İşte Cevaplar
Cevap : Makberde genel olarak anlatılan nedir sorusunun cevabı
Makber Abdülhak Hamid Tarhan'ın eseridir.
MAKBER’İN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ
Makber, Tarhan ve ilk eşi Fatma Hanım’ın hikayesi aslında. Fatma Hanım henüz 13’ünde. Tarhan ise, evlenmek istemeyen, kimseleri beğenmeyen bir genç adam…
Mutluluğu Fatma Hanım ile bulmuş; ama bir yandan kaybetme korkusu ile de o zaman tanışmıştı. Edirne’de, Nasuhi Bey’in konağında evlendiler. Tarhan, biricik karısını kaybetmekten öylesine korkuyordu ki! Hatta anılarında şu cümlelerle anlatıyordu bu kaygısını: “Beraber gezerken düşecek diye tutacak oluyordum. Uyurken bir akşam uyanmayacak, ölecek gibi duruyordu. Güldüğü zaman güzelliğini uçacak sanıyordum.”
Kim bilir, belki de Tarhan, sonunda olacakları önce kalbiyle hissetmişti. Ya da çok sevince böyle bir korku, herkesin heybesini dolduruyordu…
Bu evlilik, onlara Hüseyin ve Hamide adını verdikleri iki çocuk getirmişti. Bir zaman sonra Paris Sefareti Katipliği göreviyle Paris’e gitmesi gerekti. Bu Paris’e ikinci gidişiydi. Onun için bulunmaz bir fırsat olsa da, karısı ve ikinci çocuğunu İstanbul’da kalmalıydı.
Tarhan, Fransa’da iki yıl kaldı. “Nesteren” adını verdiği oyunu sebebiyle görevden alındı ve ülkesine gönderildi. Ayrılık bir başladı mı, ardı arkası kesilmiyordu besbelli. Önce Edirne’ye gönderildi. Ağabeyinin Rize’de mutasarrıf olarak Rize’ye gönderilmesinin ardından da Berlin Konsolosluğu’na… Bu kez ailesini de Rize’ye, ağabeyinin yanına bırakmıştı.
Ailesini yalnız bırakmak istemiyordu. Oradan oraya tayinleri sürdü. Gürcistan, Yunanistan…
Her şey 1883’te başladı. Fatma Hanım, ince hastalığa tutulmuştu. Korkuları bir bir dönüyor gibiydi. O sıra Bombay Konsolosluğu tayinini, havasının karısına iyi gelecek umuduyla kabul etti Tarhan. Ancak Fatma Hanım günden güne kötüledi. 3 yıl sonra İstanbul’a dönmeye karar verdiler.
Ne yazık ki, kaderde evine dönemeden ölmek vardı Fatma Hanım’ın. İstanbul’a varamadan, Beyrut’ta, Vali Nasuhi Bey’in konağında hayatını kaybetti…
Diğer Cevaplara Gözat
Makber Abdülhak Hamid Tarhan'ın eseridir.
MAKBER’İN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ
Makber, Tarhan ve ilk eşi Fatma Hanım’ın hikayesi aslında. Fatma Hanım henüz 13’ünde. Tarhan ise, evlenmek istemeyen, kimseleri beğenmeyen bir genç adam…
Mutluluğu Fatma Hanım ile bulmuş; ama bir yandan kaybetme korkusu ile de o zaman tanışmıştı. Edirne’de, Nasuhi Bey’in konağında evlendiler. Tarhan, biricik karısını kaybetmekten öylesine korkuyordu ki! Hatta anılarında şu cümlelerle anlatıyordu bu kaygısını: “Beraber gezerken düşecek diye tutacak oluyordum. Uyurken bir akşam uyanmayacak, ölecek gibi duruyordu. Güldüğü zaman güzelliğini uçacak sanıyordum.”
Kim bilir, belki de Tarhan, sonunda olacakları önce kalbiyle hissetmişti. Ya da çok sevince böyle bir korku, herkesin heybesini dolduruyordu…
Bu evlilik, onlara Hüseyin ve Hamide adını verdikleri iki çocuk getirmişti. Bir zaman sonra Paris Sefareti Katipliği göreviyle Paris’e gitmesi gerekti. Bu Paris’e ikinci gidişiydi. Onun için bulunmaz bir fırsat olsa da, karısı ve ikinci çocuğunu İstanbul’da kalmalıydı.
Tarhan, Fransa’da iki yıl kaldı. “Nesteren” adını verdiği oyunu sebebiyle görevden alındı ve ülkesine gönderildi. Ayrılık bir başladı mı, ardı arkası kesilmiyordu besbelli. Önce Edirne’ye gönderildi. Ağabeyinin Rize’de mutasarrıf olarak Rize’ye gönderilmesinin ardından da Berlin Konsolosluğu’na… Bu kez ailesini de Rize’ye, ağabeyinin yanına bırakmıştı.
Ailesini yalnız bırakmak istemiyordu. Oradan oraya tayinleri sürdü. Gürcistan, Yunanistan…
Her şey 1883’te başladı. Fatma Hanım, ince hastalığa tutulmuştu. Korkuları bir bir dönüyor gibiydi. O sıra Bombay Konsolosluğu tayinini, havasının karısına iyi gelecek umuduyla kabul etti Tarhan. Ancak Fatma Hanım günden güne kötüledi. 3 yıl sonra İstanbul’a dönmeye karar verdiler.
Ne yazık ki, kaderde evine dönemeden ölmek vardı Fatma Hanım’ın. İstanbul’a varamadan, Beyrut’ta, Vali Nasuhi Bey’in konağında hayatını kaybetti…
Diğer Cevaplara Gözat