Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Komedi, mizah

Bulmacada 'Komedi mizah' sorusunun cevabı nedir?

Bu soruya 7 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Viento

    • 2020-07-20 05:19:42

    Cevap :
    Bulmacada 'Komedi mizah' nedir sorusunun cevabı:
    Kare ve çengel bulmacada sorulan 'Komedi mizah' sorusunun yanıtı birden fazladır. Bu nedenle bulmacanızdaki boşluk sayısına ve harf dizilişine göre aşağıdaki cevaplarımızdan birini seçmelisiniz.


    İşte cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba GÜLDÜRÜ yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba UDHUKE yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba MUDHİKE yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba MUDHİKAT yazabilirsiniz.
    5. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba TİYATRO yazabilirsiniz.
    6. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba KOMEDİİRONİ yazabilirsiniz.
    7. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba KARAMİZAH yazabilirsiniz.
    8. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba ALAŞKA yazabilirsiniz.
    9. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba HEZEL yazabilirsiniz.
    10. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba KARİKATÜR yazabilirsiniz.

    Diğer Cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Komedi yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Gösterim yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Mizah yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Taslak yazabilirsiniz.

    GÜLDÜRÜ kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Komedi (6 harfli)

    TİYATRO kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Gösterim (8 harfli)

    HEZEL kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Mizah (5 harfli)

    KARİKATÜR kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Taslak (6 harfli)


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-20 05:19:42

    Cevap :
    Bulmacada 'Komedi mizah' sorusunun cevabı olan 'GÜLDÜRÜ - UDHUKE - MUDHİKE - MUDHİKAT - TİYATRO - KOMEDİİRONİ - KARAMİZAH - ALAŞKA - HEZEL - KARİKATÜR' kelimesinin sözlükte eş anlamı nedir:
    GÜLDÜRÜ kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Komedi (6 harfli)
    TİYATRO kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Gösterim (8 harfli)
    HEZEL kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Mizah (5 harfli)
    KARİKATÜR kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Taslak (6 harfli)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-20 05:19:42

    Cevap :
    Sözlükte GÜLDÜRÜ Nedir:
    Güldürme özelliği olan.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-20 05:19:42

    Cevap :
    Sözlükte TİYATRO Nedir:

    Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösteridir.Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır.
     
    Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın hümanist bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak ifade edilir.
     
    Tiyatro eserinin diğer türlerden en önemli farkı; diğer edebi eserler okumak ve dinlemek için yazılmışken, tiyatro oyununun sahnede seyirci önünde oynanmasıdır. Değer ölçülerini, izleyenin kanaat ve anlayışlarından alır. Göze görünür bir karaktere sahip olması, canlı olarak meydana geliş niteliğiyle toplum psikolojisine hitap eder. Temsil yeri ve eser, tiyatronun edebiyat öğesidir. Bu edebiyat öğesi yanında tiyatro kavramı içinde oyunculuk, sahne düzeni, ışıklandırma, dekor, kostüm, müzik gibi unsurların bütünlüğü söz konusudur.
     
    Tiyatro metinlerine "oyun" metinleri yazan kişiye oyun yazarı (müellif) ve oyunu sahnede canlandıran kişilere ”oyuncu” (ya da daha genel olarak tiyatrocu) denir. Ayrıca eserin sahnelenmesinde görev alan sahne amiri, dekor ve kostüm sorumlusu, ışıkçı, suflör gibi diğer yardımcı elemanlar da vardır.

    Tiyatro Tarihi

    Erken Dönem Tiyatrosu

    Tiyatro, Yunanca theatron (θέατρον), yani "görme yeri" sözcüğünden gelmektedir. Çünkü günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi bağ bozumu tanrıDionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır.
     
    İlk tiyatro şenliği MÖ 534 yılında Atina'da yapılmıştır. Antik çağ'da tiyatro, üst sınıfa özgü bir etkinlikti. Her yıl Dionysos'u kentin hangi ileri geleninin onurlandıracağına karar verilir ve bu kişi etkinlikleri düzenlerdi. Bu nedenle sosyal itibarla doğrudan ilgiliydi. Tanrı adına bir yarışma yapılır ve en iyi oyun, hazırlayan kişinin itibarını arttırırdı. Festival niteliğinden dolayı popüler olarak nitelendirilebilecek olan antik tiyatro, günümüze de örnekleri kalmış olan, genellikle amfitiyatro olarak adlandırılan sahnelerde sergilenirdi. Türkiye'de oldukça iyi durumda örnekleri olan bu amfitiyatroların boyutları, dönemin tiyatrosunun halk için önemini göstermektedir. Ayrıca, ilk tiyatro eserleri ile Yunan mitolojisinin el ele olduğunu söylemek gerekir. Bu nedenle bu iki alan birllikte değerlendirilmelidir.
     
    Bu dönemde oyunlarda dekor ya da kostüm bulunmazdı. Sahne tamamıyla boş olur, baş roller de önemli kişiler tarafından oynanırdı. Bir de anlatıcı görevi gören "koro" bulunurdu. Günümüzde geçerli olan oyunculuk anlayışı yoktu ve ifade edilen duygular oyuncuların ellerinde tuttukları ve yeri geldikçe yüzlerine koydukları maskelerle belirtilirdi. Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler bu uygulamanın bir uzantısıdır. Nitekim, Yunan tiyatrosunda sadece iki tür oyun vardı: trajedi ve komedi.
     
    Trajedilerde içerik daha çok Tanrılarla insanların çatışmaları üzerineydi. Dönemin dini inanışlarının sembolik bir ifadesi olarak, oyunlarda Tanrılar ile insanlar arasında doğrudan etkileşim normaldi. Bu mitik düzen tarih boyunca edebiyat eserlerini etkileyen bir nitelik olmuştur. Komedilerin ise çoğunlukla siyasi alay içerikli oldukları söylenebilir. Kullanılan dil ise yoğunlukla argodur.
     
    Ayrıca bu dönem tiyatrosu Aristoteles'in "üçlü birlik" ilkesine dayanır: olay, yer ve zamanda birlik. Aristoteles'e göre oyunda baştan sona takip edilen tek bir hikâye olmalıdır. Ara hikâyeler ya bulunmamalıdır ya da çok az olmalıdır. Bir oyun tek bir yerde geçmeli, farklı yer ve coğrafyalara yayılmamalıdır. Sahne tek bir yeri temsil etmelidir. Olay örgüsü bir günden fazla bir zamanı kapsamamalıdır.

    Orta Dönem Tiyatrosu

    Özellikle William Shakespeare'in ön plana çıktığı bu dönemde artık tiyatro dinsel niteliğini yitirmiştir ve popüler bir eğlence türü olarak dikkat çekmektedir. Antik Yunan'dan izler taşısa da, halkla olan doğrudan ilişkisi nedeniyle tiyatro yaklaşımları değişime uğramıştır. Komedi ve trajedi türlerine "tarihsel" oyunlar kategorisi eklenmiştir. Aristoteles'in "üç birlik" kuralından vazgeçilmiştir. Ayrıca tiyatro artık "profesyonel" bir etkinlik olmuştur. Shakespeare'in kraliçeden maddi destek aldığı ve kar üzerinden dönen bir tiyatro grubu olduğu bilinmektedir. Bu dönemde oyunculuk kavramı değişmiş olsa da, henüz kadın oyuncular bulunmamaktadır. Kadın rolleri genç erkek oyuncular tarafından oynanmaktadır. Shakespeare bunu özellikle kıyafetle cinsiyet değiştiren roller yazarak oldukça komik ve ironik hale getirmiştir.

    Günümüz Tiyatrosu

    Modern tiyatroya damgasını vuran önemli isimlerden biri belki de Konstantin Stanislavski'dir. 19. yüzyıl'ın sonralarına doğru "sihirli eğer" diye bilinen oyunculuk kuramını geliştiren Stanislavski özellikle gerçekçi akıma yön vermiştir. Söz konusu kuramda, oyunculardan kendilerini, canlandırdıkları karakterlerin yerlerine koymalarını ve bu şekilde seyirciye söz konusu duyguları vermeleri beklenmektedir.

    Tiyatro Türleri

    Tiyatro eserleri müziksiz (trajedi, komedi, dram) ve müzikli (opera, operet, müzikal, pandomim bale, revü, skeç) olmak üzere iki grupta toplanır. Edebi türler içinde en canlı ve yaşama en yakın olanı tiyatrodur.

    Trajedi

    Trajedi, kişilere korku, heyecan ve acındırma telkinleriyle ders vermek amacı veren en eski tiyatro çeşididir. Şiirsel olarak yazılması ve değişmez kurallara bağlı olması sebebiyle öbür tiyatro çeşitlerinden kolayca ayrılır. Yunan tanrısı Dionysos'un şenliklerinde yapılan yarışmalarda sahnelenen oyunlarla varolagelmiştir.
     
    Klasik trajediler genellikle beş perdelik oyunlardır. Eski Yunan’da başlayan bu eserler 3 veya 6 perdelik olurdu. O zamanki tiyatrolarda dekor bulunmaz, ancak sahnenin bir köşesinde olayların sebep ve sonuçlarını anlatan bir koro yer alırdı.
     
    Yine klasik trajedilerde, kahramanlar, kral, kraliçe, prenses, Eski Yunan’ın tanrı ve yarı tanrıları gibi en üst tabaka kişilerden seçilirdi. Orta tabaka ve basit halk adamlarına rastlanmazdı. Kahramanları arasında geçen olaylar insanların ruhsal zayıflıklarını, tutkularını, iradeye bağlı yüce davranışlarla çakıştırırdı. Özellikle karakterlerin bir "katharsis", yani arınma sürecinden geçmeleri gerekirdi. Bu da ancak farkında olarak ya da olmadan kahramanın büyük bir hata yapması, bu nedenle acı çekmesi ve bu süreç sonunda arınmış olarak doğru bir özü bulmasıyla olabilirdi.
     
    Klasik trajedi Aristoteles tarafından kuramsallaştırılmıştır. Bu kurama göre olay, zaman ve çevrede birlik demek olan ”üç birlik kuralı” benimsenmiştir. İç içe girmiş karışık olaylar bulunmaz. Ayrıntıya girmeden tek bir olay gösterilir. Olayın ön ve son tarafları, sebepleri ve sonuçları gerektikçe konunun ağzından halka duyurulur. Buna “olay birliği” denir. Trajedi olayının bir günde (24 saat) olup bitmiş gibi gösterilmesine “zaman birliği”, tek bir şehrin belli bir köşesinde başlayan olayın yine orada bitmesine de “çevre(mekân) birliği” denir.
     
    Trajedilerde parlak söylevleri andıran yüksek ve asil bir üslup kullanılır. Kaba, çirkin ve niteliği düşük sözler bulunmaz. Trajedi şairleri mısralarının derin manalı ve bilgelik dolu olmasına önem vermişlerdir
     
    Trajedilerde kadere, ahlak, töre ve geleneklere üstün bir değer verilmiştir. Trajedinin amacının, “insanın acılarının ifade edilerek seyircilerin ruhunda korku ve merhamet uyandırılması” olduğu kabul edilmektedir. Bazı klasik trajedi örnekleri, Aiskhylos'un Titan Prometheus'un hikâyesini anlattığı Zincire Vurulmuş Prometheus'u, Sophokles'in Kral Oidipus'u ve Euripides'in Andromakhe'ı sayılabilir.
     
    Yunan ve Roma dönemi trajedilerinin kuramsallaştırdığı bu kurallar daha sonra modern tiyatroda değiştirilmiştir. Bazı oyun yazarları özellikle bu kurallarla oynayarak farklı türler yaratmıştır. Bunlara örnek olarak Bertolt Brecht ve Epik Tiyatro verilebilir.

    Drama

    Trajediyle komediyi bir araya getiren tiyatro çeşididir. Modern tiyatronun sürekli olarak aristokrat zümrenin yaşayışını veya sadece hayatın gülünç taraflarının sahneye konmasını yeterli bulmayarak hayatı birçok tarafıyla temsil etme arzusundan doğmuştur.
     
    Dram, düzyazı ve şiirsel halde yazılabildiği gibi üç perdeden beş perdeye kadar olabilir. Üç birlik kuralını tamamen reddeder. İnsani temalardan çok toplumcu ve milli konuları işler. Konular da çok çeşitli olabilir. En kanlı ve çirkin ya da gerçekçi olayları seyirciye göstermekten çekinmez.
     
    Konuları tarihten ve hayatın acıklı veya gülünç, çirkin veya güzel hemen her olayından alınabilen dramda kader, umut, neşe, kuşku, tasa, facia ve komik davranışlar bir arada bulunabilir. Kahramanları her sınıftan (halk - soylu ayrımı gözetmeksizin) seçilebilir. Her türlü karaktere yer verilir. Dram eserleri gerçekleri göstermeyi amaçlamışlardır.
     
    Dramın ciddi ve ağırbaşlı yazılmış şekline “piyes”, duygulandırıcı ve fazla heyecan verici olanına “melodram” denir. Melodram müzikli oyun demektir, yalnız günümüzde müzik kısmı atılmıştır. Bununla birlikte yine dram türlerinden olan "feeri" ise bir masalın sahneye konulmuş şeklidir. Kahramanları cin, peri, dev gibi düşsel varlıklardır. Olayın geçtiği yer ve zaman belli değildir.

    Komedi

    • Hayatın ve insanların gülünç yanlarının sergilenmesine dayanan komedyada amaç, seyirciyi güldürürken düşündürmektir.
    • Güldürmek esasına dayanıldığından üslûpta bir serbestlik göze çarpar. Her türlü kaba söze ve şakaya yer verilir.
    • Kahramanlar genellikle halkın arasından seçilir.
    • Konular günlük hayattan alınır.
    • Kavga, yaralama gibi eylemler sahnede canlandırılır.
    • Diyalog ve koronun birbirini takip ettiği komedyada beş bölüm ara verilmeksizin oynanır.
    • Üç birlik (bir olay, bir gün, bir mekan) kuralına uygun yazılır.
    Manzum olarak düzenlenir. Eski Yunan’ da komedya türünde ön plana çıkan şairler, Aristophanes ve Mennadros’ tur. Latin edabiyatında Plautus, komedi türünde eserler yazmıştır. Moliere ise bu türde çok başarılı ürünler vermiştir. Fransız oyuncudur.

    Komedi içeriklerine göre üç gruba ayrılır: 1. Töre Komedisi 2. Entrika Komedesi 3. Karakter Komedisi

    1. Töre komedisi

    Toplumun eksik, aksak yönlerini, töre ve geleneklerdeki tutarsızlık ve yanlışları eleştirel bir dille ele alan oyunlardır.

    2. Entrika Komedisi

    Şaşırtmaca ve kandırmacaya dayanan bir komedi türüdür. Merak ögesinin ön planda olduğu bu komediler, insanların birbirini aldatma çabalarıyla doğan gülünçlükleri ele alır.

    3. Karakter Komedisi

    İnsan karakterlerindeki gülünçlükleri ele alır. Daha çok tiplerin kahraman olarak işlendikleri oyunlardır. Bir kahramanın bir karakter özelliği abartılarak sunulur. Açgözlülük, cimrilik, kıskançlık, duygusallık gibi özellikler ve bunların doğurduğu gülünç durumlar anlatılır. Moliere’ nin ‘’Cimri’’, Shakespeare’ nin ‘’ Venedik Taciri’’ oyunları karakter komedisine örnektir.

    Opera

    Opera, insanların konuşmak yerine tiyatro oyununu şarkı söyleyerek sahneye koymasıdır. Operanın tiyatrodan ayrılan başlıca özelliği, bir müzik bölümünün de bulunmasıdır.

    Pantomim

    Düşünce ve duyguları müzik veya türlü eşyalar eşliğinde bazen dansla, bazen de gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı hedefleyen sözsüz oyun türüdür. Yüz mimikleri, el, kol ve beden hareketleri kullanılarak tema anlatılmaya çalışılır. Pandomim (mim), evrensel bir tiyatro dili sayılır.

    Tuluat

    Tuluat tiyatro türlerinden biridir. Sanatçılar, oynadıkları eserin konusuna bağlıdırlar; ama oyundaki sözleri içlerinden geldiği gibi söyleyerek, doğaçlama yaparlar. Yazılı esere uymak mecburiyetleri yoktur. Perdeli orta oyunu da denir.[1]

    Operet

    Sözlerinin müziksiz kısımları müziklerden çok olan tiyatro eserleridir. Halka hitap etmek için yazılır. Operetlerde renk, ışık, kıyafetler ve dans en göze çarpıcı şekilde kullanılır.

    Müzikal

    Kendine özgü, yalın bir olay örgüsü olan, müzik, dans ve diyalogların olaylarla bütünleştiği duygusal ve eğlendirici sahne gösterisi ya da oyundur.

    Bale

    Müzikli, dansın daha çok öne çıktığı, daha çok lirik ve dram arası bir temada oynanan oyunlardır. Diğerlerine nazaran estetiğe daha çok önem verilir.

    Revü

    Olaylı eleştirili yapılan tiyatro türüdür. Konu açısından bir bütünlüğü olmayan, birbirlerine gevşekçe bağlanmış, kendi başlarına anlamlı olan, tablolardan kurulu, ezgi, monolog, skeç, dans ve karşılıklı nükteli konuşmalardan oluşan bir gösteri biçimidir.

    Skeç

    Beş-altı dakikaya sığdırılan tablolar şeklinde kısa, müzikal oyunlardır. Skeçlerin bir diğer çeşidi ise radyo skeçleridir.

    Bazı tiyatro terimleri

    Perde
    Bir sahne eserinin her bir bölümüne verilen isimdir.
     
    Jest-Mimik
    Jest herhangi bir olayı açıklamak için oyuncunun yaptığı el kol hareketleridir. Mimik ise herhangi bir olayı açıklamak için oyuncunun yaptığı yüz hareketleridir.
     
    Suflör
    Suflör oyunculara, rollerinde unuttukları sözleri seyircilere duyurmadan hatırlatan kişidir.
     
    Aktör
    Erkek Tiyatro oyuncusu
     
    Aktris
    Kadın tiyatro oyuncusudur.
     
    Replik
    Replik sahne oyunlarında konuşanların birbirine söyledikleri sözlerden her biri.
     
    Rejisör
    Rejisör tiyatro ve sinemada oyuncuların rollerini dağıtıp oyunu düzenleyen yönetmen.

    Kaynakça

    [1] Başlangıçtan Günümüze Dünya Tiyatrosu, (Der. Erkan Çelebi), Düşünen Adam Yayınları, İstanbul 1992.


    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-20 05:19:42

    Cevap :
    Sözlükte KARAMİZAH Nedir:
    Bulmacada Yalnız güldürmeyi değil,daha çok düşündürmeyi ve yergiyi amaçlayan mizah sorusunun cevabı nedir?
    Kare ve çengel bulmacalarda "Yalnız güldürmeyi değil, daha çok düşündürmeyi ve yergiyi amaçlayan mizah" sorusunun yanıtında boşluk 9 harflidir ve cevabına KARAMİZAH yazabilirsiniz..
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-20 05:19:42

    Cevap :
    Sözlükte HEZEL Nedir:
    Şaka, alay, mizah

    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-20 05:19:42

    Cevap :
    Sözlükte KARİKATÜR Nedir:
    Bir kişinin bir şeyin ya da bir olayin tuhaf ve gülünç taraflarini meydana koyacak şekilde yapilan resimlere karikatür denir. Karikatürler, güdülen amaçlara göre, şaka etmek, alay etmek ya da küçük düşürmek için yapilmiş olabilir. Kuvvetli bir anlatim kudretini gerektirdiği için ince ve önemli bir sanat şubesidir. Edebiyattaki mizah ve yerginin resimdeki şeklidir.

    Bugünkü anlamiyla karikatürün meydana gelişi rönesans devrine rastlar bizde xiv. yüzyilda başlayan karagöz oyunu bir çeşit karikatürdür. Fakat karikatürlerin bulunduğu mizah dergileri ancak xix. yüzyilin sonlarina doğru çikmağa başlamiştir. Son yillarda da karikatür sanati bizde, dünya ölçüsünde bir gelişme kazanmiştir.

    Karikatür Nedir

    Karikatür, herhangi bir insanın, fikrin veya bir olayın resimlendirilerek gülünç şekilde anlatılmasıdır. Bir insanın veya bir olayın ayrıntılarına girmeksizin, kısa, düşündürücü ve özlü bir fikir vermek veya genellikle güldürmek için bazı özelliklerinin göze çarpıcı bir şekilde resimlendirilmesi. Karikatür, bir resim sanatıdır. Bu resimleri çizenlere karikatürcü veya karikatürist denir.

    Karikatür, özelliği itibarıyla tanınan, bilinen orijinalinden farklıdır. Karikatür, konu olan bir kişinin veya bir olayın dikkati çekici özelliklerini ortaya koyar. Çoğu zaman kişinin bazı özelliklerinin abartılmasını konu eden karikatür, o kişiyi hicvetmek, küçültmek ve onunla alay etmek vasıtası olarak da kullanılmaktadır. Alay etmek, insanların birbirlerini hafife alması, rencide etmesi, onu küçük ve gülünç duruma düşürmesi demektir. Bu hususta Avrupalı filozof Bergson İnsanlar, yalnız insanları veya insanlarla ilgili olayları gülünçleştirmeyi düşünmüşlerdir. demiştir.

    Çok eski devirlerden beri karikatürün yapıldığı bilinmektedir. Pompei ve Herculanın kazılarında, duvar ve vazolarda çeşitli karikatür örneklerine rastlanmıştır. Esas karikatür sanatı, Rönesans devrinde başlamıştır. Fakat Champfleury, eskiden yapılan resimleri karikatürden saymamaktadır. Resme konu olan kişilerin özellikleri aydınlatılmadığı için karikatür sayılmaz. Bunlara bürlesk denir.

    Burleks - Bon Ton

    Taş, tuğla, vazo ve duvar gibi yerlere yapılan karikatür, baskı makinesi bulunup da kitaplar ve gazeteler yayınlanmaya başlayınca daha da gelişti.

    18. yüzyılda yaşamış İspanyol ressamı Goya, siyasi karikatürleriyle ün yaptı. Aynı çağda yaşamış İngiliz ressamı William Hogarth'da eserlerinde bu özelliğe çok yer verdi.

    Gazeteciliğe karikatürü ilk defa Fransız ressamı Charles Philipon getirdi. Hatta 1831'de Paris'te La Caricature Gazetesini kurdu. Ondan sonra İngilizler ve Almanlar da karikatürü gazetecilikte kullanmaya başladı. İngiltere'deki ünlü siyasi mizah dergisi Punch bu çığırın kısa zamanda gelişmesine yol açtı.

    Karikatür, kendine özgü sadeliği ve didaktik (öğretici) tarafı sebebiyle herkes tarafından benimsendi. Karikatürde insanları veya tipleri hicivli olarak canlandırma şekli ilk olarak 16. yüzyılda olmuştur. Mesela, Agostino Carracci ve Giovanni Bernini tarafından ele alınmıştır. 16. yüzyılın tanınmış karikatürlerinden birisi, küçük bir el arabasında midesini taşıyan ve bir yandan da kusan bir oburu tasvir eden Alman karikatürüdür.

    Siyasi konuları gaye edinen karikatürler, 18. yüzyılda çoğaldı. Luterciliğin ortaya çıkışı İngiltere'de Hannover Hanedanıyla Jakobitler arasında meydana gelen olayları anlatan çizgiler önemli siyasi karikatürler arasında sayılmaktadır. Son zamanlarda milletlerarası karikatürcüler arasında Fransa'da Sempe,Ronald Searle, Guérin ve Effel; İngiltere'de Sir David Low; Almanya'da da P. Simmel bilinmektedir. Şair ve edipliklerinin yanında Victor Hugo ile Alfred de Musset birer karikatürcüydüler.

    Trump ve Demokrasi

    Türkiye'de ilk karikatür; Teodor Kasap'ın 1870'te çıkardığı Diyojen Dergisi'nde görüldü. Bilinen ilk Türk karikatürcüsü Ali Fuat Bey'dir.Sultan Abdülhamit döneminde kesintiye uğrayan mizah dergiciliğinde İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte bir patlama olur. Bu dönemin en önemli karikatürcüsü Cem'dir. Damgasını vurduğu Kalem ve çıkardığı Cem dergilerinde batı anlayışına uygun olarak Osmanlı Devletini ve idarecilerini hicvetmiştir.Bu dönemde birbiri ardına çıkan Karagöz, Geveze, Dalkavuk, Davul gibi dergilerde siyasi karikatürün ilk örnekleri verilmiştir. Kurtuluş Savaşı'na karşı Aydede'de Rıfkı ve Kurtuluş Savaşı yanlısı Güleryüz'de Sedat Simavi de dönemin önemli imzalarıdır. Cumhuriyet döneminin karikatürcü simgeleri olarak Cemal Nadir ve Ramiz Gökçe'yi görürüz. Bu iki karikatürcü, çizdikleri sosyal ağırlıklı karikatürlerle Türkiye'de bu sanatın geniş kitleler tarafından benimsenip sevilmesini sağlamışlardır.Aynı dönemin çizerleri olarak Münif Fehim, Sedat Nuri, Şevki Çankaya, Necmi Rıza Ayça, Orhan Ural, Sururi Gümen, Salih Erimez,İhap Hulusi adları da anılmaya değerdir... 1940'ların sonlarına doğru çıkmaya başlayan Marko Paşa dergisinde Mim Uykusuz toplumcu gerçekçi karikatürün başyapıtlarını vermiştir. Aynı dönemde Ratip Tahir de CHP çizgisinde kalem oynatarak politik karikatürlerin başarılı örnekleriyle okuyucuyu buluşturmuştur. Daha sonraki döneme damgasını vuran 1950 kuşağı karikatürcüleri ise batıdaki değişime paralel olarak karikatürde kara mizaha kayan ve yazısız olmaya özen gösteren bir anlayışla eserler verdiler...Eflatun Nuri,Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk, Nehar Tüblek, Ferruh Doğan,Ali Ulvi, Güngör Kabakçıoğlu, Tonguç Yaşar, Yalçın Çetin, Altan Erbulak,Bedri Koraman, Mıstık, Cafer Zorlu gibi karikatürcüler bu dönemde ve daha sonra önemli yapıtlara imzalarını atmışlardır. Aynı karikatürcü kuşağının en genç üyesi Oğuz Aral, 1972'de yayınlamaya başladığı Gırgır dergisiyle, 1960'lar boyunca düşüş gösteren mizah dergiciliğine büyük bir ivme kazandırmış ve 1970'lerin sonunda 300 bin, 80'lerde 500 binin üzeri tirajları yakalamıştır.Hayatın her alanını kucaklamaya çalışan Gırgır karikatürcüleri arasında İlban Ertem, Nuri Kurtcebe, İrfan Sayar, Hasan Kaçan, Behiç Pek, Latif Demirci, Necdet Şen, Engin Ergönültaş, Mehmet Çağçağ, Tuncay Akgün,Ergün Gündüz, Zafer Temoçin,Birol Bayram, Metin Üstündağ sayılabilir.Aynı dönemde Tan Oral,Sami Caner, Atilla Kanbir, Emre Senan, Kemal Gökhan, Behiç Ak , Musa Kart, Salih Memecan gibi karikatürcüler de daha farklı tarzlarda gazete ve sergi karikatürleri çizmişlerdir...90'lı yılların sonlarına doğru yeni karikatür anlayışları filizlenmeye başlamış ve undergraund tarzda yaklaşımlar öne çıkmaya başlamıştır.Bu son dönemin önde gelen adları arasında Selçuk Erdem, Erdil Yaşaroğlu, Bahadır Baruter, Bülent Üstün sayılabilir...

    Teodor Kasap - Diyojen

    Bugüne kadar bulunmuş ilk resimler, mağara duvarlarına çizilmiş hayvan resimleri, av sahneleri ve gene mağara duvarlarına basılmış el izleridir. Bunlar, insanoğlunun soyut düşünme yeteneğini bu dönemlerde bile geliştirmiş olduğunu ispatladıkları için ayrıca değer taşırlar.Teknoloji geliştikçe resim yapmakta kullanılan malzemeler de gelişmiş, bitki yağlarıyla elde edilen ve öylece kullanılan pigmentlerin yerini sentetik pigmentlerle yapılmış, sağlığa daha az zararlı, daha kalıcı, kullanımı daha kolay boyalar almıştır. Tarih boyunca duvarlara, taşa, tahtaya, deriye, metallere, kumaşlara, kanvasa, kağıda (ve çeşitlerine), cama, sentetik malzemelere resim yapılmıştır.

    İçerik açısından bilinen ilk resim örneklerinin kötü ruhları uzak tutmak, bereket getirmek gibi dini inançlarla yapılmış oldukları tahmin edilir. Mısır, Çin ve Hindistan'da M.Ö. yapılmış resimler, gündelik hayatı betimlerler, hikayeler anlatırlar ve kılavuz nitelikleri taşırlar.

    Batı resmi, milattan sonra dini konuları sembolik bir şekilde resmetmeye odaklanmıştır ancak figürler hareketsiz, kompozisyonlar ise kuralcıdır. Rönesanstan sonra dini konuların dışına çıkılmaya başlanmış, ressamlar eserlerine vermek istedikleri anlamlara göre nüanslar katmaya başlamışlardır. Rönesans ile canlanan ve doğayı inceleyerek, detaylı şekilde, olduğu gibi resmetme arzusu perspektif tekniğinin geliştirilmesine yol açmıştır. Leonardo da Vinci'nin anatomi analizleri eşsizdir.

    İslam dini, Allah yaratılarını taklit etmeyi insanoğluna yasakladığı için İslami resimler 18. Yüzyılın ortalarına kadar, daha çok soyut desenler ve yazının şekillendirilmesi Hat sanatı, Ebru ve minyatür ile sınırlı kalmıştır.

    1860-1869 döneminde, Paris’te Gerome’un öğrencisi olan Osman Hamdi Bey, ülkesine döndükten sonra gerçekleştirdiği yapıtlar ve Sanayii Nefise Mektebi'ni kurmasıyla birlikte, resim sanatı Doğu toplumlarında yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde, dünya resim tarihinin önemli bir parçası olarak kabul edilen pek çok Türk ressam bulunmaktadır.

    1880'lerde, kimine göre Tonalizm, kimine göre Sembolizm akımlarıyla başlayan modern resim, konusunu avam insanda, onun gündelik yaşamında, psikolojisinde bulur. Kompozisyon, ışık, renk, çizgi, perspektif konularında konmus kurallari yıkma, özgürleşme arzusu öne çıkar.

    Türk Karikatür Tarihi

    1. Başlangıç Dönemi


    Osmanlı döneminde ilk karikatür 1867'de yayımlanmıştır. 1870'te Teodor Kasap'ın yayımladığı Diyojen ise ilk Türk gülmece dergisidir. Bu dergiyi başkaları izlemekle birlikte, ilk karikatürlerin yayımlanmasından sonra uzunca bir süre karikatürsüz bir dönem yaşandı. II. Abdülhamid'in baskıcı yönetimi gazete ve dergilerin çıkmasını engellemiş, çıkabilenlerde de eleştiri amaçlı gülmeceye izin verilmemiştir.

    Bu dönemde Türk karikatürü Türkiye dışında yayımlanan gazete ve dergilerde yer alarak sürdü. 1908'de II. Meşrutiyet'ten hemen sonra bu tür yerli yayınlar yeniden çoğaldı, bu da karikatürde bir canlanmaya neden oldu.

    İlk dönem Türk karikatürünün özelliklerinden biri çizimlerin resim gibi oluşudur. Başka bir deyişle, karikatürler gerçekçi çizimler üstüne kuruluydu. Abartıyı sağlamak için düzenleme ve çizim özelliklerine önem veriliyor, gülmece daha çok yazıya dayanıyordu. Altyazılarda açıklamalar, karşılıklı konuşmalar yer aliyor, ayrıca çizimde gösterilen figürlerin üstüne de kim ya da ne oldukları yazılarak açıklanıyordu.

    Türkler'in dışındakı Osmanlı uyrukları batılılasma hareketine önemli katkıda bulunmuşlardır. Özellikle Ermeni kökenli sanatçılar, tiyatro ve mimarlık alanında olduğu gibi, karikatür alanında da batı etkilerine açık çalişmalarıyla tanınırlar. İlk dönem karikatürcüleri, arasında Nişan Berberyan, Santr, Opçandassis'in yanı sıra Ali Fuat Bey gibi adlar vardır. Bu dönemde pek çok karikatür de imzasız olarak yayımlanmıştır. II. Meşrutiyet'i izleyen dönemde ise Sedat Nuri İleri, Scarselli, A. Rigopulos, Mehmed Baha, Halit Naci, Münir Osman yer alir. Dönemin en önde gelen sanatçısı ise Cemil Cem'dir.

    2. Klasik Karikatür Dönemi

    Türk karikatürünün ikinci dönemi cumhuriyetin kurulmasını izleyen yıllarda ortaya çıkmıştır. 1928'de yeni Türk alfabesinin benimsenmesi okuryazar sayısını çoğalttığı gibi basın yayın alanında da önemli bir canlanmaya yol açtı. Bu değişme ve gelişmeleri izleyen yıllarda karikatürün günlük gazetelerin ayrılmaz bir parçası olmuş ve klasik Türk karikatürünün en büyük ustaları yetişmiştir.

    Bu dönemin karikatürünün en belirgin özelliği çizimdeki değişmedir. Bir önceki dönemin sonlarına doğru başlayan çizimlerdeki yalınlaşma süreci bu dönemde de sürmüştür. Çizimlerde artik en ince ayrıntılardan vazgeçilmiştir. Karikatürün gündelik olması bu ayrıntı düzeyinde çalışmayı olanaksız kılmaktaydı. Dönemin bir başka çizim özelliği de insanların dışındaki varlık ve olguların da karikatür kalıpları içinde çizilmeye başlanmasıdır. Çizim düzeyindeki üçüncü gelişme ise bazısı batıdan alınmış simgelerin ve kalıpların kullanılmasıdır. Örneğin şaşıran birinin şapkası uçar, birinin başının üstünde uçuşan yıldızlar onun canının yanmış olduğunu anlatır. Yazı bu dönemde de gülmeceyi iletmede en önemli öğe olmayı sürdürmüştür. Karikatürler resimlendirilmiş birer fıkra gibidirler. Bir önceki döneme göre bu alanda da bir yalınlaşma gözlenmektedir. Artık olayın hangi ortamda geçtiği, konuşmaların kimler arasında olduğu gibi, çizimin açık seçik gösterdiği şeyler yazıyla açıklanmaz olmuştur. Eskiden olduğu gibi bu dönemde de tümüyle yazısız anlatımların kullanıldığı olmaktadır, ama bunların sayısı çok değildir. Yeni yazıyla yayımlanan ilk karikatür albümlerinin çıkması, ilk karikatür sergilerinin açılması, ilk kadın karikatürcünün yetişmesi yaklaşık 1950'ye kadar süre bu dönem içinde olmuştur.

    Dönemin en önemli sanatçısı Cemal Nadir Güler'dir. Bu dönemin özelliği olarak söylenenlerin hepsinde katkısı olan bu sanatçı çizgide sağlam bir anlatım dili kurmuştur. İlk çizgi roman sayılabilecek Amcabey'i yaratmış, onun öykülerini çizgi film biçimine getirmeye çalışarak bu alandaki ilk denemeleri yapmıştır. İlk kadın karikatürcü olan Selma Emiroğlu'nun da öğretmenidir. Cemal Nadir karikatür sanatının sevilmesinin, benimsenmesini sağlamış, genç karikatürcüleri özendirmiştir. Dönemin önde gelen öteki adları arasında Münif Fehim Özarman, Ramiz Gökçe, Ratip Tahir Burak, Kozma Togo, Salih Erimez, Orhan Ural, Necmi Rıza Ayça bulunmaktadır. Bu sanatçılardan birçoğu sonraki dönemlerde de karikatürcülüğü sürdürmüştür.

    3. Çağdaş Karikatür Dönemi

    Türk karikatürünün üçüncü dönemi 1950'de başlar. II. Dünya Savaşı'nın bitmesinden sonra Türkiye'nin dış dünyaya açılmasına, siyasal ve ekonomik alanda liberalleşmesine paralel olarak basın-yayın yaşamında gözlenen canlanma ve çeşitlenme karikatüre de yansımış, Türk karikatürü yenilenip çağdaşlaşmaya başlamış, çalışmalarını uluslararası düzeyde kabul ettiren sanatçılar yetişmiştir. Yeni karikatür anlayışının en etkin olduğu dönem 1950-1960 arasıdır. Önde gelen temsilcileri günümüzde de yapıt vermeyi sürdürmekte, ayrıca pek çok genç karikatürcü günümüzde de bu dönemin ustalarının ilkelerini uygulayan yapıtlar vermektedir.

    Üçüncü dönemdeki en önemli değişiklik çizimde görülmektedir. Belli bir yalınlaşma sürecinden geçmiş de olsa, ikinci dönem karikatürü anlatımı doğrudan desteklemeyen ayrıntılarla doludur. 1950 kuşağı adıyla da bilinen yeni karikatür neredeyse bir çırpıda denecek kadar hızla kendini bunlardan arındırmış, gereksiz her türlü ayrıntıyı çizimden çıkarmıştır. Çağdaş eğilimlere paralel bu gelişme bir süre sonra karikatürün çizgiyle gülmece yapma sanatı olarak tanımlanmasına yol açmıştır.

    Çizgide görülen tutumluluğun benzeri yazıda da görülmektedir. Gülmeceyi ileten yazı artık kendi başına bir fıkra olmaktan çıkmış, çizimi bütünleyen, ancak onunla anlam kazanan bir öğe durumuna gelmiş, yazısız karikatür öne çıkmıştır. Bu anlayışı uygulayan en önemli sanatçılar Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy ve Ferruh Doğan olmuşlardır. Nehar Tüblek, Semih Balcıoğlu, Altan Erbulak, Mustafa Eremektar (Mıstık) ve Oğuz Aral da bu dönemin karikatürcüleri arasındadır. Onları Yalçın Çetin, Tonguç Yaşar, Tan Oral ve Tekin Aral izlemişlerdir. Suat Yalaz daha sonra çizgi romana yönelmiştir.

    Bu dönemde Türk karikatürcüleri yurtdışındaki yarşmalarda ödüller kazanmış, yapıtları yabancı gazete ve dergilerde yayımlanmış, karikatürleri albümlere, müzelere alınmıştır. Türkiye'de de ulusal ve uluslararası yarışmalar düzenlenmeye başlanmıştır. Karikatürcülerin çizgi roman, canlandırma sineması diye de anılan çizgi film, kitap resimleme, afiş gibi sanat alanlarında da çalışmalar yapmışlardır. Karikatürün ne olduğu ve ne olması gerektiğine ilişkin ilk kurumsal çalışmalara da gene bu dönemde rastlanır.

    Türk karikatürü 1960'tan sonra bir duraklama dönemine girdi. Sanatçıların anlatım açısından yenilikler getirmeyişinin yanı sıra okuyucu ve izleyici de karikatüre daha az ilgi göstermeye başladı. Gazete ve dergiler yalnız yurtdışından alınan karikatürleri ve adını duyurmuş Türk sanatçılarının yapıtlarını yayımlıyor, genç sanatçıların çalışmalarına fazla şans tanımıyordu. Duraklamaya neden olan etkenlerden biri karikatürün giderek soyut bir grafik sanat düzeyine gelmesi, anlatımını karmaşık simgeler ve çizim teknikleriyle iletir olmasıdır. Karikatür çizgiyle gülmece yapma sanatıdır düşüncesi yerini, karikatür güldürmez düşundürür düşüncesine bıraktı, gülmecesi sınırlı bu yaklaşım da geniş izleyici kitlesi tarafından benimsenmedi. Konu ya da anlatım yolu bulamayan karikatürcüler güncel olayları resimlemekten ileri geçemeyen yapıtlar üretir oldular. Bu dönemin sonlarında, 1969'da Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören'le birlikte Karikatürcüler Derneği'ni kurdu.

    4. Yeni Karikatür Dönemi

    1970'lerin başında karikatür bir kendini yenileme sürecine girdi, böylece de günümüze kadar süren dördüncü ve sonuncu dönem başlamış oldu. Bu dönemde karikatür büyük yaygınlık kaznarak pek çok kişi, özellikle de gençler için bir anlatım, bir dışavurum aracı oldu. 1975'te de İstanbul'da, Tepebaşı'nda Türkiye'nin ilk Karikatür Müzesi kuruldu.

    Dönemin özelliklerinden biri soyut anlatımlarından uzaklaşmak olmuştur. Bir başka çizim özelliği de karikatürün çizgi romana özgü anlatım tekniklerinden yararlanmaya başlamasıdır. Altyazılar ortadan kalkarak, sözlerin konuşma balonları içine alınması, çizgi romana özgü ünlem, sözcük ve işaretlerin karikatürde de kullanılması, daha devingen, canlı, çarpıcı çizimlerin araştırılması, yazarı ile çizeri ayrı ortak yapımların çoğalması karikatüre yeni bir soluk kazandırmış, karikatürün yeniden yaygın bir anlatım aracı olarak kullanılmasını sağlamıştır.

    Dönemin gülmece açısından özelliği yazıdan kaçınmaması, dahası yüzyıllardır kullanılan bazı sözlü gülmece özelliklerine dayanarak bunu karikatüre aktarmasıdır. Ayrıca gülmece açısından bir başka önemli adım daha atmış, bilinmeyen üçüncü kişilere yönelik iğnelemeler yerine doğrudan sokaktaki insanı konu alan bir gülmeceye yönelinmiştir. Yazında gülmece yazarı Aziz Nesin'le başlayan, Türk insanının kendi kendisinin alaya alan gülmece yaklaşımının karikatüre katılması da bu sanata yeni bir canlılık veren en önemli etkenlerden biridir. Bu dönemin önde gelen adı, 1950 kuşağının en genç karikatürcülerinden biri olan Oğuz Aral'dır. Onun yönetimini üstlendiği Gırgır adlı gülmece dergisi yeni anlayışa öncülük etmiş, pek çok genç sanatçının yetişmesini sağlamıştır. 1971'den beri çıkan ve adı 1989'da Oğuz Aral'ın yarattığı bir çizgi roman kahramanı olan Avni'ye dönüştürülen bu dergi görülmedik bir başarı kazanarak, bütün dünyada yayımlanan üçüncü büyük gülmece dergisi durumuna gelmiştir. Dönemin öteki karikatürcüleri arasında Hasan Kaçan, Behiç Pek, Latif Demirci gibi adlar vardır. Engin Ergönültaş, Can Barslan, Mehmet Çağçağ, Tuncay Akgün de aynı anlayışı sürdürmüşlerdir. Yeni anlayışa ayak uydurabilen, Oğuz Aral'ın kardeşi Tekin Aral bir yandan başarılı portre karikatürleriyle tanınırken bir yandan da Türkiye'nin büyük gülmece dergilerinden Fırt'ı yönetmektedir. Kemal Aratan, Serhat Gürpınar, Yavuz Taran ise bir sonraki çizer kuşağının temsilcileridir. Bu dönemde kadın çizerlerin de sayısı çoğalmıştır. En başarılı olanlarından biri Çılgın Bediş adlı çizgi romanın yaratıcısı Özden Ögrük'tür. Bu arada bu dönemde karikatürcülüğünün yanı sıra mizah yazarlığı yapan isimler de görülür. Cihan Demirci, Gani Müjde ve Metin Üstündağ gibi isiler hem çizer hem de yazar olarak diğer mizahçılardan ayrılırlar.

    Karikatür günümüz Türkiye'sinde yaygınlık açısından en önde gelen sanat dalı durumuna gelmiştir. Sanatsal yaratıcılık alanı olarak geniş kitleler tarafından ilgiyle izlenmekte ve sevilmektedir. Gülmece dergilerinin sayısı çoğalmış, ayrıca gazete ve dergiler de gülmece ekleri vermeye, amatör çizer köşeleri düzenlemeye başlamişlardır. Büyük kentlerin dışında da sergiler, yarışmalar düzenlenmektedir. Bunlara paralel olarak karikatürün tarihini, kuramını konu alan yazılar, kitaplar yayımlanmaktadır.
    Kaynakça
    Semih Balcıoğlu, Cumhuriyet'in 75. Yılında Türk Karikatürü / İş Bankası Kültür Yayınları / İstanbul
    Üstün Alsaç, Türkiye’de Karikatür, Çizgi Roman ve Çizgi Film / İletişim Yayınları / İstanbul, 1994 /
    Cevap Yaz Arama Yap

    Kolay Bulmaca Cevabı Bulma Robotu

    Cevap Yaz

    Bilgilendirme: Bulmaca sözlüğümüzde Haberturk, Hürriyet, Sözcü ve Posta gazetesinin günlük kare ve çengel bulmacalarının cevapları ve Bulmacahane, CodyCross, Words Of Wonders Guru, WOW Guru gibi bulmaca oyunlarının cevapları yayınlanmaktadır. Ayrıca diğer gazete bulmaca cevapları, bulmaca kitabı, çapraz, karışık bulmaca cevaplarınıda sözlüğümüzde bulabilirsiniz. Bulmaca sözlüğümüzden arama yaparak bulmaca sorunuzdaki cevabı kolayca bulabilirsiniz. Eğer cevap henüz sitemize eklenmemiş ise soru sor butonuna tıklayarak hemen cevap verilmesini sağlayabilirsiniz.

    Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.

    Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.

    Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.

    Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..



    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.