baban elinden geleni yapıyor sana hak vermem için. Bir yandan aşırı cimriliği, bir yandan çocuklarına karşı sertliği, daha da olmayacak şeyler düşündürebilir insana. Babandan böyle konuştuğum için beni affet, Elise. Bu taraflarını kimsenin övemeyeceğini sen de bilirsin. Ama umutlarım boşa çıkmaz da anamı babamı bulacak olursam, onun gönlünü yapmak hiç de zor olmayacak bizim için. Her gün haber bekliyorum onlardan, gecikirsen kendim gideceğim onları bulmaya.
     
    ELİSE : Aman, hiç ayrılma buradan, ne olur, Valère. Babamı kazanmaya, gözüne girmeye çalış, yeter.
     
    VALÈRE : Bunun için neler yaptığımı görüyorsun. Hizmetine girebilmek için az mı şeytanca yarandım ona? Takınmadığım surat, dökmediğim dil mi kaldı hoşuna gitmek için? Maymuna dönüyorum her gün, sevdireyim diye kendimi. Ama bir hayli ilerledim bu yolda. Bakıyorum da, insanları kazanmak için en
    iyi çare onların sevdiklerini sever görünmek, doğru dediklerine doğru demek, kusurlarını övmek, her yaptıklarını alkışlamak. Yaranacak mısın, aşırı gitmekten hiç korkma. Yalan söylediğin istediği kadar belli olsun, suratından aksın, en zeki insanlar bile kanıveriyorlar dalkavukluğa. Pöhpöhü bastınız mı, en gülünç, yüzsüzce söylenmiş sözleri bile yutuyorlar. Bu benim yaptığım işte insan dürüstlüğünü yitiriyor biraz; ama insanlara muhtaç oldunuz mu, uymak zorundasınız onlara. Onları başka yoldan kazanamıyorsa insan, kabahat pöhpöhleyende değil, pöhpöh isteyende.
     
    ELİSE : Peki, kardeşimi niçin kazanmak istemiyorsun? Ya hizmetçi kız bizi ele verecek olursa?
     
    VALÈRE : İkisini birden kazanmaya imkân yok. Baba ile oğulun kafaları o kadar ayrı ki, ya birinin adamı olacaksın, ya ötekinin. Ama sen bir yandan kardeşinin üstüne düş; aranızdaki dostluğu artır ki bizden yana olsun gereğinde. İşte, geliyor. Ben kaçıyorum. Bu fırsatı kaçırma. Konuş onunla. Ama, bak, ne kadar açılmak yerinde olursa o kadar açıl, fazla değil.
     
    ELİSE : Bilmem hiç açılabilecek miyim ona.
     
    Moliere
     
    (Çeviren: Sabahattin Eyuboğlu)


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Viento

    • 2020-10-30 09:15:23

    Cevap :

    Örnek Metin

    KARGA İLE TİLKİ / LA FONTAINE

    Bir dala konmuştu karga cenapları;
    Ağzında bir parça peynir vardı.
    Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
    Ona nağme yapmaya başladı:
    “-Ooo! Karga cenapları, merhaba!
    Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz!
    Gözüm kör olsun yalanım varsa.
    Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
    Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.”
    Keyfinden aklı başından gitti bay karganın.
    Göstermek için güzel sesini
    Açınca ağzını, düşürdü nevalesini.
    Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim,
    Size güzel bir ders vereceğim:
    Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir,
    Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.”
    Karga şaşkın, mahcup, biraz da geç ama,
    Yemin etti gayrı faka basmayacağına.

    (Çev. Orhan Veli Kanık)

    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.