Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Medeni bilgiler kitabı meral akşener

Medeni bilgiler kitabı meral akşener sorusunun cevabı nedir?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    fatoş

    • 2022-06-20 10:50:49

    Cevap :

    Medeni Bilgiler

    Kitap Künyesi

    Yazar: Mustafa Kemal ATATÜRK

    Çevirmen: Nurer Uğurlu

    Yayın Evi: Örgün Yayınları

    İSBN: 9799757651238

    Sayfa Sayısı: 512

    Medeni Bilgiler Konusu, Ana Fikri, Özeti

    Medenî Bilgiler, ilk olarak 'Vatandaş İçin Medenî Bilgiler' adıyla 1930 yılında yayınlanmıştır. Maarif Vekâleti, Millî Talim ve Terbiye Dairesinin 7. 9. 1931 tarih ve 2197 sayılı kararıyla orta okul ve liselerde ders kitabı olarak okutulan 'Vatandaş İçin Medenî Bilgiler'in büyük bir bölümü Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kaleme alınan belgelere dayanmaktadır.

    Bu kitabı oluşturan belgeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş ve uygar devletler arasındaki yerini ancak bilinçli ve özgür düşünceli yurttaşlar yetiştirmekle alabileceği gerçeğini gören Gazi Mustafa Kemal'in, bu amaçla 1929 sonbaharı ile 1930 Ocak ve Şubat aylarında yazmış olduğu yazılardır.

    Medeni Bilgiler Alıntıları - Sözleri

     Türk milleti, halk yönetimi olan cumhuriyetle yönetilir bir devlettir.

     Türk Devleti laiktir. Her yetişkin insan dinini seçmekte özgürdür.

     Türk ulusunun dili, Türkçedir.

    Türk dili, Türk milletinin kalbidir; zihnidir.

    İnsan yüreklilik göstermeli ve tehlikeyi göze alabilmelidir. İnsan, yeni bir girişimde özel bir zevk duyar, gücünü ve değerini anlar. O zaman kendi değerini daha iyi anlar ve başkalarına daha iyi takdir ettirir.

    Tek başına kalınca kendi güçsüzlüğünün acısını çeker..

    Bilim toplumların büyüklüğünün gizini, insanlara açmıştır; bu giz, insanların birbirine olan bağlarıdır.

    Özgürlük, insanın, düşündüğünü ve dilediğini kesin olarak (mutlak) yapabilmesidir. Bu tanım, özgürlük sözcüğünün en geniş anlamıdır. İnsanlar bir anlamda, özgürlüğe hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar.

    Çünkü, bilinmektedir ki, insan, doğanın yaratığıdır. Doğanın kendisi bile kesin (mutlak) özgür değildir; evrenin yasalarına bağımlıdır.

    Bu nedenle, insan ilk önce, doğa içinde doğanın yasalarına, koşullarına, nedenlerine, etkenlerine bağlıdır.

    Örneğin, dünyaya gelmek ya da gelmemek insanın elinde olmamıştır ve değildir. İnsan, dünyaya geldikten sonra da, daha ilk anda, doğanın ve birçok yaratıkların bağımlısıdır.

    Korunmaya, beslenmeye, bakılmaya, büyütülmeye gereksinimi vardır.

    Gelişmenin amacı, insanları birbirine benzetmektedir; dünya birliğine doğru yürümektedir; insanlar arasında sınıf, derece, ahlak, giyim, dil gibi ölçü farkı gittikçe azalmaktadır.

    Tarih, yaşama kavgasının, ırk, din, kültür, eğitim, yabancılar arasında olduğunu gösterir. Birliğe doğru yürüyüş, barışa doğru da yürüyüş demektir.

    Zafer “zafer benimdir” diyebilenin, başarı “başaracağım” diye başlayanın ve “başardım” diyebilenindir.
    Hâkimiyet birdir, kayıtsız şartsız milletindir.

    Yolunda yalnız olmayacaksın; orada aynı amacı izleyen başkaları ile birlikte yürüyeceksin, bu yaşam yarışında, diğerleri yetenekleri dolayısıyla sizi geçebilirler.

    Bir başarı, elinizden kaçabilir. Bundan dolayı onlara kızmayınız ve elinizden geleni yapmışsanız, kendi kendinize de kızmayınız. Gerçekte önemli olan başarı değil çabadır. İnsanın elinde olan ve onu hoşnut eden ancak çabadır.

    Din birliğinin de bir ulusun kuruluşunda etkili olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüzün önündeki Türk ulusu tablosunda bunun tersini görmekteyiz.

    Türkler, Arapların (İslâm) dinini kabul etmeden önce de büyük bir ulus idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin (İranlıların), ne de Mısırlıların ve başkalarının Türklerle birleşip bir ulus oluşturmalarına hiçbir etki etmedi.

    Tersine, Türk ulusunun ulusal bağlarını gevşetti; ulusal duygularını, ulusal heyecanını uyuşturdu. Bu pek doğal idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde yaygın bir Arap ulusçuluğu politikasına dayanıyordu. Bu Arap düşüncesi, ümmet sözcüğü ile dile getirildi.

    Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, yaşamlarını Allah sözcüğünün her yerde yükseltilmesine adamaya zorunlu idiler. Bununla birlikte, Allah'a kendi ulusal dilinde değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla tapınma ve duada bulunacaktı.

    Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu durum karşısında Türk ulusu birçok yüzyıllar boyunca ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, âdeta, bir sözcüğünün anlamını bilmediği hâlde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.

    Yargı yetkisi, ulus adına yöntemi ve yasa çerçevesinde bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır."

    Hakimiyeti milliye öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, tacidarlar mahvolur.

    Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkumdur.

    Türk ulusunun tarihini göz önüne getirelim; hemen daha düne kadar, altında ezildiği baskı, tutsaklık ve zorbalığın kara, kanlı pençesini duymamak mümkün değil.

    Türk, zorbalık ve tutsaklık zincirlerini parçalayabilmek için, iç ve dış düşmanlar karşısında hayatını ortaya attı; çok kanlı ve tehlikeli savaşımlara girdi, sayısız özverilere katlandı; başarılı oldu, ancak ondan sonra özgürlüğünü kazandı.

    Bu nedenle özgürlük Türkün hayatıdır. Artık, Türkiye'de, "her Türk özgür doğar, özgür yaşar. "* Türkün bugünkü ulusal ve siyasal terbiyesi ve yüksek değeri, onun amacını ve durumunu belirlemiştir.

    Türkler, demokrat, özgür ve sorumluluk duyan yurttaşlardır. Türk Cumhuriyeti'nin kurucuları ve sahipleri kendileridir.

    Yolunda yalnız olmayacaksın; orada aynı amacı izleyen başkaları ile birlikte yürüyeceksin, bu yaşam yarışında, diğerleri yetenekleri dolayısıyla sizi geçebilirler. Bir başarı, elinizden kaçabilir.

    Bundan dolayı onlara kızmayınız ve elinizden geleni yapmışsanız, kendi kendinize de kızmayınız. Gerçekte önemli olan başarı değil, çabadır. İnsanın elinde olan ve onu hoşnut eden ancak çabadır.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.